Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/62
KARAR NO : 2023/159
KARAR TARİHİ : 03/02/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 21/03/2022
EK KARAR TARİHİ : 18/10/2022
NUMARASI : 2022/303 Esas – 2022/912 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av…. -…
DAVALI : … -…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/02/2023
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekillerince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;; borçlu hakkında Sakarya 2. İcra Dairesi 2018/5134 Esas sayılı dosyası ile açılan icra takibinde borca itiraz edilerek takibin durduğunu, davalı taraf ile yapılan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, borçlunun yaptığı itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı … ve davalı …-Akgün Seramik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi-Akgün Toprak Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında ticari iş ilişkisi mevcut olduğunu, başta hafriyat işi olmak üzere; stok saha yapımı, saha dolgusu, saha zemin düzenlemesi, beton işleri, geri dönüşüm havuzu yapım ve inşaatı ile çeşitli seramik ve toprak ürünlerinin üretim makinalarının ekipman ve yedek parçaları satımı, fabrikanın arıtmasında kullanılan çöktürme kimyasalları satımı da dahil birçok iş ve alanda ticaret yapıldığını, davacı şirketin, Veli Akgün İnşaat Seramik Sanayi Tic. Ltd. Şti.’ye ait Bozüyük-Kütahya Karayolu 22.km Mevkiinde bulunan fabrikaya stok sahası dolgu malzemesi koyulması ve bu malzemenin serme ve sıkıştırılması işi için davalı şirket ile anlaştığını, bunun neticesinde davacı şirketin FDN Hafriyat&Nakliyat yükleniciliğinde taşeron firma ile bu işi yürüttüğünü ve üzerine düşen edimini eksiksiz yerine getirdiğini, taşeron firmaya yapmış olduğu işin karşılığının da davacı şirket tarafından ödendiğini, davacı şirket ile borçlu/davalı şirket arasında yapılan işler ve yapılacak iş karşılığında verilecek ücrette Barter Sistemi benimsenmiş olup, mahsuplaşma ile alacak verecek ortaya konmakta olduğunu, davacı şirketin alacağına karşılık olarak nakit tahsilat yapmadığı ve borçlu şirketten seramik ürünleri alımı yaptığını, borçlu tarafından daha önceki ödemelere ilişkin olarak bazı zamanlarda kendi iştirakleri olan Akgün Seramik San. Ve Tic. A.ş. ve Akgün Toprak San. İnşaat Ve Tic. A.ş. den kendi aralarında virman yapmak suretiyle mal gönderdiklerini, bu virmanlar hakkında ilgili şirketlerin ticari defter ve muhasebe kayıtlarının tetkiki gerektiğini, ayrıca dava dışı Akgün Seramik San. Ve Tic. A.ş. ve Akgün Toprak San. İnşaat ve Tic. A.ş. aleyhine de icra takipleri olduğunu, neticeten davalının itirazının iptali ile takibin devamı ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı dava ve talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı taraf, davalı şirketten 316.187,13 TL alacaklı olduğunu iddia etse de davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın faturaya konu malın teslim edildiğini/hizmet sunumu yapıldığını ispat yükümlülüğü altında olduğunu, satış ve teslimin, yazılı belgelerle ispatı gerektiğini, davalı şirketin temel savunmasının, dava dilekçesine konu faturalardaki malların kendisine teslim edilmediği, hizmet sunumunun yapılmadığı yönünde olduğunu, faturaların tek başına malların teslim edildiğini göstermediğini, davacı taraf faturaya dayalı bir ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmişse de taraflar arasında ticari ilişkiye konu yazılı bir sözleşmenin dosyaya sunulamadığını, faturaya dahil alacakların, cari hesap ilişkisini göstermekte olup; cari hesap ilişkisinde taraflar arasında mutabakat yapılmadığı sürece borç alacak durumu kesin olarak belirlenemediğinden alacağın likit olmayıp; davacı tarafın icra inkar talebi yerinde olmadığını, neticeten davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine ”, Mahkemenin 18/10/2022 tarihli ek kararıyla da; “Davanın H.M.K.’nun 20/1 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas sırasına dosyanın kaydı yapıldığını, ilgili dosyadan herhangi bir şekilde vekillikten çekilme durumunun söz konusu olmamasına rağmen, davacı vekili olarak tarafın kayıtlarının yapılmadığını,
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas – 2022/912 Karar sayılı 21.03.2022 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verildiğini, uyuşmazlığı çözmekte Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna hükmedildiğini, davacı asile Tebligat Kanunu 35. Maddesi uyarınca tebligat yapıldığını, asile yapılan tebligat neticesinde ilgili karar 01.10.2022 tarihinde kesinleştirildiğini, davacı şirkete yapılan tebligatın ve tebliğ usulüne uygun olmadığını, vekil ile takip edilen işlerde vekile yapılması zorunlu olan tebliğ taraflara yapılmadığını, usule uygun tebligat yapılmaksızın kararın kesinleştirilmesinin hatalı olduğunu,
-İlgili kararların halen taraflarına tebliğ edilmiş olmadığını, kararın öğrenilmesiyle birlikte Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas – 2022/912 Karar sayılı 21.03.2022 tarihli kararı ile verilen görevsizlik kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurmanın zaruriyet haline geldiğini,
-Bir yerde Asliye Hukuk Mahkemesinin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatını kullanarak ticari davaları görmekle görevli olabilmesi için bu yerde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmaması gerektiğini, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, mahkemenin 2022/303 Esas – 2022/912 Karar sayılı 21.03.2022 tarihli görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
-Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasını, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilerek esas incelemeye geçilmek için dosyanın yerel mahkemeye iadesini, ek kararın 18.10.2022 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin 18/10/2022 tarihli ek karara karşı istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas sırasına dosyanın kaydı yapıldığını, ilgili dosyadan herhangi bir şekilde vekillikten çekilme durumunun söz konusu olmamasına rağmen, davacı vekili olarak taraf kaydının yapılmadığını,
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas – 2022/912 Karar sayılı 21.03.2022 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verildiğini, davacı asile Tebligat Kanunu 35. Maddesi uyarınca tebligat yapıldığını, asile yapılan tebligat neticesinde ilgili karar 01.10.2022 tarihinde kesinleştirilerek, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas – 2022/912 Ek Karar sayılı 18.10.2022 tarihli kararı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararda yine davacı asile Tebligat Kanunu 35. Maddesi uyarınca tebliğ edilerek 06.12.2022 tarihinde kesinleştirildiğini,
-Davacı şirkete yapılan tebligat ve tebliğ usulüne uygun olmadığını, vekil ile takip edilen işlerde vekile yapılması zorunlu olan tebliğ taraflarına yapılmadığını,
-Bu nedenlerle; yerel mahkeme ek kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili, vekil edeni ile davalı firma arasında, davalıya ait Bozüyük-Kütahya Karayolu 22.km Mevkiinde bulunan fabrikaya stok sahası dolgu malzemesi koyulması ve bu malzemenin serme ve sıkıştırılması işinin yapım işi için sözleşme akdedildiğini, davacı şirketin FDN Hafriyat&Nakliyat yükleniciliğinde taşeron firma ile bu işi yürüttüğünü ve üzerine düşen edimini eksiksiz yerine getirdiğini, taşeron firmaya yapmış olduğu işin karşılığının da davacı şirket tarafından ödendiğini, davacı şirket ile borçlu/davalı şirket arasında yapılan işler ve yapılacak iş karşılığında verilecek ücrette Barter Sistemi benimsendiğimi, davacı şirketin alacağına karşılık olarak nakit tahsilat yapmadığı ve borçlu şirketten seramik ürünleri alımı yaptığını, borçlu tarafından daha önceki ödemelere ilişkin olarak bazı zamanlarda kendi iştirakleri olan Akgün Seramik San. ve Tic. A. Ş. ve Akgün Toprak San. İnşaat Ve Tic. A.ş. den kendi aralarında virman yapmak suretiyle mal gönderdiklerini beyan ederek itirazın iptalini ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın faturaya konu malın teslim edildiğini/hizmet sunumu yapıldığını ispat yükümlülüğü altında olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 11/02/2022 tarihli, 2021/315 Esas, 2022/189 Karar sayılı ilamıyla kararıyla eksik inceleme sebebiyle HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararı sonrasında Mahkemesince, Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olduğu gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine devrine ve gönderilmesine kesin olmak üzere karar verilmiş, gönderme kararı sonrasında Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görevsizlik nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiş, bu kararın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 01/10/2022 tarihinde kesinleştirilmiş, bunun üzerine Mahkemenin 18/10/2022 tarihli ek kararı ile dosyanın 01/10/2022 tarihinde kesinleştiği tarihinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ilişkin talepte bulunulmadığı gerekçesiyle HMK’nun 20/1.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiş, ek kararın taraflara tebliğe rağmen istinaf edilmemesi sebebiyle 06/12/2022 tarihinde kesinleştirilmiş, davacı vekilince Dairenin kaldırma kararı sonrasındaki tebligatların usulsüz olduğu belirtilerek Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2022 tarihli, 2022/303 Esas, 2022/912 Karar sayılı kararı ile 18/10/2022 tarihli ek kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “vekile ve kanuni mümesile tebligat” başlıklı 11. maddesine göre, “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.”; Anılan Kanunun “belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası” başlıklı 17. maddesine göre “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” Aynı Kanunun “avukat katiplerine ve stajyerlerine tebligat” başlıklı 37. maddesine göre de “ Celse esnasında kazai merci tarafından sıfatları tesbit edilen avukat katiplerine ve stajyerlerine mütaakip celse gün ve saatinin bildirilmesi avukata tebliğ hükmündedir.”
Davacı vekili, 04/12/2019 tarihli dava dilekçesi ekinde sunduğu Kütahya 2. Noterliği’nin 04/02/2019 tarihli ve 2084 yevmiye nolu vekaletnamesiyle davacı … tarafından Kütahya Barosuna kayıtlı Av. … ile Av. … dava takibi için vekil tayin edildiği, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/409 Esas, 2021/152 Karar sayılı dosyasının davacı vekillerince takip edildiği, gerekçe kararın ve istinaf başvuru dilekçelerinin belirtilen vekillerden Av. …’e tebliğ edildiği, kararın anılan davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine kararın kaldırıldığı, Dairemizin kaldırma kararından sonrasında Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2022/69 Esas, 2022/79 Karar sayılı dosyasında dosyanın görevli Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere karar verildiği, bu kararın taraflara tebliğ edilmediği, sonrasında Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2022 tarihli, 2022/303 Esas, 2022/912 Karar sayılı kararı ile tensip zaptı ile mahkemenin görevsizliğine kararına ilişkin tebliğatların davacı vekilinin dosyadan çekilmesi veya davacı asil tarafından azledilmesine ilişkin bir işlem olmadığı halde Tebliğat Kanunu’nun 35. Maddesine göre davacı asile yapıldığı, sonrasında Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2022 tarihli ek kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın tebliğinin de Tebliğat Kanunu’nun 35. Maddesine göre davacı asile yapıldığı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. Maddesinin 1. Fıkrasına uyarınca, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılacağının düzenlendiği, bu sebeple Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2022 tarihli, 2022/303 Esas, 2022/912 Karar sayılı kararın ve 18/10/2022 tarihli ek kararın davacı şirkete yapılması sebebiyle yapılan tebligatların doğru ve geçerli olduğu söylenemeyecektir. Yukarıda anlatılan Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligatların usulüne uygun olmadığı, dolayısıyla 18/10/2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek asıl kararın istinaf başvurusunun değerlendirilmesi gerekmiştir.
Bu sebeplerle, davacı vekilinin asıl karar ilişkin istinafın süresinde olduğunun kabulüyle asıl kararın ilişkin istinaf başvurusunun incelemesinde;
Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 07/03/2022 tarihli, 2022/69 Esas, 2022/79 Karar sayılı ilamıyla, HSK Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararı ile Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olması gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2022 tarihli, 2022/303 Esas, 2022/912 Karar sayılı ilamıyla, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında mahkemenin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir.
Öncelikle Sakarya 3. Asliye hukuk mahkemesinin kararı teknik manada bir görevsizlik kararı olmayıp ” devir” ve “gönderme” mahiyetinde olmakla somut uyuşmazlık açısından olumsuz görev uyuşmazlığı sözkonusu değildir.
Uyuşmazlık, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulması nedeniyle, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla devam mı edeceği, yoksa davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, Mahkemenin 18/10/2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına, davacının görevsizlik kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin davanın açılmamış sayılmasına dair ek karara ilişkin istinafının kabulü ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/303 Esas, 2022/912 Karar, 18/10/2022 tarihli EK KARARIN KALDIRILMASINA,
2-Davacı vekilinin görevsizlik kararına ilişkin Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2022 tarihli, 2022/303 Esas, 2022/912 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı vekilinin görevsizlik kararına ilişkin istinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
4-Davacı vekilinin davanın açılmamış sayılmasına ek kararına ilişkin istinaf kanun yoluna başvurusu yerinde görüldüğünden davacı tarafından yatırılan karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının vekilinin davanın açılmamış sayılmasına ek kararına ilişkin 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekilinin görevsizlik kararına ilişkin istinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
9-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-c maddesi uyarınca 03/02/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.
*
…
Başkan …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Katip …
¸e-imzalı