Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1050 E. 2021/1713 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1050
KARAR NO : 2021/1713

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2021 Tarihli Tedbir Kararı
NUMARASI : 2021/98 Esas

TALEP EDEN/DAVACI : … (T.C. NO:…) –
VEKİLİ : Av. … –
KARŞI TARAF/DAVALI : SOYLULAR İNŞAAT HAFRİYAT NAKLİYAT BETON OTOMOTİV VE AKARYAKIT SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …

DAVA TÜRÜ : Genel Kurul Kararının İptali
TALEP TÜRÜ : Yürütülmenin Geri Bırakılması
DAVA TARİHİ : 23/02/2021

KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 25/10/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirketin genel kurulunun 22/02/2021 tarihinde usul ve yasaya aykırı şekilde yapıldığını, genel kurulun TTK ilgili maddeleri uyarınca usul ve yasaya uygun şeklide yapılmış bir genel kurul olmadığını, TTK 617/3 maddesinde çağrıya ilişkin anonim şirket hükümlerine atıfta bulunulmuş olsa da genel kurulun toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılacağı belirtilmiş olup söz konusu süreye riayet edilmediğini, genel kurula çağrı müdür tarafından yapılması gerekirken söz konusu kanun maddesin uyulmadığını, genel kurul çağrısındaki şekil şartlarına uyulmadığını, söz konusu iptali istenilen genel kurul tutanağında görüleceği üzere müdürler tarafından genel kurulda bulunması gerekli defter, faaliyet raporu, ve belgeler genel kurulda ibraz edilmediğini, denetime ilişkin olarak herhangi bir belge sunulmadığını, genel kurulda belirlenen gündemin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davalı şirket tarafından 22/02/2021 tarihinde yapılan genel kurulun iptalini ve genel kurul kararlarının iptalini söz konusu kararların uygulanmasının tedbiren durdurulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 02/04/2021 TARİHLİ ARA KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davacı vekilinin 22/02/2021 tarihli Genel Kurul Kararlarının tedbiren durdurulması talebinin REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu genel kurulun usul ve yasaya uygun yapıldığına ilişkin ispat külfet davalı tarafta olduğunu; söz konusu genel kurul kararının uygulanmasının ileride telafisi imkansız zararlara yol açacağı da sabit olduğunu; yerel mahkeme kararında davanın esasına ilişkin haklılık yönünden yaklaşık ispat şartların bulunmadığından şeklinde ispat yükünü terse çevirerek değerlendirme yaptığını beyan ile; yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Karşı tarafça, talep eden davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/98 Esas – 02/04/2021 Tarihli Tedbir Kararı sayılı kararı ve tüm dosya dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Derdest dava kapsamında davacı vekilinin, genel kurul kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulması talebi üzerine, ilk derece mahkemesinin 02/04/2021 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince kamu düzeni yönünden ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava, limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 622. maddesinde; “Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır. ” hükmü, 617/3 maddesinde ise; ” Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir. ” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda; Davalı şirketin türü limited şirkettir. Şirket ortakları …, … ve davacı … olup, ortaklar eşit hisselere sahiptir. Davalı şirketin 22/02/2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağına göre; genel kurul toplantısına ortaklar … ve … bizzat, davacı ortağın ise vekili katılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde çağrının usulsüz olduğu ve faaliyet raporlarının gönderilmediği, genel kurulda faaliyet raporu ve defterlerin genel kurulda ibraz edilmediği nedenlerine dayanmış, alınan kararlarla ilgili somut bir iptal/ butlan/yokluk sebebi ileri sürmemiştir. Dosya kapsamı delillere göre; davacının davalı şirketin önceki müdürü olduğu, 26/09/2019 tarihli genel kurulda görevine son verildiği, genel kurulda gündemdeki çoğu maddenin davacının müdürlük görevi sırasındaki işlemlere ilişkin olduğu, davacının şirketin borca batırılması, haksız rekabet etmesi nedeniyle açılmış bir sorumluluk davası bulunduğu, diğer ortaklar tarafından davacının yönetici olduğu dönemde şirketi zarara uğrattığının beyan edildiği, 9. maddeye göre şirketin 26/09/2019 tarihinden önceki teslim edilmeyen defter, fatura ve belgelerin eski yönetici olan davacıdan tesliminin istenilmesine ilişkin olduğu, davacı vekilinin her gündem maddesinde davacı ortağın işlemlerini savunur tarzda beyanlarda bulunduğu ve tutanağın sonuna muhalefet şerhi yazarak tutanağı imzaladığı görülmektedir. Çağrı usulsüzlüğü, genel kurul kararının iptalini gerektirmeyip, yalnız çağrı usulsüzlüğü nedeniyle toplantıya katılmayan ortağın muhalefet şerhi olmadan süresinde iptal davası açma hakkı verir ve genel kurul kararlarının iptali sebeplerinin ispatı gerekir. Genel kurulun TTK’nın 410. vd. maddelerinde yerini bulan çağrı üzerine toplantı usulü ile toplanmış olduğu, çağrının usulsüz olduğuna ilişkin bu aşamada bir delil bulunmadığı, kaldı ki; davacının bizzat vekili ile genel kurulda temsil edildiği, vekilin beyanda bulunup muhalefet şerhi yazarak tutanağı imzaladığı, faaliyet raporlarının gönderilmediği ileri sürülmüş ise de; davacı vekilinin toplantı başında bu hususa açıkça itiraz edip bu nedenle toplantının ertelenmesi talebinde bulunmadığı, bu şekilde bu aşamadaki mevcut delillere ve davacının ileri sürdüğü nedenlere göre iptali istenen genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması için gerekli yaklaşık ispata yarar delillerin bulunmadığı, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispatın bulunmadığına ilişkin gerekçesinin yerinde olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Karar başlığında; talep eden davacı vekilinin adresinin yazılmaması, karşı taraf davalı ve vekilinin adresinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; talep eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca; yürütmenin durdurulmasını talep eden davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*