Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/27 E. 2023/453 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/27
KARAR NO : 2023/453
KARAR TARİHİ : 27/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 03/01/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
NUMARASI : 2018/9 Esas -2022/649 Karar

DAVACI : CLOVE TARIM HAYVANCILIK ENERJİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
Av. …- …
DAVALI : YENİ TEKNİK YAPI İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA İHBAR OLUNAN : BRİSA BRİDGESTONE SABANCI LASTİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA :Eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan kar kaybı talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, taraf vekillerince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; vekil eden şirket ile davalılardan Yeni Teknik Yapı firması arasında, diğer davalı Brisa Bridgestone Sabancı Lastik San. A.Ş.’nin Aksaray fabrikası inşaat işleri kapsamında peyzaj ve otomatik sulama işlerinin yapılması konusunda Yüklenici-alt yüklenici sözleşmesi imzalandığını, yapılacak işin bedeli 879.576,79 TL + KDV olarak belirlendiğini, sözleşmenin 24.08.2017 tarihinde başlayıp 29.09.2017 tarihinde iş bitirilip davalı yükleniciye teslim edileceği kararlaştırıldığını, vekil eden şirket 21.12.2017 tarihine kadar sözleşmenin gereklerini yerine getirmiş ve bu süre zarfında 94.842,71 TL’lik iş yaptığını, işin yapıldığına dair düzenlenen faturayı ve hakkediş vekil eden şirket işi, sözleşme hükümleri çerçevesinde yerine getirirken, davalı firma yer teslimi ve diğer çalışma imkanları bakımından sorun çıkarmaya başladığını, proje müdürü tarafından 21.12.2017 tarihinde gönderilen bir maille sözleşmenin feshedildiği bildirildiğini, mailde vekil eden şirketin taahhüdünden vazgeçmesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği yönünde gerçekle alakası olmayan bir beyanda bulunulduğunu oysa vekil eden şirketin taahhüdünden vazgeçmesi söz konusu olmayıp vazgeçen ve işi sonlandıran davalı şirket olduğunu, söz konusu durum nedeniyle ve sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı vekil eden şirket zarara uğradığını, vekil eden ve davalı arasında yapılan sözleşmenin sonunda vekil eden şirket tarafından elde edilecek olan kazancın mahrum kalınan kar kapsamında uzman bilirkişiler marifetiyle hesaplanarak tazmin edilmesi gerektiğini, müspet zarar konusundaki tespitler ve sektörde uzman bir bilirkişinin kurulda bulunması gerektiği yönündeki içtihat yol gösterici mahiyette olduğunu Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 27.03.2017 tarihli emsal mahiyetteki karar müspet zarar konusunda yol gösterici mahiyette olduğunu, bununla birlikte dava konusu edilen alt yüklenici sözleşmesi kapsamındaki iş tamamen spesifik ve nevi şahsına münhasır olduğunu anahtar teslimi sözleşme kapsamında ve istisna hükümlerine tabi olduğunu dolayısıyla hesaplamanın bu kapsamda yapılması şart olacağını, belirterek davanın kabulüne, sözleşmenin davalı tarafça ifa edilmemesi ve ifanın imkansız hale getirilmesi nedeniyle belirlenecek olan kar kaybının davalı yandan alınarak vekil edene ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile vekil eden arasındaki sözleşme işveren Brisa A.Ş.’nin talebi ile görülen lüzum üzerine herhangi bir nedene bağlı kalmaksızın tek taraflı olarak sonlandırıldığını, sözleşmenin 16.4 maddesi 4.paragraf on beş gün önceden yapacağı yazılı bildirimle, herhangi nedene bağlı olmaksızın askıya alabilir veya tek taraflı olarak feshedebileceğini, askıya alma süresi 17’de belirtilen süreleri aşması halinde yüklenici madde 17 hükümleri gereğince sözleşmeyi feshedebileceğini, işbu sözleşmenin bu madde kapsamında yüklenici tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi durumunda da Madde 17 hükümleri geçerli olacağı, işveren Brisa A.Ş.’nin talebi üzerine durum davacıya iletilmiş ve akde devam edilmeyeceği kendisine bildirilerek hesabı leşme hükümleri doğrultusunda tasfiye edildiğini, hesabın tasfiyesi ile ilgili olarak kesin hakediş düzenlenmiş ve kesin hakkediş taraflarca imzalandığını, düzenlenen ve davacı tarafından da imzalanan hakke lgili davacı tarafından belirtilmiş bi ‘az veya dermeyan edilmiş bir ihtirazı kayıt bulunmadığını ayrıca davacının bu iş ile ilgili olarak aldığı ve rinde bulunan malzemeler tutanak altına alınarak alış faturalarındaki birim fiyat üzerinden kesin hak edişe dahil edildiğini, ayrıca kesin hak ediş ekinde bu tutanaklar yer almış ve malzemelerin nakliye bedelleri de kesin hak edişe dahil edilerek davacının hesabı tasfiye edildiğini davacı kesin hak ediş tutarı üzerinden 22.11.2017 tarih ve 359451 sayılı faturayı düzenlemiş ve bu fatura tutarı cari hesabına ve ödendiğini böylece davacının hesabı sözleşme hükümleri doğrultusunda kendisinin de bilgisi ve iştiraki ile tasfiye edilerek sonlandırıldığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davacının herhangi bir kar mahrumiyeti ile zarar ve ziyan talebinde bulunamayacağı açıkça belirtilmiştir. Sözleşmenin 16.4 maddesi son paragrafında, “ işin durdurulması hangi sebebe dayanırsa dayansın, alt yüklenici, ayrıca kar mahrumiyeti ile zarar ve ziyan talebinde bulunamaz.” denildiğini, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri bağlayıcı olduğunu davacı sözleşmeyi imzalarken sözleşmenin tek taraflı olarak Sonlandırılabileceğini ve bu nedenle herhangi bir kar mahrumiyeti ve zarar ve ziyan talebinde bulunmayacağını peşinen ettiğini bu durumda davacının zarar ziyan ve kar mahrumiyeti talebi haksız olup sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, davacının Teminat mektubunun iade edilmediği ve bu nedenle teminat mektubunun iptali ile iade edilmesi talebi de haksız olduğunu, davacı tarafından sözleşme nedeniyle verilmiş bir teminat mektubu bulunmadığını belirterek davanın reddine, masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davacının kar kaybına yönelik davasının kabulü ile, 191.550,01-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar yanlış ve haksız olup taraflar arasındaki sözleşmeye, davaya karşı verdiğimiz cevap layihasındaki savunmalarına, dosyaya sunduğu delillerine aykırı olup kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesine dair istinaf dilekçelerine sunduklarını,
-Davacının talebi haksız ve taraflar arasında imzalanmış sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının herhangi bir zarar ziyan kar kaybı talep etmeyeceği açık olduğunu, kesin hak ediş düzenlenmiş davacı bunu herhangi bir itiraz beyan etmeksizin imzaladığını, faturasını kestiğini ve ödemesini aldığını,
-Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davacının herhangi bir kar mahrumiyeti ile zarar ve ziyan talebinde bulunamayacağı açıkça belirtildiğini, sözleşmenin 16.4 maddesi son paragrafında (sayfa 23) “işin durdurulması hangi sebebe dayanırsa dayansın, alt yüklenici, ayrıca kar mahrumiyeti ile zarar ve ziyan talebinde bulunamaz.” denildiğini,
-Cevap layiha ekinde sunduğu elektronik posta iletilerinden görüleceği üzere taraflar arasındaki akdin sonlandırılacağı sözleşmeye uygun olarak 15 gün önceden davacıya bildirildiğini, asıl işveren BRİSA’ nın talebi üzerine durum davacıya e posta ile bildirilmiş ve ayrıca fesih yazısı ulaştırıldığını, davacının hesabı sözleşme hükümleri doğrultusunda tasfiye edildiğini, hesabın tasfiyesi ile ilgili olarak kesin hakediş düzenlendiğini ve kesin hak ediş taraflarca imzalandığını, davacı imzaladığı hak ediş ile ilgili olarak herhangi bir ihtirazı kayıt dermeyan etmediğini, kesin hak edişte yapılan işin bedeli ile bu işte kullanmak üzere iş yerine getirdiği malzemelerin ve nakliye bedelleri yer almakta olup kesin hak edişe dahil edildiğini, davacı kesin hak ediş tutarı üzerinden 22.11.2017 tarih ve 359451 sayılı faturayı düzenlediğini ra tutarı muhasebe kaydına alınarak davacıya ödendiğini, davacı ile yapılmış bulunan sözleşme kendisinin de bilgisi ve iştiraki ile tasfiye edilerek sonlandırıldığını,
-Bu nedenlerle davacının herhangi bir kar kaybı veya zarar ziyan talebinde bulunamayacağı sözleşme ile hüküm altına alınmış olup sözleşme hükümleri geçerli olduğunu, diğer taraftan bilirkişilerin kar kaybı hesaplamalarına karşı sundukları itirazları da haksız olarak mahkeme tarafından doğru değerlendirilmediğini,
-Antalya Ticaret ve Sanayi Odasının Peysaj ve çevre düzenlemesi ile ilgili 08.05.2007 tarihli yayınlanan raporunda malzemeli veya malzemesiz olarak yapım işlerinde karlılık oranı % 5 – % 15 arası olduğunu açıklamış ancak yaptığı hesaplamada yanlış yapıldığını, kar kaybı hesaplanacak tutar kesin hak ediş raporunda belirlenen ve davacıya ödenmemiş olan tutar üzerinden hesaplanması gerekeceğini, toplam iş tutarının 879.576,79 TL – 84.229,76 = 795.347,03 TL olduğunu,
-Dava konusu iş peyzaj işi olduğunu, davacının verdiği teklifte yani sözleşme bedelinde ne kadar karlılık öngördüğü belli olmadığını, boşta geçen süre işçilik maliyeti hesaplanmasını anlayamadığını, davacı kesin hak edişi onayladığını ve imzaladığını, boşta geçen bir süre den bahsetmek olanaksız olduğunu, sadece geriye kalan iş bedeli üzerinden Yani 795.347,03 TL üzerinde kar kaybı hesaplanması gerektiğini, bu bedelin içinden kullanılacak malzemelerin bedeli, işçilik tutarı, şantiye giderleri, gelir vergisi, gibi giderlerin düşülmesi sonucu kalacak olan tutar kar kaybı olacağını, bu paranın da bir bölümü gelir vergisi olarak düşülmesi ve kalan kısmının kar kaybı olarak hesaplanması gerektiğini,
-Hesaplama yapılması gereken tutar 795.347,03 kalan iş bedeli olduğunu, hesaplamaya esas oran bilirkişinin tespitlerine belirttiği antalya ticaret ve sanayi odasının peysaj ve çevre düzenlemesi ile ilgili 08.05.2007 tarihli yayınlanan raporunda malzemeli veya malzemesiz olarak yapım işlerinde karlılık oranı % 5 – % 15 arası olan oranı esas alması gerektiğini,
-Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri açıkolduğunu, basiretli bir Tacir imzaladığı sözleşmedeki şartlara uymakla yükümlü olduğunu, sözleşmenin 16.4 maddesi uyarınca akdin sonlandırılacağı davacıya 15 gün önceden e posta yoluyla bildirildiğini, davalının akdin sonlandırılması için herhangi bir neden belirtmesine mevcut sözleşme uyarınca gerek bulunmadığını, davalının bu duruma itirazının olamadığını, davanın reddi ile ilgili itiraz ve beyanlarımız saklı olduğunu, kar kaybının hesaplanmasında da bilirkişi raporları arasında mübayenet giderilmediğini,
-Duruşma yapılmasına ve icranın geri bırakılmasına istinaf başvuru taleplerinin yerel mahekem kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru ve cevap dilekçesinde özetle;
-Verilen kararın davalı tarafça istinaf edilmiş olup istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesinin gerektiğini, mukabil istinaf taleplerinin kabulü ile daha yüksek bir tazminata hükmedilmesi gerektiğini,
-Davalı tarafından Mahkemeye verilen cevap dilekçeleri, itirazlar ve deliller tümüyle yersiz ve dayanaksız olmakla İDM tarafından gerekli ve yeterli değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verildiğini,
-Davaya karşı sunulan dilekçeye karşı cevaba cevap dilekçesinde belirtildiği üzere vekil eden şirketin müspet zarar tazmin talep hakkı mevcut olduğunu, konuya ilişkin olarak davalının taraf olduğu ilk dava kesinleştiğini, vekil eden şirketle anlaşma yapılmadan önce aynı sözleşmeyle atm peyzaj isimli başka bir şirketle anlaşma sağlandığını ve aynı şekilde sözleşme feshedildiğini, feshedilen sözleşme nedeniyle müspet zararın tazmini için Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1109 E sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, bu karara karşı istinaf talepleri Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/360 E- 2021/563 K. sayılı ilamı ile esastan reddedildiğini, BAM kararı temyiz edildiğini ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/4596 E- 2022/4407 K sayılı kararı ile onama kararı verildiğini,
-Taraflar arasında sözleşme imzalanmasında ihtilafın olmadığını, sözleşmenin feshi usul ve yasaya aykırı olup bu husus İDM tarafından zaten değerlendirildiğini, vekil edenin müspet zarar nedeniyle tazmin hakkı olduğu açık olduğunu, sözleşmenin feshine ilişkin hususlar Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından değerlendirildiğini ve kesin hükümle usule aykırı olduğu saptandığını, davalı tarafından yapılan hakediş ödemesi yapılan işe ilişkin olduğunu ve dosyada mevcut olduğunu, her hangi bir tasfiye bildiriminin söz konusu olmadığını, vekil edenin müspet zarar tazminatı talep edebileceği gayet açık olduğunu, doğmamış haktan feragatin mümkün olmadığını, beyanların geçersiz olduğunun sabit olduğunu ,
-Kar kaybına ilişkin tüm itirazların bilirkişiler tarafından etraflı şekilde ele alındığını, denetime elverişli rapor sunulduğunu ve Mahkeme tarafından gerekçeli bir şeklide değerlendirildiğini, karlılık oranına ve miktarına ilişkin tüm itirazlar yersiz ve dayanaksız olduğunu, davaya konu her husus Yargıtay 6. hukuk dairesi tarafından değerlendirildiğini ve kesin hükümle usule aykırı olduğunun saptandığını, istinaf taleplerinin kötü niyetli olduğunu,
-Mahkeme tarafından davaya ilişkin toplamda 2 bilirkişi raporu ve 1 ek rapor alındığını, raporlarda kar oranı hususu ele alındığını, 27.09.2021 tarihli heyet raporunda kar kaybı %25 olarak hesaplandığını, sektör uzmanlarından oluşan heyet tarafından %25 kar oranı hesaplanmış olmakla artık bu yönde karar verilmesinin gerektiğini,
-Dosya taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için Mali Müşavir Bilirkişiye gönderildiğini ve bilirkişi tarafından kar marjı %20 olarak hesaplandığını, mali Müşavir bilirkişi tarafından kar marjına ilişkin saptama yapılması mümkün olmadığını, heyet bilirkişi raporuna rağmen mali müşavir bilirkişi tarafından uzmanlık alanı dışında kar marjı oranı saptanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, heyet bilirkişi raporunda belirtilen %25 kar marjı oranına göre belirlenen 198.836,76 TL üzerinden hüküm kurulması gerektiğini,
-Bu nedenlerle; davalı istinaf taleplerinin tümüyle esastan reddine, mukabil istinaf taleplerinin kabulü ile idm kararının miktar yönüyle kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisi ile bilirkişi heyeti tarafından belirlenen %25 Kar oranı esasına göre hesaplanan 198.836.76 TL üzerinden davanın kabulünü talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan kar kaybı talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında, ihbar olunan Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi A.Ş’nin Aksaray Fabrikası inşaat işleri kapsamında peyzaj ve otomatik sulama işlerinin yapılması konusunda alt yüklenici sözleşmesi imzalandığını, davalı yüklenici tarafından hiçbir haklı sebep olmadan ve fesih bildirimi yapılmadan sözleşmenin feshedildiğini, haksız fesih sebebiyle hesaplanacak kâr kaybının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin işveren Brisa A.Ş’nin talebi ile herhangi bir nedene bağlı kalınmaksızın tek taraflı olarak sonlandırıldığını, akde devam edilmeyeceğinin davacıya bildirilerek hesabın sözleşme hükümleri doğrultusunda tasfiye edildiğini, hesabın tasfiyesi ile ilgili olarak kesin hakediş düzenlendiğini ve hakedişin taraflarca itirazsız imzalandığını, davacının hesabı sözleşme hükümleri doğrultusunda kendisinin de bilgisi ve iştirakı ile tasfiye edilerek sonlandırıldığını, sözleşmenin 16.4 maddesinin son paragrafında, işin durdurulması hangi sebebe dayanırsa dayansın alt yüklenicinin ayrıca kâr mahrumiyeti ile zarar ve ziyan talebinde bulunamayacağının düzenlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasındaki sözleşmenin 16.4 maddesine göre, davalı yüklenicinin sözleşmeyi herhangi bir nedene bağlı olmaksızın askıya alabilmesi veya tek taraflı feshedebilmesi için davacı taşerona yazılı bildirim yapması gerektiği, davalı yüklenicinin yazılı bildirim yapmadan sözleşmeyi feshettiği anlaşıldığından davalının sözleşmeyi feshetmekte haksız olduğu, haksız fesih halinde davacı taşeronun kâr kaybını isteyebileceği gerekçesiyle bilirkişi raporu ile belirlenen 198.836,76 TL’nin taleple bağlı kalınarak 191.550,01 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükme karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 16.4 maddesine göre, davalı yüklenicinin sözleşmeyi herhangi bir nedene bağlı olmaksızın askıya alabilmesi veya tek taraflı feshedebilmesi için davacı taşerona yazılı bildirim yapması gerektiği, davalı yüklenicinin yazılı bildirim yapmadan sözleşmeyi feshettiği anlaşıldığından davalının sözleşmeyi feshetmekte haksız olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı yüklenicinin müspet zarar kapsamında “kazanç kaybını” istemekte haklı olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre eser sözleşmesinin karşı tarafın kusuru ile feshi halinde kâr kaybının hesabında 6098 sayılı TBK’nın 408. ve 438. maddesi hükmünde öngörülen yöntemin uygulanması gerekir. Sözü edilen bu yöntem “kesinti yöntemi”dir. Kesinti yöntemine göre davacı yüklenicinin yapılmayan sözleşme konusu işlerden ötürü mahrum kaldığı kârın hesaplanabilmesi için; yapılmayan işin sözleşmesinin feshi tarihindeki bedeli saptandıktan sonra, bu bedelden yüklenicinin işi tamamlamaması nedeniyle tasarruf ettiği malzeme ve işçilik bedelleri ile genel giderleri, bu süre içinde başka bir iş bulup çalışmışsa elde ettiği kâr, başka bir iş bulmaktan kasten kaçınmışsa elde etmekten kaçındığı kâr tespit ettirilip, yapılmayan iş bedelinden çıkarmak suretiyle kâr kaybının tespiti gerekir.
Taraflar arasında 24.08.2917 tarihli yüklenici firma ile alt yüklenici firma arasında 879.576,79 TL+KDV bedelle otomatik sulama işlen anahtar teslimi götürü bedelli sözleşme imzalandığı, KDV miktarı % 18 olarak hesaplandığında 158.323,82 TL olup, toplam 1.037.900,61 miktarlı işi ifade ettiği, 24.08.2017-21.11.2017 tarihleri arasında yapılan işlere karşılık 21.11.2017 tarihinde 86.419,73 TL’lik 1 kesin hakkedişin düzenlendiği, kesintiler hariç KDV dahil bedelin 99.391,11 TL olduğu, alt yüklenici firma tarafından yapılan iş için 1. kesin hakkediş bedeli olan 94.842,71 TL için 22.11.2017 tarih ve 359451 nolu fatura düzenlendiği, belirtilen rakamların içinde teminat kesintisinin de bulunması sebebiyle hakkediş miktarının üzerinde bulunduğu, teminat kesintisi 4.548,41 ile birlikte KDV dahil hakkediş bedelinin bulunduğu, yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedeli 793.157,06 TL + KDV olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı yüklenicinin yapılmayan sözleşme konusu işler dikkate alındığı, şantiye oluşturmak ve uzmanlık gerektiren teknikteki işlerde, kar marjının % 25 kabul edildiği, bu belirlemeye göre kâr kaybı alacağı KDV eklenmeden (793.157,06 TL/100 x25=) 198.836,76-TL olarak hesaplamıştır.
Somut olayda yerel mahkemenin, sözleşmenin feshinde davalı yüklenicinin kusurlu ve haksız olduğunun kabulüne ilişkin saptaması yerinde olup, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yüklenicinin uğradığı kâr mahrumiyeti alacağının sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 408. maddesindeki kesinti yöntemine uygun ve denetime elverişli biçimde hesaplanması gerektiği yönünde bilirkişi görevlendirmesi, bilirkişi kurulunun rapor ve ek raporda dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre hesaplama yapması ve mahkemenin de taleple bağlı kalınarak buna göre karar vermesinde bir hata bulunmamaktadır.
Buna göre: ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/11/2022 tarih, 2018/9 Esas – 2022/649 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 13.084,78-TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.271,20-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 9.813,58-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kanun yolunda her bir tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 23/03/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı