Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/650 E. 2022/979 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/650 – 2022/979
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/650
KARAR NO : 2022/979
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2022
NUMARASI : 2020/529 Esas – 2022/130 Karar

DAVACI : BARAT ENDÜSTRİYEL PLASTİK MAKİNA İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : KÖŞKERLER ÇELİK HALAT VE MAKİNE SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının bakiye bedeli için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni ile davalı firma arasında ticari alım satımdan kaynaklanan 04.11.2017 T.li A seri 047308 sıra nolu bir adet faturadan dolayı davalı borçludan bakiye 17.989,52 TL alacağı bulunduğunu, bu nedenle davalı firma aleyhine Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/46377 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi işlemi başlatıldığını, davalı firma tarafından yapılan takibe süresi içerisinde haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, zira vekil edeni tarafından davalı firmaya 14.03.2018 tarihli ”Cari mutabakat formu” gönderilerek bakiye borç miktarında mutabık olup olmadıklarını belirterek kaşe imza ile müvekkili firmaya gönderilmesinin istendiğini, iş bu cari mutabakat formunun ”Mutabakat veya itirazınızı bildirmediğiniz takdirde TTK 92. Maddesi gereğince bakiye aynen kabul edilmiş sayılır.” ihtarını da içerdiğini, davalı firma tarafından ilgili mutabakat formunun kaşe ve imza edilerek müvekkili firmaya verildiğini, davalı firmaca takibin yapıldığı tarihe kadar herhangi bir ödeme de yapılmamış olması nedeniyle söz konusu icra takibi işlemi başlatılmak zorunluluğu ortaya çıktığını, borçlu davalının takibe haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itiraz etmesi karşısında öncelikle yasa gereği arabuluculuk sürecinin başlatıldığını ancak anlaşmazlık tutanağı ile sürecin sona erdiğini, bakiye borç miktarına ilişkin hususların vekil edeni firmanın ve davalının ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle, davanın kabulü ile haksız ve köyüniyetli itirazın iptaline, takip alacağına dava tarihinden itibaren ticari reeskont faiz işletilerek, davalıdan alınarak vekil edene verilmesine, ayrıca alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmayacak şekilde inkar tazminatının davalıdan alınarak vekil edene ödenmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın vekil eden firma aleyhine başlatmış olduğu Gebze 4.İcra Müdürlüğü 2019/46377 Esas sayılı icra takibine konu edilen faturanın davacı tarafça eksik ve hatalı imalat nedeni ile ödenmediğini, davacı yanın, vekil edeni firmanın işletmesinde kurulması zorunlu bir nevi arıtma sistemi olan scrubber sistemi işinin imalatı ve montajı işini üstlendiğini, davacı tarafın, “6.000 m3 scrubber sistemi” ve “inline fosfat hattı ksk çıkışı havalandırma sistemi” ile ilgili olarak 13.04.2017 tarihli BRT170410 numaralı teklif mektubu ile kendi saha gözlemine ve tespitlerine uygun olarak müvekkili firmaya teklif yaptığını ve davacı tarafından üretim alanında bulunan tel galvanizleme ve patent hattında prosesten kaynaklanan kimyasal buharların, uygun havalandırma sistemi ile iç ortamdan alınarak dikey ıslak tip gaz yıkama sistemine (scrubber) aktarılması işi için imalatın taahhüt edildiğini, davacı tarafa yer teslimi yapılması akabinde davacının işin imalinde teklif gereği uhdesindeki işin imalinde kendisine yüklenen edimleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, söz konusu tesisin çalıştırılmaya başlanması sonrası 12/11/2018 tarihinde A476240 sayılı tutanaktan da anlaşıldığı üzere T.C. Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Kocaeli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkililerince davacının imal ettiği tesiste denetim yapıldığını, bu denetim sonrasında “Galvanizleme amaçlı çinko eğitme havuzunda çinko kaplanan telin sonrasında soğutma amaçlı soğuk su püskürtüldüğü ve emisyon çıkışının görüldüğü” şeklinde ortama kimyasal buhar çıkışının gözlemlendiği ve bu buharın sistem tarafından emilmediği ve ortama dağıldığı gibi problemler ile bu eksikliklerin ve hatalı imalat bulunan sistemin revize edilmesi gerektiğinin tespit edildiğini, akabinde, davacı tarafa durumun izah edilerek bu durumun ve atıl ve işlevsiz kalan sistemdeki eksiklik ve hatalı imalatların düzeltilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, davacı tarafın 26.11.2018 tarihinde tesise ziyaret gerçekleştirerek bir rapor hazırladığını, ilgili raporun “İşin Mevcut Durumunun Özeti” kısmında “Sistemin yeterli havalandırma yapamadığı görülmüştür. Ortamda açığa çıkan kimyasal buharlar toplanarak, scrubber sistemine gönderilememektedir.” denilmek suretiyle davacı tarafın kendi tespit ve gözlemlerine göre imal edip montajladığı sistemdeki eksikleri tespit edip hatasını ikrar ettiğini, ayrıca raporun devamında “Polipropilen malzemeden imal edilmiş olan mevcut havalandırma sistemine bağlı davlumbazlar tüm kimyasal buharın toplanması için yetersiz kalmaktadır.” Devamında “Mevcut davlumbazlar alanı tam kaplayamamaktadır. Dolayısıyla davlumbaz etrafından gaz kaçışı olmaktadır.” şeklinde tespitleri mevcut olup anılan işler için ayrıca bir bedel talep ettiğini, taraflarınca bu bedelin talep edilemeyeceği ve tamamlanmamış bir işin olduğu dile getirilmesine karşın davacı tarafın işi yapmadığını, davacı tarafın, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirmemesine rağmen alacak talebine karşı TBK m.97 hükmüne göre ödemezlik def’i hakkı kullanıldığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği mutabakat metninin davacının ediminin eksik ve hatalı olması sebebi ile herhangi bir hukuki ehemmiyeti bulunmadığını, davacının edimini yerine getirmemesi karşısında mutabakat metni içeriğinin kabulünün hukuken mümkün olmadığını, tüm bu sebeplerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın reddine, talep olmadığından kötüniyet tazminatı hususunda hüküm tesisine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkemenin davamızın reddine dair kararına karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurduklarını, dosya içerisindeki başta dava dilekçemiz olmak üzere tüm beyan ve itirazlarının tekrar ettiklerini,
-Verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığını, ihtilaf konusunun tespiti bakımından; dava konusu bakiye fatura alacağına ilişkin olarak yapılan icra takibine karşı haksız ve kötüniyetli itirazın iptali olduğunu, yerel mahkemece, davalı tarafın davaya karşı sunmuş olduğu beyan ve iddialara yönelik olarak ihtilaf konusunu eser sözleşmesi kapsamında değerlendirdiğini, bu değerlendirmeyi kabul etmediğimizi de yapılan ön inceleme duruşmasında beyin ettiklerini, dava konusu fatura alacağı cari hesap mutabakatına dayalı olduğundan davalının söz konusu iddialarının tahkikata esas alınması yerinde olmadığını,
-Verilen karardan sonra da davalı tarafça davacı vekil eden aleyhine eser sözleşmesinin ayıplı ifasından kaynaklanan ilave herhangi bir icra takibi açılmadığını ve dava da ikame edilmediğini,
-Davalı taraf bu karardan sonra kayıtsız kalmış olup ayrıca davacı tarafça gönderilen cari hesap mutabakatını daha evvel onaylamadığını, davacı vekil eden olan borcunu kabul ettiğini, yazılı belge ile borcunu ikrar ettiğini, davalı taraf davacının alacaklı olmadığını iddia ediyor olsa idi söz konusu cari hesap mutabakatını onaylamadığını ve eser sözleşmesinin ayıplı ifasından dolayı ortaya çıkan yasal haklarını saklı tutması icap edeceğini, davalının bu yönde bir ihtirazi kaydının mevcut olmaksızın cari hesap mutabakatını onayladığını, mahkemece bu husus gereği gibi irdelenmediğini ve hükme esas alınmadığını,
-Davalı tarafın cevap dilekçelerinde ileri sürmüş oldukları ayıplı imalata ilişkin hususlara karşı sunmuş oldukları 12/12/2020 tarihli cevaba cevap dilekçelerinde; davalı tarafın daha evvel aynı hususta ikame etmiş olduğu Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/118 E. Sayılı dosyasına sunmuş oldukları tüm beyanlarımızı tekrar ettiklerini bildirdiğini ve ilgili dosyanın değerlendirmeye esas alınmak üzere dosya arasına celbini talep ettiklerini, yerel mahkemece bu beyanlarının gereği gibi irdelenmemiş olup incelemeye esas olmak üzere aşağıda iş bu dosyaya uyarlamak suretiyle yeniden sunduklarını,
-Davalı tarafın randıman alamadığını, iddia ettiği sistemin, vekil eden firmanın 13.04.2017 tarihinde davalıya iletmiş olduğu BRT170410 referans numaralı teklife istinaden “ınlıne fosfat hattı ksk çıkışı havalandırma sistemi ve 6.000 m3/saat scrubber imalatı” işi olmadığını, bu iş için taraflar arasında herhangi bir sözleşme akdedilmemiş olup, firma yetkilileri Bahadır Arat ve mustafa Köşker arasında davalı tarafın talebi doğrultusunda sözlü mutabakat sağlandığını, teklif bedelinin 28.450,00 EUR + KDV iken, 27.000,00 EUR + KDV bedelle işin yapımına karar verildiğini,
-Davalı tarafın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2019 / 282 d. iş dosyasında yapılan tespitin hatalı olduğunu, taraflar arasında daha önce yapılmış olan başka bir sözleşmeye dayalı olarak brt161025 referans numaralı teklife istinaden 15.06.2016 tarihinde imzalanmış olan “filmaşin daldırma alanı havalandırma sistemi ve 60.000 m3/saat scrubber imalatı” işi yapıldığını, değişik iş dosyası bilirkişi raporunun ana konusu “ınlıne fosfat hattı ksk çıkışı havalandırma sistemi ve 6.000 m3/saat scrubber imalatı” işi olması gerekirken , rapor içeriğinde 60.000 m3/saat kapasiteye haiz ve bu konuyla herhangi bir ilgisi olmayan diğer işe ait filmaşin daldırma alanı havalandırma sisteminden bahsedildiğini, rapor sonunda ek olarak verilen fotoğraflarda “ınlıne fosfat hattı ksk çıkışı havalandırma sistemi ve 6.000 m3/saat scrubber imalatı” işine ait olduğunu, yokluklarında yapılan keşif esnasında delil tespiti talep eden davacı, huzurdaki bilirkişileri yanlış yönlendirildiğini, bilirkişilere diğer işe ait sözleşme (60.000 m3 kapasiteli) gösterilerek vekil eden firmanın 60.000 m3/saat sistem taahhüt ederek, 6.000 m3/saat kapasiteli yetersiz bir sistem kurduğu gibi yanlış kanaat ve sonuç çıkartılmasına sebebiyet verdiklerini, heyet yanlış yönlendirme yüzünden fahiş bir hata yapmış olup söz konusu raporun gerçek durum ile alakası olmadığını, (bu hususların ve değişik iş dosyasında yapılan tespitlerin hiçibirisi iş bu dosyamızda davalı tarafça ileri dahi sürülmediğini),
-Rapora tekrar dönecek olursak bilirkişilerce hazırlanmış olan rapor kendi içerisinde çok miktarda çelişki ve yanlış yönlendirme içermekte olduğuun, en büyük yanlış anlatım ise firmalar arası iki ayrı sözleşmenin birbirine karıştırıldığını, davalı firmanın vekil edene ait tasarımlı bir sistemi diğer firmalara göstererek keşif yaptırmakta, revizyon talep etmekte, müvekkil ticari sırlarını diğer firmalara açık duruma getirdiğin, davalının ve bilirkişilerin konuya hakim olamadıkları zaten 6.000 m3/saat kapasiteli sistemle ilgili sorun yaşadıklarını düşünürken, diğer 60.000 m3/saat kapasiteli iş için davalının 50.000 m3/saat kapasiteli – 40.000 m3/saat kapasiteli 12.000 m3/saat kapasiteli teklif toplamalarını, bu tekliflerin bilirkişilerce incelenerek ve değerlendirilerek rapora dahil edilmesiyle anlaşıldığını,
-Mahkemece yapılan eksik inceleme ve buna bağlı olarak hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna karşı 18/01/2022 tarihli itiraz dilekçelerinde sunulduğunu, mahkemece söz konusu teknik itirazlara ilişkin olarak yeniden keşif yapılarak başkaca bir bilirkişiden rapor alınması icap ettiğini, rapora karşı itirazlarımızda belirttikleri hususlarda yeterli açıklama ve tespit mevcut olmayıp eksik ve afaki tespitler yer aldığını, bu nedenle hükme esas alınmasının mümkün olmadığını,
-Davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşme ve taahhüt olmadığı gibi davalıya davacı vekil edilen tarafından talep ettikleri sistemin kapasitenin yeterli olmayacağı sözlü olarak belirtildiğini, dikkat edilecek olursa davalı tarafın, montajdan sonra bir sene boyunca söz konusu sistemi kullanmış idari kurumlarca yapılan denetlemeye kadar hiçbir ayıp bildirimi ya da başvuruda bulunmadığını, idari kurumca yaptırıma maruz kalmalarından sonra talepte bulunduklarını ve davacı vekil edence kapasite arttırımına ilişkin olarak ilave teklifi verildiğini, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde yapılan sistemin eksik ya da gereği gibi çalışmadığının iddiasının kabul görmesi mümkün olmadığını,
-Mahkemenin kötü niyet tazminatı talep edilmediğinden hüküm tesisine yer olmadığına dair kararı da yerinde olduğunu, ön inceleme aşamasından önce davaya ilişkin netice-i talebimiz açıklayıcı olarak sunulduğunu, söz konusu dilekçede açıkça haksız ve kötü niyetli itiraza karşı İİK kapsamında inkar tazminatı diğer adıyla kötü niyet tazminatı talep edildiğini, esas olarak İİK bağlamında inkar tazminatı olarak da adlandırılan konu kötü niyet tazminatı olduğunu, bu hususun gözden kaçırıldığını,
-Neticeten ihtilaf konusunun tespitinin yerinde olmadığı, eksik incelemeye dayalı, hüküm kurmaya elverişli ve denetime tabi olmayan raporun esas alınması suretiyle verilen karar yerinde olmayıp , ilgili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmak mecburiyeti ortaya çıktığını, istinaf taleplerinin kabulünü, yerel mahkemenin davanın reddine dair kararının kaldırılmasını, davaların kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Davacı, taahhüt ettiği eseri amacına uygun olarak meydana getirememiş olup, eserdeki kusurların hem davacının kendi saha gözlem raporu hem de bakanlık denetimi ile sabit olduğunu,
-Eser sözleşmesinin diğer işgörme sözleşmelerinden farklı olarak sonuca odaklı ve sonucun garanti edildiği bir işgörme sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmesinde taahhüt edilen sonucun ortaya çıkmaması ifanın yapılmadığını gösterdiğini, bu anlamda vekalet ve hizmet sözleşmelerinden ayrılacağını, yüklenicinin işi özenle yapma borcu altında olduğunu,
-Davacı tarafın vekil edilen firma aleyhine başlatmış olduğu Gebze 4.İcra Müdürlüğü 2019/46377 Esas sayılı icra takibine konu edilen fatura davacı tarafça eksik ve hatalı imalat nedeni ile ödenmediğini, davacı yanın, vekil edilen firmanın işletmesinde kurulması zorunlu bir nevi arıtma sistemi olan scrubber sistemi işinin imalatının ve montajı işini üstlendiğini,
-Davacı tarafın, “6.000 m3 scrubber sistemi” ve “inline fosfat hattı ksk çıkışı havalandırma sistemi” ile ilgili olarak 13.04.2017 tarihli BRT170410 numaralı teklif mektubu ile kendi saha gözlemine ve tespitlerine uygun olarak vekil eden firmaya teklif yaptığını ve davacı tarafından üretim alanında bulunan tel galvanizleme ve patent hattında prosesten kaynaklanan kimyasal buharların, uygun havalandırma sistemi ile iç ortamdan alınarak dikey ıslak tip gaz yıkama sistemine (scrubber) aktarılması işi için imalat davalı tarafça taahhüt edildiğini, teklif mektubunda açıkça görüleceği üzere “Mühendislerimiz ihtiyacınızı doğru tespit ederek, sizler için en mükemmel ürünü tasarlamaktadır.” ifadesi, yapılacak işin teknik detaylarını bilen ve doğru ürün tespitini yapabilen ve yapması gereken tarafın davacı taraf olduğunun bir ispatı olduğunu,
-Davacı tarafa yer teslimi yapılması akabinde davacının işin imalinde teklif gereği uhdesindeki işin imalinde kendisine yüklenen edimleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, davacı tarafça, 13.04.2017 tarihli teklif mektubunun onaylanmasından önce tesisin kurulacağı yerde gerekli keşif ve fizibilite, ihtiyaç olunan kapasite ve fizibilite değerlendirmeleri yapılarak proje ve teklif sunulmuş akabinde de imalat işlemi davacı tarafça bu bizzat kendi fizibilite ve kapasite hesaplamaları doğrultusunda yapıldığını, söz konusu tesisin çalıştırılmaya başlanması sonrasında 12/11/2018 tarihinde A476240 sayılı ekte sundukları tutanaktan da anlaşıldığı üzere T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kocaeli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkililerince davacının imal ettiği tesiste denetim yapılmış bu denetim sonrasında “Galvanizleme amaçlı çinko eğitme havuzunda çinko kaplanan telin sonrasında soğutma amaçlı soğuk su püskürtüldüğü ve emisyon çıkışının görüldüğü” şeklinde ortama kimyasal buhar çıkışının gözlemlendiğini ve bu buharın sistem tarafından emilmediğini ve ortama dağıldığı gibi problemler tespit edilmiş olup bu eksikliklerin ve hatalı imalat bulunan sistemin revize edilmesi gerektiği tespit edildiğini, denetim nedeni ile vekil eden firmanın Çevre Mevzuatına muhalefet etme gibi bir suçlama ve yaptırımlara maruz kalma durumu doğmasının akabinde, davacı tarafa durum izah edilerek bu durumun ve atıl ve işlevsiz kalan sistemdeki eksiklik ve hatalı imalatların düzeltilmesinin gerektiği ifade edildiğini,
-Bunun akabinde davacı taraf 26.11.2018 tarihinde tesis ziyareti gerçekleştirerek bir rapor hazırlamıştır ve rapor dava dosyasına sunulduğunu, ilgili raporun “İşin Mevcut Durumunun Özeti” kısmında “Sistemin yeterli havalandırma yapamadığı görüldüğünü, ortamda açığa çıkan kimyasal buharlar toplanarak, scrubber sistemine gönderilememektedir.” denilmek suretiyle davacı taraf kendi tespit ve gözlemlerine göre imal edip montajladığı sistemdeki eksikleri tespit edip hatasını ikrar ettiğini, raporun devamında “Polipropilen malzemeden imal edilmiş olan mevcut havalandırma sistemine bağlı davlumbazlar tüm kimyasal buharın toplanması için yetersiz kaldığını,” Devamında “Mevcut davlumbazlar alanı tam kaplayamadığını, davlumbaz etrafından gaz kaçışı olmaktadır.” şeklinde tespitleri mevcut olup anılan işler için ayrıca bir bedel talep etmiş olup, taraflarından bu bedelin talep edilemeyeceği ve tamamlanmamış bir işin olduğu dile getirilmesine karşın taraflarınca yapılan ihtarlara kulak asmayan davacı tarafın işi yapmadığını,
-Ayıp bildirimin süresi içinde yapılmadığı iddiası asılsız olup, bildirim davacı tarafından verilen 2 yıllık garanti süresi içerisinde yapıldığını, davacı tarafın vekil edilen şirket tarafından yapılan ayıp bildiriminin süresi içerisinde yapılmadığını, bu yönüyle usule aykırı davrandığını iddia ettiğini, bu hususun doğru olmadığını, vekil eden şirket fabrikasında davacı tarafından imal edilmiş olan eserdeki kusurlar için 13.04.2017 tarihli BRT170410 numaralı teklif mektubunda görüleceği üzere 2 yıllık garanti süresi verildiğini, bu garanti süresi, iş sahibinin açık ayıplarda muayene ve süresinde ihbar yükümlülüğünü, gizli ayıplar yönününde de derhal ihbar yükümlülüğünü kaldırmayı ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları bedelsiz olarak gidermeyi üstlenmiş olması demek olduğunu, vekil eden şirketin, garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili iş sahibi ayıp ihbarında bulunmak zorunda kalmaksızın zamanaşımı süresi içinde ayıbın giderilmesinin ve zararlarını isteyebileceği gibi, iş bedeline karşı ayıp definin de ileri sürebileceğini, davacının eseri teslim ettiğini iddia ettiği tarih olan 04.11.2017 baz alındığında, garanti süresi içerisinde ayıp bildiriminin yapıldığının sabit olduğunu,
-Davacı ile vekil eden firma arasında yeni işlerin yapıldığı iddiası doğru olmadığını, vekil eden şirket ile davacı son olarak davaya söz konusu eser üzerine anlaşmış olup, bunun haricinde herhangi bir yeni iş üzerinde anlaşma yapmadığını,
-Bu sebeplerle; Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunarak sanığın istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini, kötü niyetle istinafa başvuran karşı tarafın yargılama giderlerine ve HMK m.329 gereği cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının bakiye bedeli için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair karara davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili, vekil edeni ile davalı firma arasında ticari alım satımdan kaynaklanan 04.11.2017 T.li A seri 047308 sıra nolu bir adet faturadan dolayı davalı borçludan bakiye 17.989,52 TL alacağı bulunduğunu, bu nedenle davalı firma aleyhine Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/46377 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi işlemi başlatıldığını, davalı firma tarafından yapılan takibe süresi içerisinde haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirterek davanın kabulü ile haksız ve köyüniyetli itirazın iptaline, icra inkar tazminatına, takip alacağına dava tarihinden itibaren ticari reeskont faiz işletilerek davalıdan alınarak vekil edenine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise, davacı tarafın, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirmemesine rağmen alacak talebine karşı TBK m.97 hükmüne göre ödemezlik def’i hakkı kullanıldığını, davacının edimini yerine getirmemesi karşısında mutabakat metni içeriğinin kabulünün hukuken mümkün olmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenicinin 13/04/2017 tarihli teklif mektubu ile teklifin kabul edilerek işin tamamlanması neticesinde davacı yüklenici 27.000,00 EUR karşılığı 47308 nolu 04/11/2017 tarihli, 142.044,62 TL tutarlı fatura dikkate alındığında taraflar arasında 120.376,80 TL+KDV götürü bedelli inline fosfat hattı KSK çıkışı havalandırma tesisatı ve 6000 m3/h scrubber imalatına ilişkin eser sözleşmesi yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktır. Taraflar arasında kurulduğu anlaşılan sözleşme, kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmal etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Eksik işlerle ilgili teslim alınırken itirazi kayıt ileri sürmeye ve ihbarda bulunmaya gerek yoktur. Zamanaşımı süresi içinde işin eksik yapıldığı iş sahibince ileri sürülebilir.
Sözleşmede garanti şartı bulunması halinde işi yapan taşeron ya da yüklenici garanti vermekle iş sahibinin açık ayıplarda muayene ve süresinde ihbar yükümlülüğünü, gizli ayıplar yönününde de derhal ihbar yükümlülüğünü kaldırmayı ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları bedelsiz olarak gidermeyi üstlenmiş demektir. Garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili iş sahibi ayıp ihbarında bulunmak zorunda kalmaksızın zamanaşımı süresi içinde ayıbın giderilmesi ve zararlarını isteyebileceği gibi, iş bedeline karşı ayıp defini de ileri sürebilir.
Somut olayımıza gelince; davacı yüklenici şirket işi yapıp edimini uygun şekilde ifa ettiğini ve bedele hak kazandığını iddia etmektedir. Davalı iş sahibi eserin ayıplı olduğunu savunmaktadır. Davacı yüklenicinin anlaşmaya konu inline fosfat hattı KSK çıkışı havalandırma tesisatı ve 6000 m3/h scrubber imalatı işini tam, eksiksiz, montajı yapılmış, kullanıma hazır, çalışır halde imal edeceği, davalı iş sahibinin ise, sözleşme bedelinin 120.376,80.-TL+ KDV’yi işlerin belirtildiği şekilde teslim edilmesi halinde ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Tarafların ticari defterlerinin incelemesinde taraf defterlerinin borç alacak yönünden birbirini teyit ettiği, davacının 17.989,52 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalının ayıplı iş iddiasını savunmasının değerlendirilmesi için mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan 03.01.2022 tarihli raporda, davaya konu eserin, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin amacına uygun olarak çalışır durumda olmadığı, amaçlanan görevin yerine getirilemediği, davaya konu eserin mevcut durumu ile davlumbaz revizyonlarının havalandırma borularında revizyona ihtiyaç duyduğu, genel bakım ve ayarlarının yapılması gerektiği, bunların tüm ışın kapsamında ortalama olarak %25’e tekabül edeceği, kesilen fatura tutan, fatura tarihine göre, 142.044,62 TL.-nin %25 oranın 35.511,16 TL’ye (KDVdahil) denk geldiyi, bu tutarında fatura tarihindeki uygulanan 4.4584 TL-Euro döviz kuruna göre 7.965.00 euro olacağı, mevcut yerleşim ve imalatlara göre, yapılan işin teklif formuna göre tümden bir aykırılıktan bahsedilemeyeceği, gizli ayıplı olduğu, tümden ayıplı sayılamayacağı, nefaset kurallarına göre kabul edilebilir olduğu, davacıya ödenmesi gereken tutara karşılık 35.511,16 TL’nin alacaktan düşülmesi gerektiği, davacının teklif formu, fatura ve kesintiler sonrasında davacının 17.521,64 TL davalıya borçlu hale geleceğinin kanaat edilmiştir. Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın 12/11/2018 tarihli denetim tutanağı, davacı yüklenicinin 26/11/2018 tarihli saha değerlendirme raporu ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında dava konusu eserin gizli ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, denetime elverişli ve gerekçeli bilirkişi raporu dikkate alınarak eserin tümden ayıplı sayılamayacağı, nefaset kurallarına göre kabul edilebilir olduğu, davacıya ödenmesi gereken tutara karşılık 35.511,16 TL’nin alacaktan düşülmesi gerektiği, davacının 17.521,64 TL davalıya borçlu hale geleceği belirlemesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmayıp, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, davalının taraflar arasındaki 13/04/2017 tarihli teklif mektubunda imalât ve montaj hatalarına karşı iki yıllık garanti süresi öngörülmesi sebebiyle garanti süresi içerisinde ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı aranmayacağından davacı vekilinin ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin istinafı yerinde değildir.
Öte yandan, mahkemece davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmemesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı dahil davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesi sebebiyle bu yönlü taleplerinin karşılanmadığına ilişkin istinafı yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2022 tarih, 2020/529 E – 2022/130 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacı yandan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının yatırılan 308,74 TL harçtan mahsubu ile 228,04 TL bakiye harcın davalıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 01/07/2022 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye…
¸e-imzalı

Katip…
¸e-imzalı