Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/1819 E. 2021/1394 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1819
KARAR NO : 2021/1394

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :01/07/2020
NUMARASI :2018/385 Esas – 2020/210 Karar

DAVACI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… –
VEKİLİ :Av. … –
DAVA TÜRÜ :İtirazın İptali (Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :16/07/2018

KARAR TARİHİ :10/09/2021
KR. YAZIM TARİHİ :04/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin iş piyasasındaki birçok firmaya hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında güvenlik hizmeti verdiğini, davalı şirketin de buna dahil olduğunu, davalı şirketin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren belediyenin iştiraki olan bir şirket olduğunu, Kamu İhale Kanunu’na tabi olduğunu, kanun kapsamında yapılan ihaleler neticesinde davalı şirkete bağlı iş yerlerinin özel güvenlik hizmeti temin işinin davacı şirket tarafından yapıldığını, 2014 – 2015 ve 2017 yıllarında davalı şirkete ait işyerlerinin güvenlik hizmetini eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, hak edişlerinden haksız ve hukuka aykırı olarak kesintiler yapıldığını, kimi faturaların ise tamamen ödenmediğini, söz konusu haksız ve hukuka aykırı kesintiler ve ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacı ile Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2018/35122 Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, icra takibinin durduğunu, davalı şirkete ait işyerine 2013 yılında da özel güvenlik hizmeti verildiğini, aynı şekilde davalı şirket tarafından hak edişlerinde haksız ve hukuka aykırı olarak benzer şekilde kesintiler yapıldığını, söz konusu eksik ödenen bedellerin tahsili için davalı şirket aleyhine Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/133 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, mahkeme tarafından davacının davasının kabulüne karar verildiğini beyanla icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının kötü niyetli olması alacağın da likit olması hususları nazara alınarak davalı aleyhine %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin kendi bünyesinde 13 ay süre ile çalışan işçilerin kıdem tazminatlarının ödendiğini, davacı şirketin bu sorumluluğunun kanunun emredici hükmü olduğunu, sözleşme süresinin 13 ay olduğunu, işçilerin kıdem tazminatlarından öncelikle davacı şirketin sorumlu olduğunu, kendilerine gönderilen faturaların tam ve eksiksiz ödendiğini, hak ediş kapsamında yapılan ödemelerin davacı tarafından kabul edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kabulü ile davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2018/35122 sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 77.243,33 TL üzerinden devamına, hüküm altına alınan 77.243,33 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin kendi bünyesinde 13 ay süre ile çalıştırmış olduğu işçilerin kıdem tazminatlarını ödediğini, söz konusu kıdem tazminatlarından davacı şirketin sorumlu olduğunun kanunun emredici hükmü olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında asıl iş veren–alt iş veren ilişkisi mevcut olup işçilerin kıdem tazminatından öncelikle davacı şirketin sorumlu olduğunu, davalı şirket tarafından kanuna ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı her hangi bir işlem yapılmadığını, dava dosyasında alınmış olan bilirkişi raporunda da davacı şirketin sorumlu olduğunun açıkça ifade edildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından mezkur rapor dikkate alınmadığını ve Yargıtayın yerleşik uygulama ve içtihatlarına aykırı olarak 2. defa rapor aldırılmak sureti ile davanın işbu rapor doğrultusunda kabulüne karar verildiğini, icra takibine konu alacağın yargılamayı gerektirir nitelikte bir alacak olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından davalı şirket aleyhine %20 icra ve inkar tazminatına karar verilmesinin de kanuna açıkça aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından davacı şirketin hak edişlerine ilişkin olarak düzenlediği ve davalı şirketin kayıtlarında yer alan faturaların bir kısmı eksik ödendiğini, bir kısım faturaları ise hiç ödenmediğini, yargılama aşamasında tarafların ticari kayıtları üzerinde yaptırılmış olan bilirkişi incelemesi ile davacı şirketin alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın beyan ettiği üzere davacı şirketin hak ediş ödemelerinden kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı iddiası ile kesinti yapılmasının hukuki dayanağı bulunmadığını, zira İş Kanunu’nun ilgili maddesinde kıdem tazminatı ödemesinin hangi hal ve şartlarda yapılması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, her ne sebeple yapılırsa yapılsın yapılan kesintinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın kıdem tazminatı veya başka bir ödeme yapmış olması nedeni ile davacı şirketin alacaklarını ödememesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket ile davacı şirket arasında akdedilen sözleşmelerde davacı şirketin kıdem tazminatından sorumlu olduğuna dair herhangi bir düzenleme bulunmadığını, kaldı ki hak edişlerden kesinti yapılacağına ilişkin de herhangi bir düzenleme bulunmadığını belirterek; davacının istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/385 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet alım sözleşmesinden doğan, davacı yükleniciye ait hakediş alacağından yapılan kesintinin iadesi istemine yönelik yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda; taraflar arasında özel güvenlik hizmetine yönelik imzalanan sözleşme uyarınca; davalı asıl işveren tarafından faturalara istinaden yapılan hak ediş ödemelerinden kıdem tazminatına yönelik kesinti yaptığı, davacı tarafından hak edişlere yönelik bu kesintilerden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2018/35122 esası üzerinden takip başlatıldığı, takibe ilişkin süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine eldeki davanın (1) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı ve davalının itirazın iptaline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece, dava dışı işçilere yönelik kıdem tazminatı alacağının şartları gerçekleşmeden davacı hak edişinden yapılan kesintinin haksız olması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, hizmet alım sözleşmesi uyarınca tahakkuk ettirilen hak edişlerden yapılan kesintinin hukuka uygun olup olmadığı ile bu kapsamda, davalı itirazının iptaline karar verilip verilemeyeceği üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunundaki düzenlemelere göre; asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu durumlarda, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
6098 sayılı TBK’nın 167. maddesinde; “aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça” borçlulardan her birinin, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu oldukları ve kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğu; 6098 sayılı TBK’nın 168. maddesinde de diğerlerine rücu hakkına sahip borçlulardan her birinin, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu bağlamda; davalı asıl işverenin davacı alt işverenin hak edişlerinden kesinti yapması veya rücu ilişkisi içinde talepte bulunabilmesi için davacı alt işverende çalışması bulunan işçi veya işçilere işçilik alacakları nedeniyle ödeme yapması gerekmektedir. Bir başka deyişle, taraflar arasında sorumluluk tartışması için öncelikle kurum tarafından işçi veya işçilere kıdem tazminatı ödemesi yapılması sonrasında var ise davacının sorumluluğuna ilişkin sözleşme ve eki şartnameler uyarınca hak edişten kesinti yapılması veya talepte bulunulması gerekmektedir.
Eldeki uyuşmazlıkta; davalı asıl işveren tarafından davacıda çalışması bulunan işçilere yapılmış kıdem tazminatı ödemesi yapıldığına dair bir iddia veya delil ileri sürülmemiştir. Bu hale göre; davalı tarafından ilerde tahakkuk etmesi muhtemel kıdem tazminatı için hak edişlerden karşılık ayırmak suretiyle kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu bu kesintinin yapılabilmesi için taraflar arasındaki sözleşmede açık hüküm bulunması gerekmekte olup, bu şekildeki bir düzenlemenin sözleşmede bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, salt sorumluluğa ilişkin sözleşme hükmü ödenip ödenmeyeceği belirli olmayan kıdem tazminatı için kesinti yapma hakkını da asıl işverene sağlamaz. Bu nedenle mahkemece, kıdem tazminatına ilişkin koşular gerçekleşmeden ve de işçilere ödeme yapılmadan hak edişlerden yapılan kesintilerin iadesine ve itirazında haksız olan davalı aleyhinde likit alacak nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 5.276,49 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.319,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 3.957,09 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b)-1) ve 362-(1)-a) maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/09/2021


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*