Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/712 E. 2023/769 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/712
KARAR NO : 2023/769
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 26/09/2022
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
NUMARASI : 2022/482 Esas – 2023/213 Karar

DAVACI :SEDİR MÜHENDİSLİK MÜŞAVİRLİK İNŞ. TAAHHÜT SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ. … …
VEKİLLERİ :Av. … – …
Av. …- …
DAVALI : BARAT ENDÜSTRİYEL PLASTİK MAKİNA İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Menfi tespit ve icra takibinin iptali

HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki menfi tespit (eser sözleşmesinden kaynaklanan) davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasında 21.10.2020 tarihinde davacının yarısı peşin yarısı ürün tesliminde ödenmek üzere 8800 USD para ödemeyi, davalının bir eser meydana getirmeyi üstlendiği bir sözleşme tanzim edildiğini, taraflar arasında yapılan anlaşmada, sözleşme konusu eserin sözleşmenin tanzim edildiği tarih olan 21.10.2020 tarihinden itibaren 10 gun icersinde teslim edileceği kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından bedelin yarısı ödenerek sözleşmesel yükümlülüğü yerine getirildiğini, ancak davalının sözleşme konusu eseri zamanında teslim etmediğini, davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini, davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine Kocaeli 8. İcra Dairesi 2021/45486 E. Sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, tebligatın müvekkiline ulaşmaması nedeni ile takibin kesinleştiğini, sonrasında haciz tehdidi altında kalan müvekkili ile davalı arasında “bakiye bedelin ödenerek eserin 3. Bir kişiye satılması ve satım bedelinin müvekkile ödenmesi” mimvalinde bir anlaşmaya varıldığını, ancak eserin tamamlanıp tamamlanmadığının belirli olmaması, 3. Kişilere satım hususunda herhangi bir girişim olmaması sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeni ile anlaşma yapılamadığını, müvekkili yurt dışında bulunduğundan yapılan takibe itiraz edemediğini, ancak müvekkilin davalıya borcu bulunmadığı gibi takip talebinde talep olunan faiz oranı ve sair ferilerin de hukuka aykırı olduğunu beyanla; öncelikle Kocaeli 8. İcra Dairesi 2021/45486 E. Sayılı dosyasının teminatsız olarak durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilin borçlu olmadığının icra takibinin iptaline, kötüniyetli takip nedeni ile davalı-alacaklı aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın menfi tespit davası açması hususunda hukuki yararı bulunmadığını, söz konusu ürünlerin zamanında teslim alınmamasının müvekkili firma açısından da mağduriyete sebep olduğunu, öncelikle ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulü ile haksız ve hukuka aykırı tedbir kararının kaldırılmasına, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, kötü niyetli ikame edilen iş bu dava nedeniyle takip konusu alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmayacak şekilde davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre;…Davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmış olduğundan 48.993,72 TL üzerinden hesaplanacak %20 tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın gerekçesi çelişkiler içermekle birlikte söz konusu gerekçelerin hukuka aykırılık oluşturduğunu, müvekkilinin teslim almadığı ürünün parasının bir kısmını ödediğini, bir kısmı yönden cebri haciz altında bırakıldığını, hem eseri teslim etmeyen, hem bedeli uhdesinde tutan, hemde eserin bakiye parasını isteyen davalının mahkemece haklı olarak görüldüğünü, müvekkilinin 3. Kişiyle olan sözleşmesinin 08.11.2020 tarihinde son bulduğu da değerlendirildiğinde davalının eseri teslim etmekte geciktiğini, bu durumun davalının kabulünde olduğunu, söz konusu gecikme nedeni ile müvekkilinin sözleşmeden beklediği menfaatin ortadan kalktığını, kaldı ki takibin dayanağının söz konusu mahkemenin atıf yaptığı 18.05.2021 tarihli protokol olmadığını, takip tarihinin protokol tarihinden önce olduğunu, takibin hukuka uygun veya hukuka aykırı olmasının takip tarihi itibari ile değerlendirilebilecek bir husus olduğunu, açıklanan üzere davalı taraf edimini yerine getirmemiş olduğundan, müvekkilinin edimini yerine getirmesini talep edemeyeceğinden beyanla; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflarca imza edilen protokol çerçevesinde davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını ve davacı tarafın kötüniyetli olduğunu, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama hukuka uygun olup davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, menfi tespit ve icra takibinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı HMK, 6098 sayılı TBK

3. Değerlendirme
Dava, menfi tespit ve icra takibinin iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı, davalı yüklenici ile aralarında aktedilen sözleşmedeki edimi yerine getirmediği ve sözleşmenin taraflarınca feshedilmesine karşın sözleşme bedelinin ödenmesi için davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı ile takip sonrası yapılan 18/05/2021 tarihli protokol uyarınca davacının borcu devam ettiğinden davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında depolama tankı-HDPE yapılması hususunda eser sözleşmesi düzenlendiği, davacının iş sahibi, davalının yüklenici olduğu, davalı bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla Kocaeli 8. İcra Dairesinin 2021/45486 esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine takip başlattığı, icra takibinde taraflar arasında, tarafların imzasını taşıyan 18/05/2021 tarihli protokol düzenlendiği anlaşılmaktadır. Protokolde, tarafların ilk sözleşme ile yüklendikleri edimler yeniden düzenlenmiştir.
Yenileme (tecdit); yeni bir borcun ihdası suretiyle eski bir borcun ıskatıdır. Alacaklının kendisine yapılması lazım gelen bir eda yerine borçluya karşı yeni bir alacak elde etmesi; borçlunun da edayı yerine getirmeksizin alacaklıya karşı yeni bir borç taahhüt etmek suretiyle borcundan kurtulmasıdır. Alacağın eskisi yerine kaim olmasıdır. Tecditte borçlunun kendisi borçlu olarak kalır ancak borcu eski borç ilişkisine değil yenisine taalluk eder. Yeni alacağın eskisi yerine kaim olması önemli iki sonuç doğurur. Birisi, eski alacağı sakatlayan fesat sebeplerinin ve iş bu alacağa karşı ileri sürülebilen def’ ilerin yeni alacağa tesir etmemesi, diğeri de eski alacağa ilişkin teminatların eski alacakla birlikte sakıt olmasıdır. (6098 sayılı TBK 133/II maddesi) 818 sayılı BK 114/II maddesinde (İBK 116/II) yer alan karineye göre bir tecdit iddiasında olan kimse tarafların bu husustaki anlaşmasını (animus novandi =tecdit kastı) ispat ile mükelleftir.
Kural olarak açık bir anlaşma olmaksızın salt yeni bir senet düzenlenmesi tecdit anlamına gelmemektedir. Yenilemenin (tecdidin) varlığını kabul için ; yeni bir alacak olmalı ve yenilemenin ıskat etmesi lazım gelen eski bir alacak da mevcut olmalıdır. Tecdit daima, aslında, akdin taraflarını teşkil eden kimseler arasında yapılmaz. Alacaklı ya da borçlunun değişmesi olanaklıdır. Her iki halde de tecdit alacağın temliki ve borcun naklinden ayrılır, zira eski alacak sükut etmiş yerine başka bir borçluya karşı veya diğer bir alacaklı lehine bulunan ve çoğunlukla mücerret olan yeni bir alacak kaim olmuştur şeklinde açıklanmaktadır. (Andreas Von Tuhr-Borçlar Hukuku 1-2 Cevat Edege çevirisi Ankara,1983 sh.653-660).
Kısacası yenileme (tecdit) ile yenilenen borç ilişkisi değil, bu ilişkiden doğmuş borç veya borçlardır. Objektif yani konuda değişiklik ya da subjektif yani taraflarda değişiklik olarak da kendini gösterebilir. Yenilemede borç ilişkisi eski olmakla birlikte doğan yeni borç söz konusudur. (Prof.Dr.Kenan Tunçomağ Türk Borçlar Hukuku , Cilt I Genel Hükümler, İstanbul, 1976, Sh.1183 vd.)
Borcun yenilenmesi dar anlamda borcu sona erdiren nedenlerden birisidir. Bir borcun yerine yenisinin geçmesi suretiyle eski borcun sona erdirilmesi sözleşmesine yenileme (Neuerung=Novation) denir. Borç ilişkisinde değil dar anlamda borçta söz konusudur. Örneğin satım sözleşmesinde satım parası borcu yenilendiğinde satım sözleşmesi eskiden olduğu gibi geçerli şekilde varlığını devam ettirir. Yenilenen sadece satım parası borcudur. Borcun yenilenmesi alacaklı veya borçlu arasında yapılacak bir sözleşme ile gerçekleşir. Buna yenileme sözleşmesi (neuerungsvertrag) denir. Bu sözleşme tarafların eski bir borç yerine yenisini geçirme iradelerinden oluşur. Yenilemenin varlığını kabul için öncelikle eski bir borç olmalı, yeni borç onun yerine geçmeli ve taraflar yenileme iradesine sahip olmalıdır. Yani, taraflar eski borç yerine geçecek yeni bir borç kurma iradesine sahip olmalıdır. Bu irade yeni bir borç kurmak suretiyle eski borcu ortadan kaldırma, onu sona erdirme iradesidir. Yenileme iradesi sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Tarafların açık iradesi yenileme yönünde birleşmelidir. Yenileme, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir. Her tasarruf işleminde olduğu gibi yenileme de hukuki bir nedene dayanır. Yenileme sebebe bağlı bir işlem olduğu için temeldeki hukuki sebebin geçerli olması gerekir. Yenileme eski borcu sona erdirir ve onun yerine geçecek bir borç doğar. Borç ilişkisi varlığını korur ama borç yenilenmiş olur. İki borç arasında bir fark olmalı, taraflar yenileme iradesiyle hareket etmeli, yeni bir borç meydana getirirken eskisini ortadan kaldırma iradesi ortaya konulmalı anlaşılmalıdır. (Tekinay , Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt2 İstanbul, 1985 sh. 1325)
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ışığında; taraflar arasındaki 18/05/2021 tarihli protokol taraflar arasında olan önceki eser sözleşmesindeki yükümlülükleri yeniden belirlemekle hukuki anlamda yukarıda tanımı yapılan borcun yenilenmesidir. Davacının bu protokolün TBK’da düzenlenen borcun hükümsüzlüğü sebeplerinden biri nedeniyle geçersiz olduğuna dair de bir itirazı bulunmamakla yapılan yeni protokol uyarınca davacının sözleşme gereği borcu devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KOCAELİ 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 22/03/2023 tarih, 2022/482 E – 2023/213 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 837,00 TL’den mahsubu ile bakiye 657,1 TL’nin davacının talebi halinde iadesine
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca 01/06/2023 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı