Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/245 E. 2023/302 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/245
KARAR NO : 2023/302
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHLERİ : 05/11/2020 – 23/08/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
NUMARASI : 2020/690 Esas – 2022/437 Karar

DAVACI : HİDROKONTROL MAKİNA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : ÖZTREYLER DEMİR ÇELİK MAKİNE OTOMOTİV İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – … – …
VEKİLİ :Av. … – …
Av. … – …
DAVA : Sözleşmesel ilişkiden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptali, birleşen dava ise, aynı ilişkiden kaynaklı ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararların tahsiline ilişkin itirazın iptali

BİRLEŞEN
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin
2021/483 Esas, 2021/859 Karar sayılı dosyası

DAVACI : ÖZTREYLER DEMİR ÇELİK MAKİNE OTOMOTİV İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVALI : HİDROKONTROL MAKİNA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Sözleşmesel ilişkiden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptali, birleşen dava ise, aynı ilişkiden kaynaklı ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararların tahsiline ilişkin itirazın iptali

KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Dairemizin 19/01/2023 tarih, 2022/1450 Esas, 2023/93 Karar sayılı kararı ile; dosyadaki eksikliklerin tamamlanarak Dairemize gönderilmesi için ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verildiği, eksikliklerin tamamlanması üzerine Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/05/2022 tarih 2020/690 Esas – 2022/437 Karar sayılı dosyanın yeniden Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı-birleşen davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun; Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/27460 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacak ve ilk takip tarihi olan 22/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ile birlikte takibin devamına, takip çıkışı üzerinden %20’den az olmamak icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine, Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/27462 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacak ve ilk takip tarihi olan 22/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ile birlikte takibin devamına, takip çıkışı üzerinden %20’den az olmamak icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında gerçekleşen ‘AK-TAN TİP-1 ve TİP-2 hidrolik sistem projesinin uygulandığı araçlarda kullanılan yağ göstergelerinde arızalar meydana geldiğini ve meydana gelen arızalar davacı şirkete bildirilmişse de sonuç alınamadığını, dava dilekçesinde her ne kadar ayıp ihtarı yapılmadığı iddia edilse de davacı şirkete sayısız kere arıza ile ilgili bildirimde bulunulduğunu, ayrıca zaten davacı vekilinin dilekçesinde hem ihtar olmadığını iddia ettiğini hem de arıza bildiriminden sonra değişim için üretici firma ile iletişime geçtiklerinden bahsettiğini, davacı vekilinin kendi iddiasını daha sonra yine kendi beyanı ile çürüttüğünü, dava dilekçesinde testlerden geçirildiğini bu nedenle de sorumlu olmadıklarını iddia etseler de, herhangi bir ürünün kısa süreli kullanımda bozulmasının onun ayıplı olduğunun göstergesi olduğunu, zaten üründeki ayıp ve arızanın kullanıldıkça anlaşılacağını ve tespit edileceğini, davacı vekilinin ürün seçimi ile ilgili iddiası da asılsız olup davacı şirketin önerdiği ürün araca uygun olmadığı için Savunma Sanayinin olur onayından geçmediğini, ürünlerle ilgili müvekkili şirketin herhangi bir seçimde bulunmadığını, kaldı ki ürün seçilmiş bile olsa ürünün ayıplı olmasının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, davacı şirket ile beraber çizimler yapılmış olup AK-TAN TİP-1 ve TİP-2 hidrolik sistem projesinde proje ortağı da olduklarından müvekkili şirketle beraber aynı şekilde Savunma Sanayine karşı sorumlulukları bulunduğunu, müvekkil şirketin problemli yağ göstergelerinin değişimi ile ilgili servis hizmeti verilmesini davacı şirketten istemişse de davacı şirketin yardımcı olamayacaklarını belirttiğini, bu nedenle de müvekkili şirketin müdahale etmek durumunda kaldığını, yağ göstergeleri arızalanan araçlara müdahale edildiğini, arızalanan yağ göstergelerinin değişiminin yapıldığını, AK-TAN TİP-1 ve TİP-2 hidrolik sistem projesi kapsamında Savunma Bakanlığı, TSK’nın şartı ve yapılan sözleşmenin garanti ve onarım hükümleri gereğince arıza sayısı %10 geçtiği için ve davacı şirket müdahale etmediği için müvekkili şirketin bunu yapmak zorunda kaldığını, ayrıca davacı şirketten tedarik edilen pnömatik valflerde de hava kaçırma problemi yaşandığını, bu araçların tümünün Türkiye’nin farklı şehirlerinde ve hatta yurt dışında (Afrin Suriye) olduğu halde müvekkili şirketin oluşan arızaları gidermek için zorunlu harcamalar yaptığını, bunlarla ilgili haklarının saklı olduğunu, davacı şirket tarafından tedarik edilen malzemelerin tamamına yakınında ayıp bulunduğunu, hatta yağ göstergeleri ve pnömatik valflerin birkaçında, araçlar sahaya çıkmadan bile arıza oluştuğunu, bunun bile hiç kullanılmadan arıza oluştuğunu gösterdiğini, davacı şirket tarafından tedarik edilen ürünlerin ayıplı olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun; Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6954 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ile birlikte takibin devamına, %20’den az olmamak icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine, Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6955 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ile birlikte takibin devamına, %20’den az olmamak icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-birleşen davalı vekili birleşen davaya vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle tensiben; iş bu dava dosyası ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/690 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesine ve yargılamaya Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/690 Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, yapılacak yargılama sonunda; davacı şirketin haksız ve dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“A-MAHKEMEMİZİN 2020/690 ESAS SAYILI ASIL DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
-Davalı-birleşen davacı borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/27460 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 251,89.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Davalı-birleşen davacı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20′ si oranında olan 50,38.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
-Davacının Gebze İcra Müdürlüğünün 2020/27462 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline yönelik talebinin reddine,
-Reddedilen kısım yönünden talep olmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
B-ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2021/483 ESAS, 2021/859 KARAR SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
-Davacı-birleşen davalı borçlunun Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6955 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 17.767,85.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,

-Davalı-birleşen davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
-Davalı-birleşen davacının Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6954 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline yönelik talebinin reddine,
-Reddedilen kısım yönünden talep olmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan, kaldırılarak asıl davamızın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, şöyle ki; ilk derece mahkemesinin hükmüne esas aldığı sayın bilirkişi kurulunun düzenledikleri raporlar uyuşmazlığı çözmekte yetersiz olup denetime de elverişli değildir ilk derece mahkemesinin bu kanıya nasıl vardığı anlaşılamadığını, zira, takip dayanağı cari hesap incelendiğinde de görüleceği üzere, cari hesaba konu satışı yapılan mallar sadece bir projeye ilişkin mallar olmadığını, taraflar arasında başkaca işler için de ticari alım satım olmuş ve aynı cari hesaba işlendiğini,
ayrıca ilk derece mahkemesinin hükmüne esas aldığı sayın bilirkişi kurulunun “davaya konu eserin, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin amacına uygun olarak çalışır durumda olmadığı, amaçlanan görevin yerine getirilmediği
” hususundaki tespitleri hakkında;

kök rapora itiraz dilekçemizde detaylıca belirtildiği üzere; sayın bilirkişi kurulunun ve sayın ilk derece mahkemesinin kabulünün aksine taraflar arasında bir eser sözleşmesi olmadığını, davalı tarafça dahi böyle bir eser sözleşmesi dosyaya sunulmadığını, söz konusu ürünlerin müvekkil tarafından meydana getirilecek bir eserin parçası olması halinde, bu ürünlerin ayrı bir sipariş konusu olamayacağı gibi, tesliminin de eserden bağımsız bir şekilde ayrıca gönderilmesi/teslim edilmesi, ayrı bir faturaya konu edilmesi söz konusu olmazdı, ayrıca bu ürünlerin montajı da bizatihi eseri meydana getirecek yüklenici tarafından yapılması gerekeceğini, dolayısı ile müvekkil ile davalı arasındaki uyuşmazlığa eser sözleşmesi hükümleri değil, satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini, uyuşmazlığa eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması açıkça usul ve yasaya aykırıdır. ilk derece mahkemesinin hükmüne esas aldığı bilirkişi kurulu raporu yetersiz olduğu gibi denetime de elverişsiz olduğunu, dosya taraflarının itirazlarını karşılamadığı gibi “davacı tarafın incelenmiş olan yasal defterlerine göre, 2020 yılı sonunda 3.254,47 TL.- tutarındaki bir faturanın sehven Euro hesabına kayıt edildiği için alacağın daha farklı çıktığı anlaşılmıştır. (raporun 4. sayfası ilk paragrafı)” hususundaki tespite nasıl varıldığı anlaşılamadığını,
yargılama sırasında davalı şirkete ait Euro ve TL olarak ayrı ayrı tutulan cari hesap ekstreleri sunulduğunu, söz konusu cari hesap ekstreleri incelendiğinde de görüleceği;

bilirkişi kurulunun belirttiğinin aksine kayıtlara işlenmiş 3.254,47 TL.- tutarındaki bir fatura bulunmadığını, bilirkişinin cari hesap bakiyesini bir fatura gibi değerlendirmiş olduğu düşünüldüğünü, zira bu tutar, takip konusu ettikleri tutar olduğunu, bilirkişinin bu tespiti bir yanılgıya dayandığını, bilirkişi kurulu “davacının beyan ettiği gibi bağlantı vidası deliğinin büyütülmesi ile ilgili bulgu görülmemiştir.” şeklinde tespitte bulunmuş ise de; bilirkişi ek raporunun 14. sayfasında bulunan “yerinde tespit sırasında 11/04/2022 tarihinde özteeyler firmasında çekilen fotoğraflar” başlıklı fotoğrafta bulunan valfin bağlantı vida deliğinin matkapla büyütüldüğü aşikar olduğu halde bu sonuca nasıl vardığı/varabildiği anlaşılamadığını, sayın bilirkişi kurulu raporunda devamla; “matkap ile bağlantı yuvası çapı büyütülünce valf gövdesinde yırtılma veya basıncı karşılamama durumunda patlama, delinme, deformasyon oluşması kaşınılmaz durumdur.” şeklinde görüş bildirmiş olup bu husus itirazlarımızın haklılığını da gösterdiğini, bilirkişinin bu kabulü, ticari hayata, usul ve yasaya, dosya kapsamı ile uyumlu olmadığını, açıklanan nedenlerle;

istinaf başvurularının kabulü ile;

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 tarihli, 2020/690 Esas 2022/437 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel Mahkeme Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/690 E. 2022/437 Karar sayılı ve 18.05.2022 tarihli kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan gerekçeli kararın tarafımıza tebliğ edilmesi ile birlikte süresi içerisinde tehiri icra talepli olarak istinaf kanun yoluna başvurarak ilgili kararın kaldırılarak birleşen davamızın kabulüne asıl davanın ise reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirket ile davacı/birleşen davada davalı şirket arasında gerçekleşen ‘AK-TAN TİP-1 ve TİP-2 HİDROLİK SİSTEM PROJESİ’ nin uygulandığı araçlarda kullanılan yağ göstergelerinde arızalar meydana gelmiş ve meydana gelen arızalar davacı/birleşen davada davalı şirkete bildirilmişse de sonuç alınamadığını, davacı/birleşen davada davalı şirkete birçok kez arıza ile ilgili bildirimde bulunulduğunu, davacı/birleşen davada şirketin önerdiği ürün araca uygun olmadığı için savunma sanayinin olur onayından geçmediği gibi ürünlerle ilgili de müvekkil şirket herhangi bir seçimde bulunmadığını, çizimler davacı/birleşen davada davalı şirket ile beraber yapılmış olup AK-TAN TİP-1 ve TİP-2 HİDROLİK SİSTEM PROJESİNDE proje ortağı olduklarından da müvekkil şirketle beraber aynı şekilde savunma sanayine karşı sorumlulukları bulunduğunu, yerel mahkeme kararında her ne kadar davacı/birleşen davalının yüklenici konumunda olduğunu, sadakat ve özenle ifa etme borcunu gereği gibi yerine getirmeyerek basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranmadığından oluşan zarardan sorumlu olduğunu söylese de davalı /birleşen davada davacı müvekkil şirketin de davaya konu projeye çeşitli montaj işlemleri yaparak müdahil olduğunu belirterek maddi zarar tutarından eşit oranda kusurlu olduğunu kabul ettiğini bu durumun hatalı olduğunu, davacı/birleşen davada davalı taraf basiretli bir yüklenici gibi davranmamış ve müvekkil şirketin yaşanan problemlere müdahale etmesini söylemesi halinde de servis hizmeti konusunda müvekkil şirkete yardımcı olamayacaklarını belirttiğini, işbu durumda müvekkil şirketin bir kusuru olmayıp tüm kusur oranından davacı/birleşen davada davalı sorumlu tutulması gerektiğini, olay kapsamlı değerlendirildiği takdirde müvekkil şirketin ciddi oranda mağduriyet yaşadığı tespit edilmesi gerekirken maddi zarar oranında davacı/birleşen davada davalı ile eşit kusur oranına hükmedildiğini, bu durum hukuka aykırı olup müvekkil şirketin mağduriyetini arttırdığını, bilirkişi raporlarında hesaplama hataları yapıldığını, davacı/birleşen davada davalı ile müvekkkil şirket arasındaki ticari ilişki TL , Euro ve USD para birimlerinde yapıldığını, ayrıca dava konusu icra takiplerindeki bedeller hem TL hem de Euro kuru üzerinden talep edildiğini, dolayısıyla ticari bakiyenin hem TL hem de döviz olarak ele alınması gerekeceğini, davalı/birleşen davada davacı tarafından 02.10.2018 tarihinde davacı/birleşen davada davalıya üç adet Euro çek verildiğini, bunlar TL borçların karşılığı olduğunu, dolayısıyla bu üç adet Euro çeki TL borçlarından mahsup edilmesi gerektiğini, bu Euro çekleri dışındaki döviz hareketleri kendi para biriminden mahsup edilmesi gerektiğini,
bilirkişi raporu davacının beyan ettiği gibi bağlantı vidası deliğinin büyütülmesi ile ilgili bulu görülmemiş dediğini, bu durum iddialarımızı doğrular nitelikte olduğunu, ancak hesaplama yapılırken makaralı valfler için birim fiyat 86,90 Euro – Çekmeli Valfler için ise birim fiyatı 52,80 Euro üzerinden yapıldığını, işbu hesabın hatalı olduğunu, işbu dosyada görüldüğü üzere 23.12.2019 tarihli faturada davacı-Hidrokontrol firması tarafından Makaralı Valfler için birim fiyatı 189,22 Euro- Çekmeli Valfler için de birim fiyatı 99,36 Euro olarak düzenlendiğini, 2019 tarihli faturada dahi birim fiyatları bu bedellerdeyken bilirkişinin neye göre birim fiyatı hesapladığı anlaşılamadığını, yerel mahkemenin kararında 05.06.2020 tarihli faturanın doğru olduğunu diğer faturaların ise dava tarihinden sonra olduğundan tarafların haklılık durumunun dava tarihine göre belirleneceğinden mahkemece ilgili tutarların dikkate alınamayacağı söylendiğini, diğer faturalar her ne kadar dava tarihinden sonra olsa da faturaların doğruluğu ve müvekkil şirketin davacı/birleşen davada davalıdan alacağı olduğu tespit edilmiştir. bu nedenle diğer faturalarında mahkemece dikkate alınması gerektiğini, açıklanan sebeplerle,

öncelikle, tehiri icra taleplerinin kabulüne,

istinaf başvurusunun kabulüne,

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/690 E.- 2022/437 K. sayılı 18.05.2022 tarihli kararının kaldırılarak birleşen davamızın kabulüne, asıl davanın reddine karar verilmesi,

yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin önerdiği italyan menşeli “Ikron” marka malzemenin araca uygun olmaması söz konusu bile değildir. ayrıca ürün seçimi bizatihi, davalı tarafından yapılmıştır. müvekkil şirketin AKTAN TİP-1 ve TİP-2 HİDROLİK SİSTEM PROJESİ’nde proje ortağı ya da savunma sanayisine karşı sorumlu olması söz konusu bile olmadığını, müvekkil davacı şirketin, savunma bakanlığına ait AKTAN-1 ve AKTAN-2 projesinin tamamını meydana getirmesi söz konusu bile olmadığını, müvekkil şirket, davalı şirketin istemi üzerine söz konusu projedeki bazı boruların emsaline uygun olarak hazırlanması ve bu boruların montajını sağladığını, davalının dilekçesinde belirttiği “beraber çizimler yapılmış” olan husus bu borulara ilişkin olduğunu, eser anlamında müvekkilin söz konusu boruların hazırlanması ve montajı dışında söz konusu projeye müdahalesinin olmadığını, halen söz konusu valfler davalı elinde bulunmakta olup bu valfleri yeniden incelemelerini tavsiye ettiklerini, bilirkişi kurulu kök raporunda yağ göstergelerinin montajı hususunda, “…montaj işlemi sırasında alt ve üst montaj deliklerinden aynı oranda ve aynı düzlemde (düşey olarak) eşit kuvvetle sıkılması önemli bir husustur. farklı az veya çok sıkma kuvveti ile sıkılması durumunda montaj bölgelerinden yağ sızıntıları olabilmektedir. ancak montaj problemleri ile ilgili olarak birkaç denemeden sonra sızıntı yada arıza durumunun önüne geçilebilecek tedbirlerin alınması, montaj kolaylığı veya montajın nasıl yapılacağı ile ilgili yöntemlerin geliştirilmesi de o denli kolaylaşacaktır…” açıklamalarda bulunarak, montajın düzgün yapılmaması halinde yağ kaçaklarına sebep olacağını bildirdiğini,

diğer bir deyişle sayın bilirkişinin de tespit ettiği üzere yağ göstergelerinin düzgün montaj edilmemesi arızanın asıl sebebi olduğunu, üründen kaynaklanan bir arıza söz konusu olmadığını, dosya kapsamı incelendiğinde, dosya mevcut yazışmalar, taraf ve tanık beyanları ile sabit olduğu üzere, dava konusu yağ seviye göstergeleri, pnomatik valflerin montajının ve malzeme seçiminin bizatihi davalı tarafından yapıldığı, müvekkilin bu malzemelerinin satıcısı olduğu, alışverişin doğal sonucu olarak tarafların irtibat içerisinde olduğunun ortaya çıktığını, açıklanan nedenlerle;
davalının istinaf başvurusunun reddine, istinaf başvurusunun kabulü ile; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 tarihli, 2020/690 Esas 2022/437 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,

asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine
karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmesel ilişkiden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptali, birleşen dava ise, aynı ilişkiden kaynaklı ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararların tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı tarafça 3.254,47.-TL asıl alacak ve 4.767,25.-EURO asıl alacağı üzerinden davalı aleyhine icra takiplerine girişilmiş, davalı-birleşen davacı tarafça ise, 35.535,70.-TL asıl alacak ve 9.459,73.-EURO asıl alacak ve ferileri üzerinden karşı taraf aleyhine icra takiplerine girişilmiş, ödeme emirlerine vaki itirazlar üzerine taraflarca eldeki itirazın iptali davaları açılmıştır.
Taraflar arasında AK-TAN TİP-1 ve TİP-2 hidrolik sistem projesinin gerçekleştirilmesine yönelik ilişki bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafça proje kapsamındaki araçların yağ göstergeleri ve pnömatik valflerin temin ve davalıya tesliminin yüklenildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça özellikle dava konusu parçaların montajı yükümlülüğünün kendisine ait olmadığı, bu nedenle sözleşmesel ilişkinin eser değil, satım sözleşmesine dayalı olduğu iddiası bulunmaktadır. Bu noktada yapılan değerlendirmede, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi bulunmamakta olup teklif üzerine ürün temini yapıldığı anlaşılmaktadır. Bundan ayrı olarak bizzat davacı tarafça dava konusu projedeki bazı boruların hazırlanması ve montajının kendisi tarafından yapıldığı bildirilmiştir. Öte yandan, taraflar arasındaki ürün temini ilişkisi noktasında projede kullanılacak ekipmanların (yağ göstergeleri, valfler) seçimi hususunda da açık bir belirleme bulunmamaktadır. Bu haliyle, davacının ediminin sadece ekipmanları temin ve davalıya tesliminden ibaret olmadığı, dava konusu araçlarda kullanılacak olan ekipmanların seçim, montaj işlemlerinin belirlenmesi, düzeltme ve iyileştirme faaliyetlerinin tarafların teknik personellerinin gözetim ve denetiminde devam eden bir süreç olduğu anlaşıldığından uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından mahkemenin bu yöndeki kabulü yerindedir.
Mahkemece dava konusu uyuşmazlık hakkında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup hükme dayanak bilirkişi raporunda, dava konusu ekipmanlarda tasarlama şeklinde yapılan bir projeye dayanarak seçilen ürün ve malzemelerin seçimi ile ilgili sıkıntıdan bahsedilebileceği, montaj veya kullanıcı hatası ile ilgili olarak yapılan araçların birinde, ikisin veya üçünde hatalar olabileceğinin kabul edilebileceği, bu miktar için montaj ve kullanıcı hatasından şüphelenilebileceği, bu durumun genele yayılamayacak kadar sınırlı olacağı, yapılan teklif ve temin edilen ekipmanların, araçlarda kullanılacak Hidrolik Sistem Projesi olarak yer aldığı, yapılan işin teklif formuna göre tümden bir aykırılıktan bahsedilemeyeceği, tümden ayıplı sayılamayacağı, nefaset kurallarına göre kabul edilebilir olduğu, mevcut durumun, yapılan imalatların devreye alınması ve hemen sonrasında çalıştırılmaya, kullanılmaya başlanması ile ortaya çıkabileceği, dolayısıyla gizli ayıp sayılması gerektiği, bedelde indirim yapılarak eserin kabul edilebileceği mütalaa edilmiş, özellikle, davacının iddia ettiği gibi bağlantı vidası deliğinin büyütülmesi ile ilgili bulgu tespit edilemediği bildirilmiştir. Dolayısıyla, ayıbın daha çok dava konusu ekipmanların seçiminden kaynaklandığı, davacı yüklenicinin kusursuzluğunu ispatlayamadığından oluşan zarardan sorumlu olduğu, davalı iş sahibinin de, davaya konu projeye çeşitli montaj işlemleri yapmak suretiyle müdahil olduğu anlaşıldığından mahkemece tarafların zararın gerçekleşmesine eşit orandaki kusurlarıyla etkili olduklarının kabulü ile maddi zarar tutarının yarısından davacı-birleşen davalı yüklenicinin sorumlu tutulması gerektiği yönündeki kabul gerekçesi de yerindedir.
Davalı iş sahibince ayıptan kaynaklı zararların davacının hakettiği iş bedelinden mahsubu istenmeyip bu zararların ayrıca hükme bağlanması için ayrıca dava açıldığından mahkemece davacının asıl davada hakettiği toplam 39.946,09.-TL bakiye iş bedelinden mahsup yapılmadan hüküm kurulması gerekirken mahsup suretiyle hüküm kurulması doğru değilse de tarafların bu yönde açık istinafları bulunmadığından mahkemece asıl davada mahsup neticesi bakiye 251,89.-TL yönünden itirazın iptaline, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesi sonuç itibariyle yerindedir.
Hükme dayanak bilirkişi raporuna göre ayıp giderim bedeline ilişkin birleşen davada talep edilen takibe konu bedellerin valfler ve yağ göstergelerindeki ayıp nedeniyle tespit edilen (27.370,86 + 12.323,34) 39.694,20.-TL, sistem yağı, işçilik ve yol masraflarından kaynaklanan zararın ise 35.535,70.-TL olduğu yönündeki fiyat belirlemesi yerinde olduğundan mahkemece mahsuba konu edilmeyen 35.535,70.-TL zararın yarı yarıya sorumluluk gereği yarısının davacıdan tahsiline ilişkin itirazın iptali yönündeki birleşen davanın kısmen kabulü kararı da yerinde olup itirazın iptali davalarının takip talebindeki miktarla sınırlı olması, takip talebine konu edilmeyen sonradan ortaya konulan alacağın ise ayrı dava konusu olması nedeniyle mahkemece takiple sınırlı olarak inceleme yapılıp hüküm kurulması da yerindedir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen kararlar yerinde olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı Hidrokontrol şirketi yönünden asıl dava yönünden alınması gerekli 179,90 TL ve birleşen dava yönünden alınması gerekli 1.213,72 TL istinaf karar harcı toplamından peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 1.009,22 TL nin adı geçenden tahsili ile hazineye irat kaydına,(harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-Birleşen dosya davacısı Öztreyler şirketi yönünden asıl dava yönünden alınması gerekli 179,90 TL ve birleşen dava yönünden alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcı toplamından peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 99,2 TL nin adı geçenden tahsili ile hazineye irat kaydına,(harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 01/03/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip 124758
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸