Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/473 E. 2023/945 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/473
KARAR NO : 2023/945
KARAR TARİHİ : 10/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 21/03/2019
KARAR TARİHİ : 28/11/2022
NUMARASI : 2019/156 Esas -2022/919 Karar

DAVACI : ORSAŞ YAPI TAAHHÜT İNŞAAT TURİZM NAKLİYAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : ALPER PANEL İMALATI ÇATI CEPHE SİSTEMLERİ İNŞAAT METAL SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan cari alacağın tahsili istemi
HÜKÜM : Kararın kaldırılması- yeniden hüküm
İSTİNAF EDEN : Davalı vekili

Taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan cari alacağın tahsili istemi davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararı davalı vekili tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;
Vekil eden şirket ile davalı şirket arasında 09/06/2016 tarihinde “Hibrit Bina Sistemleri A.Ş.’nin Fabrika Bina İnşaatı Yapım işi” için sözleşme imzalandığını, bu sözleşme hükümlerine göre “birim fiyat esası” üzerinden sözleşme bedeli kararlaştırıldığını, sözleşmenin ölçüm hesaplamasında beton işlerinin proje üzerinden, kalıp işlerinin ölçüm üzerinden, demir işlerinin ise uygulama miktarı üzerinden hakediş esasına göre fiyatlandırılması kararlaştırıldığını, sözleşmenin başlangıcının yer teslimi, bitişinin ise sözleşmedeki süre içerisinde yapılması sözleşmeye bağıtlandığını, yapılan her iş bu ikisi tarafından sürekli kontrol edildiğini, davalı şirkete taraflarınca Gebze 1. Noterliği’nin 11 Nisan 2018 tarih ve 04112 yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek; muhatap şirketten sözleşme konusu işin yapılmış olmasını ve ihtarname ekinde onaylı örneklerinin sunulduğu-faturaların daha önce teslim edilmiş olması dikkate alınarak oluşan 78.589,19 TL alacağın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vekil eden şirkete ödenmesi talep edildiğini, muhatap şirketin ise Kocaeli 6. Noterliği’nin 20 Nisan 2018 tarih ve 08513 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde; davalı şirketin işi teslim alırken herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmediğini, gecikme ile ilgili olarak cezai şart uygulamadığını veya gecikme sebebi ile sözleşmenin feshi yoluna gitmediğini, davanın kabulü ile, 09/06/2016 tarihli sözleşmeye uygun olarak yükümlülüklerini yerine getiren vekil eden şirketin hak edişlerinin hak ediş tarihlerinden itibaren bankalara uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;
Davacı sözleşme konusu edimini süresinde ve gereği gibi yerine getirmediğini, yapılan tüm uyarılara rağmen davacı firma, sözleşmeye aykırı eylemlerini devam ettirdiğinden, bu defa Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/4 d. iş dosyasından sözleşmeye aykırılıkların tespiti amacı ile delil tespiti yaptırıldığını, Gebze 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/4 Değişik İş sayılı dosyasında 10/01/2018 havale tarihli dava dilekçelerinde; karşı tarafın sözleşme konusu işin yapımı aşamasında hatalı imalatlar yaparak; perdeler, kot hataları, perde şişmeleri, hatalı pencere kotları, kantar, bekçi kulübesi, perde papuç kot farkları vb. gibi hatalı yapılan imalatlar ve eksik işlerin belirlenmesi ve delil tespiti hükümlerine göre fotoğraflamaların yapılması talep edildiğini, vekil eden şirket yarım kalan işleri yer sahibi ile yapmış olduğu” yüklenici sözleşmesi” sebebiyle işleri teslim edeceğinden başka bir firmaya yaptırmak zorunda kaldığını, bu durum sebebi ile para ve zaman kaybına uğradığını, davacı yanın tamamlayamadığı eksik, hatalı düzeltilemeyen cepheler ve perdelerin düzgün görünmesi için yer sahibi düzeltme talep ettiğini, davacının sözleşmeye aykırı tutum ve eylemleri karşısında vekil eden şirketin hak ve menfaatlerinin korunması için söz konusu yasal hükümlere uygun olarak delil tespiti yapmış bulunduğunu, bildirdikleri delil tespit dosyasında da davacı tarafça yapılması gereken işlerin tamamlanmadığını ve eksik bırakıldığı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre; ”Davanın kısmen kabul-kısmen reddine, 78.589,19.-TL alacağın temerrüt tarihi olan 20/04/2018’den itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın sözleşme haricinde yapılan işlerin bedeli talebinin reddine” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
Vekil eden şirket ile davacı şirket arasında ‘’… ’’ adresinde Hibrit Bina Sistemleri A.ş Fabrika Bina İnşaatı Yapım İşi için 09/06/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, davacı sözleşme konusu edimi süresinde ve gereği gibi yerine getirmediğini, davacı taraf sözleşmede kararlaştırılan teknik koşullara aykırı hareket ettiğini, yaşanan aksaklıklar, uygunsuz işler ve gecikmeler sebebi ile muhtelif tarihlerde vekil eden şirket tarafından defaatle tutanak tutulduğunu ve davacı firma birçok kez ikaz edildiğini, İşin teslimi yapılamadığı gibi yapılan birçok işte de eksiklik ve ayıplar tespit edildiğini ve e-posta ile proje sorumlularına iletildiğini, eserde değer azalışı meydana getirdiğine kanat getirerek, ayıplı imalatların bedelleri toplamının 45.000,00.-TL(KDV dahil) olduğunun tespit edildiğini, davacı firma bu hususta hiçbir girişimde bulunmadığını, hafriyatın geciktiği öne sürülmüşse de bunu ispatlayacak ya da doğrulayacak bir kanıt ya da argüman sunulmadığını, davacı tarafın bu konu ile ilgili vekil eden şirkete bir ikazı ya da ihtarı da bulunmadığını, şantiye şefi sahada kontrolörlük yaptığını, firmanın inşaat devam ederken battığını, bu yüzden işini takip etmeyen ve kapanan bir Yapı Denetim firmasının zaten şantiyede olduğunu ve kontrolleri sağladığını iddia etmek çok doğru olmadığını, istinaf başvurularının kabulü ile istinaf itirazları doğrultusunda esas mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden hüküm kurulmasını, istinaf incelemesi neticesine kadar esas mahkeme hükmü icrasının geri bırakılmasını talep etmiştir.

Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
Vekil edene resi içerisinde ayıp bildiriminde bulunulmadığından ve varlığı iddia edilen ayıplara ilişkin vekil edenin sorumluluğu bulunmadığından, hak edişlerinin vekil edene ödenmesi gerektiği yönündeki yerel mahkeme kararı yerinde olduğunu, davalı tarafın işçilik konusunda gerekli olan özenin verilmemesinden dolayı betonarme yapılarda kötü görüntülerin olmasını,, vekil eden şirketin; sistemsel açıdan prefabrik olarak bina olarak tasarlanan alacaklı şirketi ile yapılan koordineli iş programına gecikmeksizin uyum sağlamış olmasına karşın; yalnız onaylı projeye göre 1 ve 2 akslarındaki kolon temelleri farklı kotlarda olmasından dolayı bu imalatların vekil eden şirketçe yapılabilmesi davalı firma idaresinde olan hafriyat firmasıyla bağlantılı olduğundan gecikme yaşandığını, sözleşme konusu işin belirlenen sürenin dışına çıkılarak gerçekleştirilmesi tamamıyla davalı firmadan kaynaklanmış olup bu husus tanıkla ispat yasağına tabi hususlardan olmadığından yerel mahkemece kurulan hükümde ve delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını, edimin vekil edence ifasında bir eksiklik bulunmadığından ve davalı tarafça varlığı iddia edilen ayıplar konusunda işin yapımı aşamasında vekil edene bir uyarı yahut bildirimde bulunulmadığı gibi tespit ettirilen sözde ayıplar da vekil edenin sebep olduğu yahut vekil edenin sözleşme kapsamında yerine getirmekle yükümlü olduğu işlemlerle ilintili ayıplar olmadığından davalı tarafça düzeltmelerin bir başka firmaya yaptırıldığı iddiası vekil eden nezdinde karşılık bulabilecek bir iddia olmadığını, davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan cari alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK, 6098 sayılı TBK

3. Değerlendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan cari alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili; taraflar arasında 09/06/2016 tarihinde “Hibrit Bina Sistemleri A.Ş.’nin Fabrika Bina İnşaatı Yapım işi” için sözleşme imzalandığını, bu sözleşme hükümlerine göre “birim fiyat esası” üzerinden sözleşme bedeli kararlaştırıldığını, vekil eden şirketin edimini ifa ettiğini, ancak işin yapımı sırasında davalı şirketten kaynaklı olarak, gecikmeler yaşandığını, zamanında işin yapılmamasına neden olan davalı şirketin sürekli olarak hak edişlerin kabulünü geciktirdiğini ve ödemeleri aksattığını, davalı şirkete taraflarınca 78.589,19 TL alacağın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesi talep edildiğinin ihtar edildiğini, davalı şirket cevabi ihtarında taahhüt ettiği işi hem zamanında hem de düzgün bir şekilde yapmadığını belirttiği, davalı şirket ve davalı şirketin denetim firmasınca yapılan işlerle ilgili bir itirazda bulunulmadığını, hak edişler kabul edildiğini ve faturalar teslim edildiğini, ancak buna rağmen faturalar, davalı şirketin kayıtlarına işlenmediğini, davalı şirketin isteği doğrultusunda sözleşme kapsamı dışında işler yapıldığını ancak bunların da bedeli ödenmediğini belirterek davanın kabulü ile, 78.589,19 TL hak ediş tarihlerinden itibaren bankalara uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı sözleşme konusu edimini süresinde ve gereği gibi yerine getirmediğini, yapılan tüm uyarılara rağmen davacı firma, sözleşmeye aykırı eylemlerini devam ettirdiğini, tespit dosyasında eksik ve ayıplı imalatın tespit edildiğini, ayıplı imalata ilişkin ihtar çekildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 477/3. maddesi, “Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir.
Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474, gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iştir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (TBK m.474); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (TBK m. 477). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (TBK m. 147/son ) talep edilebilir. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. sayılı ve Dairemizin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.)
Söz konusu açıklamayı somut uyuşmazlığımız bakımından değerlendirdiğimizde; Taraflar arasında 09/06/2016 tarihli “Hibrit Bina Sistemleri A.Ş.’nin Fabrika Bina İnşaatı Yapım işi”ne ilişkin eser sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede, işin toplam süresi hafriyat alınarak min. temel alanının %40’ı teslim edilerek temel gro betonları tamamlandıktan sonra 120 takvim günü olduğu, ana bina perdeleri 3-9 ve A-E aksları arası bitmiş hali ile işverene 09.09.2016 tarihinde teslim edileceği, işin bedelinin KDV Hariç 356.784,07 TL götürü bedel olarak kararlaştırıldığı tarafların kabulündedir. Sözleşmede yüklenicinin garanti taahhüdünün bulunmadığı görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme konusu işin eksik/ayıpsız olarak teslimi ve ayıbın varlığının kabulü halinde iş sahibinin süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığına ilişkindir. Tarafların ticari defterlerine ilişkin bilirkişi raporunda; Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre ve yapılan ödemelerin mahsubu sonrasında; 21.03.2019 dava tarihi itibariyle davacının davalıda kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 78.589,19 TL olduğu, Davalının ticari defter ve kayıtlarına göre ve yapılan ödemelerin mahsubu sonrasında; 21.03.2019 dava tarihi itibariyle davacının davalıda kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 11.886,32 TL olduğu, taraf defterleri arasındaki fark tutarının ise (78.589,19 TL-11.886,32 TL) 66.702,87 TL olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları karşılıklı olarak incelendiğinde ise fark tutarının ve ihtilaf konusunun; tarafların karşılıklı olarak gönderdiği ihtarnamelerde de bahsi geçen ve davacı tarafından davalıya düzenlenen 12.06.2017 tarih 6470 nolu ve 17.011,49 TL bedelli fatura, 30.11.2017 tarih 7779 nolu ve 26.342,63 TL bedelli fatura ile 22.02.2018 tarih 7811 nolu ve 23.348,75 TL bedelli fatura ve toplamda KDV dahil 66.702,87 TL tutarlı faturaların davalı tarafından söz konusu faturaların tüm içeriğine itiraz nedeniyle kayıtlarına alınmamasından dolayı kaynaklandığı mütalaa edilmiştir. Ayrıca, kök ve ek teknik bilirkişi raporlarında; işin tamamlandığı, fakat yapılan işlerin işçilik konusunda gerekli olan özenin verilmemesinden dolayı betonarme yapılarda bazı kötü görüntülerin olmasına neden olduğu, bu eksiklerin tamamı, gözle görüldüğünden dolayı açık ayıplı imalatlar olup, toplam ayıplı imalat bedelinin 45.500,00 TL (KDV dahil) olarak hesaplandığı bildirilmiştir. Davalı iş sahibi tarafından ayıplı ve eksik imalatın belirlenmesine ilişkin tespit dosyasında alınan 01.02.2018 tarihli raporda; genel olarak betonarme işlerinde özensizlik görünmekte olduğu, özellikle perde betonlarında yüzey bozuklukları, üst seviye bitişleri, beton dışına çıkan donatı hataları, şakül kaymaları, kalıp şişmeleri ve çelik konstrüksiyon uyumsuzlukları olarak tespit edildiği, tespit edilen yapım kusurların da işçilik hataları olduğu, tüm işin bedeli içerisinde % 13,80 oranında eksik ve kusurlu iş olduğu, kusurlu işlerin inşaatı yapım işi içerisindeki maliyetinin 49.236,20 TL olduğu belirlenmiştir. Dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarına göre yapılan imalatta bir kısım kusurlu imalatlar bulunduğu ve bunların yükleniciye bildirildiğinin beyan edildiği, davalı iş sahibi tarafından kusurlu imalatların yükleniciye bildirilmesine ilişkin e-mail yazışmalarını dosyaya sunulduğu, iş sahibi tarafından yaptırılan tespit dosyasında ayıplı ve kusurlu imalatın tespit edildiği, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla kanıtlanabileceği, delil tespiti raporuyla birlikte delil tespitini içeren dilekçenin de karşı tarafa tebliğinin ayıp ihbarı olarak kabul edilmesi sonucunu doğuracağı, eser sözleşmesinde eseri, fen ve sanat kurallarına uygun iş sahibinine teslimi ispat yükümlülüğün yüklenicide olduğu, düzenlenen son hak edişin tek taraflı yüklenici tarafından düzenlendiği, dosya kapsamında iş bitim tutanağı bulunmadığında teslim olgusunun ne zaman gerçekleştiğinin yüklenici tarafça ispatlanamadığı, bu sebeplerle davacı iş sahibinin süresinde ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ticari satımda açık ayıba ilişkin iki gün içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığına ve işin eksiksiz tamamlandığına ilişkin kabulün yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Bu belirlemelere göre; yüklenicinin edimini ayıplı ifa ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit dosyasındaki kusur belirlemelerine benzer tespitlerle ve yakın değerle ayıplı imalat bedelinin 45.500,00 TL olduğunun belirlendiği, götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin hakedişi işlerin davacının gerçekleştirdiği imalatın ayıp ve eksiklikler dikkate alınmak suretiyle fiziki gerçekleşme oranını yüzde olarak belirlenmesi gerekir ise de davalının yönteme ilişkin istinafı bulunmadığı, usul ekonomisi gereği ayıplı imalat bedelinin 45.500,00 TL olduğu Dairemizce kabul edilmiştir. Bu durumda, davacı firmaya davalı firma tarafından ödenmeyen 3 adet hak ediş tutarı 66.702,87 TL (KDV Dahil) olduğu, ayıpların giderilmesi için harcanacak tutarın 45.500,00 TL (KDV Dahil) olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarı tutarının ise 66.702,87 TL-45.500,00 TL = 21.202,87 TL (KDV Dahil) hesaplanmıştır. Mahkemece işin tamamlandığı ve ayıbın ihbarının süresinde olmadığı değerlendirmesiyle yazılı miktar ile karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kısmen kabulü ile bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kazanılmış haklar gözetilerek aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2022 tarihli, 2019/156 E. 2022/919 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına,
2-Davanın kısmen kabul-kısmen reddine,
3-21.202,87-TL alacağın temerrüt tarihi olan 20/04/2018’den itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın sözleşme haricinde yapılan işlerin bedeli talebinin reddine,
5-Alınması gereken 1.448,36 TL harçtan, peşin yatırılan 1.359,19 TL harcın mahsubu ile, 189,17 TL bakiye karar ve ilam harcının, davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
6-İlk derece mahkemesince yazılan 24/03/2023 tarih, 2023/173 sayılı harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin istenmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 1.359,19.-TL peşin harç ve 44,40.-TL başvuru harcından, davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 1.389,55.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan, 264,30.-TL tebligat ve müzekkere gideri, 250,00.-TL yol ücreti, 419,90.-TL keşif harcı, 1.950,00.-TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.884,20.-TL’nin yargılama giderinin, davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 749,89-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT gereği kabul edilen kısım üzerinden hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap ve takdir edilen 9.341,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Arabulucu gideri olarak sarf edilen 1.320,00.-TL’nin davanın kabul oranına göre 976,80 TL’lik kısmının davalıdan, ret oranına göre 343,20 TL’lik kısmınında davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
12-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davalının istinafı kısmen kabul edildiğinden yatırmış olduğu toplam 1.343,00 TL istinaf karar harcının iadesine,
14-Davalı tarafından yapılan 492,00 TL istinaf başvuru harcından ibaret istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
16-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
17-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 10/07/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.
*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı