Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/697 E. 2021/870 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/697
KARAR NO : 2021/870
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 15/03/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2021
NUMARASI : 2019/146 Esas – 2021/23 Karar

DAVACI : CEYLANLAR İZOLASYON İNŞ. TAAHHÜT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av….-
DAVALI : AK PETROL VE GIDA ÜRÜNLERİ İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. -…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Eser sözleşmesine dayalı fatura alacağından kaynaklı bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptali
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2021

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/146 Esas – 2021/23 Karar sayılı dosyasından verilen 15/01/2021 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesinin 17/06/2021 tarih, 2021/1092 Esas, 2021/1189 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 05.07.2018 tarihinde akdedilen sözleşmenin 2. maddesinde ‘’Sözleşmenin konusu ve kapsamı’’ başlığı altında tanımlanan işin yapımı konusunda anlaşma sağlandığını, akdedilen sözleşmenin 2. Maddesinde yapılacak iş detaylı olarak kalem kalem belirtilip, her bir iş kalemi altına m2 bedeli de yazılarak ve yine sözleşmenin 3. Maddesinde ‘’Yapılacak İşin Bedeli’’ kısmında ‘’Yüklenici , işverene yukarıda tarif edilen işleri, Katma Değer Vergisi hariç’’ 240 TL/m2+170 TL./kg+200 TL/ad. Bedel karşılığı yapacaktır.‘’ şeklinde işin bedeli açıkça yazıldığını, yine aynı maddede ‘’ödeme şekli : %50 nakit, %50 iş bitiminde yapılacaktır.’’ denildiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince işe başlayıp, sözleşmede tanımlanan işleri yapmış olmasına rağmen davalı, ne iş başında peşin olarak ödemesi gereken kısmı ve nede iş bitiminde ödemesi gereken kısmı müvekkili şirkete ödemediğini, davalı şirket, sözleşme gereğince müvekkili şirket tarafından yapılan işin bedelini ödemediği gibi , müvekkil tarafından tanzim edilip gönderilen 24.07.2018 tarih 097324 seri/sıra numaralı faturayı da teslim almayıp, iade ettiğini, bu durum üzerine müvekkil şirket tarafından davalı şirkete Gebze 7. Noterliği aracılığı ile 06670 yevmiye numaralı 01.08.2018 tarihli ihtarname ve ekinde icra takibine konu fatura gönderilerek, fatura bedelinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içinde müvekkil şirkete ödenmesi, aksi takdirde, alacağın fatura tarihinden itibaren işlemiş ticari temerrüt faizi, avukat ücreti, yargılama ve icra giderleri ile birlikte tahsili için yasal yollara başvurulacağı ihbar ve ihtar edildiğini, davalı taraf ihtarnameye rağmen fatura bedelini ödemediğini ve faturayı da bir takım asılsız iddia ve beyanlarda bulunarak, Beyoğlu 22. Noterliği aracılığı ile gönderdiği 10073 yevmiye numaralı ihtarname ekinde iade ettiğini, davalı borçlunun, müvekkili şirketin tüm taleplerine rağmen, 05.07.2018 tarihli sözleşme ve bu sözleşme gereğince yapılan iş ve yine sözleşmede kararlaştırılan şartlara uygun olarak tanzim edilen faturadan doğma borcunu ödememesi üzerine, davalı şirket aleyhine Gebze 4. İcra müdürlüğünün 2018/46387 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptığını, yapılan icra takibine borçlu şirket tarafından itiraz edildiğini ve icra takibi durduğunu, davalı tarafın İcra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde, Gebze İcra Müdürlüğünün yetkisi ile birlikte müvekkil şirkete her hangi bir borcu olmadığını iddia ederek borcun tamamına ferileri ile birlikte itiraz ettiğini, davalının dosyadaki icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya ve icra takibine konu alacağın dayanağını oluşturan hizmetlerin müvekkili şirkete verilmediğini, kesinleşmiş fatura borcu bulunmadığını, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı cari hesap borcu bulunmadığını, taraflar arasında yazılı bir hesap mutabakatı bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafından karşılanmasına, ayrıca davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 05.07.2018 tarihinde akdedilen sözleşmenin 2. maddesinde ‘’sözleşmenin konusu ve kapsamı’’ başlığı altında tanımlanan işin yapımı konusunda anlaşma sağlandığını, akdedilen sözleşmenin 2. maddesinde yapılacak iş detaylı olarak kalem kalem belirtilip, her bir iş kalemi altına m2 bedeli de yazılarak ve yine sözleşmenin 3. maddesinde ‘’yapılacak işin bedeli’’ kısmında ‘’yüklenici , işverene yukarıda tarif edilen işleri, katma değer vergisi hariç’’ 240 tl/m2+170 tl./kg+200 tl/ad. bedel karşılığı yapacaktır. ‘’ şeklinde işin bedeli açıkça yazıldığını, yine aynı maddede ‘’ödeme şekli : %50 nakit, %50 iş bitiminde yapılacaktır.’’ dendiğini, müvekkil sözleşme gereğince işe başlayıp, sözleşmede tanımlanan işleri yapmış olmasına rağmen davalı , ne iş başında peşin olarak ödemesi gereken kısmı ve nede iş bitiminde ödemesi gereken kısmı müvekkil şirkete ödemediğini, davalı şirket, sözleşme gereğince müvekkil şirket tarafından
yapılan işin bedelini ödemediği gibi, müvekkil tarafından tanzim edilip gönderilen 24.07.2018 tarih 097324 seri/sıra numaralı faturayı da teslim almayıp, iade ettiğini, bu durum üzerine müvekkil şirket tarafından davalı şirkete Gebze 7. Noterliği aracılığı ile 06670 yevmiye numaralı 01.08.2018 tarihli ihtarname ve ekinde icra takibine konu fatura gönderilerek, fatura bedelinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içinde müvekkil şirkete ödenmesi, aksi takdirde, alacağın fatura tarihinden itibaren işlemiş ticari temerrüt faizi, avukat ücreti, yargılama ve icra giderleri ile birlikte tahsili için yasal yollara başvurulacağı ihbar ve ihtar edildiğini, davalı taraf ihtarnameye rağmen fatura bedelini ödememiş ve faturayı da bir takım asılsız iddia ve beyanlarda bulunarak, Beyoğlu 22. Noterliği aracılığı ile gönderdiği 10073 yevmiye numaralı ihtarname ekinde iade ettiğini, istinaf mahkemenizce davalı borçlu tarafça icra takibine yapılan
itiraz incelendiğinde görüleceği üzere, davalı taraf Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/46387 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkil şirkete her hangi bir borcu olmadığını iddia ettiğini, davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu 05.07.2018 tarihli sözleşme gereğince, müvekkil şirket davalı şirketin ”sözleşmenin konusu ve kapsamı” kısmında belirtilen işini yapacağını, sözleşmenin bu maddesinde açık bir şekilde yapılacak iş ve altında işin m2 fiyatı yazıldığını, yine sözleşmenin 3. maddesinde ” yüklenici , işverene yukarıda tarif edilen işleri, katma değer vergisi hariç 240 TL/m2 +170 TL/Kg.+200 TL/ad bedel karşılığı yapacaktır. ” dendiğini, yine aynı maddenin ”ödeme şekli” kısmında ise ”%50 nakit, %50 iş bitiminde yapılacaktır.” şeklinde ödeme şekli kararlaştırıldığını, müvekkil sözleşmede kararlaştırılan işe başlayıp, işi tamamladığı halde davalı sözleşmede kararlaştırılan iş bedelini ödemediğini, istinaf mahkemenizce yerel mahkeme dosyasından yapılan
bilirkişi incelemelerine ilişkin raporlara bakıldığında bilirkişi raporunda tarafların dilekçelerini özetledikten sonra, inceleme ve değerlendirmeler kısmında, icra dosyası, müvekkil ve davalı taraf ticari defterlerine ilişkin incelemelerini, dava dosyasına sunulan taraflar arasındaki sözleşmeyi aynen yazıp, yine tarafların biri birine gönderdiği ihtarnameler ile davalı tarafça alınan özel rapor özetledikten sonra, müvekkilin 2018 yılı yasal defterinin kapanış tastikinin haziran 2019 ‘ta yapılması gerekirken 18.07.2019’da yapıldığını, kapanış tastikinin geç yapılması nedeniyle delil kudretine haiz olmadığını, davalının ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, dava konusu faturanın müvekkilin ticari defterlere kaydedilip , vergi dairesine satışların beyanı formu ile beyan edildiğini, bedelinin ödenmediğini, icra takip tarihi 11.09.2018 tarihi itibari ile davacının davalıdan 180.983,68 TL. alacaklı olduğunun tespit edildiği yönünde kanaat sunduğunu, müvekkil şirketin , davalı taraf ile borç alacak ilişkisini gösteren
yevmiye defterinin kapanış ve açılış tastiki bulunmakta olup, bu defterin kapanış tastikinin geç yapılması defterin delil kudretini etkilemeyeceği gibi, müvekkilin ticari defterine kayıtlı olan faturanın bilirkişinin raporunda belirttiği üzere vergi dairesine bs formu verilerek beyan edildiği, davalı tarafa noter kanalı ile ihtarname ekinde gönderildiği, davalı tarafında bu faturaya konu borcu ödediği yönünde iddia ve beyanı olmadığı gibi ödediğine dair yazılı belge sunmadığı da dikkate alındığında, davalının iş bu faturadan dolayı müvekkil şirkete borcu olduğu ve borcunu ödemediği ispatlanmışken, ilk derece mahkemesince müvekkil tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca yerel mahkemenin müvekkilin yapılan icra takibinde haksız
ve kötü niyetli olduğu yönündeki asılsız ve dayanaksız, usul ve yasaya aykırı bir gerekçe ile müvekkil aleyhine davalı kötü niyetli borçlu lehine kötü niyet tazminatı takdir etmesi de usul ve yasaya aykırı olduğunu, yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere, istinaf taleplerinin kabulü ile, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/146 E., 2021/23 K.
sayılı 15/01/2021 tarihli yöntem ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde
kaldırılarak ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, tehiri icra talebimizin
kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın reddi yönünde kurulan bu karar isabetli olup, davacı yanın haksız ve kötüniyetli olarak yapmış olduğu istinaf başvurusu ile tehiri icra talebinin reddi gerektiğini, davacı firma tarafından müvekkil şirket aleyhine Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/46387 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış, süresinde vermiş oldukları itiraz dilekçesi ile icra takibi durdurulmuş ve davacı yan iş bu itirazın iptali davasını ikame ettiğini, davacı yan dava dilekçesinde 05.07.2018 tarihli sözleşme gereği taraflar arasında hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu, davacının fatura keşide ettiğini, fakat müvekkil şirket tarafından faturanın bir takım asılsız iddia ve beyanlarla iade edildiğini ve fatura bedelinin ödenmediğini iddia ettiğini, taraflar arasında imzalanan 05.07.2018 tarihli sözleşmenin başlık kısmında işveren olarak adı geçen Akar İç Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. müvekkil ile kardeş şirket olup, ortakları olan …’nun başka bir şirketi olduğunu, sözleşmenin hazırlanması sırasında başlık kısmına sehven bu şirketin ismi yazılmış olsa da sözleşmenin asıl bağlayıcılığını sağlayan metindeki kaşe ve imzadan da görüleceği üzere sözleşmenin asıl işvereni ve tarafı taşınmazın maliki Ak Petrol Ve Gıda Ürünleri İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. olduğunu, 05.07.2018 tarihli sözleşme ile müvekkil şirkete ait “İstanbul Üsküdar Çengelköy mah. Beyazköşk Sokak No:46/1” adresinde bulunan ve Sultan Makamı adı ile maruf müvekkil şirket yetkilisi … kullanımındaki gayrimenkulde birtakım yalıtım/izolasyon işleri davacı tarafından üstlenilmiş bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin akdedilmesinden bir süre sonra müvekkil şirket tarafından sözleşmenin 3. maddesinde sehven hata yapıldığı fark edildiğini, şöyle ki; “yapılacak işin bedeli” başlıklı maddede taraflar arasındaki görüşmelerde yapılan anlaşmaların aksine ödemenin 240-TL/m2+170-TL/kg+200-TL/adet bedel karşılığı olacağı yazıldığını, oysa ki taraflar sözlü olarak ödemenin 170 TL/kg yerine 170 TL/teneke üzerinden yapılması konusunda anlaşmış olup bu husus sözleşmeye yanlış derc olunduğunu, buna ek olarak yine sözleşmenin 3. maddesinin “işin net metrajı uygulama yapıldıktan sonra iki tarafın rızası ile belirlenecektir.” kısmı uyarınca duvara uygulanacak işlemlerin kaç m2 üzerinden yapılacağı müvekkile bildirilmeli ve müvekkil şirketin rızasına uygun olarak işin net metrajı belirlenerek işlemlere devam edilmesi gerekirken müvekkile herhangi bir bilgi verilmemiş veya onayı alınmadığını, davacı bütün bu olup bitene rağmen tamamen suiniyetle 24.07.2018 tarihli 180.933,68 TL meblağlı fatura kesmiş (Gebze 1. Noterliği 01.08.2018 tarihli ve 6670 yevmiye nolu ihtarname ekinde iletmiş) bulunmakta olup, bu fatura müvekkil tarafından Beyoğlu 22. Noterliğinden gönderilen 10073 yevmiye sayılı ihtarname ekinde iade edildiğini, müvekkil şirket tarafından 29.08.2018 tarihinde, konusunda uzman, tanınırlığı ve liyakati bulunan Bilirkişi Yüksek Mimar … tarafından yerinde-mahalde inceleme keşif yapılarak 18 sayfalık kapsamlı bir tespit raporu düzenlendiğini, gayrimenkul piyasasında A PLUS olarak tabir edilen lüks sınıf yapı sökük, harap, yıkık dökük vaziyette mantolamaları, kaplamaları, tavanları, duvarları boya ve işlemeleri, işçilikleri mahvedilmiş, her yerinden su alır vaziyette davacı tarafından bırakılmış ve iş terk edildiğini, davacı 05.07.2018 tarihli sözleşme gereği üstlenmiş olduğu edimleri hiç yerine getirmemiş, üstelik taşınmazda sökme, kırma, dökme işleri yapıp o şekilde hasarlı halde bırakmış, üstlendiği işi tam ve eksiksiz, kusursuz olarak yerine getirmediğini, Türk Medeni Kanunu madde 6, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içerdiğini, dolayısıyla tmk madde 6 gereği iş bu davada borcun var olduğunu ispat yükü davacı üzerinde olup, sunmuş olduğu hiçbir delille borcun varlığını ispatlayamayan davacının tüm taleplerinin reddi yönünde kurulan yerel mahkeme hükmü isabetli olup, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, hiç kimse kendi hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden hukuka uygun sonuçlar çıkarmaya tevessül etmemesi gerektiğini, bu evrensel hukuk kuralı gereği davacı kendi hukuka aykırılıklarından hukuki sonuç ve maddi menfaat elde etmeye çalışmakta olduğunu, kötü niyetli olduğunu,
yukarıda açıklanan nedenler ve resen gözetilecek sebeplerle,

davacı tarafın haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf başvurusunun reddi ile, yerel mahkemece davanın reddi yönünde kurulan hükmünün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesine dayalı fatura alacağından kaynaklı bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı husus olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi niteliğinde olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Yüklenicinin borcu sözleşmeye ve fen ve tekniğine uygun şekilde ve zamanında işi teslim, iş sahibinin borcu ise, iş bedelinin ödenmesidir
Somut dosyada; davacı tarafından Gebze İcra Dairesinde başlatılan takipte davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek takip durmuş, bunun üzerine davacı tarafından Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde eldeki itirazın iptali davası açılmıştır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, itirazın iptâli davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir takibin varlığına bağlıdır. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptâli davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır (HGK.nun 20.3.2002 gün, 2002/13-241 E., 208 K., 28.3.2001 gün 2001/19-267 E. 2001/311 K. sayılı kararları).
İİK.nun 50/1. maddesi hükmüne göre HMK.nun yetkiye ilişkin hükümleri ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. Buna göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yeri icra dairesidir (HMK. madde 6). Bunun dışında akdin ifa olunacağı yer icra dairesi de özel olarak yetkilidir (HMK. madde 10). Ayrıca taraflar yetki sözleşmesi ile yetkili olmayan bir icra dairesini de yetkili kılabilirler (HMK. madde 17).
Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca HMK hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin uygulama imkânı yoktur. Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. (Emsal Yargıtay 15. H.D.2019/2763 E, 2019/3958 K sayılı ilamı)
Somut olayda, davalı borçlunun yerleşim yerinin Esenyurt/İstanbul olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yine sözleşme konusu işin yapılacağı yer olan akdin ifa yeri de Üsküdar/İstanbul ilidir. Taraflar arasında düzenlenen 5.7.2018 tarihli sözleşmede anlaşmazlık halinde Kocaeli mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla davacı alacaklı tarafından belirtilen üç yerden birinde takip yapılması gerekirken yetkili olmayan Gebze İcra Dairelerinde takibe girişilmesi davalının icra dairesinin yetkisine itirazı karşısında usul ve yasaya uygun olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu alacakta yetkili icra dairesi davalının yetki itirazında belirttiği Esenyurt/İstanbul adresinin bağlı olduğu Büyükçekmece İcra Müdürlükleri olduğu Gebze İcra Müdürlüğü yetkili olmadığından, borçlunun bu icra dairesinin yetkili olmadığı, yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Daireleri olduğuna dair itirazı usul ve yasaya uygundur.
Bu durumda mahkemece takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığı ve ortada geçerli bir icra takibinin bulunmadığı gözetilerek itirazın iptâli davasının bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerekirken istemin esasıyla ilgili karar verilmesi doğru görülmemiş, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi hükmü gereğince mahkeme kararının ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesi KABULÜ ile, GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 15/01/2021 tarih, 2019/146 Esas – 2021/23 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK nun 353/1-b-2 madde gereğince esas hakkında yeniden karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,
2-Davanın görüldüğü mahkeme yargı çevresinde usulüne uygun olarak yetkili icra dairesinde açılmış bir takip bulunmadığından itirazın iptali davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
3-Alınması gereken harçtan peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.126,53 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi bakımından;
6-Davacının istinaf talebinin kabulü nedeniyle yatırmış olduğu karar harcının talep halinde iadesine,
7- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.b.1 ve 361/1 maddeleri gereğince, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸