Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/21 E. 2023/452 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/21
KARAR NO : 2023/452
KARAR TARİHİ: 27/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 12/05/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : 2020/201 Esas -2022/495 Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedelin tahsili ve icra ilamsız takip nedeniyle icra takibinden sonra açılan borçlu olunmadığının tespiti
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekil eden ile davalı arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkilinin yedi adet demir yolu aracına ait vinçlerin kumandasının yapılması işi için malzeme ve işçilik ücretine tekabül eden toplamda 106.537,48 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, vekil edenin ticaret gereği 03/05/2018 tarih, Seri-A 030339 fatura nolu 106.537,48 TL tutarında irsaliye faturası düzenlediğini, anlaşmaya göre normal seyrinde bir kısım teslimatların yapıldığını ve ödemelerin de devam ettiğini, bir süre sonra karşı tarafın ödemede bulunmadığını, sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini, vekil edenin kendisine yapılan 70.000,00 TL’lik ödemeden sonra devamla ödeme yapılmaması üzerine davalıya 11/07/2018 tarihinde Kocaeli 5. Noterliği’nden 15576 yevmiye nosu ile bir ihtarname gönderdiğini, ihtarnamede 36.286,00 TL borcun ödenmesini aksi takdirde dava ve takip yollarına başvurulacağının belirtildiğini, Demiryapı İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş. 18/07/2018 tarihinde gönderdikleri ihtarnameye ilgi tutularak bir karşı ihtarname ile müvekkilin bir alacağı olmadığını vekil edenin borçlu olduğunu bildiren bir ihtarnamenin müvekkiline gönderildiğini, sonrasında davalının, diğer şirketçe tarafına yapılan ihtarla alakasız şekilde, kendilerinin ihtarnamesinin haklılığını anlayarak ve borcun devam ettiğini kabul ederek 20/08/2018 tarihinde vekil edenin 10.000,00 TL daha ödemede bulunduğunu, sonrasında ise bir ödemede bulunmadığı gibi bundan sonra yine anlamsız şekilde 13/12/2018 tarihinde vekil edene karşı Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nde 2018/80457 Esas dosyasında alacaklısının “…” borçlusunun “…” olduğu 80.000,00 TL tutarında icra takibinin başlatıldığını, vekil edene karşı tarafın manası olmayan, haksız ve hukuka aykırı işlemlerini anlayamamış, karşı taraftan kalan bakiye 26.000,00 TL civarındaki(asıl borç bakımından) alacağını talep etmek için ve karşı tarafa söz konusu icra dosyasından veya herhangi bir şekilde borcu bulunmadığının tespiti için taraflarına geldiğini, bu sebeple 28/05/2019 tarihinde arabuluculuk yoluna gidildiğini fakat anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerden dolayı müvekkilinin Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/80457 Esas sayılı takip dosyasından ve herhangi bir sebepten karşılığı olmayan borçlardan sorumlu olmadığı gerekçesi ile davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/80457 Esas sayılı takip dosyasının iptaline, davalı tarafından fatura nedeniyle, vekil edene borçlu bulunduğunun tespiti ile fatura tarihinden itibaren bakiye 26.00,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine, müvekkile karşı haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine girişildiğinden %20’den az olmamak üzere Kötüniyet ve İcra İnkar Tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılarak davanın kabulüne karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde belirttiği hususların tümüyle maddi gerçekten uzak olduğunu, vekil eden ile davacının satım sözleşmesi değil eser sözleşmesi yaptıklarını, 7 adet demir yolu aracı için 7 adet vinç kumanda sisteminin davacı tarafından sıfırdan meydana getirilip üretilerek vekil edens şirkete eksiksiz olarak eser sözleşmesi kapsamında teslim edilmesi gerekirken davacı tarafından üretilen vinç kumanda sistemleri üretimden kaynaklı arıza ve bozukluk sebebiyle müvekkil şirkete ayıplı bir şekilde teslim edildiğini, davacı tarafından üretilen 7 adet vinç kumanda sisteminde üretimden kaynaklanan gizli ayıp meydana geldiğini ve bu ayıp sebebiyle dava konusu vinç kumanda sistemleri vekil eden şirket tarafından kullanılamadığını, davacı tarafa dava konusu mallardaki ayıpların giderilmesi için defalarca kez bildirimde bulunulmasına karşın davacı tarafın ayıplarının giderilmediğini, bunun üzerine davacıya yapılan ayıp ihbarları sonuçsuz kalınca Kocaeli 6. Noterliğinden kendisine ihtarname gönderildiğini, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde ihtarnameden sonra ödeme yapıldığını belirtmiş ise de yapılan ödemenin kendisine muhasebel bir kaydın silinmemesinden kaynaklı sehven yapılan bir ödeme olduğunu, bu nedenlerle esasa ilişkin beyanlarının dikkate alınarak davanın esastan reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücertinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Açılan menfi tespit ve alacak davalarının ayrı ayrı kabulüne, Davacının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/80457 Esas sayılı takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, toplam 26.000,00 TL alacak bedelinin 12/05/2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine ”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Dosya esas numarası ve taraflarını belirtmiş olduğu dava dosyası 27.10.2022 tarihinde karara bağlanmış olduğunu, iş bu kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu,
-Davacı tarafından üretilen 7 adet vinç kumanda sisteminde üretimden kaynaklanan gizli ayıp meydana geldiğini ve bu ayıp sebebiyle mallardaki arıza ve bozukluklar sebebiyle dava konusu vinç kumanda sistemleri davalı vekil eden şirket tarafından kullanılamadığını, dosyada içerisinde bulunan tcdd tarafından teslimden itibaren değişik tarihlerde tutulan tutanaklarda dava konusu vinç kumandalarının çalışmadığı açık olduğunu, kumandalar atıl vaziyette kalarak araçların manuel çalıştırıldığının tutanaklarla sabit olduğunu, kumandaların çalışmadığı ayıplı olduğu açıkken yerel mahkeme aşağıda detaylı olarak belirteceği sebeplerle eksik inceleme ile oluşturulduğunu, bilirkişi raporuna göre hüküm tesis ettiğini,
-Gerek 27.12.2022 tarihli ve gerekse 15.07.2022 tarihli bilirkişi raporu eksik inceleme ile oluşturulmuş olup hükme esas alınamayacağını, bilirkişi raporlarında kumandalar üzerinde birebir bir inceleme yapıladığını, dosya üzerinden yapılan incelemenin hatalı olduğunu, yerel mahkeme yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması ve dava konusu ayıplı kumandaların yerinde inceleme ile rapor alınması taleplerinin ise reddettiğini,
-Bilirkişi ek raporunda bu kumandalarla ilgili olarak tcdd tarafından iletilen belgelerde sadece vinç kumanda sisteminin arızalı olduğunun yazıldığını, bu arızaların neler olduğunun belirlenemediğini kullanıcı kaynaklı mı yoksa üretim kaynaklı mı olup olmadığı konusunda dosyada bilgi bulunmadığı belirtildiğini, dava konusu 7 adet vinç kumandasından 2 kumanda tcdd malatya bölgeye ait dsm100 ve dsm250 makinelerinde, 2 kumanda tcdd adana bölgeye ait dsm100 ve dsm 250 makinelerinde, 1 kumanda ise konya hızlı trene verilen dsm250 makinesinde bulunduğunu, bu kumandalarla ilgili olarak arızaların ne olduğunun tespitinin ancak yerinde bilirkişi incelemesi ile net olarak anlaşılacağı için yerinde inceleme talep edilmiş ise de bu taleplerinin reddedildiğini, kumandaların üzerinde bir inceleme yapılmaksızın düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı açık olduğunu,
-İki kumanda ise bilirkişinin incelemesine sunulduğu halde eksik inceleme ile rapor oluşturulduğunu, bu iki kumandaya ilişkin belirtilen ilk keşif tarihi 08.10.2021 olarak belirlendiği halde 07.10.2022 tarihinde davacı vekili keşfin ertelenmesini talep ettiğini ve tarafça keşfin ertelendiği telefonla öğrenildiğini, yeni keşif tarihi ise 22.10.2021 olarak belirlendiği halde taraflarına yeni keşif tarihine ilişkin olarak bir tebligat yapılmadığını, 22.20.2021 tarihinde keşif mahalline gidildikten sonra tarafımıza telefonla ulaşıldığını ve apar topar koşturarak keşif mahalline son dakikada tutanak tutulurken yetişildiğini, bu husus 22.10.2022 tarihli keşif tutanağı ile sabit olduğunu, keşif günü taraflarına önceden tebligatla bildirilseydi iki kumandanın test edilebilirliği sağlanabileceğini, bu hususun da yeteli inceleme yapılmaksızın hükümün tesis edildiğini ortaya çıkardığını,
-Gerekçeli kararda davacı lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken menfi tespit davası ve alacak davası yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de kanuna aykırı olduğunu, istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu,
-Bu nedenlerle; yerel mahkemenin ilamının “kaldırılmasını” ve açıklanan sebepler ile talepleri doğrultusunda “davanın reddine” aksi kanaat oluşursa kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere iadesine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedelin tahsili ve icra ilamsız takip nedeniyle icra takibinden sonra açılan borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, açılan menfi tespit ve alacak davalarının ayrı ayrı kabulü ile davacının takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, 26.000,00 TL alacak bedelinin 12/05/2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hükme karşı, davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili, taraflar arasında yedi adet demir yolu aracına ait vinçlerin kumandasının yapılması işine ilişkin 106.537,48 TL bedelli sözleşme bulunduğunu, sözleşme bedeli için davacının 106.537,48 TL tutarında fatura düzenlediğini, sonrasında davalı tarafça sözleşme kapsamında ödenan bedel için icra takibi başlatıldığını belirterek davacı aleyhine başlatılan icra takibi dosyasında borçlu bulunmadığının tespitine, takip dosyasının iptaline, davalı tarafından fatura nedeniyle fatura tarihinden itibaren bakiye 26.00,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise, davacı tarafından üretilen vinç kumanda sistemleri üretimden kaynaklı arıza ve bozukluk sebebiyle gizli ayıplı olarak teslim edildiğini, ayıp ihbarlarında bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında yapılan 23.07.2017 tarihli anlaşmaya göre 7 adet demiryolu taşıtlarında kullanılmak üzere vinç kumanda sisteminin üretilmesini üstlendiği, sözleşme içeriğinden taraflar arasındaki ilişki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmal etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Eksik işlerle ilgili teslim alınırken itirazi kayıt ileri sürmeye ve ihbarda bulunmaya gerek yoktur. Zamanaşımı süresi içinde işin eksik yapıldığı iş sahibince ileri sürülebilir.
Ayrıca, 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi hükmünde bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmazsa faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Eldeki davada, az yukarıda tarih ve sıra numarası belirtilen takip konusu fatura davalı iş sahibinin defter ve kayıtlarına işlenmiş olup 8 gün içerisinde itiraz edildiği ileri sürülüp ispat edilmediğinden içerikleri kesinleşmiştir. Nitekim bu husus mahkemenin de kabulündedir. Yine, dosya kapsamında sözleşme konusu malların ne zaman davalı işsahibine teslim edildiğine ilişkin belge bulunmasa da, asıl iş sahibi kurumun, ürünlerin kesin kabullerini sırasıyla 14/09/2017 ve 13/04/2018 tarihlerinde gerçekleştiği, bu şekilde iş sahibinin işi eksiksiz teslim aldığı ve açık ayıplarla ilgili muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinin kabulü zorunludur. Bu halde davalı iş sahibi ancak sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların varlığı ve bunları ortaya çıkmasından itibaren gecikmeksizin yükleniciye bildirmesi halinde giderilmesini ya da bedelinin iş bedelinden düşülmesini isteyebilecektir. (Emsal Yargıtay 15. H.D. 2017/1382 E,2017/3332 K ve 2017/1382 E, 2017/3332 K sayılı kararları)
Söz konusu açıklamayı somut uyuşmazlığımız bakımından değerlendirdiğimizde; mahkemece yargılama aşamasında Makine mühendisi tarafından alınan 27/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”söz konusu teslimatlardan yalnızca ilk 2 parti dahilinde olan toplam 9 adet poz otosunun kesin kabullerinin sırasıyla 14/09/2019 ve 13/04/2018 tarihlerinde gerçekleşmiş” olduğu, vinç kumandalarının TCDD’nin araçlarına takıldığının anlaşıldığı, bununla beraber kumandaların araçlara takılma tarihlerinin verilmediği, araçlarda kullanılan vinçlerin tabloda özetlenmiş arızaları gösterdiği, bu arızaların giderilip giderilmediği, giderilmiş ise hangi parçaların değiştirildiği konusunda dosyada bilgi olmadığının görüldüğü, ayrıca vinç kumandalarının davacı tarafından davalıya teslimi sırasında bir test yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bir tutanağın olup olmadığı konusunda dosyada bilgi olmadığı, keşif sırasında davalının iş yerinde mevcut olan dava konusu kumandalardan 2 tanesinin çalışır durumda olmadığı ve test edilmediği, çalışır durumda olsa bile keşif sırasında kumandanın kullanılmasına uygun vinçlerin hazır olmadığının anlaşıldığı, dosyadaki bilgilerle dava konusu ürünlerde ayıp olup olmadığının tespit edilemediği, tutanaklarda kumandalarda arıza olduğu belirtilmiş olmasına rağmen bu arızaların detayının verilmediği, dava konusu kumandaların test edilmediği, bir kısım kumandaların araçlar üzerinde bulunduğu, bu nedenle ayıbın mahiyetinin detayının kumandaların araçlar üzerinde bulunduğu, bu nedenle ayıbın mahiyetinin detayının dosyadan anlaşılmadığı” şeklinde görüş beyan edildiği, itiraz üzerine Makine mühendisi tarafından alınan 15/07/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda;” 9 adet poz otosunun kesin kabulleri sırasıyla 14.09.2017 ve 13.04.2018 tarihlerinde gerçekleştiği belirtilmiştir. Kesin kabulleri yapılmış olan poz otolarının üzerinde dava konusu vinç kumanda sistemlerinin de çalışır durumda olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 28.09.2018 tarihinde 403778-04 nolu makinada kumanda sisteminin çalışmadığının tespit edildiği dikkate alındığında, dava konusu kumanda sistemlerinin belirli bir süre makinalarda çalıştığı düşünülmektedir. Bu kumanda sistemlerinde görünür bir ayıp olsaydı ilk anlarda kumanda sisteminin çalışmayacağı görülürdü. Kumanda sistemlerinin uzun bir süre çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bununla beraber kumanda sistemlerinde arızaların olduğu, bu arızaların neler olduğunun belirlenmediği, sadece sistem çalışmıyor dendiği, kullanıcı kaynaklı mı yoksa üretin kaynaklı mı olup olmadığı konusunda dosyada bilgi olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Keşif sırasında 2 adet kumanda sisteminin açılmış bir durumda olduğu tespit edilerek fotoğrafları kök raporda verilmiştir. Bu kumanda sisteminin mevcut haliyle çalışır durumda olmadığı tespit edilerek kök raporda yazılmıştır. Bu kumanda sistemlerinin çalışır durumda olsa bile keşif sırasında test edilemeyeceği de belirtilmiştir.” şeklinde rapor tanzim edilmiştir. Ayrıca, davacı tarafça aşamalarda başka bir firmadan temin edilen açı sensörlerinin arızalı olması sebebiyle dava konusu kumandaların sistemlerini bozulduğunu ileri sürülmüştür. Mahkemece, davacı yüklenicinin edimini üstelendiği vinç kumada sistemlerinin sözleşmeye uygun olarak imal edilip davalıya teslim edildiği, 7 adet kumanda sisteminden 2’si haricindeki kumandaların kullanımda olduğu, sonradan çıkan arızaların ayıplı olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı, trenlerin seferde olması nedeniyle kurulu olan sistemlerin incelenmesinin fiili imkansızlık dahilinde olduğu, incelenemeyen kumandalar yönünden bilirkişi raporuna, sunulan/sunulmayan delillere ve ispat yüküne itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; az yukarıda açıklandığı üzere alınan bilirkişi raporlarında belirtilen sözleşme konusu makinelerin ikisinin keşfen incelenerek rapor hazırlandığı, ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı iş ise ayıbın niteliği ( açık ayıp-gizli ayıp), ayıbın üretimden mi kaynaklı, kullanıcı hatasından mı kaynaklı olduğu, ayıbın ortaya çıkmasına sebebiyet veren başka etkenler olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılmadığı gibi, dava konusu kumandaların ikisi üzerinde yapılan inceleme ile yetinilerek diğer kumandalar hakkındaki ayıp iddiası konusunda da mahkemece bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; davalı ayıplı ifa iddiasında bulunduğuna göre sözleşme konusu ürünleri hazır etme yükümlülüğü de ona ait olduğundan davalı vekiline ayıplı iddia edilen ürünlerin test edilebilirliğinin sağlaması ve keşfen incelenmesi konusunda ürünleri ne zaman ve nerede hazır edileceği hususunda açıklamada bulunması ve gereğini yerine getirilebilmesi için uygun bir süre verilmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nın 281/3 maddesi gereğince dosyaya rapor sunan bilirkişiden veya yeni bir uzman bilirkişi marifetiyle, sözleşme konusu ürünlerin bulunduğu mahalde (başka yargı çevresinde bulunması durumunda istinabe yoluyla) keşif de yapılarak dava konusu eserin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın açık mı gizli mi olduğu, kullanıcı hatasından mı yoksa imalattan mı kaynaklı olduğu, ayıp var ise ortaya çıkmasına sebebiyet veren başka etkenler olup olmadığı, davalının ihbar yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususları taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde incelenip değerlendirilerek ve gerekçeli, denetimine elverişli rapor alınıp, şayet ayıplı imalat varsa sözleşme götürü bedelle kararlaştırıldığından hak edilen iş bedelinin saptanabilmesi için ayıp savunması bulunduğundan, imalâtdaki ayıplar gözetilerek fiziki oranı bulunmalı, bu fiziki oran sözleşme bedeli olan 106.537,48 TL’ye uygulanmalı, ödemeler nazara alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceğinden yukarıda yazılı sebeplerden dolayı eksikliklerin tamamlanması amacıyla diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin dosyanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin KABULÜ ile, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 Tarih ve 2020/201 Esas, 2022/495 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeniden bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına davalı tarafından yatırılan istinaf nispi karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça ödenen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı