Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1528 E. 2023/254 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1528
KARAR NO : 2023/254
KARAR TARİHİ : 22/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 31/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
NUMARASI : 2022/411 Esas – 2022/1399 Karar

DAVACI : AED ALÜMİNYUM ENJEKSİYON SAN. TİC. LTD. ŞTİ. – … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVALI : CARPRESTİJ MOTORLU ARAÇLAR SAN. TİC. LTD. ŞTİ. – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Araç alım satım ve sipariş sözleşmesinden kaynaklı edimin aynen ifası, bu mümkün değilse ödenen bedelin iadesi

KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2023

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 09/11/2021 tarihli sözleşme imzalandığını, anlaşılan bedelin yanlış yazıldığını sonradan fark ettiklerini, davalının davacı şirekti hataya düşürdüğünü, davalıya sözleşme bedelinin ödendiği ancak davalının sözleşme gereği araç teslimini yerine getirmediği, arabuluculuk sonucunda anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle öncelikle sözleşmenin aynen ifasını ve temerrütten doğan zararlar için davalı hakkında belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00-TL gecikme tazminatına mahkum edilmesini, aynen ifa mümkün değil ise araç için ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davacıya iadesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Davanın REDDİNE” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece müvekkilin hata nedeniyle yazılı sözleşmeyi akdetmesi göz ardı edildiğini, oysaki tarafların akdin oluşmasından önceki sorumluluğu; iyiniyet kaidelerine göre hareket etmek ve karşı tarafın iyiniyetini suistimal etmemek olduğu halde, davalı yan işbu hususlara riayet etmediğini, müvekkil şirket akdin oluşması esnasında ve buna tekaddüm eden müzakere safhasında basiretli bir iş adamı gibi hareket etmiş olmasına rağmen davalı yan iyiniyet kurallarına riayet etmeyerek müvekkil şirketin iyiniyetini suistimal etmiş ve neticeten hileli davranışlarla müvekkil şirketi hataya düşürdüğünü, (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2019/4996 E. Ve 2021/3227 K. Sayılı kararı) davalı yan tarafından müvekkil şirkete herhangi bir gecikme bildiriminde bulunulmadığını, müvekkil şirketin yetkilendirdiği … tarafından davalı firmaya yapılan her ziyarette osman buzluk, davalı firma çalışanları tarafından her defasında bir bahane üretmek suretiyle oyalanmış ve kendisine de hiçbir zaman aracın teslim edilmemesine ilişkin müvekkil şirketin kusurunun bulunduğuna dair bir bildirimde bulunulmadığını,
davalı yan, tüm iyiniyet kaidelerini bir kez daha ihlal ederek taraflarınca keşide edilen ihtarnameyi tebellüğ ettikten bir gün sonra ihtarname keşide etmek suretiyle gecikme bildiriminde bulunduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; bir an için aracın satış tutarının yazılı sözleşmede yazan bedel olan 345.000,00 TL olduğunu varsaysak dahi davalı yan tararaflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerini ihlal etttiğini, türkiye noterler birliğinden gelen müzekkere cevabından da anlaşılacağı üzere; davalı yanın müvekkil şirkete “size bu aracı satacağız” dediği ve … tarafından şasi numarası fotoğraflanan araç bir başka şirkete tescillendiğini, yerel mahkeme araç için ödenen bedelin iadesi için yazılı fesih bildirimi aramış olup işbu husus mevcut şartlar altında hayatın olağan akışına aykırılık oluşturmakla birlikte taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi imkansızlık sebebiyle hali hazırda sona erdiğini, terditli taleplerimizden ikincisi olan araç için ödenen bedelin iadesi ile birlikte ticari temerrüt faizi istemi müvekkil şirketin zararını karşılamadığını, bu nedenle TBK 122 madde hükmünce munzam zarar taleplerinin bulunduğunu, (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/1494 E. Ve 2019/932 K sayılı kararı) emsal Yargıtay kararı doğrultusunda müvekkil şirketin zararının temerrüt faizini aşar nitelikte olduğunun kabulü ile birlikte işbu zararın hesaplanması için dosyanın munzam zarar hesabında uzman bilirkişi kuruluna gönderilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; yerel mahkemece davalı yan lehine hükmedilen vekalet ücreti fahiş ve hakkaniyete aykırı olduğunu, izah edilen gerekçeler ve mahkemenizce re’sen gözetilecek hususlar doğrultusunda; öncelikle istinaf başvurumuzun kabulüne, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2022/411 E. Ve 2022/1399 K. sayılı kararın istinaf başvuruları doğrultusunda kaldırılarak haklı davamızın kabulüne karar verilmesine,
istinaf mercii tarafından yeniden yargılama yapılacak ise dosyanın duruşmalı olarak incelenmesine, yerel mahkemece toplanmayan delillerimizin (emsal ücret araştırması, tanık) toplanarak dosyaya kazandırılmasına,munzam zararın tespiti için dosyanın munzam zarar hesabında uzman bilirkişi kuruluna gönderilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğunu, taraflar arasında tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme ifa edildiğini, bu sözleşmeye göre davacı yan önce araç için kararlaştırılan panel van ve araç iç dizayn bedeli toplamından oluşan araç bedelini ödeyecek, davalı müvekkil firma da aracı siparişe göre hazırlayıp teslim edeceğini, davacı firma araç bedeli ve iç dizayndan kaynaklanan borcunu ifa etmemiş ve araç bedelinin taraflar arasında 315.000 TL olarak kararlaştırıldığını ancak arabulucu görüşmeleri safhasında araç bedelinin 345.000 TL olarak yazıldığını fark ettiğini, hataya düşürüldüklerini ifade ettiğini, davacının bu iddiasına yönelik tek bir delili olmadığını, bu iddia soyut bir ifadeden oluştuğunu, araç satım sözleşmesi ve iç dizayn sözleşmeleri ikişer nüsha halinde tanzim ve imza edildiğini, bir nüshası davacı firmada mevcut olduğunu, nitekim davacı bu sözleşmeleri delil listesi ile birlikte mahkemeye sunduğunu, kural olarak temerrüt ve bunun borçlu için olan zararlı sonuçları, alacağın muacceliyetinden itibaren değil, ancak alacaklının ihtarda bulunmak suretiyle edayı kabule hazır olduğunu borçluya bildirmesinden itibaren husule geleceğini, borçlu edayı yerine getirmeye ihtarla zorunlu tutulması gerektiğini, TBK. md. 117/f. ı’e göre “muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle temerrüde düşer” hükmüne havi olduğunu, bu maddeden de anlaşılacağı üzere temerrüt, borcun muaccel olmasıyla değil, kural olarak alacaklının ihtarıyla gerçekleşeceğini, yani edimin muaccel olması borçlunun temerrüde düşmesi için yeterli değil; ayrıca kural olarak, ihtarın çekilmesi suretiyle ifanın talep edilmesi gerektiğini, aksi takdirde borçlunun borcu muaccel dahi olsa ifa talep edilmediğinden temerrüde düşmeyecek; borçlu edimini ifa etmemeye devam edebileceğini, ihtara konu alacak, borçlunun borçlandığı borcu ile uygunluk içinde yeterli açıklıkta olması gerektiğini, temerrüt ihtarında, alacaklı taraf, edimin yerine getirilmesini istemesi yeterli olduğunu, alacaklı, borçluyu temerrüde düşürme gibi bir niyeti bulunmaksızın; sadece borcunu yerine getirmesi konusunda bir talepte bulunsa dahi, bu ihtarla birlikte borçlunun temerrüdü gerçekleştiğini, her ne kadar sade bir edim yerine getirilmesi isteminin yer alması yeterli görülse de, Yargıtay para borçları ilişkin ihtarlarda miktar gösterilmesini şart koştuğunu, bir kararında, davacı tarafın, keşide ettiği ihtarda talep ettiği alacak miktarını göstermemesinin, söz konusu ihtarın borçluyu temerrüde düşürmeye elverişli olmadığını belirttiğini, dolayısıyla para borçlarına ilişkin ihtarlarda, borçluyu temerrüde düşürmek için mutlaka talep edilen alacak miktarının da yazılması gerektiğini, davacı tarafın dosyaya da sunulan ihtarnamesinde bedel iadesine ilişkin bir talep olmadığını, dolayısıyla temerrüt koşulu gerçekleşmemiştir. davacı hem edimini ifa etmemiş ve araç alımından kaynaklanan borcunu yerine getirmemiş hem de haksız olarak aracın ödediği noksan parayla alabilmek için ihtarname keşide ettiğini, davacı tarafın davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti hususundaki temyiz nedenleri de haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu, emsal gösterilen Yargıtay kararında vekil avukatın dosyada yalnızca vekaletnamesi bulunduğunu, bu karara konu dosyada lehine avukatlık ücretine hükmedilen taraf vekili duruşmalara katılmamış dosyaya da dilekçe sunmadığını, istinafa konu dosyada tarafımızdan duruşmaya katılındığını, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2015/6345 – K. 2016/8228 sayılı dosyasında davalı vekilinin duruşmaya katılması mümkün olmamış ise de hazırladığı cevap dilekçesi, dosyasına girdiğini, davalı yararına eksik vekalet ücret takdir edilmesi isabetsizdir şeklinde hüküm vererek ücrete hükmedilebilmesi için hem duruşmalara girip hem de cevap dilekçesi sunmanın gerekmediğini vurguladığını, dosyada davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve takdir edilecek ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, araç alım satım ve sipariş sözleşmesinden kaynaklı edimin aynen ifası, bu mümkün değilse ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Somut dosyada; taraflar arasında 09.11.2021 tarihli 00901 seri numaralı Araç sipariş sözleşmesine göre araç bedeli olarak 300.000 TL, 000218 numaralı iç dizayn sözleşmesine göre 45.000 TL iç dizayn bedeli olmak üzere 345.000 TL karşılığında, 2021 model Peugeout Boxer marka aracın piyasadan temin edilerek iç dizaynının yapılıp, davacıya teslimi hususunda anlaşmaya varılmış, davacı tarafça araç bedeli açıklamasıyla davalı hesabına 9.11.2021 tarihinde 315.000 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla sözleşmenin konusunun araç mülkiyetinin devri ve iç dizayn işlemlerinin yapımına ilişkin olduğu, bu haliyle temeldeki ilişkinin mülkiyet devri yönünden satım, iç dizayn işlemleri yönünden eser sözleşmesi mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, davalı ile sözlü olarak anlaşılan bedelin 315.000 TL olduğunu, edimini ifa ettiğini beyan ederek aynen ifa suretiyle aracın mülkiyet ve zilyetliğinin devrini, bu olmazsa ödenen bedelin iadesini talep etmiş,
Davalı ise, ile imzalanan sözleşmede bedelin 300.000 TL araç, 45.000 TL yapım bedeli olmak üzere 345.000 TL olduğunun yazılı olduğunu, davacının edimlerini gereği gibi ifa etmediğini savunarak davanın reddini savunmuştur.
Öncelikle, davacının hata iddiasına dayalı sözleşme bedelinin 315.000 TL olduğu yönündeki iddiası bakımından mahkemenin bu iddiasının kabulü mümkün olmadığı ve anlaşmanın sözleşmede yazılı olduğu gibi araç bedeli olarak 300.000 TL iç dizayn olarak 45.000 TL olmak üzere 345.000 TL olduğu yönündeki gerekçesi yerindedir. Hal böyle olmakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmenin satıma ilişkin araç mülkiyet devri kararlaştırması dava konusu aracın mülkiyet devrinin Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca resmi şekle tabi olması ve tarafların bu şekle aykırı şekilde anlaşma yapmış olmaları nedeniyle geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanılarak da taraflar aldıklarını karşılıklı iade ile yükümlü olup bunun dışında taraflarca menfi ya da müspet zarar talep edilemez. Kaldı ki sözleşme konusu araç mülkiyetinin dava dışı üçüncü kişiye devredildiği dosyaya gelen cevabi yazıdan da anlaşıldığından edimin ifa olanağı da bulunmamaktadır. Bunlarla birlikte, sözleşme geçerli olsa dahi mahkemenin kabulünde olduğu üzere davacı sözleşmeden kaynaklı edimlerini tamamıyle ifa etmediğinden karşı edimin, başka deyişle, araç mülkiyetinin devrini talep edemeyecektir. Belirtilen nedenlerle mahkemece davacının asli talebinin reddi yönündeki kararı yerindedir.
Buna karşılık, davacı tarafça araç bedeli açıklamasıyla davalı hesabına 9.11.2021 tarihinde 315.000 TL ödeme yapıldığı sabit olup ödemeye konu sözleme geçersiz olduğundan geçersiz sözleşme nedeniyle davacının davalıya verdiği meblağı iade talebi yerinde olup menfi ya da müspet zarar talepleri ise yukarıda açıklandığı üzere yerinde değildir. Bu nedenle davacının davalıya ödediği 315.000 TL nin iadesi gerekmektedir. Davacı tarafça davadan önce davalıya ihtar gönderilmişse de sözkonusu ihtarda ödenen miktar belirtir şekilde ödenen bedelin iadesi talep edilmediğinden faiz başlangıç tarihi dava tarihidir. Öte yandan, taraflar tacir olup dava konusu tarafların ticari işletmesiyle ilgili olduğundan ticari temerrüt faizi işletilmesi gerekmektedir. Terditli davada talep tek olup asli talebin reddi nedeniyle davalı lehine ayrıca vekalet ücreti hükmedilemeyacaktir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/10/2022 tarih 2022/411 Esas – 2022/1399 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜ ile, 315.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 21.517,65-TL harçtan peşin alınan 5.396,49-TL harcın mahsubu ile bakiye 16.121,16-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,(harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
Davacının yaptığı 5.396,49-TL harç masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 80.70 TL B.H, 11,50 TL vekalet harcı,176,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 268,70 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre (0,99) 266 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan 11,50-TL vekalet harcının kabul red oranına göre 0,50 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 47.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin kabul red oranına göre 15 TL sinin davacıdan, kalan kısmının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
İlk Derece Mahkemesince hesaplanan harç miktarı ile Dairemizce hesaplanan harç miktarının farklı olduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince düzenlenen 11/11/2022 tarih, 2022/131 nolu harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin istenmesine,
İstinaf incelemesi bakımından;
Davacı vekilinin başvurusu kısmen yerinde görüldüğünden yatırılan istinaf karar harcının tarafına iadesine,
Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL başvuru harcı, 52 TL posta masrafı olmak üzere toplam 272,7 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 22/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸