Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/943 E. 2021/1098 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/943 – 2021/1098
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/943
KARAR NO : 2021/1098
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/01/2021
NUMARASI : 2018/1067 Esas – 2021/68 Karar

DAVACI : GÜNEŞ PLASTİK KALIP SANAYİ VE TİCARET A.Ş. -.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : HOMEND ELEKTRİKLİ CİHAZLAR SAN. VE TİC. A.Ş. ÇAYIROVA ŞUBESİ -.
VEKİLLERİ : Av….
Av. …
DAVA : Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından imal edilen kalıpların güncel bakiye bedelinin ödenmesi sonrasında davalıya teslimi ile detay parçaların güncel bakiye bedelinin ödenmesi sonrasında davalıya teslimi
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2021

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Güneş Plastik Kalıp Sanayi ve Ticaret A.Ş. 1984 yılından bugüne sahip olduğu birikim ve deneyimiyle, Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu 22.000 m² kapalı alana sahip fabrikasında ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde kurulu 5000 m² kapalı alana sahip fabrikasında, yıllık 16.000 ton üretim kapasitesiyle otomotiv, beyaz eşya, küçük ev aletleri ve vitrifiye sektörlerine hizmet etttiğini, bu manada genel olarak otomotiv, beyaz eşya, küçük ev aletleri ve vitrifiye sektöründeki firmaların fason üretim taleplerini karşılayan bir firma olup davalı firma tarafından tasarım ve üretimi konusunda hak sahibi bulunulan çay makinesi ve kahve makinelerinin fason üretiminin 2010-2011 yılından 2017 yılı sonuna kadar müvekkili bulunduğu firma tarafından gerçekleştirildiğini, davalı firma ile ilk çalışmasının 2010-2011 yılında başladığını, taraflar arasında varılan sözlü ön mutabakata uygun sözleşmenin hazırlanarak imza altına alınması beklenmeksizin de çalışmaya başlandığını ve bu çalışmanın 2017 yılının son çeyreğine kadar süregeldiğini, 2017 yılının Ekim ayında müvekkil firmanın Yönetim Kurulu Danışmanı bulunan Kamil Yazgıç tarafından davalı firma yetkilisi bulunan …’a mail yoluyla 2018 yılı forecast’i sorulduğunu, cevaben 3.000 adet sipariş bilgisi geçildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafça keşide edilen ihtarname ile başlayan ihtarnamelerin keşide edildiğini, bu ihtarnamelerden son olarak 03.04.2018 tarihli olarak keşide ettikleri ihtarname ile davalı tarafa bakiye kalıp bedellerini ödeyerek kalıpları teslim almasını, müvekkil firma stokunda bulunan detay parçaların bedelini ödeyerek teslim alınmasını ihtaratla talepte bulunmuş olmalarına rağmen davalı tarafça bu konuda herhangi bir aksiyon alınmayarak ifa yönündeki talepleri açısından davalı tarafa temerrüde düşürüldüğünü, müvekkili ve davalı firmanın iş ilişkisi içerisinde bulunduğu sektörde çalışma tarzı; adına ürün tescili yapan firmanın imalatçı firmaya bedelini ödeyerek kalıp yaptırması ve bu kalıplarla kendi tescilinde bulunan ürünün üretimi konusunda anlaşmaya varması şeklinde olduğunu, davalı firma ile müvekkili bulunduğu firma arasında da e-mailler üzerinden yapılacak bilirkişi incelemesinden de kolayca anlaşılacağı üzere; davalı firma tarafından kendi adlarına tescilini sağladıkları plastik ve inox çay makinası ile plastik ve inox cezve ürünlerinin imalatı konusunda mutabakatın sağlandığını, kalıp bedellerinin ödenmesi hususunda ise plastik çay makinası kalıbı üzerinden diğerlerinin de örnekleneceği bir model geliştirildiğini, bu noktada davalı tarafın 2010 ve 2011 yılındaki yetkilileri ile kahve takımlarının amortismanı kurtarmadığı gözetilerek kahve makinalarına ilişkin kalıp bedellerini de çay makinalarına yedirilerek tahsil edilmesi hususunda mutabakat sağlandığını, davalı tarafın kendi adına tescilini sağlamış bulunduğu ve üretim portföyüne aldığı; Plastik Çay Makinası Kalıbının İmalat bedelinin 305.500,00 TL, İnox Çay Makinası Kalıbının İmalat bedelinin 127.000,00 TL, Plastik Kahve Makinası Kalıbının İmalat bedelinin 156.000,00 TL ve İnox Kahve Makinası Kalıbının İmalat Bedelinin 67.000,00 TL olmak üzere toplam bedelin 655.500,00 TL olduğu ve bu bedelin peşin ödeme halindeki fiyat olduğu hususunda taraflarca mutabakat sağlandığını, kalıpların malzeme ve işçilik dahil tüm maliyet unsurlarının kendi bütçesinden karşılanması suretiyle müvekkili bulunduğu firma tarafından üretildiğini, taraflar arasında kalıp bedellerinin ödenmesi hususunda plastik çay makinası kalıbı üzerinden yapacakları açıklamalar model alınmak suretiyle gerçekleştirilmesi üzere mutabakat sağlandığını, davalı firmanın 2011 yılındaki yöneticileri tarafından kalıp bedellerinin kendileri tarafından peşin olarak ödenmeyeceğinin ifade edilmek suretiyle derhal üretime geçilmesi planlanan Plastik Çay Makinası Kalıbına ilişkin imalat bedeli olarak 305.500,00 TL olarak belirlenen peşin fiyatın; ödemenin alacağı süreç te gözetilmek suretiyle 400.000,00 TL olarak belirlenmesi ve bu bedelin 2011 yılında 100.000 adet, 2012 yılında ise 100.000 adet fazlasının üretiminin taahhüt edilen/planlanan Plastik Çay Makinasının müvekkil şirket tarafından belirlenen satış fiyatının üzerine her bir ürün için 2,00 TL kalıp Amortisman bedeli olarak ilave edilmek suretiyle 2 sene içerisinde tahsil edilmesi hususunda taraflarca mutabık kaldıklarını, fakat maalesef davalı tarafça 2 yıl içerisinde 200.000 adet ürün imalatının taahhüdünün gerçekleştirilmediği gibi başlangıçta 2,00 TL ürün başı kesilen kalıp amortisman bedelinin önce düşürüldüğünü, bilahare 2013 yılı sonundan itibaren davalı tarafın talebi gözetilerek taraflar arasında bilahare belirlenecek bir tarihe kadar atiye bırakılması hususunda mutabakat sağlandığını, davalı tarafça 2011 ve 2012 yıllarında imal ettirilecek çay makinası ürün adedinin 200.000 adet belirlenmiş olmasına rağmen bu adede dahi ulaşılamadığını, müvekkili bulunduğu firma tarafından peşin para ile yatırımı gerçekleştirilen ve peşin fiyatının 655.500,00 TL olduğu hususunda tarafların mutabakatının bulunduğu kalıplardan; vadeli ödemenin gerçekleştirileceğinin kararlaştırılarak 400.000,00 TL değer belirlenen Plastik Çay Makinası Kalıbının dahi bedelinin ödenmediğini, müvekkili bulunduğu firmaya imalat tarihi olan 2011 yılı içerisinde peşin ödenmesi gerekirken ödenmeyen 655.500,00 TL + KDV kalıp bedelinin o günden bugüne değerlendirilmek suretiyle ulaştığı rakamın belirlenmesi ve bu rakam belirlenirken davalı firmaca yapılmış olan ödemelerin öncelikle alacağın faiz ve ferilerine mahsup edilmesi yöntemi ile müvekkili bulunduğu firmanın bakiye kalıp bedeli alacağının ve ferilerinin dava tarihi itibarıyla tespiti ile ödenmesine ancak ödemenin gerçekleşmesi halinde kalıpların davalı firmaya teslimine dair talepte bulunma gereği doğduğunu, ayrıca sektördeki örf ve adetler gereği fason imalat yapan firmanın belli sayıda ürün için ve yine arıza ihtimallerini de gözeterek yedek parça stokunda bulunması gerektiğini, bu noktada davalı firma lehine ürün maliyetlerinin düşürülmesi adına bazı yedek parçaların belirli adetlerin üzerinde alınmak durumunda olup müvekkil firmada bazı yedek parçalarda maliyeti düşürmek adına daha adetli alımlar gerçekleştirildiğini, bu manada bu kabil yedek parçaların stok miktarının daha yüksek oluştuğunu, örneklemek gerekirse cam demliklerin Almanya’da Schoot firmasından temin edilmekte olup firmanın minimum sipariş kabul adedinin 20.000 adet olduğu için bu sayıda üretimin tek siparişte teklif edilmesinin gerektiğini, müvekkilinin firmada bu şekilde çalıştığını, davalı tarafın da müvekkil firma elindeki stokları takip etmediği gibi stok planlaması ile çalışmaya son verme iradesini makul süreler içerisinde müvekkil firmaya bildirmediği için ürünlerin müvekkil firma stokunda bulunmakta olduğunu, spesifik özellikleri gereği sadece davalı firma tasarımında kullanılabileceğinden başka bir imalatta kullanılma imkan ve ihtimalinin bulunmadığını, Önemlisinin stoktaki ürünlerin davalı tarafça herhangi bir şekilde müvekkil firma ile çalışılmayacağı yönünde bildirimde bulunmadan önce temin edilmiş olan bu bildirimden sonra herhangi bir ürün alımı gerçekleştirilmediğini, yine stoktaki ürün miktarının davalı tarafın yıllık alım miktarının yaklaşık olarak % 25’i civarında bulunması makul stok seviyesinde olduğunun göstergesi olduğunu bu stokların müşteri talebine hızlı şekilde dönülmesini sağlamak amacıyla tutulduğunun da tartışmadan uzak bir husus olduğunu, bu nedenle müvekkili bulunduğu firma stokunda bulunan ürünlerin müvekkil firmaya maliyet bedelleri ve bugüne kadar ödeme yapılmadığının gözetilerek finansman maliyeti de eklenmek suretiyle dava tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesi ve bu ürünlerin bedelinin ödenmek suretiyle davalı firma tarafından teslim alınmasını talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili firması arasında mevcut olan ticari ilişki kapsamında davacının bir kısım ürün ve bu ürünlere ait kalıpların üretimini yapıp müvekkil şirketine teslim etmekle yükümlü olduğunu, Tarafların bu konuda müzakere ettiğini, ancak yazılı bir sözleşme yapmadıklarını, sözlü ve fiili olarak anlaştı klan m, Taraflar arasında yapılan muhtelif görüşme ve yazışmalar neticesinde ışın başlangıcında, kalıpların bedeli olarak 400 000,00 – TL üzerinden anlaşıldığını ve anlaşılan tutarın müvekkil şirketçe satın alman her bir ürün bedeline giydirilerek peyderpey ödeneceğinin kararlaştırıldığını. Ticari ilişkinin başladığı tarihte, kalıp amortisman bedelinin, ürün başı 2 TL den yedirileceği öngönildüğünü ve birim ürün bedelinin buna göre belirlendiğini ve faturalandırıldığını, Davacının da dava dilekçesinin 6. paragrafında bu konu üzennde mutabık kalındığını aynen kabul etmesine rağmen, 7. paragrafında anlaşılamaz bir şeklide ürünlerin bedellerinin 2011 yılında peşin ödenmesi gerekirken ödenmediğinden bahisle o tarihten bugüne değerleme yapılması gerektiğini belirttiğini, Bu noktada ürün bedeline yansıtılan amortisman bedelinin davacı tarafından tahsil edilmesine rağmen, kesilen ürün faturalarında hiçbir zaman ayrı bir kalem olarak gösterilmediğini, Daha sonra ticari ilişki devam ederken 2017 yılında, müvekkil şirket tarafından bedeli ödenen kalıpların tesliminin talep edildiğim, Ancak davacının, kalıp bedelinin ödenmediği iddiasında bulunduğunu, Bunun üzerine, taraflar arasında müzakere görüşmeleri başlatıldığım, davacı yanca nasıl yapıldığı anlaşılamayan ve yabancı para cinsi üzerinden a&ki olarak yapılan ve hiçbir dayanağı olmayan bir hesaplama neticesinde, kalıpların bedeli olarak 408.635,18 USD ödeme yapılması gerektiği ve bu nedenle teslim edilemeyeceğinin belirtildiğini, Tek taraflı vc hiçbir dayanağı olmadan yapılan hesaplama neticesinde davacı tarafından GNS2018000000048 sayılı fatura düzenlendiğini, ancak bu faturanın taraflarınca kabul edilmediğini, Müvekkil şirketinin ortaya çıkan uyuşmazlığı iyi niyetle çözmek için elinden gelem yaptığını, ancak davacının kalıplan teslim etmemesi üzenne müvekkil şirketinin ticari hayatına devam edebilmek için söz konusu kalıpları 3 bir şirkete tekrar ürettirmek zorunda kaldığını, Ardından davacı şirket tarafından, müvekkil şirketinin 2011-2013 yıllan arasında 90.699,00 USD ödeme yaptığının açıkça kabul edildiğini, Müvekkil şirketinin ise, kalıpların teslim edilmemesi üzerine, ödenen bedelin iadesini talep etme hakkını kullandığını ve davacı tarafından açıkça kabul ve beyan edilen ödenmiş kalıp amortisman tutan için fatura düzenlendiğini, Diğer taraftan, davacının, bir tacir olarak kendisi tarafından 3. kişilerden satın alman bir kısım ürünün tutarım da müvekkil şirketinden talep ettiğini, Davacının kendi inisiyatifi ve kararı ile 3. kişilerden satın aldığı ve stoklarında tuttuğu bu ürünlerin bedelinin müvekkil şirketinden talep edilmesinin hukuken kabul edilebilir olmadığını, Kaldı ki, müvekkil şirketinin davacının bu ürünleri satın alıp almadığını veya stoklarında bulundurduğunu bilmesinin de imkansız olduğunu, Davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek üzere, Sayın Mahkeme tarafından davacının iddiaları dinlenebilir bulunursa; iddia ettiği ürünlerin tamamını elinde bulundurup bulundurmadığının, ancak ürünlerin tek tek sayımının yapılacağı bir bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceğini, Müvekkil şirket ile davacı arasındaki sınırlı ticari ilişki göz önüne alındığında, davacının kendi nsklerini müvekkilinden talep etmesinin nedenlerinin anlaşılamadığını, bu talebinde reddinin gerektiğini ifade ederek, usule yönelik itirazlarının kabulü ile davan m usulden reddine, Bu talebin kabul görmemesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, Ayrıca davacı tarafça müvekkil şirketine karşı kötü niyetle dava ikame edildiğinden davacı tarafın HMKnun 329. maddesi uyarınca disiplin para cezasına çarptırılmasına, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Davanın HMK’nın 114/1- ı ve 115/2. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme’ nin vermiş olduğu karar ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de işbu karar hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkil Güneş Plastik Kalıp Sanayi ve Ticaret A.Ş. 1984 yılından bugüne sahip olduğu birikim ve deneyimiyle, Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu 22.000 m² kapalı alana sahip fabrikasında ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde kurulu 5000 m² kapalı alana sahip fabrikasında, yıllık 16.000 ton üretim kapasitesiyle otomotiv, beyaz eşya, küçük ev aletleri ve vitrifiye sektörlerine hizmet ettiğini, bu manada genel olarak otomotiv, beyaz eşya, küçük ev aletleri ve vitrifiye sektöründeki firmaların fason üretim taleplerini karşılayan bir firma olup davalı firma tarafından tasarım ve üretimi konusunda hak sahibi bulunulan çay makinesi ve kahve makinelerinin fason üretimi 2010-2011 yılından 2017 yılı sonuna kadar müvekkilim firma tarafından gerçekleştirildiğini, davalı firma ile ilk çalışma 2010/2011 yılında başlamış olup taraflar arasında varılan sözlü ön mutabakata uygun sözleşmenin hazırlanarak imza altına alınması beklenmeksizin de çalışmaya başlanmış ve bu çalışma 2017 yılının son çeyreğine kadar süregelmiştir. 2017 yılının ekim ayında müvekkil firma yönetim kurulu danışmanı bulunan Kamil Yazgıç tarafından davalı firma yetkilisi bulunan …’a mail yoluyla 2018 yılı forecast’i sorulmuş cevaben 3.000 adet sipariş bilgisi geçildiğini, müvekkili ve davalı firmanın iş ilişkisi içerisinde bulunduğu sektörde çalışma tarzı; adına ürün tescili yapan firmanın imalatçı firmaya bedelini ödeyerek kalıp yaptırması ve bu kalıplarla kendi tescilinde bulunan ürünün üretimi konusunda anlaşmaya varması şeklindedir.davalı tarafın kendi adına tescilini sağlamış bulunduğu ve üretim portföyüne aldığı;
• plastik çay makinası kalıbının imalat bedelinin 305.500,00 TL,
• İnox Çay Makinası Kalıbının İmalat bedelinin 127.000,00 TL,
• Plastik Kahve Makinası Kalıbının İmalat bedelinin 156.000,00 TL ve
• inox kahve makinası kalıbının imalat bedelinin 67.000,00 tl olmak üzere toplam bedelin 655.500,00 TL olduğu ve bu bedelin peşin ödeme halindeki fiyat olduğu hususunda taraflar mutabakat sağladıklarını,

kalıplar malzeme ve işçilik dahil tüm maliyet unsurlarının kendi bütçesinden karşılanması suretiyle müvekkili firma tarafından üretilmiştir.
müvekkil firma tarafından fason üretimi gerçekleştirilerek kendilerine teslimle faturaları kesilen çay ve kahve makinalarının üretim bedellerinin ödenmesi talebi (bu konuda teslimi gerçekleştirilen ürünlerin fatura edilen bedellerini talep etmek üzere Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/32474 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapılmış olup takibe itiraz edilmesi üzerine Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/696 E. sayılı dosyası ile “itirazın iptali davası” açıldığını, işbu dava ile talep edilen; müvekkil firma tarafından imalatı gerçekleştirilen kalıplara ilişkin bedelin ödenmemiş kısmının tespiti, güncellenmesi ve müvekkile ödenmesi ile müvekkil firma tarafından davalı firma taleplerini karşılamaya hazır olmak üzere yedekte tutulan yedek parça bedellerini ödenmesi şeklinde olduğunu, dikkat edilecek olursa yerel mahkeme kararında bahsi geçen Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/696 E. sayılı dava dosyasına konu itirazın iptali davası ile yukarıda ayrıntıları verilen faturalara konu ürün ve malzeme bedeli ki belirli olması nedeniyle icra takibine konu edilmiş ve davalı tarafın itirazı sonrasında itirazın iptali davası açıldığını, ancak huzurdaki bu dosya ile dava dilekçemizde defaatle belirtilen kalıplara ilişkin üretim bedelinden bakiye kalan ve müvekkil firma tarafından davalı şirkete fatura edilen bakiye kalıp bedelinin güncel hali ile hesaplanarak bedelinin müvekkile ödenmesi sonrasında kalıpların davalıya teslimi talep edildiğini, neticede huzurdaki dava icra takibine ve dolayısıyla itirazın iptali davasına konu edilmemiş ve fatura edilmemiş alacakları talep etmek üzere açılmış bir dava olduğundan davanın derdestlik itirazı dolayısıyla usulden reddine karar verilmesi yerinde olmadığını, mahkeme’nin de takdir edeceği üzere dava konuları, talepler ve davaların farklı olduğu sabittir. gerek dava dilekçemizde gerekse dilekçelerimizin netice-i talep kısımlarında söz konusu beyanlarımızı ayrıntılandırmış isek de yerel mahkeme tarafından yeterince irdelenmeden derdestlik iddiası ile usulden red kararı verilmesi hukuka ve hakkaniyete ters düştüğünü, davalı firmanın 2011 yılındaki yöneticileri tarafından kalıp bedellerinin kendileri tarafından peşin olarak ödenmeyeceği ifade edilmek suretiyle derhal üretime geçilmesi planlanan plastik çay makinası kalıbına ilişkin imalat bedeli olarak 305.500,00 TL olarak belirlenen peşin fiyatın; ödemenin alacağı süreç de gözetilmek suretiyle 400.000,00 TL olarak belirlenmesi ve bu bedelin 2011 yılında 100.000 adet, 2012 yılında ise 100.000 adet fazlası üretimi taahhüt edilen/planlanan plastik çay makinasının müvekkil şirket tarafından belirlenen satış fiyatının üzerine her bir ürün için 2,00 TL Kalıp Amortisman bedeli olarak ilave edilmek suretiyle 2 sene içerisinde tahsil edilmesi hususunda taraflar mutabık kaldıklarını, dikkat edilirse müvekkil firma tarafından peşin para ile yatırımı gerçekleştirilen ve peşin fiyatının 655.500,00 TL olduğu hususunda tarafların mutabakatının bulunduğu kalıplardan; peşin fiyatı 305.500,00 TL olan plastik çay makinası kalıbının bedelinin 2 sene içerisinde ödenmesi kaydıyla fiyatı 400.000,00 TL olarak mutabakat sağlandığını,
müvekkil firma defterleri incelendiğinde görülecektir ki vadeli ödemenin gerçekleştirileceği kararlaştırılarak 400.000,00 TL değer belirlenen plastik çay makinası kalıbının dahi bedeli bugüne kadar ödenmediğini, sektördeki örf ve adetler gereği fason imalat yapan firmanın belli sayıda ürün için ve yine arıza ihtimallerini de gözeterek yedek parça stokunda bulunması gerektiğini, bu noktada antrparantez belirtmek isterim ki davalı firma lehine ürün maliyetlerinin düşürülmesi adına bazı yedek parçalar belirli adetlerin üzerinde alınmak durumunda olup müvekkil firmada bazı yedek parçalarda maliyeti düşürmek adına daha adetli alımlar gerçekleştirmiş olup bu manada bu kabil yedek parçaların stok miktarı daha yüksek oluştuğunu, stoktaki ürün miktarının davalı tarafın yıllık alım miktarının yaklaşık olarak % 25’i civarında bulunması makul stok seviyesinde olduğunun göstergesi olup bu stokların müşteri talebine hızlı şekilde dönülmesini sağlamak amacıyla tutulduğu da tartışmadan uzak bir husus olduğunu, hem güncel fiyatların belirlenmesi ve gözetilmesi hem de müvekkil firma stokunda bulunan ürünlerin müvekkil firmaya maliyet bedelleri ve bugüne kadar ödeme yapılmadığı gözetilerek finansman maliyeti de eklenmek suretiyle dava tarihi itibarıyla değerinin belirlenmesi ve bu ürünlerin bedeli ödenmek suretiyle davalı firma tarafından teslim alınması işbu dava ile talep edildiğini, yerel mahkeme tarafından verilen karar da dava dilekçesinde yer alan hiçbir beyan ve talep irdelenmediğini, verilen karar salt benzerlik üzerinden verilmiş olup eksik ve hatalı karara varılmasına sebebiyet verdiğini, açıklanan ve sunulan nedenlerle;

istinaf başvurusunun kabulüne,
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 25/01/2021 tarih 2018/1067 E.- 2021/68 K. sayılı kararı hakkında istinaf başvurumuzun kabulüne karar verilerek; bozma sebeplerinin tespiti halinde mahkemece verilen hükmün bozulması,

dosyanın yeniden hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi;
hükmün bozulması yerine davanın bölge adliye mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse, ilk derece mahkemesi’ nin hükmünün kaldırılması ve yapılacak istinaf incelemesi neticesinde dosyada yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne karar verilmesi,
yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın İstinaf başvurusunun reddine karar verilerek, yasaya ve usule uygun olarak Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2018/1067 E., 2021/68 K. ve 25.01.2021 T. sayılı kararın kabulü ile İstinaf yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından imal edilen kalıpların güncel bakiye bedelinin ödenmesi sonrasında davalıya teslimi ile detay parçaların güncel bakiye bedelinin ödenmesi sonrasında davalıya teslimi taleplerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın derdestlik dava şartı nedeniyle HMK 114/1-ı ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiş hükme karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
HMK 114. Maddesinde dava şartları sayılmış, maddenin 114/1-ı bendinde aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olması durumunda 115/2. Madde uyarınca eldeki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği düzenlemeleri yer almıştır.
İlk derece mahkemesinin derdestlik gerekçesine konu Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/696 Esas sayılı dosyası uyap sisteminden incelendiğinde; davacının dosyamız davacısı, davalısının ise dosyamız davalısı olduğu, anılan dosyada Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/32474 Esas sayılı takip dosyasında davacının takibe konu ettiği toplamda 902.830,02 TL bedelli faturalara ilişkin icra takibine girişilmesi üzerine davalı tarafça takibe konu faturaların 482,094,97 TL ‘lik kısmı kabul edilip kalan kısma yönelik borca itiraz edilmiş, kalan kısımla ilgili duran takip üzerine davacı tarafça 2018/696 Esasından itirazın iptali davası açılmış, mahkemece 2019/794 sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Eldeki davada ise davacı, dava konusu kalıplara ilişkin üretim bedeline bakiye kalan ve davacı tarafından davalı tarafa fatura edilen bakiye kalıp bedelinin güncel haliyle hesaplanarak bedelinin ödenmesi ile kalıpların davalıya teslimi ve davacı firma stokunda bulunduğu iddia edilen detay parçanın hesaplanacak güncel bedelin belirlenerek belirlenen bedelin ödenmesi ile parçanın davalıya teslimi taleplerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/696 Esas sayılı dosyasıyla eldeki dosyanın tarafları aynı ise de, 2018/696 E. sayılı dosyadaki talebin takibe konu ödenmeyen fatura bedellerine ilişkin olduğu, eldeki davada talebin ise, itirazın iptali davasına konu edilmemiş ve fatura edilmemiş alacak kalemlerine ilişkin olduğundan her iki davanın talepleri farklıdır. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddi kararı doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, H.M.K’nun 353/1-a-4-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1067 E. 2021/68 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf talep eden tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf talep eden tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
8-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.nun 353/1-a.4-6 maddesi gereğince KESİN olarak 25/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸