Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/933 E. 2021/773 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/933
KARAR NO : 2021/773
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TALEP TARİHİ : 14/08/2020
ARA KARAR TARİHİ : 09/07/2021
NUMARASI : 2020/380 E

İHTİYATİ TEDBİRİN KALDIRILMASINI TALEP EDEN
DAVALILAR :1-… –
VEKİLİ : Av. … –

VEKİLİ :Av. … –

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : htiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine itiraz

KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 30/09/2021

Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/07/2021 tarih, 2020/380 E sayılı ara kararına karşı davalılar vekillerince istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK.nun 352.maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davaya konu abonelik ve işletme numarası üzerinden trafo köşkü ve içindeki trafosunun müvekkilinin mülkiyetinde olduğunu, bu abonelik üzerinden elektrik aldığını, abonelik açarken ciddi miktarda muhtemel kullanımı karşılar teminat mektubunu da verdiğini, bütün AVM’ye ve bütün kullanıcılara bu trafo ve hat üzerinden elektrik sağlandığını, dava dilekçesi ile davalı SEDAŞ aleyhine açılan davada dosyanın mahkememizin 2020/380 Esası üzerinden görülmüş olduğunu, işlemin muhatabının SEDAŞ değil SEPAŞ olduğunun beyan edilmesi üzerine davalı ismi düzeltilerek iş bu davanın SEPAŞ’a yöneltildiğini, mahkememiz tarafından verilen tedbir kararı sonrasında bu defa davalı SEDAŞ’ın önceki uygulamasının aksine elektriği açma kesme ve enerji sağlama işlerinin kendi işi olduğu iddiası ile hareket etmiş olduğunu ve trafoya varan elektrik hattını ana direkten ayırarak elektriği kestiğini, mahkemenin verdiği tedbir kararının trafoya yapıştırıldığı için trafodan elektrik kesiminin yapılamadığını, SEPAŞ’ın ise enerjinin açık durumda olduğunu, dolayısı ile kendilerinin mahkemenin tedbir kararına uyduklarını beyan ettiğini, SEPAŞ ve SEDAŞ’ın iç içe hizmet veren iki kurum olduğunu, sayaca kadar bütün elektrik dağıtım işlerini ve teknik işleri SEDAŞ’ın yaptığını, abonelik işlemlerini ise SEPAŞ’ın yaptığını, müvekkilinin elektriğini hukuksuz bir şekilde kesme noktasında her iki şirketin birlikte hareket ettiğini, müvekkilinin abonesinden daha önce orada bulunan abone üzerinden kullanılan elektrik borcunun müvekkilinin istenilmesinin hukuksuz olduğunu, davalı SEDAŞ ve birleşmesi istenilen dosyanın davalısı SEPAŞ’ın açıkça mahkeme kararına karşı direndiğini ve tedbir kararını yorumlayarak kendilerince boşluklardan faydalanarak mahkeme kararına uymadıklarını beyanla davanın mahkememizin 2020/380 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, açıkça hukuka aykırı davranan ve ana davadaki tedbir kararınını uygulanamaz hale getiren SEDAŞ aleyhine de tedbir kararı verilerek aboneliğin enerji hattındaki kesme koparma işleminin kaldırılarak aboneye işletmeye elektrik verilmesi yönünde davalı SEDAŞ aleyhine de tedbir kararı verilmesine ve dava neticesi ile ilgili tüm deliller toplanarak maddi tazminat haklarını ayrıca kullanmak üzere hakları saklı tutularak aboneliğin feshi ve aktarımı işleminin iptali ile aboneliğin devam ettiğinin tespit olunması ve enerji sağlama zorunluluğu kapsamında abonelik hizmeti verilmesi ve enerji sağlanması hususunda karar verilmesini ve davalı kurumun kötü niyetinin takdiri ile içerideki teminatlarının her türlü borcu karşılayacak yeterlilikte olduğunun takdiri ile davanın ve tedbir isteminin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2020 tarihli ara kararı ile; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada KABULÜNE, 100100788923 nolu abonelik sözleşmesi gereğince borç, elektrik kaçağı ve toplum sağlığı sebepleri dışında başka nedenlerle elektrik kesintisi yapılmış olması halinde elektrik kesintisine son verilerek elektriğin kullanıma açılması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmiştir.
Davalılar vekillerince tedbir kararına itiraz edilmiş, 25/09/2020 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verilmesi üzerine karara karşı davalılarca istinaf yasa yoluna başvurulmuş, Dairemizin 11/02/2020 tarih 2020/718 E – 2020/763 K sayılı ilamı ile; Mahkeme ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı SEDAŞ vekilinin ve davalı SEPAŞ vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, karar verilmiştir.
Davalı SEPAŞ vekili 30/03/2021 tarihli, davalı SEDAŞ vekili 02/04/2021 tarihli dilekçeleriyle yeniden 21/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.İlk Derece mahkemesince itiraz talepleri duruşmalı olarak değerlendirilmiştir.
Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/07/2021 tarihli ara kararı ile; davalılar vekillerinin ihtiyati tedbirin kaldırılması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Tedbirin kaldırılmasını talep eden davalı SEDAŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme ara kararı hukuka ve hakkaniyete aykırı olup istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, itinaf edilen kararın gerekçesi incelendiğinde mahkemenin somut olay hakkındaki yanılgı neticesinde iş bu kararı vermiş olduğunun açıkça görüldüğünü, zira gerekçe metninin son paragrafında; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının D-100 Flora AVM içinde dükkan sahibi olduğu ve ayrı bir elektrik aboneliğinin bulunduğu, aboneliğin D-100 Flora AVM yönetiminin başvurusu üzerine SEPAŞ tarafından sonlandırıldığı” ifadesine yer verildiğini ve davacının tedbir talebinin kabulünün HMK 389. Maddesinde belirtilen hallere uygun olması nedeni ile müvekkili şirketin itirazını reddettiğini, D-100 Flora AVM (Körfez AVM) içerisinde yer alan dükkanların kendilerine ait bağımsız aboneliğinin olmadığını, D-100 Flora AVM’nin pek çok AVM de olduğu gibi tek bir abonelik üzerinden tüm binanın beslendiğini, aboneliğin AVM yönetimi tarafından açıldığını ve faturanın da yönetim adına düzenlendiğini, AVM yönetimi tarafından kendi iç ilişkilerinde her bir bağımsız bölümün tüketiminin dağıtım şirketinden bağımsız olarak taktıkları kendi kontrollerinde olan sayaçlar vasıtası ile ölçerek tüm bina adına tahakkuk eden tutarın mağazalara bölüştürüldüğünü, bu durumun Körfez 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/30 D.İş nolu dosyasında alınan bilirkişi raporu ile de açıkça ortaya konulduğunu, davacının kendisine ait enerji verilmesini talep edebileceği bir aboneliğinin olmadığını, davacı tarafından haksız olarak iptal edildiği iddia edilen aboneliğin kendilerine ait mağazaya ait abonelik değil AVM binasının tamamına ait abonelik olduğunu, yerel mahkeme tarafından verilen karar ile her ne kadar borç, kaçak kullanım ve kamu düzeni halleri ayrık tutulmuş ise de verilen tedbir kararının haksız uygulamaya neden olacağını, hatta mahkeme kararı vasıtası ile kaçak kullanılmasına olanak sağlanmış olacağını, zira davacının hali hazırda yetki sahibi olan ve abonelik sözleşmesi imzalamış olan AVM yönetimini ve dağıtım ve perakende satış şirketlerini bu karar ile tehdit ederek yetkili olmadığı alanda enerji kullanımını açtırmaya çalıştığını, abonelik sözleşmesi olmaksızın enerji kullanılmasının müvekkili şirketin kaçak kullanım oranını artıracağını, davacı tarafından kullanılan enerjinin bedelinin faturasını ödeyen Türk Vatandaşlarının cebinden çıkmasına neden olacağını, ddavacının enerji verilmesini talep ettiği AVM’nin aboneliği sonlanmış olup halen yeni yönetime ait abonelik sözleşmesinin geçerli olduğunu, Körfez AVM’nin Tütünçiflik/Körfez de bulunan içerisinde pek çok mağazanın bulunduğu bir alan olduğunu, bu alandaki mağazalar tarafından tüketilen elektriğin perakende satış şirketi tarafından AVM yönetimine fatura edilmekte olduğunu, 10293706 tesisat nolu bu kullanım noktasında 06/01/2018 ile 26/07/2020 arasında 100100788923 sözleşme no ile davacı SEYDANLAR İNŞAAT TAAHHÜT VE TİCARET LTD adına faaliyet gösterdiğini, aynı kullanım yerinde 27/07/2020 tarihinde 100102955684 nolu sözleşme ile D-100 FLORA ALIŞVERİŞ MERKEZİ(AVM) adına abonelik kaydı yapıldığını ve halen aktif bir abonelik olduğunu, davacının abone olmadığı bir alanda enerji talebinde bulunmduğunu ve bu durumun mahkeme tarafından korunmak istenen bir hal olamayacağının açık olduğunu, zira davacının eksik ve yanıltıcı bilgi vererek başka bir aboneye ait hakkı ihlal etmek için mahkemeden almış olduğu tedbir kararını kullanmakta olduğunu, bahsi geçen kullanım yerinde aktif olarak halen abone olan D-100 FLORA ALIŞVERİŞ MERKEZİ(AVM)’nin 14/09/2020 ve 14/10/2020 son ödemeli iki adet taksitli toplam 19.185,00 TL borcu bulunduğunu ve tadilat yapılabilmesi için enerji kesintisi talebinde bulunarak aboneliğine enerji verilmemesi talebinde bulunduğunu, ayrıca tedbir isteyenin, elektrik açımı talep ettiği yerde elektrik kesimini gerektiren bir sebep yokmuşçasına, gerçek dışı beyanlarla mahkemeyi yanıltarak, aVM deki yönetim kavgalarına müvekkil şirketi alet ettiği gibi mahkemeyi de alet etmek istediğini, hal böyle iken verilen tedbir kararı ile hangi hakkın korunduğunun anlaşılır olmadığını, davacının davaya konu kullanım yerinden kaynaklı olarak hem dağıtım şirketine hem de perakende satış şirketine borcu olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli teminat alınmadan ara karar kurulmasının HMK 392. maddesine açık aykırılık oluşturduğunu, karara bakıldığında teminata ilişkin hiçbir hüküm ihtiva etmediği gibi, tedbirin teminatsız verildiğinin kabulünde de teminatın neden alınmadığına ilişkin mahkeme tarafından bir gerekçenin de yazılmadığını ileri sürerek, arz ve izah ettikleri nedenlerle duruşma yapılmak sureti ile yapılacak değerlendirme neticesinde istinaf kanun yolu başvurularının kabulüne, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/380 E. Sayılı dosyasında verilen 09/07/2021 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddi yönündeki ara kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tedbirin kaldırılmasını talep eden davalı SEPAŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ni 09/07/2021 tarihli ihtiyati tedbire itirazın değerlendirilmesi ara kararı ile, müvekkili Sepaş Enerji aleyhinde verilen ihtiyati tedbire itirazlarının reddine karar verilmiş olup, hukuka ve hakkaniyete aykırı kararın kaldırılması gerektiğini, tedbir kararının devam etmesinin kararın kaldırılmamasının hukuka aykırılıklara, hukuki belirsizliklere sebebiyet vereceğini, 17/08/2020 tarihli ihtiyati tedbir karan uyarınca; “100100788923 nolu abonelik sözleşmesi gereğince borç, elektrik kaçağı ve toplum sağlığı sebepleri dışında başka nedenlerle elektrik kesintisi yapılmış olması halinde elektrik kesintisine son verilerek elektriğin kullanıma açılması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine” karar verildiğini, Kocaeli 1, Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmekte olan 2018/549 Esas sayılı dosyasında, itirazlarına konu işbu ihtiyati tedbir kararında yer alan 100100788923 nolu abonelik sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptaline karar verildiğini, söz konusu ihtiyati tedbir kararında yer alan abonelik sözleşmesi mahkeme karan ile iptal edildiğinden ve lehine tedbir kararı verilen Seydanlar firması adına kayıtlı bir abonelik sözleşmesi bulunmadığından, ihtiyati tedbir kararının müvekkili şirket tarafından nasıl uygulanacağı hususunun açıklığa kavuşturulmaya muhtaç olduğunu, her ne kadar 09.07.2021 tarihli ara kararda, henüz 2018/549 esas sayılı dosyada verilen kararın kesinleşmemiş olması gerekçe olarak belirtilmiş ise de, HMK’nım 391. maddesinin 2. fıkrasının c bendi uyarınca, ”ihtiyati tedbir kararında tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiğinin yazılı olduğunu, bu şartlar altında, mevcut olmayan bir sözleşmeye ilişkin tedbir kararının ne şekilde uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu, davacı Seydanlar tarafından kötü niyetli olarak bu belirsizlikten faydalanıldığını, ayrıca 22.02.2021 ve 30.03.2021 tarihli dilekçelerinde, mahkemece ihtiyati tedbirin kaldırılması taleplerinin reddi halinde, tedbirin yeniden gözden geçirilerek değiştirilmesini talep etmiş olmalarına rağmen, mahkemece bu hususta karar kurulmadığını, söz konusu ihtiyati tedbirin, ilgili adreste elektrik tüketen davacı tarafından kullanılan elektriğin ücreti ödendiği müddetçe, elektrik kesintisi yapılmaması amacıyla tesis edildiğini, fakat ihtiyati tedbirin, iptal edilmiş bir abonelik sözleşmesine atıfla oluşturulmuş olduğu için, lafzı yorum ile tedbir karan gerekçe gösterilerek, söz konusu adreste tüketilmeye devam edilen elektriğe ilişkin herhangi bir ödeme yapılmamasına rağmen, elektrik kesintisi yapılması durumunda müvekkili şirket yetkililerinin tedbire muhalefet suçlaması ile karşı karşıya kalmasının söz konusu olduğunu, çünkü tedbir karannda belirtilen 100100788923 nolu abonelik sözleşmesi halihazırda mevcut olmadığından, şuan tüketilen ve ödenmeyen elektrik borçlarının söz konusu AVM binası için akdedilen yeni abonelik sözleşmesi (sözleşme no: 100102955684) kapsamında doğduğunu, davacının ihtiyati tedbir kararında belirtilen 100100788923 nolu abonelik sözleşmesi (davacı Seydanlar adına olan ve iptal edilen abonelik sözleşmesi) kapsamında borçlan bulunmadığından bahisle ilgili adreste elektrik kesintisi yapılamayacağı iddiasıyla mevcut ihtiyati tedbiri kötüye kullanmakta olduğunu, ilgili adreste dükkan sahibi olan ve halihazırda elektrik tüketen davacının da Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca, payına düşen oranda borçtan sorumlu olduğunun açık olduğunu, Nitekim Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/30 D.İş sayılı dosyasında yer alan bilirkişi raporuyla davacı Seydanlar firmasının işbu dava konusu adreste tüketilen kaçak elektrik borcundan sorumlu olduğu kısmın hesaplandığını ve Körfez 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/30 D.İş sayılı dosyasının işbu dava dosyasına celp edildiğini, gelinen noktada davacı Seydanlar’ın, kendi payına düşen miktar kadar elektrik faturası ödemesi yapması ve ihtiyati tedbiri kötüye kullanmadıklarını ispat etmesi gerektiğini, aksi halde, dosya kapsamında pek çok defa hem yazılı hem de sözlü olarak ilgili adreste dükkan sahihi olduklarını, elektrik tükettiklerini beyan eden fakat herhangi bir ödeme yapmayan davacının kötü niyetli olduğu ve ihtiyati tedbiri kötüye kullandığı tespiti ile ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, bilindiği üzere, HMK madde 390/3 uyarınca, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığının yaklaşık olarak ispat etmesinin beklendiğini, fakat, yaklaşık ispattan sadece ihtiyati tedbir talebinde bulunan taraf değil, karşı tarafın da yararlanması gerektiğini, aksi takdirde ihtiyati tedbir talebinde bulunan taraf lehine menfaat dengesinin bozulmuş olacağını, ancak, davacı tarafından ilgili adreste dükkan sahibi oldukları ve dolayısıyla elektrik tükettikleri beyan edilmesine ve fakat hiçbir elektrik faturası ödenmemesine ve mevcut tedbir karannda belirtilen abonelik iptal edilmesine rağmen mahkemece itirazlarının reddedildiğini, bu yönüyle müvekkili şirket ile davacı Seydanlar arasındaki menfaat dengesinin davacı lehine olacak şekilde aşırı ölçüde bozulduğunu, haksız ihtiyati tedbirin davacı tarafından kötü niyetli olarak kullanılması ve her ay düzenli tüketim yapıldığı halde, elektrik faturalarının ödenmemeye devam edilmesi nedeniyle, müvekkili şirket açısından katlanılması güç bir durum oluştuğunu, ayrıca, HMK madde 392 hükmü uyarınca, “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adî i yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.” hükmü uyarınca davacı Seydan lar tarafından teminat gösterilmesi gerekmekte iken, mahkemece davacı taraftan teminat talep edilmediğini ve neden teminat talep edilmediği konusunda herhangi bir gerekçe de belirtilmediğini, tedbir kararının bu yönüyle de taraflar arasındaki menfaat dengesi davalı müvekkili aleyhine aşın ölçüde bozmakta olup kanuna da aykırı olduğunu, dilekçeleri ekinde sunulan fatura ve ödeme listesinden de görüleceği üzere, ilgili adreste davacı Seydanlar tarafından kullanılan elektriğe istinaden her ay ortalama 12.540-TL elektrik tüketimi yapıldığını, fakat ekte dökümünü ibraz ettikleri üzere, yaklaşık 1 yüdır itirazlarına konu tedbir kararının kötüye kullanımı suretiyle hiç fatura ödenmediğini, bu sebeple mahkemece davacıdan, aylık ortalama tüketim tutarının davacının payına düşen kadarı (bkz. Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/30 D. İş sayılı dosyasında alman bilirkişi raporu) ile davanın sona ermesi beklenen sürenin çarpımı neticesinde belirlenecek miktarda uygun bir teminat gösterilmesinin talep edilmesi gerektiğini, işbu ihtiyati tedbir kararının taraflar arasındaki menfaat dengesini davacı lehine bozduğu ve müvekkili şirket açısından katlanılması güç bir durumun oluştuğunun ortada olduğunu, menfaatler dengesini gözeterek işbu dilekçe ve eklerinde ibraz ettikleri bilgi ve belgelere istinaden, söz konusu ihtiyati tedbirin kaldırılması taleplerinin reddine dair verilen ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ve ihtiyati tedbire itirazlarının kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine itiraz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.nın 389.maddesinde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklanmıştır.
6100 Sayılı HMK md.391’e göre; Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. İhtiyati tedbir kararında; İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği, talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği yazılır. İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.
Buna göre somut dosyada; borcun varlığının ya da yokluğunun ve borç var ise davacının bu borçtan sorumlu tutulup tutulmayacağı hususu yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacaktır. Ayrıca tedbirin devamından zarar görecek taraf yoktur. Tedbirin teminatsız olarak verilmesine kanunen bir engel bulunmamakta, mahkemenin bu takdirini hatalı olarak kullandığı yönünde de dosyada somut bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, mahkemece tedbirin kaldırılmasına yönelik yapılan itirazlara ilişkin verilen red kararında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Mahkeme ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı SEDAŞ vekilinin ve davalı SEPAŞ vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Peşin alınan harçlar yeterli olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalıların istinaf aşamasında yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı
¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸