Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1529 E. 2023/236 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1529
KARAR NO : 2023/236
KARAR TARİHİ : 17/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
NUMARASI : 2021//1140 Esas – 2022/1378 Karar

DAVACI : ERBA KARAVAN SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : HİRA RESTAURANT MOBİLYA DEKORASYON LTD – … -…
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebi
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından davacıya başvurularak iki adet Fiat Ducato markalı aracın lokma yapım ve dağıtım amaçlı satış aracı şeklinde özelleştirilmesi ve düzenlenmesi için sipariş verildiğini, taraflarca sözlü mutabakata varıldığını, davacı tarafından ilgili araçların teslim alındığını, araçların içerisinin davalı şirketin talebi doğrultusunda düzenlendiğini, araçlar teslime hazır hale getirildiği halde davalı tarafça araçların teslim alınmadığını, bunun üzerine davalı şirkete Sakarya 7. Noterliği tarafından keşide edilen 19911 yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalıya 11/10/2021 tarihinde tebliğ edildiğini fakat davalı şirketin araçları teslim almadığını ve borcu ödemediğini beyan etmiştir. Davacı şirketin iki adet Fiat Duacato marka aracın özelleştirme işlemini yaptığının tespitini ve davalı tarafça yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle;
-Yerel mahkeme dosyasında hazırlanan gerekçeli kararın 14.10.2022 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, yerel mahkemenin kararı hukuka aykırı olduğunu,
-Vekil eden Şirket 1975 yılından bu yana karavan işi ile uğraştığını, karavan, moto- karavan, büfe karavan, sahne karavan adı altında çeşitli karavanlar ürettiğini, davalı Şirket Hira Restaurant Mobilya Dekorasyon Tic. Ltd. Şti tarafından, vekil eden şirket Erba Karavan San. ve Tic, Ltd. Şti’ye başvurularak iki adet Fiat Ducato marka, kapalı kasa kamyonet tipli aracın, lokma yapım ve dağıtım amaçlı satış aracı şeklinde özelleştirilmesi ve düzenlenmesi için sipariş verildiğini, vekil eden şiketçe davalı şirketin bu talebi kabul edilerek taraflarca sözlü mutabakata varıldığını, vekil eden şirket tarafından ilgili araçlar teslim alınarak araçların içerisi davalı şirketin talepleri doğrultusunda düzenlendiğini,
-Bu kapsamda kapalı kasa, kapak, krom malzemeden mutfak, davlumbaz, inoks gazlı lokma pişirme tezgâhı, satış tezgâhı, aydınlatma sistemi gibi davalı şirketin tüm ihtiyaçlarını karşılanlak gayesiyle ilgili araçlar düzenlendiğini ve hazır hale getirildiğini,
-Bahsi geçen, Fiat Ducato marka, kapalı kasa kamyonet-tipli, sırasıyla … ve … ŞASİ numaralı iki araç, şirketçe 2021 yılı Nisan ayında hazır edilmiş olup vekil eden şirket bünyesinde (…) davalı yan tarafından teslim alınmayı beklediğini, vekil eden şirket tarafından davalı yana defalarca mesaj ve çağrı yoluyla bilgi verilmiş olsa da ilgili araçlar davalı şirketçe teslim alınmadığını, davalı şirkete Sakarya 7. Noterliği tarafından keşide edilen 19911 yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalı tarafa 11.10.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirket araçları teslim almadığını ve borcu ödemediğini,
-Vekil eden şirket ilgili araçların üretimi ve inşası için masraf yaptığını, hizmet ve masraf bedeli olarak da 01.04.2021 tarihli, KRV2021000000105 ve KRV2021000000106 fatura ilen ihtarnamede zikredilen faturalardan numaralı faturaları düzenlediğini, davalı tarafa ça bahsedildiğini ve şirket ne ihtara bir cevap vermiş ne de faturalara süresinde itiraz ettiğini,
-Zikredilen faturalara dayanılarak tarafça İstanbul Anadolu 17. İcra Dairesi’nde 2021/14715 Esas sayılı dosya ile başlatıldığını, başlatılan ilamsız icra takibine ise davalı şirketin borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takip durduğunu, davalı şirket borçlu olduğunu bilmesine rağmen borca itiraz etmiş, taraflar arasında kararlaştırılan yükümlülükleri yerine getirmemiştir.
-Davalı şirketin kötü niyetli olarak takibe itiraz etmesi üzerine tarafımızca işbu dosyada görülen itirazın iptali davası ikame edildiğini, yerel mahkeme hukuka aykırı gerekçelerle ve eksik inceleme neticesinde davanın reddine karar verdiğini, yerel mahkemenin ret gerekçesi şu şekilde olduğunu; “Dosya kapsamında alınan raporlara göre; davacının ticari defter kayıtlarının davalının ticari defler kayıtları ile uyuşmadığı, dolayısıyla davacı lehine delil vasfında olmadığı anlaşıldığını, ticari defterler ile davacının iddiasını ispat edemediğini; yine faturaların karşı tarafa tebliğe dildiğine veya fatura konusu hizmetin karşı tarafa verildiğine dair dosyaya başkaca delil de sunulamadığı anlaşılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ” kararın hukuka aykırı olduğu ve eksik inceleme neticesinde verildiği bu gerekçeden anlaşıldığını, bu hususun yerel mahkemenin dikkatinden kaçmaması adına 12.08.2022 tarihinde sunduğu beyan dilekçesinde bu duruma vurgu yaptıklarını,
-Bu nedenlerle; kararının eksik inceleme neticesinde verilmiş olması, davalı şirketin ticari defterlerini baz alınmış olması, davalı şirketin faturaları kullanmasına rağmen kötü niyetli olarak ticari defterlerine işlememiş olması sebepleriyle hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılması amacıyla istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu,
-Tehiri icralarının kabulü ile, İstinaf başvuru dilekçenin kabulü ile dosyadaki mevcut delil durumu gözetilmeden, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-İstinaf başvurusunun usul ve esastan reddi gerektiğini, davalı tarafından ise istinaf kanun yoluna başvurulmuş olduğunu, istinaf dilekçesi ile vekil edenin kötü niyetli olarak düzenlenen faturaları ticari defterlerine işlemediğini, araç kredisi çekerken ve araç ruhsatı alırken zikredilen faturaları kullandığını, düzenlenen faturaların vekil eden şirket çalışanları tarafından bizzat teslim alındığını, bu faturalar kapsamında vekil edenin 05.04.2021 tarihinde araçları Türkiye Noterler Birliği üzerinden tescil ettirdiğini, tanıklarının dinlenilmediğini ve araçlara ilişkin keşfin yapılmadığını, Yerel Mahkemece sadece vekil eden şirketin ticari defterlerine üstünlük tanındığını ve bunun Yargıtay kararlarına aykırı olduğundan bahisle istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiğini,
-Davalının istinaf başvurusundaki iddiaları tamamen dayanaktan yoksun olduğunu, mahkemece bilirkişi marifetiyle vekil eden şirketin defterleri incelendiğini,
-Fatura, bir akit olmayıp akdin ifasını gösteren bir belge olduğundan verilmesi, ticari işletmesi bağlamında bir mal satılmasını, üretilmesi, bir iş görülmesi veya bir menfaat sağlanması gibi bir sözleşmenin yani muteber bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğunu,
-Satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebileceğini, TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesini, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlı olduğunu, davalarda ispat yükü TMK’nın 6.maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 190.maddesi gereği davacıda olduğunu, faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmaması halinde fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağına ilişkin karine de, faturaya yazılı delil niteliği tanıdığını, davacı söz konusu faturaların vekil eden şirkete tebliğ edildiğini hiçbir şekilde ispatlayamadığını,
-Bu nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etme zaruriyeti hasıl olduğunu, davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı şirket tarafından davacıya başvurularak iki adet Fiat Ducato markalı aracın lokma yapım ve dağıtım amaçlı satış aracı şeklinde özelleştirilmesi ve düzenlenmesi için sipariş verildiğini, taraflarca sözlü mutabakata varıldığını, davacı tarafından ilgili araçların teslim alındığını, araçların içerisinin davalı şirketin talebi doğrultusunda düzenlendiğini, araçlar teslime hazır hale getirildiği halde davalı tarafça araçların teslim alınmadığını, bu iş için kesilen 129.800,00 TL bedelli iki adet fatura için icra takibi başlatıldığını belirterek davalı tarafça yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiş, davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Davacı taraflar arasında davalıya ait iki adet kapalı kasa kamyonet tipli aracın, lokma yapım ve dağıtım amaçlı satış aracı şeklinde özelleştirilmesi konusunda eser sözleşmesi ilişkisi olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmıştır.
Kural olarak eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de; davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, talep miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK 200. maddeye göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibin beşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.
Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge gerçek anlamda fatura olarak kabul edilemez. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.
Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.).
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Eğer fatura tebliğ edilmiş ise taraflar arasında kurulduğu kanıtlanan eser sözleşmesinde bedelde anlaşma yok ise yüklenici tarafından yapılan işler ile ilgili fatura düzenlenip iş sahibine tebliğ edilip iş sahibinin 6102 sayılı TTK 21/2 maddesi gereğince 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde içeriği ve fatura içeriğine dahil bedel kesinleşeceğinden ayrıca mahalli piyasa rayiçleri ile iş bedeli tespitine gerek bulunmayacaktır (Yargıtay 15 HD. 04.05.2017 2017-140 Esas 2017/1900 Karar Sayılı İlamı). İtiraz edilmiş yahut tebliğ edilmemiş ise, itirazın niteliğine göre fatura konusu işin yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, yapıldığı kanıtlanan işlerin bedeli sözleşme kapsamındaki imalâtlar yönünden sözleşme fiyatları ile sözleşme kapsamı dışındaki işler yönünden vekâletsiz iş görme hükümlerine göre yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerinde göre bedeli belirlenip, faturalar ile ilgili yapılan ödemeler de düşürülerek sonucuna göre karar verilmelidir. (Emsal Yargıtay 15. H.D. 2019/3926 E. 2020/2954 K.)
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Somut olayda, sözleşme konusu araçların davalı tarafça teslim alınmaması sebebiyle dava tarihi itibariyle zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek davacı taraf takibe konu faturaların araç kredisi çekerken ve araç ruhsatı alırken kullanıldığını ve faturaların davalı çalışanına teslim edildiğini savunmuş, mahkemece dava konusu faturaların davalı tarafından teslim alınıp alınmadığı ve iddia edildiği gibi resmi işlemlerde kullanılıp kullanılmadığı hususu araştırılmamış, sadece taraf ticari defterlerinin incelenmesiyle yetinilmiştir. Dava konusu faturaların iddia edildiği gibi davalı tarafça resmi iş ve işlemlerde kullanılması durumunda taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, öncelikle takibe konu faturaların davalı tarafından araç kredisi çekerken ve araç ruhsatı alırken kullanıp kullanmadığına ilişkin evrakların ilgili kurumlardan getirtilerek dosya arasına alınması, sonrasında faturanın tebliği şekle bağlı olmadığı gözetilerek faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği ve faturaların davalı tarafça resmi iş ve işlemlerde kullanılıp kullanılmadığı belirlenmeli, faturaların davalı tarafça resmi iş ve işlemlerde kullanıldığının veya davalıya tebliğ edildiğinin belirlenmesi halinde gerektiğinde sözleşmeye konu araçlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak uzman bilirkişiden veya bilirkişi heyetinden dava konusu faturalara konusu işin yapılıp yapılmadığı, davalı tarafından gerçekleştirilen işin davacı iş sahibi yararına ve kabul edilebilir olup olmadığı, dava konusu fatura bedellerinden bağımsız olarak gerçekleştirilen imalatların yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle göre bedelinin belirlenmesi hususlarında gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınmalı, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle bu aşamada davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, HMK nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereği KABULÜNE, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/09/2022 tarih, 2021/1140 Esas – 2022/1378 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuranın yaptığı istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nun 359/3.maddesi uyarınca Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı