Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/463 E. 2021/2223 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/463
KARAR NO : 2021/2223

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2019
NUMARASI : 2018/701Esas – 2019/608 Karar

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … (T.C. NO:…) –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2017
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
KR. YAZIM TARİHİ : 21/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı kooperatifin üyesi olan davalı …’nin, davacı kooperatif üyeliğinden üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, kooperatife her üyenin ödemesi gereken aidat borcunu ödemediğini, bunun üzerine taraflarınca davalı üye hakkında Gölcük İcra Dairesinin 2016/3428 Esas numaralı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalı …’nin icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının, icra takibine yapmış olduğu itirazında haksız olduğunu ve söz konusu itirazın iptali gerektiğini, kooperatif defterlerinin ve belgelerin incelendiğinde davalının kooperatif üyesi olduğu ve aidatların ödenmediğinin açıkça görüleceğini, müvekkil kooperatif’in yönettiğini, hakkında icra takibi başlatılmasına karar verildiğini, kooperatif üyesi olan …’nin kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, bu istifanın genel kurul kararıyla kabul edilmiş olsa da evi daha tamamlanmamış diğer kooperatif üyelerinin bu kararın kendilerinin aleyhine olduğu gerekçesiyle Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtıkları davayı kazandıklarını ve genel kurul kararının iptal edildiğini, dolayısıyla davalı …’nin kooperatif üyeliğinin devam ettiğini ve üyeliğin vermiş olduğu yükümlülüklerin de devam ettiğini, bu nedenle davalının yapmış olduğu üyeliğinin sona erdiği itirazın gerçeği yansıtmadığını, davalının, davacı kooperatife borçlu olduğunu, davalının elinde davacı kooperatife olan aidat borçlarını ödediğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belge mevcut olmadığını, değildir. Ayrıca, Yargıtay kararları ve yerleşik uygulamalar haklılığımızı teyit eder niteliktedir. davalının, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve asıl alacağın %20’sindan aşağı olmamak üzere davacı kooperatif lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla davanın kabul edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının, davacı kooperatife bir borcu bulunmadığını, davacı kooperatifin 30/06/2007 tarihli genel kurul kararı’nın 10.maddesinde “daire ve tapusunu teslim alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri takdirde kooperatifle ilişkilerinin kesilme konusunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesine” oy birliği ile karar verildiğini ve davalının istifa ettiğini, 28/02/2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyelikten çıkarıldığını, her ne kadar davacı taraf davalı üyelikten çıkarıldığı genel kurul kararı hakkında Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/06/2007 tarihli genel kurul kararının 10.maddesini iptal ettiğini ancak iş bu davanın açılış tarihinin 30/06/2007 tarihli genel kurul kararı arasında 4 yıllık gibi uzun bir süre olması gerektiğini ve davanın esasına girilmeden davalı kooperatifin davayı kabul etmesi hususları dikkate alındığında işbu davanın davacının ve davalının davayı danışıklı olarak açtıklarını, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 28/09/2009 tarihli yönetim kurulu kararının geçerli olduğunu ve davalı kooperatif üyeliğinin sona erdiğini, üyelik borcu bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan yargılama nihayetinde, haksız ve hukuka aykırı temellendirme ve nitelendirme, eksik ve yanlış kanaat ile verildiğini; neredeyse taraflı bir karar ile yargılamaya gölge düşürüldüğünün görüleceğini; mevcut dosyadaki lehe raporların da dikkate alınmadığını; yargılamayı aydınlatan 13/11/2017 tarihli bilirkişi raporu hiçbir gerekçe gösterilmeden karara konu edilmediğini; karar verilirken dikkate alınmadığını beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı tarafça, davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2019 Tarih – 2018/701 Esas – 2019/608 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; kooperatif aidat alacağından kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacının 30/06/2007 tarihli genel kurulun 10. maddesinin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/143 Esas 2011/315 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği; aynı yöndeki 20/02/2009 tarihli genel kurulun 4. maddesinin kooperatifler kanununun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek davacının üyeliğinin devam ettiği bu nedenle aidat alacağı için başlatılan Gölcük İcra Dairesi’nin 2016/3428 Esas sayılı icra takibine itirazın iptalini talep ettiği, davalının genel kurul kararı gereğince kooperatife olan tüm borçlarını ödediğini,28/02/2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyelikten çıkarıldığını, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/660 Esas, 2019/606 Karar sayılı kararının hukuka aykırı olduğunu, 20/02/2009 tarihli genel kurul 4. maddesinin halen geçerli olduğunu, bu nedenle kooperatifin üyesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddini istediği, mahkemece, Yargıtay 23. H.D. 08/04/2019 tarih 2016/5266 Esas ve 2019/1242 Karar sayılı ilamı ile 30/11/2008 tarihli Genel Kurul Kararı’nın 4. maddesi gereğince davalının takip tarihi itibariyle itibariyle davacıya herhangi bir borcu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı kooperatifin 30/06/2007 tarihli genel kurulun (10) nolu kararı ile daire ve tapusunu alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri taktirde kooperatifle ilişkilerinin kesilmesi hususunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesine karar verildiği, Kooperatif yönetim kurulunun 30.01.2009 tarihli kararında üyelikten istifa eden davalının üyelikten çıkışına oy birliği ile karar verdiği, dosyada bulunan bilgilere göre kooperatifin davalıya verilecek olan bölümün kat irtifaklı ferdi tapusunu resmi olarak davalıya devrettiği , davalının davacıya borçlu olmadığına dair 17.06.2009 tarihli kaşeli imzalı yazının kooperatif kayıtlarında bulunduğu, davacı kooperatifin 30/11/2008 tarihli genel kurulun toplantısının (4) dört nolu kararında “1. etap aidatı devam eden üyeler 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkilerinin kesilmesine” ilişkin karar alındığı, davalının bu tarihten sonraki döneme ait kooperatif aidat borçlarından sorumlu tutulamayacağı, davalının ortaklığının sona erdiği anlaşılmaktadır.
30/06/2007 tarihli genel kurulun (10) nolu kararının Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/143 Esas 2011/315 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, davalı kooperatifin 30/11/2008 tarihli genel kurulun (4) dört nolu kararının “1. etap aidatı devam eden üyeler 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkilerinin kesilmesine” ilişkin karar aldığı ve bu kararın halen geçerli olduğu, aynı hususta davacı kooperatife karşı menfi tespit istemi ile açılan davada, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/463 Esas 2016/284 Karar sayılı ilamınında verilen kısmen kabul kısmen red kararı da Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 tarihli 2016/5266 Esas 2019/1242 Karar sayılı ilamında, davalı kooperatifin alışılmışın aksine etaplar halinde inşaatlar yaparak üyelere konutları tahsis ettiğinin anlaşıldığı, 30/11/2008 tarihli iptal edilmeyen genel kurulun 4. maddesine göre 30/04/2009 tarihine kadar ödemesini yapan üyelere yönetim kurulu tarafından belge verileceğinin kararlaştırıldığı, dosyadaki bu deliller ışığında davacının kooperatife inşaat maliyeti ile ilgili herhangi bir borcunun olmadığının kabulü gerekeceğinin belirtilerek kararın bozulduğu, dosya kapsamı delillere göre, davalının kooperatiften ayrılma tarihi itibari ile tüm borçlarını ödemiş olduğu ve 30/11/2008 tarihli genel kurulun (4) dört nolu kararının halen geçerli olduğu, davalının icra takibine konu aidat alacaklarından sorumlu olmadığı görülmekle davacının istinaf istemlerinin yerinde olmadığı ve reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı 30/11/2008 tarihli genel kurulun (4) dört nolu kararının, genel kurulun usulüne uygun yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu belirtmiş ve bu kararın üyeler arasında eşitsizliğe neden olduğunu ileri sürmüştür. Yukarıda da belirtildiği gibi, genel kurul kararının iptal edilmediği, kooperatifin yönetimi değiştikten sonra bir genel kurulun geçersizliğini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacının emsal olarak dayandığı dava dosyasının temyiz incelemesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 tarihli 2016/5266 E. 2019/1242 K. sayılı ilamı ile davacı kooperatifin genel kurul kararının geçerli olması nedeni ile alacaklı olamayacağını belirttiği görülmüştür. Bu nedenle davacının, genel kurul kararına ilişkin istinaf istemlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*