Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1609 E. 2023/297 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1609
KARAR NO : 2023/297
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
NUMARASI : 2021/495 Esas – 2022/1413 Karar

DAVACI : … – … – …
VEKİLLERİ :Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …

DAVALI : … – … – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı alacak

KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekili ve davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, dış cephe mantolama işi yapmakta olduğunu, davalı tarafın ise, “…” adresinde bulunan binaların inşaasını üstlenmiş bulunduğunu, davalı taraf ile davacı arasında, işbu inşaatın dış cephe mantolama işinin yapılması amacıyla, 22.08.2012 tarihli sözleşmenin imzalanmış olduğunu, iş bu sözleşme gereği, davacının bahse konu olan “…” adresinde bulunan binaların dış cephesinin mantolama işini yapmış olduğunu, 22.08.2012 tarihli sözleşme uyarınca, davalı tarafından, SSK işçi bedellerinin toplamı olan 12.787,83 TL tutarındaki alacağın henüz davacıya ödenmediğini, davalı tarafın, işbu sözleşmeye konu işin bedeli olan ve 31.03.2013 tarihinde keşide edilen 036733 SERİ A numaralı faturadan kaynaklanan 5.400 TL tutarındaki KDV alacağını da henüz davacıya ödemediğini, her ne kadar, tarafımızca işbu alacakların tahsili amacıyla, 21.06.2017 tarihinde, Kocaeli 4. İcra Müdürlüğünün 2017/5993 Esas (Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2020/37825 Esas) sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış ise de davalı borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, bu yönüyle, davac ile davalı arasında imzalanmış olunan sözleşme gereğince, davalı tarafından davacıya ödenmesi gereken toplam 18.187,83 TL alacağın henüz ödenmediğinden işbu alacağın tahsili amacıyla huzurdaki davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, davacının söz konusu alacağının tahsili için Sakarya Arabuluculuk Bürosunun 2020/76338 Büro, 2020/316 Arabuluculuk Dosya No’lu dosyası ile arabulucuya başvurulmuş olduğunu, ancak arabuluculuk görüşmelerinin 17.09.2020 tarihinde olumsuz sonuçlandığından, işbu davanın ikamesi zorunluluğunun doğduğunun, tüm bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalması kaydı ile; 18.187,63 TL tutarındaki alacağımızın icra takibinin başlatıldığı tarih olan 21.06.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 23/12/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafından mahkemenizde açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olarak açıldığının, davacı tarafından davalı aleyhine öncelikle Kocaeli 4.İcra Müdürlüğünün 2017/5993 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafından hakkında başlatılan icra takibine itiraz edilmiş, itirazın üzerine davacı tarafından süresi içerisinde davalı aleyhine itirazın iptali veya kaldırılması davasının açılmamış olduğunu, davacı tarafından açılan davaya yönelik olarak zamanaşımı defilerin ileri sürdüklerini, davacı tarafından açılan davanın zamanaşına uğramış olmakla kabul anlamına gelmemek şartıyla talep edilmesinin mümkün olamayacağının, bu sebeple davanın esasa girilmeden öncelikle usulden redidne karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinin kendi içinde çelişmekte olduğunu, davacının dava dilekçesinde faturadan kaynaklı KDV nin kendisine ödenmediğini beyan etmişse de sadece iddia olup kabulü mümkün olmadığını, davacının iddiasını ispatla yükümlü olup davacı tarafından iddiasının ispatına yönelik dosyaya her hangi bir delilin dosyaya ibraz edilmemiş olduğunu, bu sebeplerle anılan davanın öncelikle usulden reddini, esasa girilecekse de davanın esastan reddine karar verilmesini, davacı tarafından açılan davanın öncelikle zamanaşımı defilerinin kabulü ile usulden reddini, davanın esasına girilecekse davanın esastan reddini, dava masraf ve giderleriyle vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 5.400,00 TL KDV alacağı ve 5.868,85 TL prim alacağı olmak üzere toplam 11.268,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, alacağın 5.400,00 TL’lik kısmına 21/06/2017 tarihinden bakiyesine dava tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı tarafın dosya içerisinde bulunan 2013 yılına ait ticari defter asıllarının davalı tarafa iadesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında tanzim edilen ve dosyaya da sunduğumuz sözleşmenin 6. maddesinin 4.numaralı bendinde “taşeron çalışan işçilerin aylık SSK primlerini ödedikten sonra ödendi makbuzlarını bir nüshasını işverene teslim edilecektir. Takip eden 3 gün içerisinde taşerona SSK bedelleri geri ödenecektir” şeklinde olduğunu, bu yönüyle sözleşmeye konu dış mantolama işinde çalışan işçilerin SSK primleri ödendikten sonra davalı tarafça 3 iş günü içinde müvekkile ödeneceğini, yine dava dilekçemizin 5 numaralı bendinde de davalı tarafça iş bu sözleşmede yazılı olan SSK işçi prim bedeli olan 12.787,83 TL tutarındaki alacağın müvekkile ödenmediğini ifade ettiklerini, mahkemenin yargılamada ivedi olarak yapması gereken husus davaya konu olan sözleşme gereği” …” adresinde bulunan binaların inşaatında çalışan işçi sayısı ve işçilerin primlerinin hangi dönemde ne kadar yatırıldığı, kimlerin primlerinin yatırıldığını, kim tarafından yatırıldığını tespit etmek olduğunu, ilk derece mahkemesinin yapması gereken tek ve yegane durum, ssk’ye müzekkere yazarak işbu uyuşmazlığı çözmek iken sayın mahkeme üstünkörü bir yargılama ile iddiamızı genişlettiğimiz bahsiyle davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, zira, gerek 17.12.2021 tarihli beyan dilekçesi gerek 04.10.2022 tarihli dilekçesi, davaya konu müvekkil ile davalı taraf arasında tanzim edilen edilen 22.08.2012 tarihli sözleşmede kimlerin primlerinin yatırıldığı, prime esas kazançların hangi döneme ait olduğu ve bu sözleşme gereği müvekkil tarafından ne kadar ödeme yapıldığı durumu olduğunu, dolayısıyla belirtilmiş olunan tüm bu hususlar ve itirazlar doğrultusunda usul ve yasaya aykırılık teşkil eden yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucu kısmen kaldırılması ile davamızın tam kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, arz ve izah edilen nedenlerle, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/495 Esas, 2022/1413 Karar,11.10.2022 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılması ile davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen karar hukuka uygun olmadığını, yerel mahkeme tarafından delillerin ve mevcut sözleşmenin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, davacı ile davalı müvekkil arasında 22.08.2012 tarihli sözleşme akdedilmiştir. taraflar arasında akdedilen sözleşmeye ilişkin bir itiraz olmadığını yani taraflar sözleşmenin varlığını kabul ettiklerini, hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi geçerli olmakla, kanuna ahlaka, örf ve adete aykırı olmadıkça taraflar sözleşme ile istedikleri hususları kararlaştırabileceklerini, taraflarca kararlaştırılan sözleşme hükümlerine uyulmasına da riayet etmek zorunda olduklarını, davacı ile davalı müvekkil arasında imzalanan sözleşmenin 6.maddesinin 4.fıkrasında SSK bedellerinin ne şekilde ödeneceği belirlendiğini yani taraflar ödeme şeklini belirlemiş olup şekle aykırılık halinde ödemenin yapılmayacağı aşikar olduğunu, sözleşme uyarınca taşeron yani davacı çalışan işçilerin aylık SSK primlerini ödedikten sonra ödendi makbuzlarının bir nüshasını işverene teslim edeceğini, takip eden 3 gün içerisinde taşerona SSK bedelleri geri ödenecektir şeklinde kararlaştırıldığını, yerel mahkeme tarafından sözleşmede yer alan madde hükmü değerlendirilmeden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hukuka uygun olmadığını, yerel mahkeme gerekçeli kararında davalı müvekkil tarafından, yüklenicinini işi bitirmediğine yönelik tespit yaptırılmadığı bu halde sözleşmede kararlaştırılan miktarın tartışma konusu olmadığı, ödeme yapıldığının ispat külfetinin davalı müvekkilde olduğuna hükmetmişse de, hukuki değerlendirme hatalı yapıldığını zira her ne kadar ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da ve raporda davacının ticari defterinde faturanın var olduğu yazılmışsa da, davacı tarafından mahkemenize sunulan ödeme dekontunun tarihi 28.06.2021 tarihi olduğunu, bu halde davacı tarafından ticari defterine faturanın ne zaman kaydedildiği tespit edilmediği gibi, davalı müvekkile faturanın gönderilip 8 günlük itiraz süresinin geçtiğinin ispatı davacıya ait olduğunu, davacı tarafından dosyaya faturanın davalı müvekkile tebliğ edildiğine dair bir belge olmadığı gibi, her ne kadar bilirkişi raporuna itiraz etmişsek de davalı müvekkilin ticari defterinde faturaya ait bir kayıt olmadığından söz konusu faturanın varlığından bahsetmek mümkün olmadığını, mahkeme tarafından ispat külfeti davacıda olmasına rağmen , davalı müvekkile ispat külfetinin yükletilmesi hukuka uygun olmadığını, yerel mahkeme tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmü dikkate alınmadığını, sözleşme uyarınca davacının, davalı müvekkilden ödeme talep edebilmesi için yapması gerekenler sözleşme ile düzenlendiğini, taraflar arasında kabul edilen sözleşme uyarınca, önce ödemenin davacı tarafından yapılması ve sonrasında ödeme dekontunu, müvekkile ibraz etmesi gerekmektedir. yerel mahkeme gerekçeli kararında da yazılı olduğu üzere davacı tarafından ödeme 26.06.2021 tarihinde yapıldığı sunulan dekonttan anlaşıldığını, bu halde davacı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı davranılarak dava açılması ve hak talebinde bulunulması hukuka uygun olmadığını, yerel mahkeme tarafından davacı lehine 9200 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ve fakat davalı müvekkil lehine ise 6.918,95 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, davayı kabul anlamına gelmemek şartıyla, davanın kısmen kabul ve ret oranına göre davalı müvekkil lehine de 9200 TL vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka uygun olmadığını, kararı bu yönüyle de istinaf ettiklerini, arz ve izah edildiği üzere öncelikle istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.10.2022 tarih ve 2021/495 Esas,2022/1413 Karar sayılı ilamıyla verilen kararın kaldırılarak, davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi üzerine taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde;
Dosya kapsamı itibariyle davacının talep edebileceği toplam alacak miktarı itibariyle reddedilen kısım 6.918,95 TL olduğundan istinaf edilen değer hüküm tarihi itibariyle HMK’nın 341/2. (ilgili hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 24/2/2022 tarihli ve E.2021/34-K.2022/21 sayılı Kararı ile “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden iptal edilmiş olup somut davadaki uyuşmazlık bu kapsamda olmadığından) maddesinde yazılı 2022 yılı kesinlik sınırı olan 8.000 TL’nin altındadır. İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının kesin karara karşı yapılması sebebiyle HMK’nın 346. maddesine göre reddedilmesi gerektiği, ancak mahkemece bu yönde bir karar verilmediği, dosyanın bu hali ile Dairemize gönderildiği, kararın kesin olması halinde İlk Derece Mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca parasal kesinlik sınırı nedeniyle temyiz edilemeyecek kararların temyizi halinde Yargıtay’ca temyiz dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi bu yolda Dairemizce de karar verilebileceği, kesinlik sınırının dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf talebinin kesin karara ilişkin olması sebebiyle bu yönden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde;
Davacı taşeron, davalı yüklenici (iş sahibi)dir.
Taraflar arasında davalı tarafça yapımı yüklenilen işin dış cephe mantolama işinin davacıya taşere edilmesine ilişkin 22.08.2012 tarihli 10,50 TL/m2 +KDV bedelle birim bedel üzerinden alt taşeronluk sözleşmesi düzenlenmiş olup kararlaştırılan sözleşme niteliği itibariyle eser sözleşmesi mahiyetindedir.
Davacı tarafça eldeki dava ile, sözleşmeden kaynaklı edimlerini ifa ettiği iddiasıyla davalı adına düzenlenen 31.03.2013 tarihli faturadan kaynaklanan 30.000 TL asıl alacağın KDV si olan 5.400 TL ve sözleşmenin 6. maddesi uyarınca SSK işçi bedellerinin toplamı olan 12.787,83 TL nin davalıdan tahsili talep edilmiştir.
Davacı yüklenici (taşeron), işin yapıldığını ve bedele hak kazanıldığını, davalı iş sahibi ise bedelin ödendiğini ispat etmesi gerekir. Ayrıca, 22.08.2012 tarihli sözleşmede davacının çalıştırdığı işçilerin SGK bedellerinin davalının sorumluluğunda olduğu kayıt altına alınmıştır. Her ne kadar dava konusu fatura davalı defter ve kayıtlarına işli olmadığından kesinleşmiş değilse de, davalı tarafın istinafında davacının yüklendiği dış cephe mantolama işinin yapılmadığı veya eksik ifa edildiği yönünde yahut düzenlenen faturadaki bedelin yüksek olduğu yönünde açık bir istinafı bulunmamaktadır. Nitekim mahkemece de, işin teslimi uyuşmazlık konusu olmadığı belirtilmiş, sözleşme ayakta olduğundan işin yüklenici tarafından tamamlandığı karinesine vurgu yapılmış, davalı tarafça mahkemenin bu yöndeki kabulünün aksine yukarıda belirtildiği gibi işin yapılmadığı veya eksik ifa edildiği yönünde karşı konulmamıştır. Bu durumda işin davacı tarafından tamamlandığından ve sözleşmede iş bedeline ayrıca KDV ekleneceği de kararlaştırıldığından mahkemece 5.400 TL lik KDV bedelinin kabulü kararı yerindedir. Öte yandan, mahkemece davacının talep ettiği 12.787,83 TL SGK bedelinin hükme dayanak rapora göre 5.868,85 TL sinden davalının sorumlu olacağı kabul edilmiş olup davacının sözleşmenin 6. Maddesindeki işleyişe riayet etmemesinin SGK bedelini rücuya engel teşkil etmeyeceği, neticede, sözleşme kapsamındaki SGK bedelinden davalının sorumluluğu bulunduğundan mahkemece bu yöndeki istemin kısmen kabulü de yerindedir. Davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti de reddedilen miktarı aşamayacağından bu yöndeki istinaf istemi de yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemenin davanın kısmen kabulü kararı yerinde olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2, 346 ve 352/1 maddeleri gereğince REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4-Davalı yönünden alınması gerekli 769,78-TL karar harcından peşin alınan 192,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 577,34 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
6-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile HMK.362/1-a maddesi uyarınca 01/03/2023 tarihinde KESİN olarak karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸