Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/87
KARAR NO : 2022/154
KARAR TARİHİ : 08/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 27/07/2017
KARAR TARİHİ : 28/09/2020
NUMARASI : 2018/338 Esas – 2020/367 Karar
DAVACI : BURSA ÇİMENTO FABRİKASI A.Ş. -…-
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
DAVALI :SAKARYA ELEKTRİK PERAKENDE SATIŞ A.Ş. – … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklı tazminat
KARARIN YAZIL.TARİH : 15/02/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/338 Esas – 2020/367 Karar
sayılı hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Bursa Çimento Fabrikası AŞ.’nin Kestel’de faaliyet gösteren, çimento üreten halka açık bir şirket olduğunu, faaliyeti konusu gereği oldukça yüksek miktarlı elektrik tüketimi ile üretim yaptığını, davalı Sakarya Elektrik Perakende Satış AŞ.’nin ise kamusal otorite olan EPDK’dan lisanlı toptan ve perakende elektrik tedarik şirketi olduğunu, halka açık bir şirket olan müvekkilinin 01/10/2016-30/09/2017 dönemi elektrik tedariki için teklif toplandığını, davalının ihalede en uygun teklifi vermek suretiyle 25/08/2016 tarihinde 01/10/2016-30/09/2017 tarihleri arasında 1 yıl süreyle sabit fiyat ile müvekkiline elektrik tedariki sağlama yükümlülüğü altına girdiğini, müvekkili şirketin davalı tarafından düzenlenmiş bütün faturalarının eksiksiz ödendiğini, sözleşmeden doğan tüm edimlerini tam olarak yerine getirdiğini, davalı Sakarya Elektrik Perakende Satış AŞ’nin 10/01/2017 tarihli yazıları ile müvekkili ile akdedilen ve o tarihte yürürlükte bulunan sözleşmeye aykırı bir şekilde “fiyat artışı” talep ettiğini, bu yazıya 23/01/2017 tarihli yazıları ile cevap verilerek 30/09/2017 tarihine kadar sözleşmede belirlenmiş sabit fiyattan enerji alımına devam edeceklerinin bildirildiğini, davalının 24/01/2017 tarih ve TR20.CEO.01 sayılı yazısı ile fiyat artışı talebinde ısrar ettiğini ve bu hususta 3 gün içinde olumlu dönüş olmadığı takdirde sözleşmenin feshedilerek çıkış tarihi itibari ile son kaynak tarifesine göre çıkışın yapılacağını bildirdiğini, davalı ile müvekkili şirket arasındaki sözleşmeye göre enerji tedarik süresinin 01/10/2016 tarihinde başlayıp 30/09/2017 tarihinde sona erecek şekilde 12 ay olduğunu, yani davalının 30/09/2017 tarihi de dahil enerji tedarikinin ifasının zorunluluğunun devam ettiğini, bahsi geçen iki bildirim ve sonrasında davalı SEPAŞ’ın tek taraflı işlemi ile fiilen sözleşmeyi sona erdirip feshetmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi elektrik tedarik edemez hale geldiğini, görevli tedarik şirketinin portföyüne düşerek ciddi anlamda zarara uğradığını, müvekkilinin maliyetlerinin önemli bir kısmını elektrik giderlerinin oluşturduğuu, elektriği kendisi için o dönemde en uygun fiyatı teklif eden davalı şirket ile elektrik tedarik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme dönemi olan 12 aylık süre için üretim, fiyat ve satış planlamalarında sözleşme fiyatına göre oluşacak elektrik maliyetleri gözönünde tutulduğunu ve bu durumun bir takım ticari kararlarını da etkilediğini, davalının sözleşmeye aykırı ve haksız olarak sözleşmeyi tek taraflı feshi nedeniyle müvekkili şirketin 2017 Mart ayında portföyüne düştüğü görevli tedarik şirketine KDV dahil fazladan 201.795,49 TL., Nisan ayı için KDV dahil 142.360,22 TL., Mayıs ayı için 284.963,96 TL ve Haziran ayı için 167.816,99 TL,ödeme yapmak zorunda kaldığını ve faiz hariç 796.936,66 TL.zarara uğradığını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 796.936,66 TL.’sının fatura ödeme günlerinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep v edava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin işbu davada yetkisiz olduğunu, Elektrik Satış Sözleşmesinin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 14.maddesi ile tarafların Kocaeli Mahkemelerini yetkilendirdiği dikkate alınarak, davanın esasına girilmeksizin yetkisizlik kararı verilmesinin hukuken zorunlu olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında 25 Ağustos 2016 tarihli Elektrik Satış Sözleşmesinin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 14.maddesi ile sözleşmenin uygulanmasından doğacak anlaşmazlıkların çözömünde Kocaeli Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun hükme bağlandığını, müvekkili şirketin merkezinin Kocaeli’nde bulunan ve Kocaeli Ticaret Siciline kayıtlı bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin akdi yükümlülüğünü yerine getirmediği iddialarına dayanan bir tazminat davası olduğu gözetilerek, genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu düzenleyen HMK’nun 6.maddesinin açık hükmü uyarınca yine müvekkili şirketin merkezindeki Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde ikame edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin elektrik satış sözleşmesini feshetmesinin haklı ve hukuka uygun olduğunu, Elektrik Satış Sözleşmesinin 8.maddesinin 5.bendinin enerji satış fiyatını etkileyen nedenlerin varlığı halinde müvekkili şirkete fiyat ayarlaması yapılması talep hakkı verildiğini, müvekkili şirketin bu akdi hakkı çerçevesinde davacı tarafa fiyatların yeni duruma ayarlanması için teklifler sunduğunu, bu makul tekliflere hiç bir haklı neden olmaksızın davacının onay vermediğini ve karşı teklifte dahi bulunmadığını, ancak bundan sonra Elektrik Satış Sözleşmesinin 13.maddesinin (E) bendi çerçevesinde müvekkili şirketin hukuken başka çare kalmadığından akdi zorunlu olarak feshettiğinin tartışmasız olduğunu, elektrik satış sözleşmesi kapsamındaki ediminin “sürekli edim” teşkil eden müvekkili şirketin aşırı ifa güçlüğü sebebi ile akdi derhal feshetmesinin, feshe ilişkin akdi düzenlemelerin yanısıra, BK’nun 138.maddesi kapsamında da kanuni hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin Temmuz, Ağustos 2016 döneminde tüm piyasa koşullarını basiretli bir tacir olarak değerlendirerek elektrik enerjisi satılmasına ilişkin teklifini davacı yana sunduğunu, taraflarca müzakere edilen bu teklif çerçevesinde müvekkili şirket ile davacı arasında elektrik satış sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdi ilişkinin kurulmasından kısa bir süre sonra dünyada tüm enerji piyasalarını derinden etkileyen gelişmeler yaşandığını, önceden öngörülmeyen, öngörülmesi mümkün de olmayan, tarafların hesaba katmalarının beklenemeyeceği olağanüstü durumların ortaya çıkması ile Elektrik Satış Sözleşmesi hükümleri ile tarafların edimleri arasında kurulan dengenin alt üst olduğunu beyanla, öncelikle Elektrik Satış Sözleşmesinin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 14.maddesi ile tarafların Kocaeli Mahkemesini yetkilendirdiği dikkate alınarak, yetkisiz Mahkemece davanın esasına girilmeksizin HMK’nun 19.maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmesine, müvekkili şirketin kontrolünde olmayan, müvekkilinden kaynaklanmayan ve müvekkilince önceden hesaba katılmasının da mümkün bulunmayan BOTAŞ Doğalgaz kısıtlamalarının, ABD dolarındaki olağanüstü yükselmeler ve YEKDEM birim maliyetleri, PTF maliyetlerindeki olumsuz değişiklikler sebebi ile edimin ifasının müvekkili şirket açısından güçleştiğini, müvekkilinin edimi ile davacı edimi arasında sözleşme ile kurulan denge ortadan kalktığından, işlem temeli çökerek sözleşmenin müvekkili şirketin zararına sebebiyet verecek hale geldiğinden Elektrik Satış Sözleşmesi’nin 8.maddesinin 5.bendi ve 13.maddesinin (e) bendi uyarınca akdin feshi akdi düzenmelere ve aynı zamanda TBK’nun 138.maddesine uygun olduğundan, haksız davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; halka açık bir şirket olan müvekkili, yüksek miktarlı elektrik enerjisi kullanan, üretim maliyetinin %40’ı enerjiden kaynaklanan bir çimento fabrikası olduğunu, 01.10.2016-30.09.2017 dönemi elektrik tedariki için teklif toplamış, davalı ihalede en uygun teklifi vermek sureti ile 25.08.2016 tarihinde, 01.10.2016-30.09.2017 tarihleri arasında 1 yıl süreyle sabit fiyat ile müvekkile elektrik tedariki sağlama yükümlülüğü altına girdiğini, müvekkili şirket davalı tarafından düzenlenmiş bütün faturaları eksiksiz ödemiş olup, sözleşmeden doğan tüm edimlerini tam olarak yerine getirdiğini, daha düşük maliyetli değişken fiyatlı teklifler olmasına rağmen müvekkil sabit fiyat olması ve yıllık maliyetlerini ve tüm projeksiyonlarını daha sağlıklı yapabilmek adına bu sözleşmeyi tercih ettiğini, davalı Sakarya Elektrik Perakende Satış A.Ş. 10.01.2017 tarihli yazıları ile müvekkili ile akdedilen ve o tarihte yürürlükte bulunan sözleşmeye aykırı bir şekilde “fiyat artışı” talep ettiğini, bu yazıya 23.01.2017 tarihli yazımızla cevap verilerek 30.09.2017 tarihine kadar sözleşmede belirlenmiş sabit fiyattan enerji alımına devam edeceğinin bildirildiğini, davalı, 24.01.2017 tarih ve TR20.CEO.01 sayılı yazısı ile de fiyat artışı talebinde ısrar etmiş ve bu hususta 3 gün içinde olumlu dönüş olmadığı taktirde sözleşmenin feshedilerek, ilk çıkış tarihi itibarı ile son kaynak tarifesine çıkışın yapılacağını bildirdiğini, 06.02.2017 tarihli e-mail ile mart dönemi için EPİAŞ çıkış işlemlerinin 03.02.2017 tarihinden önce yapıldığının davalı tarafından bildirilmesi üzerine, davalının sözleşmeye ve mevzuata aykırı, haksız ve tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetmiş olduğu, tüm haklarımızın saklı tutulduğu noter vasıtası ile ihbar edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı ve haksız olarak sözleşmeyi tek taraflı feshi nedeniyle müvekkili şirket 2017 mart ayında portföyüne düştüğü görevli tedarik şirketine KDV dahil fazladan 201.795,49 TL., Nisan ayı için KDV dahil 142.360,22.TL, Mayıs Ayı için 284.963,96TL ve Haziran ayı için 167.816,99 TL ödeme yapmak zorunda kalmış ve faiz hariç 796.936,66 TL zarara uğradığını, raporda, yer alan tespit ve kanaatlerin ne şekilde oluşturulduğuna ilişkin hiçbir gerekçeye yer verilmediğini, yukarıda yer verilmiş olunduğu üzere, piyasadaki fiyat artışları ve dövize bağlı fiyat farklılıklarının öngörülemeyeceği ve fiyat artışında davalı tarafı haklı olduğu tespitleri yapılırken hangi kriterlerin dikkate alındığı söz konusu belirlemelerinin gerekçelerinin ne olduğu raporda açıklanmadığını, bu hususta yapılacak değerlendirmeler yargılamanın ve bilirkişi incelemesinin temelini oluşturduğunu, önemi sebebi ile bu hususlar ara kararda özellikle belirtildiğini,
ancak sayın bilirkişiler tarafından raporun içeriğinde bu hususlar hiç irdelenmeksizin yalnızca sonuç kısmında bir kanaat bildirilmiş olması raporun eksik inceleme ve hatalı değerlendirmenin ürünü olduğu iddialarının haklılığını kanıtladığını,
bunun yanı sıra bilirkişi raporu gerekçesiz olması sebebi ile üst mahkeme denetimine elverişli olmaktan son derece uzak olduğunu,
tek başına bu husus dahi basitli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalı şirketin fiyat artışı talebi ve sonrasında geçekleştirilen haksız ve tek taraflı feshin kötü niyetli olduğunun en belirgin göstergesi olduğunu, ancak raporda bu husus değerlendirme dışı bırakılarak müvekkil şirket aleyhine bir durum yaratıldığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile bilirkişi raporunda yer alan hatalı tespit ve değerlendirmeler somut olayın özelliklerine de açıkça aykırılık içerdiğini, yine bilirkişi raporunda bir diğer öngörülemeyecek durum olarak nitelendirilen ‘botaş’ın doğalgaz ile elektrik üreten, elektrik santrallerinin doğal gazını kısması’ sadece bu yıla özgü bir durum değildir. kaldı ki bir kısım elektrik tedarik şirketleri, sözleşmelerini fesih yoluna gitmemiş; ande vefa ilkesine ve EPDK’nın uyarısına bağlı kalarak sözleşmelerini devam ettirdiğini, bu husus fiyat artışı teklifi ve geçekleştirilen tek taraflı feshin kötü niyetli olduğuna ilişkin iddiaların haklılığını kanıtladığını, kanunun açık düzenlemesine rağmen bilirkişilerin bu düzenlemeye aykırı tespitlerinin kabulünün mümkün olmadığını,
yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bilirkişilerin olağanüstü hal olduğuna kanaat getirdiği gelişmelerin ise elektrik tedarik şirketi olan davalının her zaman öngörebileceği/ öngörmesi gerektiği hususlar olduğu açık ve net olduğunu,
yine, önemle belirtmek isteriz ki hmk’nın amir hükümleri gereği, bilirkişinin görevi, mahkemenin kendisinden istenen hususlarda raporunu düzenlemesi olduğunu, ancak itirazlarımıza konu bilirkişi raporunda, mahkemenin talep ettiği hususların bir kısmı eksik ve hatalı olarak incelenmiş ise de ara kararda açıkça yer almasına karşın ‘değişikliklerin davalıdan ifasının istenmesi dürüstlük kurallarına aykırı düşecek şekilde borçlu aleyhine değiştirip değiştirmeyeceği` konusunda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, bilirkişiler mahkemenin talebini yerine getirmeyerek görevlerini yerine getirmediklerini; yargılamanın uzamasına sebep olarak usul ekonomisine açıkça aykırılık hareket ettiklerini, bilirkişi raporu bu yönü ile mahkeme ara kararına ve hukukun temel ilkelerine de açıkça aykırılık içerdiğini, bilirkişi raporunda davalının basiretli bir iş adamı gibi davranma ve ahde vefa ilkelerinden hiçbir surette bahsedilmemiş; bu konu görmezden gelinmiştir. TTK gereği basiretli bir işadamı gibi davranması gereken davalı, sözleşmeyi haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak feshederek müvekkilin zarara uğramasına sebep olduğunu, dosya içerisindeki en önemli belge bilirkişiler tarafından yok sayılarak görmezden gelindiğini, açıklanan ve re’sen gözetilecek sebepler ile,
tehir-i icra kararı verilmesine,
incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, duruşma gününün tarafımıza tebliğine,
istinaf başvurusunun kabulü ile somut olayın özelliklerine aykırı hatalı nitelendirme ve eksik inceleme neticesinde verilen Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/338 Esas 2020/367 Karar sayılı 28.09.2020 tarihli kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca, sürekli edimli sözleşmelerde yer alan uyarlama hükümlerinin varlığı halinde, kanuni düzenlemelere bakılmasına gerek dahi olmadığını, somut olayda tacir olan tarafların akdettiği sözleşme ile müvekkili şirket’e olağanüstü halin varlığı halinde tek taraflı fesih hakkı tanınmış olduğundan, müvekkilimizin feshi haklı ve hukuka uygun olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, sözleşme’de bu yönde bir hüküm olmasa idi dahi, müvekkili şirket’in TBK’nun 138. maddesi uyarınca fesih hakkını haiz olduğu tartışmasız olduğunu, müvekkilimizin haklılığı, dava dosyasında mübrez iki ayrı bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davacı yanın 23.11.2020 tarihli istinaf dilekçesine karşı cevapları sunar, gerçekleştirilen fesih işlemi, sözleşme’ye, TBK’nun 138. maddesine ve hukuka uygun olduğundan, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmalı olarak yapılmıştır.
Davacı; davalı ile 1.10.2016-30.9.2017 dönemleri arası bir yıl süreyle sabit fiyat ile elektrik enerjisi tedariki sözleşmesi imzaladıklarını, davalının 10.1.2017 tarihli ve sonraki yazışmalar ile sözleşmeye aykırı şekilde fiyat artışı talep ettiğini, bu talebin müvekkili şirket tarafından kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, bunun üzerine 2017 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında davalı ile yapılan sözleşmeye göre olması gereken miktara göre dava dışı Limak firmasına ödemek zorunda kaldığı fazladan ödenen 796.936,66 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiş,
Davalı; sözleşmenin 8.5 ve 13.2 maddeleri ve TBK. 138. Maddesindeki aşırı ifa güçlüğü düzenlemesi kapsamında enerji fiyatlarını etkileyen ve sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülemeyen döviz kurlarında ani ve hızlı yükselişler, piyasa takas fiyatı artışı, YEKDEM birim maliyetlerinin artması ve hava şartlarındaki olumsuzluklara bağlı doğalgaz arzında sıkıntı nedeniyle Ocak 2017 tarihi itibariyle fiyat artışı yönünden revizyon yapılması gerektiğini davacıya bildirdiklerini, yapılan müzakerelerde davalıyla uzlaşılamadığını, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalı tarafın Botaş’ın doğalgaz ile elektrik üreten, elektrik santrallerinin doğalgazını kısması ve Amerikan dolarındaki artışın sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve ön görülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumlar olduğu, sözleşmenin 8.5 ve 13.2 maddeleri ile TBK. 138. Maddesi kapsamında davalı lehine uyarlama koşullarının oluştuğu ve dolayısıyla davalının akdi feshetmekte haklı olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece toplanan delillere göre; taraflar arasında 1.10.2016-30.9.2017 dönemleri arası bir yıl süreyle sabit fiyat ile elektrik enerjisi tedariki sözleşmesi imzaladığı, akdin devamı sırasında davalının 10.1.2017 tarihli ve sonraki yazışmalar ile fiyat artışı talep ettiği, bu talebin davacı şirket tarafından kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır. Uyuşmazlık; davalının akdin feshi için öne sürdüğü sebeplerin sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü durumlar olup olmadığı ve bu kapsamda akdin feshinin haklı olup olmadığı noktasındadır. Bu yönde mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarına göre, davalı tarafın Botaş’ın doğalgaz ile elektrik üreten, elektrik santrallerinin doğalgazını kısması ve Amerikan dolarındaki artışın sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve ön görülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumlar olduğu, öte yandan, sözleşmenin 13.2.maddesinin e bendi uyarınca olağanüstü haller sonucu oluşan yeni şartlar nedeniyle sözleşmenin feshi halinde davacının tazminat talebinde bulunamayacağının taraflar arasında kararlaştırılmış bulunması yönündeki değerlendirmelere göre davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davalı tarafın Botaş’ın doğalgaz ile elektrik üreten, elektrik santrallerinin doğalgazını kısması ve Amerikan dolarındaki artışın sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve ön görülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumlar olduğu gerekçesiyle davalının akdi feshetmekte haklı olduğu değerlendirilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin sabit fiyat üzerinden bir yıl gibi kısa süreli olması, döviz kurlarındaki artışın ve mevsimsel olarak doğalgaz arzının kısılması olgularının bir yıllık sözleşme süresi içinde bir elektrik tedarikçisi ve tacir olan davalı tarafından öngörülebilir nedenler olduğu, bu nedenle bu yöndeki gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan davalının akdin devamı sırasında aşırı ifa güçlüğü gerekçesiyle fiyat artışı talebinde bulunmasının sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ve sözleşme serbestisi ilkelerine uygun olmadığı, TBK.138 maddesi kapsamında sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumunun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gerekeceği, oysa, yukarıda açıklandığı üzere somut dosyada uyarlama koşullarının oluşmadığı ve dolayısıyla davalının akdi feshetmekte haksız olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacının gerçek zararının belirlenmesi yönünde dairemizce duruşma açılarak bilirkişi kurulundan ek rapor aldırılmıştır. Alınan rapor uyarınca, davacı tarafından feshedilen sözleşme dönemi içerisinde 2017 yılı Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında davalı ile yapılan sözleşmede olması gereken miktara göre dava dışı Limak firmasına ödemek zorunda kaldığı fazladan ödenen bedelin 796.936,66 TL olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, davacının dava dışı firmadan sözleşme döneminde aldığı enerji bedelinin ulusal enerji tarife fiyatı olması karşısında davacının davalı aleyhine zararın artmasına neden olan davranışının da bulunmadığı değerlendirilmiş, neticeten sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının fazladan ödemek zorunda kaldığı 796.936,66 TL enerji bedelinin davalı daha önceden temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinde işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi yönünde davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2018/338 E – 2020/367 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
2-Davacı tarafın davasının KABULÜ ile; 796.936,66 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 54.438,74 TL karar ve ilam harcından peşin alınan harçların mahsubu ile bakiye 40.829,05 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
4-Davacı tarafından yapılan 13.609,69 TL harç masraflarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 292,25 TL posta masrafları ile 4.200,00 TL bilirkişi masrafları olmak üzere toplam 4.523,65 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 38,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan miktar üzerinden hesaplanan 56.896,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi bakımından;
9-Davacının başvurusu yerinde görüldüğünden yatırılan 54,40 TL karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
10-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL başvuru harcı ile 178,50 TL posta masrafları, 750,00 TL bilirkişi masrafları toplamı olmak üzere 1.077,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan 16,50 TL yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
12-İstinaf incelemesinin duruşmalı yapılması ve birden fazla celse açılması nedeniyle AAÜT gereği hesaplanan 5.100 TL istinaf vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ilgili Hukuk Dairesi nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.08/02/2022
*
…
Başkan …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Katip …
¸e-imzalı
¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸