Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1575
KARAR NO : 2023/1804
KARAR TARİHİ : 28/12/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 12/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
NUMARASI : 2021/767 Esas -2023/698 Karar
DAVACI : METEK MAKİNE ÇEVRE TURİZM ENERJİ İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
DAVA : Faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davacı vekili
Taraflar arasındaki faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;
Vekil edenin şirketin davalı şirkettten faturalardan kaynaklı cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili istemli olarak Gebze 4. İcra Müdürlüğü 2018/8453 E.Sayılı dosyası ile ilamsız icra yolu ile takip başlatıldığını, borçlunun süresi içinde haksız ve kötü niyetli olarak borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiğini, icra takibini durdurduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, vekil eden şirket kayıtları ve toplanacak delillerin, borçlunun itirazının haksız olduğunu gösterdiğini, bu haksız itirazın iptali için mahkemeye başvurmak zaruretinin hasıl olduğunu, Gebze 4.İcra Müdürlüğü 2018/8453 E.sayılı doyasına yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamını, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;
Davanın zamanaşımı yönünden inceleme yapılarak reddini, davacı şirketin tek yetkilisinin … ve vekil eden Erdem Makina adı altında 2008 yılından başlayarak dava dışı CVS Makina İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait fabrikada ortak iş yaptığını, müvekkilin işlerinin, adına vekaleten eşi tarafından yürütülmekte olduğunu eşi … ve … tarafından 2013 yılında davacı şirketin kurulduğunu ve ortak iş yapmaya devam edildiğini, 2015 yılında iflas erteleme sürecine giren CVS şirketinin işlerinin kötüye gitmesiyle tarafların ortak iş yapmayı … ’ın isteğiyle bıraktığını, uzun yıllar vekil eden ile çalışan …’ ın iş yeri adına zaman zaman hareket ettiği ve işleyişi bildiği için vekil edene muhasebesine vekil edene adına işbu faturaları ibraz ettiğinin vekil eden tarafından sonradan fark edildiğini, davacının alacağına dayanak kabul ettiği faturalarda yapılan işin belirtilmediğini, “Muhtelif İşçilik” yahut “Malzemeli İşçilik” alacağı şeklinde soyut beyanlarla müvekkilini zarara uğratmaya çalıştığını, 2014 ve 2015 yıllarında CVS Makina ekonomik olarak işleri kötüye gitmesiyle iflas erteleme sürecine girdiğini, …’ın kararıyla tarafların ortaklığının sona erdiğini, …’ in 10.000,00 TL karşılığında payını devrettiğini ancak kendisine böyle bir para ödenmediğini, ortaklığın sona ermesiyle mülkiyeti vekil edene ve …’e ait olan iş makinalarının bir kısmı … tarafından götürüldüğünü ancak bununla ilgili de hiçbir ödeme yapılmadığını, Metek şirketinin vekil edene karşı alacaklı değil borçlu konumda olduğunu, vekil edenin borçlu olmadığının tespiti ile haksız davanın reddini, davacı aleyhine takibe konu iddia edilen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre; ”Davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf isteminde bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel mahkeme dosyasında verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, vekil edenin Metek Makine İnşaat Çevre Turizm Enerji San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı/borçlu … arasında mevcut ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalardan kaynaklı alacağa istinaden Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2018/8453 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlu işbu takibe vekil edene herhangi bir borcu olmadığından bahisle itiraz ettiğini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/767 E sayılı dosyasında kain bilirkişi raporunda vekil edenin davalıdan alacaklı olmadığı hatta borçlu olduğu iddia olunduğunu, davalı tarafça tamamen borçtan kurtulmaya yönelik ileri sürülen … tarafından borçluya vekaleten ödeme yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, … ile vekil eden şirket arasında para giriş çıkışı olması kadar doğal bir durum olmadığını, … tarafından ödendiği iddia olunan paraların davaya konu borca ilişkin olarak davalıya vekaleten ödendiği kanaatine varılmış olması hatalı olduğunu, … tarafından ödendiği iddia olunan miktar ile borç miktarları da uyumlu olmadığını, ödendiği iddia olunan bedel ile takibe konu alacak arasında miktar, konu ve tarih bakımından da herhangi bir bağlantı bulunmadığını, vekil eden şirket ile … arasında para giriş çıkışının …’in vekil eden şirketin eski ortağı olmasından kaynaklandığını, Yerel mahkeme kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK, 6098 sayılı TBK
3. Değerlendirme
Dava; faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinafa başvurulmuştur.
Dairemizin 14/10/2021 tarih, 2021/610 Esas, 2021/895 Karar sayılı ilamıyla “… mahkemece, davalının ödeme savunması üzerinde durularak …’in 07/10/2015 tarihinde 70.000,00 TL, 08710/2015 tarihinde 100.000,00 TL olmak üzere toplam 170.000,00 TL davacıya gönderdiği iddiasına ilişkin banka kayıtları ve vekaletname dosyaya kazandırılmalı ve dosyaya rapor sunan bilirkişiye incelettirilerek sözkonusu ödemelerin dava ve takibe konu fatura bedellerine karşılık davalı tarafından davacıya yapılan ödeme kayıtları olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği yönünde ek rapor aldırılıp bu hususun karar gerekesinde de tartışılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi…” denilerek kararın eksik araştırma sebebiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinafa başvurulmuştur.
Eser sözleşmesi TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
6098 sayılı TBK’da eser sözleşmesi yönünden yazılı şekil veya diğer bir şekil koşulu öngörülmediğinden sözlü olarak dahi eser sözleşmesi yapılması mümkündür. Sözleşmenin kurulması bir şekle bağlı olmasa da, sözleşme kurulduğunun ispatı bakımından ise ispat kurallarına uyulacaktır.
Senetle ispat zorunluluğuna ilişkin HMK 200 vd. maddelerdeki düzenlemelerin sonucu olarak sözleşme ilişkisi kurulması hukuki işlem niteliğinde olduğundan kural olarak yazılı delille veya ikrar, yemin, ticari defterler gibi diğer kesin delillerle ispatlanması gerekir. Tanıkla sözleşme ilişkisinin ispatlanabilmesi için, miktar itibarıyla sözleşme değerinin kanunda düzenlenen miktarı aşmaması, karşı tarafın açık muvafakati veya tanık dinlenmesini mümkün kılan delil başlangıç niteliğinde belge bulunması gerekir.
Eser sözleşmesine konu olduğu iddia edilen işlerin yapılmış halde yerinde mevcut olduğunun yapılan delil tespiti veya keşif ile saptanmış olması da eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu ispatlamaz. Bu işler yerinde mevcut olsa bile ispat yükü yine de yüklenicide olup iş sahibi bu işleri başkasına yaptırdığını ve başka bir eser sözleşmesinin konusu olduğunu ispatlamakla yükümlü değildir. Yapılan tespit veya keşfe rağmen yüklenici yazılı veya kesin delillerle sözleşme ilişkisini ispatlamalıdır.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddede yer almaktadır. Ticari defterlerin delil olarak incelenmesi yönünden HMK’nın 219 ve 220. madde hükümleri de gözetilmelidir. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2 maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’ nın 222 maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı tarafça dört adet “malzemeli işçilik”,”muhtelif işçilik” açıklamalı fatura için 69.400,00 TL asıl alacak, 21.064,00 TL işlemiş faiz olmak toplam üzere 90.464,00 TL davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın borca itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı tarafça, faturalara karşılık yapılan herhangi bir iş yahut mal bulunmadığını, karşılığı olmayan faturaların tamamen soyut faturalar olduğunu, davacının takibe ve davaya konu ettiği faturaların tebliğ alınmadığı gibi içerik itibariyle gerçeği de yansıtmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Taraflar tacir olup tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 01/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda,takibe konu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı ticari defterlerine göre davalıdan 68.698,77 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın kayıtlarında yer almayan ve davalıya ödenen 76.760,00 TL lık ödeme ile yine davacı tarafın kayıtlarında yer almayan davalı tarafından ödenen ve davacının tahsil ettiği 170.000 TL lik tahsilatın taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle yapılmış olduğu değerlendirilmiştir. Taraflar arasında 2014 ve 2015 yıllarında ticari ilişkinin mevcut olduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin delil kudretini haiz olduğu, takibe konu faturaların davalı taraf TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturaları süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydettiği, fatura münderecatını aynen kabul ettiği ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatladığının kabulü gerekmiş olup, davalı taraf faturaların ticari deftere borç kaydederek fatura içeriğini kabul ettiği ve faturaların bedeli kesinleşmiştir. Davalı … Gebze 3. Noterliği’nin … yevmiye nolu ve 01.11.2006 tarihli vekaletnamesiyle borç ödemeye yetkili şekilde … vekil tayin etmiştir. Davalı …’in vekil tayin ettiği … tarafından kendi hesabından 07/10/2015 tarihinde 70.000,00 TL ve 08/10/2015 tarihinde 100.000,00 TL davacı tarafa toplam 170.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Bu durumda davalı tarafından gönderilen paraların mevcut borcun ödenmesine ilişkin olduğu karinesinden hareketle davacının bu karinenin aksini usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekir. Davalı temsilcisi tarafından yapılan ödemelerde açıklama bulunmadığı, yapılan ödeme aksi kayıt içermediği sürece mevcut borca ilişkin ödeme kabul edileceği, yapılan ödeme başka bir borç ilişkisine ilişkin olduğu davacı tarafça ispat olunmadığı, yapılan ödemeler dikkate alındığında davacının davalıdan alacak bakiyesinin bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2023 tarih, 2021/767 E – 2023/698 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan istinaf başvurusu sırasında yeterli harç alındığından harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 28/12/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.
*
…
Başkan
…
¸e-imzalı
…
Üye
…
¸e-imzalı
…
Üye
…
¸e-imzalı
…
Katip
…
¸e-imzalı