Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/612
KARAR NO : 2023/1231
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 21/03/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
NUMARASI : 2022/362 Esas – 2023/52 Karar
DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
2- … – … …
DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan işin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın tahsili
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davacı vekili
Taraflar arasındaki Eser sözleşmesinden kaynaklanan işin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın tahsili davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararı davacı tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafın Sakarya’da bulunan ve davacının yüklenicisi olduğu inşaatın kapı ve pencere sistemleri işini davalılara verdiğini, davalıların adi ortaklık olarak faaliyet gösterdiğini, davalılar ile imzalanan sözleşme gereği işin yapımına başlanıldığını ancak davalıların iş yerini fiili olarak terk ederek edimlerini yerine getirmediklerini, bu nedenle kalan işin dava dışı firmaya yaptırıldığını, davalılar ile anlaşarak davalıların yaptığı iş miktarının 78.000,00 TL olarak belirlendiğini, geriye kalan iş nedeniyle ve davalıların işi yapmamaları nedeniyle davacının zarara uğradığını beyanla, bu zararın tazminini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davalılar arasında adi ortaklık bulunmadığını, sözleşmenin tarafının kendileri olduğunu, bir kısım işlerin yapılması için diğer davalıya kendileri tarafından iş verildiğini, sözleşme gereği davacı tarafından yapılması gereken nakit ödemenin eksik yapıldığını, müvekkilleri tarafından işin devam ettiği esnada davacı tarafından müvekkilinin devre dışı bırakılarak işin başkasına tamamlatıldığını, bu nedenle asıl zarar görenin kendisi olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre;… sözleşmenin sona ermesinde davacının kusurlu olduğu, kusurlu olan tarafın kendi kusuruna dayanarak karşı taraftan tazminat talebinde bulunamayacağı (benzer yönde Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2014/1787 esas, 2014/178 karar sayılı ilamı) anlaşıldığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirketin projesindeki pvc işini davalılarla yapmış olduğu anlaşma gereği toplamda 182.000-TL bedel ile yaptırabilecek iken, ilgili sözleşmeye konu edimin davalılarca yerine getirilmemesi ve sözleşmenin feshi nedeniyle sadece davalılarca yarım bırakılan iş nedeniyle toplamda 159.750-TL bedel ödeyerek yaptırmak zorunda kaldığından bahisle huzurdaki davayı açtığını, yerel mahkeme gerekçeli kararında feshe değinmeden sözleşmenin tasfiyesinden bahsetmiş ise de feshedilen sözleşmelerin tasfiyesi mümkün olduğundan taraflarca karşılıklı olarak sözleşmenin feshedildiğini, yerel mahkemenin ilgili tasfiye diye bahsettiği fesihten karşılıklı bir ibra mantığı çıkarmakta ise de olaya hukuki yaklaşımda hata gösterdiğini, somut olayda her şeyden önce taraflar arasındaki sözleşmenin fesih nedeninin tespit edilmesi gerektiğini, tanık anlatımlarına göre davaya konu sözleşmenin karşılıklı fesih nedeninin; davalıların işi tamamlamak için anlaştıkları bedelden daha fazla bir bedeli davacıdan talep etmeleri ve taleplerinin reddedilmesi nedeniyle işi bırakmaları olduğunu, yani yerel mahkemenin eksik ödeme vs. nedenleri ile davacıyı kusurlu kabul eden yaklaşımının doğru olmadığını beyanla; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Eser sözleşmesinden kaynaklanan işin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı HMK, 6098 sayılı TBK,
3. Değerlendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan işin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi niteliğinde olup, davacı yüklenici (iş sahibi), davalı alt yüklenici (yüklenici) dir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Yüklenicinin borcu sözleşmeye ve fen ve tekniğine uygun şekilde ve zamanında işi teslim, iş sahibinin borcu ise, iş bedelinin ödenmesidir.
Eser sözleşmeleri iş sahibi ve yüklenicinin taraf olduğu iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin borcu, eseri sözleşme ve ekleri, iş sahibinin ondan beklediği amaç ve işin niteliğine göre mevzuata uygun olarak tamamlayıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin borcu da iş bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin her iki tarafı hem alacaklı hem de borçlu durumundadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ifada sıra başlıklı 97. Maddesinde, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin özellikleri ve koşullarına göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş yada ifasını önermiş olması gerekir, şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu hükme göre, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde kendi öncelikli edimini yerine getirmeyen taraf, diğer tarafın edimini yerine getirmesini isteyemeyecektir. Başka bir anlatımla taraflardan biri öncelikli edimini yerine getirmedikçe diğer taraf kendi edimini ifadan kaçınma hakkını kullanıp ileri sürebilecektir. Bu halde temerrüde düşen, ifadan kaçınan değil, öncelikli edimini yerine getirmeyen taraf olacaktır.
Davacı şirket yetkilisi ile davalı … arasında 30.08.2021 tarihinde “Sky İstanbul İnşaat” isimli yere ilişkin bir kısım işlerin yapılması için eser sözleşmesi imzalandığı, davacı temsilcinin bu sözleşmede davacı şirket adına bu sözleşmeyi imzaladığının dava dilekçesindeki beyanlarından anlaşıldığı, taraflar arasında imzalanan bu sözleşmeye tarafların bir itirazının olmadığı, anılan sözleşmenin dava dilekçesindeki beyanlar, cevap dilekçesindeki beyanlar ve 21.01.2022 tarihli davalı …’nin imzalı yazılı beyanından anlaşıldığı üzere taraflarca tasfiye edildiği görülmüş, sözleşmenin 78.000,00 TL bedel üzerinden tasfiye edildiği taraflar arasında uyuşmazlık dışıdır. Davacının sözleşmenin tasfiyesi sırasında sözleşmeye dair tazminat haklarını saklı tuttuğuna dair bir beyanının da olmadığı ve yine bakiye iş bedeli olan 20.000 TL’nin davacı yanca davalıya ödenmediği, sözleşmenin sona ermesine kadar da ödenmediği anlaşılmıştır. Bu halde davalıdan ifa talebinde bulunamayacağı gibi, davacının ediminde temerrüte düştüğü, dolayısıyla sözleşmenin sona ermesinde davacının kusurlu olduğu, kusurlu olan tarafın kendi kusuruna dayanarak karşı taraftan tazminat talebinde bulunamayacağı (benzer yönde Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2014/1787 esas, 2014/178 karar sayılı ilamı) anlaşıldığından davacının tazminat talebinin reddine dair Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 24/01/2023 tarih, 2022/362 E – 2023/52 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca 11/10/2023 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.
*
…
Başkan
…
¸e-imzalı
…
Üye
…
¸e-imzalı
…
Üye
…
¸e-imzalı
…
Katip
…
¸e-imzalı