Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1084 E. 2022/630 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2021/1084
KARAR NO :2022/630

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :10/02/2021
NUMARASI :2020/318 Esas – 2021/109 Karar

DAVACI :… (T.C. NO: …) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… (T.C. NO: …) –
VEKİLİ :Av. … –

DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :22/06/2020

KARAR TARİHİ :22/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ :30/03/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı …’un eski eşi olduğunu, davacının, eski eşi …’un aleyhine başlatmış olduğu icra takibi kapsamında 06/03/2019 tarihininde işyerine yönelik bir işyeri haczine muhatap olduğunu, söz konusu işyeri haczine ilişkin dava dilekçesi ekinde sunulan haciz tutanağında da görüldüğü üzere davacıya ait birtakım eşyaların haczedildiğini, bunun üzerine davacının borca ilişkin taahhütte bulunacağını belirttiğini, davacının haczi takip eden gün, 07/03/2019 tarihinde Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/20043 Esas numaralı dosyası kapsamında bakiye borç, 56.256,28-TL için taahhüt verdiğini, davalı ve mezkur dosyada alacaklının, haciz günü, 06/07/2019 tarihinde davacının Gebze 11. Noterliğinde düzenlenen, 6 adet düzenleme şeklinde borç senedi imzalattırdığını, düzenleme tarihi 06/03/2019 olan söz konusu senetlerin ödeme günlerinin sırasıyla 20/05/2020, 20/06/2020, 20/07/2020, 20/08/2020, 20/09/2020 ve 20/10/2020 tarihleri olduğunu, davacının Gebze’de tanınmış bir işletmenin sahibi olduğunu, dolayısıyla davacının işyerine ait eşyaların muhafaza altına alınmasının davacı açısından önemli bir itibar kaybına sebebiyet vereceğini, bu düşüncelerle davacının icra baskısı altında, haczedilen eşyaların kaldırılıp muhafaza altına alınmaması adına davalı ve söz konusu icra dosyasında alacaklı …’un düzenlenmesini istediği senetleri düzenlemek zorunda kaldığını, söz konusu senetlere yönelik halihazırda başlatılmış bir takip olmadığını, alacaklının elindeki senetlerin İİK’nın madde 68/1 kapsamındaki belgelerden olması sebebiyle icra takibin başlatılmasının beklenilmesinde herhangi bir hukuki yarar olmadığını, anlatılan sebeplerle söz konusu sebeplerin haksız protestosunun borçlu olmayan müvekkili bakımından telafisi çok zor olan zararlara sebebiyet vereceğini, uğranılacak zararlar telafi edilse dahi tacir olan müvekkilinin ticari itibarının telafisi pek mümkün olmayacağını, dava konusu senetlerin Denizbank Gebze Şubesine (IBAN: …) davalı tarafından teslim edilmiş olduğunu, senetlerin vadesinde ödenmemesi durumunda protesto edileceğine dair ihbarnamelerin müvekkiline gönderildiğini, tüm bu nedenlerle dava konusu senetlerin protesto edilmemesi ve senetlere ilişkin başlatılacak icra takiplerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ödeme günleri sırasıyla 20/05/2020, 20/06/2020, 20/07/2020, 20/08/2020, 20/09/2020 ve 20/10/2020 senetlerin davacının üzerinde borç doğurmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yanın usulüne uygun tebliğe rağmen yasal süresinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davacı …’un İcra Dairesine vermiş olduğu icra taahhüdünü başlı başına bir borcu kabul beyanı sayması ve bu taahhüdün baskı altında yapılabilmesi gerçeğini göz önünde bulundurmamasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca dava konusu da gerekçeli kararda bahsedilen icra takibi kapsamında alınan taahhüt beyanına ilişkin olmadığını ve aksine bahsi geçen icra takip dosyası dışında bir bedel olarak senet imzalattırılması olduğunu, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, yerel mahkemece dava konusu senetlerin tacir olan davacı ile davalı arasında hangi ilişkiden kaynaklandığının da araştırılması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarih, 2020/318 Esas – 2021/109 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haciz uygulaması sırasında haciz tehdidi altında verildiği iddia edilen bonolardan dolayı takipten evvel açılan menfi tespit istemine yöneliktir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki uyuşmazlıkta davacı; eski eşi olan davalının aleyhine başlatmış olduğu icra takibi kapsamında takibe konu borca ilişkin taahhütte bulunacağını belirterek, haciz baskısı altında imzaladığı 6 adet borç senetlerinin üzerinde borç doğurmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; tüm dosya kapsamı, Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/20043 (kapatılan Gebze 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/7712 Esas) Esas sayılı dosyası, Mahkememizin 2016/1209 E. 2019/109 Karar sayılı dosyası, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 13/11/2019 tarih ve 2019/876 Esas 2019/1160 Karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde; söz konusu icra takibinin kesinleştiği, dava ve takibe konu senetteki imzaların davacının eli ürünü olduğu, bu defa senetteki imzaların sahte olduğuna yönelik bir iddiada bulunulmadığı, davacının takibin kesinleşmesinden ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesinden sonra İcra Dairesine giderek, kendi özgür iradesi ile borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı …’un icra baskısı ve tehdidi altında borcu üstlendiği söylenemez, davacı artık yazılı kabul beyanı ile bağlıdır. Davacının takip dosyasındaki yazılı ödeme taahhüdü ve kabul beyanı doğrultusunda verildiği belirtilen dava konusu bonolar nedeniyle, bonoların sıhhatine yönelik itiraz bulunmadığı gibi, bonolar nedeniyle borçlu olunmadığı, bonoların bedelsiz olduğuna yönelik iddiaların dava değeri de gözetildiğinde HMK’nın 201. maddesi uyarınca aynı kuvvet ve mahiyetteki yazılı delillerle ispatı gerekmekle birlikte davacı tarafça bu yönde herhangi bir yazılı delil sunulmadığından ve dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle Mahkememizce davacı tarafa yemin hakkı hatırlatılmış ise de, davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde yemin metni hazırlanmadığından ve bu nedenle yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağından davacının takip dosyasındaki aksi iddia edilmeyen yazılı kabul beyanı da gözetilerek ispat olunamayan davanın reddine ve eldeki menfi tespit davası açıldıktan sonra dava konusu bonoların icra takibine konu edilip edilmediği belli olmamakla birlikte, takip başlatılmış ise de takipler yönünden mahkemece İİK’nın 72/3. maddesince verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından, alacaklı – davalı lehine %20 davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/03/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*