Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/797 E. 2022/854 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/797 – 2022/854
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/797
KARAR NO : 2022/854
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 14/09/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
NUMARASI : 2021/657 Esas – 2022/85 Karar

DAVACI : CG POZİTİF MEKANİK İNŞAAT TAAHHÜT MÜHENDİSLİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : ERKANLI YAPI VE YATIRIM ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/06//2022

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/657 E – 2022/85 K sayılı dosyasından verilen 26/01/2022 tarihli karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmeyle müvekkili firmanın davalıya ait … Öğrenci evlerinin mekanik işlerinin yapımını üstlendiğini, bu sözleşme kapsamına müvekkili firma tarafından davalıya faturalar kesildiğini, bu faturalara itiraz olmadan faturaların taraflarca defterlerine işlendiğini, ancak davalı tarafın sözleşme şartları yerine gelmesine ve müvekkili firmanın tüm başvurularına rağmen fatura borcunu ödemediğini, bunun üzerine taraflarınca borçlu firma aleyhine Gebze İcra Müdürlüğünün 2020/8588 esas nolu dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu takibe borçlu vekili tarafından muaccel bir borç olmasına rağmen süresi içerisinde itiraz edildiğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamaması nedeniyle iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, tüm bu sebeplerle talebin kabulü ile; davalının (borçlunun) haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına, davalının (borçlunun) %20 tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 01.07.2020 tarihinde ” … İle Mekanik Oda Arası Isıtma-Sıcak Ve Soğuk Su Bağlantı Hatları İşleri Anahtar Teslim Götürü Bedel Usulü Sözleşmesi” imzalandığını, icra takibinin yetki yönünden hukuka aykırı olduğunu, yetkili icra dairesinin İstanbul (Çağlayan) İcra Dairesi olduğunu, davacı alacaklı tarafından faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinin, alacaklının kendi adresi olan Gebze İcra Dairesinde başlatıldığını, söz konusu takibe yönelik icra dosyasında mübrez 19.04.2021 tarihli itiraz dilekçeleri içeriğinde; Gebze İcra Dairesinin yetkisiz olduğuna yönelik açıkça itiraz edildiğini, bilindiği üzere; ilamsız icra takiplerinde genel yetkili icra dairesinin, borçlunun yerleşim yerinde bulunan icra dairesi olduğunu, yalnızca bu kural uygulansa dahi takip tarihinde müvekkili şirketin adresi İstanbul ve 05.05.2021 tarihinde yapılan adres değişikliği ile güncel adresi ise Sakarya ili olduğu için, takibin genel yetki kurallarına aykırı olduğunu, kaldı ki taraflar arasında 01.07.2020 tarihinde imzalanan sözleşmenin ”Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 28. Maddenin 1. Fıkrasında; “Bu sözleşme ve eklerinin uygulanmasından doğabilecek her türlü anlaşmazlığın çözümünde İstanbul (Çağlayan) Mahkemesi Ve İcra Müdürlüğü yetkilidir.” denildiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili firmanın borçlu olduğu bir an düşünülse dahi tarafların anlaşmazlık söz konusu olduğunda seçtikleri yetkili mahkeme ve icra dairesi İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğundan mevcut davada yetkili icra dairesinin İstanbul (Çağlayan) icra dairesi ve yetkili mahkemenin ise İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri olduğunu, bu koşullar altında; icra takibine yapmış oldukları yetki itirazının hukuka uygun olduğunu, davacının dava dilekçesinin konu kısmında “Gebze İcra Müdürlüğünün 2020/8588 esas nolu dosyasındaki itirazın kaldırılması talebinden ibarettir” ibaresine yer verirken anılan dilekçenin sonuç talep kısmının birinci maddesinde ise “davalının (borçlunun) haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın kaldırılması ve takibin devamına” şeklinde talepte bulunduğunu, şayet davacı taraf, dava dilekçesinde belirttiği üzere itirazın kaldırılması yoluna başvurmuş ise de itirazın kaldırılmasına ilişkin talep alacaklı tarafından icra takibinin yapıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine yapılacağından görevli mahkemenin bu durumda İcra Mahkemesi olacağını, kaldı ki dava İtirazın Kaldırılması olarak kabul edilse dahi bu yola başvurabilmek için 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 68. Maddesi gereği aranan belgelerin, davacı tarafından sunulmadığını, Türk Hukuk sisteminde Hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğunu, davacının talebi itirazın kaldırılması olarak değerlendirilerek Mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiğini, davacı taraf, taraflar arasında 01.07.2020 tarihinde imzalanan sözleşmeye istinaden alacak talebinde bulunmakta ise de sözleşmenin gereklerinin davacı tarafça eksiksiz ifa edilmediğini, firmanın sözleşmeye dayalı yapması gereken işlere dair geçici kabul dahi yapılmadığını, nitekim eksik imalatlar dolayısıyla teminat kesintileri dahi gerçekleştiğini, bu koşullar altında; müvekkili şirketin, davacı şirkete karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, kaldı ki itirazın iptali davalarında ispat yükünün alacaklıya ait olduğunu, fatura tanziminden sonra, fatura borçluya gönderilmeli, Türk Ticaret Kanununda belirlenen 8 günlük itiraz süresi borçluya tanınmalı ve akabinde hiçbir itiraz olmaz ise faturanın geçerli hale geldiğini, oysaki takibe konu edilen faturalar için bahsedilen usulün uygulanmadığını, bu nedenle; davacının gerçekleştirdiği bir fatura tebliği olup olmadığının araştırılması gerektiğini, zira müvekkili şirketin faturaları kabul etmediğini, tüm bu nedenlerle; öncelikle görev yönünden itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli mahkeme olan İcra Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi kanaatte yetki yönünden itirazların kabulü ile icra dosyasının yetkili icra dairesi olan İstanbul (Çağlayan) İcra Dairelerine gönderilmesine, aksi takdirde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; … takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığı ve ortada yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak itirazın iptali davasının görülebilmesi için gerekli dava şartı gerçekleşmediği anlaşılmakla, itirazın iptali davasının HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava konusunun yanlış değerlendirildiğini ve hatalı gerekçe ile davanın usulden reddedildiğini, dava konusunun eser sözleşmesi yada tarafların sözleşme hükümlerine uygun davranıp davranmadıkları hususu olmayıp davanın konusunun fatura alacağına ilişkin olduğunu, müvekkilinin davalıdan alacağı için fatura düzenlediğini ve fatura borcu ödenmediğinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibi borcuna ve yetkiye itiraz etmesi üzerine yerel mahkeme de dava açıldığını mahkemece dava konusunun eser sözleşmesi olarak kabul edildiğini, davacı müvekkili tarafından düzenlenen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine Gebze 15. Noterliği 01/04/2021 tarihli 01/04/2021 tarihli 04685yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine Gebze İcra Müdürlüğü 2021/8588 esas sayılı dosya ile icra takibine başlanıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu ve itirazın iptali için yerel mahkemedeki davanın açıldığını, ancak yerel mahkemenin yargılamada dava konusunun fatura olduğunu ve icra takibi dayanağının fatura olduğunu gözetmeksizin taraflar arasındaki itiraza konu olmayan akdi ilişkiyi sorguladığını, davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı mal bedeline ilişkin faturalar olup davanın bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkin olduğunu, TBK. m. 89 (BK. m. 73) uyarınca bir para alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinde, alacaklının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinin takipte yetkili olduğunu, TBK’nun 89/1. ve HMK’nun 10.maddesi uyarınca alacaklı davacının muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi ve mahkemesinin de yetkili olduğunu, fatura alacağının para borcu olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmadığını, para borcu götürülecek borçlardan olup alacaklının yerleşim yerinin yetkili olduğunu, yerel mahkemenin huzurdaki davada yalnızca icra takibine konu faturalardan kaynaklanan borcun varlığını yada yokluğunu tespit etmesi gerekirken dava konusunu yanlış saptayarak taraflar arasındaki sözleşmeyi nitelendirdiğini ve huzurdaki davada buna göre karar verdiğini ileri sürerek; hatalı, dayanaksız, hukuka aykırı kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap ve katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, yerel mahkeme kararının sonucu itibariyle hukuken yerinde olmakla beraber yalnızca kararın gerekçesinin “dolayısıyla davacı alacaklı tarafından belirtilen üç yerden birinde takip yapılması gerekirken…” şeklindeki kısmı ve “yalnızca belirtilen gerekçe yönünden” anılan karara karşı katılma yoluyla istinaf başvurularının kabulü ile gerekçeden bu kısmın çıkarılarak düzeltilmesine ve yeniden esas hakkında davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesine dayalı fatura alacağından kaynaklı bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK’nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı husus olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi niteliğinde olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Yüklenicinin borcu sözleşmeye ve fen ve tekniğine uygun şekilde ve zamanında işi teslim, iş sahibinin borcu ise, iş bedelinin ödenmesidir
Somut dosyada; davacı tarafından Gebze İcra Dairesinde başlatılan takipte davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek takip durmuş, bunun üzerine davacı tarafından Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde eldeki itirazın iptali davası açılmıştır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, itirazın iptâli davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir takibin varlığına bağlıdır. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptâli davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır (HGK.nun 20.3.2002 gün, 2002/13-241 E., 208 K., 28.3.2001 gün 2001/19-267 E. 2001/311 K. sayılı kararları).
İİK’nın 50/1. maddesine göre HMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. Buna göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yeri icra dairesidir (HMK madde 6). Bunun dışında akdin ifa olunacağı yer icra dairesi de özel olarak yetkilidir (HMK madde 10). Ayrıca taraflar yetki sözleşmesi ile yetkili olmayan bir icra dairesini de yetkili kılabilirler (HMK madde 17).
Yetki sözleşmesini düzenleyen HMK’nın 17. maddesinde “tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 28. Maddesinde bu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların çözüm yerinin İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere anılan sözleşmede münhasır yetki sözleşmesi düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda davalı borçlu, icra takibinde icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmede İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri münhasıran yetkili kılınmıştır. Taraflar tacir olup yapmış oldukları yetki sözleşmesi kendilerini bağlar. Takip fatura alacağına dayanmakta ise de sözleşme ilişkisi taraflar arasındaki yazılı eser sözleşmesidir.
İstanbul Mahkemelerinde itirazın iptali davasının görülebilmesi için, takibin İstanbul icra dairelerinde yapılmış olması gerekir. Bu nedenle mahkemece yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddi kararı sonuç itibariyle yerinde ise de gerekçesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle; yerel mahkemenin kararı gerekçe yönünden yerinde olmadığından davalının katılma yolu ile yaptığı istinaf isteminin kabulüne, davacının istinaf talebinin ise reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B-Davalının katılma yoluyla istinaf başvurusunun KABULÜ ile; GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 26/01/2022 tarih, 2021/657 E – 2022/85 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden hüküm kurulmasına,
1-Açılan davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.-TL karar ve ilam harcının 5.009,16.-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 4.928,46.-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

3-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan ve harcanan 17,10.-TL tebligat ve müzekkere giderinden oluşan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, AAÜT tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,00.-TL vekâlet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecine yönelik, 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanuna göre ve davalı aleyhine açılan davanın usulden reddedilmesi nedeniyle davacıdan tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına, (ilk derece mahkemesince yazılmış)
6-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilerek, 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,

İstinaf incelemesi yönünden;
1-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcı yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yatırmış olduğu 80,70 TL maktu karar harcının talebi halinde iadesine,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yapmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 69,60 TL posta gideri ve 31,00 TL tebligat giderinden ibaret toplam 321,30 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 09/06/2022 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı