Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/305 E. 2022/758 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/305
KARAR NO : 2022/758
KARAR TARİHİ : 27/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 15/03/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
NUMARASI : 2021/367 Esas – 2021/210 Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Eser sözleşmesinden ayıp nedeniyle feshi ile ödenen bedelin iadesi ve cezai şart istemlerine ilişkin
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekili süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edilen, davalı Mramor Kurtes Soba İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. İle yapmış olduğu 12/12/2019 tarihli satım sözleşmesi ile davalıdan Özel Üretim Oluk Makinesi satın aldığını, sözleşmeye göre 30/03/2020 tarihinde teslim edilmesi gereken Özel Üretim Oluk Makinesinin, davalı firma tarafından 09/06/2020 tarihinde 69 gün sonra teslim edilerek sözleşmeye aykırı davranıldığını, sözleşme konusu makine geç teslim edilmiş, bu makinenin geç tesliminden dolayı vekil edilenin zarara uğradığını, sözleşmenin 1.5.8. Maddesinde geç teslime ilişkin cezai şart kararlaştırılmış olup, geç teslimden kaynaklanan cezai şartın vekil edilen şirkete ödenmesi gerekmekte olduğunu, davalı tarafından gecikmeden dolayı müvekkilin üretimdeki işleri aksamış olduğu gibi sözleşmeye konu makinenin iş güvenliğine uygun olmaması TSE – CE belgeleri ile Kullanma Kılavuzu, Eğitim dokümanı, Kontrol Şemasının bulunmaması ve hatalı üretim yapması sebebiyle vekil edilen zarara uğratılmış olup, müvekkilin masraf yapmasına sebebiyet verildiğini, vekil edilenin; aldığı makinenin iş sağlığı ve güvenliğine uygun yapılmaması, seri üretim yapabilmesi için makinenin tamamlayıcı parçalarının bulunmaması, makine yönetim kutusunda eksikliklerin olması sebebiyle üretici firmaya karşı makinedeki ayıpları da 17/06/2020 tarihli ihtarı ile bildirdiğini, işbu makine ile ilgili tespitin yapılması için Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2020/16 D. İş ve 2020/16 Karar sayılı dosyası ile makine incelenmiş olup, 30/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; özel üretim oluk makinesi’nin çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kapsamında kullanıma uygun olmadığını, iş makinesinin ilgili mevzuat hükümlerine aykırı üretiminden üretici firmanın sorumlu olduğunu, iş kazalarına sebebiyet verecek durumlarda dahi üretici firmanın kusurlu olacağını, makinenin tamamlayıcı parçalarının eksik olduğunu, makinenin ayıplı olduğu, makinenin hatalı ve ayıplı üretim yaptığı, vekil edilen firmaya geç teslim edildiğini ve bu nedenlerden dolayı vekil edilen maddi zarara uğradığını, makinenin düzgün çalışır hale getirilmesi için makineyi satın alan vekil edilenin yapması gereken toplam masrafın 61.247,23 tl olduğu tespit edildiğini, ayrıca oluk üretim tezgahına ilişkin üretim standardını belirtir TSE uygunluk ve ce belgeleri yapılan delil tespitinde de görülmediğini, bununla beraber oluk makinesinin kullanma kılavuzunun, eğitim dokümanı, kontrol şemasının olmadığının da tespiti yapıldığını, vekil edilen firmanın, TBK madde 227’de belirtilen seçimlik haklarını kullanmak suretiyle, davalı firmaya 17/06/2020 tarihinde ihtar gönderdiğini, ancak davalı tarafın hiçbir şekilde ayıplı malın sorumluluğunu kabul etmemiştir, ayıbı gidermeyerek sorumluluk almayan davalı tarafça vekil edilenin zarara uğratıldığını ve her geçen gün zarara uğramaya devam etmekte olduğunu, bu süreç içerisinde karşı firma tarafından makinedeki eksik olan rulo parça eklentisinin yapılması için Manisa Arabuluculuk Bürosu 2020/246 dosya numarasıyla ayıplı malın ve ödenen malın bedel iadesinin veya ayıp oranında indirim ve yapılan masrafların iadesi için Arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk neticesinde sözleşme bedelinden kalan 50.000,00 TL’den vekil edilenin yaptığı 20.000,00 TL masraf mahsup edilerek 30.000,00 TL ödenmesinin ve davalı tarafın da makinedeki mevcut ayıbı gidererek hatasız üretim yapılmasının ve elektrik pano motor kapağının takılması hususunda anlaşmaya varılmışsa da makinedeki ayıp giderilmediğini, elektrik pano motor kapağı takılmadığını, makine iş sağlığı ve güvenliğine uygun hale getirilmediğini, makinedeki ayıp giderilmediğini, buna rağmen vekil edilenin kalan 30.000,00 TL bakiyeyi ödeme gününde davalı şirkete ödediğini, davalı tarafça vekil edilenin mağdur edilmeye mahkum edilerek, zarara uğramasına sebebiyet verilmiş olup, davalı tarafı makinedeki ayıbı gidermemesi, anlaşma şartlarına uymaması sebebiyle çalışmayan, iş sağlığı ve güvenliğine uygun olmayan ayıplı malın iadesiyle, ödenen bedelin taraflarına iade edilmesi ihtaren bildirildiğini, işbu ihtara cevap vermeyen davalı taraf hakkında yasal yollara başvurma hasıl olmuş olup Sakarya Arabuluculuk Bürosuna 2021/54 dosyasına müracaat yapılmış olup; ayıplı malın iadesi ile ödenen bedelin iadesini, ticari satımdan doğan zararların ödenmesini, özel üretim oluk makinesinin geç tesliminden kaynaklanan zararların ödenmesini, özel üretim oluk makinesinin geç tesliminden dolayı 12.12.2019 tarihli sözleşmeden kaynaklı cezai şartın ödenmesini, tüm zararların, cezai şart ile alacaklar için ticari faiz taleplerimiz konusunda herhangi bir anlaşmaya varılamadığını, sözleşmeye konu Özel Üretim Oluk Makinesi ayıplı olarak müvekkile geç teslim edildiğini, ayıplı olarak teslim edildiğini, makinedeki ayıp ihbarına rağmen giderilmediğini, vekil edilenin zarara uğratıldığını, hali hazırda da zarara uğratılması sebebiyle işbu davayı açma zaruretimiz hasıl olduğunu, bu nedenlerle; keşif ve bilirkişi raporundan sonra arttırılmak üzere; sözleşmeye konu Özel Üretim Oluk Makinesi’nin davalıya iadesi ile sözleşme bedeli olan 309.997,81 TL’nin ödeme tarihinde itibaren işletilecek ticari faiz ile davalıdan tahsiline, özel Üretim Oluk Makinesi’nin geç teslimi sebebiyle 12/12/2019 tarihli sözleşmede belirtilen 345.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini vekil olarak talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK 25/3 uyarınca ticari satışa konu olan ayıplı ürünlerden doğan zararların tazmini için teslim tarihinden itibaren 6 ay içinde dava açılması gerektiğini, dava zamanında açılmadığını, usulüne uygun ve süresinde zaman aşımı itirazlarını sunduklarını, davacı tarafın sözleşmeye konu makinenin iş sağlığı ve güvenliğine uygun yapılmamasının, seri üretim yapılabilmesi için makinenin tamamlayıcı parçalarının bulunmamasının, makine yönetim kutusunda eksikliklerin olması sebebiyle vekil edilen firmaya 17/06/2020 tarihinde ihtar gönderdiğini iddia etttiğini, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, davacı tarafça vekil edilen firmaya ihtarın, malın tesliminden 8 gün sonra yapıldığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi eksiklikliklerin mevcut olması halinde bu eksikliklerin teslim sırasında açıkça anlaşılacak nitelikte olduğundan kanun maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere 2 gün içinde durumu vekil edilen firmaya ihbar etmesi gerektiğini, bu hak düşürücü sürelere tabi muayene külfetini yerine getirmeyen alıcının ayıba bağlı hakları da ortadan kalkmakta olduğunu, vekil edilen firma ile davacı 12/12/2019 tarihinde Özel Üretim Oluk Makinesi satım sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmede 1.5. Şartlar/Koşullar başlığı altında 1.5.8. Madde de 30/03/2020 tarihinde teslim edileceğini, Mücbir sebepler dışında gecikme olursa her güne 5.000,00 TL ceza ödenecektir şeklinde kararlaştırıldığını, dünya geneline yayılan COVID-19 salgınının Türkiye’deki ilk tespit edilen COVID-19 vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart günü açıklandığını, bu tarihten itibaren ülke genelinde kısıtlamalar uygulanmaya başlandığını, her sektörü olumsuz etkileyen bu salgın vekil edilen firmayı da olumsuz etkilediğini, çeşitli ithalat ve ihracat yasaklarının, gümrüklerde aksamalar, arz ve talep azlığı vb. sebeplerle uluslararası ticaret hacmi de ciddi oranda düştüğünü, gelinen noktada korona virüs nedeniyle ticari işletmelerin önceden akdettikleri sözleşmelerin ise ifanın imkansızlaştığı görülmekte olduğunu, vekil edilenin firması da covıd-19 salgınından olumsuz etkilendiklerini, davacı taraf ile vekil edilen firmanın, 23 Kasım 2019 tarihinden itibaren Whatsapp üzerinden iletişim kurduklarını, konuşmalardan açıkça anlaşılacağı üzere davacı taraf sözleşmede kararlaştırılmış olan ödeme planına uygun hareket etmediklerini, sonuç olarak, ihtilaf konusu makinede mevcut ayıbın elektronik pano motor kapağının takılmasının ve Uygun İnşaat Taahhüt Toprak Mahsulleri Mobilya Otomotiv Yedek Parça Tekstil Ürünleri İç Ve Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin 50.000,00 TL (ellibintürklirası) tutarında bu borcundan 20.000,00 TL (yirmibintürklirası) miktarı mahsup etmekle; 30.000,00 TL(otuzbintürklirası) ödenmesi mukabili alacak verecek ilişkinin sona ereceği konusunda anlaşma sağlandığını, vekil edilen firma ihtilaf konusu makinede mevcut ayıp olan elektronik pano motor kapağını anlaşma doğrultusunda taktığını, davacı tarafta anlaşma doğrultusunda kalan 30.000,00 TL vekil edilen firmaya yatırdığını, ihtilaf anlaşmadaki gibi giderildiğini, davacının tarafın iddia ettiği gibi ürünün halen ayıplı olduğuyla ilgili herhangi bir delil sunulmadığını, davacının sunmuş olduğu bütün tutanakların vekil edilen ile davacının anlaştığı arabuluculuk son tutanağının tarihi olan 16.09.2020 tarihinden önce tutulan tutanaklar olduğunu, davacının anlaşmadan sonra oluşan bir olgu dosyaya sunmadığını, anlaşma hükümlerini taraflar yerine getirdiğini, davacı vekili taleplerinde, hem sözleşmeyi fesih ettiğini; ödemiş olduğu paranın iadesini talep etmiş, hemde ifaya bağlanan günlük gecikme cezai şartını talep ettiğini, bu talepleri aynı anda kabul görmesi hukuka ve TTK ve BK nın temel prensiplerine aykırı olduğunu, makine hukuka ve sözleşmeye uygun olduğunu, makinede ayıp söz konusu olmadığını, davacının tacir olması sebebi ile davacının TTK da emredilen usulüne uygun ve süresinde ayıp bildirimi yapmadığını, vekil edilenin makinenin tesliminde, davacının ödemelerini geç yapması , mücbir sebep, pandemi, pandemi nedeni ile makinenin üretilmesinde sorumlu … un yurt dışında ve içinde karantinada kalması, üretimin durmasının ve davacının bu durumu kabul etmesi ve davacının usulüne uygun bildirimde bulunmaması sebepleri ile kabul etmemekte olduğunu, davacının söz konusu makineyi çalıştırmış ticaretini de yaptığını, bu nedenlerle; hak düşürücü süreden sonra açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise dava zaman aşımı itirazlarının kabul edilerek davanın zaman aşımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın 6325 sayılı yasanın 18/5 maddesi ve 6100 sayılı yasanın 114/1h ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/367 Esas – 2021/210 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinden usul ve yasaya aykırı olarak davanın usulden reddine karar verildiğini, kararın kaldırılması gerektiğini,
-Vekil edilenin, davalı Kurtes Soba İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. İle yapmış olduğu 12/12/2019 tarihli satım sözleşmesi ile davalıdan Özel Üretim Oluk Makinesi satın aldığını, vekil edilenin aldığı makinenin iş sağlığını ve güvenliğine uygun yapılmamasının, seri üretim yapabilmesi için makinenin tamamlayıcı parçalarının bulunmamasının, makine yönetim kutusunda eksikliklerin olması sebebiyle üretici firmaya karşı makinedeki ayıpları 17/06/2020 tarihli ihtarı ile bildirdiğini,
-İşbu makine ile ilgili ayıpların tespitinin yapılması için Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2020/16 D. İş ve 2020/16 Karar sayılı dosyası ile makine incelenmiş olup, 30/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; özel üretim oluk makinesi’nin çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kapsamında kullanıma uygun olmadığını, iş makinesinin ilgili mevzuat hükümlerine aykırı üretiminden üretici firmanın sorumlu olduğu, İş kazalarına sebebiyet verecek durumlarda dahi üretici firmanın kusurlu olacağı, makinenin tamamlayıcı parçalarının eksik olduğu, makinenin ayıplı olduğunu, makinenin hatalı ve ayıplı üretim yaptığı, vekil edilenin firmaya geç teslim edildiği ve bu nedenlerden dolayı vekil edilenin maddi zarara uğradığı, makinenin düzgün çalışır hale getirilmesi için makineyi satın alan vekil edilenin yapması gereken toplam masrafın 61.247,23 TL olduğu tespit edildiğini,
-Üretici firmanın ihtarlarına ve delil tespitine yanıtsız kalması sebebiyle taraflarınca arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup arabuluculuktaki istek ve taleplerinin; ” Özel İmalat Oluk Makinasında meydana gelen ayıp sebebi ile, ayıplı malın ve ödenen bedelin iadesi veya ayıp oranında indirim ve yapılan masrafların iadesi ” şeklinde olduğunu,
-Arabuluculuk görüşmeleri sonucu üretici firma tarafından makineye elektrik pano motor kapağının takılması ve vekil edilen şirket tarafından yapılan masraf olan 20.000,00 TL ‘nin üretici firmaya olan borçtan mahsup edilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, anlaşma sonucu müvekkil üzerine düşen edimi yerine getirerek borcunu ödemiş fakat üretici firma taahhüt ettiği tamirat ve tadilatı yapmadığını, yerel mahkemece taraflar arasında arabuluculuk anlaşması olması sebebiyle dava usulden reddedilmişse de davalı tarafın amacı hiçbir zaman vekil edilenin mağduriyetini gidermek olmadığını” amaç üzüm yemekten çok bağcıyı dövmek olduğunu”, bu nedenle her ne kadar taraflar arasında ayıp konusunda anlaşma sağlanmışsa da üretici firma ayıbı giderme yoluna gitmediğini söz konusu iş makinesi özel üretim olduğundan vekil edilen şirketin; hiç bir yerde tamirat da yaptıramadığını, bu nedenle vekil edilenin icra edilebilirlik şerhi alarak cebri icra yoluna başvurması hiçbir hukuki yarar sağlamayacağından dava yoluna başvurulduğunu,
-Dava aşaması öncesi taraflarınca Sakarya Arabuluculuk Bürosuna 2021/54 dosyası ile yeni bir arabuluculuk müracaatı yapılmış olup; özel üretim oluk makinesinin geç tesliminden kaynaklanan zararların ödenmesi, özel üretim oluk makinesinin geç tesliminden dolayı 12.12.2019 tarihli sözleşmeden kaynaklı cezai şartın ödenmesi, tüm zararlar, cezai şart ile alacaklar için ticari faiz taleplerinde de bulunulduğunu, arabuluculuk sonucu taraflar arasında anlaşma sağlanmadığını, dava dilekçelerinde işbu taleplerinin de bulunmakta olup bu hususlar için herhangi bir anlaşma sağlanamadığını,
-Yerel mahkemece anlaşma belgesinin ilam niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar verilmiş olmasının yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, geç teslim nedeniyle cezai şart istemlerinin ve bedel iadesi istemlerinin bulunmakta olup taraflar arasında bu konuyla ilgili bir anlaşma sağlanamadığını, talepleri ile ilgili hiçbir anlaşma olmamasına ve söz konusu ayıbın giderilmemesine rağmen ilam niteliğinde arabuluculuk olduğu bahisle davalarının reddine karar verilmesinin kabul edilebilir olmadığını,
-Gerekçeli kararda her ne kadar ” davacının bedel indirimi aldığı ” şeklinde belirtilmişse de söz konusu arabuluculuk anlaşması sonucu vekil edilenin herhangi bir bedel indirimi almamış yaptığı masraflar olan 20.000.00 TL borcundan mahsup edildiğini, Üretici firma ne bir bedel indirimi yapmış ne de taahhüt ettiği tamirat işini yaptığını, bu nedenle müvekkil tarafından hiçbir seçimlilik hakkı kullanılmadığını ve davaya konu makine özel üretim olduğundan tamiratı da başka bir yerde yaptırmadığını ve makine atıl durumda kaldığını, davaya konu makine sadece davalı şirket tarafından yaptırılacağından vekil edilenin mağdur olduğunu ve yerel mahkemenin kararı ile mağduriyeti daha da büyüdüğünü,
-Bu nedenlerden görüleceği üzere üretici firma her fırsata kötü niyetli hareket ederek vekil edileni mağdur ettiğini, yerel mahkemenin ilam niteliğinde kabul ettiğinin 2020/246 sayılı arabuluculuk anlaşmasının şartları üretici firma tarafından yerine getirilmediğini, bu nedenle istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu ve vekil edilenin ayıplı maldan dolayı uğramış olduğu zararının önlenmesinin amaçlandığını, dava dilekçelerindeki taleplerinin bedel iadesinin ve cezai şart olup bu konularda herhangi bir anlaşma söz konusu olduğunu, bu nedenle mahkemece yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini,
-Bu nedenlerle; Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/367 Esas – 2021/210 Karar sayılı usul ve yasaya aykırı olarak verilen kararının dairece incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Manisa Arabuluculuk Bürosunun 2020/246 sayılı dosyası kapsamında tarafların anlaşmaya varmış olmasına rağmen davacının , davalının anlaşmaya uymadığını ve edimini yerine getirmediğini, 2021/54 sayılı dosyasında davalıdan bedel iadesi ve zararlarının tazminini ve cezai şartın ödenmesini istediğini, ara buluculuk anlaşması kapsamında davacı malın teslimini kabul ettiğini ve bedelde indirim aldığını ve satıcının ayıbı gidermesinin karalaştırıldığı halde dava açması hukuka uygun olduğunu, 6325 sayılı kanunun18/5 maddesi uyarınca, “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamadığını” mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olduğunu, vekil edilen şirketin, arabuluculuk sonucu anlaşılan her konuyu gerçekleştirmiş ve anlaşma uyarınca borcu ve edimi kalmadığını,
-TTK 25/3 uyarınca ticari satışa konu olan ayıplı ürünlerden doğan zararların tazmini için teslim tarihinden itibaren 6 ay içinde dava açılması gerektiğini, davanın zamanında açılmadığını ve TTK’nın 23. maddesinin son fıkrası uyarınca, alıcı, ürünün ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 (iki) gün içinde satıcıya bildirmesi gerektiğini, ayıp açıkça belli değilse; alıcının ürün teslim alındıktan sonra 8 (sekiz) gün içinde ürünü incelemesi veya incelettirmesinin ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde durumunun bu süre içinde satıcıya ihbar etmesi gerekmekte olduğunu, davacı tarafça vekil edilen firmaya ihtarın, süresinde yapılmadığını, davacı tarafın kanunda belirtilen süre içinde davalıya ihbarda bulunmadığını, dava usulden ret edilmese dahi esastan ret edilmesi gerektiğini, mahkemenin davacının istinaf talebini anlaşma olmasından ret etmemesi halinde esastan ret etmesi iş bu sebep ile hukuka uygun olacağını,
-Vekil edilen firma ile davacı 12/12/2019 tarihinde Özel Üretim Oluk Makinesi satım sözleşmesi yaptıklaırnı, sözleşmede 1.5. Şartlar/Koşullar başlığı altında 1.5.8. Madde de 30/03/2020 tarihinde teslim edileceğini, mücbir sebepler dışında gecikme olursa her güne 5.000,00 TL ceza ödenecektir şeklinde kararlaştırıldığını,
-Vekil edilenin firmasının covıd-19 salgınından olumsuz etkilendiğini, davacı taraf ile vekil edilen firmanın, 23 Kasım 2019 tarihinden itibaren Whatsapp üzerinden iletişim kurmuş olduklarını, konuşmalardan açıkça anlaşılacağı üzere davacı taraf sözleşmede kararlaştırılmış olan ödeme planına uygun hareket etmediğini, iş bu konuların arabuluculuk sürecinde müzakere edilmiş ve davacının taleplerine karşı dava konusu makine ile ilgili bedelde indirim yapıldığını, davacının anlaşma hükümlerini yerine getirdiğini, bedel indirimi sonucu kalan bakiyeyi ödediğini, davacının her konuda anlaşılmasına karşı anlaşma tutanağına aykırı iş bu davayı açtığını,
-Yerel Mahkemenin davacının davasını arabuluculukta anlaşma olmasından dolayı ret etmesinin hukuka uygun olduğunu, mahkemenin davacının istinaf talebini ret etmesi nin hukuka uygun olacağını, mahkeme aksi kanaate ise davacının taleplerinin öncelikle hak düşürücü süre geçtiken sonra yapıldığından davacının istinaf talepleri ret edilmesi gerektiğini, davacının davası hem usule hem de esasa uygun olmadığını, bu sebeplerle davacının istinaf taleplerinin reddini, davacının yaptığı istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden ayıp nedeniyle feshi ile ödenen bedelin iadesi ve cezai şart istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, Davanın 6325 sayılı yasanın 18/5 maddesi ve 6100 sayılı yasanın 114/1h ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Hükme karşı, davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesine konu uyuşmazlık, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesinin 5. fıkrasına 7036 sayılı Kanunla eklenen yeni düzenlemede, “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” şeklinde düzenleme mevcut olup, ilgili maddenin gerekçesinde arabuluculuk faaliyetinin niteliği gereği, anlaşmaya varılması hâlinde de sıkı kurallar konulmadığı, anlaşmanın kapsamı ve şeklinin, taraflarca serbestçe kararlaştırılabileceği düzenlenmiştir.
Arabuluculuğa ilişkin yeni düzenlemelerin temel gerekçesini, daha az masrafla ve daha kısa zamanda uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması, başka uyuşmazlıkların doğması engellenerek uyuşmazlıkların temelden çözümlenmek suretiyle sosyal barışa katkı sağlanması şeklinde özetlemek mümkündür. Bu genel gerekçeden hareketle arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılması hâlinde, uyuşmazlığın tarafların iradeleriyle çözüme kavuşturulduğu kabul edilmiş ve artık mahkemelere bu uyuşmazlığın tekrar yansıtılmaması amaçlanmıştır. Bunun sonucunda da, uyuşmazlıkların temelden çözümlenerek tarafların barışması, aynı konuların mahkeme önüne tekrar getirilmemesi sağlanmış olacaktır. Dava açma yasağının kabul edilmesinin ikinci gerekçesi, anlaşmanın taraflar açısından bağlayıcı olması noktasında bulunabilir. Kural olarak, arabuluculuk faaliyeti sonunda yapılan anlaşmanın taraflar için bağlayıcı olması sebebiyle (anlaşmanın iptali veya geçersizliğine sebep olabilecek ya da anlaşmanın sahteliği ve benzer hâllere ilişkin davalar dışında) konusu, tarafı ve sebebi aynı olan bir uyuşmazlık hakkında artık dava açılamayacağı belirtilmiştir. Bu anlamda dava açma yasağının bir diğer gerekçesi ise tarafların kendi iradeleriyle buldukları çözümün ve yaptıkları anlaşmanın bağlayıcı olması sebebiyle artık aynı konuda bir uyuşmazlığın doğmayacağıdır. Hatta bu bağlayıcılığı bir anlamda sağlamak amacıyla mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınmak suretiyle ilâmların icrasına ilişkin hükümlere tâbi olması ya da şartları varsa doğrudan bu anlaşma belgesinin ilâm niteliğinde belge kabul edilmesi söz konusu olmuştur (HUAK m. 18). Böylece, daha önceden yaşanan uyuşmazlık için veya çözüm anlaşmasının ifası için tarafların dava açmasına da gerek kalmamaktadır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda düzenlenen özel bir dava şartı olduğundan arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılması durumunda, dava şartı yokluğundan davanın usûlden reddi gerekir (HMK m. 115/2). Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağına ilişkin hüküm, dava açılmasında hukukî yararın bulunması (HMK m. 114/1, h) dava şartının özel bir görünümüdür. Bu anlamda anlaşılan hususlarda dava açma yasağı, özel bir dava şartıdır. İster dava açılmadan önce ister dava açıldıktan sonra, taraflar arabuluculuk anlaşma belgesini imzalasınlar, her iki durumda da artık anlaşılan hususlar, dava konusu yapılamayacağı için mahkemenin bu sebeple davayı dava şartı yokluğundan usûlden reddetmesi gerekir. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun genel gerekçesi ve anlaşma belgesinin tarafları bağlaması da, dava açma yasağının gerekliliğinin ve re’sen dikkate alınmasının diğer gerekçeleridir. Dava açma yasağının istisnaları bulunmaktadır. Anlaşma belgesinde yer alan anlaşılan hususlarda dava açılmasının mümkün olduğu hâller mevcuttur. Örneğin, irade fesadı hâlleri (Bunlardan ilki anlaşma belgesine karşı ileri sürülebilecek irade fesadı hâlleridir, bu durumda anlaşmaya varılan hususlarla ilgili olarak bu sözleşmenin iptali Türk Borçlar Kanunu (m. 30 vd., m. 39) hükümleri çerçevesinde talep edilerek dava açılabilir. Elbette anlaşma belgesinin ehliyetsizlik, emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına ve şekle aykırılık gibi sebeplerle mutlak butlanla sakatlanması da düşünülebilir. Böyle bir durumda butlanın tespiti mahkemeden istenebilir. Bu anlamda, Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesindeki kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin hükümsüzlüğüne dayanılabilir. Aşırı yararlanmanın koşulları varsa bu konuda da mahkemede dava açılabilir TBK m. 28), anlaşma belgesinin sahte olması, anlaşmanın geçersizliği, anlaşma hükümlerinin yorumlanmasına ihtiyaç bulunması, icra edilebilir bir anlaşma bulunmaması gibi durumlarda dava açılması ve bu hususların mahkemece incelenip karara bağlanması mümkündür.
Yukarıda açıklamalar kapsamında somut olayda, davacı ile davalı arasında özel üretim oluk makinesine ilişkin eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı tarafça makinenin ayıplı olduğu iddiasıyla Manisa Arabuluculuk Bürosu 2020/246 dosya numarası, 2020/74413 arabuluculuk numarası ile ayıplı malın ve ödenen malın bedel iadesi veya ayıp oranında indirim ve yapılan masrafların iadesi için arabuluculuk başvurusunda bulunulmuştur. Anlaşma tutanağına göre taraflar çekişme konusunun Uygun İnşaat Taahhüt Toprak Mahsulleri Mobilya Otomotiv Yedek Parça Tekstil Ürünleri İç ve Dış Tic Ltd. Şti. tarafından, Kurteş Soba İnşaat Taahhüt Sanayi Tic. Ltd. Şti’ nden 12.12.2019 Tarihli sözleşmesi ile satın alınan özel imalat oluk makinasında meydana gelen ayıp sebebi ile, ayıplı malın ve ödenen bedelin iadesi veya ayıp oranında indirim ve yapılan masrafların iadesi talebi olduğu konusunda mutabık kalındığı, anlaşmaya konu 12.12.2019 teklif verilen tarihli sözleşmesi ile satın alınan özel imalat oluk makinası ile ilgili, iş bu anlaşma hükümleri doğrultusunda taraflar arasında başka bir ihtilaf kalmadığının tutanak altına alınarak anlaşmazlığının arabuluculuk ile sonladığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça Sakarya Arabuluculuk Bürosuna 2021/54 dosyası ile müracaatta bulunması üzerine aynı sözleşme ilişkisi sebebiyle ayıplı malın iadesi ile ödenen bedelin iadesi, ticari satımdan doğan zararların ödenmesi, özel üretim oluk makinesinin geç tesliminden kaynaklanan zararların ödenmesi, özel üretim oluk makinesinin geç tesliminden dolayı 12.12.2019 tarihli sözleşmeden kaynaklı cezai şart ile alacaklar için ticari faiz talepleriyle ilişkin arabuluculuk bu arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamamıştır. Sonrasında davacı tarafça sözleşmenin feshiyle makinenin iadesi ile ödenen bedelin tahsili ve cezai şart istemli eldeki dava açılmıştır. Manisa Arabuluculuk Bürosu 2020/246 dosya nolu dosyasında dava konusu eser sözleşmesine ilişkin ayıp iddiasına ilişkin uyuşmazlığın anlaşma ile sonlandığı, arabuluculuk son tutanağında anlaşmaya konu 12.12.2019 teklif verilen tarihli sözleşmesi ile satın alınan Özel İmalat Oluk Makinası ile ilgili, iş bu anlaşma hükümleri doğrultusunda taraflar arasında başka bir ihtilaf kalmadığının ayrıca belirtildiği, bu anlaşma belgesinin ilam niteliğinde olduğu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Tarafların Anlaşması” başlıklı 18. maddesinin 5. maddesinde “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” hükmüne yer verildiği, uyuşmazlık konusu mezkur kazanın arabuluculuk faaliyeti ile sonlandırılmış olması ve Arabuluculuk Kanunu’nun 18/5. maddesi gereğince yeniden dava açılmasının mümkün olmadığı, eldeki davanın açılmasında hukuki yarar dava şartının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacının aksi yöndeki istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2021 tarih, 2021/367 Esas – 2021/210 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Peşin yatırılan istinaf karar harcı yeterli olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere OYÇOKLUĞU ile karar verildi. 25/05/2022

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

KARŞI OY YAZISI

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ayıp nedeniyle malın davalıya iadeli ve sözleşme bedelinin tahsili ile sözleşmede belirtilen cezai şart alacağının tahsili taleplerine ilişkindir.
Mahkemece, dava konu uyuşmazlığın Manisa Arabuluculuk Bürosunun 2020/246 sayılı dosyasındaki müzakereler neticesi anlaşma ile sonuçlandığı, anlaşmaya ilişkin belgenin ilam niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın arabuluculuk ile sonuçlandığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmişse de, ilk arabuluculuk görüşmesine karşı talepler içinde eldeki davaya konu cezai şart alacağı talebi yer almamaktadır. Bu nedenle davadaki taleplerden cezai şart alacağının arabuluculuk faaliyeti sonucu anlaşma ile sonuçlandığından söz edilemez. Kaldı ki ikinci arabuluculu olan Sakarya Arabuluculuk bürosunda cezai şart talebi ileri sürülerek bu taleple ilgili anlaşma sağlanamaması üzerine bu taleple ilgili arabuluculuk dava şartı da giderilmiş olmakla, mahkemece, davanın cezai şart olacağı talebi yönünden arabuluculuk yoluyla anlaşmaya varılamaması hususu gözetilerek bu taleple ilgili işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle sayın çoğunluğun davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi yönündeki görüşüne katılmamaktayım.


Üye

¸e-imzalı