Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/219 E. 2022/806 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/219
KARAR NO : 2022/806
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 05/06/2013
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
NUMARASI : 2014/213 Esas – 2021/612 Karar

DAVACI : MÜFLİS …İFLAS İDARESİ -Ankara 21. İcra Dairesi 2015/17 İfla…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan nakde çevrilen teminat tutarının tahsili istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2022

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kandıra Namazgâh Barajı ve Terfi Sistemi İnşaatı işi ile ilgili ihaleyi kazanarak 6.9.2011 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, sözleşmenin 9 maddesinde işe başlama ve bitim tarihi başlığı altında tümünün 730 günde bitirilerek geçici kabul haline getirileceğinin belirlendiğini, 9.5 maddesinde bu işin fen noktasında çalışmaya uygun olmayan günlerin 1.1.-15.03 tarihleri arsında 74 gün olduğunun belirlendiğini, aynı maddenin açıklamasında işin bitiminde bu sürenin dikkate alınmayacağı, yine açıklama kısmında işi tamamlanma aşamasında idarenin yükleniciden teknik şartları yerine getirerek işin tamamlanma süresinde bu sürelerde çalışmasını isteyebileceğinin kabul edildiğini, davacıya yer tesliminin 19.9.2011 tarihinde yapıldığını, bu maddelere göre işin bitim tarihi 19.9.2013 olduğunu, sözleşmeye göre çalışmaya uygun olmayan dönem içerisinde 4.2.2013 tarihli idare yazısı ile programın gerisinde kalındığını bildiren yazının alındığını, bu yazıya gerekli cevapların verildiğinin 11.2.2013 tarihli yazı ile bildirildiğini, yine idare tarafından 4.2.2013 tarihli yazı cevabı bile beklenmeden 8.2.2013 tarihinde ilk yazıya benzer mahiyette 2.yazının gönderildiğini, davacıya 13.2.2013 tarihinde tebliğ edilen bu yazıya 21.2.2013 tarihinde açıklayıcı cevaplar verildiğini, aslında asıl amacı kötü niyetle sözleşmeyi fesih etmek isteyen idarenin ardı ardına ihtar şartlarını tamamlamak niyetinde olduğunu, 27.2.2013 tarihli yönetim kararı ile ortaya çıktığını, kendilerine 7.3.2013 tarihinde tebliğ edilen yönetim kurulu kararı ile 4.2.2013 tarihi itibarı ile fesih edildiğinin bildirildiğini, fesih bildirimi kendilerine tebliğ edilmeden önce de Denizbank A.Ş. Ankara Ticari Merkez Şubesine müracaat ederek 1.370.000,00-TL lik teminat mektubunun bedelini 4.3.2013 tarihinde aldıklarını, idarenin ilk ihbar tarihinden fesih tarihine kadar 28 günlük bir süreç yaşandığını, aslında ilk ihbarın gönderildiği tarih olan 4.2.2013 tarihinde zaten feshe karar verdiğini ve yerine başka bir firmayı seçtiğinin 27.2.2013 tarihinde fesh ettiği sözleşme ile ilgili yeni ihaleye 28.2.2013 tarihinde çıkmasından belli olduğunu ve yine yeni çıktığı ihalede iş bitim tarihinin 19.9.2013 olarak belirlenmesinin aslında işin zamanında bitirileceğinin taraflarınca da bilindiğini beyan ederek; davalının 27/02/2013 tarih ve 60 sayılı yönetim kurulu kararı ile Kandıra Namazgah Baraj ve Terfi Systemi İnşaatı işinin feshine karar verilmesi akabinde 05/03/2013 tarihinde davalı idare tarafından haksız, gereksiz yere nakde çevrilen teminat mektup bedeli olan 1.370.000,00 TL’sinin davalıdan istirdadı ve mektubun tazmin tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müvekkiline geri ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile Kandıra Namazgah Barajı ve Terfi Sistem İnşaatı işi ile ilgili Birim Fiyat usulü ile sözleşme yaptıklarını, Buna göre yüklenicinin gerçekleştirdiği imalat kalemlerinin her ölçülebilir birimi için o imalat kaleminin birim fiyatı üzerinden ödenmesi şeklinde gerçekleştiğini, işin tamamlanma oranının tespitinde imalatın genel fiziki durumu kadar, muhammen bedelin güncel rakamlarının da dikkate alınarak muhammen bedel veya keşif artışı ile belirlenen bedelin tamamlama oranına göre tespitinin yapıldığını, buna göre yüklenicinin 2011 ve 2012 yıllarında toplam 15.458,64 TL tutarında ve %67,80 oranında iş gerçekleştirmesi gerekirken; 25.12.2012 tarih ve 11 nolu 2012 yılı sonu hak edişi dikkate alınarak 2011-2012 yılları içinde toplam 7.396.290,18 TL tutarında ve %32 oranında gerçekleşme sağladığını, bu durumun Kandıra Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/2 D.İş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporu ile de tespit ettirdiklerini, bunun yanında 2013 yılında yüklenici hakkında pek çok icra takipleri başladığını, hak edişlere hacizler geldiğini, yüklenici hakkında iflas ettiği ve iflas ertelemeye başvurduğu gibi duyumlar alındığı, nitekim daha sonra yüklenicinin Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/32 esas sayılı dosyası ile iflas erteleme başvurusu yaptığının öğrenildiğini, davacının genel müdürlüğün bilgisi dışında işi bütünüyle durdurduğu, makine ve teçhizatı taşıdığını, mahalde bekçi dışında hiçbir elaman bırakmadığının tespit edildiğini, bunun üzerine Planlama ve Yatırım Daire Başkanlığınca işe bir an önce başlaması, aksi halde sözleşmenin ilgili hükümlerinin uygulanacağının bildirildiğini, 8.2.2013 tarihinde Sözleşme 25.madde, KİSK m.20,BİGS M 47 uyarınca durdurulmuş olan çalışmalara başlamasının istendiğini, ancak iş yerinde hiç bir imalatın ve faaliyetin başlamadığını, güvenlik görevlisi dışında hiçbir elamanın bulunmadığının 26.2.2013 tarihli tutanak ile tespit edildiğini, yüklenicinin hali hazır tamamlama oranı, iş performansı, mali durumu, iflas ertelemeye baş vurması, iş mahallini terk etmesi birlikte değerlendirildiğinde iş süresi sonunda işi tamamlayamayacağının aşikar olduğunu, kaldı ki sözleşmenin 9.5 maddesine göre idarenin sözleşmede fen yönünden çalışmaya uygun olmayan günler olarak belirlediği günlerde de çalışma isteyebileceğinin açıkça yer aldığını, tüm bu tespitler üzerine Yönetim Kurulunun 27.02.2013 tarihli kararı ile 13.6.2011 tarihinde ihalesi yapılan Kandıra Namazgah Barajı Terfi Sistemi İnşaatı ihalesini alan davacı İMA Mühendislik İNŞ.Tic.Ltd.Şti.’nin sözleşmenin 25-27 maddeleri, Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 47.Maddesi 4735 Sayılı Yasanın 20.maddesine göre sözleşmesinin feshine ve hesabın genel hükümlere göre tasfiye edilmesine karar verildiğini, Kamu İhaleleri Sözleşme Kanununun 20 ve Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 47 maddesine göre teminatın nakde çevrilmesi için sözleşmenin feshinin yeterli olduğunu, ayrıca zarar maddi zararın varlığının aranmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme hükmünün gerekçesinde, müflis ile davalı idare arasındaki sözleşmenin davalı idarece haklı şekilde feshedildiğinden bahisle irat kaydedilen teminat bedelinin iadesinin sağlanamayacağının belirlediğini,
-Yargılamanın esas itibariyle önem arz eden konusunu sözleşme feshinin hukuki niteliği (haklı – haksız) teşkil etmekte olup; istinaf başvurularına ilişkin nedenleri anlaşılabilir kılmak amacı ile sözleşmenin feshine giden sürece ve davalı idarenin bu süreçteki tutumuna ayrıntıları ile değinmek gerektiğini,
-Müflis İma Müh. Şti. ile davalı idare arasında 06.09.2011 tarihinde akdedilen ‘Kandıra Namazgah Baraj ve Terfi Sistemi İnşaatı İşi’ sözleşmesi uyarınca, müflisin yüklenicisi olduğu bu işin 730 gün içinde tamamlanarak geçici kabul haline getirilmesi kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca 19.09.2011 tarihinde yer teslimi yapıldığını ve işin bitim tarihinin 19.09.2013 olarak belirlendiğini,
-Davalı idarenin 04.02.2013 tarihli yazısının dört gün ertesinde ikinci bildirimde bulunması ile güttüğü amacının, sözleşme kapsamındaki fesih koşullarını canladırabilmek ve feshin meşru zeminde gerçekleştiğinin görüntüsünü verdiğini, davalı idarenin işbu yazışmaların kısa bir süre ertesinde 27.02.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile işi feshettiğini ve bu husus 07.03.2013 tarihinde müflise tebliğ edildiğini, davalı idare tarafından işin feshinin tebliği dahi beklenmeksizin sözleşmeye konu 1.370.000,0-TL bedelli teminat mektubu (Denizbank A.Ş. Ankara Ticari Merkez Şubesi) tazmin edildiğini,
-Davalı idarenin, yanıt dahi beklemediği ilk yazısını hazırlamasının 28 gün ertesinde sözleşmeyi feshetmiş ve müflis tarafından depo edilmiş dava konusu teminatı tazmin ettiğini, sözleşme konusu işin 28.02.2013 tarihinde ihaleye çıkartılmış olmasının, davalı idarenin bu hususta gerekli altyapı çalışmalarının evveliyatında tamamlandığının ve esas amacın müflis ile olan sözleşmesini görünürde haklı şekilde feshinin görüntüsü vermek olduğunu,
-Yerel mahkemenin sözleşmenin davalı idarece haklı şekilde feshedildiği hususunda vardığı işbu kanaatin; delillerin tamamını inceleme konusu etmeksizin hazırlanan bilirkişi raporundan ve mevcut delillerin ise yanlış şekilde yorumundan kaynaklandığını, istinaf kanun yoluna başvurmak ve kararın kaldırılmasını talep etmek gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının gözetilmediğini,
-Dosya kapsamında temin edilen ve karara esas alınan bilirkişi kök raporuna karşı itirazları uyarınca temin edilen ek raporun, denetime elverişsiz olduğunu, yargılama kapsamında temini sağlanan ek rapor incelenecek olursa; raporun, 11 sayfadan tekemmül ettiği, ilk dokuz sayfasının taraflarınca mahkemeye sunulan kök rapora itiraz dilekçesinden oluştuğunu, dokuzuncu sayfasının ikinci yarısında kalın ve büyük puntolarla değerlendirmelere yer verildiğini, onuncu sayfasında bir cümleden ibaret şekilde sonuç bölümünün ve on birinci sayfasında beş adet imzanın yer aldığı görüleceğini, karara esas alınan bilirkişi raporunun, hukuki değerlendirmeler içerdiğini,
-Rapor kapsamında gözetilmeyen işbu delillerin, ‘davalı idarenin sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği’ hususundaki iddialarının ispatlar nitelikte olup bu konuya aşağıda ayrıca değinileceğini, davalı idarenin ise, sözleşmeyi uygun olmayan hava şartlarının vuk’u bulduğu işbu çalışmaya uygun olmayan dönem dahilinde feshettiğini, hükümde geçen ‘inşaat alanında hava sıcaklığının hiçbir zaman eksi değerler göstermediği’ hususundaki gerekçenin çürüdüğünü,
-Sözleşme konusu baraj/su işinin niteliği gereğinin, normalden daha soğuk olduğu herkesçe bilinebilecek bir bölgede, kış mevsimin en soğuk günlerinin geçtiği şubat ayının ilk günlerinde sıfırın altında derecelerle karşılaşılmasının, iki yüzden fazla kişinin istihdam edildiği bir şantiyede faaliyete ara verilmesi için yeterli ve makul bir sebep olduğunu, inşaat işinin doğası gereği soğuk dönemlerde çalışmalara ara verildiği herkesçe malum olup baraj inşaatı gibi büyük bir proje kapsamında istihdam edilmiş olan ve sayısı 200’ü aşan personelin, ertesi gün sıcaklık dereceleri arttığı için gittikleri yerden dönüşünün sağlamak hayalcilik olacağını,
-Müflis şirketin 2013/Şubat ayının ilk günleri ile sıcaklık derecelerinin eksiye düşmesi, faaliyet alanının da doğası gereği hissedilen sıcaklık değerleri açısından aleyhe koşullar barındırıyor olduğunu gözettiğini, personelin sağlığı ve hayatını ön plana koyarak şantiyede paydos ilan ettiğini, ayın ilk haftası itibariyle eksi değerleri bulan sıcaklık değerlerinin, ertesi hafta artmış olması da bir gerekçe olmadığını, Meteoroloji Gen. Müd.’ün yanıt yazısında geçtiği üzere, şubat ayının 20’si itibariyle tekrar eksi dereceleri görmüş olup sıcaklık derecelerinin gün be gün değişkenlik arz ettiği bu süreçte, kalabalık bir ekibin çalışması açısından gerekli organizasyonun imkansız kıldığını,
-Tanığın bu beyanlarına karara esas alınan raporun satır aralarında özet olarak yer verilmiş olup tanık beyanlarının rapor kapsamında ulaşılan kanaatin aleyhinde olması nedeni ile değerlendirme dışında tutulduğunu, davalı idare işin feshini söz konusu süreçte şantiyede faaliyet yürütülmediği ve gerekli imalatın sağlanmadığının iddiası ile gerçekleştirdiğini,
-Müflisin söz konusu dönem itibariyle iflas erteleme başvurusu kapsamında tesis edilen tedbir kararlarının uyarınca haciz baskısına uğramamakta ve mahkemeye sunduğu iyileştirme projesinde geçtiği üzere, bu davanın konusu olan projenin olumlu sonuçlanması ile maddi durumunu kurtarabilecek konumda olduğunu, iflas erteleme başvurusu kapsamında gerçekçi bulunarak kabul gören ‘iyileştirme projesi’ ile de sarih olduğunu,
-Yerel mahkemece konuya dair iyileştirme projesi ile kayyım raporlarının temin edilmeyerek müflisin dönem itibariyle borca batıklığının tespit edilmiş olduğu hususunda kolaycılığa kaçılmış olmasının ayrıca bir hukuka aykırılık nedeni olduğunu, borca batık bir kimseden beklenen, yapımı devam eden işlerin atıl vaziyette yarıda bırakılmasını ve hızlı şekilde elden çıkarılabilecek menkul değerlerin kaçırılması olacağını,
-Müflisin bu dönemde sözleşmenin 9.5 maddesine uygun davrandığını ve şantiyeye dönme hazırlığı içerisinde bulunmuş olup tanığın bu husustaki beyanları da gözetildiğinde, idarenin aynı süreçte şantiyede faaliyet gösterilmediği iddiası ve hükmün gerekçesi çökmüş olduğunu, davalı idarenin müflis ile sözleşmesini feshetmesi ertesinde işi başka bir kimseye ihale etmesinin ve bu yeni ihale sürecinin dava konusu ile ilgisi bulunmadığı izlenimi oluşuyor olsa da; müflis ile iş ilişkisinin sona erdirilmesine gerekçe edilen nedenlerle, 3. kişi lehine gerçekleştirilen ihale sürecindeki yaşananlar ile paralellik taşıdığı için davalı idarenin müflisle olan sözleşmesini hukuka aykırı şekilde feshettiği ortaya çıktığını,
-Davalı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın kamu tüzel kişiliğine haiz bir iştiraki olup mevcut hukuki statüsü gereğinin, tacirin de sorumluluklarını aşar şekilde muhatapları ile Kamu İhale Kanunu kapsamında belirli ilkeler gereği tarafsız ve dürüstlük kuralları uyarınca işlem gerçekleştirmek zorunda olduğunu, müflisin yüklendiği işi zamanında bitiremeyeceğini iddia eden davalı idare; fesih sonrası tamamlanmayan iş miktarını, müflis ile akdettiği sözleşmenin bitim süresi ile aynı tarihe tekabül edecek şekilde 3. kişi şirkete ihale ettiğini ve şirketin işi belirlenen bu sürede ifa edememesi üzerine süre uzatım tasarrufunda bulunduğunu,
-Müflis şirketin işi süresinde bitiremeyeceği savını yazılı olarak kayıt altına alan davalı idare; eksik kalan işi 3. kişi şirkete, müflis için öngörülen iş bitim süresi tarihini vermek suretiyle ihale ettiğini, bu durumda idarenin kendi savı ile çelişir şekilde davrandığının ortaya çıkmakta olup dönem itibariyle inşaatın bulunduğu tamamlanma düzeyi gözetildiğinde, işin fesih sebebinin hukuksuzluğu ortaya çıktığını, bilirkişi heyetince değerlendirilmesi bir yana inceleme konusu dahi yapılmayan delliller uyarınca; davalı idarenin ‘işin süresinde bitirilemeyeceği’ gerekçesi ile sözleşmeyi feshinin ardından, işi ihale ettiği 3. kişiye çeşitli defalar süre uzatımlar tanımakla, müflisin fesih gerekçesine yönelik olarak bir kusurunun bulunmadığını zımnen ikrarı olarak yorumlanması gerektiğini,
-Sözleşmenin feshi ertesinde, dava dışı 3. kişi şirket için iş bitim tarihi korunmuş ancak, projenin yetişmemesi nedenleri süre uzatımına gidildiğini, yerel mahkeme tarafından projeyi tamamlayan bu şirkete ait ihale dosyası celp edilmiş olup bu şirkete tanınan süre uzatımlar ortaya çıktığını, işbu kayıtların karara esas alınan raporlar kapsamında itinayla inceleme dışında bırakıldığını ve bu husus ‘iki iş arasında ilişki bulunmadığı’ gibi mesnetsiz bir gerekçeye dayandırılmış olup davalı idarenin sözleşmeyi haksız feshi yönündeki iradesi bu kayıtlar üzerinden tek bir alıntı ile dahi yorumlanmadığını,
-Davalı idarenin işin bitirilme oranına ilişkin temin ettiği tespit kararı ile işin feshine yönelik olarak kötüniyetli bir tutum benimsediğini, işbu hakediş evrakının, müflisin sözleşmenin feshedildiği dönemde davalı idareden alacaklı olduğu tutarı kayıt altına alırken, fesih itibariyle davalı idarenin müflisin kesin teminatını nakde çevirmekte hukuka uygun davranmadığını ortaya koyduğunu,
-Davalı idarece delil tespiti talep edilen süreçte, müflise 04.02.2013 tarihli ilk ihtar tebliğ edilmiş olup davalı idarece 08.02.2013 (delil tespiti talebi) itibariyle ise ikinci ihtar hazırlandığını, bu yazı ise 12.02.13 tarihinde müflise tebliğ edildiğini, davalı idarenin, sözleşmenin feshine kötüniyetli şekilde hazırlanırken fesih koşullarının oluşmadığı bu süreçte, delil tespiti işlemlerine giriştiğini,
-Davalı idare tarafından sözleşmenin feshine gidilen süreçte, müflisin işi süresinde bitiremeyeceğini ve edimsel yükümlülüklerin gerisinde kaldığı intibası ile ‘görünürde haklı fesih’ izlenimi yaratılmak amacı ile müflisin hakedişlerinin ve teminatlarının irat kaydedildiğini, sözleşme haksız şekilde feshedildiğini, yerel mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporlarının denetime elverişsiz olduğunun malum olup mahkeme hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurmanın ve yeniden görülecek yargılama neticesinde, davalı idarenin sözleşmeyi haksız şekilde feshetmiş olması dolayısı ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmek gerektiğini,
-Bu nedenlerle; yerel mahkeme hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını, istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasını ve yeniden görülecek yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan nakde çevrilen teminat tutarının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, fesihteki kusurun hangi tarafa ait olduğu veya tarafların ortak kusurlu olup olmadıkları, sonucuna göre davalı idarece gelir kaydedilen ve nakde çevrilen teminat mektup bedelinin davacıya iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacı yüklenici, davalı idare iş sahibidir.
Taraflar arasında 06.09.2011 tarihinde “Kandıra Namazgah Barajı ve Terfi Sistemi İnşaatı Yapım İşi” nin birim fiyat usulu yapılması konusunda anlaşmaya varıldığı, işin süresinin yer tesliminden itibaren 730 günde tamamlanacağının kararlaştırıldığı, yer tesliminin 19.09.2011 tarihinde yapıldığı, buna göre işin sözleşme uyarınca 18.09.2013 tarihinde bitirilmesi gerekeceği, davacının hazırlayıp, idarece onaylanan iş programının gerisinde kaldığı idarenin faaliyetin iş programına uygun hale getirilmesi davacıya en son 8.2.2013 tarihli yazı ile istendiği, bu yazının davacıya 13.2.2013 tarihinde tebliğ edildiği, buna göre verilen 10 günlük süre 23.2.2013 tarihinde dolduğu, iş programının gerisinde olan davacının bu süre içerisinde işe başlamadığı davalı idarece iş yerinde 26.2.2013 tarihinde tutulan tutanakta ile tespit edildiği, davalı idarece 08.2.2013 tarihli ihtarda işyerinde durmuş olan çalışmalara başlanılması ve sürdürülmesi ile işe onaylı iş programına uygun olarak çalışma yapılması aksi halde sözleşmenin 25, 26 ve 27 maddelerinin uygulanacağı ihtar edilmiş ve 27.02.2013 tarihli karar ile sözleşme idare tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, 5.3.2013 tarihinde kesin teminatın irat kaydedildiği dosyada yer alan deliller ve bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdî ilişkinin, somut olayda uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddesi hükmünde tanımı yapılan bir eser sözleşmesi olduğu sonucuna varılmaktadır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi idareler tarafından bu Kanun hükümlerine göre ihalesi yapılan ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre sözleşmeye bağlanan yapım işlerinde, Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşme ekidir. Sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 47/2-a maddesi hükmü gereğince, yüklenicinin taahhüdünü ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dökümanınında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde sözleşme idarece fesih olunabilir. Yanlar arasındaki sözleşmenin 25.1 hükmünde, anılan Şartname’nin 47/2-a maddesi hükmünü aynen içermektedir.
Yüklenici şirketin yüklendiği ediminin ifasında borçlu temerrüdüne düşmüş olduğu sabit olduğu gibi, yapımı yüklenilen işin tesliminde gecikmenin haklı nedenlere dayandığı ve haklı gecikme süresinin iş süresine eklenmesi gerektiği de davacı yüklenici tarafından yasal delillerle kanıtlanamamıştır. Yüklendiği edimin ifası için iş sahibi tarafından davacı yükleniciye ihtarda bulunduğu halde idarece yapılan tespitlerde yüklenici, yüklendiği edimini onaylı programa uygun olarak tamamlanmış olarak ifa edememiştir. Kandıra Sulh hukuk mahkemesinin 2013/2 D. İş dosyasında 06.03.2013 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda tespit raporuna göre tamamlanması gereken işlerin oranının %67,8 olması gerekirken %36,11 oranında kaldığı tespit edilmiştir. Davacı sözleşme feshedilmeden önce 16/01/2012 tarihinde Ankara 8. ATM’sinde iflas erteleme başvurusu yaptığı, 31/12/2012 tarihinde borca batık olduğunun bildirildiği, 24/06/2015 tarihinde de davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. Ayrıca, dinlenen tanık anlatımından iş ara verme nedeninin ekonomik nedenler olduğu beyan edilmiştir. Davacı şirket fesih tarihinden önce iflas erteleme talebinde bulunmuş ve 31/12/2012 tarihi itibariyle de borca batık olduğu bildirildiğinden, fesih tarihinden önce borca batık olması, şirketin edimlerini ifa edemeyeceği anlamına geldiğinden iş sahibine sözleşmeyi haklı fesih yetkisi tanımaktadır. Davacı şirket mücbir sebep olarak iklim koşullarına dayanmış ise de bilirkişi heyetince yapılan değerlendirmede Kocaeli meteoroloji müdürlüğünden alınan rapora göre işin durduğu tarihlerde yüklenicinin edimini yapmaya engel hava koşullarının olmadığı, ortalama sıcaklığın 7-8 derecede gerçekleştiğinin bildirilmesi karşısında davacı şirketin sözleşmenin haksız feshedildiğine ilişkin iddiası yerinde bulunmadığı değerlendirilmiştir. Sözleşmenin feshi bildirimi, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren ve yenilik doğuran bir irade beyanı olup; muhataba ulaştığı tarihten itibaren hukuksal sonuç doğurur. Tüm bu sebeplerle, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 20. ve Yapım İşleri Genel Şartnemesi’nin 47/2.a-b. maddesi hükümleri gereğince, iş sahibinin yanlar arasındaki sözleşmeyi haklı olarak fesh etmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davalı tarafından yapılan fesih işleminin haksızlığından söz edilemeyeceğinden mahkemece davacının teminat mektubu bedeli iadesi taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi dosyasında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2021 tarih, 2014/213 E – 2021/612 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan peşin alınan istinaf karar ve ilam harcından alınması gereken harcın mahsubu ile terkin sınırı altında kaldığından bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/06/2022

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı