Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/762 E. 2022/805 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/762
KARAR NO : 2022/805
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 11/04/2016
KARAR TARİHİ : 11/12/2020
NUMARASI : 2016/548 Esas – 2020/544 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Abonelik sözleşmesine dayalı elektrik fatura bedelinden alınan kayıp kaçak ve sair bedellerin haksız alındığı iddiası ile istirdadı
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında imzalanan elektrik abonelik sözleşmesi gereğince davalı tarafından aylık fatura tahakkuk ettirildiğini beyanla faturalarla haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden alınan TRT payı, enerji fonu payı, belediye tüketim vergisi, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedellerinin bilirkişi marifeti ile tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL nin her bir faturanın ödendiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı SEDAŞ vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, esasa dair itirazlarında ise faturadaki bu bedellerin EPDK tarafından belirlendiğini, yapılar tahsilatın mevzuata uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;”6719 Sayılı Kanun uyarınca konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği kapsamında serbest tüketici niteliğini haiz ve bu suretle tedarikçisini seçme hakkına sahip olan vekil edilen şirketin, davalı ile imzaladığı ‘’Enerji Satış Sözleşmesi’’ kapsamında elektrik enerjisi satın almakta olduğunu,
-Sözleşme süresi içerisinde davalıdan elektrik enerjisi satın almış olan vekil edilen şirkete davalı tarafından her ay tahakkuk ettirilen tüketim bedelleri içinde hizmet bedelinin karşılığı olmayan kayıp/kaçak bedelinin de bulunmakta olduğunu,
-Kayıp/kaçak bedellerinin tüketilen elektrik enerjisi miktarına bağlı olarak değişen bir bedel olup, davalının düzenleyip gönderdiği faturalarda taşkın ve haksız bir biçimde dilekçe ekinde ayrıntıları yer alan elektrik faturaları bedellerine kayıp kaçak bedellerini ve bu bedeller üzerinden alınan trt payının, enerji fonu payı ve btv’yi gizlice dahil ettiği anlaşıldığını,
-Taraflarınca dava konusu bedelin haksız bir şekilde alındığı gerekçesi ile huzurdaki davanın ikame edilmiş olup; Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “davanın esas hakkında konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı’’ şeklinde karar verildiğini,
-Yerel Mahkemece verilen kararı açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğundan istinaf başvurumuz sonucunda aşağıda açıklayacağımız gerekçelerle bozulmasını talep etme zorunluluğumuz doğduğunu, anayasa mahkemesinin kararının hukuka aykırı olduğunu,
-Anayasa’nın 125. ve 138. Maddelerine aykırılığı sabit olan düzenlemeye göre; bu çerçevede açılan davalarda; Mahkemelerin yetkisini, ürün veya hizmet bedellerinin, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlamakta olduğunu, hukukumuzda uyuşmazlıkların çözümü için benimsenen “hukukun genel ilkeleri” bulunmakta olduğunu, hukukun genel ilkelerinin dayanağının genellikle pozitif bir hükme ve genellikle bir Anayasa hükmüne dayanmakta olduğunu,
-Sonuç olarak işbu değişikliğin mevcut davalarda dahi uygulanacağından bahsetmenin açıkça Hukuki Güvenlik İlkesine, Anayasa’nın 2.maddesinde yer verilen Hukuk Devleti İlkesine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, söz konusu değişiklik ile halihazırda açılan ve yargılama aşamasında bulunan davalar bakımından da uygulama alanı bulacağının düzenlenmesi açıkça eşitlik ilkesini ve hukukumuzdaki genel ilkerinden kanunların geriye yürümezliğini, kazanılmış haklara saygı ve lehe olan hükmün uygulanmasının ilkelerine aykırı olduğunu,
-Söz konusu kanunla, herhangi bir hususta izahının gerekmeyeceğini sandıkları temel hukuk ilkelerinin dahi ihlal edilmesiyle karşı karşıya kalmış durumdayken bireysel tüketicilerin kendi hakkını korumasının da ne derece zorlaştırıldığı açıkça ortada olup söz konusu değişiklik, kuvvetler ayrılığı ilkesine, eşitlik ilkesine, savunma hakkına, tutarlılık ve özen ilkesine, açıklık ve şeffaflık ilkesine, iyi yönetim ilkesine, sorumluluğun şahsiliği ilkesine, cezanın bireyselleştirilmesi ilkesine, kamu etiğine, dürüstlük ve hakkaniyete, geriye yürümezlik ilkesine ve hukuk devleti ilkesinin özünü oluşturan diğer tüm ilkelere aykırı olduğunu, ilgili yasal düzenleme ile davanın açıldığı tarihte talep edilebilir bir hakkı olan davacının, yasa değişkliğinden dolayı hakkını talep edemeyeceğine yönelik verilen Anayasa Mahkemesi kararının kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını,
-Bu sebeplerle; yerel mahkeme kararının hukuk devleti ilkesini oluşturan tüm diğer ilkelere de aykırılık teşkil etmekte olup; istinaf yolu ile bozulmasının gerekmekte olduğunu, yerel mahkemece verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının bozulmasını talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, abonelik sözleşmesine dayalı elektrik fatura bedelinden alınan kayıp kaçak ve sair bedellerin haksız alındığı iddiası ile istirdadına ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı tarafça eldeki dava ile; abonelikleri ilgili 25.05.2006-01.03.2015 tarihlerde arasında kalan dönemlerde davalılar tarafından haksız olarak Kayıp Kaçak Bedeli, Perakende Satış Hizmet bedeli, İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli, TRT Payı vb. adlarla tahsil edilen bedellerin davalılardan tahsilini talep etmektedir.
İlk Derece Mahkemesince, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Perakende Satış Hizmeti bedeli ve sayaç okuma bedeli talebi dışındaki diğer talepler yönünden;
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu bağlamda yapılan inceleme sonucunda; davada dava konusu edilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedelleri vs olarak faturalara yansıtılan kısımların yasaya aykırı olarak yansıtıldığı ve hiç alınmaması gerektiği ileri sürülerek bu dava açılmış ise de davanın açıldığı tarihi itibarıyla mevzuatta değişiklik yapan 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya ilave edilen hükümlerle, faturalara yansıtılan bu bedellerin maliyet unsuru olarak faturalara yansıtılmasının yerinde ve gerekli olduğu düzenlenmiş ve bu düzenleme eldeki davalara ve icra takiplerine uygulanacak şekilde geriye yürütülmüştür. Bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığı yolundaki muhtelif mahkemelerin yaptığı başvurular sonucunda, Anayasa Mahkemesince 2017 yılının Aralık ayında bu başvuruların reddine karar verildiği, dolayısıyla bunların maliyet bedeli olarak faturalara yansıtılmasının yasaya uygun olduğu, eldeki davalara da uygulanacağı kesinleştiğinden, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasal değişiklik sebebiyle mahkemece konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Perakende Satış Hizmeti bedeli ve sayaç okuma bedeli talebi yönünden;
Serbest tüketici konumunda olduğuna ilişkin bir iddası bulunmayan davacı tarafından açılan davada, davacı, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarih 2008/2695 E.- 2011/1368 K. ile 875 sayılı kurul kararı ile iptali nedeniyle PSH uygulaması ve buna bağlı olarak fazladan alınan bedellerin hukuki dayanaktan yoksun kaldığını şeklinde dava sebebini bu hususlara dayandırmamıştır. Dolayısıyla, davada, talebin sadece bu bedellerin hiç alınamayacağına ilişkin olduğu dikkate alınarak, taleple bağlılık kuralıda gözetilip, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasal değişiklik sebebiyle bu talep hakkında da mahkemece konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı yandan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 03/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı