Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1704 E. 2023/408 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1704
KARAR NO : 2023/408
KARAR TARİHİ : 16/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
NUMARASI : 2021/264 Esas -2022/569 Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVALI : ÖZKAN HİDROLİK MAKİNA SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA :Eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıp giderim bedelinin tahsili istemi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2023

Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/264 E. 2022/569 K. sayılı dosyasından verilen 11/10/2022 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesinin 21/12/2022 tarih, 2022/2677 Esas, 2022/2231 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıdan 16/04/2019 tarihli sipariş formu ile çift göz kauçuk hidrolik pres makinesi aldıklarını, ancak makinenin sürekli arıza verdiğini, gönderilen ihtarnameye rağmen arızanın giderilmediğini, makinenin onarımı için 86.838,30-TL harcadıklarını beyan ederek; ayıplı ifa sonucu uğranılan 86.838,30-TL zararın 27/10/2020 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vekil edenlerin hiçbir zaman arızanın giderilmesi talebinde bulunmadığını, ayıp iddiasını kabul etmediklerini, bu dava açılmadan önce davacının makineyi 300 tonluk presi makinesi ile satış ilanına koyup ayıpsız olarak satışa çıkardığını, beyanlarının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”Davanın Kabulü ile, 86.838,30-TL’nin; 48.380,00 TL’sine 17/03/2021 tarihinden, 4.834,70 TL’sine 29/03/2021 tarihinden, 9.168,60-TL’sine 02/04/2021 tarihinden, 413,00 TL’sine 05/04/2021 tarihinden, 472,00 TL’sine 05/04/2021 tarihinden, 23.600,00 TL’sine 16/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
-İlk derece mahkemesi Anayasa’nın 141/3 maddesini ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK’nın 297. Maddesine aykırı olarak karar oluşturduğunu, İlk derece mahkemesi cevap dilekçemizde ilk itirazları olarak belirttiğimiz zamanaşımı itirazları ile ilgili gerekçeli kararında herhangi bir değerlendirmeye girmemiş, gerekçeli kararında zamanaşımından bahsetmediğini, davacı yanın talepleri zamanaşımına uğramıştır. bu ilk itirazımızı yinelediklerini,
-İlk derece mahkemesi tarafından, yapılan keşifte bilirkişinin tanıklara ve özellikle davalı vekili olarak taraflara karşı hakarete varan tavırlarına birebir şahit olmasına ve delil tespiti davasındaki rapora istinaden, önceden görüş belirttiği, bu nedenle kabul etmediğini, beyan etmelerine rağmen mahkeme tarafından bu husus değerlendirilmediğini, bilirkişi hakkında şikayetinin devam etmesi ve bilirkişi kuruluna şikayetimizi yapmış olmasının nedeni ile kendisi istifa ettiğini, bu olaylardan sonra alınan tüm raporlar kocaeli üniversitesi ve bölgesinden belirlendiğini, dosyaya atanan bilirkişiler tespit dosyasındaki raporla birebir rapor tanzim ettiklerini ve itirazlarının dikkate alınmadığını, bu husus dahi başlı başına kararın hatalı olduğunu, karara destek olarak gösterilen raporların hazırlayan bilirkişilerin tamamının aynı raporu vermesi karşısında ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ve istanbul veya sakarya’dan bir bilirkişi heyeti ile rapor alınması gerektiğini,
-Davacı davaya konu makinayı vekil edenlerden 75.000,00 TL’Ye 16.04.2019 tarihinde satın almıştır. makina yarı monta bir makina olduğunu, yarı monta bir makina olduğunu, makine davacıya çalışır vaziyette ve kusursuz olarak teslim edildiğini, davacı makinayı 1,5 yıl kullandığını ve akabinde bu makinanın kusursuz olduğuna ilişkin “makinaalsat.com” Sitesine 24.09.2020 tarihinde ilan verdiğini, davacı bu makineyi 1,5 yıl kullanmış daha sonra satış ilanına koyduğunu, bu ilanda söz konusu makinenin vekil edene ait olduğunu, vekil edene ait marka olduğu, basıncının iddiaların aksine bu sitede davacı tarafından 300 tonluk olduğunu açıkça belirtilmiş ve diğer teknik özellikleri yazıldığını, davacının makineyi istediği fiyata satamamasından sonra bu şekilde iddialarla ortaya çıkması ve bu iddialarını da makinenin kendisine tesliminden yaklaşık 1,5 yıl sonra ileri sürmesi kabul edilemediğini,
-Davacı çekmiş olduğu ihtarnamesinde makinenin 200 tonluk basınçta arıza verdiğini iddia ettiğini, satış ilanında 300 tonluk olduğunu ve çalışır vaziyette kusursuz olduğunu beyan ettiğini, mahkeme bu çelişkiyi gideremediğini ve davacıyı bu konuda isticvaba davet etmediğini,
-Bilirkişi raporlarını kabul etmemekle birlikte, raporlarda makinenin şase kollarında çatlaklar olduğu, alt gövde saç kalınlığının yetersiz olduğu, preste tasarım hatası olduğu iddialarınına karşın, eğer çatlak var ise çatlaklar ve saç kalınlığının yetersiz olduğu iddiaları açık ayıp, yani gözle görünebilen ayıplar olduğu aşikar olduğunu, tasarımda hata olduğu iddiası ise açıklanamamış ve tasarımda hata olması halinde makinenin hiç çalışmaması veya üretim amacına uygun ürün vermemesi gerektiğini, böyle bir durumda söz konusu olmadığını, taraflarından söz konusu makinenin kullanmaktan kaynaklı olarak bu çatlakların oluşma ihtimalinin bilirkişi raporunda irdelenmesi talep edilmiş ancak hiçbir raporda bu hususlara yer verilmediğini,
-Makinede yapılması gereken şey yukarıda belirtilen kaynak çatlağının tamirinin yapılması eğer bu çalışma sistemi kullanacaksa alt federlerin yenileri eklenerek kuvvetlendirilmesi gerektiğini, makinenin 1.5 sene sonra bu arızayı vermesi de bunu gösterdiğini,
-Alıcı aldığı malı hayatın olağan akışına göre süresinde incelemekle mükellef olduğunu, eğer bu çatlaklar teslim esnasında var ise bunun açıkça çıplak gözle görünüyor olacağı hususu dikkate alındığında alıcının bunu hemen taraflarına bildirmesi gerektiğini, makine teslim edilirken kusursuz ve ayıpsız teslim edildiğini, davacının makineyi kusursuz olduğunu ve çalıştığını belirterek 75.000,00 TL’ye aldığı makineyi 210.000,00 TL bedelle satışa koymuş olması olduğunu, ilan bilgileri ve görselleri dosyada mevcut olduğunu, bu husus dahi mahkeme tarafından değerlendirilmediğini,
-Bilirkişinin belirttiği kaynaksız tek tablada doğru bir üretim tekniği olduğunu, vekil edenin makinelerini bu sistemde ürettiğini, davacı, vekil edenin sözleşme ile bahsettiği veya değiştirdiğini iddia ettigi parçaların hiçbirini vekil edenin talep etmediğini, yaptırdığı değişikliklerin hepsi gereksiz ve makinenin üretim formasyonunu değiştiren değişiklikler olduğunu, davacı, üreticisine yani vekil edenin firmaya sormadan kendi insiyatifiyle ve teknik hiç bir hesaplama içermeyen birtakım değişiklikler yaparak makineye müdahale ettiğini, vekil edenin firma davacının bu keyfi değişiklik/tadilat vs masraflarını karşılamak zorunda olmadığını, davacının bu yaptığı değişiklikler makinenin rutin ve gerektiği gibi çalışması için değil, daha yüksek basınçta daha çapı büyük ürünlerin preslenmesi için yapıldığını, davacı aldığı ürün kendi imalatına uymadığından makineyi amacı dışında değiştirmeye çalıştığını,
-Davalının 24.09.2020 tarihinde makineyi satış ilanına koymuş olması ve bu ilanda makinenin kusursuz olduğunu ilanında belirtmiş olması karşısında, daha sonra dava dilekçesinde makinenin en başından itibaren kusurlu olduğu ve çalışmadığını ileri sürmesi hayatın olağan akışına aykırılık arz ettiğini, davalının ne derece kötüniyetli olduğunu ortaya koyduğunu, davacı manikenin kendisine teslimden itibaren randıman alamadığını beyan ettiğini, 1,5 yıl ayıp ihbarı için beklemesi, söz konusu ayıp var ise buna teslimden hemen sonra vakıf olduğu anlaşılmakta olduğunu ve bu nedenle süresinden sonra ihbarının tarafından kabul edilmemesini haklı çıkardığını, davacı makineyi kendi üretimine uygun olmadığı için başka firmalardan destek almak suretiyle makineyi değiştirdiğini,
-Davacı yanın iddiaları yönünde bilirkişiler rapor hazırladığını, bu çatlakların sonradan çıkma ihtimali olup olmadığı, makinenın 300 tonluk olması karşısında daha yüksek basınçta kullanılması halinde bu çatlakların oluşup oluşamayacağı gibi hususları yani kullanımdan kaynaklı olup olmayacağı yönündeki itirazlarının hiç değerlendirilmeden yanlı olarak rapor hazırladıklarını,
-Raporlarda, üründeki ayıpların üretim hatası mı yahut davacı tarafın kullanım hatası sonucu mu oluştuğu irdelenmediğini, bilirkişi yalnızca davacının iddialarını ve davacı tanıklarının beyanlarını dikkate alarak matematiksel hiçbir veri içermeyen raporu dosyaya sunduklarını, var olduğu iddia edilen ayıplar vekil edenin üretiminden kaynaklanmadığını, üretim hatası olsa idi ürünün tesliminden 1,5 yıl sonra değil, ilk kullanımda hata olup olmadığı belli olduğunu,
-Davacı bu makineyi 1,5 yıl kullandığını ve kullanmaya da devam ettiğini beyan ettiğini, 75.000,00 TL ye aldığı makineden hem istifade edip hemde 100.000,00 tlye yakın bir rakkamın talep edilmesi “malın tamir edilmesi ayıpsız ürünle değiştirilmesinden daha maliyetli ise tüketicinin tamirde ısrarcı olması kabul edilemeyecektir” ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, makinedeki arızanın gizli olmadığı ve karşı cevabi ihtarname ile makinedeki arızanın giderileceğini beyan etmelerine rağmen davacı, vekil eden şirkete değilde başka firmalara yaptırdığını iddia etmesinin kabul edilemediğini,
-Davacının iddiası olan kaynak çatlağı gizli değil açık ayıp olduğunu, iki metali birleştirmek için SG3 gaz altı kaynağı ile uygulandığını, aşikar ve endüstride kullanılan bir yöntem olup hidrolik presler bu şekilde bir kaynak yapmak suretiyle yapıldığını, bu durum çok net bir şekilde çıplak gözle göründüğünü, bu iddianın da Bilirkişileri irdelemediklerini, eksik ve hatalı raporun tanzim ederek mahkemeye sunduklarını,
-Mahkemede itirazlara giderecek kapsamlı bir rapor almadan, yanlı ve tarafsız olmayan bilirkişinin beyan ettiği ilk rapora göre hazırlanan tüm raporlara göre huzurdaki dosyanın kararını verdiğini, iddiaların ve savunmalarını giderecek hususlara da gerekçeli kararında yer vermeden karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırılık arz ettiğini,
-Tehiri icra taleplerinin kabulünü, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı olan kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Vekil edenin …’de mukim işletmenin sahibi ve işletmecisi olduğunu, vekil eden ile davalı şirket arasında 16.04.2019 tarihinde oluşturulan sipariş formu doğrultusunda kurulduğunu, sözleşme ile davalı tarafça Çift Göz Kauçuk Hidrolik Pres makinesi yapımı ve vekil edene teslimi hususunda anlaşıldığını, davalı tarafça imalatın yapıldığı belirtilerek makine teslimi yapıldığını, bu makine teslim tarihinden itibaren sürekli olarak arıza verdiğini, arızalar vekil edenin hiçbir zaman makineden tam verim alamamasına sebep olduğunu, 16.10.2020 tarihinde vekil edenin zararının giderilmesi amacıyla davalıya ihtarname gönderilmişse de davalı bu talebe olumsuz cevap verdiğini, vekil edenin uğradığı zararın tazmini için işbu dava açıldığını,
-Davalı vekilinin esasa ilişkin beyanlarını değerlendirmek gerekirse; davalı tarafından davacı vekil edene hiçbir zaman süresi içinde arıza ve ayıp için talepte bulunmadığı iddia edildiğini, bahsi geçen arızaların süreklilik arz ettiği, giderilmesinin uzun sürdüğü, vekil edenin tüm masraf ve çabalarına rağmen yeterli verim alınamadığı göz ardı edildiğini, davacı vekil edenin ayıpların giderilmesi için çeşitli harcamalarda bulunduğunu, davalı vekili beyanlarında, davacı vekil edenin ilk önce tamir ve onarım için davalıdan talepte bulunması gerektiği hususunu vurguladığını, davacı vekil edenin karşı karşıya kaldığı borca aykırılık karşısında TBK m.112 vd hükümleri uyarınca seçimlik hakları söz konusu olduğunu, maddi ve manevi olarak en az hasarla zararını yok edecek şekilde davranması yani kendi çabasıyla zararları gidermeye çalışması hakkaniyete ve hayatın olağan akışına uygun olduğunu,
-Delil tespitinin akabinde vekil edenin zararın artmaması için dava konusu eserin tamiri için gerekli işlemleri yaptığını, eserin tamiri için vekil edenin farklı firmalardan teklif alınmış olup en uygun firmalar ile sözleşmelerin kurulduğunu,
-Bu nedenlerle; vekil edenin zararı 86.838,30 TL olduğunu, Yerel mahkemece de tüm bu hususlar birlikte değerlendirilerek haklı davanın kabulüne karar verildiğini, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddinin gerektiğini, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıp giderim bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Davacı iş sahibi; davalı yüklenici ile çift gözlü kauçuk hidrolik pres makinesinin satımı konusunda anlaşıldığını, ancak dava konusu makinenin çalışmadığını, ayıplı olduğunu, bu durumun tespit dosyası ile ispatlandığınıi davalı yükleniciye buna ilişkin bildirim yapılmasına rağmen ayıbın giderilmediğini, ayıpların giderimine dair toplam 86.868,30 TL masraf yaptığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 86.868,30 TL bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı yüklenici, işin ayıpsız olarak teslim edildiğini, ayıplı ifaya ilişkin kendilerine usulüne uygun bildirim yapılmadığını, tespit raporunun itiraz edildiğini, bu nedenle delil olarak kullanılamayacağını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme konusu makinenin özel imalat olduğu değerlendirilmekle imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp, gerekse de gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden, yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında 170.000,00 TL+KDV bedelle 2 adet çift gözlü kauçuk hidrolik pres makinesinin satılması ve teslimi konusunda 16.04.2019 tarihinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, sözleşmede imalat hatalarına karşı 1 yıl garanti kapsamında olduğu düzenlenmiştir. Yüklenicinin makineyi tesliminden sonra makinenin 300 tonluk basınç uygulaması gerekirken 200 tonluk basınçta bile arıza verdiği ve makinenin gerekli vasıfları taşınmadığı gerekçeleriyle davalı yükleniciye ödenen bedelin iadesinin 16.10.2020 tarihli ihtarname ile yükleniciye ihtar edilmiştir. Davacının dayandığı tespit dosyasında; dava konusu çift göz kauçuk hidrolik presin bu haliyle kendisinden beklenen amacı tam olarak karşılamadığı ve kusurlu (ayıplı) olduğu, ayıbın satmalım aşamasında fark edilmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla gizli ayıp olduğu, pres makinesinde mevcut ayıbın giderilme bedelinin işçilik dahil yaklaşık 90.000,00 TL (KDV dahil) civarında olabileceği mütalaa edilmiştir. Hükme esas alınan asıl ve ek bilirkişi raporlarında, dava konusu çift göz kauçuk hidrolik presin üretimden yönetiminin yanlış seçilmesinde kaynaklı ve gizli ayıplı olduğu, ayıbın giderilme maliyetinin 86.868,30 TL olduğu, davacının ayıp giderim bedeli için sunduğu faturaların malzeme ve işçilik bedelleri, piyasa fiyatları ile uyumlu olduğu bildirilmiştir. Bu belirlemelere göre; makinenin gizli olduğu, ayıbın bir yıllık garanti süresi içerisinde ortaya çıktığı, davacı iş sahibinin ihtarname dikkate alındığında gizli ayıpları yükleniciye bildirdiği, iş sahibi davacının garanti süresi içinde ortaya çıkan gizli ayıpla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıp giderim bedelini talep edebileceği, davacının seçimlik talebini zaman aşımı süresi içerisinde kullandığı hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece gerekçeli ve denetime uygun bilirkişi raporu dikkate alınarak dava konusunun gizli ayıblı olduğu belirlemesinin somut olaya uygun olduğundan davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, davalı vekilinin dosyaya atanan bilirkişinin istifa etmesi sebebiyle Sakarya ve İstanbul bölgesinden bilirkişi atanması gerektiğini savunmuş ise de yeni bir bilirkişiden rapor alınarak ve bu bilirkişi tarafından hazırlanan rapor hükme esas alınarak karar verilmesi sebebiyle bu yönlere değinen istinafı sonuca etkili görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi kararında dava ve davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2022 tarih, 2021/264 E – 2022/569 K sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 5.931,92 TL peşin harçtan peşin yatırılan 1.483,00 TL’ nin mahsubu ile bakiye 4.448,92 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 16/03/2023 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı