Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/42 E. 2023/492 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/42
KARAR NO : 2023/492
KARAR TARİHİ : 07/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 28/04/2021
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
NUMARASI : 2021/316 Esas -2022/486 Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa sebebiyle tazminat ve yoksun kalınan kar talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, taraf vekillerince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edene karşı taraf ile makine revizyonu hususunda eser sözleşmesi üzerinde anlaştığını, yurt dışından gelen makinenin revizyonu ve yenilenmesi amacıyla imzalanan 6 eksen cnc revizyonu gereğince eski nesil osai cnc çıkarılarak yeni nesil 6 eksen 5 interpolasyon cnc ile değiştirileceğini, servo motorların cnc ile irtibatlandırılacağını yüksek çözünürlüklü hale getirileceğini, sistemin usb ve rs232 ve endüstriyel hdd ile yüksek program kapasitesine getirileceğini, tüm cam programları ile uyumlu hale getirileceğini, 2 yıl garanti verileceğini, 3 hafta içerisinde fabrikaya teslim edileceğini, 2 gün eğitim verileceğini ve cnc montajının proglamlanması ve
PLC programının yazılması 8 iş günü içerisinde yapılacağının belirtildiği, bu işlerin yapılmadığını, davalı tarafa 6000 Euro ödeme yapıldığını, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/368D İş dosyasında tespit yapıldığını, ürünün ayıplı olduğu ve çalışmadığının belirtildiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü, şimdilik 20000TL zararın ve 5000TL yoksun kalınan karın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile beraber tahilini, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dilekçesinde belirttiği revizyon ve yenilenmesi yapılacak makinenin yurt dışından getirilmesi davacının sorumluluğunda olduğunu, söz konusu işle alakalı yurt dışından getirilen ürün hiç çalışmadığını, parçaları eksik geldiğini, atıl vaziyette bir tezgah olduğunu, bu durumun ispatı için tanığının dinlenilmesini talep ettiklerini, davacı firmaya makinenin bozuk olduğu, parçalarının eksik olduğu bildirildiğini, davacı firma bu aksaklıkların kendileri tarafından giderileceğini taahhüt etmesine rağmen herhangi bir şey yapmadığını, hal böyleyken vekil edenden makineyi kurmasını beklemek imkansız olduğunu, nüvekkilinin makinedeki bozukluk ve eksikliklere rağmen işin kendisine düşen ve o an için yapması mümkün olan tüm kısımlarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu süreçte cnc ürünleri tezgaha monte edildiğini, sözleşme kapsamında olmamasına ve davacının sorumluluğunda olmasına rağmen spindle ve diğer ürünleri kendi çabasıyla onarıp devreye aldığını, buna rağmen 7 ay boyunca davacı tarafından yapılması gerekenler yapılmadığını bu sebeple kusursuz çalışma mümkün olmadığını, bu konu hakkında da tanıklarının dinlenilmesini talep ettiklerini, işin aksamasının tek sebebi yukarıdaki eksikliklerin giderilmemesi olduğunu ve tek sorumlu davacı olduğunu, müvekkilince eksikliklerin giderilmesinin bir türlü sağlanmadığı ve döviz kurunun dalgalanması sebebiyle davacı firmaya fatura gönderildiğini, dava konusu uyuşmazlıkta bu kısımda başladığını, kestikleri fatura işlendikten 5 ay sonra taraflarına noter vasıtasıyla iade edildiğini, bunun üzerine vekil edenin müspet yaklaşımını koruduğunu ve davacıdan işin eksik kalan yönlerini liste şeklinde kendilerine göndermesini istediğini, bu talebe davacı tarafından cevap verilmediğini, kaldı ki cevap vermesini beklememek gerektiğini çünkü tüm eksiklikler makinenin bozuk olması ve eksik parçalarından kaynaklandığını, davacı tarafından dosyaya sunulan Mahkememizin 2019/368 değişik iş numaralı dosyasından alınan ve bilirkişinin tamamen davacının anlatımlarıyla yönlendirildiğini, sınırlandırılmış olduğu hatalarla dolu raporun dosyaya esas alınmaması gerektiğini, davacının çarpıttığı bir diğer husus ise ödeme hususu olduğunu, iadesi noter kanalıyla istenen bedelin tamamı uyuşmazlık konusu işle alakalı olmadığını, uyuşmazlık konusu iş için anlaşılan tutar üzerinden yapılan ödeme 3’te 1’den az olduğunu, ödeme noktasında da davacı firma verdiği taahhütleri yerine getirmediğini, bu sebeplerden dolayı müvekkiline karşı ikame edilen haksız davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın kabulüne, 38.125,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Taraflar arasında yapılan eser sözleşmesine dayanarak ürünün ayıplı olduğu iddiasıyla davacı tarafından vekil eden Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2021/316 esas numaralı dava açıldığını ve zararın, yoksun kalınan karın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile beraber tazmini talep edildiğini, mahkemece verilen 2022/486 numaralı kararla davanın kabulüne hükmedildiğini, kanaatlerince söz konusu karar hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
-Taraflar arasında bir eser sözleşmesi yapıldığı, makine revizyonu yapılması gerektiği, davalı tarafın bu sözleşmeye uymadığı, imal ettiği sistemin usulünce çalışmadığı ifade edildiğini,
-Revizyonda kullanılan Cnc, uluslararası tüm birçok torma ve freze makinası imalatında bulunan firmaların tercihi olan bir ürün olduğunu, ayrıca 9 (dokuz) ekseni sürekli çalıştıran bir ürün olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilen teklifteki her işleve sahip olan bir ürün olduğunu, firma müdürünün şu anda çalışır vaziyette olduğunu, tüm servo bağlantıları yapıldığını ve çalıştırıldığını, ürünün bilirkişi tespiti sırasında sarf ettiği üzere bu tezgahı kullanmama kararı almışlar bu yüzden tezgah ile ilgili yaptırılacak tüm işler bilerek ve isteyerek davacı tarafından aksatıldığını,
-Aynı zamanda Şirket, yüksek özellikli cnc bedelini ödemediğini, taahhütlerini yerine getirmeyerek cnc nin garanti süresinin geçmesine ve ürünü 2. el haline gelmesine sebep olduğunu, ürün değeri bu durum yüzünden değerini %58 oranında belki daha fazla kaybettiğini, firmanın, makineyi bu hale getirmek için harcadığı mesai, yakıt ve iş kaybı bulunduğunu, bu zararın tutarı, işin değerinin üzerinde olduğu, firmanın vergi, kdv zararları bulunduğunu, hiç çalışmayan, ayıplı ve eksikleri bulunan bir tezgah; vekil eden tarafından tam çalışır hale getirildiğini, davacının kötü niyetli olduğu bu tespitler ışığında sabit olduğunu, vekil edenin işten kaynaklı uğradığı ve yukarıda belirtilen zararları hesaplanmalı, hesaba dahil edilmesi gerektiğini,
-Davada delil olarak Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2019/368 numaralı değişik iş dosyasına gelen 25/07/2019 tarihli rapor kullanıldığını, işbu raporda belirtilen masrafları delil olarak göstermesi kötüniyet barındırdığını, gerçek ve reel tutardan uzak olduğunu, rapordaki tutarın hangi kriterlere göre ve nelerin baz alınarak çıkarıldığı anlaşılmadığını, raporu hazırlayan bilirkişilerin, hali hazırdaki ürünleri kullanarak işin yapılmasını degil ürünün değiştirilmesi ile ilgili tutar üzerinden hesaplamanın yaptığını,
-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/368 değişik iş numaralı dosyadan alınan ve tamamen davacının anlatımlarıyla yönlendirildiğini, sınırlandırılmış olduğu hatalarla dolu raporun dosyaya ve dosyada alınan diğer raporlara esas alınmaması gerektiğini, raporda 6 eksen olmadığı belirtildiğini, cnc sistem 9 eksen olduğunu, ürünün usb girişinin olmadığı belirtildiğini fakat ürün usb ve rs232 girişine sahip olduğunu, usb girişiyle dnc yapısında dahi çalışabileceğini,
-Spindle girişi ve encoder girişinin olmadığı belirtilmiştir fakat bu tespitte hatalı olduğunu, cnc de tüm eksenler spindle girişi ve encoder girişi haline getirildiği gibi ayrıca bir analog girişi de sahip olduğunu, analog eksen çıkışı olmadığı belirtildiğini, Cnc hem analog hem de isteğe göre pulse ile çalışabildiğini, el çarkı sorunundan bahsedilse de üründe 1 değil 2 adet el çarkı girişi bulunduğunu, ürünü çalıştırmayı dahi bilmeyen davacı biri çalışıyor diğeri çalışmıyor diyerek çalıştırmadığı ürünle ilgili ölçüm bilgisi verdiğini ve bu hatalar rapora yansıdığını, raporda iş kaybı olduğu belirtilse de müvekkilimiz yapana kadar tezgah hiç çalışmadığını, imalata girmediğini,
-İstinaf konusu olan dosyaya gelen bilirkişi raporlarında; kontrollör montajının gerçekleştirildiğini, servo motorların cnc irtibatı kurulmaması ve taretin devreye alınmaması dolayısıyla ayıplı olduğu, ayıbın sadece görsel muayene ile anlaşılmadığı ve tezgahın teknik yönden kullanım bilgisine haiz kişilerce çalıştırılarak ortaya çıkarılabilecek nitelikte olmasından ötürü gizli ayıp olduğunun belirtildiğini,
-Vekil edene makinedeki bozukluk ve eksikliklere rağmen işin kendisine düşen ve o an için yapması mümkün olan tüm kısımları eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu süreçte cnc ürünleri tezgaha monte edildiğini, sözleşme kapsamında olmamasını ve davacının sorumluluğunda olmasına rağmen spindle ve diğer ürünleri kendi çabasıyla onarıp devreye aldığını, 7 ay boyunca davacı tarafından yapılması gerekenlerin yapılmadığını,
-Bu nedenlerle; istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme ilamın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına ve icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Vekil eden firma davalı taraf ile makine revizyonu yapılması hususunda bir eser sözleşmesi üzerinde anlaşmaya vardığını, anlaşma gereğince vekil eden firmanın yurtdışından gelen makinesinin revizyonu ve yenilenmesi amacıyla , karşı taraf ile imzalanan 6 eksen cnc revizyonu anlaşması gereğince vekil eden firmadaki eski nesil osai cnc çıkarılarak, yeni nesil 6 eksen 5 interpolosyon cnc ile değiştirilecek, tüm servo motorlar cnc ile irtibatlandırılıp yüksek çözünülürlüklü hale getirileceğini, tüm kablolama ve beslenme sistemleri güncel hale getirileceğini, sistem usb Rs 232 ve endüstriyel hdd ile yüksek program kapasitesine getirileceğini, tüm cam programları ile uyumlu hale getirileceğini , 2 yıl garanti verilerek 3 hafta içerisinde fabrikaya teslim edilecek, 2 gün eğitimi verileceğini ve cnc montajının proglamlanmasını ve plc programının yazılması 8 işgünü içerisinde yapılacağını,
-Karşı taraf sözleşme gereğince üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, vekil edenlerin firma sözleşme konusu bedeli ödemesine rağmen karşı tarafça yapılacak olan sistem devreye alınamadığını ve bu nedenle de sitemle entegre olmadığı için vekil eden firma çok ciddi bir iş kaybı ile karşı karşıya kaldığını, karşı tarafça yapılacak iş tamamlanmadığını ve bitirilmediğini, davalı tarafa 6.000 Euro ödeme yapıldığını,
-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/368 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırmış bulunduklarını, yapılan tespitte eser sözleşmesine konu ürünün ayıplı olduğunu çalışmadığını, sisteme entegre olmadığı uzman bilirkişiler tarafından tespit edildiğini ve makinenin çalışması için gereken bedel hesaplandığını,
-Mahkemece yargılama esnasında yapılan keşif sonrası düzenlenen raporda dava konusu makinenin kullanılabilir durumda olmadığı ayıplı olduğunu ve ayıbın da gizli nitelikte olduğu teknik bilirkişiler tarafından net olarak tespit edildiğini, 2019/368 Değişik İş sayılı dosyada da bilirkişiler dava konusu makinenin çalışmadığını teklif ve taahhüt şartlarına göre makinenin çalışmayıp ayıplı olduğunu ve bunun için gerekli giderin de 13.000 EURO olduğu tespit edildiğini,
-Dava konusu makina yurt dışından gelen bir makina olup davalı taraf bu makinanın revizyon, yenileme, sisteme uyumlu hale getirme hususlarında vekil eden firmanın adresine gelerek işlem yaptığını fakat davalı taraf hizmeti eksik yerine getirdiğini ve dava konusu makine devreye alınarak fabrikadaki diğer makineler ile uyum içerisinde çalıştırılamadığını,
-Davalı taraf taahhütlerini yerine getiremediği gibi 6.000 EURO ödemesini almış fakat vekil eden firma verdiği bedelin karşılığında hizmet alamadığı gibi iş ve üretim kaybına uğradığını,
-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyamızda kabul ettiği zarar miktarı ile değişik iş sayılı dosyasındaki zarar miktarları farklı olduğunu, yerel mahkeme yargılamada eksik karar vermiştir. 38.125 tl. zarar miktarı ile değişik iş dosyasındaki zarar miktarı arasında 3-4 kat fark bulunduğunu, eksik ve çelişkili bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğunu, konusunda uzman olmayan kişilerce rapor tanzim edildiğini, bu hususta yaptıkları itirazlarının değerlendirilmediğini,
-Bu nedenlerle; yerel mahkeme ilamının kaldırılmasına karar verilmesini ve devamında dosyanın yerel mahkemeye gönderilerek raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini ve vekil edenin 6.000 EURO karşılığı türk lirası zararının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa sebebiyle tazminat ve yoksun kalınan kar talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar taraf vekilleri tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı, taraflar arasında makine revizyonuna ilişkin eser sözleşmesi bulunduğunu, davalı yüklenicinin makinenin revizyonu ve yenilenmesi işini üstlendiği, davalının edimini yerine getrimediğini, davalı tarafa 6000 Euro ödeme yapıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü, şimdilik 20.000,00TL (ıslahla 38.125,00 TL) zararın ve 5.000,00TL yoksun kalınan karın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ise, revizyon ve yenilenmesi yapılacak makinenin yurt dışından getirilmesi davacının sorumluluğunda olduğunu, söz konusu işle alakalı yurt dışından getirilen ürün hiç çalışmadığını, parçaları eksik geldiğini, kendi edimini eksiksiz tamamlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında makine revizyonuna ve yenilenmesine ilişkin 8.000,00 Euro götürü bedelli eser sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmede, yurt dışından gelen makinenin revizyonu ve yenilenmesi amacıyla imzalanan 6 eksen cnc revizyonu gereğince eski nesil osai cnc çıkarılarak yeni nesil 6 eksen 5 interpolasyon cnc ile değiştirileceğini, servo motorların cnc ile irtibatlandırılacağını yüksek çözünürlüklü hale getirileceğini, sistemin usb ve rs232 ve endüstriyel hdd ile yüksek program kapasitesine getirileceğini, tüm cam programları ile uyumlu hale getirileceğini, 2 yıl garanti verileceğini, 3 hafta içerisinde fabrikaya teslim edileceğini, 2 gün eğitim verileceğini ve cnc montajının proglamlanması ve PLC programının yazılması 8 iş günü içerisinde yapılacağı kararlaştırılmıştır. Davacının dayandığı tespit raporunda, mevcut CNC sisteminin teklif ve taahhüt edildiği şekilde çalıştırılamadığı, yapılan serbest piyasa araştırması sonucu makinenin istenildiği gibi çalıştırılabilmesi için vapılması gereken harcama miktarın 13.000,00 € ve gerekli olan sürenin 10 gün olduğu belirtilmiştir. Davacı Gebze 3. Noterliği’nin 02/04/2019 tarih ve 22933 yevmiyo nolu ihtarnamesiyle sözleşmeyi fesh etmiştir. Davacı, sözleşme bedelinin 6.000,00 € ödediği belirterek işin eksik ve ayıplı olduğunu belirterek işin ayıplı ifası sebebiyle zararın ve yoksun kaldığı karın karşılanması için eldeki davayı açmıştır. Davalı ise sözleşme kapsamında yapılacak işlerin yapıldığını, ayıplı ifanın davacı sorumluluğunda olan işlerden kayanaklandığını savunmaktadır. Anlaşmazlık sözleşmenin kapsamı, yüklenicinin edimini yerine getirip getirmediği, davacının iş bedelinin tamamını ödeyip ödemediği, davacının zararının olup olmadığına ilişkindir.
Eser sözleşmesi TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, aynı maddenin II. fıkrasında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim ve eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hükmü getirilmiştir. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır.
Ayrıca, TBK’nın 125. maddesinde borçlunun temerrüdü halinde alacaklının hakları sayılmıştır. Bu seçimlik haklardan sözleşmenin feshi tercih edilmiş ise, alacaklı haklı ise olumsuz zararının tazminini isteyebilir. Sözleşmenin ifa edileceğine güvenmekten doğan zarar olarak tanımlayabileceğimiz olumsuz zararın içine sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan giderler ile daha elverişli koşullarla sözleşme yapılması fırsatının kaçırılmış olmasından doğan zarar da girer. Kaçırılan fırsattan doğan zarar ise, ilk sözleşmenin yapıldığı tarihteki sözleşmeye en yakın fiyat ile fesih sonucu makül sürede yeniden yapılan aynı koşullardaki sözleşme fiyatı arasındaki fark olarak hesaplanmaktadır (HGK’nın 17.01.1990 gün ve 2013/392-1 sayılı kararı). Olumlu zarar ise, sözleşmenin, hiç veya gereği gibi, yahut vadesinde yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar olarak tanımlanabilir. Olumlu zarar alacaklanın ifa beklentisinin gerçekleşmemesi sonucu uğradığı zarar olup gecikme tazminatı da olumlu zarar kapsamındadır. Kural olarak akdî feshedenin haklı olması durumunda ancak olumsuz zarar istenebilir, olumlu zarar ifaya yönelik zarar olmakla istenemez. Kuşkusuz bu kural mutlak olmayıp, taraflar sözleşmede aksini, yani, sözleşmenin feshi durumunda da olumlu zararın istenebileceğini kararlaştırabilirler. Eldeki davada davacı, 02.04.2019 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmesinin fesh ettiğini ve ödenen bedelin iadesini talep ettiğini davalıya ihtar etmiş, bu ihtarname davalıya 04.04.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu haliyle davacı iş sahibinin sözleşmeyi fesh iradesinin davalıya ulaştığı ortadadır. Davacının talebinin dava ve istinaf dilekçesinden olumsuz zarar istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklama göre mahkemece verilen hüküm değerlendirildiğinde;
1-6100 sayılı HMK’nun “Davaların Yığılması” başlığını taşıyan 110. Maddesinde “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır”
Davaların yığılması söz konusu olduğunda, görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur. Her bir talep için dava dilekçesinde vakıaların ayrı ayrı belirtilmesi ve ispat edilmesi gerekir. Mahkeme de her bir talep hakkında ayrı ayrı inceleme yapacaktır, taleplerden birinin kabulüne diğerinin ise reddine karar verebilir. Yani, görünüşte tek hüküm, gerçekte ise talep sayısınca hüküm mevcuttur. Mahkeme, taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar vermek ve bunları hüküm fıkrasında göstermek zorundadır. Mahkemenin, taleplerin tümü hakkında tek ve aynı şekilde karar verme zorunluluğu yoktur. Dava şartları, her bir talep bakımından ayrı ayrı belirlenir (Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr., Medeni Usul Hukuku, C. II, İstanbul 2017, s.1093 ). Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı ıslah veya talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
Ayrıca, 6100 Sayılı HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlığını taşıyan 297/2 maddesinde, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanılan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüştür. Buna göre dava dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmelidir.
Somut olayda, davacı iş sahibi davacı istinafa konu edilen davada sözleşmedeki edimin yüklenici tarafından eksik ve ayıplı olarak yerine getirildiğini, bu sebeple 20.000,00TL zarar ve 5.000,00TL yoksun kalınan kar istemli eldeki dava açılmıştır. Mahkemece, davacı tarafın zarar talebi kabul edilerek davanın kabulüne dair hüküm kurulmuş, yoksun kalınan kar talebine ilişkin gerekçede bir değerlendirilmede bulunulmamış ve hükümde de bu talep hakkında bir karar verilmemiştir. Mahkemece, davacının her bir talep için dava dilekçesinde vakıaların ayrı ayrı incelemeli ve değerlendirilmeli, taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar verilmeli ve bunları hüküm fıkrasında göstermeli, dava dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her birinin gerekçesi ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp göstererek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
2-Sözleşmede iş bedeli 6098 sayılı TBK’nın 480. maddesinde düzenlenen götürü bedel olarak kararlaştırılmış olup, davalı yükleniciye fazla ödeme yapılıp yapılmadığı fiziki oran kurularak bulunmalıdır. Götürü bedelli sözleşmede, iş sahibinin fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle asıl sözleşme kapsamında yapılan işin eksiklikler gözetilerek tüm işe göre fiziki oranı bulunmalı ve bu oran sözleşme bedeline uygulanmalıdır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki zarar belirlemesi anılan yönteme uygun olmadığı görülmüştür.
Tespit dosyasında, mevcut CNC sisteminin teklif ve taahhüt edildiği şekilde çalıştırılamadığı, yapılan serbest piyasa araştırması sonucu makinenin istenildiği gibi çalıştırılabilmesi için vapılması gereken harcama miktarın 13.000,00 € ve gerekli olan sürenin 10 gün olduğu değerlendirilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 12.06.2017 tarihli anlaşmada “devreye alma, programlama 2500 euro” bedelli iş eksikliği söz konusu olduğu, anlaşmada belirtilen ve tarafların mutabakatıyla yola çıktıları rakamın mevcut eksikliği giderme yönüden kadri marufunda olduğu ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporları arasında fark bulunduğu ve taraflarca itiraz edildiği halde mahkemece itirazları karşılayacak ve farklılığı giderecek şekilde yeniden bilirkişi raporu alınmadığı gibi, dava dosyasındaki bilirkişi raporuna itibar nedeni kararda gösterilmemiş, yukarıda açıklanan yönteme uygun olmayan şekilde zarar belirlemesinde bulunan bilirkişi raporuna itibar edilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Bu durumda mahkemece; öncelikle sözleşme bedelinin ödenip ödenmediği edilmediği, ödendi ise ödenen iş bedelinin davacının bu husustaki delilleri toplanarak yapılan ödeme ortaya konmalı, bilirkişi raporları arasında çelişkilerin giderilmesi ve yöntemine göre tazminatın belirlenmesi için HMK’nın 281/3 maddesi gereğince dosyaya rapor sunan bilirkişiden veya yeni bir uzman bilirkişi marifetiyle, dava konusu eserin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın açık mı gizli mi olduğu, kullanıcı hatasından mı yoksa imalattan mı kaynaklı olduğu, ayıp var ise ortaya çıkmasına sebebiyet veren başka etkenler olup olmadığı, eserin kullanılamayacağı veya hakkaniyet gereği iş sahibinin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olup olmadığı, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, şayet ayıp varsa sözleşme götürü bedelle kararlaştırıldığından hak edilen iş bedelinin saptanabilmesi için ayıp iddiası bulunduğundan, imalâtdaki ayıplar gözetilerek fiziki oranı bulunmalı, bu fiziki oran sözleşme bedeli olan 8.000,00 €’ya uygulanarak davalının hak edişinin belirlenmesi hususlarında taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde incelenip değerlendirilerek ve gerekçeli, denetimine elverişli rapor alınıp, ödemeler nazara alınarak ve davacının talepleri ayrı ayrı değerlendirilerek ve gerekçede tartışılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceğinden yukarıda yazılı sebeplerden dolayı eksikliklerin tamamlanması amacıyla tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin dosyanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2022 tarih, 2021/316 Esas – 2022/486 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.4-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf talep eden istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf talep eden tarafça istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.nun 353/1-a-6 maddesi gereğince 07/04/2023 tarihinde KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı