Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/47 E. 2022/597 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/47
KARAR NO : 2022/597
KARAR TARİHİ : 25/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 02/03/2010
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI : 2016/1626 Esas – 2020/118 Karar

DAVACI : CAVO OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET ANONİM
ŞİRKETİ’NE DEVREDİLEN METROTEL SAN. PAZ. LTD.
ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …

DAVA :Eser sözleşmesi nedeniyle alacak istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların müvekkilinin dilekçe adresinde bildirdikleri fabrikasında üretim gerçekleştirecek yeni ve kullanılmamış bir makineyi kurma ve çalıştırma taahhüdü ile müvekkili şirkete sattıklarını, makinenin taahhüt edilen tarihten çok sonra Türkiye gümrüğüne davalılarca gönderildiğini, müvekkilinin bu makine ile ilgili peşinat ödemelerini, gümrük harcamaları, TDV, nakliye ödemelerini gerçekleştirdiğini ve makinenin davalı şirketlerce kurulum ve çalıştırılmasının yapılmasını beklediklerini, davalıların teknik ekiplerini zamanında göndermedikleri gibi, gelen teknik ekiplerin makinenin kurulum ve çalıştırılmasını gerçekleştiremediğini, yapılan yazışma ve gönderilen ihtarnamelerden sonra davalının teknik ekiplerinin tekrar Türkiye’ye geldiğini ancak makinenin çalıştırılamadığını, makinenin eski, kullanılmış olduğuna dair durumların sürekli olarak davalılara iletildiğini ve durumu düzeltmelerinin talep edildiğini ancak sonuç alınamadığını, yaptırılan bilirkişi tespitinde makinenin yeni olmadığının, eski olduğunun, çalıştırılmasının mümkün olmadığının, müvekkili şirketin yaptığı harcamaların tamamının davalıların hatasından kaynaklandığının, yine müvekkili şirketin üretim ve kar kaybına uğradığının tespit edildiğini, davalılardan TC-HP i/e’nin diğer davalı şirketten temin ederek müvekkili şirkete çiftli ve tekli sarmal üretim gerçekleştirecek “sıfır” , yani yeni makine teslim ve bu makineyi çiftli ve tekli spiral çekerek çalışır hale getirme/makineyi kurma taahhüdünde bulunduğunu, bu taahhüdün süresi içinde yerine getirilmediğini, gecikmenin davalılardan kaynaklandığını, taahhüt edilen makinenin 4 ay gecikmeyle Türkiye gümrüğüne geldiğini, makinenin eski, kullanılmış ve 2. el olduğunu, müvekkili şirketin verdiği 16.200,00 Euro peşinat haricinde toplam 20.500,00 Euro harcama yapmak zorunda bırakıldığını, durumun derhal TC-HP i/e’ye bildirildiğini, Beşiktaş 1. Noterliğinin 03/03/2009 tarih 51623 yevmiye numaralı ihtarnamesinin Fransızca çevirisi yaptırılarak davalı TC-HP i/e’ye gönderildiğini, TC-HP i/e’nin ancak 25/05/2009’da teknik elemanını gönderdiğini ve makinenin yine çalıştırılamadığını, teknik eleman tarafından makinedeki eksiklikleri bildiren rapor düzenlendiğini, makinenin hiç bir şekilde çalıştırılamadığının kesin olduğunu, sipariş iptalleri yaşayan müvekkilinin büyük ticari zarara uğradığını, makinenin davalı şirketçe kurulum ve çalıştırılmasının gerçekleştirilememesi üzerine Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/144 D.İş dosyasından delil tespiti yaptırıldığını, müvekkilinin noter, mahkeme, tespit, tercüme ve avukatlık harcamaları toplamının 5.000,00 Euro’nun üzerinde olduğunu, davalı şirketlerin ticari ahlaka uygun şekilde davranmayarak çalışmayan makineyi yeni ve çalışır olarak göstermeye çalışarak ve müşterek şekilde hareket ederek müvekkili şirkete sattıklarını, makinenin hurda değeri dışında değeri bulunmadığını, davalı şirket ile müvekkili arasında yetkili mahkemeyi gösterir yazılı bir sözleşme bulunmadığını, bu durumda malın teslim edildiği Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 9.000,00 TL çalışmayan makine satım ve ihracı sebebiyle müvekkili şirketçe yapılan harcamalar ( davalılara ödenen tutar, gümrük ve nakliye giderleri, KDV ödemesi, noter ihtar harcamaları, davalı teknikerlerinin Türkiye’ye geliş gidiş konaklama ve yol harcamaları) ile 1.000,00 TL üretim gerçekleştirilememesi nedeniyle uğranılan gelir kayıpları olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan işleyecek en yüksek banka avans faizleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığı ile usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı, davalılarının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davacının davalı TC HP İE SARL hakkında açmış olduğu davanın açılmamış sayılmasına, davacının davalı … Machines Specıalısees hakkında açmış olduğu davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
– Mahkemenin kararındaki somut olaya ilişkin değerlendirmelerinin ve davalı … yönünden vermiş olduğu ret kararı hatalı ve hakkaniyete aykırı olup kaldırılmasını talep ettiklerini,
-Mahkemenin kararında davacı müvekkil CAVO (devirden önce Metrotel) ile davalılardan TC HP IE SARL arasında yazılı olmayan bir eser sözleşmesi kurulduğunu, iş sahibinin CAVO yüklenicinin ise TC HP olduğunu, esere konu işin ise önceden şekli verilmiş iki tel ile çiftli spiral yapan özel bir makinenin imalatı ile bu makinenin kullanıldığını ve çalışır hale getirilmesi olduğunu değerlendirmelerini yaptığını ve yazdığını mahkemenin bu değerlendirmelerinin hatalı olup taraflar arasında eser sözleşmesi değil ticari satış sözleşmesi olduğunu,
-Mahkemenin hatalı değerlendirmesine konu eser sözleşmesinin ve satış sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda olacağını, iş bu Yargıtay HGK içtihatlarından görüleceği üzere taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olması için eser sözleşmesinin kurulması esnasında sözleşmeye konu şeyin halihazırda mevcut olmaması gerektiğini,
-Somut olayda, taraflar arasında RG 303 tipi 6143 seri numaralı ve 2005 model çiftli ve tekli spiral boru üretimi yapan bir makinenin davacı müvekkil şirkete satılması, devredilmesi, vekil edilen şirketin üretim tesisine getirilerek çalışır şekilde kurulumunun yapılmasına ilişkin TBK madde 207’ye göre sözlü satış sözleşmesi kurulduğunu, hakimin bu hususu gözardı etmesinin fahiş hukuki hata olduğunu,
-Taraflar arasında kurulmuş satış sözleşmesinde satıcı sıfatını haiz davalı TC HP sözleşmenin yapılması sırasında zaten var olan bir malın mülkiyetini devretmeyi ve montajını üstlendiğini, taraflar arasındaki durumun ve akdin ticari satış sözleşmesi olmasına rağmen mahkemenin tüm Yargıtay içtihatlarını göz ardı ederek vermiş olduğu iş bu kararın, tam bir hukuk faciası olduğunu, bu nedenlerle ve Yargıtay HGK içtihatları göz önüne alındığı takdirde mahkemenin bu garabet kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmaması dahi düşünülemeyeceğini,
-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış oldukları davalarında davalılardan biri olan TC HP iflas etmiş olup haklı alacaklarının iş bu şirketten tahsil etmemiz olanaksız olup davamıza diğer davalı olan BMS yönünden devam etmemiz hasıl olduğunu, mahkemeye sunmuş oldukları ve dosyada mübrez 23.12.2009 tarihli Lyon Ticaret Mahkemesinde görülmüş davada söz konusu makinenin satıcısı olan TC HP ile BMS şirketi arasında satış işlemlerinin gerçekleştirilmesine dair ikili bir konsorsiyum mevcut olduğunu, TC HP’nin BMS şirketinin ürettiği makineleri sattığını, davacı vekil edilen şirkete de satılan söz konusu makinenin BMS tarafından üretildiği ve üretilen makinenin vekil edilen ile TC HP arasında kurulan satış sözleşmesindeki üstlenilen edimleri yerine getirmeye uygun olmadığının hususları ifade edildiğini,
-Aynı zamanda bahis konusu yabancı mahkeme kararının üçüncü sayfasındaki “…CAVO METROTEL şirketi yerine gidip BMS şirketi tarafından temin edilen makinenin incelenmesine…” ifadesiyle BMS vekili dava konusu makinenin esasen BMS’nin olduğunun bu itibarla BMS’nin taraf niteliği kazandığını, makinedeki arızalardan ve de vekil edilen makine yüzünden uğradığı tüm zararlardan sorumlu olduğu açıkça ortada olduğunu,
-BMS şirketi makinenin üreticisi olup bizzat kendileri tarafından uyuşmazlık konusunda müştereken sorumlu oldukları ikrar edildiğini, davalı …’nin davalarının konusunda müştereken sorumlu olup hakkaniyet ilkesi gereğince davalarının davalı … yönünden devam ettirilmesinin ve davalarının davalı … yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiğini,
-Yerel mahkeme dosyasında verilen Baubrand Machines Specialises BMS hakkında açmış oldukları davalarının reddine dair kararın kaldırılmasını, davalarının Baubrand Machines Specialises bms yönünden kabulünü talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK.’nun 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince; Davacının davalı Tc Hp İe Sarl hakkında açmış olduğu davanın açılmamış sayılmasına, Davacının davalı … Machines Specıalısees hakkında açmış olduğu davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili, davalı … Machines Specıalısees hakkında verilen red kararını istinaf etmektedir.
Eser sözleşmesi TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine veya iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması ya da gerekli bazı niteliklerden bir veya bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı ifa edildiğinin kabulü gerekir. Eser sözleşmesinde yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinde sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır. İş sahibinin borcu ise kararlaştırılan bedeli ödemektir.
Ayrıca, taraf sıfatı veya husumet, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkı davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavram olup taraf ehliyetinden farklıdır.
Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usuli hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usuli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Dava ehliyeti ise, 1600 sayılı HMK’nın 51. maddesindeki medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Fiil ehiyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usul işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları, davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hakim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Öte yandan, borç ilişkileri, sadece bu borcun taraflarını ilgilendiren ilişkilerdir. Bu ilişkiden doğan hak ve borçlar, taraf olanlar dışında, üçüncü kişileri etkilemez. Buna; “borç ilişkilerinin nisbiliği” denilmekte olup, sözleşmeden doğan borçlarda aynı ilke “sözleşmelerin nisbiliği” şeklinde adlandırılmaktadır. Sözleşmeler de borç doğuran ilişkilerden olduğuna göre; “sözleşmelerin nisbiliği” ilkesi de kuraldır. Bu ilke, özellikle sözleşmeyi ifa yükümlüsünün, işi kısmen ya da tamamen bir başkasına yaptırma yetkisine sahip olduğu hallerde, alacaklının bu kişiyi sorumlu tutamaması, sözleşmeden kaynaklanan taleplerini anca sözleşmenin tarafı olan kişiye karşı ileri sürebilmesi bakımından önem taşımaktadır.
Yine, özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.
Davalı Tc Hp Ie Sarl yüklenici, davacı ise iş sahibidir. Taraflar arasında, yazılı bir eser sözleşmesi bulunmamakla birlikte, Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/144 D.İş dosyasında yer alan davalı Tc Hp Ie Sarl tarafından davacı Cavo Metrotel adına verilen teklif mektupları ile Tc Hp Ie Sarl’nin kaşesinin yer aldığı proforma faturalardan davalı Tc Hp Ie Sarl ile davacı arasında sözlü bir eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır. Esere konu iş; önceden şekli verilmiş iki tel ile çiftli spiral yapan özel bir makinenin imalatı ile montajıdır.
Davacı ile diğer davalı … arasında da herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Gebze 1. Sulh Hukuk MAhkemesinin 2009/144 D.İş dosyasında yer alan teklif metinleri ile proforma faturalar diğer davalı Tc Hp Ie Sarl tarafından düzenlenmiştir. Taraflar arasında kurulduğu iddia edilen temel hukuki ilişkiler TBK’nın 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesi olup, eser sözleşmesi, kural olarak zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamandaki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından “yazılı delil başlangıcına” dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir. Somut olayda dava değeri dikkate alındığında tanık dinlenilmesini mümkün kılan diğer yasal sebepler bulunmadığı gibi davalı tarafça açıkça muvafakat edilmediğinden tanık dinlenmesi mümkün değildir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde; davacı tarafın davadan önce Beşiktaş 1. Noterliğinin 03/03/2009 tarih 51623 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava konusu makinenin 2. el ve ayıplı olması nedeniyle uğranılan zararların tazmin edilmesini davalı Tc Hp Ie Sarl’den istediği, davadan önce gönderilen ihtarın muhatabının davalı … olmadığı, Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit talep ederken karşı taraf olarak yalnız Tc Hp Ie Sarl’in gösterildiği, delil tespiti dosyasında davalı Tc Hp Ie Sarl’in teklif mektupları ile proforma faturalarının bulunduğu, makinenin Türkiye girişi için düzenlenen gümrük beyannamesi incelendiğinde göndericinin Tc Hp Ie Sarl olduğu, davacının akdi ilişki içinde bulunduğu tarafın davalı Tc Hp Ie Sarl olduğu, diğer davalı … ile aralarındaki akdi ilişkinin davacı tarafça ispatlanamadığı, davalıların kendi aralarındaki iç ilişkileri nedeniyle davacının davalı …’den talepte bulunamayacağı, bu sebeplerle mahkemece davalı … Machines Specıalısees hakkında açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca, taraflar arasındaki kurulduğu iddia edilen sözleşmeye göre davalı Tc Hp Ie Sarl şirketinin sözleşme ile temin edilecek makine ve ekipmanın montaj ve teminini de üstlenmiş olduğundan ve yanlar arasındaki sözleşmenin satım değil, eser sözleşmesi ilişkisi niteliğinde olduğu, bu sebeple davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih, 2016/626 E – 2020/118 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan peşin alınan istinaf karar ve ilam harcından alınması gereken harcın mahsubu ile terkin sınırı altında kaldığından bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/04/2022

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı