Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/28 E. 2023/466 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/28
KARAR NO : 2023/466
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 16/04/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
NUMARASI : 2019/168 Esas – 2022/565 Karar

DAVACI : KASTAMONU KALELİ İNŞAAT OTOMOTİV TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : UZMANLAR PLATFORM HİDROMEKANİK MAKİNA MÜHENDİSLİK OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle ayıp giderim bedeli ve kazanç kaybının tazmini

HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davacı vekili – Davalı vekili

Taraflar arasındaki eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle ayıp giderim bedeli ve kazanç kaybının tazmini davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararı davacı ve davalı tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı firmadan satın aldığı … plakalı vinci satın aldıktan 40 gün kadar sonra makinenin arıza verdiğini, servis ekiplerinin “arızanın üretici hatasından kaynaklandığı” şeklinde tutanak tuttuğunu, oluşan arızanın giderilebilmesi için, davalı firmanın herhangi bir müdahalede bulunmadığını beyanla; müvekkilinin vinci kullanamadığı süre zarfında uğradığı 45.500,00TL. tutarındaki zararın ve 8.190,00TL tutarındaki KDV bedelinin ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve tüm masrafların davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından satışı yapılan iş makinasının ayıplı olmamakla birlikte, ayıplı olduğunun kabulü halinde ise ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmadığını, dolayısıyla da ayıp iddiasına dayalı davacı tarafın alacak taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre;…Davacı ayıbı takip eden zararlar arasında olan ayıp nedeniyle uğramış olduğu kazanç kaybını talep edebileceğinden bilirkişi kök raporu benimsenerek davacının talep edebileceği kazanç kaybı zararının 28.847,00-TL olduğu kanaatine ulaşılmış, dava konusu kazanç kaybı talebine ilişkin dava tarihinden önce davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya keşide edilmiş bir ihtar bulunmadığı gibi, taraflar arasında kararlaştırılmış kesin vade de olmadığından ayrıca faturanın davalıya tebliğ edilmiş olması davalıyı temerrüde düşürmeyeceğinden dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; yerel mahkeme usul ve yasaya aykırı olup davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, dava konusu vincin arızasının giderilmesi için davalının herhangi bir müdahelede bulunmadığını, bu yüzden müvekkilinin arızanın giderilmesi için masraflar yaptığını, ayıbın üretim kaynaklı olduğunun bilirkişi raporla da sabit olduğunu, vinc gizli ayıp nedeniyle çalışamadığından 26 günlük çalışma karşılığı 45.500,00 TL lik zarara uğradığını, müvekkilinin sadece mevcut zararının değil menfi zararınında hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin hem maddi hem manevi yönden yıprandığını, bu nedenle davanın tümden kabulünün gerektiğini, ayrıca yapılan servis başvurusu nedeniyle ayıp ihbarında bulunulduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu ihbara karşılık ödemede bulunmayan davalı şirketin temerrüde düştüğünü, bu sebeple yerel mahkemece hükmedilen tazminata avans faizi işletilmesinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararın kaldırılarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, dava ticari satımdan kaynaklanan alacak davası olup eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olarak kabulü ile hüküm tesisinin hatalı olduğunu, davalının muayene yükümlülüğünün değerlendirilmediğini, bu nedenle davacının ayıba karşı tefekkül hükümlerinden faydalanamayacağını, davacının 31/07/2019 tarihli dilekçesi ile Sultankent işi nedeniyle zarara uğradığını ispatlayamadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının düzenlediği fatura üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidildiğini, bunu kabul etmediklerini, 45 gün üzerinden zarar hesabının yapılmasının da hatalı olduğunu, kesin süre içerisinde gider avansı yatırılmadığından tanık deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldıklarının kabulünün de haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla; yerel mahkemenin kısmen kabul kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle ayıp giderim bedeli ve kazanç kaybının tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK, 6100 sayılı HMK

3. Değerlendirme
Dava, eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle ayıp giderim bedeli ve kazanç kaybının tazmini istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, 28.05.2018 tarihinde davalı firmadan … plakalı (988 HTF 45 seri nolu) vinç satın aldığını, tesliminden 40 gün kadar sonra makinenin arıza verdiğini, arızanın giderilmesi için yapılan masraf ile vincin kullanılamamasından kaynaklanan zararın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, ayıp iddiasına dayalı alacak kalemlerinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında, tarafların imzasını taşıyan 13/12/2017 tarihli araç üstü teleskobik platform teklif sözleşmesi bulunduğu, akdi ilişkinin tarafların kabulünde olduğu, bununla birlikte sözleşmenin hukuki nitelendirilmesi açısından uyuşmazlık olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmeye göre, davalı yüklenici davacıya ait taşıyıcı araca 1 adet HT 45 25 platform üretme işini üstlenmiştir.
Taraflar arasındaki akit, sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmal etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Eksik işlerle ilgili teslim alınırken itirazi kayıt ileri sürmeye ve ihbarda bulunmaya gerek yoktur. Zamanaşımı süresi içinde işin eksik yapıldığı iş sahibince ileri sürülebilir. Öte yandan, götürü bedel eser sözleşmelerinde iş bedeli hesaplanırken eserin eksik ve ayıpları gözetilerek tüm işe göre oranı bulunmalı ve bu oran sözleşme bedeline uygulanarak hak edilen iş bedeli bulunmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut dosya incelendiğinde; Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile sözleşmeye konu aracın marş motorunun önünde yüksek amperli büyük rölenin olmadığı şeklinde üretim hatasının bulunduğu ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiş olup, arızanın yani ayıbın oluşmasında kullanıcı hatası bulunmadığı belirlenmiştir. 10/07/2018 tarihinde oluşan arıza nedeniyle bu tarih ve ikinci kez 31/10/2018 tarihli servis başvuruları olup, servis başvurusu ihbar mahiyetinde olmakla davacı iş sahibi sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların varlığı ve bunları ortaya çıkmasından itibaren gecikmeksizin yükleniciye bildirmiş olmakla ayıp giderim bedelini istemesi mümkün olup, mahkemenin bu yöndeki kabulü yerindedir. (Emsal Yargıtay 15. H.D. 2017/1382 E,2017/3332 K sayılı kararı) Vincin kullanılamamasından kaynaklanan menfi zararlarını ise dosya kapsamında sunduğu deliller ve bilirkişi raporu ile ispatlayamamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/10/2022 tarih, 2019/168 E – 2022/565 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL harcın peşin yatırılan 285,00 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 105,10 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalıdan alınması gereken 1.970,53 TL harçtan, peşin yatırılan 492,64 TL’nin ve 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.397,19 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca 05/04/2023 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı