Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/60 E. 2022/352 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/60
KARAR NO : 2022/352
KARAR TARİHİ : 10/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
NUMARASI : 2020/689 Esas – 2021/872 Karar

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. …-
Av. …
Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …

DAVA :Eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edilen şirket ile davalı yan arasında 05/06/2018 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalı yanın Dilovası Tesisleri içerisindeki muhtelif inşaatlarının tadilat- onarım işlerini üstlendiğini, 29 MART 2019 tarihli sözleşme ile “Polisan Holding 2’e ait Kocaeli İli, Dilovası İlçesi, Dilovası Org. San. Bölgesi 1 .Kısım Liman Cad. No:7 nosunda kayıtlı alanda adresinde yapılacak olan işlerin bu sözleşme ile birlikte eklerindeki teknik şartname, birim fiyat tarifeleri ve projeler keşif sayfaları, iş programına ve sözleşmede belirtilen şartlara uygun olarak davacının özel ve uzmanlık alanı dahilinde yüklenici tarafından yapılması işini üstlendiğini, yapılan sözleşmelerde kaynak işlerinde elektrot kaynak kullanılması kararlaştırıldığını ve sözleşmeye derc edilerek ona göre birim fiyatı verildiğini, fakat davalı yanın argon filmlik boru kaynağı kullanmasını istediğini, bunun ise maliyetinin çok yüksek olduğu için sözleşme dışına çıkıldığını, maliyetin çok arttığını, 4 inç borunun atölyede argon kaynağı-filmlik işçilik süresinin 54 dakika ve Maliyet toplamıın 26.90 TL, aynı borunun elektrot kaynağı ile yapımında ise işçilik süresinin 16 dakika, maliyet toplamının 7.11 TL, 6 inc radyografik boru imalatında işçilik süresinin 55 dakika, maliyet toplamının 64,46 TL olduğunu, davalı yanın sözleşme dışına çıkarak argon kaynağı ile işin yapılmasını istediğini, bunun ise davacıyı zarara soktuğunu, bu konuda davacı yanın davalı yana 13 Şubat 2019 tarihinde mail gönderdiğini ve yapılacak hak edişlerin argon kaynak birim fiyatları üzerinden yapılmasını istediğini, davalı yanın konuyu yeni CEO … Bey’e ilettiklerini fakat görüşmeden olumlu sonuç çıkmadığını, işin gereği davacı yanın 15 – 20 işçiyi mesai saati olan 08:00’de işyerinde bulundurduğunu, davacının işçilere saat başı ücret ödediğini, ancak davalı yanın işçileri çalıştırmadığını, buna rağmen davacı işçilerin tüm mesailerini kendisinin ödediğini, fakat davalı yanın bunu dahi ödemediğini, davalı yanın, davacı yana Kadıköy 24.Noterliğinden 08.01.2020 tarih ve 00535 yevmiye no.lu ihtarname keşide ederek tasfiye tespit tutanağı ile alınan kararları bildirdiğini, buna göre kesin metraj işlemlerinin tamamlandığını ve tasfiye sürecinin sona erdiğini bildirdiğini, davacı yan olarak verilen cevapta “sözleşmenin tasfiye edilerek sona ermiş olduğu hususunda anlaşmışlardır” tespitine katılmadıklarını ve bakiye alacak haklarının olduğunu bildirdiklerini, tüm görüşme ve yazışmalar neticesiz kalınca arabulucuya başvurulduğunu fakat tarafların anlaşamadıklarını, davalı yandan alacakları bulunduğundan işbu dava ikamesi zarureti hasıl olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hak alacak ve talepleri saklı kalmak koşulu ile arz olunan nedenler ve yargılama esnasında belirlenecek durumlar birlikte değerlendirilerek şimdilik 584.276,00.-TL eksik ödenen hak edişlerden bakiye kalan alacakları ile bilirkişi incelemesi sonucu hesaplanacak işçilere geç iş başı yaptırılmasından kaynaklı alacaklarının ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın talep etmiş olduğu alacakların, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davacı tarafın müvekkili şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili Polisan Holding’in davacı Cabbaroğlu Makine’nin yaptığı işlerin karşılığında hakedişini ödediğini, mahkemede görülen davacının açtığı işbu davada ödemelerin yapılmasına rağmen davacının müvekkili şirketten alacağı olduğu yönünde taleplerinin bulunmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, aynı zamanda 05.06.2019 tarihli müvekkili ile davacı arasında davacının müteahhit olarak sözleşmede belirtilen işlerin yapılmasına ilişkin başka bir sözleşme daha imzalandığını, bu sözleşme uyarınca da yapılan işler karşılığında Polisan Holding’in tüm hakedişleri eksiksiz bir şekilde davacı Cabbaroğlu Makina’ya ödediğini, bu nedenle davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağı bulunmadığını, müvekkili şirketin Kadıköy 24. Noterliği’nden 08.01.2020 tarihinde 535 yevmiye numaralı ihtarname çekerek ihtarnamede taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişkinin kalmadığını davacıya bildirdiğini, açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkemece incelenen kararın usul ve yasaya aykırı olarak eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde davayı reddettiğini, işbu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu düşündüklerini, yerel mahkeme her ne kadar dosyayı bilirkişi incelemesine göndermiş olsa da bilirkişi incelemesinde uyuşmazlık konusu vakıa giderilmediğini,
-Kullanılan malzemelerin niteliği itibariyle elektrod kullanımı konusunda taraflar anlaşmışsa da vekil edilen şirket tarafınca daha nitelikli ve daha maliyetli ürün olan argon filmlik boru kaynağı kullanıldığını, tanzim edilen sözleşmede ücret konusunda anlaşma bulunmamış olup, somut dosya kapsamında yapılan işin niteliğine ve iş verenin ihmalinin, iş mahallini geç açma yüklenicinin işçilerini işe geç başlatma hususu da göz önüne alındığında, işverenin yükleniciye yönelik edimlerini ifa etmediğini,
-Somut dosya kapsamında iş sahibi ile yüklenici arasında tanzim edilen sözleşmede eser sözleşmesi ile ilgili herhangi bir bedel belirlenmediğini, somut dosya kapsamında keşif mahallinde dahi yapılan eserler tam olarak incelenmeksizin bir kaç eser incelenerek detaylı ve eserlerin mahiyeti ve maliyeti göz önünde alınmaksızın keşfe binaen bilirkişi raporu tanzim edildiğini, bilirkişi raporuna ek rapor değil uyuşmazlık konusuna kök rapor alınmasının gerektiği kanaatinde olduklarını, işbu hususun mail mesajlaşmalarında da sabit olduğunu, iş sahibinden kaynaklı yüklenicinin işçilerini her sabah en az birer saat olmak üzere işe geç başlatması neticesinde işçilerin çalışmış olduğu süre uzadığını ve vekil edilenin yükleniciye daha fazla maliyet çıkartıldığını, uyuşmazlık konusu çözümlenmeksizin davayı yerel mahkemecnin reddetmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
-Mahkemece taraf delilleri toplanarak, mahallinde yapılan keşfin, taraflarca sunulan kayıt ve belgeler üzerinde yapılan inceleme ve düzenlenen bilirkişi raporlarına göre akdi ilişkinin mevcudiyeti kabul edildiğini, davalının kabul edip defterine de kaydetmiş bulunduğu 9.046,49 TL alacağa yönelik itirazın iptaline, kanıtlanamayan fazla isteğin reddine karar verildiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, sunulan teklif mektuplarına, ödeme belgelerine, yazılı ve sözlü beyanlara, eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ancak bedel konusunda bir uzlaşma mevcut olmadığının tartışmasız olduğunu,
-Dosyanın bozularak belirttikleri eksin inceleme ve değerlendirmeler giderilerek yeniden hüküm kurulmak üzere yerel mahkemence gönderilmesine karar verilmesini, bu sebeplerle yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, davanın kabulüne veya yeniden yargılama yapılarak esas hakkında talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme tarafından verilen karar ile davanın reddine karar verilmiş olup verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı yanın yersiz istinaf dilekçesindeki beyanlarına itiraz ettiklerini, davacı yan mahkemenin gerekçeli kararına esas teşkil eden bilirkişi raporuna itiraz etmediklerini,
-Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda açıkça davacının talep etmiş olduğu alacakların, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden müvekkil şirket tarafından ödenmiş olduğunu, davacı tarafın vekil edilen şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını tespit edilmiş olup davacı işbu tespitlere hiçbir şekilde itiraz etmediğini, sözleşmelerde birim fiyatlarının belirli olup davacının altında imzası bulunan ilgili birim fiyatlar listelerine göre davacı yana ödeme yapıldığını, davacı yanın taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde ücrete ilişkin bir düzenlemenin olmadığını iddia etmekte olduğunu, sözleşmelerin ekinde davacının da altında imzası bulunan birim fiyat listelerinin yer aldığını, sözleşmede yapılacak işlere ilişkin ücretin belirlenmediğinin iddiasının zaten hukuken yersiz olduğunu davacının kötüniyetli olarak sebepsiz olarak zenginleşme çabasında olduğunu,
– Bu sebeplerle davacının istinaf talebinin reddi gerekmekte olduğunu, sözleşme hükümleri uyarınca vekil edilen polisan holdingin, davacı cabbaroğlu makina’nın yaptığı işlerin karşılığında davacının hakedişini ödediğini, işbu husus bilirkişi raporuyla da açıkça ortaya çıktığını, mahkemede görülmekte olan işbu davada ödemelerin yapılmasına rağmen davacının vekil edilen şirketten alacağı olduğu yönünde taleplerinin bulunmasının davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu açıkça gösterdiğini,
-Vekil edilen şirket Polisan Holding A.ş. ile davacı cabbaroğlu makina ile aralarında yapılan sözleşmeye istinaden davacının tüm hakedişlerini davacıya ödemiş olup, davacının vekil edilen şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
TBK’nın 470. maddesi uyarınca; eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği bir sözleşmedir. Taraflar arasında imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde öngörülen “eser sözleşmesi” ilişkisi kurulmuş olup, yüklenicinin edimi eseri iş sahibinin amacına uygun fen ve tekniğine uygun olarak teslim etmek, iş sahibinin edimi ise iş bedelini ödemektir. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği borcunu sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin işi eser sahibinin yararına olacak şekilde yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ilâ 287’nci maddeleri arasında, “İspat ve Deliller” başlıklı dördüncü kısım içerisinde, medeni yargı açısından bilirkişi incelemesi konusunda hükümler getirilmiş ve 24.11.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu ile de bilirkişilik kurumu özel olarak düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bilirkişi incelemesini takdiri deliller başlığı altında tasnif etmiş ve hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe değerlendirileceğini ifade etmiştir. HMK’nın “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinin birinci fıkrasında ise “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” hükmü mevcuttur.
HMK’nın 281. maddesi ile yargılamanın taraflarına rapora itiraz etme hakkı tanınmış olup, bu hakkın kullanılmaması durumunda, usuli kazanılmış hak oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan birinin lehine, diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli kazanılmış hak kavramı, usul hukukunun temel prensiplerinden olup, HUMK ve HMK’da bu yönde bir düzenleme bulunmamakla birlikte gerek doktrinde gerek uygulamada kabul edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/10(21)-94 esas, 2021/111 karar sayılı ilamında usuli kazanılmış hakkın, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirildiği, öğretide kabul gördüğü ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline geldiği belirtilmiş ve bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hak olarak tanımlanmıştır. Ancak usuli kazanılmış hak ilkesinin de istisnaları bulunmaktadır. Geriye etkili kanun değişikliği, görev kuralına aykırılık, sonradan ortaya çıkan içtihadı birleştirme kararı, hak düşürücü süre, kamu düzeni gibi hususlar kazanılmış hak kuralının istisnalarındandır. Diğer bir istisna da açık maddi hatadır. Açık maddi hayata düşülmesi halinde de usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; taraflar, mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine, diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Bu kapsamda HMK’nın 281. maddesi hükmü değerlendirildiğinde; bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile bilirkişi raporuna itiraz eden taraf lehine usulî kazanılmış hak doğacaktır. Başka bir anlatımla; bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı veya mahkemenin kendiliğinden gerekli görmesi üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır veya aynı bilirkişiden ek rapor alınır ve ikinci bilirkişi raporu veya ek rapor, birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla itiraz eden taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir. (KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s. 2753).
Taraflar arasında davalıya ait Kocaeli İli, Dilovası İlçesi, Dilovası Org. San. Bölgesi 1. Kısım Liman Cad. No:7 adresinde muhtelif tadilat-onarım işinin anahtar teslim şeklinde yapılmasına ilişkin 05.06.2018 tarihli sözleşme imzalandığı, iş bedelinin birim fiyat olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı, sözleşmede kararlaştırılan malzemenin dışında daha pahalı malzeme (argon kaynak) kullanılması ve işçilerin fazla mesai yapmaları sebebiyle davaya konu alacak talebinde bulunmuştur. Taraflar arasında eser sözleşmesi düzenlenmiş, işin yapılarak teslim edilmiş, davacı tarafından düzenlenen hakedişler onaylanmış, onaylanan hakedişler tutarında fatura düzenlenmiş, fatura tutarları davalı iş sahibi tarafından ödenmiştir. Tarafların ticari defterlerinin incelemesine ve davacı sözleşme kapsamında alacağı olup olmadığının tespitine ilişkin 31.08.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacı ile davalı arasında yaptığı sözleşme ve tarafların ticari defter ve belgelerine göre, davacının davalıdan sözleşmeye göre bir alacağının bulunmadığı, davacı, bütün yaptığı işler nedeniyle davalıyla beraber hak ediş düzenlediği, davacı hakkedişlerini faturaya bağlandığı, davalı tarafından davacının tüm alacakları ödendiği, davacının tican defterlerinde bulunan alacağının kaynağı ise davalıdan tahsil ettiği ödemeleri ticari defterlerine aktarmadığından kaynaklandığı, yapılan işlere göre, anlık ve tek bir işe özgü olmayan, yapılan işçilik ve işler süresince farklı zaman ve yerlerde argon kaynağı yapılmasının normal karşılanması gerektiği, keşif sırasında görülen imalatlar birlikte değerlendirildiğinde, argon kaynağı ile yapılan imalatlara esas olacak şekilde ilave alacak doğurmayacağı, eğer argon kaynağı ile imalatların farklı fiyatlandırılması gerekecekse daha öncesi bir zamanda Polisan Kimya firması yetkililerine bildirilmesi ve mutabakat aranması gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporunun HMK 281 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz edilmediği bilirkişi raporuna itiraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağı ihtarını içerir elektronik tebligatın davacı vekiline 05.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, bilirkişi tarafından yapılan tespitlere davacı tarafça süresinde itiraz edilmemiştir. Bu durumda; itiraz edilmeyen rapora ilişkin davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bilirkişi raporuna itiraz süresinden sonra yeni rapor alınmasını talep edilmesi usuli kazanılmış hakkın istisnasını oluşturmamaktadır. (Aynı yönde; Yargıtay 6. Hukuk Daire’sinin 25.11.2021 tarih, 2021/4525 Esas, 2021/1793 Karar sayılı ilamı) Açıklanan nedenlerle, gerekçeli ve denetime uygun bilirkişi raporu gözetilerek mahkemenin dosya kapsamına uygun takdir ve kabulüne göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasal düzenlemelere uygun olup, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2021 tarih, 2020/689 E – 2021/872 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden peşin alınan istinaf karar ve ilam harcından alınması gereken harcın mahsubu ile terkin sınırı altında kaldığından bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/03/2022

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı