Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/647 E. 2023/1237 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/647
KARAR NO : 2023/1237
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
NUMARASI : 2022/229 Esas – 2023/126 Karar

DAVACI :YILDIZ ENTEGRE AĞAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – … -…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVALI : BARAT ENDÜSTRİYEL PLASTİK MAKİNA İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – … -…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …

DAVA : Eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle sözleşmeden dönme ile ödenen iş bedelinin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali

HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davalı vekili

Taraflar arasındaki Eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle sözleşmeden dönme ile ödenen iş bedelinin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararı davalı tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait tesisteki asit havuzlarındaki su kaçaklarının giderilmesi amacıyla davalı ile anlaştıklarını, ancak davalının yaptığı sızdırmazlık işlemine rağmen su kaçağının devam ettiğini, yapılan tespit ve ihtarnamelere rağmen eksik işlerin tamamlanmadığını, eksik işlerin Doğuplast isimli şirkete yaptırıldığını, davalının ayıbı gidermediği gibi haklı feshe rağmen ödenen avansları iade etmediğini beyan ederek; Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2021/103349 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin işi kusursuz olarak yaptığını, asit havuzlarındaki sızdırmanın muvekkili ile alakası olmadığını, davacının iddialarının gerçegi yansıtmadığını, sorunun kaynağının en başından beri asit havuzlarının en başında yanlış imal edilmesi olduğunu, müvekkilinin yaptığı işlerin Germany menşeli ithal plakalar, en iyi işçilik malzeme ile yapıldığını beyan ederek davanın reddine ve %20 de aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre;…
1-Davanın KABULÜ ile; Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2021/103349 esas sayılı dosyasına borçlunun yapmış olduğu itirazın iptaline,
2-Takibin kaldığı yerden devamına,
3-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece verilen eksik, usul ve yasaya uygun olmayan karara karşı istinaf talebinde bulunduklarını, öncelikle dosya yer alan tüm beyan ve itirazlarını aynen tekrar ettiklerini, yerel mahkemenin vermiş olduğu karar eksik ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup, sunulan delillerin tam olarak toplanmadığını, gerekli değerlendirmenin yapılmadığını, usuli işlemler hızlıca yapılarak karar vermeye elverişli olmayan rapora dayalı olarak hüküm kurulduğunu, davacı tarafın haklı sebeple gerçekleştirmiş bir sözleşmenin feshinden ve dönme işleminden bahsedilebilmesinin mümkün olmadığını, davalı müvekkilinin üstlendiği işi süresinde bitirmediği hususunun gerçeği yansıtmadığını, işin süresinde tamamlanamadığı hususu davacıdan kaynaklanmış olup davalı müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, bu hususun mahkemece değerlendirilmediğini, neticeten taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin tasfiyesi göz önünde tutularak hakkaniyete uygun olarak hesaplama cihetine gidilmesi gerektiğini beyanla; yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili cevap dilekçesinde; verilen karar usul ve yasalara uygun olmakla, davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı HMK, 60988 sayılı TBK,

3. Değerlendirme
Dava, eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle sözleşmeden dönme ile ödenen iş bedelinin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Davacı iş sahibi; davalı yüklenici ile … İli,… İlçesi, … … Cadde, no:… adresinde bulunan davacıya ait tesisteki asit havuzlarındaki su kaçaklarının giderilmesi konusunda anlaşıldığı, ancak dava konusu havuzların su sızdırması nedeniyle ayıplı olduğu, bu durumun tespit dosyası ile ispatlandığı, davalı yükleniciye buna ilişkin bildirim yapılmasına rağmen ayıbın giderilmediği, ayıpların 3. Kişi marifetiyle giderildiği, ayıp giderimi davalı yanca yapılmadığından ihtarname ile sözleşme haklı olarak feshedildiğini beyan ederek dava konusu iş için davalıya avans ödemelerinin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı yüklenici, işin ayıpsız olarak teslim edildiğini, yokluklarında yapılan tespit raporuna itiraz edildiğini, bu nedenle delil olarak kullanılamayacağını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında, 01/07/2019 tarihli sipariş formuna konu işin imalata ilişkin olması nedeniyle, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp, gerekse de gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden, yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında asit havuzlarının yalıtımı konusunda 11/07/2019 tarihinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ve imalat hatalarına karşı 2 yıl garanti süresi belirlenmiştir. Yüklenicinin tesliminden sonra havuzların su sızdırdığı ve ayıbın davalı tarafça giderilmediği gerekçeleriyle davalı yükleniciye 10 gün içerisinde ayıbın giderilmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağı için 24/02/2020 tarihli ihtarname ile yükleniciye ihtar edildiği, Kocaeli 1. SHM’nin 2020/19. D.iş dosyası ile de ayıpların tespit olunduğu, tespit dosyası ile aynı yönde olan Mahkemece hükme esas alınan 25/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile de; dava konusu havuz kaplama/yalıtım işinin davalı yanca ayıplı ifa edildiği, bu haliyle kendisinden beklenen amacı tam olarak karşılamadığı ve kusurlu (gizli ayıplı) olduğu, söz konusu havuz için davacı tarafından dava dışı şirkete yaptırılan işlemin, faaliyette olan bir işletmenin kullandığı asitli atıksu havuzu olması sebebiyle zorunlu olduğu, dava konusu asitli atıksu havuzlarına, davalı firmanın yapmış olduğu HDPE PE-100 Black esaslı izolasyon uygulamasının hem mühendislik, fen ve sanat kuralları açısından görevini yerine getirememesi hem de sözleşmesinde yer alan “Garanti süresi hammadde ve imalat hatalarına karşı 2 yıldır” olması sebebiyle ve
davalı firmaya eksiklerini tamamlaması için davacı firma tarafından gönderilen ihtarnamelere karşın hizmet alınamaması üzerine davacı firmanın talimatıyla dava dışı şirket tarafından HDPE PE-100 Black esaslı izolasyonların söküldüğü, davacı firma tarafından dava dışı şirkete sürme esaslı izolasyon yaptırıldığı, son haliyle havuzlarda kaçak ve sızıntının olmadığı belirlenmiş olup, bu belirlemelere göre, yapılan havuz yalıtım işinin gizli ayıplı olduğu, ayıbın iki yıllık garanti süresi içerisinde ortaya çıktığı, davacı iş sahibinin ihtarname dikkate alındığında gizli ayıpları yükleniciye bildirdiği, iş sahibi davacının garanti süresi içinde ortaya çıkan gizli ayıpla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak sözleşmeden dönerek ödenen bedelin iadesini talep edebileceği, ayrıca davalının, yapılan işteki ayıbın davacının havuza ayrıca bölme istemesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de davalı yüklenici olup, eseri, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl etme yükümlülüğü bulunmakla, bu konuda davacıyı aydınlatma sorumluluğu da olduğundan bu savunmasına itibar edilmemiştir. Anılan bu gerekçelerle, davacının seçimlik talebini zaman aşımı süresi içerisinde kullandığı hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece gerekçeli ve denetime uygun bilirkişi raporu dikkate alınarak dava konusunun gizli ayıblı olduğu belirlemesinin somut olaya uygun olduğundan davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/02/2023 tarih, 2022/229 E – 2023/126 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 7.113,13 TL harçtan, peşin yatırılan 1.796,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.316,89 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca 11/10/2023 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı