Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/868 E. 2022/1356 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/868
KARAR NO : 2022/1356
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
NUMARASI : 2020/389 Esas – 2022/214 Karar

DAVACI :……
VEKİLİ :……
DAVALI :……
:……
VEKİLİ :……

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili talebiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, taraf vekillerince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil eden Kocaeli/İzmit/Ş.kadıköy Mah. … ada … parselde kayıtlı taşınmazda karşı tarafça yapılan binanın kaba inşaat işlerini üstlendiğini, vekil eden taraflarlar arasında varılan anlaşmadaki tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini ancak karşı tarafın sözleşmede kararlaştırılan bedelin tamamını ödemediğini, eksik ödeme yaptığını, bunun üzerine Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2020/82496 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, vekil edenin davalılara ait inşaata 3.518,80 m2 iş yaptığını, işin m2’sini aralarındaki anlaşmaya göre 53,00 TL’den yaptığını, sözleşmede ahşap çatı bedelinin m2 fiyatında 26,50 TL olarak anlaştıklarını, bu nedenle davalı şirketin bu yöndeki itirazının haksız olduğunu, davalı şirketin inşaat alanında vekil edeni sözleşme dışında da iş yaptırdığını, toplam yevmiye bedelinin 4.355,00 TL olduğunu, vekil edeni toplam 153.000,00 TL ödeme yapıldığını, 177.000,00 TL ödeme yaptıklarına ilişkin beyanın doğru olmadığını, asıl alacak taleplerinin 37.851,00 TL olduğunu, davalının eksik ve kusurlu iş itirazının da yerinde olmadığını, Kocaeli Arabuluculuk Bürosunun 2020/74387 sayılı dosyası ile de zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduklarını ancak anlaşma sağlayamadıklarını belirterek, itirazın iptali ile icra takibinin devamına, haksız itiraz nedeni ile davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, masraf, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil eden şirket ile davacı … arasında 15/02/2018 tarihinde daire karşılığı iş sözleşmesi düzenlenip sözleşme gereğince kalıp, demir, duvar, beton işçiliği için m2’si 53,00 TL, çatı işçiliği için ise m2’si 26,50 TL’den anlaşma yaptıklarını, işe karşı ödeme %50’sinin para, kalan %50’sinin ise daire karşılığı olarak ödenmesi konusunda anlaşıldığını, …’un toplam anlaşılan 5 parselin sadece 2 tanesini yaptığını kalan işi yapmadığını hatta yapmış olduğu 2 parselin de tüm işlerini yapmayarak bahçe duvarlarını ve bir takım işleri eksik bıraktığını, eksik bırakılan işlerin vekil eden şirket tarafından başka ustalara tamamlattırıldığını, şahsa yaptığı iş karşılığında 9.924,50 TL hesabına EFT yapıldığını, 26.700 TL elden tahsilat makbuzlu verildiğini, 106.000,00 TL bedelli vekil eden şirkete ait çek verildiğini ve 35.000,00 TL bedellide Murat Kurnaz’a ait müşteri çeki verildiğini, …’un sözleşme gereği yapmış olduğu toplam iş bedeli takribi 159.000 TL olduğunu, vekil edence söz konusu şahsa ödenen paranın ise 177.000 TL olduğunu, vekil eden …’a herhangi bir borcunun olmayıp söz konusu davacı şahsın davalıya 18.000,00 TL borcunun olduğunu, bu nedenle davacı tarafın asıl alacak talebi olan 37.851,00 TL’yi ve asılsız, tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz olarak vekil eden şirket aleyhine açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafça ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/82496 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 29.041,75 tl asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faizi ile birlikte devamına, alacak bakiye sözleşme bedeline ilişkin görüldüğünden likit olduğu değerlendirilerek İİK 67/2. maddesi uyarınca 29.041,75 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatına davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme kararı ile davalarının kabulüne karar verildiğini, davalarının kabule ilişkin kısmı usul ve yasaya uygun olduğunu,
-Yerel mahkeme kararına karşı istinaf isteminde bulunduğunu, Yerel mahkemece hükme alınan bilirkişi raporunda yapılan iş metrajları değil projedeki metrajlar esas alındığını, mahkemede bilirkişi raporuna göre karar verdiğini, alacaklarının eksik hesaplandığını,
-Yargılama sırasında yapılan keşif, keşif sırasında dinlenen tanıklar ve tüm dosya kapsamı ile vekil edenin yapmış olduğu iş ispatlandığını, vekil edenin taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği yapmış olduğu iş bedeli (ilave iş hariç ) 3.518,80 m2 X 53,00 TL. = 186.496,00 TL olduğunu, mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda bu rakam hatalı olarak 182.041,75 TL olarak tespit edildiğini, yerel mahkemece de bilirkişi tarafından tespite göre hüküm tesis edildiğini, hem bilirkişi raporuna taraflarından itiraz edildiği, hem de bilirkişi raporunun tablo bölümünde metraj bakımından da alternatif hesaplama yapıldığını, yerel mahkemece alternatif hesaplama da itirazlarının da değerlendirilmeksizin alacağımızın ekik olarak kabulüne karar verildiğini, bu hususa karşı istinafa başvurduklarını,
-Mahkemece 4.355,00 TL. tutarında ilave işten dolayı yevmiye bedeli alacağımızın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece alacağımıza takip tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu,
-Alacağa, işin bitirilip teslim edildiği tarih olan 22.02.2019 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi uygulanması gerektiğini, bu nedenle, istinaf yoluna başvurduklarını,
-Yerel mahkemece karşı taraf lehine hükmedilen ilam vekalet ücreti hatalı olduğunu, davalarının tümüyle kabul edilmesi gerektiğini, aksinin kabulü anlamına gelmemek üzere sadece yevmiye bedeli 4.355,00 TL reddedildiğin, vekalet ücretinin bu bedeli geçmemesi gerektiğini,
-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/398 E.- 2022/214 K. sayılı kararı davamızın kabulüne ilişkin kısımlar yönünden usul ve yasaya uygun olduğunu, alacaklarının eksik olarak kabulüne karar verildiğini, vekil edenin alacağının 37.851,00 TL olduğunu, alacağa, işin bitirilip teslim edildiği tarih olan 22.02.2019 tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi uygulanması gerektiğini, bu hususlar ispat edildiğini,
-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/398 E.- 2022/214 K. sayılı kararının dilekçelerinde belirttikleri yönlerden istinaf incelemesi yapılarak, davalarının tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme karar ilamı ile kısmen kabul kısmen red kararı verdiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu,
-Somut olayda davacı ile davalı arasında yapıldığını; olan cevap dilekçesinde sunmuş oldukları daire karşılığı iş sözleşmesinin içeriğinden de anlaşılacağı üzere kalıp,demir,duvar,beton işçiliği için metrekaresi 53 TL,çatı işçiliği için ise metrekaresi 26.50 TL den anlaşma yapıldığını, yapılmış olan işe karşı ödeme ise %50 si nakit para geri kalan kısmıdaire karşılığı olarak kararlaştırıldığını, davacı karşı taraf vekil edenin kendisine 37.851,00 TL alacağı olduğu iddialarında bulunduğunu, ayrıca sözleşme haricinde kendisine 4.355 TL lik yevmiyeli iş verildiğini ve yapılmış olan bu edim karşısında kendisine haketmiş olduğu ödemenin de yapılmadığı iddiasında bulunduğunu, davacı tarafın işbu söylemlerini somut olarak ispatlayacak hiçbir delil ilk derece mahkemesine sunmadığını, bilirkişi yapmış olduğu hesaplamalarda davacının 4.355 TL tutarındaki yevmiye miktarının davacının alacağının olup olmaması gözetilerek iki olasılıklı şekilde üç farklı alternatifli hesaplama yapıldığını, davacı tarafın yevmiyeli iş yaptığını ileri sürmüş ancak bunu kanıtlayacak delil sunamadığını, davacı tarafça talep edilmiş olan yevmiye miktarı ilk derece mahkemesince reddedildiğini,
-Bu nedenlerle; ilk derece mahkemesince işbu davanın reddi gerekirken davanın kısmen kabul kısmen reddedilmiş olması davacı vekil eden açısından geri dönüşü mümkün olmayacak hak kayıplarına sebep olacağını, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar hukuka aykırı olup davacı vekil edenin daha fazla zarara uğramaması için mahkemece ilk derece mahkemesince verilmiş olan bu kararın bozulması gerektiğini,
-İstinat duvarının projede yer almadığı iddiaları gerçeği yansıtmadığını, davacı taraf ile davalı vekil edeni arasında daire karşılığı iş sözleşmesi yapılmış olup bu sözleşme ile belirli bir projenin yapılması kararlaştırıldığını, davacı tarafça bu projeye isnat duvarının dahil olmadığı iddia edilmiş olsa da bu iddialar yalnızca tanık beyanları ile desteklendiğini, ilgili tanıklar davacı tarafın tanıkları olup tarafsız olmaları mümkün dahi olmadığını, taraflarınca sunulan tanıklar da aksi yönde beyanlarını dile getirdiğini, ilk derece yalnızca davacıların tanıklarının beyanları dikkate alınmış taraflarınca sunulan tanıkların beyanları göz ardı edildiğini, İlk derece mahkemesince yalnızca davalıların tanıkları dinlenerek bu tanık beyanları doğrultusunda karar verildiğini, tanık beyanlarının takdiri delil niteliğinde olup tarafımızca çok daha somut ve fazla delil sunulmuş olmasını ve bu delillerden biri de tanık beyanları olmasına rağmen yalnızca davalı tarafın sunmuş olduğu delillere itibar edildiğini, verilmiş olan kararın hukuka aykırı olduğunu,
-Ek olarak belirtmekte fayda var ki ilk derece mahkemesince yalnızca tanık beyanları ile yetinilmiş projeler incelenmediğini, yapılan eksik inceleme neticesinde ilk derece mahkemece verilmiş olan karar hukuka aykırı olup bu hukuka aykırı kararın mahkemece bozulmaması davalı vekil eden açısından geri dönüşü mümkün olmayan zararlara sebep olacağını,
-Sözleşmeye konu işin eksiksiz olarak yerine getirilmiş olduğu iddiaları gerçeği yansıtmadığını, davacı taraf ile davalı vekil eden arasında daire karşılığı iş sözleşmesi yapılmış olup bu sözleşme ile belirli bir projenin yapılması kararlaştırıldığını, davacı tarafça bu projeye isnat duvarının dahil olmadığı iddia edilmişse de bu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, isnat duvarı projeye dahil olmasına rağmen davacı tarafından yapılmadığını,
-Bu durumda da açıkça eksik iş yapıldığını, ilk derece mahkemesinin yapılan işin mahiyeti konusunda vermiş olduğu bu karar hatalıdır bu sebeple bozulması gerektiğini,
-Davalı vekil edenin ticari defterleri delil niteliğine haiz olduğunu, İlk derece mahkemesinin bu kararı hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ilk derece mahkemesi her ne kadar davalı vekil edenin ticari defter ve kayıtlarının usule uygun tutulmadığını belirtmişse de hangi gerekçe ile usule uygun tutulmadığı kanaatine ulaştığını belirtmediğini, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar hukuka aykırı olduğunu,
-Somut olayda davalı vekil edenin defter kayıtları incelenmiş açılış kapanış onaylarının usule uygun yapıldığı bilirkişi raporu ile de belirtildiğini, İlk derece mahkemesi hiçbir gerekçe göstermeden davalı vekil edenin defter kayıtlarının usule uygun tutulmadığı kanaatine vardığını,
-Davacı ticari defterleri sunmak bir kenara dursun ticari defter hiç tutmadığını, bu halde ticari defterlerini eksiksiz tutan, açılış kapanışlarını usule göre yapan taraf lehine karar vermek gerekirken ticari defterlerini tutmayan bir tacirin kayıtlarına ve beyanlarına güvenerek karar vermek yerinde olmadığını, işbu istinaf başvurusunu yapma gereği doğduğunu, davacı vekil edenin daha fazla zarara uğramaması amacı ile bu başvuru tehir-i icra talepli olduğunu,
-İstinaf başvurumuzun kabulünü, Kocaeli İcra Dairesi’nin 2020/82496 E. sayılı icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesini, hükmün bozulmasını ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini, hükmünün kaldırılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Davacı … tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü aracılığıyla 2020/82496 E. Sayılı dosyası ile davalı vekil edene icra takibi başlatıldığını, icra takibinin haksız ve hukuka aykırı sebeplerle başlatılmış olup tarafımızca bu takibe itiraz edildiğini,
-Davacı tarafça bu itirazlarının haksız ve dayanaksız bulunduğunu, itirazın iptali davası açıldığını, bu davanın dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olup dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olan bu davanın ilk derece mahkemesi olan yerel mahkeme karar ilamı ile kısmen kabul kısmen red kararı verdiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu,
-Somut olayda davacı ile davalı arasında yapılmış; olan cevap dilekçesinde sunmuş oldukları daire karşılığı iş sözleşmesi’nin içeriğinden de anlaşılacağı üzere kalıp,demir,duvar,beton işçiliği için metrekaresi 53 TL,çatı işçiliği için ise metrekaresi 26.50 TL den anlaşma yapıldığını, yapılmış olan işe karşı ödeme ise %50 si nakit para geri kalan kısmıdaire karşılığı olarak kararlaştırıldığını, davacı karşı taraf vekil edenin kendisine 37.851,00 TL alacağı olduğu iddialarında bulunduğunu, sözleşme haricinde kendisine 4.355 TL lik yevmiyeli iş verildiğini ve yapılmış olan bu edim karşısında kendisine haketmiş olduğu ödemenin de yapılmadığı iddiasında bulunduğunu, davacı tarafın işbu söylemlerini somut olarak ispatlayacak hiçbir delil ilk derece mahkemesine sunmadığını, Bilirkişi yapmış olduğu hesaplamalarda davacının 4.355 TL tutarındaki yevmiye miktarının davacının alacağının olup olmaması gözetilerek iki olasılıklı şekilde üç farklı alternatifli hesaplama yapıldığını, davacı taraf yevmiyeli iş yaptığını ileri sürdüğünü ancak bunu kanıtlayacak delil sunamadığını, ötürü davacı tarafça talep edilmiş olan yevmiye miktarı ilk derece mahkemesince reddedildiğini,
-Bilirkişi raporu ile davalı vekil eden tarafından 06/01/2020-10/03/2020 tarihlerinde iş görme edimini eksik olarak yerine getirmiş olan davacıya 184.700,00 tl ödeme yaptığı yevmiye defterlerince kayıt altına alındığı tespit edildiğini, davalı … sözleşme ile anlaşılmış olan edimi tamamı ile yerine getirmediğini, davacı tarafın sözleşme gereği yapmış olduğu toplam iş bedeli takribi 159.000 TL olup vekil edenin kendisine bu meblağdan daha fazla ödeme yaptığını, bilirkişi raporundaki incelemelerde de anlaşılacağı üzere vekil eden şirketin davacıya karşı 184.700,00 TL ödeme yapmış olduğu açıkça ortada olduğunu,
-İşbu dosyanın, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşı tarafımızca düzenlenmiş detaylı bir dilekçe ile istinaf edilmiş olup davalı tarafça istinaf edildiği, bu sebeplerin şu şekilde olduğunu,
-Yerel Mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmesi hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece yevmiye bedeli alacağının reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalı olduğunu, yerel mahkemece karşı ilam vekaletine hükmedilmesi hatalı olduğunu,
-Her ne kadar davacı yan yukarıda da sayılmış olan sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurmuşsa da davacı yanın istinaf kanun yoluna başvururken göstermiş olduğu sebepler tamamen dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğuunu, İddialara karşı detaylı beyan ve itirazlarının olduğunu,
-Yerel mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmesi hukuka aykırıdır iddialarına cevaplarının, davacı yan işbu itirazı ile ilk derece mahkemesince verilmiş olan karar ile bilirkişi raporunun 182.041,75 TL olarak hatalı hesapladığı miktara dayanılmasının hukuka aykırı olduğu, 186.496,00 TL iş bedeline dayanılması gerektiğini belirttiğini, davacı yanın bu iddiaları temelden yoksun ve dayanaksız olmakla beraber detaylı istinaf dilekçemizde de belirtmiş olduğu gibi davacı lehine kısmen kabul ile 182.041,75 TL miktar üzerinden 29.041,75 TL asıl alacak olduğuna hükmedilmiş olması da hukuka aykırı olduğunu, davalı vekil edenin davacıya 184.700,00 tl ödeme yapmış olduğu yevmiye defterlerince kayıt altına alındığı tespit edildiğini, buna rağmen davacı yanın bu istemle istinaf kanun yoluna başvurmuş olması hukuka aykırı olup dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu,
-Yerel mahkemece yevmiye bedeli alacağının reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır iddialarına cevaplarının, davacı yan işbu itirazı ile ilk derece mahkemesince verilmiş olan karar ile 4.355,00 TL tutarındaki ilave işten kaynaklanan yevmiye bedeli alacağının reddine kararın verilmesini usul ve yasaya aykırı bulduğunu, davacı yanın bu iddiaları temelden yoksun ve dayanaksız olduğunu, her ne kadar davacı yan bu hususu tanık beyanları ile ispatlamış olduğunu savunsa da ilgili tanıklar davacının çalışanları olup tarafsız olmaları da kendisinden beklenemeyecek kişiler olduğunu, belirtmekte fayda var ki tanık delili hukuk sisteminde 2. derece delil olup bu delil türü takdiri delil niteliğinde olduğunu,
-Açıklanan bu sebeplerle davacının bu istemle istinaf kanun yoluna başvurmuş olması hukuka aykırı olup dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu,
-Yerel mahkemece alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalıdır iddialarına cevaplarının, davacı yan işbu itirazı ile ilk derece mahkemesince verilmiş olan alacağa, işin bitirilip teslim edildiği tarih olan 22.02.2019 tarihinden itibaren Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi uygulanması gerektiğini belirttiğini, davacı taraf bu istemini hiçbir surette gerekçelendirmediğini, davacı tarafın bu istemle istinaf kanun yoluna başvurmuş olması hukuka aykırı olup davacının bu hukuka aykırı isteminin reddi gerektiğini,
-Yerel mahkemece karşı ilam vekaletine hükmedilmesi hatalıdır iddialarına cevaplarının, davacı yan her ne kadar bu kısımda yapmış olduğu itirazlar ile alacağının 37.851,00 TL olduğunu, yevmiye bedeli alacağının 4.355,00 TL olduğunu, alacaklarının eksik olarak kabulüne karar verildiğini, vekalet ücretinin reddedilen kısım olan 4.355,00 TL bedelini geçmemesi gerektiği iddiasında bulunmuşsa da bu iddia dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, davacı yanın iş bu davayı asıl alacağının 37.851,00 TL olduğunu ve buna göre karar verilmesi gerektiği istemiyle açtıklarını davacının alacağı ilk derece mahkemesinin kararı ile 29.041,75 TL olarak hesaplandığını, davacı yanın 4.355,00 TL olan yevmiye bedeli bakımından reddedilmediğini, davacının yevmiye bedeli olan 4.355,00 TL bedelden fazla vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin iddiaları da temelden yoksun olduğunu,
-Bu nedenler; dosya içerisindeki diğer beyanlarını ve dilekçelerinin de gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Davalının istinaf dilekçesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, tümüne itiraz ettiğini, istinaf istemindeki tüm hususlar mahkemece değerlendirildiğini ve reddedildiğini,
-Mahkemece yapılan keşif, dinlenen tanıklar, bilirkişi ve tüm dosya kapsamı ile davalı eksik iş iddiasını ispat edemediğini, mahkeme kararında emsal nitelikte Yargıtay kararlarına da yer verilerek “davalının işin eksik bırakıldığını ve 3. kişilere tamamlattırıldığını usulüne uygun vasıtalarla ortaya koyamadığını, sözleşmenin feshedilmediğini, işin tamamlandığını belirterek vekil edenin sözleşme bedeline hak kazandığına hükmedildiğini, davalının işin eksik bırakıldığı iddiası yerinde olmadığını,
-Davalı tarafın ticari defterlerine yönelik istinaf istemleri de yerinde olmadığını, hem bilirkişi raporunda hem de mahkeme kararında açık bir şekilde ifade edildiğini, davalının ticari defterlerinin ve muhasebe kayıtlarının, usulüne uygun tutulmadığı, genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri ile VUK tanımlanan takvim yılı ilkelerine, 320 sayılı Vergi Usul Tebliğine aykırı olduğu belirtilerek, davalının ticari defterlerine itibar edilmeyeceği sonucuna ulaşıldığını, HMK 222 maddesi gereğince usulsüz tutulan davalı ticari defterlerinin kendi lehine delil olması mümkün olmadığını, davalının istinaf istemi yerinde olmadığını,
-Yerel mahkeme kararının davalarının kabule ilişkin kısmı usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili talebiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemi ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmalı olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı, … ada … parselde kayıtlı karşı tarafça yapılan binanın kaba inşaat (kalıp-demir-beton-duvar) işlerini üstlendiğini, edimini yerine getirdiğini, ancak karşı tarafın eksik ödeme yaptığını, bunun üzerine Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2020/82496 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, karşı tarafın takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalılara ait inşaatta 3.518,80 m2 iş yaptığını, işin aralarındaki anlaşmaya göre m2 bedelinin 53 TL/m2 olduğunu, ahşap çatı bedelinin de 26,50 TL/m2 olduğunu, ) ahşap çatının toplam alanı 425 m2 olmasına rağmen iş miktarı hesaplanırken yarısının hesaplandığını, bu nedenle davalı şirketin itirazının haksız olduğunu, ayrıca inşaat alanında sözleşme dışı iş yaptığını, bunun yevmiye bedelinin 4.355 TL olduğunu, yapmış olduğu iş bedelinin; (3.518,80 m2 x 53 TL/m2 = 186.496 TL + 4.355 TL = ) 190.851,00 TL olduğunu, davalının 153.000,00 TL ödeme yaptığını, 190.851 TL – 153.000 TL = 37.851 TL bakiye alacakları kaldığınsan bahisle eldeki davayı açmıştır.
Davalı ise, davacının üstlendiği işi eksik bıraktığını, bahçe duvarlarını ve bazı işleri eksik yaptığını, eksik işlerin başka ustalara tamamlattırıldığını, yapılan işler karşılığında davacıya toplamda 177.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının yaptığı iş bedelinin ise yaklaşık olarak 159.000,00 TL olduğunu, davacıya borçlu olmadıklarını, tam tersine 18.000 TL alacaklı olduklarını belirterek davanın reddi talep edilmiştir.
Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Taraflar arasında imzalanan 15.02.2018 tarihli, Kocaeli/İzmit/Ş.kadıköy Mah. … ada … parselde kayıtlı taşınmazda yapılan binaların kaba inşaatı ile ilgili olarak kalıp, demir, duvar, beton işçiliği konulu sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır. Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır. Öte yandan davacı yüklenici sözleşmede kararlaştırılmadığı halde iş sahibinin talimatı ile bir takım sözleşme dışı imalatlar gerçekleştirdiği iddiasında bulunduğundan, sözleşme çerçevesinde sözleşme dışı imalat iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sözleşme dışı imalât, eser sözleşmesinde kararlaştırılmamış olmakla birlikte sözleşmenin ifası sırasında iş sahibinin talimatı ile ya da iş sahibinin talimatı olmaksızın işin gereği olarak yüklenici tarafından yapılan ve iş sahibi yararına olan iş ve imalâtlar olarak tanımlanmaktadır. Sözleşme dışı fazla imalât bedelinin iş sahibinden istenebilmesi için, bunların iş sahibinin talimatı ile yapılmış olması zorunlu değildir. Fazla imalât bedelinin, sözleşmede bu konuda hüküm varsa sözleşme hükümlerine, yoksa 6098 sayılı TBK’nın 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümleri gereğince, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Mahalli piyasa rayiçleri içinde KDV ve yüklenici kârı bulunacağından ayrıca eklenmeyecektir.
Yukarıdaki anlatımlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında birim fiyat esaslı eser sözleşmesi imzalanmış olup davacı eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağı ve fazla yaptığı işlerin bedelini talep etmektedir. Sözleşmende işin bedeli hakkında kaba inşaatı ile ilgili olarak kalıp, demir, duvar, beton işçiliği için m2’si 53,00 TL, çatı işçiliği için ise m2’si 26,50 TL’ (yarısı dendiğinden) kararlaştırılmış olup, anılan hüküm uyarınca sözleşmenin birim fiyat üzerinden kurulduğu sonucuna varılmaktadır. Sözleşmede barter usulüne göre ödemenin %50’sinin para, kalan %50’sinin ise daire karşılığı olarak ödeneceği belirlenmiştir.
Mahkemece, 26.02.2021 tarihinde keşif yapılmış, keşif sonrası alınan asıl ve ek raporda, davacının sözleşmeye konu edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiği, ancak 4.355,00 TL değerinde olduğu ileri sürülen ilave işleri kanıtlayamadığı, davalı tarafından işin eksik bırakıldığına dair tespit veya tutanağının bulunmadığı, istinat perdesinin projede ve sözleşmede yer almadığı, gerçekleşme tam olduğundan davacının sözleşme bedelinin tamamını hakettiği, istinat perdesinin projesi görülememesi sebebiyle yerinde yapılan ölçümlere göre istinat perdesi ve temeli için hesaplanan metraj 150,00 m2 olduğunu, yapılan metraj hesabının, davacının talep ettiği rakamdan yüksek olması nedeni ile davacı tarafından talep edilen 133 m2’lik işin yerinde yapılmış olduğu değerlendirildiği, dava dışı 3. kişiye yapılan ödemenin kabul edilmemesi durumuna göre davalının 149.700,00 TL ödeme yaptığı, davacının dava dilekçesindeki kabulüne göre ise davalının 153.000,00 TL ödeme yaptığı değerlendirmesinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedelinden davacının kabul ettiği ödeme miktarının ispatlanan ödemelerden fazla olması sebebiyle davacının kabul ettiği ödeme miktarı düşülerek karar verildiği görülmüştür.
Kanun’da aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür, (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafı ispat yükü altındadır. (HMK 190) Yüklenicinin öncelikle fazladan yaptığını iddia ettiği işleri ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda, proje kapsamında yapılan hesaplama ile yüklenicinin yaptığı işler ispatlanamayacağından ve dosyadaki delillerle davacının fazla iş yapıldığı da tespit edilemediğinden davacının bu yönlü talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamada sözleşmenin birim fiyatlı olması sebebiyle yerinde yapılan tespitlerle davacı tarafından yapıldığı ispatlanan işler için metraj belirlemesi ile hesaplama yapılması nedeniyle davalının eksiksiz yerine getirilmediği ve istinat duvarının projede yer almadığına ilişkin istinafı yerinde görülmemiştir.
Davalının ticari defterlerinin incelemesine ilişkin hükme esas alınan asıl bilirkişi raporunda ticari defterleri geçmiş dönemlere ait evrakların işlenmesinden usulüne uygun tutulmadığı belirlenmesi nedeniyle davacı yüklenici aleyhine delil olamayacağı, davalının çekler ile yaptığı ödeme ve banka havaleleri ile dahil 146.000,00 TL davacıya ödeme yaptığı, sözleşme bedelinin tamamının ödendiğinin ispat yükünün davalıya ait olmasına rağmen ödemenin tamamına yönelik yazılı belge sunulmadığı, BA-BS kayıtlarında bildirim bulunmadığı, davacının tarafına yapılan ödemenin 153.000,00 TL olduğunu kabul ettiği, ödeme konusunda ispat yükü kendisinde olan davalının üçüncü kişilere yaptığı ödemeler dikkate alınmaksızın ispatlanan ödemelerinin davacının kabulünde olan ödeme bedelinden düşük olması sebebiyle davacı tarafından kabul edilen ödeme miktarına göre mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dava eser sözleşmesi uyarınca bakiye iş bedelinin ve fazla iş bedeliinin tahsili istemine ilişkin olduğu, takip tarihinde dava konusu iş bedeli ödenmesi konusunda davalı iş sahibine yapılmış ihtar bulunmadığı, davalının icra takibine girişilmesi ile temerrüde düşeceği, bu sebeple takip tarihinde itibaren faize hükmedilmesi doğru bulunmakla davacı vekilinin bu yönlü istinafı yerinde bulunmamıştır.

Davacı davaya konu icra dosyasında asıl alacak 39.851,00, faizi 9.605,46 TL olmak üzere toplam 49.456,96 TL için takip başlattığı, eldeki davada da dava değerinin 47.269,33 TL olarak belirleyerek itirazın iptalini ve takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece kabulüne karar verilen miktar dikkate alındığında davacının talebinin 18.227,58 TL’lik kısmının reddedildiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesine göre “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” düzenlemesine yer verildiği, mahkemece, davada kendini vekille temsil ettiren davalı yararına yine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. Maddesinin 1. ve 2. Fıkralarındaki düzenleme de dikkate alınarak, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine maktu vekalet ücretinin takdir edilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin bu yönlü istinafı yerinde bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2022 tarih, 2020/389 Esas – 2022/214 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf harcı yeterli olduğundan yeniden harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalıdan alınması gerekli 1.983,84 TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 1.487,84 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
6-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 25/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı