Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/356
KARAR NO : 2022/377
KARAR TARİHİ :17/03/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 08/09/2017
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2017/634 Esas – 2020/547 Karar
DAVACI-
KARŞI DAVALI : BORUSAN MAKİNA VE GÜÇ SİSTEMLERİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … –
KARŞI DAVACI : İRFAN NAKLİYAT ENDÜSTRİYEL HİZMETLER SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …
Av. ….
DAVA-KARŞI DAVA :Asıl dava; araç tamir sözleşmesinden kaynaklanan, tamir bedelinin davalı iş sahibinden tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebi, karşı dava ise; gecikme tazminatı talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı ( karşı davacı) vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edilen şirketin CAERPILLAR ve METSO marka iş makinelerinin Türkiye distribütörü olup satış, servis ve yedek parça hizmetleri verdiğini, davalı şirketin Metso marka, LT 1213 model, 76206 seri nolu mobil kırıcı iş makinesinin maliki olduğunu, davalının malik olduğu işbu iş makinesinde meydana gelen arıza nedeniyle müvekkili şirketten servis talep ettiğini, müvekkili şirket teknisyenlerinin iş makinesinin bulunduğu yerde yaptıkları incelemede motor revizyonunun yapılması gerektiğini tespit ettiklerini ve müşterinin de onayı ile motoru sökerek müvekkili şirket atölyesine götürdüklerini, atölyede revizyonu yapılan motorun iş makinesine takılarak davalı şirkete çalışır vaziyette teslim edildiğini, yapılan motor revizyonunun bedelinin KDV dahil 118.951,68 TL olduğunu ve 25.05.2016 tarihli e-arşiv fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının fatura bedelini ödememesi üzerine Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2016/10804 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının icra takibinden sonra Gebze 1. Noterliğinin 07.11.2016 tarih ve 12748 yevmiye sayılı ihtarnamesinde de kabul ettiği üzere müvekkilinin iş makinesinin motor revizyonunu yaptığını ve davalıya teslim ettiğini, davalının borcu ödememek için ihtarnamede ileri sürdüğü gerekçelerin asılsız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, tüm bu nedenlerle davalının Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2016/10804 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; vekil edilen şirketin zilyedi bulunduğu Metso marka, LT 1213 tip, 76206 şase seri, 0LGK12933 motor seri sayılı taş kırma makinesinde vaki arıza nedeni ile bu makinelerin tek yetkili servisi ve distribütörü olan davacı-karşı davalı şirketten 22/04/2016 tarihinde servis talebinde bulunulduğunu, talep üzerine davalı işyerinde müdahale ile arızanın giderilmesine çalışan davacının teknik elemanlarının arızanın giderilmesi için motor yağ soğutucusunun değişmesi ve motorun da revizyondan geçmesi gerektiğini tutanağa bağlayarak 25/04/2016 tarihinde davalı işyerinde yağ soğutucusunu değiştirdiklerini, bu işlemlerin tamamlanmasını takiben 27/04/2016 tarihinde motor ilk kez çalıştırıldıktan bir saat sonra kilitlenerek stop ettiğini, bu arıza ihbarına ancak bir hafta sonra cevap veren davacının 05/05/2016 tarihinde motoru kendi atölyesine götürdüğünü, on üç gün sonra da motor revizyonunun tamamlandığı bildirilerek motor revizyon dışında ve ötesinde komple yenilendiği belirtilerek müvekkili şirkete teslim edildiğini, revize edileceği belirtilerek alınan motorun komple yenilendiğinin bu teslimatta anlaşıldığını, asıl sorunlar dizisinin bu tarihten sonra başladığını, yapılan işin herhangi bir sözleşmeye dayalı olmadığını, takip dayanağı cari hesaptaki fatura ise davalının aldatılması sureti ile kerhen alındığını, İngilizce düzenlenen faturanın muhtevası itibariyle saydam ve denetlenebilir olmadığını, müvekkilinin fatura tutarı ve ödeme koşulları için ilk itirazlarını anında davacı şirketin sorumlu müdürüne yaptığını ancak “motorun yenilenmesinde mevcut hata ve noksanlıklar ile alacak-borç konusunda her zaman mutabakat sağlanabileceği” cevabı alındığını, aleyhine takipte bulunulduğunu öğrenen davalının takibin ihtilaflı alacağa dayandığı, sözlü olduğu iddia olunan eser sözleşmesinin hasar, zarar, noksanlıklar ve gizli ayıplar nedeni ile ihlaller karşısında alacağın yargısal denetime ihtiyaç göstermesi nedeniyle itirazda bulunduğunu, takibe vaki itirazların davacının teknik elemanlarınca düzenlenen imzalı tutanaklara dayalı olduğunu, imalattaki gizli ayıpların ise makinenin makul sürenin ötesinde işten kalmasına neden olduğunu ve gereksiz harcamalara neden olduğunu, müvekkilinin makul masraf ve ödeme şartlarında mutabık kalmak kaydı ile kendi edimini ifaya hazır olduğunu, oysa davacının kendi edimini ifa etmeden karşı edimin ifasını talep ettiğini, nitekim müvekkilinin 20.09.2016 tarihinde davacı hesabına gönderdiği 15.000,00 TL’lik kısmi ödemenin bu iyiniyetinin kanıtı olduğunu, buna rağmen anılan miktarın icra takibinde mahsubunun yapılmadığını, karşı davaya ilişkin olarak; talep üzerine davacı teknisyenlerince 22/04/2016 tarihinde yerinde yapılan incelemede motor suyuna yağ karıştığı tespit olunarak arızanın giderilmesi için motor yağ soğutucusunun değişmesi gerektiği öte yandan motorun ve radyatörün de temizlenmesi gerektiğinin tutanağa bağlandığını, tespitten iki gün sonra 25/04/2016 tarihinde motor yağ soğutucusunun davacı elemanlarınca değiştirildiğini, takip eden gün servis önerisi doğrultusunda radyatör temizliği yapıldığını,motor yaklaşık bir saat çalıştıktan sonra kendiliğinden stop ettiğini, bunun üzerine yeniden arıza ihbarında bulunulduğunu, motorun yenilenmesi için davacı şirketin 23/02/2016 tarihinde bir başka şirket için aynı nitelikli motor için hazırlanan teklifi emsal kabul ederek davalıya da bilgilendirme için mail yoluyla gönderdiğini, buna göre komple yenileme için 13.787,36 Euro karşılığı 43.981,00 TL fiyat verildiğini, bu teklife müvekkili tarafından olumlu cevap verilmediğini, ihbardan dokuz gün sonra davacı elemanlarının davalı işyerine geldiğini ve “revize edilmek üzere motor, motor kabloları ve hidrolik pompa ile davacı isteği üzerine radyatör grubu da temizlenmek üzere söküldü” notu düşülerek tutanak düzenlendiğini, sekiz gün sonra iade edilmek üzere motorun davacı atölyesine alındığını,böylece 22/04/2016 tarihinde tespit edilen ve ancak 25/04/2016 tarihinde yapılan yağ soğutucusu değişiminin de faydasız kaldığının anlaşıldığını, bu yanılgı sonucu dokuz gün işten kalındıktan başka 3.000,00 TL’lik, 600 kg motor yağının heba olduğunu, 18/05/2016 tarihinde motorun komple yenilendiği ve hatasız olarak çalıştığı belirtilerek davalı şantiyesine beş gün gecikme ile getirildiğini, motoru şaseden söken aynı elemanların davacı yanca temin edilemediğinden olağan halde bir günde yapılabilecek montaj işinin ancak üç günde tamamlanabildiğini, montaj esnasında motorun elektronik aksamında yangın çıktığını,20/05/2016 tarihli tutanakta değiştirildiği bildirilen kabloların tamamının ve sigortanın montaja gelen yeni elemanlarının hatalı bağlantısı yüzünden tesisatın yanması sonucu hasar gördüğünü, tutanaklardan anlaşılacağı üzere bitti ve monte edilebilir denilen motorun adeta elek durumunda olup her tarafından yağ kaçırdığını, motorun yaklaşık %25 noksan kapasite ile çalıştığını, borcun belirli olduğundan söz etmenin mümkün olmadığını, değiştirildiği ifade edildiği halde daha sonra değiştirilmediği anlaşılan devri daim pompası ve marş motorunun faturada yer almasının anlaşılamadığını, değiştiği ifade edilen hiçbir parçanın çıktısının müvekkiline iade edilmediğini, davacının temerrüdünden söz etmenin adil olmayacağını, borcun inkar edilmediğini, muayyen ve muaccel olmadığının beyan edildiğini, bu durumda inkar tazminatı taleplerini reddetiklerini, tüm bu nedenlerle davacının dava konusunu oluşturan haksız ve hukuka aykırı taleplerinin reddine, karşı davalarında ademi ifadan kaynaklanan gecikme tazminat taleplerinin kabulüne, koşulları oluşmadan ve kısmi ödemeyi dahi gözetmeksizin icra takibine geçen davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, dava masraf ve avukatlık ücretinin davacı-karşı davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”asıl davada; davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10804 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 103.951,68 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 20.790,33 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, reddedilen kısım yönünden; davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine, karşı davada; davanın reddine ”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı (karşı davacı) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme kararı ile asıl dava bakımından kısmen kabul kısmen ret, davacısı oldukları karşı dava bakımından ise ret kararı verdiğini, yerel mahkemenin bu kararının hukuka aykırı olduğunu ve istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması gerektiğini,
-Mahkemenin, davaya konu iş makinesinin makul süre içerisinde teslim edildiğinden bahisle karşı davayı reddetmişse de, bilirkişi raporunda makinenin tesliminin makul süreyi geçtikten sonra gerçekleştirildiği belirtildiğini, daha sonra alınan bilirkişi raporunda ise teslimin makul süre içerisinde gerçekleştirildiği belirtildiğini, bu çelişkinin giderilmeden ve gerekçelendirilmeden daha sonra alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınması hukuka aykırı olduğunu,
-Davacı yanın tek yanlı iradesi ile “revizyon” yaptığına ilişkin ifadesi gerçek dışı olduğunu, davacı revizyonun yani gözden geçirerek arızaları tespit etmek ve vekil edilenin onayını alarak arızaları gidermek amacı ile aldığı motoru revizyondan geçirmediğini, vekil edilenin onayını almaksızın komple yenilendiğini, motor yenilenmesi gibi köklü bir onarımın yazılı bir sözleşme olmaksızın davalının onayı ile yapıldığından söz etmenin müesseseleşme sürecini çoktan tamamlamış bir şirket yapısının ve çalışma ilkeleri ile bağdaşmadığını,
-Mahkemenin, kusur ve gizli ayıpların asıl davanın davacısına süresinde ihbar olunmadığından bahisle makinenin vekil edilen şirket tarafından kabul edildiğini belirttiğini, ayıplara ve kusurlara ilişkin bunca tutanağın nasıl düzenlendiğinin bir açıklaması olmak gerektiğini, bu tutanakların yazılı ihbar kayıtları üzerine düzenlenmediğini, ancak bir ihbarın varlığının ortada olduğunu, mahkemenin ayıpların vaktinde ihbar edilmediğine ilişkin gerekçesi yerinde olmadığını, yerel mahkemenin kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu,
-Asıl davanın davacısı karşı davanın davalısı şirketin, vekil edilene ait makineyi her ne kadar tamir için almış ise de bu makinenin tamirini başarılı bir şekilde gerçekleştiremediğini, ilk halinden bile kötü bir vaziyette teslim ettiğini, yerel mahkemedeki asıl davada taleplerinin, davacının edimini yerine getirmediğinden bahisle ödemezlik defi iken, karşı davadaki taleplerinin makinede oluşan ayıplardan ve teslim süresinin geçirilmesinden doğan zararlarının karşılanmasından ibaret olduğunu,
-Mahkemenin, vekil edilen şirketin ürünü ayıplı olarak kabul ettiğine ilişkin değerlendirmesine katılmadıklarını, dava dosyasına giren bilgi ve belgelerden açıkça görüleceği üzere, makinenin tamirine ilişkin tüm süreçte ayıplara ve kusurlara ilişkin tutanaklar tutulduğunu, bu yönüyle mahkemenin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurduklarını,
-Mahkemenin, vekil edilen şirket aleyhine asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmettiğini, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, dava konusu alacağın likit ve belirli, yargılama gerektirmeyen alacak statüsünde olması gerekli olduğunu, dava konusu alacağın yargılama gerektirir nitelikte olduğu açık ve net olduğunu, vekil edilen şirketin iddiasının, makinenin ayıplı ve geç teslim edildiği, onayının alınmadığı köklü tamiratlar yapıldığını ve bu sebeple ödemezlik defi hakkının olduğu yönünde olduğunu, bu iddiaların araştırılması açısından işbu davada tam olarak 3 kere bilirkişi raporunun alındığını, dava konusu alacağın yargılama gerektirmeyen likit bir alacak olduğundan bahsetmek mümkün olmayacağını, vekil edilen şirketin aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu,
-Vekil edilen şirket tarafından davacı şirkete yapılan 15.000,00 TL tutarındaki ödeme mahsup edilmeden, fatura bedelinin tamamı üzerinden icra takibi başlatıldığından asıl davanın davacısı şirket kötü niyetli olarak takip başlattığı halde, vekil edilen şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi de hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, istinaf dilekçesinde tekrara düşmemek adına yerel mahkeme yargılamasındaki beyanlarını dilekçede zikretmemek ile birlikte, dava dosyasına girmiş tüm beyanlarını tekrar ettiklerini,
-Yerel mahkeme kararının sayılı kararının istinaf incelemesinin gerçekleştirilerek asıl davanın reddine karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Vekil edilen şirket tarafından fatura konusu motor revizyon işlemi yapılarak makine çalışır halde davalı şirket’e teslim edildiğini, davalı şirket tarafından davaya konu iş makinesindeki bir arıza sebebiyle vekil edilen başvuruda bulunulmuş olup, vekil edilen şirket tarafından 22.04.2016 ve 25.04.2016 tarihli servis tutanaklarının içeriğinde belirtilen tespitler yapılarak arıza giderildiğini ve aynı zamanda motor revizyon işleminin yapılması gerektiği davalı şirket’e bildirildiğini, ancak bu revizyon önerisinin ilk aşamada davalı şirket tarafından kabul edilmemiş olup 10 gün sonra motorun kitlendiğinden bahisle vekil edilen şirketin aranarak motor revizyonunun yapılmasını talep ettiğini,
-Davalı Şirket’in vekil edilen tarafından davalı şirket’in onayı alınmadan motorun komple yenilenmesine yönelik iddiaları gerçekleri yansıtmadığını, 19.09.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda “davacı tarafından düzenlenen faturada değişim olmadığını, devir daim pompasının mili ve kanat kısmının değiştirilip onarım yapıldığı, gövde kısımlarının değiştirilmediğinin görüldüğünü, davacının bu parçaları yedek parçalarla tamir ettiğini, dış gövdelerini değiştirmediğini, faturaya da aynı şekilde yansıttığını, komple bir değişim olmadığı” denmekle bu hususun doğrulandığını,
-Davalı şirket’in bilirkişi raporlarının çelişkili olduğuna ilişkin beyanı yerinde olmayıp makinedeki arızaların makul süre içerisinde tamamlanarak davalı şirket’e teslim edildiğini, yerel mahkeme tarafından talep edilen ilk bilirkişi raporunda davalı şirket’e ait makinede gündeme gelen arızaların düzeltilmesi için geçen 40 gün bakımından inceleme yapılırken, motor revizyonu gibi kapsamlı ve önemli bir işlemin süresi hesaplanırken gerçekçi davranılmadığını, ayrıca sürecin uzamasının asıl sebebi olan ve motorun çalışmaması sebebiyle ilk anda tespit edilemeyen elektrik aksamındaki arızalar göz önünde bulundurulmadan bir değerlendirme yapılmış olup söz konusu rapora taraflarınca itiraz edildiğini,
-Davalı şirket tarafından servis işlemleri sırasında makinenin aktif olarak kullanılabilmesi sebebiyle davalı şirket’in kiralama bedeli talep etme hakkı bulunmadığını, vekil edilen şirket tarafından verilen son servis kayıt tarihi olan 07.09.2016 tarihi ile bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme tarihi olan 24.10.2018 tarihleri arasında iş makinesinin 3.644 saat daha çalıştığını, bu kapsamda makinenin yapılan bakım onarımlar akabinde aktif olarak çalıştığı vekil edilen şirket tarafından üstlenilen yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirildiği sabit olduğunu, servis işlemleri arasında kalan sürelerde de davalı şirket tarafından iş makinesinin aktif olarak kullanıldığı tespit edilmiş olup davalı şirketin başka bir makine kiralama ihtiyacının olmadığı ortaya konduğunu,
-Dava konusu alacak likit ve belirlenebilir nitelikte olup yerel mahkemenin davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmesi yerinde olduğunu, dava konusu alacak likit ve belirlenebilir nitelikte olup yerel mahkemenin davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmesi yerinde olduğunu, davadaki alacak vekil edilen şirket tarafından gerçekleştirilen motor revizyonuna ilişkin e-fatura bedeli olup söz konusu fatura 25.05.2016 tarihinde 43 no’lu yevmiye numarası ile davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında da yer almakta olduğunu, faturaya dayanan ve davalı şirket’in ticari defterlerinde de yer alan cari hesap alacağının likit ve muayyen olduğu açıkça ortada olduğunu,
-Bu sebeplerle davalının haksız ve mesnetsiz iddialarının ve istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava; araç tamir sözleşmesinden kaynaklanan, tamir bedelinin davalı iş sahibinden tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebi, karşı dava ise; gecikme tazminatı talebine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK.’nun 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı-karşı davalı vekili, davalı şirkete ait mobil kırıcı iş makinesinda meydana gelen arıza nedeniyle motorun revizyonu yapılarak davalı şirkete çalışır vaziyette teslim edildiğini, yapılan motor revizyonunun bedelinin KDV dahil 118.951,68 TL olduğunu ve 25.05.2016 tarihli e-arşiv fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının fatura bedelini ödememesi üzerine Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2016/10804 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davalı vekili, vekil eden şirkete ait taş kırma makinesinde arıza nedeni ile davacı-karşı davalı şirketten 22/04/2016 tarihinde servis talebinde bulunulduğunu, 22/04/2016 tarihi ile 30/06/2016 tarihleri arasında tutanaklarla tespit altına alınan arızaların giderilmeye çalışılmasına rağmen sonuç alınamadığını, bu süreçte revize edilen motorda 1 ay sonra bayılma meydana geldiğini, motorun %25 kapasite ile çalıştığını belirterek fazlaya ilişkin hakları gizli kalmak üzere ifadan kaynaklanan gecikme nedeniyle 75.000,00 TL bedelli tazminat ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince; asıl davada davanın kısmen kabulüne, Davalı borçlunun Gebze 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10804 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 103.951,68 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 20.790,33 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, reddedilen kısım yönünden; davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından asıl ve birleşen davaya ilişkin istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı-karşı davalı yüklenici, davalı-karşı davacı ise iş sahibidir.
Taraflar arasında sözlü olarak davalıya ait mobil kırıcı iş makinesinin tamirine ilişkin eser sözleşmesi yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktır. Taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu anlaşılan sözleşme, kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat etmek yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Başka bir değişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmal etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Eksik işlerle ilgili teslim alınırken itirazi kayıt ileri sürmeye ve ihbarda bulunmaya gerek yoktur. Zamanaşımı süresi içinde işin eksik yapıldığı iş sahibince ileri sürülebilir.
Ayrıca, 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi hükmünde bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmazsa faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayımıza gelince; davacı yüklenici şirket işi yapıp edimini uygun şekilde ifa ettiğini ve bedele hak kazandığını iddia etmektedir. Davalı iş sahibi işin ayıplı yapıldığını savunmakta, ayıplı ifa sebebiyle gecikme tazminatı talebinde bulunmaktadır. Dava ve takibe konu faturanın davalının defter ve kayıtlarına işlendiği dosyada yer alan bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla anılan faturaya davalı tarafça 8 gün içerisinde itiraz edildiği ileri sürülüp ispat edilmediğinden içerikleri kesinleştiğinden davalının işi eksiksiz teslim aldığı ve ayıplarla ilgili muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinin kabulü zorunludur. Bu halde davalı iş sahibi ancak sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların varlığı ve bunları ortaya çıkmasından itibaren gecikmeksizin yükleniciye bildirmesi halinde giderilmesini ya da bedelinin iş bedelinden düşülmesini isteyebilecektir. (Emsal Yargıtay 15. H.D. 2017/1382 E,2017/3332 K sayılı kararı)
Yukarıdaki açıklamalara göre; asıl davada davalı iş sahibi, davacı yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği edimi eksiksiz teslim aldığı ve ayıplarla ilgili muayene ve makul sürede ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmediğinden fatura içeriği kesinleştiği, davalı-karşı davacı tarafça icra takibi başlatılana kadar herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı ve ayıp ihbarına yönelik delil de bulunmadığı, 11/09/2020 tarihli bilirkişi raporu ile davacı-karşı davalı şirketin 103.951,68 TL alacağı olduğunun belirlendiği, karşı dava yönünden ise 07/01/2019 tarihli bilirkişi raporu ve davalı-karşı davacı tarafça süresinde itiraz edilmeyerek davacı-karşı davalı lehine usuli muktesep hak oluşturan 14/07/2020 tarihli ek raporundaki davacı-karşı davalı yüklenicinin motor revizyonu gibi büyük bir onarım işlemi yaptığı, her servis işleminde farklı bir arızanın giderilmeye çalışıldığı, onarımların makul sürelerde gerçekleştiği, servis işlemleri esnasında da iş makinesinin aktif olarak kullanıldığı, bu nedenle geç teslim ve davalı-karşı davacı tarafça iddia edildiği gibi geç teslimden kaynaklı herhangi bir zararın bulunmadığının belirlenlemeleri doğrultusunda mahkemece dava konusu olayın niteliğine uygun, konusunda uzman bilirkişiden alınan, hüküm kurmaya, taraf ve istinaf denetimine elverişli raporlarına göre asıl davanın kısmen kabulününe, karşı davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan, alacağın sırf faturaya dayalı olması onu likit kılmaz. Alacağın likit sayılabilmesi için faturaların borçluya tebliğ edilmesi ve yasal 8 günlük süre içerisinde itiraza uğramaması ya da davalı borçlunun faturaları ticari defterlerine kaydetmiş ve yasal süresi içinde iade faturası kesmemiş olması gerekeceğinden somut dosyada alacak likit niteliktedir.(Emsal 15.H.D. 2013/5783 E, 2014/102 K sayılı kararı) Bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatına da hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemenin asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ve karşı davanın reddi kararı yerinde olmakla; İlk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı-karşı davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2020 tarih, 2017/634 E – 2020/547 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca; davalı-karşı davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ASIL VE KARŞI DAVA YÖNÜNDEN AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden; alınması gereken 7.100,94 TL istinaf karar harcından, davalı-karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.060,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.040,94 TL istinaf karar harcının davalı-karşı davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, karşı dava yönünden peşin yatırılan istinaf karar harcı yeterli olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı-karşı davalı taraf avansından kullanıldığı anlaşılan 23,00 TL e-tebligat giderinden ibaret istinaf yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 17/03/2022 tarihinde oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak karar verildi.
*
…
Başkan …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Katip …
¸e-imzalı