Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/774 E. 2021/925 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/774 – 2021/925
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/774
KARAR NO : 2021/925
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2019/1099 Esas, 2021/261 Karar

DAVACI : DİLOVASI ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ..
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ENDEMİX DOĞAL MADDELER ANONİM ŞİRKETİ -.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Abone Sözleşmesine Dayalı Atık Su Fatura Bedelinin Tahsili Talebi İle Başlatılan Takibe Vaki İtirazın İptali

KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2021

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1099 Esas, 2021/261 Karar sayılı dosyasından verilen 24/03/2021 tarihli karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; OSB tüzel kişiliklerinin harçtan muaf olduğunu, davalı şirketin müvekkili DOSB sınırları içerisinde arsa sahibi olup üretim yaptığını, müvekkilinin OSB bünyesinde faaliyet gösteren ve üretimde bulunan katılımcıların atık sularını arıtabilmek maksadıyla bir Atıksu Arıtma Tesisi kurduğunu ve 2010 yılında faaliyete geçirdiğini, OSB bünyesinde yer alan katılımcıların altyapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorunduğu olduğunu, davalı şirket ile müvekkili DOSB arasında “DOSB Atıksu Abone Sözleşmesi” imzalandığını, anılan sözleşme gereğince davalının DOSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarjı Talimatnamesi’ne uymakla yükümlü olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, atıksuların kirlilik değerlerinin limit değerlerin üzerinde olması durumunda ön arıtma yapılması gerektiğini, talimatnamede belirtilen kirlilik değerlerinin üzerinde kirliliğe sahip atık suların deşarj edilmesi halinde KÖB (Kirlilik Önlem Bedeli) uygulanacağı ve atık su faturasının bu duruma göre düzenleneceğini, davalı firmada 05.03.2019 tarihinde üretim hattında meydana gelen bir kaza neticesinde DOSB yağmur suyu hattına tamamen davalının kusuru ile kirli hammadde karıştığını, yapılan analizde atık suyun kirli olduğunun tespit edildiğini, davalı şirket aleyhine talimatnamenin 18.maddesi uyarınca kirlilik önlem bedeli uygulandığını, davalı tarafın 31.03.2019 tarihli faturayı ödediğini, davalı şirkete gerekli uyarıların yapılmasına rağmen 09.04.2019 tarihinde yağan yağmur neticesinde drenaj hattında renklenme meydana geldiğini, alınan anlık numune üzerinden yapılan analiz neticesinde KOİ, AKM, yağ-gres, azot, renk, fosfor, demir değerlerinin limitlerin çok üzerinde tespit edildiğini, talimatnamenin 6.maddesinin 2.fıkrasının 2. kere ihlal edilmiş olması nedeniyle talimatnamenin 18.maaddesi uyarınca davalı şirkete 2.kez 2 kat kirlilik önlem bedeli uygulandığını, davalı şirketin atıksu bacasından 16.05.2019 tarihinde rutin denetim çerçevesinde alınan numuneye ilişkin yapılan analiz sonucunda davalı şirket tarafından deşarj edilen atık suyun KOİ değerinin limitlerin üzerinde olması nedeniyle talimatnamenin 18.maddesi uyarınca kirlilik önlem bedeli uygulandığını, numune alma tutanağı incelendiğinde davalı şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu ve şahit numune talep edilmediğinin görüleceğini, 2012-2013 yıllarına ilişkin olan Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/2 E. ve 2013/228 E. sayılı dosyalarında yapılan yargılamalarda mahkemece KÖB uygulanabileceğinin hüküm altına alındığını ve kararların Yargıtay onamasından geçtiğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalının Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/41603 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının harçtan muaf olmadığını, harç ödenmemesi nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının 07.05.2019 tarihli yazısında müvekkilinin yağmur suyu kanalına bağlantı noktasından 09.04.2019 tarihinde numune alındığını, alınan numunenin analiz sonucunda 13.12.2017 tarihli talimatnamenin 6/2. Maddesinin ihlal edildiğinin tespit edildiğini belirterek talimatnamenin 18.maddesi gereğince müvekkiline 2.kez KÖB uyguladığını bildirmek suretiyle 07.05.2019 tarihli kirlilik önlem faturasını düzenlediğini, ayrıca aynı konuya ilişkin 31.05.2019 tarihli çevre faturası düzenleyerek bu fatura içerisinde de yaptırdığı analiz bedelini ve yine KOİ adı altında bedel tahsil ettiğini, oysa ki yağmur suyu kanalına davacının iddia ettiği gibi mükerrer atıksu deşarjı söz konusu olmadığını, davaya konu olmayan 31.03.2019 tarihli faturaya konu olayın 04.03.2019 tarihinde üretim alanında siyah havuç süspansiyonu içeren ürün tankının yüksekten düşme sonucu patlaması ve ürünün üretim alanına dağılması kazasında ürünün yağmur suyu kanalının bulunduğu alana da yayılmasının engellenememesi şeklinde oluştuğunu, ancak hemen akabinde ürün dökülen hat yıkanarak boyalardan arıtıldığını ve yıkama sularının vidanjör ile çekilerek yağmur hattına dökülmesinin engellendiğini, bundan sonrasında da herhangi bir kaza durumu veya ihtiyaç durumunda vana açılarak kontrollü bir şekilde yağmur hattı su toplama deposuna yönlendirilip vidanjör ile çektirilecek düzenleme yapıldığını, bu alınan önlemler ve yapılan işlemlerin davacıya 13.03.2019 tarihli yazı ile bildirildiğini, bu tedbirlerin alınmasından sonra da yağmur hattına atıksu karışmasının söz konusu olmadığını, davaya konu olayda davacının iddia ettiği gibi yağmur atıksuyu kanalına tesis atık suyu deşarjı söz konusu olmadığını, aşırı yağış nedeniyle baca drenaj alanlarına giren yağmur suyu söz konusu olduğunu, bu durumun hızla giderilmesi için müvekkili tarafından gerekli önlemlerin alındığını ve kollektör uygulamasının başlatıldığını, ancak davacının bu uygulamanın tamamlanabilmesi için makul ve objektif bir süre tanımadan hukuka aykırı olarak ikinci kez mükerrerlik iddiası ile iki katı tutarında KÖB faturası düzenlediğini, davacının kirlilik önlem bedeli adı altında müvekkiline ceza uygulamaya veya fatura düzenlemeye yetkili olmadığını, davacının 07.05.2019 ve 31.05.2019 tarihli faturalara konu ettiği gibi bir gideri, harcaması, verdiği bir hizmeti ya da ödemesi olmadığını, müvekkilinin davacıya bir borcu bulunmadığını, mükerrerlik söz konusu olmadığından iki kat ceza veya KÖB uygulamasının hukuka aykırı olduğunu, davacının dayanak yaptığı DOSB Atıksu Abone Sözleşmesinin karşılıklı müzakere ile yapılmadığını, sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu iddia edilen talimatnamenin hukuki geçerliliği bulunmadığını, analizler ve sonuç değerlendirmelerinin objektif ve konusunda uzman birimlere yaptırılması gerektiğini, davacının 6183 sayılı Kanun 51.maddesi kapsamında faiz talebinin yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin hukuka uygun olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine, icra takibinin iptaline, davacının haksız ve kötü niyetle başlattığı icra takibi nedeniyle %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/41603 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 106.200,00.-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte devamına, takip konusu alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının, DOSB yolu üzerindeki yağmur suyu kanalına bağlantı noktasından 09.04.2019 tarihinde aldığı numunenin analiz sonucunda 13.12.2017 tarihli Dilovası OSB Atıksuların Kanalizasyona Dejarjı Talimatnamesinin 6/2. Maddesinin ihlal edildiğinin tespit edildiği iddiası ile müvekkili davalıya Talimatnamenin 18. Maddesi gereği 2. kez ve 2 kat tutarında Kirlilik Önleme Bedeli uygulandığını bildirmek suretiyle 07.05.2019 tarih ve PYS2019000000768 numaralı Kirlilik Önleme Bedeli faturası düzenlediğini, davacının ayrıca aynı konuya ilişkin 31.05.2019 tarih ve PYS2019000000922 numaralı Çevre Faturası düzenleyerek bu fatura içerisinde de yaptırdığı analiz bedelini ve yine KOİ adı altında bedel tahsil ettiğini, bu fatura bedelinin müvekkili tarafından davacıya ödendiğini, müvekkili davalının yağmur suyu kanalına davacının iddia ettiği gibi 2. kez 2 kat tutarında ceza uygulamasını gerektirir mükerrer atıksu dejarjının söz konusu olmadığını, aşırı yağış nedeniyle baca drenaj alanlarına giren yağmur suyunun söz konusu olduğunu, bu durumun hızla giderilmesi için de müvekkili davalının gerekli önlemleri aldığını ve kollektör uygulamasını başlattığını, ancak davacının, kollektör uygulamasının tamamlanabilmesi için makul ve objektif bir süre tanımadan hukuka aykırı olarak ikinci kez mükerrerlik iddiası ile iki katı tutarda kirlilik önleme bedeli faturası düzenlediğini, davacının daha sonra da, 16.05.2019 tarihinde bu kez atık su bacasından aldığını iddia ettiği numuneye istinaden müvekkili davalıya 31.05.2019 tarih ve PYS2019000000963 numaralı Kirlilik Önleme Bedeli faturası düzenlediğini, davacının ayrıca yine aynı konuya ilişkin 30.06.2019 tarih ve PYS2019000001117 numaralı çevre faturası düzenleyerek bu fatura içerisinde de yaptırdığı analiz bedelini ve yine Koi adı altında bedel tahsil ettiğini, bu fatura bedelinin müvekkili tarafından davacıya ödendiğini, müvekkili davalının bunun üzerine, tesisinde gerekli tüm tedbirleri aldığını da bildirmek suretiyle 14.06.2019 tarihli yazısı ile davacıya, çalışmaların teknik olarak tamamlanabilmesi için kendilerine makul bir süre verilmesi gerektiği de belirtilerek haksız ve mükerrer olarak düzenlenen 07.05.2019 tarih ve PYS2019000000768 numaralı, 31.05.2019 tarih ve PYS2019000000963 numaralı KÖB faturalarının iade alınmasını talep ettiğini, müvekkili davalının yazısı üzerine davacının söz konusu 2 adet KÖB faturalarını iade almayıp, Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2019/41603 sayılı dosyasında 07.05.2019 ve 31.05.2019 tarihinde düzenlediği Kirlilik Önleme Bedeli faturalarını icra takibine konu ettiğini, icra takibine 13.09.2019 tarihli dilekçeleri ile itirazları üzerine de huzurda görülen işbu davanın açıldığını, müvekkili davalının, dosya kapsamında sabit olan ve izah edecekleri tüm bu haklı gerekçelerine rağmen ve kabul anlamına gelmemek koşuluyla, iyi niyet ile 7256 Sayılı borçların yeniden yapılandırılması kanunu kapsamında davacıya müracaat ettiğini, ancak davacının kanun kapsamında olmadıkları iddiası ile talebini reddettiğini, mahkemece davanın kabulü yönünde karar verildiğini, eksik ve hatalı incelemeye dayalı, delillerinin değerlendirilmeksizin, karar oluşturmaya elverişli olmayan eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanak yapılarak ve kendi içerisinde çelişkiye düşülerek verilen kararın; hakkaniyete ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, numune alma işlemlerinin usulüne uygun olduğu kararının eksik bilirkişi incelemesine dayalı ve hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararında, bilirkişi raporundaki eksik inceleme esas alınarak dava konusu faturalara dayanak yapılan 09.04.2019 ve 16.05.2019 tarihli numune alma işlemlerinin usulüne uygun olduğu yönünde karar verildiğini, söz konusu numunelerin usulüne uygun alınmadığını, bu konudaki iddialarının ve bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, ek rapor dahi alınmadığını, dava konusu 2 adet faturadan; 09.04.2019 tarihinde müvekkili davalının tesisinin dışında, DOSB ortak alanında (yolda) bulunan ve başka yerlerden gelen boruların da olduğu yağmursuyu kanalından alınan numune dayanak yapılarak, mükerrer olduğu iddiası ile 2 kat tutarında kesilen 07.05.2019 tarih ve PYS2019000000768 numaralı Kirlilik Önleme Bedeli faturası ile ilgili olarak; a) Numune, müvekkili davalının tesis sınırları içinden alınmadığını, Numune DOSB ortak alanı olan yol üzerinde bulunan yağmur suyu kanalından alındığını, keşif esnasında bilirkişilerce de görüldüğü ve fotoğraflandığı üzere bu yağmur suyunun kanalı içerisinde müvekkili davalı tesisinden gelen boru dışında başkaca yerlerden gelen birden fazla boruların mevcut olduğunu, b) Numune, müvekkili davalının yetkilileri gözetiminde alınmadığını, tutanağa müvekkili davalı yetkililerinin imzadan imtina ettiğinin belirtildiğini, ancak imzadan imtina edenin kimlik bilgilerinin yazılmadığını, imzadan imtina eden davalı yetkilisinin kim olduğunu, dolayısıyla numune alımı sırasında müvekkili davalı yetkililerinin hazır bulunmadığının anlaşıldığını, davacının tek taraflı olarak, müvekkili davalının işyeri sınırları dışında ortak kullanıma açık yol üzerinde tuttuğu tutanağa, “imzadan imtina edildiği” şerhi koymasının hukuki geçerliliğinin olmadığını, tutanakta, imzadan imtina edenin kimlik bilgilerinin yer almadığını, imzadan imtina edildiğine dair taraflar dışında 3. bir şahıs veya kurumun görgüsü ve imzasının da yer almadığını, c) Müvekkili davalıya tesisi dışında, bilgisi olmadan alınan bu numuneden şahit numune bırakılmadığını, şahit numune bırakılmamasının başlı başına hukuka aykırı olduğunu, analiz sonuçlarını kontrol etme imkanının tamamen ortadan kalktığını, analiz işlemlerinin son derece titizlik gerektiren teknik işlemler olduğunu, numunenin saklanma koşullarının, bekletilme süresi, en ufak teknik hataların analiz sonuçlarını etkileyeceğinin izahtan vareste olduğunu, DOSB içindeki ortak kullanıma açık yol üzerinde bulunan ve pek çok farklı yerden gelen boruların bir arada olduğu kanaldan, müvekkili davalı yetkilileri olmaksızın davacı tarafından alınan numunenin müvekkili davalıya ait olduğunun iddia edilemeyeceğinin izahtan vareste olduğunu, davacının alınan numunenin müvekkili davalıya ait olduğunu kanıtlaması gerektiğini, davacının 09.04.2019 tarihinde aldığı numunenin müvekkili davalıya ait olduğunu kanıtlayamadığını, müvekkiline alınan numune ile ilgili herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, şahit numune de bırakılmadığını, numune alımının mevzuata ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişilerce ve mahkemece bu hususun değerlendirilmemesinin hukuka aykırı ve bozmayı gerektirdiğini, 16.05.2019 tarihinde atıksu kanalına bağlantı bacasından alınan numune dayanak yapılarak düzenlenen 31.05.2019 tarih ve PYS2019000000963 numaralı Kirlilik Önleme Bedeli faturası ile ilgili olarak; 16.05.2019 tarihli 2 saatlik kompozit numune alımında ise tutanağa, müvekkil davalının konuyla ilgisi olmayan ve yetkili olmayan kısa bir süre insan kaynakları bölümünde çalışmış bir çalışanının imzasının alındığını, şahit numune bırakılmadığını, mevzuata aykırı olarak fatura düzenlenemeyeceğinin açık olduğunu, bilirkişilerce yapılan eksik değerlendirme esas alınarak oluşturulan kararın, hukuka aykırı olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda analiz sonuçlarının da hatalı değerlendirildiğini, bilirkişilerce, 07.05.2019 tarihli faturaya dayanak 09.04.2019 tarihli numunede yapılan analiz raporunun parametrelerinin normal sınırlardan yüksek olduğunun değerlendirildiğini, ancak yine bilirkişi raporunda yer alan tabloda sadece Kimyasal Oksijen İhtiyacı parametresinin yüksek olduğu diğer parametrelerin normal sınırlarda olduğunun açıkça görüldüğünü, bilirkişilerce laboratuvar verilerinin hiçbir şekilde incelenmeksizin rapor oluşturulduğunun anlaşıldığını, yine 31.05.2019 tarihli faturaya dayanak yapılan 16.05.2019 tarihli numunede yapılan analiz raporunda da diğer parametreler normal değerde olduğunu, sadece Kimyasal Oksijen İhtiyacı parametresinin yüksek olması nedeniyle fatura düzenlendiğinin belirtildiğini, bilirkişilerce analiz sonuçları ile ceza niteliğindeki faturaların orantılı olup olmadığı çevrenin ne oranda kirletildiğinin değerlendirilmediğini, Laboratuvar sonuçlarına göre sadece kimyasal oksijen ihtiyacı parametresinin normal değerden yüksek olduğu, diğer değerlerin ise normal sınırda olduğunun görüldüğünü, örneğin birden çok parametrenin yüksek olduğu durumlarda da aynı faturaların mı düzenlendiği, bu parametrelerden hangilerinin daha ağır, hangilerinin daha az çevre kirliliğine neden olduğu, konularının değerlendirilmediğini, mevzuat yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmelerin de hukuka uygun olmadığını, kararda, bilirkişilerin arasında hukukçu olmamasına rağmen bilirkişilerin mevzuata ilişkin yorumları esas alındığını, ancak bilirkişi raporunda dava konusu olaylara uygulanacak mevzuatın dar kapsamda sadece yönetmelikler ile sınırlı olarak değerlendirildiğini, bu yönetmeliklerin dayanak kanunlarının değerlendirilmediğini, yönetmelikler kapsamında yapılan değerlendirmede de somut olaylara uygulanmak suretiyle değerlendirme yapılmadığını, genel geçer soyut açıklamalarda bulunulduğunu, bu konudaki itirazlarının ve hukukçu bilirkişiden rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, dava konusu faturalara konu numunenin, yağmur suyuna ilişkin olduğunu, DOSB atıksu tesisine ait olmadığını, DOSB Atık Suların Kanalizasyona Deşarjı Talimatnamesinin 1. maddesinde, talimatname amacının,“Bu Talimatname, Dilovası Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarından ve Atıksu Kabul Tesislerinden kaynaklanan atıksuların Organize Sanayi Bölgesine ait Kanalizasyon Sisteminin kullanımı ve korunması, gerekiyorsa atıksuların çevre kirlenmesine yol açmayacak, Merkezi Atıksu Arıtma Tesisine ve kanalizasyon sistemlerine zarar vermeyecek bir düzeyde arıtılarak (önarıtma) deşarj edilmesi ve bu amaçla yapılacak izleme ve denetleme usul ve esaslarını belirlemeyi amaçlar.” olarak belirlendiğini, dolayısıyla yağmur sularını kapsamadığını, 2872 Sayılı Çevre Kanununun 12. Maddesinde denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü düzenlenmiş olduğunu, Organize Sanayi Bölgeleri sayılmadığını, bu kanuna dayanılarak düzenlenen Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliğinin 51. Maddesinde de denetim yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığı teşkilatına ait olduğunun düzenlendiğini, dolayısıyla yağmur suları ile ilgili davacının böyle bir fatura düzenleme yetkisinin olmadığını, müvekkili davalının numune alınan 09.04.2019 tarihinde hiçbir şekilde yağmur suyu kanalına atık su deşarjı yapmadığını, mükerrerliğin söz konusu olmadığını, kusurlu bir davranışta bulunmadığını, söz konusu tarihlerde mutad olanın dışında aşırı yağışlar gerçekleştiğini, mutad olanın dışında aşırı yağışların faturaya dönüştürülecek fırsat olarak değerlendirilmesinin de davacının kötü niyetini göstermekte olup hukuka aykırı olduğunu, dava konusu 07.05.2019 tarihli faturada 2 kat tutarında Kirlilik Önleme Bedeli alınmasına dayanak yapılan 31.03.2019 tarihli faturaya konu 04.03.2019 tarihli olay bir kaza olduğuunu, söz konusu kazanın tüm fotoğraf, tutanak ve belgeleri ile alınan tedbirler de belirtilmek suretiyle müvekkili davalı tarafından davacıya bildirildiğini, müvekkili davalının bildirimi üzerine davacının numune aldığını, söz konusu kazaya ilişkin her türlü tedbirin almasına rağmen, müvekkili davalının 31.03.2019 tarihli fatura bedelini iyi niyetle davacıya ödediğini, tüm bu hususlar bilirkişilerce ve raporu esas alan mahkemece dikkate alınmadığını, değerlendirilmediğini, mahkemece, davalıya gerekli önlemleri alabilmesi için mevzuata uygun olarak makul ve objektif bir süre verilip verilmediği konusunun hiç değerlendirilmediğini, bu nedenle de kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının dayanak yaptığı DOSB atıksu abone sözleşmesinin, davacı ile davalı arasında karşılıklı müzakere ile yapılmış bir sözleşme olmadığını, sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu iddia edilen DOSB atıksuların kanalizasyona dejarjı talimatnamesinin de hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, tahsili talep edilen alacağın, para cezası değil abone sözleşmesine dayalı atık su bedeli olduğu kararının da tamamen çelişkili ve hukuka aykırı olduğunu, davacının, dava konusu faturaları düzenlemesini gerektirecek hiç bir hizmet vermediğini, davacının sebepsiz olarak zenginleştiğini, mahkemece, davalı müvekkilinin davacıya 7256 sayılı borçların yapılandırılması hakkında kanunun kapsamında başvuruda bulunup bulunmadığı hususunun da araştırılmadığını, “Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafı Organize Sanayi Bölgesi olan 2013/9461 E., 2013/12851 K. sayılı kararında; “….Atıksu Fatura Bedeli – Alacağın 6111 S.K. Kapsamında Olması Nedeniyle Bu Yasa Hükümlerinden Faydalanmak İçin Davalının Başvurusunun Olup Olmadığının Davacıya Sorularak Talebi Olmuşsa Taraf Delilleri Toplanarak Karar Verilmesi Gerektiği…” şeklinde hüküm oluşturulduğunu, 6111 sayılı Kanun ile 7256 sayılı Kanunda atıksu konusundaki düzenlemenin benzer şekilde olduğunu, 6111 Sayılı Kanunda da, 7256 Sayılı Kanunda olduğu gibi OSB’ler açıkça belirtilmemiş olmakla beraber belediyelerin atık su faturalarının kanun kapsamında yer aldığını, bu durum çerçevesinde, söz konusu faturaların da 7256 sayılı kanun kapsamında olacağı” bildirilmek suretiyle Kanun kapsamında işlem yapılmasını talep ettiğini, davacının, müvekkili davalının bu talebini de 06.01.2021-36 sayılı yazısı ile reddettiğini, kabul anlamına gelmemek ve müvekkilinin tüm hakları saklı kalmak koşuluyla; mahkemece, 7256 Sayılı Kanun kapsamında bir başvurunun olup olmadığı araştırılmaksızın verilen kararın bu nedenle de eksik incelemeye dayalı ve hukuka aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, arz ve izah edilen sebepler ile re’sen tespit edilecek sebeplere binaen; öncelikle, istinaf incelemesi neticeleninceye kadar tehiri icra kararı verilmesini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.03.2021 tarih, 2019/1099 Esas, 2021/261 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine, bu mümkün görülmez ise mahkeme kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme’nin 29.03.2021 tarihli gerekçeli kararının usul, yasa ve emsal içtihatlara uygun olduğunu, karşı tarafın istinaf başvurusunun reddedilerek, yerel mahkeme kararı’nın onanması gerektiğini ve talep olunduğunu, müvekkilinin OSB 4562 sayılı OSB Kanunu çerçevesinde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 22.05.2002 tarihli, 007022 sayılı kararı ile kurulduğunu ve tüzel kişiliğini kazandığını, davalı şirketin, müvekkili OSB sınırları içerisinde arsa sahibi olup üretim yaptığını, (4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu’nun ”Alt Yapı Tesisleri Kurma, Kullanma ve İşletme Hakkı” başlıklı 20. Maddesi)
Müvekkilinin Dilovası Organize Sanayi Bölgesi, OSB bünyesinde faaliyet gösteren ve üretimde bulunan katılımcıların atık sularını arıtabilmek maksadıyla bir ”Atıksu Arıtma Tesisi” kurduğunu ve 2010 yılında faaliyete geçirdiğini, yine 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu’nun 20/3. maddesine göre; ”OSB’de yer alan kuruluşlar, altyapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB’nin izni olmaksızın altyapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz.” hükmü ile, OSB bünyesinde yer alan katılımcıların altyapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorunda olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık olduğunu, müvekkilinin OSB bünyesinde ”Atıksu Arıtma Tesisi”nin kurulmasından ve faaliyete geçirilmesinden sonra davalı şirket ile müvekkili arasında ”DOSB Atıksu Abone Sözleşmesi” imzalandığını, işbu sözleşme gereğince davalı şirket ”DOSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarjı Talimatnamesi”ne uymakla yükümlü olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, ayrıca DOSB Atıksuların Kanalizasyon Deşarj Talimatnamesi’nin ”Ön Arıtma Zorunluluğu” başlıklı 11. maddesine göre de; ”Atıksu özellikleri talimatnamede belirtilen değerlere uymayan atıksu kaynaklarının talimatnamede belirtilen hükümleri sağlamak ve tablo-1’de atıksu deşarj limit değerlerinin altında kalacak şekilde işletme, bakım, kontrol ve belgeleme harcamaları kendilerine ait olmak üzere, gerekli ön arıtma düzenini kurmak ve işletmek ile yükümlüdürler.” denilerek, atıksuların kirlilik değerlerinin limit değerlerin üzerinde olması durumunda ön arıtma yapılması gerektiğinin açık bir şekilde belirtildiğini, yine işbu sözleşmenin ”Mali Yükümlülükler” başlıklı 5/b. maddesine göre; ”DOSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarjı Talimatnamesi’nde belirlenen hükümlere aykırı durumun tesbiti halinde talimatnamenin ilgili maddesi uyarınca Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) uygulanır.” denilerek, talimatnamede belirtilen kirlilik değerlerinin üzerinde kirliliğe sahip atık suların deşarj edilmesi halinde Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) uygulanacağı ve atıksu faturasının bu duruma göre düzenleneceğinin hüküm altına alındığını, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/38 E., 2015/10590 K. sayılı, 09.06.2015 tarihli emsal içtihadına göre; ”Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacı ile davalı arasında, 06/08/2010 tarihli “ Dilovası OSB Atıksu Abone Sözleşmesi” düzenlendiğini; bu sözleşme ile davalı tarafça, Dilovası OSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Talimatnamesi’ne uygun hareket edileceği kabul ve taahhüt edildiğini, talimatnamenin 11. maddesinde atık suların kirlilik oranının limit değerlerin üzerinde olması durumunda, katılımcıların ön arıtma tesisi kurmak ve işletmek zorunda olacaklarının düzenlendiğini, taraflar arasında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinin 5. maddesinde, talimatnamede belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi durumunda, Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) tahakkuk ettirileceği ve atık su faturasının buna göre düzenleneceğinin hüküm altına alındığını, sözleşmenin 5/d maddesinde fatura bedelinin 10 gün içersinde ödeneceği, ödemede gecikme olması durumunda 6183 sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme faizi uygulanacağı düzenlendiğini; Dilovası OSB Müteşebbis Heyeti kararı ile, 2012 yılı için, atıksu arıtma tesisi katılım bedelinin 4,50 TL m3 olarak belirlendiğini, ayrıca, kirlilik parametrelerinin bu bedele dahil edileceğinin ifade edildiği; Talimatname’nin 18. maddesinde Talimatnameye aykırılığın giderilmesi için katılımcıya süre verileceği, verilen süre içersinde aykırılığın giderilmemesi durumunda KÖB‘nin 4 kat uygulanacağı düzenlendiğini, talimatname gereğince katılımcıya gerekli ihtarların yapıldığı ve süre verildiğini, ancak aykırılığın giderilemediğini, davalı şirket tarafından, deşarj edilen atık suların talimatnamede belirtilen limit değerlerinin üzerinde kirlilik oranına sahip olduğunu, bu konunun farklı tarihlerde düzenlenmiş raporlarla sabit olduğunu, bu nedenle, KÖB’nin faturalara yansıtıldığını, davalı şirket adına atık su hattına deşarj edilen atık sular için kirlilik parametreleri de gözetilerek 235.142,33 TL tutarında 4 adet fatura düzenlendiğini, fatura bedellerinin tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe haksız itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiğini, davalı vekilinin, cevap dilekçesinde; talep edilen bedelin hesaplama yönteminin belli olmadığını, arıtma tesisinin ÇED raporlarına göre çalışmadığını, m3 fiyatının fazla hesaplandığını, 6183 sayılı kanuna göre faiz istenemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddini istediğini, mahkemece, davanın kabulü ile, Gebze 2. İcra Müdürlüğünde açılan 2012/2510 Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından 22/06/2012 tarihinde yapılan itirazın iptali ile takibin 205.486,13 TL’nin yasal faiz üzerinden devamına karar verildiğini, verilen bu kararın süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edildiğini, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verildiğini” Endemix firmasında 05.03.2019 tarihinde üretim hattında meydana gelen bir kaza neticesinde DOSB Yağmur Suyu Hattına tamamen davalı şirketin kusuru ile kirli hammadde karıştığını, yapılan analizde atıksuyun kirli olduğunun tespit edildiğini, davalı şirket çalışanları tarafından tutulan tutanaklar ile kaza tespit edildiğini, davalı firmanın 05.03.2019 tarihinde DOSB Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı yazıda; ”Hammaddenin yağmur suyu kanalına karıştığını” beyan ve ikrar ederek gerekli önlemlerin alınacağını belirttiğini, yine davalı şirketine 14.03.2019 tarihli yazı ile 04.03.2019 tarihli kaza neticesinde alınan önlemlere ilişkin olarak DOSB Müdürlüğü’ne alt yapı projesi sunduğu yazı gönderdiğini, DOSB Atıksuların Kanalizasyon Deşarj Talimatnamesi’nin 6/2. maddesine göre; ”Yağmur suyu hatlarına hiçbir şekilde atıksu deşarjı yapılamaz. Aksi halde 18. Maddede belirtilen yaptırımlar uygulanır.” işbu maddeye göre, olay neticesinde, talimatnamenin 18. Maddesi uyarınca davalı şirket aleyhine ”Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) uygulandığını, ayrıca müvekkili OSB tarafından gönderilen 29.03.2019 tarihli yazı ile ”Talimatnamenin 6/2. Maddesi uyarınca KÖB uygulandığı ve yağmursuyu kanallarına kaza halleri dahil hiçbir şekilde atıksu karışmaması için gerekli önlemlerin alınması” gerektiğinin davalıya bildirildiğini, davalı tarafın ise sadece KÖB’e ilişkin 31.03.2019 tarihli dava konusu olmayan faturayı ödediğini, davalı şirkete gerekli uyarıların yapılmasına rağmen 09.04.2019 tarihinde yağan yağmur neticesinde drenaj hattında renklenme meydana geldiğini, alınan anlık numune üzerinden yapılan analiz neticesinde KOİ değeri, AKM değeri, YAĞ-GRES değeri, AZOT değeri, RENK değeri, FOSFOR değeri, DEMİR değeri limitlerin çok üzerinde tespit edildiğini, davalı şirketin, müvekkili OSB’ye gönderdiği 29.04.2019 tarihli yazısı ile ”kontrol sonrası yağmur tankına gelen drenaj hattında renklenme olduğu tespit edilmiştir. Tespit sonrası drenaj hattına ürün sızdığı kanaati getirilmiştir.” diyerek kirlenmeyi ikrar ettiğini, analiz sonuçları incelendiğinde yağmur suyu kanalına sızan atıksuyun ne kadar kirlilik içerdiği ”Akredite Laboratuar Raporu” ile açıkça tespit edildiğini, yağmur suyu kanalına deşarj edilen sular doğrudan alıcı ortama verildiğinden Su Kirliliği ve Kontrol Yönetmeliği (SKKY) Tablo 19’daki değerlere göre inceleme ve değerlendirme yapıldığını, SKKY Tablo 19’daki değerler ”2 saatlik kompozit numune” için belirlenen değerler olduğunu, alınan örnekler davalı şirketin yağmur suyu bacasından alındığı için 2 saatlik kompozit numune alınması imkanı bulunmadığını, bu nedenle SKKY 29/5. Maddesi gereğince ”alınan anlık numune değeri iki saatlik kompozit numune için verilen standart değerden %20 daha fazla çıkması durumunda cezai işleme esas olmak üzere değerlendirme” yapıldığını, yapılan analiz sonucunda bulunan kirlilik değeri standart değerlerin %20 fazlasından dahi kat kat fazla olduğunu, bu nedenle DOSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarjı Talimatnamesi’nin 6/2. Maddesinin 2. kere ihlal edilmiş olmasından dolayı, talimatnamenin 18. Maddesi uyarınca davalı şirkete 2. kez (2 kat) Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) uygulanmadığını, bu husus ve gerekli önlemlerin alınmasının davalıya ayrıca 07.05.2019 tarihli, 07.1445 sayılı yazı ile ihtar edildiğini, DOSB Atıksuların Kanalizasyon Deşarj Talimatnamesi’nin 18. Maddesine göre; DOSB Atıksuların Kanalizasyon Deşarj Talimatnamesi’nin 18. maddesine göre; ”Tüm atıksu kaynaklarının, bu talimatnamede yer alan hüküm ve yasaklara aykırı eylem veya durumların tespiti halinde, idare tarafından Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) uygulanır. Uygunsuzluk nedeniyle KÖB uygulanmakla birlikte, uygunsuzluğun giderilmesi için süre verilir. Bu sürenin sonunda uygunsuzluk giderilmezse, 2 katı KÖB uygulanır ve tekrar süre verilir. İkinci sürenin sonunda da uygunsuzluğun giderilmemesi halinde 4 katı KÖB uygulanır.” hükmü ile, uygunsuzluğun devam etmesi durumunda KÖB bedelinin katlanarak artacağının açıkça hüküm altına alındığını, davalı şirketin atıksu bacasından 16.05.2019 tarihinde rutin denetim çerçevesinde alınan numuneye ilişkin yapılan analiz sonucunda, davalı şirket tarafından deşarj edilen atık suyun KOİ değerinin, tablo 1. sınır değerinin üzerinde olduğu tespit edilmesi nedeniyle; davalı tarafından deşarj edilen atık suların talimatnamede belirtilen limit değerin üzerinde olması nedeniyle, talimatnamenin 18. Maddesi uyarınca KÖB uygulandığını, 31.05.2019 tarihli, 35.400,00 TL bedelli faturanın, davalarına konu ikinci fatura olduğunu, Numune alma tutanağı incelendiğinde davalı şirket yetkilisi Serpil Yılmaz’ın da imzasının bulunduğu ve şahit numune talep edilmediğinin de görüleceğini, Bilirkişi Heyeti tarafından tanzim edilen rapor ve dosyaya sunmuş bulundukları emsal rapor ve kararlar da dikkate alındığında, yerel mahkeme’nin kararının usul, yasa ve emsal içtihatlara uygun olduğunu, açıklanan nedenlerle, fazlaya ve sair hususlara ilişkin her türlü beyan, şikayet, talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1099 Esas, 2021/261 Karar sayılı dosyasında verilen 29.03.2021 tarihli gerekçeli kararın onanmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, abone sözleşmesine dayalı atık su fatura bedelinin tahsili talebi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmalı olarak yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/41603 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 106.200,00.-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte devamına, takip konusu alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davada, davalı şirketin atık suyu kirliliğinin limit değerler üzerinde olduğu ve ayrıca ön arıtma yapmadan kanalizasyon siştemine deşarj ettiği gerekçesi ile davacı 2 adet fatura düzenleyerek, takibe koymuştur. Gebze 4.İcra Müdürlüğü’nün 2019/41603 Esas sayılı takip dosyasında, davacı- alacaklı tarafından, davalı- borçlu aleyhine toplam 106.200,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren 6183 Sayılı Kanun uyarınca işleyecek aylık %2,5 ve değişen oranlardaki faizi ile birlikte tahsili istemi ile ilamsız icra yoluyla icra takibine geçildiği, borçlunun süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca, faize, masraf ve avukatlık ücretine itirazı üzerine takibin durmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket ile “Dilovası OSB Atıksu Abone Sözleşmesi” imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davalının atıksu deşarj ettiği konusunda ihtilaf yoktur. Mahkemece, uyuşmazlığın niteliği ve emsal Yargıtay kararları uyarınca , bir kimya mühendisi, bir makine mühendisi ve bir çevre mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti oluşturularak mahallinde keşif yapılmıştır.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda; davalının yağmur suyu kanalına deşarj konusunda Sözleşme ve Talimatnameye uygun davranmadığı, numune aliminin yönetmeliklere uygun alındığı, akredite MOSTLAB Laboratuvarında yapılan atıksu numunelerinin analizinde bazı kirlilik parametrelerinin SKKY ve DOSB AKDT belirlenmiş üst sınır değerlerinden yüksek olduğu, kirliliğin çevreye zararlı olduğu, dava konusu faturalarda mükerrerlik olmadığı, fatura bedellerinin Sözleşme ve Talimatname hükümlerine göre doğru hesaplandığı, davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davada davacı: davalıya kestiği faturaya davalı alacağını tahsil için Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2019/41603 sayılı dosyasında 07.05.2019 tarih ve PYS2019000000768 numaralı ve 31.05.2019 tarih ve PYS2019000000963 numaralı Kirlilik Önlem Bedeli içeren faturaları düzenlediği ve 02.09.2019 tarihinde icra takibine konu ettiği, Davacı tarafından davalıya kesilen 2 adet faturadaki; Toplam alacağının 90.000,00 TL + %18 KDV 16.200,00 TL = 106.200.00 TL olduğu tespit edildiği mütalaa edilmiştir.
Tahsili talep edilen alacağın para cezası değil, abone sözleşmesine dayalı atık su bedeli olduğu, dosyadaki delillere, oluşa, hükme ve yargısal denetime elverişli olduğu anlaşılan 25/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre DOSB MAT İşletmeci İdarenin usulüne uygun olarak numuneleri aldığı, numunelerin anlaşmalı laboratuvar tarafından usulünce analizlerinin yapıldığı, sonuçta alınan numunelere göre davalı şirket tarafından desarj edilen atık suların limitlerin üzerinde kirlilik değerlerine sahip olduğu, bu nedenle kirlilik önlem bedeli (KÖB) alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davalının söz konusu fatura bedellerini ödediğine dair delil sunmadığı, yerel mahkemece kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalının istinaf dilekçesi ekindeki belgelerden, 7256 Sayılı Kanunun 2. Maddesinin 7. ve 8. fıkraları kapsamında yapılandırılması talep ettiği, talebinin davacının 06.01.2021 tarihli yazısı ile reddine karar verildiği, davalı vekilinin 7256 Sayılı Kanun kapsamında bir başvurunun olup olmadığı araştırılmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih, 2019/1099 Esas, 2021/261 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 7,254,552 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.813,63 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 5.440,89 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, (harç tahsil müzekkeresinin temyize tabi dosyalarda Dairemizce, temyize tabi olmayan (kesin karar) dosyalarda ilk derece mahkemesince ilgili vergi dairesine yazı yazılmak sureti ile yerine getirilmesine,)
3-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/10/2021

*

Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸