Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/633 E. 2022/702 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/633 – 2022/702

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/633
KARAR NO : 2022/702
KARAR TARİHİ : 20/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 25/05/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
NUMARASI : 2021/274 Esas – 2022/84 Karar

DAVACI : ASF ASFALT MAKİNE SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :TUNER YOL ASFALT NAKLİYAT VE İNŞAAT SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/05/2022

Dairemizin 08/04/2021 tarih, 2021/307 Esas, 2021/372 Karar sayılı kararı ile; HMK 353/1-a-4-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verildiği, eksikliklerin tamamlanması üzerine dosyanın yeniden Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2022 tarih 2021/274 Esas – 2022/84 Karar sayılı hükme yönelik, davacı vekili ve davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dosya incelendi,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesine özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacağının tahsili amacıyla Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7814 E. sayılı dosyası üzerinden davalı/borçlu şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça haksız olarak takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını, davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibinin cari hesap alacağına dayandığını, HEAŞ’ca 2015/172133 kayıt numaralı ihale gereği Tuner Yol Asfalt’a ihale edilen asfalt tamiratı yapım işi ve havaalanı çevre yol çizgilerinin boyanması işi için Tuner Yol Asfalt’ın müvekkili şirket ile aralarında imzalanan alt yüklenici sözleşmesine göre anlaştıklarını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin(alt yüklenici) 217.000,00 TL +KDV bedelle sözleşme konusu işi yapmayı taahhüt ettiğini, ayrıca bu iş için davalı şirkete fatura karşılığı elden ve banka havalesi ile 28.000,00 TL nakit, 50.000,00 TL değerinde çekin teminat olarak verildiğini, müvekkili şirketin sözleşme şartlarına uygun olarak sözleşme konusu işi tamamladığını, ancak Tuner Yol Asfalt’ın sözleşme bedelini ödemediği gibi teminat olarak verilen çek bedelini de kötü niyetli olarak tahsil etmeye çalıştığını, çeklerden 12 Mayıs 2016 tarihli Finansbank 0303421 nolu 15.000,00 TL’lik çekin Asf Asfalt tarafından ödendiğini, diğer iki çekin ise ödenmediğinden Tuner Yol Asfalt tarafından yazdırılarak Asf Asfalt’ın ticari itibarının zedelendiğini, müvekkili şirketçe Tuner Yol Asfalt’a 28.04.2016 tarihinde 169.699,00 TL’lik fatura kesildiğini, davalı şirketin önce faturayı kabul edip defterine işlediğini, daha sonra da deftere iptal kaşesi basarak faturayı elden iade ettiğini, taraflarınca takip konusu yapılan tutarın müvekkili şirketçe sözleşme konusu iş için yapılan hizmet bedeli değil yapılan iş için yapılan harcamalar olduğunu, sözleşme konusu iş için 1800 ton asfalt döküldüğünü, HEAŞ’in bunların irsaliyesini teslim aldığını, müvekkili şirketçe yapılan sözleşme konusu iş için davalı Tuner Yol Asfalt’ın HEAŞ’tan 205.000,00 TL hakediş aldığını, buna rağmen alacaklarının ödenmediğini, bu hususta HEAŞ’tan 31.05.2016 ve 09.06.2016 tarihli yazılarla Tuner Yol Asfalt’a yapılacak ödemelerin durdurulması istenilmiş ise de taleplerinin HEAŞ’ce 14.06.2016 tarih, 16-331-663-194 sayılı cevap yazısı ile reddedildiğini, davacı ile davalı şirket arasındaki alt taşeronluk sözleşmesi gereği yapılan işin belli olduğunu, yüklenici olarak işi HEAŞ’ten ihale alan Tuner Yol Asfalt’ın, alt yüklenici olarak müvekkili şirket ile anlaştığını, müvekkili şirketçe işin yapılıp teslim edildiğini, neticesinde Tuner Yol Asfalt’ın yapılan bu iş karşılığında HEAŞ’ten 205.000,00 TL hakediş aldığını ancak müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapmadığını, her iki tarafın defterlerinde de görüleceği üzere müvekkilinin davalı şirketten 135.000,00 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca ve tüm ferilerine itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin alacağı likit olduğundan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7814 E. Sayılı icra dosyasına davalı/borçlu tarafından yapılan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın icra takibinin cari hesap alacağına dayandığını iddia ettiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete cari hesap borcu bulunmadığını, davacı şirketle imzalanan 14.2.2016 tarihli alt yüklenici sözleşmesine rağmen idarece onaylanmayan alt yüklenicinin iş yapmasının mümkün olmadığını, davacının bu sözleşmeye istinaden yapmış olduğu bir iş bulunmadığını, dosya kapsamındaki HEAŞ 16-331-663-194 sayılı 14.6.2016 tarihli yazsısından da açıkça ortada olduğu üzere anılan iş için idarece onaylanan bir alt yüklenici olmadığından alt yüklenici sözleşmesine dayanarak iş yapmasının davacı şirket tarafından zaten mümkün olmadığını, ayrıca bu iş için fatura karşılığı müvekkili şirkete elden ve banka havalesi ile 28.000,00 TL nakit, 50.000,00 TL değerinde çekin teminat olarak verildiği iddiasını kabul etmediklerini, ihale makamı HEAŞ’ça onaylanmayan, kabul edilmeyen bir alt yüklenicinin bu işte çalışması mümkün olmadığından alt yüklenici sözleşmesine dayalı olarak davacı tarafın çalışmasının mümkün olmadığını, yapılmayan işle ilgili olarak müvekkili şirkete fatura kesilmesi mümkün olmayacağı için müvekkili şirket kayıtlarında önce işlediği ve sonra iptal edildiğinden bahsedilen bir fatura bulunmadığını, davacı tarafça HEAŞ’a teslim ettiği asfalt olduğu iddia edilmekte ise de müvekkili şirketin HEAŞ’tan 2015/172133 ihale kayıt numaralı yüklenmiş olduğu işle ilgili olarak davacı tarafça yapılmış, teslim edilmiş dökülmüş bir asfalt bulunmadığını, HEAŞ’ten ihale ile aldığı işi müvekkili şirketin kendisinin yerine getirdiğini, tüm bu nedenlerle her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davacının davasının reddine, icra takibi açmakta haksız ve kötüniyetli olan davacı aleyhine hükmedilmek üzere reddolunan meblağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7814 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 68.000,00.-TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Kabul edilen kısım yönünden davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE, 3-Reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkeme taleplerinin üstünde değil altında karar verdiğini, bu nedenle de kararın nitelendirmesi kısmi kabul kısmi red şeklinde olduğunu, taleplerinin açık olduğunu ve baştan itibaren 135.000,00 TL olduğunu, dava itirazın iptaline yönelik olduğunu, icra takibine konu olan borç, 135.000 TL olduğunu, mahkemenin bu yöndeki aleyhe kabulünü kabul etmemekle birlikte 50.000,00 TL 3 adet çek teminatı ve 17.000 TL de nakit teminat olarak verilmiştir. kalan kısmın 68.000 TL olduğunun tespitine basit bir matematik hesabı ile ulaşılabildiğini, aslında harcamalarının 68.000,00 TL’nin çok üzerinde olduğunu, mahkemece yapılan keşif ve sonrasında alınan bilirkişi raporunda faturalar ve irsaliyeler üzerinde inceleme yapılmış ve harcamamızın karar verilenin kat be kat üzerinde olduğu belirlendiğini, mahkeme her ne kadar sadece harcamalara ilişkin talebimizi haklı bularak kısmi kabul kararı vermiş ise de; teminat olarak verilen çeklerin ödenmiş olması nedeniyle teminat olarak verilen ve ödenen para bakımından da alacağımızın olduğu kabul edilmesi gerektiğini, davalı taraf, istinaf dilekçesinde BAM kaldırma kararının gerekçesindeki hususların karşılanmadığını belirtmiş ise de, BAM kararına uygun olarak keşif yapılarak işinde uzman bilirkişi heyetinden rapor alındığını, davalı vekili, gerek yerel mahkeme gerekse BAM kararında tartışılmasına rağmen hala taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli bir eser sözleşmesi olmadığı yönünde itiraz ettiğini, eser sözleşmesi; TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenici olduğunu, eser sözleşmesinde yüklenici yapımını üstelendiği işi(eseri) özen borcuna uygun olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlü olduğunu, yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girdiğini, dava konusu olay bakımından, müvekkil yüklenici yukarıda belirtildiği şekilde işin sonuca ulaşmasını sağlamış ve teslimini gerçekleştirdiğini, bu nedenledir ki; önce geçici sonra kesin kabul yapıldığını, davalı taraf, alt yüklenicinin iş yapmasının davalı şirket tarafından kabul edilmemesi nedeniyle mümkün olmadığını ifade ettiğini, bu ifade de kabul edilemez olduğunu, çünkü, baştan beri belirtildiği gibi müvekkilin aldığı ihalenin 18.01.2016 tarihinde onaylanmasının ardından davalı ile HEAŞ arasında, ihale konusu işin yapılması için bir sözleşme akdedildiğini, sözleşmede yapılacak işin alt yükleniciye devri ile ilgili 15. madde düzenlendiğini, bu maddeye göre; “ihale konusu işte idarenin onayı ile alt yüklenici çalıştırılabilir.” davalı ile HEAŞ arasında yapılan sözleşmenin ardından müvekkil şirket ile davalı arasında 14.02.2016 tarihinde alt yüklenici sözleşmesi akdedilmiştir. bu sözleşmeye göre ihale konusu iş, idare (HEAŞ) ile davalı şirket arasında yapılan sözleşme şartlarına uygun olarak alt yüklenici tarafından yerine getirileceğini, yani yapılan işlemlerde hiçbir usulsüzlük ya da sözleşmeye aykırılık bulunmadığını, yazılı belgeler olmasına rağmen hala alt yüklenicinin iş yapamayacağının dile getirilmesi hukuken geçerli olmadığını, davalı vekili, dilekçesinde TEB Gebze Akse Sapağı Şubesinin 11.05.2016 vade tarihli 150.000,00 TL bedelli çekinin sözleşme bedelinden mahsubu gerekir, dediğini, dosyada bulunan 17.12.2019 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; bu çek bedelinin düşülmesi halinde bile müvekkil şirketin alacaklı olduğu tespit edildiğini, mahkeme tarafından İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak konusunda uzman üçlü bilirkişi heyeti marifetiyle keşif yapılması talep edilmiş ve bilirkişiler dosya ekinde bulunan HEAŞ ihale evraklarını incelemiş ve ayrıntılı rapor tanzim ettiğini, gerek 13.07.2021 tarihli kök raporda gerekse 02.12.2021 tarihli ek raporda; ERTAŞ firmasından mal ve hizmet satın alındığına dair faturaların bulunduğu ve fatura tarihlerinin ihale kapsamındaki işin başlama ve bitiş aralığında olduğu, gerek süre yönünden gerekse işin niteliği yönünden yapılan iş ile uyumlu oldukları ve hatta yapılan iş için temin edilecek malzeme miktarının çok azını kapsadığı tespit edildiğini, yani gerçekte daha fazla alacaklı olduklarının anlaşıldığını, yine talebimize dayanak olarak incelenen irsaliyelerin de dava dışı ERTAŞ firması tarafından müvekkil adına kesildiği ve bu irsaliyelerin ihale dosyasında yer aldığı, hak ediş ve ödemeye esas alındığı dolayısıyla ihale kapsamında müvekkilil tarafından Sabiha Gökçen Havaalanında kullanıldığı belirlendiğini, daha önceki dilekçelerde de belirtildiği gibi; davalı şirket, alt yüklenici sözleşmesi yaptığını kabul etmekte ancak ana sözleşme gereği bunun idare tarafından onaylanmaması nedeniyle geçerli olmadığını iddia ettiğini, yapılan alt yüklenici sözleşmesinin geçersiz olduğuna dair herhangi bir bildirim müvekkil şirkete ulaşmadığını, dolayısıyla müvekkil şirketin sözleşmeye güvenerek yaptığı tüm işlerin bedelinden ve yapılan masraflardan davalı borçlunun sorumluluğu devam ettiğini, davalının kötü niyetli olduğu açıktır ve kötü niyet hukukun koruması altında olmadığını, davalı şirketin ana sözleşme aykırı davranıp davranmadığı ayrı bir dava konusu olabileceğini, dava dışı HEAŞ’ın, sözleşmeye aykırı davrandığı için kendisine yönelik yasal haklarını kullanmasının önüne geçmek adına müvekkilin yaptığı icra takibine itiraz edilmiş ve aradaki hukuki ilişkinin yok sayılması yoluna gidildiğini, ancak HEAŞ ile davalı şirket arasındaki durum tamamen müvekkil şirketin dışında olduğunu, davalı şirketin müvekkil şirkete karşı akdi sorumluluğu kesinlikle ortadan kalkmadığını, mahkemece ve BAM tarafından da belirlendiği üzere, çözülmesi gereken konu, işin kimin tarafından yapılıp tamamlandığı noktasında toplandığını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasının ardından dosyadaki eksiklikler giderilerek işin müvekkil şirket tarafından yapılıp tamamlandığı ve bu nedenle de davalı şirketten alacaklı olduğu yazılı deliller ile ispatlandığını, bu nedenlerle davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan, başından beri iddia ettikleri gibi davalıdan olan alacaklarının sadece harcamalara yönelik değil aynı zamanda hizmet bedeline de ilişkin olduğunu, bu amaçla teminat olarak verilip davalı tarafça tahsil edilen toplam 50.000 TL değerinde 3 adet çekten kaynaklı ve 17.000,00 TL de nakdi teminat karşılığında 67.000,00 TL daha alacaklarının bulunduğunu, ancak mahkeme bu talebimizi göz ardı ederek kısmen kabul kararı verdiğini, açıklanan nedenler ve re’sen dikkate alınacak sebepler doğrultusunda, davalı tarafın tehir-i icra talebi telafisi zor mağduriyetlere sebep olacağından bu talebin reddine, davalı tarafın haksız ve mesnetsiz istinaf talebinin reddine, istinaf talebimizin kabulü ile, kısmen reddine karar verilen 67.000,00 TL’lik alacakları yönünden kararın kaldırılarak davanın kabulü ile icra takibinin 135.000-TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına ve kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı taraf ile akdedilen 14/02/2016 tarihli alt yüklenici sözleşmesi, sayın mahkemece geçerli bir eser sözleşmesi olarak değerlendirilmiş ise de bu sözleşme hükümlerinin davacı tarafından yerine getirilmediği ve sözleşme hükümlerinin hiçbirinin davacının uygulamadığı dosya kapsamında toplanan delillerle sabit olduğunu, bu sebeple işbu sözleşmenin uygulanabilirliği mümkün olmadığını, idarece onaylanmayan alt yüklenicinin iş yapması mümkün olmadığını, dosya kapsamındaki HEAS-16-331-663-194 sayılı 14.06.2016 tarihli HEAŞ yazısından da açıkça ortada olduğu üzere anılan iş için idarece onaylanan bir alt yüklenici sözleşmesi olmadığından davacı şirket tarafından alt yüklenici sözleşmesine dayanılarak iş yapılması mümkün olmadığını, dava konusu alacak 14.02.2016 tarihli alt yüklenici sözleşmesinde kararlaştırılan sözleşme bedeli değil cari hesap alacağı iddiası olduğunu, mahkeme, davacı tarafça iddia edilen ve ispatlanamayan, davacı tarafça iptal edilen ve davacının ticari defterine dahi işlemediği, iptal ettiği faturayı bir kenara bırakıp bunlardan bağımsız olarak harcama miktarı hesabı yaptığını, ancak harcama miktarına ilişkin alacak davasında bu harcamaların yapıldığının ispatı davacı tarafça sağlanamadığını, davacı yüklenicinin dava dışı ERTAŞ adlı firmadan aldığı 2 adet fatura ve 64 adet irsaliye bulunsa dahi bunlar ile alınan malzemenin sevk adresinin neresi olduğu belirtilmediğini, yine sevk irsaliyelerinin tamamında teslim alan ve teslim eden kısmında imza görülmediğini, dolayısıyla sevk edildiği ileri sürülen ürünlerin hangi adrese kim tarafından teslim edildiği ve kim tarafından teslim alındığı belirsiz olduğunu, yine bu irsaliyeler muhteviyatı ürünler karşılığında Ertaş Madencilik Petrol Ürünleri Yol İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş bir fatura da görülmediğini,

irsaliyelerin HEAŞ ihale dosyasında yer almasının sebebi ilk etapta işin alt yüklenici davacı tarafından yapılacağının düşünülmesi olduğunu, ancak davacı, alt yüklenici olarak şartları yerine getirmemiş, bu sebeple idare tarafından alt yüklenici sözleşmesi onaylanmamış ve iş davalı müvekkil tarafından yerine getirildiğini alt yüklenici sözleşmesinin gereği olarak sözleşme tarafı olan alt yüklenici işin yapımında kendi işçilerini çalıştırması gerektiğini, ancak davacı taraf yaptığını iddia ettiği işte çalışan personellerin davacı şirketin SGK’lı çalışanı olduğunu, işçilerin ücretinin davacı tarafça ödendiğini ispat edemediğini, davacı şirketin iş yeri sigorta sicil dosyası dahi bulunmadığını, davacı ASF şirketinin tek amacı, müvekkil şirketçe yapılan işi kendisi yapmış gibi göstererek iş bitim belgesi almak ve daha sonraki ihalelere katılmak olduğunu, toplanan delillerde, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında bu işe karşılık yapılmış tek bir harcama dahi olmadığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde işin davacı şirket tarafından yapılmadığı, dava dilekçesinde dayanılmış olan 169.699,34 TL miktarlı faturanın tarafların ticari defter kayıtlarında yer almadığı dolayısıyla davacı tarafın bir alacağının bulunmadığı, bunun dışında dava dosyasına dava konusu iş ile ilgili bir harcama olduğu iddiası ile sunulan fatura ve irsaliyelerde yer alan ürünlerin teslim yerinin dahi tespit edilememesi sebebiyle hava alanı işinde kullanımının ispat edilemediği, davacı şirket temsilcisinin usul ve yasaya aykırı olarak tanıklık yaptığı, davacı tarafın iddia ettiği harcamalara ilişkin hiçbir delil ileri süremediği ve ispat edemediği bu sebeple davanın reddi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak mahkemenin yorum yolu ile elde ettiği sonuç üzerine kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2022 tarih ve 2021/274E. 2022/84K. sayılı kararının istinaf edilmesi zarureti hasıl olduğunu, izah olunan ve sayın mahkemece resen dikkate alınacak hususlar sebebiyle; istinaf başvurusunun kabulüne, istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar kararın icrasının geri bırakılmasına
, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2022 tarih ve 2021/274E. 2022/84K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılması halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dava konusu yapılan yalnızca davacının yaptığını iddia ettiği işe ilişkin harcamalar olduğunu, davacının taleplerini kabul anlamına gelmemek üzere verilen hüküm taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, davacının teminata ilişkin talepleri kabul edileme olduğunu, davacının istinaf dilekçesinde müvekkilin kendisine vermiş olduğu 150.000,00 TL miktarlı çekin mahsubu halinde dahi alacaklı olduğu iddiası kabul edilemeyeceğini, uyuşmazlık konusu, işin hangi tarafça yapıldığı, eğer davacı tarafça iş yapıldıysa bu işe ilişkin davacının yapmış olduğu harcamalar ve maliyet unsurunun ne olduğu hususu olduğunu, arz ve izah olunan ve istinaf mercince resen göz önüne alınacak hususlar birlikte değerlendirilerek,

davacı tarafın yasa ve usule aykırı istinaf talebinin reddine,

istinaf kanun yoluna başvurduğumuzu belirterek daha önce sunulmuş olunan istinaf dilekçesi ve işbu istinafa cevap dilekçesi ile belirtilen yeni istinaf sebepleri bakımından da istinaf taleplerinin kabulüne,
mahkemenin kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine

karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesinin 2017/378 Esas – 2020/732 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuş, vaki istinaf başvurusu nedeniyle dairemizin 2021/307 E, 2021/372 K sayılı ilamı ile mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.353/1-a-6 maddesi uyarınca eksikliklerin giderilmesi amacıyla kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dairemizin 2021/307 E, 2021/372 K sayılı kararında;
‘’…. mahkemece cari hesap alacağı açıklamasıyla 135.000 TL alacakla ilgili ne kadarının teminat ne kadarının da sözleşmeye ilişkin yapılan harcamalara yönelik olduğu davacı vekiline açıklattırılarak her bir taleple ilgili ayrı ayrı değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir…
…mahallinde resen seçilecek dava konusu yapım işi konusunda uzman üçlü bilirkişi heyeti ile keşif yapılmak suretiyle dosya ekinde bulunan HEAŞ ihale evrakları incelenerek davacının dava dışı Ertaş şirketinden asfalt malzemeleri alıp almadığı, varsa buna ilişkin fatura ve kayıtların taraflar arasında yapımı kararlaştırılan sözleşmedeki işlerle uyumlu olup olmadığı, bu kapsamda olmak üzere davacı ve davalı tarafından dava konusu işten kaynaklı oluşan maliyet unsuru bulunup bulunmadığı, taraf kayıt ve belgelerine göre dava konusu işin hangi tarafça yapıldığı hususunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi’’ Denilerek mahkeme kararı kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı sonrasında mahkemece, bilirkişi incelemesi yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Somut dosyada; ana yüklenici davalı tarafla asıl işveren dava dışı HEAŞ arasında 8.2.2016 tarihli sözleşme yapılmış, alt yüklenici davacı ile davalı arasında da davalının yüklendiği yapım işine ilişkin asfalt tamiratı yapım işi ve havaalanı çevre yol çizgilerinin boyanması işine ilişkin 14.2.2016 tarihli 217.000 +KDV bedelle götürü bedel üzerinden sözleşme düzenlenmiştir. Dolayısıyla, taraflar arasında 14.2.2016 tarihli yazılı bir eser sözleşmesi ilişkinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme feshedilmediği gibi iş sahibinin, yüklenicinin işi bırakıp gittiğine dair bir tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmamaktadır. Öte yandan işin yapılıp bitirildiği de uyuşmazlık konusu olmayıp, uyuşmazlık, işi hangi tarafın yaptığı hususundadır.
Davacı yüklenici tarafından cari hesap alacağı açıklamasıyla 135.000 TL alacakla ilgili eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Dairemizin kaldırma kararı üzerine davacı vekili alacak talebini açıklamış, alacağın dayanağının, cari hesap alacağının dayanağının taraflar arasındaki alt taşeronluk sözleşmesi uyarınca davalı iş sahibine teminat olarak verilen 50.000 TL lik üç adet çek, 17.000 TL bedelli nakdi teminat, 5.000 TL bedelli noter ücreti, 13.923 TL faiz ve masraf, 40.317 TL sözleşmeye dayalı yapılan masraflar, 9.000 TL bakiye iş bedeli olduğunu bildirmiştir.
Buna göre, davacının teminat olarak verilen 50.000 TL lik üç adet çek, 17.000 TL bedelli nakdi teminat ile teminat verilmesi amacıyla bankadan çekilen kredinin kapatılmasına yönelik 13.923 TL faiz ve masraf alacakları yönünden yapılan incelemede; çek bir ödeme vasıtası olduğundan kural olarak bir borcun tasfiyesi amacıyla düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksi yani çekin bir ödeme vasıtası olmadığı ve doğmuş bir borcun tasfiyesi için değil avans ya da teminat olarak verildiği iddiasının bu iddiayı ileri süren tarafından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Somut olayda; hukuki ilişkinin ileri sürülüş şekline göre ispat yükü davacı taraf üzerindedir. Taraflar arasında imzalanan 14/02/2016 tarihli sözleşme ilişkisi kapsamında teminat olarak verildiğini iddia ettiği çekler ve nakdi teminat bedeli ile ilgili sözleşmede herhangi bir belirleme olmadığı gibi, bu yönde herhangi bir senet veya kesin delil de sunmamıştır. Buna göre davacı yüklenici tarafından iddiasını kanıtlayacak yazılı bir delil sunulmamış, sadece çeklerin ve nakdi teminatın sözleşme nedeniyle verildiği iddia edilmiştir. Bu haliyle çeklerin ve nakdi teminat bedelinin bu sözleşme nedeniyle avans olarak verildiği kanıtlanamamış olduğundan teminat talepleri ve bu taleple bağlantılı olan masraf taleplerinin reddi gerekmektedir.
Davacının 5.000 TL bedelli noter ücreti talebiyle ilgili 14/02/2016 tarihli sözleşmede davalıya herhangi bir yükümlülük yüklenilmediğinden bu talebin de reddi gerekmektedir.
Davacının 40.317 TL sözleşmeye dayalı yapılan masraflar, 9.000 TL bakiye iş bedeli talepleri esası itibariyle taraflar arasında imzalanan 14/02/2016 tarihli sözleşme bedeline yöneliktir. Dairemiz kaldırma kararında da belirtildiği üzere, taraflar arasında 14.2.2016 tarihli yazılı bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup sözleşme feshedilmediği gibi iş sahibinin, yüklenicinin işi bırakıp gittiğine dair bir tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmamaktadır. Öte yandan işin yapılıp bitirildiği de uyuşmazlık konusu olmayıp, uyuşmazlık, işi hangi tarafın yaptığı hususundadır. Dolayısıyla, sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilen imalatın bu işi üstlenmiş olan yüklenici tarafından yapılmış kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin uygulamalarında karine olarak kabul edilmektedir. Kaldırma kararı sonrası mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile mahkemece varılan kanaate göre işin davacı tarafça yapıldığı sonucuna da varılmaktadır. Nitekim, davalı tarafça dava konusu sözleşme kapsamında davacıya 150.000 TL bedelli çek ödemesinin de yapıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Vaki ödeme sözleşme bedelinden düşüldüğünde dahi davacının iş bu davada talep ettiği bakiye bedel olan toplamda 49.317 TL ye hak kazandığı anlaşılmakla, mahkemece davacının talebiyle bağlı kalınarak bu miktara hükmedilmesi gerekirken talebin aşılması suretiyle fazla bedele hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2022 tarih, 2021/274 Esas 2022/84 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/7814 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 49.317 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Kabul edilen kısım yönünden davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
Reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
Alınması gereken 3.368,84.-TL karar ve ilam harcından, başlangıçta yatan 1.630,47.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.738,37.-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 31,40.-TL başvurma harcı ile 1.630,47.-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 514,50.-TL posta ve diğer giderler, 230,00.-TL keşif yol gideri, 419,90.-TL keşif harcı ve 3.850,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.014,40.-TL yargılama giderinin kabul red oranı (0,37) nazara alınarak 1.855,33.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Yargılama sırasında davalı tarafından yatırılan ve harcanan 100,00.-TL posta ve diğer giderlerden ibaret yargılama giderinin kabul red oranı nazara alınarak 63.-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. 13/1-2 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 7.211,21.-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT 13/1-2 maddesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 11.938,79.-TL vekâlet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana İADESİNE,
İstinaf incelemesi bakımından;
Davalının başvurusu kısmen kabul gördüğünden davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
Davalı tarafından yapılan 220,70 TL başvuru harcı, 139,60 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 360,3 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacının başvurusu reddedildiğinden alınması gerekli karar harcından peşin alınanın mahsubu ile bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
Davacının yaptığı istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan…
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye…
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸