Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/488 E. 2022/521 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/488 – 2022/521
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/488
KARAR NO : 2022/521
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : …
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 07/01/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2020
NUMARASI : 2021/254 Esas – 2022/126 Karar

DAVACI : SAKARYA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ –
VEKİLLERİ : Av….
Av. ….
Av…..
Av. ….
DAVALI : 1- ÖZDOY İNŞAAT TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ – .
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 2- HBV İNŞAAT TAAHHÜT MİMARLIK MÜHENDİSLİK SANAYİ VE TİCARET LTD ŞTİ
VEKİLLERİ : Av. ..
Av….
Av. ….

DAVA :Eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin itirazın iptali
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekillerince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Vekil edilenin idare tarafından davalılar aleyhine Sakarya 2. İcra Müdürlüğünün 2019/8996 Esas sayılı dosyası ile ilamsız İcra takibi başlatıldığını, davalıların ayrı ayrı sundukları itiraz dilekçeleri üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, takibe devam edilebilmesini teminen işbu itirazın iptali davası açılmadan önce dava şartı. arabuluculuk kapsamında ara buluculuğa başvurulmuş olup arabuluculuk süreci neticesinde anlaşmaya varılamadığını, bu kez işbu davayı açma zarureti doğduğunu, davalılardan HBV Taah. Mim. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. arabuluculuk görüşmelerine ilk oturum da dahil olmak üzere mazeret bildirmeksizin katılmadığını, vekil edilenin idare ile davalılar tarafından oluşturulan iş ortaklığı arasında “Ferizli-Söğütlü İlçeleri Kanalizasyon, Şebeke Kollektör ve Söğütlü İlçesi İçmesuyu İnşaatı İşi ihale sözleşmesinin 18.05.2016 tarihinde imzalandığını, davalı şirketlerin, iş ortaklığını oluşturan şirketler olmaları karşısında iş ortaklığının borçlarından Müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları her türlü izahtan vareste olduğunu, sözleşmenin feshedilmesine neden olan eylemler ve davalıların kusurlu davranışları müvekkil idare bakımından haklı fesih hakkı doğurduğunu, sözleşmenin 9 uncu maddesi uyarınca sözleşme süresi 730 gün olarak belirlendiğini, iş devam ederken ortaya çıkan nedenlerle sözleşme bitim süresi vekil edilenin idare tarafından uzatılarak sözleşmenin sona erme tarihinin 21 .08.2018 olarak belirlendiğini, sözleşmenin 23 üncü maddesi kapsamında işin yürütülmesi için gerekli teknik personel bildirgelerinin sunulması istenilmesine rağmen davalılar tarafından bu hususta da sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden kaçıldığı görüldüğünü, teminat bedelinin güncellemesine ilişkin ortaya çıkan farkın talep ettiklerini, bu konuda icra takibi yapıldığını, takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu belirterek davalarının kabulüne, davalı şirketlerin Sakarya 2.icra Müdürlüğünün 2019/69896 Esas sayılı dosyasında mezkür haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptaline ve takibin devamını, davalıların kötüniyetli itirazları nedeniyle, takip konusu alacağın 4420 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmelerini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Mahkememizin görevsizliğine, davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Kararın özeti kısmında kısaca kronolojisi ifade edilen yargılamaya konu dosya hakkında işin esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararının verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığını,
-Dava dosyalarının geldiği aşama itibariyle esas hakkında tüm delillerin toplandığını, yazılı yargılama aşamasının sona erdiğini ve sözlü yargılama aşamasına geçildiğini, tekemmüle eren dosya hakkında Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tesis edilecek yargılama işleminin sözlü yargılama celsesinden sonra işin esası hakkında karar vermekten ibaret olduğunu, bu bakımdan dosyanın geldiği aşama itibariyle görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyadan el çekilmesi usul ekonomisi ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini,
-Vekil edilenin idare tarafından davanın ikame edildiği tarih itibariyle Sakarya İlinde ayrı bir Ticaret Mahkemesi teşkilatı kurulmamış olduğundan genel görevli ve yetkili Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesinde “Ticaret Mahkemesi sıfatıyla” ikame edilen davanın, Sakarya ilinde Asliye Ticaret Mahkemesi kurulması neticesinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmiş olmasının 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
un 6’ncı maddesinin gereği olduğunu, bu kapsamda Asliye Ticaret Mahkemesince işbu uyuşmazlık da dahil olmak ticari uyuşmazlık vasfında bulunan davalarda işin esası hakkında vermenin, kanunun bu mahkemeye yüklediği bir görev olduğunu, aksinin kabulü halinde sınırları Kanunla çizilen görev kurallarının ihlal edilmesi sonuçları doğmuş olacağını,
– Bu nedenlerle Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tesis edilen görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu düşüncesiyle istinaf kanun yoluna başvurmak zarureti doğduğunu, istinaf başvurularının ve gerekçelerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara katıldıklarının beyan etmek istediklerini, vekil edilenin davalı Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğunu, kamu yararı ve yatırım içeren altyapı ihalesini kazanarak davalı ile ararlarında akdettiği sözleşmeye istinaden iş yaptığından yapılan iş ticari olmayıp davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğinin hukuki bir gerçeklik olduğunu,
-Usul kurallarının ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği müddetçe eldeki davalara da uygulanması gerekeceğini, yasa koyucunun bu hüküm ile, yapılan kanun değişikliğinden görülmekte olan davaların görev bakımından etkilenmemesini ve yargılamanın mümkün olan en hızlı şekilde sonuçlandırılmasını amaçladığını,
-Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları olduğunu, dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından birinin davanın açılmasının anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğunu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceğini, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğunu, yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemeyeceklerini, bunlara bakıp sonuçlandırmak zorunda olduklarını,
-Bu nedenlerle; davacı yanın hukuka aykırı ve mesnetten uzak istinaf talebinin reddini, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 31/08/2021 tarihli, 2020/266 Esas, 2021/303 Karar sayılı ilamıyla, HSK Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararı ile Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olması gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarihli, 2021/254 Esas, 2022/126 Karar sayılı ilamıyla, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında mahkemenin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir.
Öncelikle Sakarya 6. Asliye hukuk mahkemesinin kararı teknik manada bir görevsizlik kararı olmayıp ” devir” ve “gönderme” mahiyetinde olmakla somut uyuşmazlık açısından olumsuz görev uyuşmazlığı sözkonusu değildir.
Uyuşmazlık, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulması nedeniyle, Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla devam mı edeceği, yoksa davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, (Aynı yönde: Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2022 tarihli, 2022/1073 Esas, 2022/1073 Karar sayılı ilamı) Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarihli, 2021/254 Esas, 2022/126 karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarihli, 2021/254 Esas, 2022/126 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca; davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacı yandan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA,
5-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/03/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.

*
….
Başkan …
¸e-imzalı

Üye….
¸e-imzalı

Üye…
¸e-imzalı

Katip ….
¸e-imzalı