Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/73 E. 2023/483 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/73
KARAR NO : 2023/483
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
NUMARASI : 2020/509 Esas – 2022/723 Karar

DAVACI : … (…) – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : HAFIZOĞULLARI ŞARKÜTERİ NAKLİYAT İNŞAAT HAYVANCILIK TİC. LTD. ŞTİ. – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali

KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekili ve davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkile ait mevcut ödenememiş 417.248,00.-TL bedelli faturanın tahsili amacıyla Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/56029 E. Sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine takibe başlandığını, söz konusu dosyaya itiraz edildiğini, itirazın süresi içerisinde iptali ile davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi talepli huzurdaki davanın açılma zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkili ile davalı arasında akdedilen 06.02.2018 tarihli sözleşme ile müvekkil davalıya ait …i İli, … Mahallesi, …m-… Pafta,… Parselde kain arsa üzerinde inşa edilecek bağımsız bölümlere, sözleşmede yazılı işleri yapıp teslim etmeyi yüklendiğini, davalının da karşılığında … İli, … İlçesi, … Mahallesi, …m-… Pafta, … Parsel … no’lu bağımsız bölümün müvekkil adına tapuya tescilini üstlendiğini, iş bu anlaşmaya göre, müvekkilin üstlenmiş olduğu bütün işleri eksiksiz yerine getirdiğini, kararlaştırılan işleri tamamlayarak 30.05.2018’de teslim ettiğini ve 01.10.2018 tarih 044453 sayılı faturanın tanzim edildiğini, müvekkil tarafından sözleşmeye konu işler için alınan malzemelerin KDV Dahil 417.248,00.-TL’lik tutarın faturaya yansıtıldığını, davalı yanın, müvekkilin sözleşmede üstlenilen tüm edimleri kusursuz ve eksiksiz şekilde yerine getirmesine rağmen karşı edimlerinin hiç birini yerine getirmediğini, ne fatura bedelini ödediğini ne de bağımsız bölümü müvekkil adına tescilini yaptırdığını, bunun üzerine Kadıköy 11. Noterliği kanalıyla 11840 yevmiye numaralı ve 02.11.2018 tarihli ihtar çekildiğini, ekinde faturanın da gönderildiğini, faturaya itiraz edilmediğini ve davalı borçlunun edimlerini yerine getirmekten imtina ettiğini, borçlu aleyhine Gebze 4.İcra Dairesi’nin 2018/56029 Esas Sayılı dosyasına davalı yanca haksız ve mesnetsiz itiraz edildiğini, 03.09.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu ve bir sonuç alınamadığını, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle; Gebze4.İcra Dairesi’nin 2018/56029 Esas Sayılı dosyasına yapılmış itirazın iptaline, davalı aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile karşı vekâlet ücretinin davalı yan nezdinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki takibe konu faturanın kaynağının taraflar arasında akdedilmiş 06.02.2018 tarihli sözleşme olduğu söylenmişse de Müvekkil ile davalı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, müvekkil ile dava dışı 3.kişi konumundaki … arasında 06.01.2018 tarihli bir sözleşme bulunduğunu, bu hususun dava dilekçesi ekindeki sözleşmede de açıkça görülmekte olduğunu, Davacı ile müvekkil şirket arasında herhangi bir sözleşme olmadığı gibi bir ticari ilişki ve dolayısıyla da alacak-borç ilişkisinin de bulunmadığını, bu sebeple iş bu davanın husumet yokluğu sebebiyle öncelikle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın öncelikle husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine, davacının taleplerinin zamanaşımı süresi içerisinde talep edilmemesi sebebiyle usulden reddine, aksi halde izaha çalışılan sebepler ile davanın esastan reddine, davacının kötü niyetle dava açması sebebiyle asıl alacağın 4 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/56029 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline ve takibin 1.278,51.-TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüd faizi (yıllık %19,50) üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli karar birçok yönü ile hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak tesis edilmiş bilirkişi raporunun hükme esas alınması sonucu oluştuğunu, keşif öncesi ve sonrasında bilirkişilerden birinin bizzat davalı şirket yetkilisi tarafından keşif mahalline getirilip götürülmesi sebebiyle ortaya çıkan ve hükme harfiyen esas alınan bilirkişi raporunun tarafsız olarak yazıldığının kabulünün mümkün olmadığını,
hükme esas olan ve yine bilirkişilerce dosyaya sunulan hesaplamalar hatalı ve güvenilirlikten uzak olduğunu, bahsedilen hatalı hesaplamalarda kullanılan ticari defter kayıtları lehe delil olarak kullanılabilme şartlarını gösteren açık kanun hükmü hiçe sayılarak hesaplamaya dahil edildiğini, ilk derece sıfatıyla gebze asliye ticaret mahkemesinin esas aldığı hesaplamada tarafların ticari defterlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde öngörülen şartları taşıdığı ifade edilmiş, ancak; HMK 222/3 hükmü göz ardı edilerek defter kayıtlarına göre hesaplama yapıldığını, müvekkil davacı, ticari defterlerini usulüne uygun şekilde tuttuğundan ve davalı tarafın ticari defterlerinde müvekkil ile ilgili bir kayıt yer almadığından müvekkile ait ticari defterlerde yer alan kayıtlar müvekkil lehine delil teşkil ettiğini, fakat bu hususlar ilk derece mahkemesindeki yargılama sürecinde tüm itirazlarımıza rağmen gözetilmeyerek hüküm eksik tanzim edilen işbu rapora dayalı kurulmuş ve akabinde hükme esas alındığını,
hükme esas alınan hesaplamada imalatların kıymeti takdir edilirken keyfi; %15 ila %20 oranında indirimler öngörüldüğünü, bu indirimlerin neye göre ve hangi emsaller üzerinden yapıldığı hiçbir şekilde yer almadığını, ayrıca bilirkişi raporlarında davanın tarafları ve dava konusu sözleşme ile hiçbir bağlantısı bulunmayan dava dışı üçüncü kişilerle akdedilmiş harici konut satım sözleşmesinde yer alan bedelin fatura bedelinden mahsubu gibi garabet işlemlere girişildiğini, hükme esas alınan ve davacı müvekkilin hak ettiği alacaktan mahsup edilen davalı tarafından müvekkil ve üçüncü bir şahsa verilen çeklerin gerekçeli kararda yer aldığının aksine davaya konu sözleşme ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, eksik ve hukuka aykırı olarak düzenlenen, birçok yönden hata barındıran ve müvekkilin son derece büyük mağduriyetine sebebiyet veren, yoğun ticari faaliyet ve üstün emekler sonucu hak etmiş olduğu alacağa kavuşmasını engelleyen işbu bilirkişi raporlarının yerel mahkemece başkaca bir araştırmaya gerek duymaksızın olduğu gibi hükme esas alınması hukuka aykırı olduğunu, istinaf konusu ilk derece mahkemesi kararı bozularak hakkaniyete uygun yeni bir hüküm tesis edilmesi gerektiğini, gerekçeli kararda eser sözleşmesi sonucu ortaya çıkan miktarı kesin olan alacaklardan olmadığı iddiasıyla icra inkar tazminatının reddedilmesi tespiti hukuka aykırı olduğunu, arz ve izah edilen sebeplerle;

istinaf talebimizin kabulüne,
icra takibinin kanun yolu incelemesinin sonuna kadar durdurulması için tarafımıza tehir-i icra kararı verilmesine,
usul ve kanuna aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında taleplerimiz doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde takibe konu faturanın kaynağının taraflar arasında akdedilmiş 06.02.2018 tarihli sözleşme olduğu söylenmişse de müvekkil ile davalı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığından davanın öncelikle husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi de doğru olmadığını, bu yönden kararın kaldırılması gerektiğini, dosyada alınan gerek kök rapora gerekse de ek rapora itiraz ettiğimiz hususlar dikkate alınmadığını, karşı tarafça tarafımıza gönderilen Kadıköy 11. Noterliği’nin 02.11.2018 tarih ve 11840 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; ”sözleşme ile müvekkil adına tescil edilecek bağımsız bölüm için 340.000,00.TL bedel belirlenmiştir.” denilerek taşınmazın değerinin 340.000,00.TL olduğu ancak davacı tarafın talebi doğrultusunda yapılan konut satışında davacının satış bedelini 300.000,00.TL olarak belirlediği dolayısıyla aradaki 40.000,00.TL farkın davacıyı ilgilendirdiği, değerlendirmenin 340.000,00.TL üzerinden yapılması gerektiği yönündeki iddiaların bu ihtarname ile ikrar edildiğini, ancak hesaplamanın 300.000,00.TL üzerinden yapılmasına itiraz ediyoruz. müvekkil bu satışla alakalı olarak sadece 52.000,00.TL aldığını, bu kabulünde olduğunu, keşif sırasında davacı taraf da bu hususu doğruladığını, dolayısıyla 340.000,00.-52.000,00.TL=288.000,00.TL müvekkil alacaklı gözüktüğünü, iş bedelinden 300.000,00-50.000,00=250.000,00.TL mahsup edilmesine itiraz ettiklerini, müvekkil, cevap dilekçemizde de iddia edildiği üzere çalışanlara davacının talebi doğrultusunda 10.000,00.TL de haricen elden ödeme yaptığını, tüm bu rakamların mahsubu ile ortaya çıkan doğru hesap; 362.194,51.TL-110.916,00.TL -288.000,00.TL-10.000,00.TL= + 46.721,49.TL müvekkil borçlu olmadığının aksine alacaklı konumda olduğunu, dosyada itirazlarımızın dayanağı olarak; yazılı sözleşme, karşı tarafın ihtarnamesi ile ikrarı olmasına rağmen talebimizin kabul görmeyip karşı tarafın bir yazılı delili olmamasına ve böyle bir iddiası da olmamasına rağmen taleplerinin kabul görmesinin gerekçesi taraflarınca anlaşılamadığını, karşı tarafın ikrarı olmasına rağmen hangi gerekçe ile bu itirazımızın kabul görmediğine de yer verilmediğini, davanın reddi ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi yerinde olmadığını, arz ve izaha çalışılan nedenlerle; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/509 E- 2022/723 K. sayılı kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldıralarak, davacının davasının öncelikle husumet yokluğu sebebiyle reddine, davanın tümden reddine, haksız ve kötü niyetle takip başlattığından asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, itirazlarımız gözetilerek alacaklı olduklarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermek için yeterli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu kapsamda;
1-Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti,dava konusu hak ile kişiler arasında ki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Bir başka deyişle taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının ispat edilmesi ve sözleşmenin tarafları arasında yargılamanın sürdürülmesi esastır.
Somut dosyada; davacı tarafça dava konusu imalatların yapımıyla ilgili taraflar arasında 06.02.2018 tarihli sözleşme ilişkisi bulunduğunu, sözleşmeden kaynaklı edimlerini ifa ettiğini, bu kapsamda davalı adına 7.11.2018 tarihli 417.248,00.-TL’lik fatura kestiğini beyanla datura bedelinin tahsilini talep etmiş, davalı ise, müvekkili ile davalı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, müvekkil ile dava dışı 3.kişi konumundaki … arasında 06.01.2018 tarihli bir sözleşme bulunduğunu, bu sözleşmeden kaynaklı edimlerin gereği gibi ifa edilmediği gibi gerekli ödemelerin de yapıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece hükme dayana bilirkişi incelemesi ile, taraf defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede dava ve takip konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dava ve takip konusu fatura kesinleşmiş değildir. Kaldı ki, bilirkişiler tarafından sözleşmedeki metrajlara göre iş bedelinin hesaplandığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikle, davacının, sözleşmenin tarafı (yüklenicisi) olduğunu yazılı delille ispat etmesi gerekmektedir.
Dosya içerisindeki delillerden; davalı tarafça sunulan 06.01.2018 tarihli sözleşmede işin yüklenicisi olarak Kaya İnşaat … kaşe ve imzası bulunduğu, işi yapacak olanın da … olarak sözleşmede belirtildiği anlaşılmaktadır. Buna karşılık davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sözleşme sunulmuşsa da, sözkonusu sözleşmede okunaklı değildir. Bu durumda mahkemece, davacının iddia ettiği 06.02.2018 tarihli sözleşmenin aslı veya okunup anlaşılabilir onaylı örneğinin temini için davacıya süre verilip varsa ilgili sözleşme temin edilerek dava konusu sözleşmenin yüklenici tarafının davacı mı yoksa dava dışı …’mı olduğu değerlendirilip karar gerekçesinde tartışılarak davalının husumet itirazıyla ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmelidir.
2-Davacının işin yüklenicisi olduğunun tespit ve kabulü halinde de, mahkemece, ödemeler yönünden yapılan inceleme de yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı asilin keşif sırasında beyanına atıf yapılarak ödemelerle ilgili değerlendirme yapılmışsa da, incelenen keşif tutanağında davacı asilin beyanı veya isim imzası yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının imzasıyla ödeme aldığı yönünde beyanı bulunmamasına rağmen bu yönde beyanı varmış gibi hareket edilerek sonuç oluşturulması doğru değildir. Ödemelerle ilgili barter yöntemiyle ödenemeye konu 19 nolu dairenin tapu kaydı ve ilgili resmi senetleri de getirtilmiş değildir. Çeklerle ilgili de 15.10.2018 tarihli 23.000 TL bedelli ve 30.10.2018 tarihli 5.000 TL bedelli çeklerin ön yüzünde ilgili çeklerin keşidecisi davalı ise de lehdarının davacı olmadığı anlaşıldığından ilgili çeklerin davacıya teslim veya ciro edilip edilmediği hususlarında da yeterli araştırma yapılmış değildir.
Bu durumda mahkemece, HMK.31 maddesindeki hakimin davayı aydınlatma yükümü kapsamında ödemeler yönünden gerektiğinde davacı asil bizzat dinlenmeli, kararlaştırılan sözleşme kapsamında barter yöntemiyle yapılacak ödeme üzerinde durulmalı, bu kapsamda, 19 nolu dairenin tapu kaydı ve devirlere ilişkin resmi senetleri de getirtilerek ve davalı tarafça dosyaya sunulan 2.2.2018 tarihli adi yazılı konut satış sözleşmesi de incelenerek bilirkişilerce tespit edilen hakediş bedeline karşılık davalı tarafça davacıya sözkonusu daireden kaynaklı ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, yine, 15.10.2018 tarihli 23.000 TL bedelli ve 30.10.2018 tarihli 5.000 TL bedelli çekler yönünden de varsa davalı tarafın davacıya çek teslimine ilişkin delilleri sorulup araştırılarak, gerektiğinde çekin ön ve arka yüzünü gösterir çek görüntülerinin ilgili bankalardan celbi sağlanarak sözkonusu çeklerin de davalı tarafından davacıya teslim veya ödenip ödemediği belirlenip sonrasında oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/10/2022 tarih 2020/509 E. 2022/723 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf talep eden tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf talep eden tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KESİN olarak 06.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸