Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/1263 E. 2024/23 K. 04.01.2024 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1263
KARAR NO : 2024/23
KARAR TARİHİ : 04/01/2024
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2024

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 29/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
NUMARASI : 2021/538 Esas – 2023/420 Karar

DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : 2D YAPI İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …

DAVA : Faturadan kaynaklı alacak

HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İSTİNAF EDEN : Davalı vekili

Taraflar arasındaki Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararı davalı vekili tarafından istinaf edilmekle; kesinlik, süre, istinaf şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı şirket arasında korkuluk kumlama işleminin gerçekleştirilmesinden kaynaklanan ticari iş ilişkisi bulunduğunu, müvekkili 18/03/2021 tarihinde davalı şirket ile yapılan anlaşma gereği 560 m² boyutundaki korkuluğun ”manuel kumlama ” işlemini gerçekleştirdiğini, gerçekleştirilen bu işlem doğrultusunda davalı şirket ile müvekkili arasında irsaliye düzenlenmiş ve işlemin, ürünün eksiksiz bir şekilde teslim edildiği açıkça belirtilip imza altına alındığını, işlemin gerçekleşmesiyle birlikte müvekkil tarafından işlem bedeli tutarı olan 18.880,00 TL bedelli 18/03/2021 tarih ve … no’lu fatura düzenlendiği ve davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirket tarafından söz konusu faturaya itiraz edildiği ve Üsküdar 9.Noterliği … yevmiye no’lu ihtarname müvekkile tebliğ edildiğini, söz konusu ihtarnamenin içeriğine de bakıldığında davalı şirketin alınan hizmeti kabul etmediğini, tüm bu anlatılanlar doğrultusunda müvekkilin davalı şirketten alacağı olduğunu, İşbu alacağın tahsili amacıyla ilgili mevzuat hükümleri gereğince arabulucuya başvurulmuş ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığından dolayı söz konusu alacağın tahsili amacıyla işbu davayı açtıklarını belirtmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yan tarafından sayın Mahkemeniz huzurunda ikame edilen dosya her ne kadar Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ikame edilmişse de, müvekkil şirketin adresi … olduğundan, huzurdaki davada yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple ilk olarak sayın Mahkeme’nin yetkisine ilişkin itirazlarını sunduklarını, davacı tarafından müvekkil şirkete düzenlenen 18.03.2021 tarihli ve … numaralı faturaya müvekkil şirket tarafından 6102 sayılı türk ticaret kanunu’na uygun şekilde itiraz edilmiş olup fatura davacı yana iade edildiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/1713 Esas, 2017/5399 Karar ve 18.04.2017 tarihli kararında faturaya itiraz ve ispat külfetinin; “TTK’nun 21/2. maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” düzenlemesi yer almaktadır. Bunun sonucu olarak sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat yükü faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürede itiraz edilmemesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü faturayı alan tarafa ait olur.” Yargıtay 15. Hukuk Dairesi ise, 2019/3926 Esas, 2020/2954 Karar ve 11.11.2020 tarihli kararında konuya ilişkin benzer şekilde değerlendirmeler yapmış ve kararında (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.) görüşüne de atıfta bulunarak; “Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.” Şeklinde değerlendirmelerde bulunduğunu, bu sebeple somut uyuşmazlık bakımından davacı yan tarafından müvekkil şirkete düzenlenen faturanın anlaşma hükümlerine uygun olduğunu ispat külfeti davacı yan üzerinde karar verilmesini talep ettiğini, davacı yanın dava dilekçesinde müvekkil şirkete işlem bedeli olarak 18.880,00-TL tutarında fatura düzenlediği iddiasında bulunduğunu, bu faturaya dayanak anlaşmaya ilişkin olarak herhangi bir dayanak bilgi ve belge davacı yan delilleri arasında bulunmamadığını, taraflar arasında ticari ilişki kapsamında yapıldığı iddia edilen 560 m2 korkuluk manuel kumlama işine ilişkin taraflar arasında herhangi bir sözleşme, teklif formu, yazılı bildirim bulunmadığı gibi, davacı tarafından müvekkil şirkete verilen bir teklif ve bu teklifin müvekkilce kabulüne ilişkin olarak da herhangi bir yazılı veya sözlü anlaşma durumu söz konusu olmadığını, bu sebeple taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında esaslı noktaları üzerinde anlaşma sağlanan bir sözleşme kurulmadığı gibi, 18.880,00-TL tutarındaki faturanın da hangi sebeple 18.880,00-TL tutarlı olarak düzenlendiği hususu da müvekkil şirketçe anlaşılamadığından ilgili faturaya itiraz edilmiş olup, faturanın iade edildiğini, faturanın anlaşmaya uygun olarak düzenlendiğinin ispatı hususunda ispat külfeti somut uyuşmazlık bakımından davacı tarafta olduğundan, davacı tarafından ise dava dilekçesi ve eklerinde bu bedele ilişkin herhangi bir iddia veya somut delil sunulmamış olduğundan, huzurdaki yargılamanın da sayın Mahkemece tensip zaptında alınan 1 numaralı ara karar uyarınca basit yargılama usulü ile yürütülmesine karar verildiğinden bu aşamadan sonra davacı tarafından sunulacak herhangi bir yeni iddia ve delile de muvafakatleri olmadığından davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına göre; ” ….Açılan davanın KABULÜ ile; 18.880,00-TL’nin 29/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından müvekkil şirkete düzenlenen … numaralı ve 18.03.2021 tarihli fatura, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı nitelikte düzenlenmiş olduğundan, davalı tarafça Üsküdar 9. Noterliği’nin 29.03.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı yana iade edilmiş olup, davacı yana herhangi bir borcunun olmadığının ihtar edildiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/1713 Esas, 2017/5399 Karar ve 18.04.2017 tarihli kararında faturaya itiraz ve ispat külfetinin; “TTK’nun 21/2. maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” düzenlemesi yer almaktadır. Bunun sonucu olarak sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat yükü faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürede itiraz edilmemesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü faturayı alan tarafa ait olur.” Yargıtay 15. Hukuk Dairesi ise, 2019/3926 Esas, 2020/2954 Karar ve 11.11.2020 tarihli kararında konuya ilişkin benzer şekilde değerlendirmeler yapmış ve kararında (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.) görüşüne de atıfta bulunarak; “Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.” şeklinde değerlendirmelerde bulunduğunu, bu sebeple somut uyuşmazlık bakımından davacı yan tarafından müvekkil şirkete düzenlenen faturanın anlaşma hükümlerine uygun olduğunu ispat külfeti davacı yan üzerinde karar verilmesini talep ettiğini, davacı yan tarafından müvekkil şirkete düzenlenen faturanın anlaşma hükümlerine uygun olduğunu ispat külfeti davacı yan üzerinde karar verilmesini talep ettiğini, davacı yanın dava dilekçesinde müvekkil şirkete işlem bedeli olarak 18.880,00-TL tutarında fatura düzenlediği iddiasında bulunduğunu, bu faturaya dayanak anlaşmaya ilişkin olarak herhangi bir dayanak bilgi ve belge davacı yan delilleri arasında bulunmamadığını, taraflar arasında ticari ilişki kapsamında yapıldığı iddia edilen 560 m2 korkuluk manuel kumlama işine ilişkin taraflar arasında herhangi bir sözleşme, teklif formu, yazılı bildirim bulunmadığı gibi, davacı tarafından müvekkil şirkete verilen bir teklif ve bu teklifin müvekkilce kabulüne ilişkin olarak da herhangi bir yazılı veya sözlü anlaşma durumu söz konusu olmadığını, bu sebeple taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında esaslı noktaları üzerinde anlaşma sağlanan bir sözleşme kurulmadığı gibi, 18.880,00-TL tutarındaki faturanın da hangi sebeple 18.880,00-TL tutarlı olarak düzenlendiği hususu da müvekkil şirketçe anlaşılamadığından ilgili faturaya itiraz edilmiş olup, faturanın iade edildiğini, faturanın anlaşmaya uygun olarak düzenlendiğinin ispatı hususunda ispat külfeti somut uyuşmazlık bakımından davacı tarafta olduğundan, davacı tarafından ise dava dilekçesi ve eklerinde bu bedele ilişkin herhangi bir iddia veya somut delil sunulmamış olduğundan ispatlanamayan davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, faturadan kaynaklı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 HMK, 6098 Sayılı TBK

3. Değerlendirme ve karar
Dava, faturadan kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı; müvekkilinin 18/03/2021 tarihinde davalı şirket ile yapılan anlaşma gereği 560 m2 boyutundaki korkuluğun manuel kumlama işlemini gerçekleştirdiğini, müvekkili tarafından işlem bedeli tutarı olan 18.880,00 TL bedelli 18/03/2021 tarih … nolu fatura düzenlendiğini beyanla fatura bedelinin tahsilini talep etmiş,
Davalı ise; davacı tarafından düzenlenen faturanın taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı düzenlendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; özellikle davalının fatura iadesine ilişkin ihtarnamesindeki açıklamalara göre taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun açık olduğu, her ne kadar dava konusu fatura davalı kayıtlarında yer alması da imzalı sevk irsaliyesi ile işin yapılıp teslim edildiği, fatura bedelinin de piyasa rayiciyle uyumlu olduğunun (hatta rayiçten düşük olduğu) bilirkişi raporuyla tespit edildiğinden mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, İlk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden peşin alınan istinaf karar ve ilam harcından alınması gereken harcın mahsubu ile bakiye 967,27 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,(harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 04.01.2024 tarihinde KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı