Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/628 E. 2022/659 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/628 – 2022/659
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/628
KARAR NO : 2022/659
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 18/12/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2022
NUMARASI : 2021/253 Esas – 2022/398 Karar

DAVACI :…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
Av. …

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını, Ankara Bürosunun 2019/16761 Büro Dosya Numarası ve 2019/136825 Arabuluculuk numarasında yürütülen görüşmelerde son tutanak düzenlenmiş olması sebebiyle huzurdaki dava açılması gerektiğini, vekil edilen şirkete ait … plakalı araç 13.09.2018 tarihinde trafik kazasına karışmış olması sebebiyle araçta meydana gelen zararların giderilmesini ve tamiratının yapılması için davalı şirkete ait iş yerine bırakıldığını, davalı şirketin; tamir için bırakılan aracı müvekkil şirket yetkililerin bütün uyarılarına rağmen makul sürede tamir edip, müvekkil şirkete teslim edemediği, davalı şirketin iş bu … plakalı dorsenin tamiri için gerekli olan parayı 06.02.2019 tarihinde 134.979,25 TL olarak Anadolu Sigorta A.Ş den aldığını, davalı şirketin 06.02.2019 tarihinde tamirini bitirmediği aracın tamir bedeli olan 134.979,25 TL yi sanki aracı tamir edip müvekkil şirkete teslim etmiş olması basiretli bir tacir gibi davranmadığının da kanıtı olduğunu, araç tamiri devam ediyorsa bedelin de alınmaması gerekli olduğunu, bedelin ancak tamir tam olarak bitirildikten ve araç teslim edildikten sonra sigorta şirketleri tarafından ödenmekte olduğunu, davalı tarafın kusurlu hareketi ile tamiratı süresinde bitirmediğini, davalı şirketin tamir bedelini sigorta şirketinden alması için müvekkil şirket tarafından kendilerine iade faturası düzenlendiğini,… plakalı dorsenin tamiri yapılmış gibi tamir bedeli olan 134.979,25 TL 06.02.2019 tarihinde alındığı halde araç müvekkil şirkete ancak 23.09.2019 tarihinde teslim edildiğini, davalı şirketin aracın tamirini zamanında yapmamış olması sebebiyle Ankara 63. Noterliğinde 03.09.2019 tarih ve 28182 yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edildiğini, tamir için bırakılan aracın tamirinin bir an önce bitirilmesi ve uğranılan zararların tanzimi talep edildiğini, davalı tarafın ihtarname düzenlenmiş olmasından sonra, uzun zamandan beri oyalamış oldukları vekil edilenin aracının tamirini yaparak dorseyi 23.09.2019 tarihinde vekil edilen şirkete teslim ettiklerini, vekil edilen şirketin, nakliye işi yapan bir firma olduğunu, Ankara – Samsun arasında asfalt nakliyesi yapmakta olduğunu, davalı şirkete tamir için bırakılan … plakalı asfalt taşıma dorse tankı olan tanker özel yapım bir tanker olduğunu, diğer normal tankerlerden yaklaşık olarak 4.000 kg daha hafif olması sebebiyle tankın taşıma kapasitesi yaklaşık 28.900 kg olduğunu, normal bir tanker ancak 24.000- 25.000 kg asfalt malzemesi taşırken bu tanker ile 28.500 kg asfalt taşınabilmekte olduğunu, vekil edilen şirkete ait … plakalı dorsenin tamirde olduğu dönemde kiralanan … plakalı dorse ile 10.09.2019 tarihinde ancak 24.940 kg asfalt malzemesi taşınmışken, dorsenin tamirinin yapılıp tarafımıza teslim edildikten sonra vekil edilen şirkete ait … plakalı dorse ile 07.10.2019 tarihinde 28.900 kg taşındığını, vekil edilen şirketin aracının tamirinin süresinde bitmemiş olması sebebiyle aylık 5.000 TL sına bir başka araç (dorse) kiralamak zorunda kaldığı, taahhüdünde bulunan işi tamamlamak adına dorsenin tamirde olması sebebiyle başka araç kiralamak zorunda kalındığını, tamiratın bir aylık makul sürede bitmesi gerekirken davalı taraf aracın tamiratını bir aylık sürede bitirmemiş olması sebebiyle vekil edilen şirketin 18.10.2018 tarihinden itibaren nakliye işinde kiralamak zorunda olduğu aracın 11 aylık kira bedelinin mahkeme tarafından tam olarak ortaya konulmasından sonra artırılmak üzere şimdilik 1.000 TL nin davalı şirketten 18.10.2018 tarihinde işleyecek ticari faizi ile birlikte alınarak vekil edilen şirkete verilmesini dilediklerini, Samsun- Kırıkkale arasındaki taahhüt işini zamanında bitirmek üzere bir başka dorse kiralamak zorunda kaldığı gibi ayrıca kiralamış olduğu dorsenin normal kapasitede bir dorse olmasının (ancak 24.940 kg taşıyabilmekte) vekil edilen şirkeketin dorsenin kapasitesinin daha yüksek (28.900) olması ve özel yapım bir imalat olması sebebiyle daha fazla asfalt taşıma kapasitede olması sebebiyle müvekkil şirketin sefer başına 3.960 kg nakliye zararı da doğduğunu, vekil edilen şirketin Samsun-Kırıkkale asfalt nakiyesini 0,13 TL/kg fiyatı ile taşımakta olduğunu, sefer başına eksik taşınan 3.960 kg x 0,13 = 514,80 TL vekil edilen şirketin sefer başına zararı doğduğunu, vekil edilen şirket ayda 25 sefer yapması sebebiyle müvekkil şirketin özel yapım dorsesinin zamanında teslim edilmemesi sebebiyle vekil edilen şirketin uğramış olduğu aylık zararda 25 x 514,80 =12.870 TL olduğunu, araç tamiri için gerekli bir aylık makul süre dolduktan sonra aracın 11 ay geç teslim edilmiş olması sebebiyle vekil edilen şirketin aracını kullanmamış olması sebebiyle uğramış olduğu zararlarında 18.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsilini dilediklerini, vekil edilen şirkete ait … plakalı aracın tamir için makul süre olan bir aylık süre içerisinde davalı şirket tarafından tamir bedeli olan 134.979,25 TL 06.02.2019 tarihinde sigorta şirketinden alındığı halde dorsenin tamiratı bitirilmeyerek dorsenin 11 ay sonra 23.09.2019 tarihinde müvekkil şirkete teslim edilmiş olması sebebiyle, vekil edilenin taahhüdünde bulunan işi bitirmek için bir başka dorse kiralamak zorunda kalması karşısında bu dorsenin 11 aylık kira bedeline karşılık olmak üzere dava değerinin bilirkişi marifeti ile tam ve kesin olarak ortaya konulunca artırılmak üzere şimdilik 1.000 TL tazminatın; araç tamirinin süresinde bitmemiş olması sebebiyle müvekkil şirketin 11 ay boyunca özel yapım … plakalı dorse (28.900 kg kapasiteli) yerine kiralamış olduğu dorse (24.940 kg kapasiteli) ile eksik taşıdığı yükün bedeline karşılık olmak üzere mahrum kalınan karar ve uğranılan zarar miktarının mahkeme tarafından tam ve kesin olarak ortaya konulmasından sonra artılmak üzere şimdilik 1.000 TL tazminat olmak üzere toplam 2.000 TL tazminatın gerçek zararın tam ve kesin olarak ortaya konulması üzerine belirlenen bedel üzerinde artırmak üzere şimdilik 2.000 TL nin 18.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı şirketten alınarak vekil edilen şirkete verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı uyarınca; Mahkememizin görevsizliğine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkemenin görevsizliğine ve görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair kararı yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açıldığının net bir şekilde görülmekte olduğunu, dava tarihinde Sakarya’da Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığından davalarının Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığını,
-Yargılamaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakmakta olan Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin, Hakim ve Savcılar Kurulu kararı ile kapatılmış olmasının ve yine Hakim ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 08.07.2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01.09.2021 tarihi itibariyle Sakarya ilinde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulmuş olması sebebiyle Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 31.08.2021 tarih 2020/250 esas, 2021/304 karar sayılı ilamı ile mahkemenin görevsizliğine karar verilerek dava dosyasının Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini,
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin, Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden gönderilen dava dosyasına her hangi bir itirazda bulunmadığını, duruşma günü tayin ederek yargılamalara başladığını, Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi HSK tarafından kapatıldığını, Ticaret Mahkemesinin dava dosyasını iade etmesi mümkün olmadığını, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı tartışma götürmez bir gerçek olduğunu, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin, müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmadan önce açılan bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile davanın görev yönünden usulden reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflarından görevli mahkeme doğru tayin edildiğini, dava tarihinde Sakarya’da müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığından, dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığını, dava dosyasının Asliye Hukuk Mahkemesinden Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinde davacı taraf olarak bizim bir tasarrufları olmadığını, mahkeme davanın tarafı olarak bize her hangi bir şey söylemeden doğrudan dosyayı Asliye Ticaret mahkemesine gönderdiğini, Asliye Ticaret Mahkemesi de gelen dosyayı esasına kaydederek yargılamaya devam ettiğini, yargılamaya devam edildikten sonra ve artık müstakil bir Asliye Ticaret Mahkemesi olarak faaliyet gösterdiğine göre ayrıca dava dosyasına daha önce bakan Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi de HSK kararıyla kapılmış olması karşısında, dava dosyanın yeniden bir başka Asliye Hukuk Mahkemesine tevdi ile ihtisas dairesi dışında genel mahkemeden dava dosyasını sonuçlandırmasını beklemenin usul ekonomisini ve Anayasanın 36. maddesine aykırı bulunduğundan yerel mahkemenin davanın usulden reddine dair kararının istinaf incelemesinin sonunda bozulmasını dilediklerini,
-Bu nedenlerle, Anayasa’nın 36. maddesine ve usul ekonomisine aykırı yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonunda bozulmasını talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 31/08/2021 tarihli, 2020/250 Esas, 2021/304 Karar sayılı ilamıyla, HSK Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararı ile Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olması gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarihli, 2021/253 Esas, 2022/398 Karar sayılı ilamıyla, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında mahkemenin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir.
Öncelikle Sakarya 6. Asliye hukuk mahkemesinin kararı teknik manada bir görevsizlik kararı olmayıp ” devir” ve “gönderme” mahiyetinde olmakla somut uyuşmazlık açısından olumsuz görev uyuşmazlığı sözkonusu değildir.
Uyuşmazlık, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulması nedeniyle, Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla devam mı edeceği, yoksa davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, (Aynı yönde: Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2022 tarihli, 2022/1073 Esas, 2022/1073 Karar sayılı ilamı) Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarihli, 2021/253 Esas, 2022/398 karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarihli, 2021/253 Esas, 2022/398 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca; davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacı yandan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA,
5-İstinaf kararının İlk Derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/05/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı