Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/714 E. 2022/746 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/714 – 2022/746
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/714
KARAR NO : 2022/746
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 13/07/2017
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : 2020/249 Esas – 2022/104 Karar

DAVACI : PROMAKS OTOMASYON BİNA TEKNOLOJİLERİ ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİK YANGIN GÜVENLİK BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ İNŞAAT TURİZM GIDA EMLAK TİCARET VE SANAYİ LTD. ŞTİ – 0733039183700015 – Cumhuriyet Mah. 669 Sk.No:7 Muratpaşa/ ANTALYA
VEKİLİ :……
DAVALI : EKSAN MİMARLIK MÜHENDİSLİK İNŞAAT TAAHHÜT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. 0326007989000015 Mimar Sinan Mahallesi Bağlar Cad. Ay Yıldız Grup Apt. No: 79/2 Körfez/ KOCAELİ
VEKİLİ :……

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2022

Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/249 E – 2022/104 K sayılı dosyasından verilen 24/02/2022 tarihli karara karşı davalı tarafça istinaf talebinde bulunulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile ticari ilişkisi sebebiyle 29/04/2016 tarihinde yapılacak olan bir iş üzerinde anlaşmaya vardıklarını ve bu konuda sözleşme imzaladıklarını, borçlunun müvekkili şirkete borcu olmadığını beyan ederek borcun tamamına itiraz ettiğini, Kocaeli 6.İcra Müdürlüğünün 2017/4196 Esas sayılı icra dosyasına yapılan tüm iddialar ile sunulan itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, usulüne uygun bir itiraz olmadığını, borç ilişkisine itiraz yok ise icraya itiraz borcun ödendiğine ilişkin olabileceğini, borç ilişkisinin sabit olduğunu, takibe itiraz eden tarafın borcun ödendiğine dair bir iddiası varsa ispat etmesi gerektiğini beyanla borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamına, alacağın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 12/12/2019 tarihli kararı ile; davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
Dairemizin 25/06/2020 tarih, 2020/265 E – 2020/303 K sayılı kararı ile; “…İlk derece mahkemesince, davacının alacağının dayanağı aralarında yapılan eser sözleşmesine ek olarak istenen işlerin hakedişine yönelik olmasına nedeniyle bu doğrultuda araştırmalar yapıldığı, bu araştırmaların tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapıldığı, ancak defterlerin birbirini teyit etmediği ve davalı defterlerinde faturanın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Eser sözleşmelerden kaynaklanan alacağa ilişkin davalarda akdi ilişkinin varlığını ispat yükü yüklenicide olup, taraflar arasında 29.04.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığı ihtilafsızdır. Sözleşme gereği eser sözleşmesinde belirlenen iş teslim ile sonuçlandığından yapılan imalat, sözleşmeye göre hakedilen bedel ve yapılan ödemelere ilişkin varsa kalan alacağın saptanmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş; asıl işverenle idare arasında yapılan asıl sözleşme tüm hakedişlerle belgelerin dosya arasına alınarak, konusunda uzman bilirkişilerin de bulunduğu halde mahallinde keşif yapılması için mahkemesine talimat yazılarak; taraflar arasındaki sözleşmede götürü bedel kararlaştırıldığından sözleşme kapsamında yapılan imalatların yüzdelik fiziki oran kurularak, sözleşme bedeli üzerinden miktarı ile, şayet sözleşme dışı ilave imalat var ise bunun da yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine (rayiç bedele KDV dahil olduğundan ayrıca KDV eklenmeksizin) göre tespiti ile tarafların tüm delillerinin birlikte değerlendirilmesiyle hasıl olacak sonuca karar verilmesi gerekeceğinden yukarıda yazılı sebeplerden dolayı eksikliklerin tamamlanması amacıyla diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin dosyanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde gerekçe ile kararır kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; …davacının eser sözleşmesinden kaynaklı olarak yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği, davalıdan sözleşme kapsamında toplam 141.906,04 TL bakiye alacağının bulunduğu, ilave iş yapıldığına yönelik dosya kapsamında herhangi bir tespit yapılamadığı anlaşılmış, bu kapsamda davalının Kocaeli 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4196 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 141.906,04 TL üzerinden ve bu alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek yasal faizi ile birlikte (ödeme emrinde yer alan faiz türü talebiyle bağlı kalınarak) devamına, fazlaya yönelik talebin reddine ve takibin haksız yere itiraza uğratılarak durması nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin hukuka aykırı karar verdiğini, davacının 2016 yılında yapılan iş ve alınan ödeme dışında 2017 yılında başkaca bir iş yapıldığı ve alacak iddiası ile bu davayı ikame ettiğini, bu iddiasını ispatlar tek bir yazışma, elektronik posta, ihtarname, ve sair delil bulunmadığını, yalnızca el ile doldurulmuş “montaj için iş teslim formu” başlıklı bir forma dayanıldığını, bu formda imzası bulunan kişinin ne şirketin çalışanı, ne de yetkilisi olduğunu, kaldı ki fotokopisi dosyaya sunulmuş olan bu formda ıslak imzanın bulunup bulunmadığının dahi bilinmediğini, davacı taraf dilekçesinde keşif delilini delil olarak bildirmemesine rağmen yerel mahkemece keşif yapıldığını ve bu keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun hukuka aykırı olarak hükme esas alındığını, keşfin hükme esas alınmasının hukuka aykırı olması düşüncesinde olmaları ile birlikte keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu sonucunda da davacı şirketin iddialarını ispat edemediğini, 27.08.2018 tarihli bilirkişi raporu ile 23.05.2019 tarihli bilirkişi raporunun davacı şirketin iddiasını ispat edemediğinin ve müvekkili şirketten alacağı olmadığının kanıtı olmasına rağmen bu delillerin dikkate alınmamasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, davacı tarafın tanıklarının vermiş olduğu beyanlar ile de yalnızca 2016 yılında iş yapıldığı, 2017 yılında herhangi bir çalışmanın olmadığı hususunun ispatlanmış olmasına rağmen yerel mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini ve eksik inceleme sonucu hatalı gerekçeyle karar verildiğini, davacı şirketin iddia ettiği 2017 yılındaki çalışmanın olmadığı hususunun davacı tanıklarının beyanları ile de sabit olduğunu, davacı şirketin iddia ettiğinin aksine ikinci bir hakedişi olmadığını, davacı şirketin 2016 yılından dava tarihine kadar iddia ettikleri ikinci hakedişe ilişkin olarak tek bir ihtarname, elektronik posta, mesaj yahut sair bir yol ile müvekkil şirkete karşı alacak iddiasında bulunmadığını, davacı şirketin iddia ettiği alacağa ilişkin olarak fatura düzenlemediğini, tebliğ etmediğini, işin bir kısmının YMS Metal Turizm San. Tic. Ltd. Şti isimli firmaya 103.014 TL bedel ile 2016 yılında yaptırıldığını, davacı şirketin iddia ettiği ikinci hakediş bedeli olan 187.500 TL ile ödemesi yapılan 150.000 TL’nin toplamı 337.500 TL’nin sözleşme bedeli olan 247.378TL’den 90.122 TL yüksek olduğunu, bu hususun dahi alacak iddiasının mesnetsiz olduğunu ispatlamaya yeterli olduğunu, davacının iddialarını hukuka uygun hiçbir delille ispatlayamadığını ileri sürerek; istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ileri sürdüğü istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını gerektirmediğinden haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olarak yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Eser sözleşmesi TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser Sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda biri sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Eser sözleşmelerden kaynaklanan alacağa ilişkin davalarda akdi ilişkinin varlığını ispat yükü yüklenicide olup, taraflar arasında 29.04.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığı ihtilafsızdır. Sözleşme gereği eser söszleşmesinde belirlenen iş teslim ile sonuçlandığından yapılan imalat, sözleşmeye göre hakedilen bedel, Mahkemece Dairemizin kaldırma kararı sonrasında talimat yoluyla yapılan keşif sonucu alınan uzman bilirkişilerin denetime elverişli raporu ile sözleşme kapsamında yapılan imalatların %100 oranında tamamlandığının tespiti ile iş bedeli sözleşmede kararlaştırıldığı gibi 247.378,00-TL+KDV olarak belirlenmiştir. Sözleşme dışı işin ise olmadığı anlaşılmaktadır. Ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ile ödendiği tespit olunan 150.000,00 TL’nin iş bedelinden düşümü ile davanın kısmen kabulüne dair Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Genel olarak keşif; hakimin, uyuşmazlık konusu hakkında, bizzat duyu organları yardımıyla inceleme yapması ve bilgi sahibi olmasıdır. Mahkemece, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir (1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu, Madde 275 v.d., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 266 v.d). Somut uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli talebine ilişkin olup, iş bedelinin tespiti için yapılan imalatların yerinde tespiti, keşfi zorunlu olup Hakimin re’sen keşfe karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalının bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.
Davalı iş sahibi, davacı yüklenici tarafından eksik, hatalı ve yarım bırakılan işi başkasına yaptırdığını iddia etmiştir. Davacı ise, işi tam ve eksiksiz teslim ettiğini savunmuştur. Davalı iş sahibinin eksik, ayıplı iş bedelini davalı yükleniciden talep edebilmesi için iş bedelinin tamamını yükleniciye ödediğini kanıtlaması gerekir. Davalı iş sahibi işin tamamının bitirilmediğini, eksik ve hatalı yapılan işi 3. kişiye yaptırdığını iddia ettiğine göre, davalı iş sahibince yüklenici tarafından işin hangi seviyede ve tarihte terkedildiğini, eksik, hatalı ve yarım bırakıldığı iddia edilen imalatın hangi yılda yapıldığını kanıtlamalıdır. Buna göre işin yapıldığı yıl itibarıyla serbest piyasa rayiç fiyatlarına göre eksik ve hatalı iş bedeli tespit edilmelidir. Davalı dosyadaki deliller ile feshedilmeyen sözleşme kapsamında işin yüklenici tarafından tamamlandığı karinesinin aksini ispatlayamamış olup, bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 24/02/2022 tarih, 2020/249 Esas – 2022/104 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 9.693,00 TL harçtan, peşin yatırılan 2.423,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.270,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.b.1 ve 361/1 maddeleri gereğince, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yolu açık olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır