Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/679 E. 2023/740 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/679
KARAR NO : 2023/740
KARAR TARİHİ : 29/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 04/02/2020
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
NUMARASI : 2022/537 Esas -2023/184 Karar

DAVACI : SÜMER AK YALITIM İZOLASYON İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : REYSAŞ TAŞIMACILIK VE LOJİSTİK TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davalı vekili

Taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi ve icra inkar tazminatı istemiyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararı davalı vekili tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Vekil eden ile davalı arasında yapılan anlaşma ile davalıya ait depo ve işyerlerinde epoksi, izolasyon yalıtım, tamirat, tadilat gibi işlerin yapılmasını yerine getirildiğini, davalı tarafın unvanından da anlaşılacağı üzere taşımacılık ve lojistik üzerine çalışmalarını sürdüren bir şirket olduğunu, birçok yerde depo, lojistik birimler ve işyeri bulunduğunu, vekil eden şirketle uzun zamandır devam etmekte olan bir ticari ilişkisi bulunduğunu, davalı tarafa vekil eden tarafından pek çak inşaat, izolasyon ve epoksi işleri taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca yapılarak eksiksiz bir şekikte teslim edildiğini, vekil edenin davalının kendisinden yapmasını talep ettiği inşaat işlerine veya depolarındaki tamamlanmasını istedikleri eksikliklerin bildirilmesi üzerine ve vekil edenin bildirdiği birim fiyatın kabulü ile yapılacak olan işlere başlanıldığını, davalı tarafın işyerlerinde vekil edenden yapılması talep edilen işin somut özelliklerine göre birim fiyatları metre kare fiyatları, işçilik masrafları ve diğer hususlarla işin tutarı ortaya çıktığını, vekil eden tarafından yapılan işlere ilişkin olarak kesilen faturaların davalı şirketin muhasebe birimine gönderildiğini, davalı tarafın kendi iç işleyişinde muhasebe birimi yapılan iş ve kesilip tebliğ edilen faturalarla alakalı olarak işin yapılmasına onay verdiği yetkililerden genel koordinatör ve proje müdürlerinden vekil eden tarafından kesilen faturaların doğruluğunun onayı alındıktan sonra kabul edip ticari defterlerine işlemesi ve fatura bedellerinin ödenmesi işlemi gerçekleştiğini, faturalara ilişkin davalının talebi ve yine davalı yetkililerinin onayı ile bu işler yapıldığını, vekil eden davalının depo ve işyerlerinde belirlenen işleri bitirmiş ve davalıya ayıpsız teslim ettiğini, vekil eden davalı ile yapılacak işlerin faturalar kesildikten sonra ödemesi gerektiği halde davalı taraf takip konusu alacağı ödemediğini, dava konusu alacak vekil eden tarafından faturalandırıldığını ve davalı tarafa tebliğ edildiğini, davalı-borçlu firma söz konusu borcunu tüm taleplerine rağmen ödemediğini, Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2020/37 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu-davalı gönderilen 7 örnek ödeme emrini, takip konusu borcu kabul etmediklerini belirterek 20.01.2020 tarihinde itiraz ettiğini ve bu itiraz sonucu takibin durdurulmasına karar verildiğini davalı haksız olarak itiraz edip durdurduğu takibin devamına karar verilmesini talap etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın dava dilekçesinde de kabul ve ikrar ettiği üzere vekil eden şirketin tescilli adresi, … olduğunu, bu hale göre davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, İcra takibine yapılan itiraz sırasında icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediğini, olması İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmeyeceğini ve dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, bunun fiilen mümkün olmadığını, vekil edenin şirkete hizmet verildiği iddia edilen taşınmazların maliki ya da kiracısı olmadığını vekil eden şirketin maliki ya da kiracısı durumunda olmadığı bir taşınmaza davacının ileri sürdüğü gibi vekil eden şirketin inşaat işleri yaptırması ve teslim alması mümkün olmadığını, bu taşınmazların tapu kayıtları celp edildiğinde ve gerekli görülmesi halinde mahallinde taşınmaz başında keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığında vekil eden şirketin davacının iş yaptığını ileri sürdüğü taşınmazlarla bir ilgisinin olmadığını, davacının fiili mal ve hizmet teslimine dayanmayan haksız ve mesnetsiz davasının reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre; ”Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’ nün 2020/37 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 201.316,52 TL yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının %20 oranında icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
Usule ilişkin istinaf nedenlerinin; İlk derece mahkemesi yetkiye ilişkin itirazlarını hiç ele alıp değerlendirilmediğini, İcra takibine yapılan itiraz sırasında icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu hususun, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmediğini, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunduğunu, ilk derece mahkemesi iş bu karara uygun olarak inceleme yaparak karar vermediğini, davacı taraf fatura muhtevası işleri yaparak vekil eden şirkete teslim ettiğine ilişkin hiç bir belge ibraz etmediğini, davacı yan fatura muhtevası işleri yaparak teslim ettiğini yazılı belgelerle ispat etmediğinden davacının iş yaptığını iddia ettiği yerler ile vekil eden şirketin bir ilişkisi olduğunu ispat etmesinin gerektiğini, davacı yan bu konuda hiç bir belge ibraz etmediği gibi ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesinde teknik inceleme başlığı altında; davacı taraf vekili ve firma yetkilileri ile binaların kullanımından sorumlu firma yetkilisi ile yerinde inceleme yapıldığını, farklı adres ve parsellerde inceleme yapıldığı belirtildiğini, bu adreslerin kime ait olduğu görsel olarak dahi tespit edilmediğini ve belirtilmediğini, davanın çözümüne esas alınan bilirkişi raporunda bir kısım imalatın Esenyurt’ta yapıldığını belirttiğini, yapılan imalatlarla faturaların uyumlu olduğu şeklinde rapor tanzim ettiğini, yapılan işlerle vekil eden şirketin bir ilişkisinin olup olmadığı hiç irdelenmediği gibi eserin yapıldığı taşınmazlarla vekil eden şirketin ilişkisi de hiç araştırılmadığını, bilirkişi raporu kendi içinde dahi çelişkiler ve tutarsızlıklar taşımasının yanı sıra BAM kararına, yargı denetimine ve davanın çözümüne uygun olmadığını, icranın geri bırakılması talepli olarak karara karşı istinaf kanun yoluna başvurarak usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK, 6098 sayılı TBK

3. Değerlendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Dairemizin 17/06/2022 tarihli, 2022/467 Esas, 2022/887 Karar sayılı ilamıyla eksik araştırma ve inceleme sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinafa başvurulmuştur.
Eser sözleşmesi TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Davacı tarafça fatura düzenlenmiş olması tek başına işin yapıldığına delil olmayacağı, fatura konusu işlerin yapıldığının ve teslim edildiğinin davacı tarafça kanıtlanması gerekmektedir. Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddede yer almaktadır. Ticari defterlerin delil olarak incelenmesi yönünden HMK’nın 219 ve 220. madde hükümleri de gözetilmelidir. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2 maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’ nın 222 maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somu olay değerlendirildiğinde, davacı davasında davalıya ait Gebze’de bulunan depo ve işyerlerinde epoksi, izolasyon yalıtım, tadilat, tamirat, malzeme işçilik işleri yaptıklarını, işi tamamlayıp teslim ettiklerini, bunlara ilişkin takibe konu faturaları düzenleyerek davalıya gönderdiklerini, bedelinin ödenmemesi üzerine takibe geçtiklerini ancak takibe de itiraz edildiğini belirterek davalının itirazının iptâline karar verilmesini istemiş, davalı ise davacı ile aralarında akdi ilişki bulunmadığını, takibe konu fatura konusu işlerin yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davacının defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 03.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacının, davalı taralın depolarının tadilat, tamirat işini malzeme+ işçilik olarak hizmet verdiği, buna karşılıkta davalı şirkete 2019/Ocak-Şubat-Mart-Nisan ve Haziran aylarında olmak üzere toplam 17 adet tevkifatlı KDV dahil 201.316,52TL fatura düzenlediği, davacının düzenlemiş olduğu 17 adet satış/hizmet faturalarına karşılık yasal defter kayıtlarında ve belgelerinde davalıdan yapılan herhangi bir tahsilata dair kayda rastlanmadığı, davacının davalı şirket adına düzenlediği 17 adet KDV hariç toplam 178.788,00 TL tutarlı faturaların hem davacı hem de davalı tarafından kendi vergi dairelerine, faturaların ilgili oldukları dönemlerde BA/BS beyannameleri ile beyan ettikleri, faturaların davalı tarafından kabul edildiği, davacının davalıdan alacağının yasal delterlerdeki son kayıt tarihi 14.06.2019 tarihine göre 201.316,52 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalının defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 10.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasında ticari ilişkin davalı alıcının 18.01.2019 tarihli A415559 no.lu alış faturası ile başladığı, davalı alıcının 18.01.2019 tarihinden 14.06.2019 tarihine kadar davacı taraftan 17 fatura ile 201.316,52 TL bedelli alış yaptığı, bu süreçte davacı tarafa herhangi bir ödeme alınmadığı ve 31.12.2019 tarihi itibariyle davacı tarafa 201.316,52 TL borçlu olduğu, takip konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, kaldırma kararı sonrasında bilirkişi heyeti raporunda; imalat yapıldığı alanlarda yapılan incelemede faturalarda yazan bilgilerin imalatlarla uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafça akdi ilişki inkar edilmiş ise kaldırma sonrasında yerinde yapılan tespitlerle faturaya konu imalatın yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, davalı taraf TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturaları süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydettiği, fatura münderecatını aynen kabul ettiği ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatladığının kabulü gerekmiştir. Davalı taraf, kaldırma kararında işaret edilen yöntemle iş bedelinin hesaplamadığı yönünde itirazda bulunmuş ise de, faturaların ticari deftere borç kaydederek fatura içeriğini kabul ettiği ve fatura ve iş bedelinin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tarafların ticari defterlerine göre takip konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığı ispatlandığı, davalının ödeme iddiasının bulunmadığı ve takibe konu faturalara ilişkin ödeme tespit edilemediği ve davalının davacı tarafa 201.316,52 TL borçlu olduğu, yerinde yapılan inceleme ve tespitlere göre faturalara konu imalatın yapıldığı anlaşılmakla mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle; ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2023 tarih, 2022/537 E – 2023/184 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 13.751,93 TL harçtan, peşin yatırılan 3.438,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.133,93 TL’nin hükmü isnaf eden davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,(harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 29/05/2023 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.
*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı