Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/586 – 2022/607
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/586
KARAR NO : 2022/607
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 10/08/2018
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
NUMARASI : 2018/640 Esas – 2021/408 Karar
DAVACI – BİRLEŞEN
DOSYADA DAVALI : VATEK ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ A.Ş.- 0924041633500018
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI – BİRLEŞEN
DOSYADA DAVACI : KARAKAYA 86 KATOFOREZ KAPLAMA KİMYEVİ MADDELER MAKİNA İNŞAAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – 0514004785600022
VEKİLİ : Av. …
ASIL VE BİR. DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/640 E. 2021/408 K. sayılı dosyasından verilen 03/06/2021 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesinin 25/01/2022 tarih, 2022/121 Esas, 2022/61 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı birleşen davalı vekili süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
ASIL DOSYADA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki davalı yanca icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesi ile de kabul edildiğini, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki açık hesap usulü takip edilmiş olduğunu, davalının takip tarihi itibari ile müvekkiline 36.377,46-TL borcu bulunduğunu, müvekkilinin borcun ödenmesi için davalı tarafla birçok kez görüştüğünü ancak olumlu sonuç alınamaması üzerine 16.07.2018 tarihinde davalı aleyhine Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/40964 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, dava konusu icra takibi 16.07.2018 tarihinde başlatıldığını, 19.07.2018 tarihinde icra dosyasına ait ödeme emri davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafından 24.07.2018 tarihinde icra dosyasına konu borca itiraz sunulmuş olduğundan icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, müvekkili ile davalı taraf arasında 17.03.2017 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkili dava dilekçesi ekinde örneği sunulu sözleşme ile üstlendiği tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkili tarafından sözleşme konusu malzemelerin 02.06.2017 tarihinde teslim edildiğini, bu hususa ilişkin belge dilekçe ekinde sunulu olduğunu, sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmeyen; ödemeleri zamanında yapmayarak sözleşmeye aykırı davrananın davalı taraf olduğunu, davalının ödemeyi geciktirerek her geçen gün müvekkilinin zararını arttırdığını, TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı dikkate alındığında müvekkilinin zararının ileride tahsil edilecek faiz bedeli ile dahi telafi edilmesi mümkün olamayacağını, bunun bilincinde olan kötü niyetli borçlunun asılsız iddialarla alacağın tahsilini geciktirmeye çalışarak kendi lehine haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, davalı dava konusu iş için, bir kısmı geri ödemesiz olarak KOSGEB’den destek aldığını, davalı tarafından müvekkilince yapılan iş ve teslim edilen malzemelere dayanılarak Kobigel – Kobi Gelişim Destek Programı’ndan destek talebinde bulunulduğunu ve davalıya proje kapsamında geri ödemesiz destek yapıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulu belgeler ile de müvekkili tarafından düzenlenen fatura bedellerinin birebir karşılığının proje kapsamında davalıya destek olarak ödendiğinin görüleceğini, dilekçe ekinde sunulu 16 Mayıs 2017 tarihinde davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen elektronik posta ile proje kapsamında davalıya destek verileceği yönündeki kurul kararının müvekkiline iletildiğini, bu hususa ilişkin Kosgeb Kocaeli OSB Müdürlüğü’nden davalıya ait tüm belge ve kayıtların celbi halinde dahi davalı itirazlarının yersiz olduğunu, müvekkilinin sözleşmesel edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğinin ispat edileceğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sadece 17.03.2017 tarihli sözleşme ile sınırlı olmadığını, müvekkilinin bu sözleşme konusu iş dışında da davalı ile ticari ilişki içerisinde olduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli olup dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatını müvekkiline ödemesi gerektiğini, bu dava basit yargılamaya tabi tutulacak ise taraflarına cevap dilekçesi sunulduktan sonra ek beyan ve delil sunma hakkı verilmesi Anayasa ve AİHS hükümleri gereği mecburi olduğunu, bu nedenlerle ve yargılama aşamasında ortaya çıkacak hususlara binaen davanın kabulüne; davalının Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/40964 E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazlarının iptaline ve takibin devamına; haksız ve kötü niyetli davalının dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 25.04.2016 tarihli sözleşme/teklif metni ile davacı tarafın müvekkili şirket fabrika sahasında atık su geri kazanım tesisi inşa etme yükümlüğü altına girdiğini, imzalanan sözleşme ile davacı tarafın sözleşme konusu tesisin inşa edilmesi ve faaliyete başlaması ile müvekkili şirketin sözleşme öncesinde kurulan ve bünyesinde bulunan kimyasal arıtma tesisinden çıkan sulardan, %60-80 oranında verim elde edileceğini taahhüt ettiğini, ancak söz konusu tesisin kurulup sözde tamamlanmış ve kullanılmaya başlanmış hali ile müvekkili şirketin bugüne kadar elde edebildiği en yüksek verim %40 oranında olduğunu, müvekkili şirket tesisi kullanabildiği dönemlerde ortalama %25-30 arasında verim oranı elde edebildiğini, bu oran müvekkilinin söz konusu tesisi kurmaktaki amacı ile bağdaşmadığını, davacı tarafça tesisin kurulması akabinde düzenlenen fatura kapsamında müvekkili şirketçe davacıya 210.200,00-TL tutarında ödeme gerçekleştirildiğini, faturayı tebliğ aldığı tarihte sözleşme konusu edimin ayıplı olduğunu bilmeyen müvekkilinin, davacı tarafça kesilen faturayı defterlerine işlediğini ve gerekli ödemeyi yaptığını, davacı tarafça kurulan tesisin ayıplı olduğunun anlaşılması ile durumun davacı tarafa bildirildiğini, gerekli bakımların yapılması ve sistemin taahhüt edilen verim oranına ulaşacak düzeyde çalışır hale getirilmesi istendiğini, davacı tarafça müvekkilinin sürekli olarak oyalandığını, tesisin çalışmama nedenlerine çeşitli bahaneler bulunduğunu ve müvekkilinin geçiştirilmeye çalışıldığını, taraflar arasındaki yazışmalarda da davacı tarafın söz konusu tutumları açıkça görüldüğünü, tesisin istenildiği düzeyde çalışmamasına bahane olarak müvekkilinin kimyasal arıtma sisteminin gerekli arıtmayı sağlayamadığı iddia edildiğini, ancak davacı tarafça müvekkiline teklif verildiği tarihte müvekkilinin kimyasal arıtma tesisi halihazırda müvekkili şirket bünyesinde kurulu olduğunu, davacı taraf sözleşme konusu teklifi bu sisteme göre verdiğini, tesis kurulup taahhüt edilen yeterli verimi sağlayamadığında bu duruma kimyasal arıtma sisteminin gerekçe gösterilmesi tamamen kötü niyetli bir tutum olduğunu, bugün gelinen durumda müvekkili davacı tarafça kurulan tesisi kullanamamakta olduğunu, davacı tarafça sözleşme konusu edimin gereği gibi ifa edilemediğini, müvekkili davacı tarafça kurulan tesisteki eksiklikleri fark ettiği tarihten bugüne ilgili eksikliklerin giderilmesi için taraflar arasında uzlaşma sağlanmasını talep etmişse de davacı tarafça müvekkilinin taleplerinin karşılanmadığını, son olarak bakiye borcuna ilişkin ödemezlik defini kullanan müvekkilinin söz konusu eksikliklerin giderilmesine kadar bakiye borcunu ödemeyeceğini davacı tarafa bildirdiğini, ancak davacı taraf taahhütlerini yerine getirebilmek için gerekli adımları atmadığı gibi itiraza konu icra takibi ile müvekkili zor durumda bırakmaya çalıştığını, davacı tarafça kurulan tesisin, taahhütlerine aykırı nitelikte olduğuna ve müvekkili şirkete ayıplı olarak tespit edildiğine ilişkin ayıp tespiti davası açma hakkını saklı tuttularını bu nedenlerle; davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddine, davacı taraf aleyhine dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin Birleşen 2019/327 Esas Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 25.04.2016 tarihli teklif metni ile davalı tarafın, müvekkili şirket fabrika sahasında atık su geri kazanım tesisi inşa etme yükümlüğü altına girdiğini, teklif metni ile davalı tarafın, sözleşme konusu tesisin inşa edilmesi ve faaliyete başlaması ile müvekkil şirketin fabrikasında hali hazırda bulunan kimyasal arıtma tesisinden çıkan sulardan, %65 oranında verim elde edileceğini taahhüt ettiğini, davalı tarafın, söz konusu teklif metnini düzenlemeden önce müvekkili şirketin kimyasal arıtma sistemini incelediğini, şirket merkezinde gerçekleştirdiği incelemeler neticesinde teklif metnini düzenlediğini, davalı şirketin müvekkile teslim ettiği tesisin, tesliminden kısa bir süre sonra arıza vermeye başladığını, davalı şirket ile arızaların giderilmesi ve tesisin onarılması ile ilgili görüşmelerin sürekli olarak sonuçsuz kaldığını, davalı şirketçe kurulumu gerçekleştirilen tesisin, yaklaşık 1,5 yıldır çalıştırılamadığını, müvekkilinin, tesisi kullanabildiği dönemlerde ortalama %15-20 oranında verim elde edebildiğini, bakiye borcuna ilişkin ödemezlik defini kullanan müvekkilinin, söz konusu eksikliklerin giderilmesine kadar bakiye borcunu ödemeyeceğini davalı tarafa bildirdiğini, ancak davalı tarafın, taahhütlerini yerine getirebilmek için gerekli adımları atmadığını ve Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/40964 E. sayılı icra takibi ile müvekkili zor durumda bırakmaya çalıştığını, davalı tarafça başlatılan bu haksiz takibe ilişkin taraflarınca itiraz edildiğini, itirazın iptali davasının yargılaması mahkememizin birleştirme talep edilen 2018/640 E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, davaların taraflarının ve konularının aynı olması ve davaların sonuçlarının birbirleri ile bağlantılı olması nedeniyle işbu davanın Mahkememizin 2018/640 E. sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini, davacı tarafça kurulan tesisin, taahhütlerine aykırı olduğuna ve müvekkili şirkete ayıplı olarak teslim edildiğine ilişkin taraflarınca ayıp tespit davası açıldığını, Mahkememizin 2018/236 D. iş sayılı dosyası ile dava konusu tesisin çalışmadığına ilişkin tespit yaptırıldığını, fazlaya ilişkin talep, dava ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkiline teslim edilen su arıtma tesisinin taahhüde aykırı teslim edildiğinin tespit edilmesine, tesisin mevcut halinin değerinin ve müvekkilinin tesisin değerini aşan ödeme ile uğramış olduğu zararların tespit edilmesine, müvekkili şirketin tesisin kurulumu ile elde etmeyi hedeflediği ancak edimin taahhüde aykırı teslimi nedeniyle bugüne kadar yoksun kaldığı kazanç kaybının tespit edilmesine, müvekkilinin mevcut tesisin değerinden fazla gerçekleştirdiği ödeme ile uğramış olduğu zararın tazminine karşılık 500,00 TL., şirketin bugüne kadar elde etmeyi hedeflediği ancak edimin taahhüde aykırı teslimi nedeniyle yoksun kaldığı kazanç kaybının tazminine karşılık 500,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 1.000,00 TL. nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; taleplerinin tümünün zamanaşımına uğradığını, bu sebeple öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, birleşen dava ile ileri sürülen taleplerin zamanaşımı sebebi ile reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davalı tarafın birleşen davasına dayanak gösterdiği tespit dosyasına dayanılması ve davalı tarafça sunulan taleplerin kabulü mümkün olmadığını, dava konusu ürünün teslim tarihinin üzerinden 2 yılı aşkın süre geçtiğini, davalı taraf geçen süre boyunca sistem çalışmıyor ise buna müdahale etmeyerek zarar görmesine kendisinin sebep olduğunu, dosyaya sunulan beyan ve delilleri ile de sabit olduğu üzere sözleşme konusu işin davalı tarafa ayıpsız ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, sistemin sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edildiğini, ancak karşı taraf sistemden istediği verimi alamamakta ise bu kendi eksikliğinden ve kusurundan kaynaklandığını, sistemin tesliminden sonra karşı taraf kendisine ait olan, kurulumu ve işletmesi kendisi tarafından yapılan kimyasal arıtma sisteminin doğru ve verimli çalışmadığı bu tesisten çıkan doğru şekilde arıtılmayan su dolayısı ile daf ve ön arıtma deposunun çamur içinde kaldığının karşı tarafa birçok sefer iletildiğini, sistemin çamurdan ve yağdan arınıp kontrol edilmesi için öncelikle karşı tarafın kimyasal arıtma sistemindeki aksaklığı gidermesinin mecburi olduğunu, karşı taraf kimyasal arıtma sisteminden kaynaklanan sorunların çözümünü sağlamayıp bu sistem ile ilgili sorunları da müvekkiline yüklemeye çalıştığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1.4. maddesi ile işverenin sorumlulukları tek tek belirtildiğini, davalı tarafın kendisine husumet yöneltildikten sonra dahi, icra takibi başlatıldıktan ve iş bu dava açıldıktan sonra, müvekkiline gönderdiği mutabakat mektupları ile dava konusu borcu kabul ettiğinin açık ve sabit olduğunu, davalının ödemezlik defi ve ayıp iddiaları alacağın tahsilini geciktirme amacı taşıdığını, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/236 D.İŞ sayılı dosyası müvekkilinin yokluğunda ve müvekkilinin delilleri ve beyanları incelenmeden hazırlandığını, söz konusu rapora yasal süre içerisinde müvekkili tarafından itiraz edildiğini, karşı yan kendisi aleyhine icra takibi başlatıldıktan yaklaşık 3 ay, aleyhine dava açıldıktan yaklaşık 2 ay ve sistemin teslim tarihinden yaklaşık 1,5 yıl sonra tespit talebinde bulunduğunu, müvekkili tarafından kurulan sistem hiç ve/veya gereği gibi çalışmıyor ise davacının niçin bunca süre ayıp ihbarında bulunmadığı ve tespit için bunca süre beklediğinin irdelenmesinin mecburi olduğunu, karşı yanın aleyhine başlatılan icra takibine konu borcu ödememek kastı ile kötü niyetli hareket ettiğini, karşı yan kendisine tebliğ edilen faturalara hiçbir itirazda bulunmadığını; ayıp ihbarı yapmadığını; hatta ve hatta icra takibi başlatıldıktan, aleyhine dava açıldıktan sonra gönderdiği mutabakat mektupları ile müvekkiline borçlu olduğunu yazılı ve imzalı belgeler ile kabul ve ikrar ettiğini, dosya içerisinde mevcut mutabakat mektupları ile de karşı tarafça takip tarihi itibari ile müvekkilinin kendisinden 36.377,46-TL alacaklı olduğu kabul ve beyan edildiğini, karşı tarafça tek yanlı tutulan takip formlarına göre tespitte bulunulması da hatalı olduğunu, müvekkili ile karşı taraf arasında 17.03.2017 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin dosyada örneği mevcut sözleşme ile üstlendiği tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkili tarafından sözleşme konusu malzemelerin 02.06.2017 tarihinde teslim edildiğini, bu hususa ilişkin belgenin dosya içerisinde mevcut olduğunu, sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmeyen; ödemeleri zamanında yapmayarak sözleşmeye aykırı davrananın karşı taraf olduğunu, dava konusu iş için karşı tarafa KOSGEB tarafından bir kısmı geri ödemesiz destek yapıldığını, çalışmayan bir sistem için bu desteğin yapılmayacağının muhakkak olduğunu, karşı taraf sistemi kullanamadığını iddia ederek gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, karşı yan şayet sistemi kullanamamakta olduğunu ve niçin bugüne kadar müvekkiline ayıp ihbarında bulunmadığını, bu hususa ilişkin tespit yaptırmadığını ve kendisine teslim edilen fatura bedellerine itiraz etmediğini, karşı tarafın sisteme dışarıdan müdahale ederek, kendi lehine delil yaratma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğunu, aleyhine yasal yollara başvurulduktan sonra tespit talebinde bulunulmuş olması da bu ihtimali kuvvetlendirdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki sadece 17.03.2017 tarihli sözleşme ile sınırlı olmadığını, müvekkilinin bu sözleşme konusu iş dışında da karşı taraf ile ticari ilişki içerisinde olduğunu bu nedenlerle asıl davaya sunulan beyan ve delilleri ile yargılama aşamasında ortaya çıkacak hususlara binaen birleşen davanın reddine; asıl davanın kabulüne; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Asıl davada davanın kabulüne, davalı-birleşen davacı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/40964 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı-birleşen davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine, Birleşen davada davanın kabulüne, sistemin çalışması için gerekli 25.000,00 TL ile 207.408,94 TL gelir kaybı olmak üzere toplam 232.408,94 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-birleşen davalıdan alınarak davalı-birleşen davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı birleşen davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Mahkeme tarafından kararda istifa eden vekile yer verilmesinin, vekil edilen nevi ve unvan değişikliğinin dosyaya yansıtılmamasının, vekil olarak tarafına ait adresin önceki vekile ait adres olarak yazılmasının, tebligatların istifa eden vekile gönderilmesi, birleşen dava dosyasına ait bilgilere kararda yer verilmemesi usule ve esasa aykırı olduğunu,
-Vekil edilenin unvan ve nevi değişikliği vekaletnameleri ile birlikte mahkemeye bildirilmiş olmasına rağmen dosya kayıtlarında gerekli düzeltme yapılmadığını; kararda eski unvana yer verildiğini,
-Asıl dava 2018/640 E sayılı dosya yönünden istinaf taleplerinin; mahkeme icra dosyası ile talep edilen alacak bedelinin haklı olarak talep edildiğine kanaat getirerek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verdiğini, bu kararın hukuka uygun olmakla birlikte icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu,
-Taraflarca sunulan dilekçelere yer verildiğini, nedense taraflar arasında yapılan mutabakat yazışmalarından, sözleşme hükümlerinden gerekçeli hükümde hiç bahsedilmediğini, karşı tarafın basiretli tacir olarak çalışmayan bir sistem için kendisine gönderilen faturalara ve işe bir eksiklik var ise itiraz edeceği muhakkak olduğunu, karşı tarafın aleyhine dava açıldıktan sonra gönderdiği mutabakat mektupları ile de vekil edilen borçlu olduğunu kabul ettiğini, bu belgelerin dosya içerisinde mevcut olduğunu, dosyada mevcut ; davalı-birleşen davacı tarafından müvekkilime gönderilen, icra takip tarihinden ve iş bu dava tarihinden sonra, 11.09.2018 ve 26.09.2018 tarihli mailler ekinde yer alan mutabakat mektupları ile de 31.07.2018 ve 31.08.2018 tarihleri itibari ile müvekkilime dava konusu edilen alacak bedeli kadar borcu olduğu kabul, beyan ve ikrar edildiğini,
-Davalı-birleşen davacının kendi defter ve kayıtları ile de vekil edilen borçlu gözüktüğü sabit olduğu; mahkeme icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemece davalı-birleşen davacı aleyhine hüküm altına alınan bakiye karar harcının eksik hesap edildiğini, 439,35-TL peşin harcın davalı-birleşen davacıdan tahsiline karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, dava açarken müvekkilden tahsil edilen başvurma harcı ve vekalet harcının, vekalet pulu masrafının da davalı-birleşen davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekli olduğunu, Davalı-birleşen davacıdan tahsiline karar verilen yargılama giderleri ile vekalet ücreti de eksik hesaplanarak hüküm altına alındığını,
-Birleşen, 2019/327 E sayılı davaya ilişkin istinaf taleplerinin; mahkemenin dava konusu tesisin hangi tesis olduğunu anlamadığını, dava konusu tesisin kimyasal arıtma tesisi değil; kimyasal arıtma tesisinden çıkan atık suyun geri kazanım tesisi olduğunu, davalı-birleşen davacının kusurunu ve sözleşmesel yükümlülüğünü yok sayarak; vekil edilen sorumluluğu altında olmayan kimyasal arıtma tesisindeki su kalitesine dayanılarak müvekkil aleyhine, karşı taraf lehine hüküm kurulması kabul edilemeyeceğini, mahkeme gerekçesinde delil olarak sadece bilirkişi raporuna dayanmış, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin, yazışmalar ve dosyaya sunulan fotoğrafları dikkate almadığını,
-Mahkeme hüküm kurarken dosya içerisindeki tüm belge ve delilleri tek tek incelemesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme yok sayılarak, hatalı tespit ve değerlendirmeler içeren ek rapora dayanılarak hüküm kurulması hukuka aykırı olduğunu, sistemin tesliminden sonra karşı taraf kendisine ait olan, kurulumu ve işletmesi kendisi tarafından yapılan kimyasal arıtma sisteminin doğru ve verimli, sözleşme ile kabul edilen değerlerde sonuç verecek şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, bu tesisten çıkan ve doğru şekilde arıtılmayan su dolayısı ile DAF ve ön arıtma deposunun çamur içinde kaldığı karşı tarafa birçok sefer iletildiğini, sistemin çamurdan ve yağdan arınıp kontrol edilmesi için öncelikle karşı tarafın kimyasal arıtma sistemindeki aksaklığı gidermesi mecburi olduğunu, karşı tarafın kimyasal arıtma sisteminden kaynaklanan sorunların çözümünü sağlamayıp bu sistem ile ilgili sorunları da vekil edilene yüklemeye çalıştığını, bunun kabul edilemeyeceğini, vekil edilen tarafından teslim edilen sistemden kaynaklı hiçbir aksaklık bulunmadığını,
-Mahkemenin dosya içerisinde bulunan taraf yazışmalarını hüküm kurarken inceleme gereği dahi duymadığını, davalı-birleşen davacıya defalarca kimyasal arıtma sistemindeki aksaklığı gidermesi gerektiğini bildirdiğini, vekil edilen sözleşmeye uygun işi teslim ettiğini, buna rağmen vekil edilen hizmet kusurundan kaynaklı sorumluluk yüklenmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
-Dava konusu üründe gizli ayıp olmadığı sabit iken vekil edilenin kusur yüklenmesi ve üründe gizli ayıp olduğundan bahsedilmesi kabul edilemeyeceğini, dava konusu tesise gelmesi gereken su kalitesine ilişkin parametler sözleşmenin 2.3 maddesi ile belirlendiğini, kimyasal arıtma tesisinden dava konusu geri kazanım tesisine gelen su kalitesinin aranan değerleri dahi karşılamadığı dikkate alındığında, geri kaznım için sözleşme ile belirlenen su değerlerinin davalı-birleşen davacı kimyasal arıtma tesisinden elde edilememesi sebebi ile verim düşüklüğü yaşandığının ispat edilmekte olduğunu, karşı tarafın kimyasal arıtma sisteminden kaynaklanan sorunların çözümünü sağlamayıp bu sistem ile ilgili sorunları da müvekkilime yüklemeye çalışmakta olduğunu, bunun kabul edilemeyeceğini,
-Vekil edilen tarafından teslim edilen sistemden kaynaklı hiçbir aksaklık bulunmadığını, davalı-birleşen davacı tarafından sistem kendisine teslim edildikten sonra dahi 2018 yılı Şubat ayı içerisinde sunduğu raporlar ile de dava konusu işe dayanarak KOSGEB’ten hak ve alacak talep ettiği görüldüğünü,
-Davalı-birleşen davacının kendi delilleri ile dahi sözleşme ile kabul ettiği atıksu kriterlerini sağlayamadığı ispat edildiğini, dava konusu ürünü kullanmayarak çalışmaz hale getiren davalı-birleşen davacının kendisi olup, davalı-birleşen davacının kendi kusuru sebebi ile çalışmaz hale gelen ürünün tekrar çalışır hale getirilmesi için vekil edilen faizi ile 25.000-tl’nin tahsiline karar verilmesi de hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, gelir kaybı olarak hüküm altına alınan 207.408,94-tl’nin hangi belgelere dayanılarak ve hangi teknikle ve hangi gelirden mahrum kalındığını belirlenmeden vekil edilen tahsiline karar verilmesi hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, basiretli tacir olan davalı-birleşen davacı 2017 kasım-24 mayıs 2019 arasındaki dönemde 207.408,94-tl zarara uğramış ise niçin mahkemeye başvurarak tespit yaptırmak için 2 yıla yakın süre beklediğini, bu durum ticari hayatın kurallarına aykırı olduğunu, tesiste kusur olduğunu ve tesisin çalışamaz hale gelmesinden 25.000-tl masraf yaparak tesis çalışabilir hale gelecekse davalı-birleşen davacının niçin gerekli tespitleri yaptırıp, tesise müdahale etmediğini ve 207.408,94-TL zararın oluşmasına engel olmadığının da irdelenmesi gerekli olduğunu, mahkeme tarafından dava tarihinden itibaren avans faizi ile ödeme yapılmasına karar verilmesinin de hatalı olduğunu,
-Mahkeme taleple bağlılık ilkesine aykırı hüküm kurduğunu, bakiye karar harcının, yargılama gideri ve vekalet ücreti de yüksek ve hatalı hesap edilerek hüküm altına alındığını, birleşen davada davacı tarafça sunulan tüm taleplerin kabul edilmemiş olmasına rağmen bakiye harcın, yargılama giderleri ile vekalet ücreti ile arabuluculuk ücretinin tümünden müvekkilin sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu, bu kısım üzerinden vekil edilen lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini,
-Bu sebeplerle karar kesinleşinceye kadar tehiri icra taleplerinin kabulüne; istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasına; istinaf sebeplerinin kabulü ile; 2018/640 E sayılı asıl davaları yönünden kararın kısmen kaldırılmasını ve davalarının kabulünü; 2019/327 E sayılı birleşen dava yönünden verilen vekil edilen aleyhine kararların kaldırılmasını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
Davalı birleşen davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, vekil edilen şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 25.04.2016 Tarihli teklif metni ile davalı tarafın, vekil edilen şirketin fabrika sahasında atık su geri kazanım tesisi inşa etme yükümlüğü altına girdiğini, teklif metni ile davalı tarafın, sözleşme konusu tesisin inşa edilmesi ve faaliyete başlaması ile vekil edilen şirketin fabrikasında hali hazırda bulunan kimyasal arıtma tesisinden çıkan sulardan, %65 oranında verim elde edileceğini taahhüt ettiğini,
-Davalı tarafın, söz konusu teklif metnini düzenlemeden önce vekil edilen şirketin kimyasal arıtma sistemini incelediğini, şirket merkezinde gerçekleştirdiği incelemeler neticesinde teklif metnini düzenlediğini, davalı şirketin vekil edilen teslim ettiği tesisin, tesliminden kısa bir süre sonra arıza vermeye başladığını, davalı şirket ile arızaların giderilmesi ve tesisin onarılması ile ilgili görüşmeler sürekli olarak sonuçsuz kaldığını,
-Davalı tarafın tamamlandığını iddia ettiği tesisin kullanılmaya başlanması ile müvekkil şirketin bugüne kadar elde edebildiği oranında olduğunu, vekil edilen şirketin, tesisi kullanabildiği dönemlerde ortalama %15-20 oranında verim elde edebildiğini, bu oranın ne müvekkilin söz konusu tesisi kurmaktaki amacıyla ne de tesisin kurulumu için yapmış olduğu masraflarla bağdaşmadığını,
-Davalı tarafça kurulan tesisin ayıplı olduğunun anlaşılması ile durum davalı tarafa bildirilmiş, gerekli bakımların yapılmasının ve sistemin taahhüt edilen verim oranına ulaşacak düzeyde çalışır hale getirilmesi istendiğini, davalı tarafça vekil edilen sürekli olarak oyalandığını, tesisin çalışmama nedenlerine çeşitli bahaneler bulunduğunu ve vekil edilenin geçiştirilmeye çalışıldığını, davalı tarafın söz konusu tutumları açıkça görüldüğünü,
-Davalı tarafın, tesisin istenildiği düzeyde çalışmamasına bahane olarak müvekkilin kimyasal arıtma sisteminin gerekli arıtmayı sağlayamadığı iddiasında olmuştur. Ancak, davalı tarafça vekil edilen teklif verildiği tarihte vekil edilen kimyasal arıtma tesisi halihazırda vekil edilen şirket bünyesinde kurulu olup, davalı taraf sözleşme konusu teklifi bu sisteme göre verdiğini, vekil edilen şirketçe, mevcut kimyasal arıtma sisteminin yetersiz görülmesi halinde gerekli değişikliklerin yapılması konusunda davalı tarafa tam yetki verildiğini, tesis kurulup taahhüt edilen yeterli verimi sağlayamadığında davalı tarafça bu duruma vekil eidlen kimyasal arıtma sisteminin gerekçe gösterilmesi tamamen kötü niyetli bir tutum sergilediğini, vekil edilen davalı tarafça kurulan tesisi hiç kullanılamadığını, davalı tarafça sözleşme konusu edim gereği gibi ifa edilemediğini,
-Vekil edilen davalı tarafça kurulan tesisteki eksiklikleri fark ettiği tarihten bugüne, ilgili eksikliklerin giderilmesi için taraflar arasında uzlaşma sağlanmasını talep etmişse de davalı tarafça müvekkilin talepleri karşılanmadığını, bakiye borcuna ilişkin ödemezlik defini kullanan vekil edilen söz konusu eksikliklerin giderilmesine kadar bakiye borcunu ödemeyeceğini davalı tarafa bildirdiğini, davalı tarafın, taahhütlerini yerine getirebilmek için gerekli adımları atmadığı gibi Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/40964 E. sayılı icra takibi ile müvekkili zor durumda bırakmaya çalıştığını, davalı tarafça başlatılan bu haksiz takibe ilişkin taraflarınca itiraz edilmiş olup itirazın iptali davasının yargılamasının 2018/640 E. Sayılı dosyası ile devam ettiğini, davaların taraflarının ve konularının aynı olması ve davaların sonuçlarının birbirleri ile bağlantılı olması nedeniyle 2019/327 E sayılı dosya 2018/640 E. Sayılı dava dosyası ile birleştirilerek görüldüğünü,
-Vekil edilen şirketin, davalı tarafın üretimini gerçekleştirdiği tesisin eksikliklerinin giderilememesi nedeniyle her geçen gün daha fazla zarara uğradığını, ülke ekonomisi bakımından da ciddi bir israfın söz konusu olduğu mevcut durumda müvekkil, fabrikasında atıl halde bulunan tesisin kullanılabilir hale gelmesi için üçüncü kişilerle görüşmeler yapmak zorunda kaldığını, vekil edilenin tesiste inceleme yaptırmış olduğu üçüncü kişilerden “Bora Endüstriyel Su Arıtma Tesisleri”nce 28.03.2019 tarihinde şirket merkezinde bulunan tesiste gerçekleştirdiği inceleme neticesinde, davalı tarafın tesisin inşaasında da taahhüt edilenin dışında ürün kullandığını tespit ettiğini, davalı şirketin, vekil eidlen şirket geri kazanım tesisinde pompa olarak “Ebara” veya “Grundfos” marka poimpa kullanacağını taahhüt etmiş ancak sistemde “Lovara” marka pompa kullandığını, membran olarak “Filmtech” markasını kullanacağını taahhüt ettiğini ancak “CSM” markasını kullandığını,
-Davalı şirketin taahhüt etmiş olduğu markalar ile kullanmış olduğu markalar arasında kalite bakımından farklılıklar bulunduğunu, raporda “Sistemin çalışma prensibi ile ilgili kullanıcılar yanlış yönlendirilmiş bu sebepten ötürü sistemin verimsiz kullanımına sebebiyet verilmiştir.”, “Membran ünitesi yıkama metodu olarak yanlış yönlendirilmiş ve ünitelerin tıkanmasına sebebiyet verilmiştir.” tespitlerine yer verilmiş olup davalı tarafın ayıbının bilinçli olduğu ve davalı tarafın kasıtlı hareket ettiğinin görüldüğünü,
-Vekil edilen şirketin, davalı şirkete tesisin kurulması akabinde düzenlenen fatura kapsamında davalı tarafa 210.200,00-TL tutarında ödeme gerçekleştirdiğini, tesisin devreye alındığı tarihten itibaren tesis ile ilgili problemler devam ettiğinden vekil edilen şirketçe bakiye bedel için ödemezlik defi hakkı kullanıldığını, tesisin değerinin tespit edilerek, vekil edilen şirketçe gerçekleştirilen ödemenin, tesisin değerinin üstünde olduğu açıkça görüldüğünü,
-Vekil edilen şirketin tesisin faaliyete geçtiği tarihten bugüne kadar elde etmesi gereken kar kaybı-zararının yaklaşık 450.000,00 TL olduğunu, bu kapsamda bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, vekil edilenin davalı tarafça kurulan tesisin taahhüt edilene aykırı olması nedeniyle uğradığı zarar ile tesisin taahhüt edilene aykırı olması nedeniyle yoksun kaldığı karın hesaplanması yapıldığını,
-Yerel mahkeme tarafından birleşen dava yönünden haklılıklaırnın ortaya koyan bir karar verilmiş, davalarının kabul edildiğini, bu nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, eser sözleşmesi nedeniyle ödenmeyen bakiye alacak için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi, birleşen dava ise eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle sözleşme bedeli için fazladan ödediği bedelin ve kazanç kaybının tazmini istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davacı-birleşen davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Asıl davada davacı-birleşen davalı vekili, Atıksu Geri Kazanım Tesisi yapımı için vekil eden şirketin davalı şirkete teklif verdiği, tarafların aralarında anlaşarak 17.03.2017 tarihinde yapım isi için sözleşme imzaladığı, davalı firmaya söz konusu tesisin davacı tarafından kurulduğu ve 02.06.2017 tarihinde teslim edildiği, sistemin tesliminden sonra taraflar arasında yapılan anlaşmada belirlenmiş sistem bedelinden kalan 36.377,46 TL bakiyenin ödenmemesi nedeniyle vekil eden tarafından davalı aleyhine 16.07.2018 tarihinde Gebze 4. İcra Müdürlüğ’ünde 2018/40964 E. Sayılı dosya ile icra takibi başlattığı, davalının borca ve icra takibine 24.07.2018 tarihli itirazı ile icra takibinin durdurulduğu belirterek takibe yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı-birleşen davacı vekili, davacı yüklenicinin kurulan tesisin, taahhütlerine aykırı olduğuna ve vekil eden şirkete ayıplı olarak teslim edildiğini belirterek vekil eden şirketin mevcut tesisin değerinden fazla gerçekleştirdiği ödeme ile uğramış olduğu zararın tazminine karşılık 500,00 TL., vekil eden şirketin dava tarihine kadar elde etmeyi hedeflediği ancak edimin taahhüde aykırı teslimi nedeniyle yoksun kaldığı kazanç kaybının tazminine karşılık 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL. nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili 07/08/2020 tarihli ıslah dilekçesiyle vekil edenin mevcut tesisin değerinden fazla gerçekleştirdiği ödeme ile uğramış olduğu zarar olan 25.000,00 TL ve vekil eden şirketin dava tarihine kadar elde etmeyi hedeflediği ancak edimin taahhüde aykırı teslimi nedeniyle yoksun kaldığı kazanç kaybına karşılık olan 207.408,94 TL olmak üzere toplamda 232.408,94 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıdan alınıp davalıya hükmen ödenmesine karar verilmisini talep etmiştir.
Dosya kapsamına göre taraflar arasında, 17.03.2017 tarihinde davalı-birleşen davacının fabrika sahasında atık su geri kazanım tesisi kurulmasına ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ihtilafsızdır. Davacı-birleşen davalı yüklenici, davalı-birleşen davalı ise iş sahibidir. Esere konu iş; taahhüt edilen seviyede su atık geri kazanım tesisi kurulması ve teslimi işidir. Sözleşme bedelinin 50.000 Euro + Kdv bedeli olarak kararlaştırılmıştır.
Mahkemece, hükme esas alınan ek bilirkişi raporundaki 207.408,94 TL gelir kaybına uğradığı belirlemesi dikkate alınarak alacak kaleminin kabulüne karar verilmişse de mahkemenin kararı eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Davacı-birleşen davalı eseri eksiksiz ve ayıpsız yaptığını, bakiye hakediş bedelinin ödenmediğini iddia etmekte, davalı-birleşen davacı ise eserin taahhüt edilen seviyede çalışmadığını, ayıbın giderilmesi talebinde bulunulmasına rağmen ayıbı giderilmediğini savunmaktadır. Birleşen davada davacı ayıplı teslim sebebiyle bu süre için kazanç kaybı tazminat istenmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda 2017 Kasım – Mart 2018 arasındaki dönem için 207.408,94 TL gelir kaybı hesaplanmış, mahkemece de, bu rapor hükme esas alınarak sonuca gidilmiştir. Oysa rapor hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli değildir.
Bir eserin üretimini yüklenen kişinin edimini sözleşmeye, teknik özelliklerine ve amacına uygun biçimde yapıp, iş sahibine teslim etmesi zorunludur. Eser, sözleşmesine uygun biçimde yapılmamış ve reddi gerekiyorsa iş sahibi eserin reddini ve ödediği bedelin iadesini talep edebileceği gibi eseri reddetmeyip ayıplı imalâtın giderilebilmesi için gerekli bedelin ödetilmesini ve her iki halde de imalâtın hatalı yapılması yüzünden uğradığı zararın davalı yükleniciden tahsilini talep edebilir. İş sahibi, ayıpları varlığının öğrenmesi durumunda yüklenicinin zararın artmasına neden olmayarak işi en kısa zamanda başkasına yaptırması gereklidir. İş sahibi gecikerek davalının durumunu ağırlaştırması halinde 6098 sayılı TBK’nın 114/II. maddesi yollamasıyla 52. maddeleri gereğince zararın artmasından sorumlu olur. (Aynı yönde: Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2006/7746 Esas, 2007/7530 Karar sayılı ilamı)
Bu durumda mahkemece, davalı-birleşen davalı iş sahibinin ayıbın ve zararın varlığını öğrendiği tarihe göre ayıpların giderilebileceği ve sistemin çalışabilir hale getirilebilmesi için gereken süre belirlenmeli, belirlenen bu süre için davalı-birleşen davacının yapmaktan kurtulunulan giderler gözetilerek kazanç kaybı ne miktarda olacağı konusunda hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan veya yeni bir bilirkişi heyetinden gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın kabulü doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı eksikliklerin tamamlanması amacıyla diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin dosyanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/05/2021 tarih, 2018/640 Esas, 2021/408 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı-birleşen davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının (3.969,30 TL+59,30 ) talep halinde yatıran Davacı-birleşen davalıya iadesine,
4-İstinaf kanun yoluna başvuranın yaptığı istinaf giderlerinin ve istinaf başvuru harçlarının kararın niteliği gereği ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nun 359/3.maddesi uyarınca Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
*
…
Başkan …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Katip …
¸e-imzalı