Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/290 E. 2022/714 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/290 – 2022/714
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/290
KARAR NO : 2022/714
KARAR TARİHİ : 20/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
NUMARASI : 2021/123 Esas- 2021/853

DAVACI : PATENT MÜHENDİSLİK MAKİNA İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : REMKAR TAŞIMACILIK VE DANIŞMANLIK LİMİTED ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı alacaklı ile davalı/borçlu Remkar Taşımacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti. arasında, “Çayırova-15 Depo, Cephe, Çatı ve Merdiven Çelik İşleri” konulu bir eser sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme gereğince müvekkili şirketin, “… Mahallesi,… Sok…. ada … parsel Çayırova/KOCAELİ adresinde bulunan deponun çelik konstrüksiyon işlerinin işçilik olarak yapmayı” taahhüt ettiğini, aynı şekilde sözleşme gereğince; müvekkil ilgili sözleşme ve eklerinde belirtilen işleri ve yükümlülükleri tam ve noksansız gerçekleştirmesi halinde, davalı/borçlu iş sahibi, işin bedelini müvekkil şirkete ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak müvekkilinin yapmakla yükümlü olduğu edimleri yerine getirmesine rağmen davalının ödeme gereken 46.620,00 TL’nin ödenmediğini, bunun üzerine davalı borçlu şirket hakkında Gebze 4.İcra Müdürlüğü 2020/35765 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı şirketin icra takibine süresi içinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, taraflar arasındaki dava şartı arabuluculuk safhasının da olumsuz sonuçlandığını ve 27.01.2021 tarihinde hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağının düzenlendiğini, Gebze 4.İcra Müdürlüğü 2020/35765 Esas Sayılı dosyası ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu şirketin takip ve dava konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi vermek üzere süre uzatım talebinde bulunulduğu ancak cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın kabulüne, Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/35765 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu asıl alacak olan 46.620,00 TL’nin %20’si olan 9.324,00 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-İtirazın iptaline konu Gebze İcra Müdürlüğünün 2020/35765 E. Sayılı dosyasına yapmış olduğumuz itirazda hukuki ilişkinin varlığına itiraz edilmediğini ve iki temel konuda itirazının yapıldığını,
-Gebze icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini ve “vekil edilen şirketin adresinin… mah…. Blv. No:… Ataşehir/İst şeklinde olduğunu, bunun yanı sıra vekil edilen şirket ile takip alacaklısı arasında yapılan sözleşme uyarınca görevli ve yetkili icra dairesi İstanbul Anadolu İcra Dairesi olduğunu, bu nedenle Gebze İcra dairesinin yetkisine itiraz ediyoruz ” denildiğini,
-Takibin esasına ilişkin itirazlarında ise ;”Takip alacaklısına Üsküdar 27. Noterliğinde gönderdiğimiz ihtarnamede de belirttikleri üzere; Takip alacaklısının müvekkil şirket ile yaptığı sözleşme gereği yapılan iş nedeni ile vekil edilen şirketin 5510 sayılı kanun gereğince sigorta primlerinin ödenmesinden sorumlu olduğunu, bu nedenle sözleşme gereğince sözleşme kapsamındaki işyeri için SGK dan borçsuzluk yazısı getirinceye kadar, alacak bakiyesinin emanet hesapta tutulduğunu, takip alacaklısı ihtarnamemize rağmen iş bu yazıyı vekil edilen şirkete ibraz etmemiştir.” denilerek takip alacaklısının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği ileri sürüldüğünü,
-Bilindiği üzere itirazın iptali davası takip hukukuna ilişkin bir dava olup takibe itiraz eden tarafın icra dosyasına yaptığı itirazlarla bağlı olduğunu ve davaya cevap vermese dahi itirazın iptali davasına bakan mahkemenin bu hususları ele alıp değerlendirmesi gerektiğini
-İlk derece mahkemesinin öncelikle yetki itirazını ele alıp değerlendirmesi gerekirken değerlendirmemiş gerekçesinde hiç tartışmadığını, adeta yetki itirazının yok saydığını, icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği durumlarda mahkemeye yetki itirazında bulunulmasa dahi itirazın iptali davasına bakan mahkeme icra hakimi gibi öncelikle yetki itirazını ele alarak bu konuda karar vermesi gerektiğini ve karar neticesine göre yetkisizlik kararı vermeli ya da yetkinin varlığının tespiti halinde de yargılamaya devam etmesi gerektiğini, İlk derece mahkemesinin bunu yapmayarak usul yönünden eksik bir inceleme yaptığını,
-İlk derece mahkemesi esas yönünden incelemesini sadece defter incelemesi ile sınırlı tutarak davacının icra dosyasına itiraz olarak ileri sürdüğümüz edimini yerine getirip getirmediğini hiç incelemediğini, icra dosyasına yaptıkları itirazda hukuki ilişkinin inkar edilmediğini ve davacının 5510 sayılı yasadan edimlerini yerine getirdiğinin belgelenmesinin istendiğini, İlk Derece Mahkemesi bu konuda herhangi bir araştırma yapma gereğini duymadığını,
-İş bu nedenlerle; İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesinin kararına karşı dairenize başvurmanın zarureti hasıl olduğunu, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Davalı tarafın istinafa başvuru dilekçesinde yapmış olduğu yetki itirazının yerinde olmadığını, hukuka aykırı olduğunu ve davayı uzatmak amacıyla kötüniyetli yapıldığını, davalının yetkiye karşı itirazları yerinde olmadığını, takip hukukunda yetki İİK m.50’de düzenlenmiştir madde yetki hususunda HMK’ya atıfta bulunmakta olduğunu, HMK 10’da sözleşmeye dayalı takiplerde sözleşme ilişkisinin ispatlandığı takdirde, borcun ifa edildiği yerdeki mahkeme yetkili olacağını, bu sözleşme uyarınca borcun ifa edildiği yer Çayırova/KOCAELİ olduğunu, yetkili icra dairesi Gebze İcra Müdürlüğü ve yetkili mahkemesi Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, sözleşme ilişkisini davalı tarafta kabul etmekte olduğunu, ödeme emrine karşı itirazında hem icra dairesinin yetkisine itiraz ederken hem de sözleşme ilişkisinin olduğunu beyan ederek, Gebze İcra Müdürlüğünün yetkisini dolaylı yoldan kabul etmekte olduğunu,
-Mahkeme kararının istinaf edilmesini gerektiren husus bulunmadığını, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı ve davalı arasındaki cari hesap sözleşmesine göre, davacı vekil edilenin davalıdan 46.620,00 TL alacağının olması sebebiyle icra takibini başlattığını, kanunun açıkça yetkili kıldığı icra dairesine yetki itirazında bulunan davalı, icra takibini durdurduğunu, davalı tarafın davaya karşı cevabını sunmamış hatta ticari defterlerini ibraz etmediğini, vekil edilenin ticari defterleri incelendiğinde, davalıya ait mal alım-satım faturalarını beyan sınırındaki tutarlarını BA/BS beyannameleriyle ilgili dönemde ilgili vergi dairesine beyan edildiğini, davacının yasal defterlerine göre davalıdan kalan alacağı’nın 47.422,40TL olarak tespit edildiğini,
-Davalının ikinci itirazı ise, davacı vekil edilenin SGK’dan -Borcu Yoktur Yazısı-nı almadığını iddia etmesi olduğunu, ancak vekil edilenin bu yazıyı çoktan alıp SGK dosyasını kapattığını, itirazlarının tümünün alacaklıyı mağdur etmek amacıyla yapıldığını ve kötü niyetli olduğunu,
-Gerekçeli kararda söz konusu uyuşmazlık tüm yönleriyle değerlendirildiğini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin gerekçeli kararında yargılamaya konu alacak ile ilgili olarak gerekli tüm bilgiler mevcut olup davalı vekilinin işbu sebebe dayalı istinaf talebi de tıpkı diğer sebeplerinin olduğu gibi kötü niyetli olduğunu, işbu cevap dilekçelerinde konu istinaf talebinin tamamı kötü niyetli olup, HMK 329. gereği işlem yapılmasının gerekmekte olduğunu,
-Davalı vekilinin istinaf talebinin tamamı kötü niyetli olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda mevcut hükümler uygulanmakta olduğunu, bu nedenlerle davalı vekilinin kötü niyetli istinaf talebine karşı HMK 351 ve 349 hükümlerinin uygulanması gerekmekte olduğunu,
-Davalı vekilinin vermiş olduğu istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen hususların herhangi bir hukuki dayanağının olmamasını ve yerel mahkemece verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olması nedenleriyle davalı tarafın istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemidir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince; davanın kablüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı;…Mahallesi,…Sok. … ada…parsel Çayırova/Kocaeli adresinde bulunan deponun çelik konstrüksiyon işleri” yapım işini üstlendiğini, edimleri ifa ettiğini, buna karşılık davalının bakiye 46.620,00 TL’ yi ödemediği iddiasıyla eldeki itirazın iptali davasını açmış,
Davalı; zamanaşımı,hak düşürücü süre, derdestlik, yetki, görev, pasif husumet yönlerinden itirazlarını sunarak davaya cevap vermiş, istinaf dilekçesinde de yetkili icra dairesinin davalı şirketin adresi olan İstanbul Anadolu İcra Dairesi olduğunu savunmuştur.
Eser sözleşmesi TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Eser sözleşmesinde taraflardan biri iş sahibi, diğeri ise yüklenicidir. Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici yapımını üstlendiği eseri işi, özen borcu gereği fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğudur. Bununla yüklenici tarafların iradeleri doğrultusunda sonucun meydana getirilmesi taahhüdü altına girmektedir. Zira eser sözleşmesinde bir eserin yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu taahhüdün altına giren yüklenici işin niteliği gereği sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş eser sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine veya iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması ya da gerekli bazı niteliklerden bir veya bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı ifa edildiğinin kabulü gerekir. Eser sözleşmesinde yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinde sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır. İş sahibinin borcu ise kararlaştırılan bedeli ödemektir.
Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında, yazılı bir eser sözleşmesi dosyaya sunulmamakla birlikte, davacı tarafça Gebze 7. Noterliği’nin 02.11.2020 tarih ve 10744 yevmiye nolu ihtarnamesi ile Çayırova-15 Depo, Cephe, Çatı ve Merdiven Çelik İşleri konulu bir eser sözleşmesi bulunduğunu belirterek sözleşmeden kaynaklı bakiye alacağının ödenmesini davalıya ihtar ettiği, davalı tarafın 18.11.2020 tarih ve 85461 sayılı cevabi ihtarında alacak miktarını kabul etmediklerini belirterek SGK’dan borçsuzluk yazısı getirilmemesi sebebiyle alacağın ödenmediğini cevaben ihtar ettiği, davalı tarafın yargılama aşamasında ve cevabi ihtarında sözleşme ilişkisine karşı koyması olmadığı görülmekle taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından ve taraf beyanlarından esere konu işin Çayırova’daki davalıya ait deponun konstrüksiyon işlerinin işçilik olarak yapma işidir. Dosyadaki bilgi ve belgelere, taraf vekillerinin beyanlarına ve taraflar arasındaki e-mail yazışmalarına göre davaya konu işin davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafın eksik ve ayıplı iş savunması bulunmamaktadır. Davacının ticari yapılan incelemede davalıdan 47.422,40 TL alacağı olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunun HMK 281 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz edilmediği bilirkişi raporuna itiraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağı ihtarını içerir elektronik tebligatın davalı vekiline 28.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, bilirkişi tarafından yapılan tespitlere davalı tarafça süresinde itiraz edilmemiştir. Bu durumda; itiraz edilmeyen rapora ilişkin davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Davalı şirkete ticari defterlerini sunması için ihtarat gönderilmesine rağmen davalı taraf defterlerini ibraz etmemesi sebebiyle ticari defterleri incelenememiştir. Davacı tarafça sunulan SGK evraklarında 08.07.2020 tarihi itibarıyla davacının muaccel hale gelmiş borcun bulunmadığı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi niteliğinde olup davalının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada işin yapılmadığı veya ayıplı ifa edildiği yönünde savunması bulunmadığı, dosya kapsamına göre de davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini ifa ettiği, davalının iş bedelini ödediğini yazılı delille kanıtlayamadığından mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalının yetkiye ilişkin istinafı incelendiğinde; ihtilaf eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca HMK hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Somut dosyada; akdin ifa yeri Gebze ilçesi olduğundan davacının Gebze İcra Dairelerinde takip yapmasında yasal engel bulunmadığından davalının yetkiye yönelik istinafı yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2021 tarih, 2021/123 E – 2021/853 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 3.184,61 TL harçtan peşin yatırılan 797,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.387,61 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 20/05/2022 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye…
¸e-imzalı

Katip…
¸e-imzalı