Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/732 E. 2022/768 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/732
KARAR NO : 2022/768
KARAR TARİHİ : 27/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2022
NUMARASI : 2021/83 Esas -2022/401 Karar

DAVACI : …-…
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … –

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022

Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/83 E. 2022/401 K. sayılı dosyasından verilen 28/01/2022 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesi’nin 11/05/2022 tarih, 2022/1046 Esas, 2022/978 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu Sbs Gurme San. Tic. Ltd. Şirketinin vekil edilene olan şimdilik 115.000,00 TL cari hesap alacağının müvekkil şirkete ödenmesi için Sakarya 1. Noterliğinin 11,10.2019 tarihli , 20551 yevmiye nolu ihtarı çekilmiş olduğunu, davalı borçlu Beyoğlu 13. Noterliği, 14.11.2019 tarih, 23154 yevmiye nolu ihtar cevabı ile böyle bir borcun olmadığını beyan ettiğini, bunun üzerine Sakarya 2. İcra Müdürlüğünün 2019/12175 Esas sayılı dosyasından davalı borçlu aleyhine icra takibi açıldığınını, açılan icra takibi dosyasından düzenlenen ödeme emri borçluya 20.11.2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve yasal süresi içinde borçlu tarafından borca itiraz edildiğini, borçlu tarafından yapılan itirazda borcun tamamına, asıl alacak miktarına, işleyecek faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etttiğini, borçlu itirazında alacaklıya böyle bir borç olmadığını beyan ederek borcun tamamına itiraz ettiğini, borçlu itirazında haksız olduğunu, vekil edilen şirket üzerine düşen edimleri zamanında yerine getirdiğini ve teslim ettiğini, faturaların kesildiğini ve faturalara yasal sürelerde itiraz olmadığını, cari hesap kesilen faturalara yapılan eksik ödemeler ile ilgili olduğunu, borçlu davalının itirazı haksız olup vekil edilenin defter kayıtlarında cari hesap bakiyesinin 368.000,00 TL borç gözükmekte olduğunu, şimdilik 115.000,00 TL talep ettiklerini, söz konusu borca itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi için bu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, davalarının kabulü ile borca itirazın iptaline, takibe devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının borçludarı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile vekil edilen firmanın uzun yıllara dayanan bir ticari ilişkileri olup son yaşanan olaylara kadar herhangi bir şekilde aralarında ticari bir ihtilaf olmadığını, her seferinde karşılıklı olarak yaptıkları ticari işlerde edimlerini yerine getirmiş olduklarını, tarafların son olarak vekil edilenin bağlı bulunduğu diğer grup şirketler ile bir şekilde yapımını üstendiği Etiler Restoran projesi kapsamında öncelikli olarak restoranın mimari projesinin çizimi ve uygulaması konusunda bila tarihli mimari proje hizmet sözleşmesini imzaladığını, mimari hizmet sözleşmesinin devam ederken 30.01.2019 tarihli çelik imalatı sözleşmesini imzaladığını, ancak işlerde eksiklik ve teslimde gecikmeler yaşanması nedeniyle taraflar karşılıklı anlaşarak mimari projenin uygulanmasından ve çelik işlerinin devamından vazgeçmiş olduklarını, vekil edilenin eskiye dayanan ticari ilişkileri nedeniyle eksik ifa ve gecikmeden kaynaklanan her türlü zararı sineye çekmiş ve bununla alakalı o dönme için herhangi bir talepte bulunmadığını, buna mukabil vekil edilen şirketin, grup şirketler ve ortakları tarafından her iki sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlüğü tam anlamıyla yerine getirildiğini, akabinde yapılan işlemlerin ve de ödemeler ile ilgili olarak davcı tarafından alınan ödemelere karşılık gelmek üzere kapalı fatura düzenlenmiş olup iş bu fatura da vekil edilen firma muhasebe kayıtlarınca ödemelerin daha öncesinden yapılmış olması sebebiyle iyi niyet kuralları çerçevesinde işlendiğini, sonrasında ise davacı tarafından herhangi bir şekilde eksik ödeme ya da cari hesap alacığına yönelik bir talepte bulunulmadığını, aradan geçen yaklaşık 4 ay sonra davacı Sakarya 1. Noterliğinin 2019/20551 Yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkil firmadan 115.000 TL cari hesap alacağı olduğunu ihtar ettiğini ve ödenmesini talep etttiğini, ancak söz konusu alacağın kaynağını belirtmediğini, bunun üzerine taraflarınca Beyoğlu 13. Noterliği 2019/23154 Yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile borcun kaynağının belli olmamasının ve şirket hesaplarında böyle bir borcun olmaması nedeni itile borcun kabul edilmediği bildirildiğini ve karşılıklı dostluğa ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil eden bu tutum karşılığında davacıdan çelik işleri sözleşmesinin geç ve eksik ifa edilmesi nedeni ile ortaya çıkan sözleşmesel cezai alacağı talep edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından işbu ihtarnamemize karşılık olmak üzere Sakarya 1. Noterliğinin 20.10.2019 Tarih ve 23570 Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu talebimiz kabul edilmemiş olup daha önce kendilerince talep edilen 115.000 TL’lik cari alacağın kesilen faturalara yapılan eksik ödemeler ile ilgili olduğu belirtildiğini, akabinde de Sakarya 2. İcra Müdürlüğünün 2019/12175 E. Nolu icra dosyası ile vekil edilen aleyhinde 115.000 TL tutarlı icra takibi başlatmış olup söz konusu ira dosyasına vekil edilen şirketin böyle bir borcu olmaması nedeniyle itiraz edildiğini, vaki itiraz neticesinde icara müdürlüğünce icra takibi durdurulmuştur. Neticede de Davacı tarafından huzurda görülen iş bu dava açıldığını, bu nedenle vekil edilen firma bağlı olduğu grup şirketler ile birlikte Etiler restoranı projesini üstlenmiş durumda olduğunu, bu nedenle şantiyeye kapsamında yapılan tüm işleri bir şekilde ya bağlı bulunduğu grup şirketler adına alt taşeronlara vermekte ya da kendi taşere etmekte olduğunu, söz konusu proje kapsamında davacının üstlenmiş olduğunu ve yaptığı işler ve/veya verdiği hizmetler ile ilgili olarak yapılması gereken ödemelerin bir kısmı bizzat vekil edilen firma tarafından çek ile diğer kısmı da birlikte hareket ettiği bu grup şirketler tarafından ya da firma çalışanları tarafında vekil edilen firma ad ve namına yine davacının ya da ortağının hesabına nakden veya çek ile ödendiğini, bu nedenler ile vekil edilen firmanın davacıya cari hesaplardan kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığı gibi sözleşnesel edimlerideki gecikmelerinden kaynaklanan cezai şart borcunun söz konusu olduğunu, davacının haksız takibinin iptali ile itirazının reddi ve kötüniyet tazminatının ödemeye mahkum edilmesinin gerekli olduğunu, davanın reddini ve kötü niyetli davacının %20 icra inkar tazminatıyla mahkum edilmesine ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Mahkemenin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-30/12/2019 tarihinde aleyhlerine Sakarya 1. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin 2021/193 Esas sayılı dosyası ile açılan Ticari Satımdan Kaynaklanan İtirazın İptali talepli davanın yapılan yargılaması sırasında mahkemenin Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya ilinde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçtiği ve yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlendiği gerekçesiyle dosyalarına 06/09/2021 tarih ve 2021/366 Karar sayılı kararı ile Asliye Ticaret Mahkemesine göndermiş ve dosyalarının 2021/83 E. Sayı ile kaydı yapılarak yargılanmasına başlandığını,
-Davanın açıldığı 14.04.2021 tarihi itibariyle Sakarya ilinde müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmayıp, davanın asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olduğu ve bu tarih itibariyle mahkemenin Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde sayılan ticari dava niteliğindeki davayı görmekle görevli olduğu açık olduğunu, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya ilinde yeni bir Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına karar vermiş olup iş bu mahkemenin yargı çevresinin de Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği ve bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiğini,
-Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun anılan kararında her ne kadar derdest dosyaların devredilip devredilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmasa da Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 5/3 maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenlendiğini, bir yerde asliye hukuk mahkemesinin, asliye ticaret mahkemesi sıfatı kullanarak ticari davaları görmekle görevli olabilmesi için bu yerde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmaması gerekeceğini, dava tarihinde Sakarya’da ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmamakla birlikte dava tarihinden sonra Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya’da ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına ve bu mahkemenin yargı çevresinin de Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi nedeniyle Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararın yürürlük tarihi olan 01.09.2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatını kullanabilmesinin davaya devam etmesinin mümkün olmadığının kabul edilmesi gerektiğini,
-Davalarının da TTK’nun 4. maddesinde belirtilen ticari davalardan olduğunun tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olması sebebi ile yerel mahkemenin 28.01.2022 tarihli görevsizlik kararı hukuka uygun olmadığını,
-Bu nedenlerle; mahkeme tarafından verilen görevsizlik kararının kaldırılarak yerel mahkemenin görevli olduğuna ve dosyayı esas yönünden incelemesi için dosyanın mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 06/09/2021 tarihli, 2021/193 Esas, 2021/366 Karar sayılı ilamıyla, HSK Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararı ile Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olması gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarihli, 2021/83 Esas, 2022/401 Karar sayılı ilamıyla, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında mahkemenin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir.
Öncelikle Sakarya 1. Asliye hukuk mahkemesinin kararı teknik manada bir görevsizlik kararı olmayıp ” devir” ve “gönderme” mahiyetinde olmakla somut uyuşmazlık açısından olumsuz görev uyuşmazlığı sözkonusu değildir.
Uyuşmazlık, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulması nedeniyle, Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla devam mı edeceği, yoksa davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, (Aynı yönde: Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2022 tarihli, 2022/1073 Esas, 2022/1073 Karar sayılı ilamı) Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarihli, 2021/83 Esas, 2022/401 karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarihli, 2021/83 Esas, 2022/401 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca; davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı yandan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA,
5-İstinaf kararının İlk Derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/05/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı