Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/404 E. 2022/524 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/404 – 2022/524
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/404
KARAR NO : 2022/524
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE :….
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 13/02/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
NUMARASI : 2021/351 Esas – 2021/166 Karar

DAVACI : ….
[15249-42887-01689] UETS
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :ALBARAKA TÜRK KATILIM BANKASI ANONİM
ŞİRKETİ ….
VEKİLLERİ : Av.
Av.
Av. …
Av. ..

DAVA : Bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Albaraka Türk bankasında bulunan Euro hesabının kapatıldığına ilişkin sms geldiğini, bazı kişilere farklı miktarlarda para aktarıldığına ilişkin smsler gönderildiğini, davacının böyle işlemler yapmadığını, davacının banka ile görüştüğünü bankanın bloke koyduğunu gün içinde paranın tekrar hesabına aktarılacağını söylenmesine rağmen para iadesinin gerçekleşmediğini, normalde hesabından internet bankacılığı ile eft işlemi yapıldığında cep telefonuna tek kullanımlık şifre gelmesi gerektiğini ancak somut olayda herhangi bir şifre gelmediğini, olaydan bu zamana kadar geçen süre zarfında davacının bankalardan toplam 7.000,00-TL iade geldiğini geri kalan 27.900,00-TL’yi alamadığını, bankanın olaydan sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kusur incelemesi sonucunda artırılmak üzere şimdilik 15.000,00-TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği 07/11/2018 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şifrelerini korumakta gerekli özeni göstermediğini, husumetin davalıya yöneltilemeyeceğini, bankanın internet bankacılığı sistemindeki güvenlik önlemlerinin uluslararası standartlarla korunan güvenli bir sistem olduğunu, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini, davanın …, …, … ve …’ye ihbar edilmesin, davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacıya tek kullanımlık şifrenin cep telefonuna gönderilmediğini, cevap dilekçesindeki beyanların reddini, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiklerini, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini, davanın …, …, … ve …’ye ihbar edilmesin, davanın reddini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”mahkememizin görevsizliği nedeni ile hmk’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Dava konusu edilen işlemlerin yapıldığı hesabın, ticari işlemlerden kullanılan ticari bir hesap olduğunu, davacının ticari işlemlerini yapmak adına açmış olduğu hesabında yaptığı dava konusu işlemlerle ilgili huzurdaki davayı açtığını, yerel mahkeme davacı’nın esnaf olduğu, tacir olmadığına hükmettiğini, aksine davacının tacir olduğunu ve ticari işletmesi için açmış olduğu hesapta yapıldığını iddia ettiği işlemler dava konusu edildiğini,
-Vekil edilen banka’da davacı’nın hesabının ticari olduğu bankacılık sistemlerinde yer almakta olduğunu, 05.03.2020 tarihi itibariyle davacı adına çek raporu kaydı alındığını, davacının ilk ibraz edilen çekinin 30.03.2012 tarihinde olduğunu, davacı’nın 05.03.2020 tarihine kadar 1.663.667,00 tl tutarında 62 adet çekinin ibraz edildiği anlaşıldığını,
-Esnaf olduğu söylenen Davacı’nın yanında 05.03.2020 tarihi itibariyle 9 kişi sigortalı olarak çalıştığı vekil edilen Banka’ya bildirildiğini, davacının 2018 yılı vergi beyannamesi 2.254.789,15 TL tutarında satış yaptığını, 2017 yılında ise 2.060.154,78 TL tutarında satış yaptığı hususunun vekil edilen banka’ya bildirildiğini, 2019 Mizan bilgisinde 16.860.786,67 TL’lik borç alacak kaydı yapıldığı yönünden vekil edilen banka’ya bilgi verdiğini,
-Şimdi milyonluk işlemler yapan, ticari faaliyette bulunan, ticari işletmesiyle ilgili işlemlerinde kullanmış olduğu hesabına ilişkin ihtilafların da ticaret mahkemelerinde görülmesi gereken davada verilen görevsizlik kararının, yerel mahkemenin dosyayı üstünden atmaktan başka bir şey olmadığını, yerel mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasının gerektiğini ve talep edildiğini,
-Davacı tarafın davayı asliye ticaret mahkemesinde açarak ticari saiklerle hareket ettiğini ikrar ettiğini, davacının kar elde etme amacıyla hareket ettiğini, yerel mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasının gerekmektiğini davacının vekil edilen bankaya yönelttiği taleplerinin özünü davacı’nın hesabında bulunan mevduatının bilgisini ve rızası dışında üçüncü kişilere aktarıldığını ve bu nedenle uğradığını iddia ettiği zararlarının iadesi talepleri oluşturmakta olduğunu,
-Huzurdaki davada davacının ticari amaçlarla hareket ettiğini kendi eylemleriyle ikrar etmektedir. Buna rağmen yerel mahkeme’nin davacının amacına yönelik kendi ikrarlarının aksine karar vermesinin açıkça hukuka aykırılık oluşturduğunu, ticari saiklerle hareket eden ve tüketici sıfatı olmayan davacının tüketici mahkemelerinde dava açması mümkün olmadığından yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekmekte olduğunu,
-Bankacılık işlemleri nedeniyle ortaya çıkacak ihtilafların, mevduat sahibinin tacir sıfatını taşıyıp taşımadığına ve mevduatın vadeli olup olmadığına bakılmaksızın mutlak ticari dava olarak değerlendirilmesinin gerektiğinin ifade edildiğini, bu nedenlerle Yerel Mahkeme’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmekte ve talep edilmekte olduğunu,
-Bu nedenlerle; ticari saiklerle hareket eden ve tüketici sıfatı olmayan davacı’nın tüketici mahkemelerinde dava açması mümkün olmadığından asliye ticaret mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılmasını ve asliye ticaret mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece, Mahkemenin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı, davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesabında bulanan paranın üçüncü kişilere farklı miktarlarda para aktarıldığı, 7.000,00 TL zararının ödendiğini, bakiye 27.900,00 TL zararının ödenmediğini, kimin tarafından çekildiğini, bilmediğini, fakat bankanın kendisinden habersiz ödeme yapması nedeniyle mevduat miktarından sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 15.000 TL’nin maddi zararının haksız fiilin gerçekleştiği 07/11/2018 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şifrelerini korumakta gerekli özeni göstermediğini, husumetin davalıya yöneltilemeyeceğini, bankanın internet bankacılığı sistemindeki güvenlik önlemlerinin uluslararası standartlarla korunan güvenli bir sistem olduğunu, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur.
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Ancak, TTK’nın 4/(1)-f maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava sayılır. Ayrıca, TTK’nın 5/(1) maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, TTK’nın 5/(3) maddesi uyarınca da, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla, dava tarihi olan 13.12.2010 tarihi itibariyle bankacılık işlemleri nedeniyle ortaya çıkacak ihtilafların, mevduat sahibinin tacir sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın mutlak ticari dava olarak asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir.
Davaya bakmakla görevli mahkeme, taraflar arasındaki ilişkinin niteliğine göre belirlenecektir. Davacı ile davalı banka arasında bankacılık hizmet sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı, davalı bankadan finansal işlemler için hizmet almakta olup hizmetin ticari amacına göre davacının tüketici sayılması mümkün değildir. Zira dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı bankadaki hesabının ticari olduğu ve çek kullanımının olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, taraflar arasındaki akdi ilişki bankacılık işlemi niteliğindedir. Davacının iş bu davada tüketici sıfatı da bulunmamaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4/1-f maddesi uyarınca bankacılık işleminden kaynaklanan davalar ise mutlak ticari davalardır. Anılan Kanunun 5/2 maddesi uyarınca da tüm ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. (Aynı yönde: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.06.2018 tarihli, 2016/11913 Esas, 2018/4555 Karar sayılı ilamı) Bu açıklamalara göre, ilk derece mahkemesince davaya devam edilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davada Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna dayalı olarak görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup isabetsiz bulunmuştur.
Dava dosyası kapsamı, mevcut kanıt durumu ve HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme ile yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ve ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin KABULÜNE,
2-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2021 tarih ve 2021/351 Esas- 2021/166 Karar sayılı ilamının HMK.nun 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf talep eden davalı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.nun 353/1-a-3 maddesi gereğince 31/03/2022 tarihinde KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.

*
….
Başkan ….
¸e-imzalı
….
Üye ….
¸e-imzalı
….
Üye….
¸e-imzalı
….
Katip….
¸e-imzalı