Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/1845 E. 2021/1430 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1845
KARAR NO : 2021/1430

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :29/09/2020
NUMARASI :2016/783 Esas – 2020/333 Karar

DAVACI :…. –
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :… (T.C.No:…) –
VEKİLİ :Av. … –
DAVA TÜRÜ :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :06/06/2016

KARAR TARİHİ :13/09/2021
KR. YAZIM TARİHİ :04/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatif üyesi bulunan davalının kooperatif üyeliği nedeniyle yükümlülüklerini yerine getirmediğini, aidat borcunu ödemediğini, bunun üzerine Gölcük İcra Dairesinin 2013/2927 Esas sayılı dosyadan genel haciz yolu ile üye hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız itirazda bulunduğunu, takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamını ve davalının haksız ve kötü niyetli itiraz etmesi sebebiyle davalı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının haksız ve mesnetsiz iddialarını kabul etmediklerini, davalı tarafından verilen itiraz dilekçesinde belirtildiği üzere davalının böyle bir borcu olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, davacı Kooperatifin 30.06.2007 tarihli Genel Kurul kararının 10. maddesi ile “daire ve tapusunu teslim alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri taktirde kooperatifle ilişkilerinin kesilme konusunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesine” oy birliği ile karar verilmiş olduğunu, davalının dairesini aldığını, üyeliğinin sona erdiğini, davacı tarafça davalının üyeliğinin sona erdiğinin bilinmesine rağmen haksız takip başlatılması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı taleplerinin olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine, şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı hakkında itiraz edilen icra takibine dayanak oluşturan alacağın konusunun kooperatif aidat borcuna ilişkin olduğunu, bu sebeple takibe ilişkin açılacak itirazın iptali davasının uyuşmazlık noktalarının; davalının, davacı kooperatifle olan ilişkisi, kooperatifin hukuki yapısı/statüsü, davalının Kooperatife karşı yükümlülükleri ve bu yükümlülükleri yerine getirip getirmediği noktalarında toplanması gerektiğini, dosyaya sunulan emsal bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, davalının kooperatife üye olmadığı, aidat ödeme borcunun bulunmadığı, ödeme dekontlarının borcunun bittiğine ilişkin kanaat oluşturması gerektiği hususları, kooperatifle hukuki ve fiili ilişkisinin olmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi asılsız, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, istinaf talebine konu kararın hatalı, haksız ve hukuka aykırı olduğunun en net göstergesinin ise 30/11/2008 tarihli Genel Kurul kararının 4. maddesine dayandırılması olduğunu, işbu Genel Kurul toplantısının yeterli çoğunluk sağlanmadan gerçekleştirilmiş, hukuki açıdan geçerliliği bulunmayan kararlara konu olduğunu, hukuken sakat olan bu karara dayanak yapılarak tüm sair hususların göz ardı edilmiş olmasının, salt buna dayanarak davalının borcu olmadığının tespitine karar verilmesinin haksızlığa neden olacağını, bu maddenin mutlak butlanla batıl olduğuna ilişkin 2019/498 Esas sayılı Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde bir Kooperatif üyesi tarafından dava açıldığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi kararının aynı konuya ilişkin verilmiş emsal Yargıtay kararına uygun olduğunu, etaplara dayalı inşaat yükümlülüğü özelinde davalının ortaklıktan ayrıldığı da ortada olup, davalının kooperatifle bir ilgisi kalmamakla, davalıdan herhangi bir aidat talep edilmesinin de mümkün olmadığını belirterek; istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/783 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif aidat alacağından kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca; istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacının 30/06/2007 tarihli genel kurulun 10. maddesinin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas 2011/315 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği; aynı yöndeki 20/02/2009 tarihli genel kurulun 4. maddesinin kooperatifler kanununun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek davacının üyeliğinin devam ettiği bu nedenle aidat alacağı için başlatılan Gölcük İcra Dairesinin 2013/2927 Esas sayılı icra takibine itirazın iptalini talep ettiği, davalının genel kurul kararı gereğince kooperatife olan tüm borçlarını ödediğini, dairesini 22/07/2008 tarihinde teslim aldığını, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/660 Esas, 2019/606 Karar sayılı kararının hukuka aykırı olduğunu, 20/02/2009 tarihli genel kurul 4. maddesinin halen geçerli olduğunu, bu nedenle kooperatifin üyesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddini istediği, mahkemece, Yargıtay 23. H.D. 08/04/2019 tarih 2016/5266 Esas ve 2019/1242 Karar sayılı ilamı ile 30/11/2008 tarihli Genel Kurul Kararının 4. maddesi gereğince davalının takip tarihi itibariyle itibariyle davacıya herhangi bir borcu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
“Davalının, davacı kooperatifin 111 numaralı üyesi olarak 13/07/2006 tarihinde kooperatife kaydını yaptırdığı, 30/06/2007 tarihli genel kurulun (10) nolu kararı ile daire ve tapusunu alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri taktirde kooperatifle ilişkilerinin kesilmesi hususunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesine karar verildiği, kooperatifin 24/07/2008 tarihinde kat irtifaklı ferdi tapusunu resmi olarak davalıya devrettiği, davalının dairesini teslim aldığını ve bütün ödemelerini yaptığını belirterek üyelikten ayrıldığı, kooperatif yönetim kurulu tarafından 20/02/2009 tarihli karar ile üyelikten istifa eden davalının üyelikten çıkışına oy birliği ile karar verildiği, 30/06/2007 tarihli genel kurulun (10) nolu kararının Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas 2011/315 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, davalı kooperatifin 30/11/2008 tarihli genel kurulun (4) dört nolu kararının “1. etap aidatı devam eden üyeler 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkilerinin kesilmesine” ilişkin karar aldığı ve bu kararın halen geçerli olduğu, aynı hususta davacı kooperatife karşı menfi tespit istemi ile açılan davada, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/463 Esas 2016/284 Karar sayılı ilamınında verilen kısmen kabul kısmen red kararı da Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/04/2019 tarihli 2016/5266 Esas 2019/1242 Karar sayılı ilamında, davalı kooperatifin alışılmışın aksine etaplar halinde inşaatlar yaparak üyelere konutları tahsis ettiğinin anlaşıldığı, 30/11/2008 tarihli iptal edilmeyen genel kurulun 4. maddesine göre 30/04/2009 tarihine kadar ödemesini yapan üyelere yönetim kurulu tarafından belge verileceğinin kararlaştırıldığı, dosyadaki bu deliller ışığında davacının kooperatife inşaat maliyeti ile ilgili herhangi bir borcunun olmadığının kabulü gerekeceğinin belirtilerek kararın bozulduğu, alınan bilirkişi raporlarına göre, davalının kooperatiften ayrılma tarihi itibari ile tüm borçlarını ödemiş olduğu ve 30/11/2008 tarihli genel kurulun (4) dört nolu kararının halen geçerli olduğu görülmekle davacının istinaf istemlerinin yerinde olmadığı ve reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı 30/11/2008 tarihli genel kurulun (4) dört nolu kararının, genel kurulun usulüne uygun yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu belirtmiş ve bu kararın üyeler arasında eşitsizliğe neden olduğunu ileri sürmüştür. Yukarıda da belirtildiği gibi, genel kurul kararının iptal edilmediği, kooperatifin yönetimi değiştikten sonra bir genel kurulun geçersizliğini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacının emsal olarak dayandığı dava dosyasının temyiz incelemesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/04/2019 tarihli 2016/5266 E. 2019/1242 K. sayılı ilamı ile davacı kooperatifin genel kurul kararının geçerli olması nedeni ile alacaklı olamayacağını belirttiği görülmüştür. Bu nedenle davacının, genel kurul kararına ilişkin istinaf istemlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b-1 maddesi uyarınca; davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b-1 ve 362-(1)-a maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/09/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*