Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/637 E. 2021/974 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/637
KARAR NO : 2021/974
KARAR TARİHİ : 05/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BİRLŞ.DAVA TARİHİ : 11/07/2018
ASIL DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
NUMARASI : 2018/93 Esas – 2021/293 Karar

DAVACI : UZMAN KALIP PLASTİK AMBALAJ SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ. -….
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : HÜRMAK PLASTİK OTOMOTİV MAKİNA İMALAT SAN. VE TİC. A.Ş. – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Asıl dava eser sözleşmesinden dolayı bakiye alacak, birleşen dava ise eser sözleşmesi için verilen avansın iadesinin yapılmaması nedeni ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali

BİRLEŞEN
İSTANBUL ANADOLU 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/846 ESAS, 2019/936 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVACI : HÜRMAK PLASTİK OTOMOTİV MAKİNA İMALAT SANAYİ VE TİC. A.Ş. – ….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. … –
DAVALI : UZMAN KALIP PLASTİK AMBALAJ SAN. TİC. LTD. ŞTİ. -…-
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Asıl dava eser sözleşmesinden dolayı bakiye alacak, birleşen dava ise eser sözleşmesi için verilen avansın iadesinin yapılmaması nedeni ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2021

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/93 Esas, 2021/293 Karar sayılı dosyasından verilen 01/04/2021 tarihli karara karşı asıl dosyada davalı / birleşen dosya davacı vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili asıl davada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin plastik ambalaj imalatı ve ambalaj kalıp imalatı işini yaptığını, davalı şirket ile Arnavutlukta bulunan Delta Group Color firması arasında imzalanan sözleşme gereğince 6 ay boya kova ve kalıp kapağı yapılarak teslim edildiğini, davalı firma yetkilisi …’ın Gebze 1.Sulh Hukuk Hakimliğinin 2017/45 D.İş sayılı dosyasında keşif heyetine vermiş olduğu beyanda belirtilen boya kova kalıplarını teslim aldıklarını kabul ettiklerini, tespite dair bilirkişi raporunda yapılan araştırmada kalıpların orada bulunmadığı ancak dava konusu kalıplardan 3 litrelik ve 10 litrelik plastik boya kovalarından yaklaşık 20’şer adet deneme imalatı yapıldığını ve bu kovaların şirketin deposunda mevcut olduğunun tespit edildiğini, davalı şirket yetkilisinin tespit anında 20-25 gün önce kalıpların kendisine teslim edildiğini beyan etmesine rağmen, Hürmak Firmasına ait sosyal paylaşım sitelerinde belirtilen tarihten yaklaşık 3 ay önce müvekkili firmanın logosu yazılı kendi işyerlerindeki kalıpların robot ve enjeksiyon makinasında takılı olarak görüntülerinin yayınlanmış olduğunu, davacı tarafından teslim edilen kovaların faturası tanzim edilerek müvekkili şirketin ortağı Süleyman Türk tarafından davalı firmaya götürüldüğünü, kendisine saldırıldığı için bu kez kargo ile gönderildiği ancak davalı firma yetkilileri tarafından teslim alınmadığını, bunun üzerine davacı firma yetkilileri tarafından Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/10761 Soruşturma sayılı dosyası ile yetkililer hakkında dolandırıcılıktan savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, belirtilen kişiler hakkında aynı iddia ile daha önceden de suç duyurusunda bulunulduğunun yapılacak araştırma neticesinde tespit edileceğini, Gebze 1.Sulh Hukuk Hakimliğinin 2017/45 D.İş sayılı dosyası ile kalıplarla ilgili tespit talep edildiğini ve tespit raporu düzenlendiğini, Gebze Asliye Ticaret Hakimliğinin 2017/171 D.İş sayılı dosyası ile davalı şirket yetkililerince belirtilen boya kova kalıplarının yurtdışına çıkarılmasının engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini, davalı Hürmak’ın müvekkilinin yaptığı boya kova kalıp ve kapakları üzerindeki müvekkiline ait amblemleri sökerek kendi amblemini kullanarak Arnavutluk’ta bulunan Delta Group Color firmasına teslim etmiş olabileceği gibi müvekkilinin ürettiği kalıpları başka bir firma üzerinden de belirtilen arnavutluk firmasına teslim etmiş olabileceğini, müvekkilinin ürettiği kalıpların Delta Group Color firmasına teslim edildiğini, davalı firma yetkilileri tarafından boya kova kalıp bedeli olarak 140.000,00 Euro’ya anlaşıldığını, bunun 35.000,00 Euro’luk kısmının müvekkili firmaya ödendiğini, kalıplar alınmasına ve geri iade edilmemiş olmasına rağmen 105.000.-Euro bedelin halen ödenmemiş olduğunu beyanla, 105.000,00.-Euro(dava tarihi itibariyle 491.691,00.-TL)’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl davada vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında davaya konu boya kalıplarının yapılması hususunda sipariş formu imzalandığını, müvekkili davacı şirketin sipariş edilen kalıpların üretimine başlanması için 35.000,00 Euro ödeme yaptığını, davacının, müvekkilinin siparişini aranan niteliklerde ve süresinde yerine getirmediğini, sözleşme konusunu teslim etmediğini, davacıdan şipariş edilen kalıpların müvekkiline teslim edilmeyince, müvekkilinin Bakırköy 40. Noterliği’nden 30 Haziran 2017 tarih ve 17562 yevmiye numaralı ihtarname ile, davacı ile aralarında yapılan sözleşmeden haklı nedenle vazgeçtiğini bildirdiğini ve siparişin yerine getirilmesi için ödenen 35.000,00 Euro’yu iade etmesi için yedi günlük süre verdiğini, davacının, müvekkilinin siparişlerini teslim etmediği gibi kendisine bu ihtarname ilen verilen sürede avans olarak ödenen 35.000,00 Euro’yu geri ödemediğini, müvekkilinin, davacıya ödenen 35.000,00 Euro avansı tahsilatı amacıyla İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü 2017/20935 E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ancak davacının bu takibe de kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve haklı takiplerini durdurduklarını, davacının hırs yaptığı bir olay yüzünden defaaten yaptığı bu haksız girişimler ile müvekkilini rahatsız ettiğini, sektöründe öncü bir firma olan müvekkilinin ticari itibarını zedelemeye çalıştığını, davacının mesnetsiz eylemlerinin yalnızca müvekkiline karşı olmadığını, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına 2017/10761 Soruşturma numaralı müvekkilinin lehine takipsizlik verilen dosya incelendiğinde de müvekkilinin asla suç oluşturacak bir eylemde bulunmadığını, davacının her ne kadar deliller kısmında Gebze 1. Sulh Hukuk Mah. 2017/45 D. İş sayılı dosyasında yapılan keşif sırasında müvekkili şirket yetkilisinin kalıpları teslim aldığını beyan ettiğini iddia ediyorsa da böyle bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin kalıpları teslim aldığına dair beyanı olmadığını, kalıpların deneme için getirildiğini ve aynı gün geri götürüldüğünü vurgulayan müvekkili şirket yetkilisinin beyanlarının zaten, işbu tespit dosyasında yapılan keşif zaptı ve kararı ile de sabit olduğunu, davacının müvekkili şirkete hiçbir teslimat yapmadığını, hiçbir teslim tutanağı, sevk irsaliyesi ve fatura olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin, davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddedildiği Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/171 D.İş dosyasındaki nitelemeden de anlaşılacağı üzere eser sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmesinde yüklenicinin borcunun eseri meydana getirip, iş sahibinin doğrudan zilyetliğine sunmak olduğunu, eserin iş sahibine teslim edildiğinin ispatının da yüklenici tarafından yapılacağını, davacının kendisine sipariş edilen kalıpları teslim etmeyince, müvekkili şirketin yalnızca kendi ürettiği makinaları gönderdiğini, bu durumun müvekkilinin ihracat kayıtları ile de sabit olduğunu, hal böyle iken ve davacının kusurlu eylemleri yüzünden müvekkilinin ticaretinin iptal edilmesine de ramak kalmışken, davacının huzurdaki davayı açmakta hiçbir hukuki yararının olmadığını beyanla; haksız ve kötü niyetli açılan işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının plastik enjeksiyon makinesi üreten bir firma olduğunu, davalının da bu plastik enjeksiyon makinelerinde kullanılan kalıpları üreten bir kalıp firması olduğunu, davacının ihracatını yapacağı plastik enjeksiyon makinesinde kullanılacak kalıpların üretilmesi için davalı ile anlaştığını, kalıpları üretip teslim edemeyen davalının mesleki beceriksizliğinin faturasını davacıya kestiğini, kendisine yapılan avans ödemesini iade etmediğini, aleyhine başlatılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davacı şirket tarafından İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20935 E. Sayılı dosyasından yapılan takibe haksız itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalı şirketin %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2016 yılı Kasım ayında ihtilaf konusu kalıpların imali için anlaştıklarını, davacı tarafın Arnavutluk’ta bulunan Delta Group Color isimli firmaya satacağı boya kovası imal edecek makinelerin kalıplarının siparişini verdiğini, takip konusu peşinat avans ödemesinin de 02/12/2016 tarihinde yapıldığını, ancak müvekkilinin ısrarı üzerine 15/01/2017 tarihinde yazılı sözleşme imzalandığını, tarafların bu sözleşme öncesi birlikte fuarlara katılmak gibi beraber yaptıkları işler olduğunu, müvekkilinin davacı firmaya fuarda kullanıp iade edilmek üzere kalıp verdiğini, davacı tarafın müvekkili firmanın güvenini kazandığını, davacı tarafın plastik enjeksiyon makineleri yaptığını, müvekkilinin de bu makinelerde kullanılacak kalıpları imal ettiğini, kalıp imalatının, yapılacak kalıba göre sipariş tarihinden itibaren 1 – 6 ay süren bir çalışma gerektirdiğini, sipariş konusu kalıpların imalinin yaklaşık 5 ay sürdükten sonra hazırlandığını, müvekkilinin davacıya duyduğu güven gereği herhangi bir şey imzalatmadan davacının şoförüne kalıpları teslim ettiğini, bu durumun video kayıtlarıyla sabit olduğunu, kalıpları alan davacı tarafın makinelerine takarak çalıştırdığını, müvekkili şirket yetkililerin fatura ve irsaliyeyi imzalatmak için davacının iş yerine gittiğini, kalıpları alan şoförün irsaliyeyi imzalamadığını, davacı firma yetkilisi Adnan Angan’ın da hakaret ederek müvekkili şirket yetkililerini iş yerinden kovduğunu, olay esnasında müvekkilinin imali olan kalıpların davacıya ait iş yerinde markaları sökülmüş bir şekilde görüntülendiğini, bu olayı görünce müvekkilinin nasıl bir oyuna geldiğini anladığını, savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, daha sonra taraflarınca Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/93 Esas nolu alacak davası açıldığını, bu davanın konusu ve taraflarının huzurdaki dava ile aynı olduğu ve her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini, bu talepleri kabul olmadığı takdirde aleyhlerine açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “mahkemenin 2018/93 Esas sayılı asıl dosyasında; davanın kabulüne, 105.000,00.-Euro alacağın ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak, dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli döviz kredileri için uyguladığı avans faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/846 Esas, 2019/936 Karar sayılı dosyasında; davanın reddine, davacı takip yapmakta kötüniyetli olduğundan, takip konusu alacağın takip tarihindeki kur karşılığı TL tutarı olan 146.300,00.-TL’nin %20’si olan 29.260,00.-TL kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl Dosyada Davalı / Birleşen Dosyada Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Delta Group adlı firma boya kovası yapımı için plastik enjeksiyon makinesi ve robot imalatı için müvekkili şirket ile anlaştığını, gerek makinenin denenmesi gerekse kalıpların denenmesi açısından kolaylık olması adına müvekkil şirketten boya kovası kalıplarını başka bir firmaya sipariş vermesi ve bu hususta ödemenin de müvekkili şirkete yapılacağını, bir nev’i müvekkili şirketin sorumluluğunda kalıp siparişi de verdiğini, müvekkili şirketin de kalıpların yapım işi için 140.000,00 € bedel karşılığında uzman kalıp firması ile anlaştığını, sipariş formu aldığını, peşinat olarak 35.000,00 € ödediğini, müvekkil şirketin bu anlaşma karşılığında herhangi bir komisyon yada kâr vb ad altında menfaat talep etmediğini ve almadığını, 2017 yılının Mart – Haziran ayları arasında yaklaşık 4-5 kez öncesinde, Delta Group firması yetkililerinin nezaretinde de 3 kez makine ve kalıpların denenmesinin gerçekleştirildiğini, müşteri firma yetkilisinin de hazır bulunduğu sonuncu denemede kalıpların beğenilmemesi ve Delta Group firması sahibi tarafından bu kalıpların kabul edilemeyeceğinin belirtilmesi üzerine Uzman Kalıp firması yetkilisinin bağırıp çağırması ve duygusal tavırları nedeniyle Delta Group firması yetkililerinin tüm siparişten vazgeçmek istediğini, bu süreçte ortam yumuşatışmaya çalışıldığını ve Uzman Kalıp firması kalıplarını geri aldığını, sonrasında müvekkili şirket yetkilisi …’ın sırf sorunları çözebilmek adına 17/06/2017 tarihinde Arnavutluk’a gittiğini, enjeksiyon makinesi ve robotun satışı yapılmış ve kalıp siparişi Delta Group tarafından iptal edildiğini, taraflarınca peşinat olarak ödenen paranın iadesi için icra takibi başlatıldığını ve icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açıldığını, karşı tarafça da sözde mal teslim edilmiş gibi bakiye tutar için alacak davası açıldığını, her iki dava dosyasının birleştirildiğini, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, hukuki dinlenilme hakkının ihlâl edildiğini, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, “Cımbızlama” yöntemi ile gerekçeli karar oluşturulduğunu, mahkemenin, klasik anlamda ve tam manasıyla beyanlardan “cımbızlama” yapmak suretiyle hüküm kurduğunu ve gerekçe oluşturduğunu, mahkemenin, isticvap edilen müvekkili şirket yetkilisi …’ın isticvap beyanını; bütününden kopararak ve cımbızlama yapmak suretiyle bir nev’i karara gerekçe oluşturabilmek adına kullandığını, müvekkili şirket yetkilisinin; 3 kez deneme için kalıpların karşı tarafça müvekkil şirkete getirildiğini belirtmiş olması, cımbızlanmak suretiyle farklı anlamlar yüklenerek, sanki malın teslim alındığı kabul edilmiş gibi gerekçe oluşturulduğunu, isticvap beyanında cımbızlanan cümlenin öncesi ve sonrası ile bir bütün olduğu dikkate alınması gerekliliği Anayasa ve yasaların mahkeme ve hakime yüklediği bir görev, yetki ve sorumluluk olduğunu, mahkemenin bu açıdan yasaya aykırı şekilde gerekçe oluşturduğunu, Anayasa 141 ve HMK 297 maddesi kapsamında gerekçesiz hüküm kurulduğunu, Anayasa 141/3, HMK 297 -298 maddelerine aykırı şekilde gerekçesiz karar yazıldığını, delillerinin ve itirazlarının tartışılmadığını, HMK 27/2-c maddesi kapsamında müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkı ve hak arama hürriyetinin açıkça ihlâl edildiğini, asıl davaya cevap dilekçelerinde ve aşamalarında, ilaveten birleşen dava dilekçelerinde ve aşamalarında ileri sürdükleri olayların, itirazlar (hukuka aykırı delil itirazı) ve deliller (09/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu, Delta grup firmasının kalıp talebinden vazgeçtiğine dair yazısı vb.) tartışılmadan, Anayasa ve HMK’ya aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulduğunu, bu nedenle gerekçesiz hükmün kaldırılması gerektiğini, Yargıtay HGK 04/02/2021 Tarih 2017/1968 Esas, 2021/31 Karar sayılı ilamının da aynı doğrultuda olduğunu, ilaveten, HMK 31 maddesi kapsamında dosya kapsamında belirsiz hususlara ilişkin Hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmediğini, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, bu kapsamda, 4-5 kez haricen 3 kez de müşteri firma temsilcisi huzurunda deneme için müvekkili şirkete asıl davada davacı şirket tarafından getirilen kalıpların son deneme sonrasında alıcı Delta Group firması tarafından beğenilmediği ve alıcı firmanın kalıp siparişini iptal etmiş olduğu dosya kapsamı ile sabit iken, hangi ticari, ekonomik veya fiili fayda ile müvekkili şirkete fatura ve teslim edilmemiş irsaliyesi dahi bulunmayan ve hatta karşı taraf ticari defterlerinde dahi yer almayan kalıpların müvekkili şirket uhdesinde kaldığının, eksiksiz ifanın gerçeklemiş olduğunun kabul edildiğinin hukuken izah edilebilir nitelikte olmadığını, bu haliyle, beğenilmeyen ve kabul edilmeyen dava konusu kalıpların, teslim alınmış olması halinde müvekkili şirket tarafından ne şekilde kullanılmış olabileceği ve Delta Group firması tarafından alınmayan kalıpların ekonomik olarak müvekkili şirkete ne gibi artı değer katacağı, kalıpların Türkiye’de ve dünyada karşı taraf dışında birçok kalıp firmasınca da süresinde yapılmış olup olamayacağı, kalıpların haricen ve müşteri huzurunda denenmesi süreci ve bu masraflar ile nakliyenin hangi tarafa ait olacağına ilişkin ticari teamül araştırılmamış/tartışılmamış, mantıksal kuramdan yoksun bir karar verildiğini, asıl davada davacı şirketin basiretli tacir kuralına riayet etmediğinin dikkate alınmadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu doğrultuda olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 26/03/2019 tarih 2017/152 Esas, 2019/356 Karar) Hukuka aykırı delil itirazının dikkate alınmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/4-1183 Esas, 2014/960 Karar sayılı ilamında hukuk aykırı delilin yargılamada kullanılamayacağını şu değerlendirmeyle açıkça ortaya koyduğunu, 2.1.3. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/03/2019 tarih 2018/5125 Esas, 2019/1595 Karar sayılı ilamının da açık şekilde ve tereddütsüz olarak hukuka aykırı delilin hükme esas alınamayacağını açıkça içtihat ettiğini, bilirkişi kurulu raporunun dikkate alınmadığını, tartışılmadığını, özetlemek gerekirse; asıl davada cevap dilekçeleri ile birleşen davada dava dilekçelerinde ve aşamalardaki beyanlarında ileri sürdükleri iddialarının, deliller ile taleplerinin dikkate alınmaması, tartışılmaması, değerlendirilmemesi, kararın gerekçesiz olması, hukuki dinlenilme haklarının ihlâl edilmiş olması, Hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması, hukuka aykırı delillerin hükme esas alınması ve bu yöndeki itirazlarının tartışılmaması, asıl davada davacı – birleşen davada davalı şirketin kötüniyetli olması, dürüstlük kuralına aykırı hareket etmiş olması ve basiretli tacir olarak yükümlülüklerine uymamış olması, dava konusu iş nedeniyle müvekkili şirketin komisyon ya da kâr talebinin bulunmaması, 09/02/2021 tarihli Bilirkişi raporunun dikkate alınmamış ve tartışılmamış olması, ticari teamülün dikkate alınmamış olması, teslim olgusu ile deneme olgusunun karıştırılarak hatalı sonuca gidilmesi, kabule göre, asıl davanın TL üzerinden açılması ve sadece faiz talep edilmesine rağmen taleple bağlı kalınmayarak hüküm kurulması, birleşen davada alacağın yargılamaya muhtaç olduğu dikkate alınmadan kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması dikkate alınarak; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2021 Tarih, 2018/93 Esas, 2021/293 Karar sayılı ilamına yönelik istinaf taleplerinin tehir-i icra ve duruşma talepli olarak incelenmesi neticesinde istinaf taleplerinin kabulü ile, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2021 Tarih, 2018/93 Esas, 2021/293 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, Birleşen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/846 Esas, 2019/936 Karar sayılı davalarının kabulüne, davalı şirketin İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20935 Esas sayılı dosyaya vaki itirazının iptaline, icra takibinin devamına, davalı şirket aleyhine % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-birleşen davalı Uzman Kalıp Plastik Amb. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 24/05/2021 tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemede taraflarına açılmış bulunan ve aleyhlerinde açılmış bulunan dava ile birleşen iş bu dava sonunda davalarının kabulü ile davalı-birleşen davacının davasının reddine karar verilmiş bulunduğunu, bu kararın tüm yönleriyle usül ve yasa ile maddi gerçeklere uygun bir karar olduğunu, mahkemenin dava konusu ihtilafı doğru bir şekilde nitelediğini, örnek olacak şekilde bir titizlik ve özen ile tüm maddi vakaları araştırdığını, özellikle yapmış olduğu isticvap ile davayı kesin şekilde aydınlattığını, davalı-birleşen davacının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü ve belirttiği olay ve kavramlar zorlama ve müğlak, kendi içinde çelişen anlamsız beyanlardır. Esasında davalı-birleşen davacının, dinlenen tanıklarının ve yetkililerinin esas davada ve birleşen davadaki tüm beyanları, cevapları ve iddialarının birbiriyle çeliştiği gibi, tevil yollu ikrar içeren beyanlarının da mevcut olduğunu, bu çelişkilerin dahi davanın aydınlatılması için yeterli olduğunu, davalı-birleşen davacı tarafın icranın geri bırakılması talebinin de kötü niyetli ve maddi gerçeklere aykırı bir talep olup reddi gerektiği kanaatinde olduklarını, arz ve izaha çalıştıkları sebeplerle öncelikle davalı-birleşen davacı tarafın icranın geri bırakılması talebinin reddine, bilahare davalı-birleşen davacı tarafın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı–birleşen davalı Uzman Kalıp Plastik Amb. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 26/05/2021 tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı Hürmak Şirketi vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı birleşen dosya davacısının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği iddiasının doğru olmayıp, tam tersi isticvap edilen şirket yetkililerinin beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, isticvap edilen şirket yetkilisi beyanında, Arnavutluk’ta bulunan Deutsch Color (Delta group) firması ile makina, robot ve kısmını kendileri yapmak üzere anlaştıklarını, plastik kalıp işini ise uzman kalıba yönlendirdiklerini kendilerinin doğrudan uzman Kalıp’tan mal almadıklarını beyan ettiğini, istinaf dilekçesinde, Somut uyuşmazlığın özetle şu şekilde olduğunu; başlığı altında “.,….. Müvekkili şirket de kalıpların yapım işi için 140.000,00 € bedel karşılığında Uzman Kalıp firması ile anlaştığını, sipariş formu aldığını, peşinat olarak 35.000,00 € ödediğini, beyanında bulunulduğunu, dosyaya sunulan ve davalının da kabul ettiği Deutsch Color (Delta Group) firması ile Hürmak arasında yapılan sözleşmede Boya kova kalıplarının da üretiminin yer aldığını, bu nedenle kendi üretmedikleri boya kova ve kapağı kalıplarının yapım işini de Uzman Kalıp’a yaptırdıklarını, bunun için peşinat olarak 35.000.Euro ödeme yaptıklarını, sonrasında ise bu bedeli geri almak için mahkeme dosyası ile birleşen davayı açtıklarını, davacının kendisine sipariş edilen kalıpları üretip davalı hürmak firmasına teslim ettiğini, sipariş formunda belirtilen boya kova ve kapağı kalıpları davalının Arnavutluk’ta bulunan Delta Group Deutsch Color firmasına düzenleyerek verdikleri 30.11.2016 tarihli proforma faturanın 6,7,8. maddesinde yer alan ürünler olan boya kova ve kapağı kalıplarını üretmiş olduğunu, bunların bedelinin 140.000.Euro olduğunu, faturanın 1,2,3,4,5. maddesinde yer alan robot ve enjeksiyon makinasının ise davalı firma tarafından üretilecek ve Arnavut’luktaki firmaya teslim edilecek olduğunu, bedelinin 247,500 Euro olduğunu, müvekkili firma tarafından belirtilen boya kova kalıplarını ürettiğini ve Hürmak firmasına teslim etmiş olmasına rağmen bakiye 105.000. Euronun kendisine ödenmediği için işbu davanın taraflarından açıldığını, davalı Hürmak Şirketi tarafından kalıpların kendilerine teslim edilmediğini bu nedenle borçları olmadığını, peşinat olarak ödenen 35.000.Euro’nun iadesi için karşı davayı açtığını, müvekkili şirketin kendisine sipariş formu ile yapılması istenen kalıpları yaptığını ve davalı şirkete teslim ettiğini, davalı Hürmak şirketi ise kalıpların kendilerine teslim edilmediğini iddia ettiğini, isticvap edilen şirket yetkilisi …’ın mahkeme huzurunda dava konusu kalıpların kendilerine teslim edildiğini kabul ettiklerini, bu durumda artık müvekkillerinin kalıpların Hürmak Şirketine teslim edildiğini ispat etmiş bulunduğunu, davalı Hürmak firmasında kalıplarının bulunduğunun tespiti amaçlı Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/45 D.iş sayılı dosyasında yapılan 09.06.2017 tarihli tespit tutanağında, davalı şirket yetkilisinin dava konusu kalıpları teslim aldığını, ancak davacı müvekkiline iade edildiğini beyan ettiğini, tespit raporunda da dava konusu kalıplardan 3 Litrelik ve 10 Litrelik plastik boya kovalarından yaklaşık 20 şer adet deneme imalatı yapılmış olduğu ve bu kovaların şirketin deposunda mevcut olduğunun tespit edildiğini, davalı Hürmak yetkililerinin tespit esnasında tespit tarihinden 20-25 gün önce kalıpların kendilerine tespit edildiğine beyan etmelerine rağmen Hürmak firmasına ait sosyal paylaşım sitelerinde belirtilen tarihten yaklaşık üç ay önce müvekkili firmanın logosunun yazılı olarak kendi işyerlerindeki kalıpların robot ve enjeksiyon makinasında takılı olarak görüntülerinin yayınlandığını, Hürmak şirketi yetkilisi …’ın mahkeme huzurundaki beyanında işyerlerinde kameraya çekilen kalıpların Uzman Kalıp’a ait olduğunu kabul ettiğini, kalıpların irsaliye imzalatılmak istendiğinde içeride olduğunu da kabul ettiğini, davalı Hürmak Şirketi yetkililerinin kendilerine teslim edildiğini mahkeme huzurunda kendilerine teslim edildiğini kabul ettikleri kalıpların davacı müvekkili tarafından götürüldüğünü iddia etmiş olduğunu, artık davalıların bu iddialarını ispat etmeleri gerektiğini, davalı Hürmak yetkililerinin Boya kova kalıplarını aldıklarını ancak iade ettikleri iddiasının mahkeme içi bağlantılı bileşik ikrar olduğunu, yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre bağlantılı bileşik ikrar bölünebilir ve bu durumda davacı birleşen dosya davalısı kalıpların davalı birleşen dosya davacısı hürmak şirketine teslim ettiğini ispat ettiğini, bu durumda davacı müvekkilinin ispat yükünün sona ermiş olduğunu, kalıpları iade ettiklerini iddia eden hürmak şirketinin bu iddiasını ispat etmesi gerektiğini, dinlenen Hürmak Şirketi tanıklarının beyanlarında ” Hürmak şirketine asla irsaliyesiz mal giriş çıkışı olmaz…, belirtilen tarihte kalıplar Hürmak şirketinde yoktu der iken isticvap ile dinlenen şirket yetkilisi kameralardaki kalıpların Uzman Kalıp firmasına ait olduğunu ve kendi işyerlerinde olduğunu beyan ettiğini, irsaliyesiz de Hürmak şirketine mal girişinin olduğu, Uzman Kalıp’ ın ürettiği kalıpların ise tanıkların beyanının aksine firmada olduğunun sabit olduğunu, davalı Hürmak şirketinin Arnavutluk firması ile yapmış oldukları sözleşmede imalatı taahhüt edilen boya kova kalıpları olmaksızın yani eksik imalat ile ihracaat yaptığı iddiasının kesinlikle doğru olmayıp, Arnavutluk firması’nın bu yönde yani eksik imalat ile kendisine teslimat yapıldığı yönünde bir beyanı ve talebinin olmadığı gibi, ihracaat yapılır yapılmaz boya imalatını yaptığını ve müvekkilinin ürettiği kalıplardan bastırılan kovalarda boya satışı yapmaya başladığını, müvekkili uzman kalıp yetkilisinin isticvabında ürettiği kova kalıplarının Hürmak tarafından Arnavutluk’taki firmaya gönderildiğini ve Arnavutluk’taki Deutsch Color firması tarafından ürettiği kova ile boya satışına başlanıldığını ispat edebillmek için Arnavutluk’a gittiğini ve Arnavutluk firmasının ürettiği boyalardan aldığını, bu hususta gerekli bilgileri isticvaba karşı beyan dilekçesinde sunduğunu, belirtilen kovalar ile tespit dosyasında deneme üretimi yapıldığını ve Hürmak şirketinde elde edilen numune kova kalıplarının birebir aynı olduğunu, Hürmak şirketi Plastik enjeksiyon makinası ve ekipmanlarının, iki adet robot ve ekipmanları adı altında ihracaat yapmış olduğunu, ihracaatın 2017 ağustos ayında yapıldığını, Arnavutluk’taki ihracaat yapılan firma tarafından da boya üretimine 2017 Ağustos ayında başlandığını, Hürmak tarafından ihracaatın 2017 yılı ağustos ayında yapıldığını, ihracaat yapılan Deutsch color firması tarafından aynı ayda boya kovaları üretiminin yapıldığını ve satışa sunulduğunu, tespit dosyasında fotoğraflana müvekkili firma imalatı olan kalıplardan elde edilen numune kovaların kapaklarında olduğu gibi Arnavutluk firmasının ürettiği boya kovalarının kapaklarında üretildiği tarihin yazılmakta olduğunu, belirtilen tarihin Hürmak Firmasının ihracaat yaptığı 2017 ağustos ayı olduğunu, Hürmak yetkililerinin bizzat kendi beyanları ile de sabit olduğu üzere belirtilen kalıbın imalat sürecinin en az 6 ay iken Arnavutluk’taki firmanın yine davalıların iddiasına göre Uzman Kalıp’ın Hürmak’ın ihracaatını yaptığı makina için ürettiği kalıpları teslim almadı ise üretimi en az 6 ay süren kalıbı ihracaat yapılan robot ve enjeksiyon makinasına uyumlu olarak yapılabilmesinin imkansız olduğunu, ihracatın yapıldığı 2017 Ağustos ayında Arnavutluk’taki firmanın boya üretimine başladığını, davalının başından beri bu işin bedelini hiç ödememek ve ödediği bedeli de geri almanın planlarını yapmış olduğunu müvekkilinin ise üretip davalıya teslim ettiği kalıpların bedelini alabilmek için hukuk çerçevesinde mücadele verdiğini ve haklı mücadelesi sonucunda da mahkemenin özellike tarafların isticvabından sonra hürmak şirketi yetkililerinin çelişkili beyanlarını, önce inkar ettiklerini isticvap beyanlarında sorulan sorular ile kabul ettiklerini, müvekkilinin ürettiği kalıpların davalı Hürmak şirketi tarafından teslim alındığını ve aynı gün irsaliye imzalatılmak istendiğinde Hürmak şirketi yetkililerinden Adnan Angan tarafından kendilerine saldırıldığı ve zorla dışarı çıkartıldığı tespit olunan kamera kayıtları ile de sabit olduğundan haklı davalarının kabulüne karar vererek davalı hürmak şirketinin açmış olduğu haksız ve kötüniyetli karşı davanın reddine karar verdiğini, arz ve izah edilen nedenlerle, Davalı Birleşen dosya davacısının haksız, hukuki ve fiili gerçeklikten uzak istinaf sebeplerinin reddine, yargılama giderlerinin karşı taraftan tahsiline, icranın ertelenmesi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava eser sözleşmesinden dolayı bakiye alacak, birleşen dava ise eser sözleşmesi için verilen avansın iadesinin yapılmaması nedeni ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı-birleşen davalı vekili asıl davada; Davacı şirketin plastik ambalaj imalatı ve ambalaj kalıp imalatı işini yaptığını, davalı şirket ile Arnavutlukta bulunan Delta Group Color firması arasında imzalanan sözleşme gereğince 6 adet boya kova ve kalıp kapağı yapılarak teslim edildiğini, davalı firma yetkilisi …’ın Gebze 1.Sulh Hukuk Hakimliğinin 2017/45 D.İş sayılı dosyasında keşif heyetine vermiş olduğu beyanda belirtilen boya kova kalıplarını teslim aldıklarını kabul ettiklerini, davalı firma yetkilileri tarafından boya kova kalıp bedeli olarak 140.000,00 Euro’ya anlaşıldığını, bunun 35.000,00 Euro’luk kısmının müvekkili firmaya ödendiğini, kalıplar alınmasına ve geri iade edilmemiş olmasına rağmen 105.000.-Euro bedelin halen ödenmemiş olduğunu beyanla, 105.000,00.-Euro(dava tarihi itibariyle 491.691,00.-TL)’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili birleşen davada; davacının plastik enjeksiyon makinesi üreten bir firma olduğunu, davalının da bu plastik enjeksiyon makinelerinde kullanılan kalıpları üreten bir kalıp firması olduğunu, davacının ihracatını yapacağı plastik enjeksiyon makinesinde kullanılacak kalıpların üretilmesi için davalı ile anlaştığını, kalıpları üretip teslim edemeyen davalının mesleki beceriksizliğinin faturasını davacıya kestiğini, kendisine yapılan avans ödemesini iade etmediğini, aleyhine başlatılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davacı şirket tarafından İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20935 E. Sayılı dosyasından yapılan takibe haksız itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalı şirketin %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, asıl davada davanın kabulüne, 105.000,00.-EURO alacağın ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak, dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli döviz kredileri için uyguladığı avans faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davada davanın reddine, davacı takip yapmakta kötüniyetli olduğundan, takip konusu alacağın takip tarihindeki kur karşılığı TL tutarı olan 146.300,00.-TL’nin %20’si olan 29.260,00.-TL kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında 2016 yılı içerisinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen bu sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı yüklenici bedele hak kazanabilmesi için, eseri iş sahibine süresi içerisinde iş sahibinin iş yerinde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür.
Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü davacı yüklenicide olmakla bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı birleşen davalı yüklenici, davalı birleşen davacı iş sahibidir. Davacı birleşen davalı üç ayrı boya kovası ve kapağı için toplam 6 adet kalıp üretecek ve bunun karşılığında davalı birleşen davacı 140.000,00 Euro ödeme yapacaktır. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamakla düzenlenen sipariş formu ve tarafların bu konuda birbiriyle uyumlu beyanları gözetildiğinde işin bedeli ve iş bedelinin 35.000,00 Euroluk kısmının davalı-birleşen davalı tarafça davacı-birleşen davalıya ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesine konu imalatların teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Davacı birleşen davalı son deneme yapıldığında imalatların davalı birleşen davacı tarafta kaldığını, davalı birleşen davacı taraf ise imalatların beğenilmemesi üzerine kalıpların davacı birleşen davalı tarafça götürüldüğünü beyan etmektedir.
Taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinde yazılı bir sözleşme ve bu sözleşmede yer alan teslime ilişkin bir delil sözleşmesi niteliğinde teslim vakıasının ispatına ilişkin bir hüküm bulunmadığından davacı yüklenici teslim vakıasını her tür delil ile kanıtlayabilecektir.
Davalı-birleşen davalı şirket temsilcisi … isticvap edilmiş ve 14.01.2021 tarihli 12 nolu celsede “…babam evrak imzalatmaya çalışılmasına tepki göstererek Uzman Kalıp yetkililerini dışarıya çıkarmıştır. … Kalıplar o aşamada içerideymiş. Kalıplar içeride iken çalışanlara irsaliye imzalatmaya çalışmışlar. Biz bu işi bir irsaliye imzalatma işi olarak düşündük. Kamera görüntülerinden haberimiz yoktu. Kameraya çekilen kalıplar Uzman Kalıp firmasının kalıpları idi. … Teslim almaya bir araç gönderdiler. Biz de teslim ettik. Deneme amaçlı getirip götürdükleri için biz teslim almamıştık. Dolayısıyla onların gönderdiği araca teslim ederken herhangi bir belge düzenlemedik.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
Somut olayda; davalı-karşı davacı şirket temsilcisi, eser sözleşmesi konusu kalıpların kendilerine teslim edildiğini kabul etmekte, ancak öğleden sonra araç gönderilerek kalıpların davacı-birleşen davalı tarafından teslim alındığını beyan etmektedir. Temsilcinin bu beyanı ile kalıpların davacı- birleşen davalıya iade edildiği ispat külfeti davalı-birleşen davacıya düşmektedir. Bu husus ispat yükü kendisine düşen davalı-birleşen davacı tarafından ispatlanamamıştır. Bu sebeple, yerel mahkemece kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir.
Ne var ki, İİK’nın 67/II. maddesi hükmünce itirazın iptali davalarında alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibin haksız ve alacaklının kötüniyetli olması gerekir. Somut olayda; davacı-birleşen davalı ile davalı-birleşen davacı arasında akdi ilişki olduğu, uyuşmazlık eser sözleşmesine konu imalatın teslim edilip edilmediğine ilişkindir. Yargılama sonucunda yapılan takibin haksız olduğu anlaşılmış ise de kötü niyet tazminatı için davalı-birleşen davalının, davacı-birleşen davalı aleyhine icra takibi yapmasının tek başına yeterli değildir. Bu itibarla takip tamamen haksız olmadığı gibi, alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
Davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/04/2021 tarih, 2018/93 Esas-2021/293 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,
Mahkemenin 2018/93 Esas sayılı asıl dosyasında;
1-Davanın KABULÜNE, 105.000,00.-EURO alacağın ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak, dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli döviz kredileri için uyguladığı avans faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Asıl davada alınması gereken 33.485,05.-TL ilam harcından, peşin alınan 8.371,27.-TL harcın mahsubu ile bakiye 25.113,78.-TL harcın davalı …’nden tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Asıl davada davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ile 8.371,27.-TL peşin harcın, davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
4-Asıl davada davacı tarafından harcanan 567,50.-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.800,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.367,50.-TL yargılama giderinin; davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
5-Asıl davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 41.559,63.-TL vekalet ücretinin, davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Birleşen dava dosyasında;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı-birleşen davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Birleşen davada alınması gereken 59,30.-TL ilam harcının, peşin alınan 2.573,32.-TL harçtan mahsubu ile, artan 2.514,02.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …’ne iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Birleşen davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 21.974,00.-TL vekâlet ücretinin, davacı …’nden alınarak davalıya verilmesine,
6-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;
1-Davalı-birleşen davacının istinaf başvurusu asıl dava yönünden Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 33.485,05 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 8.371,27 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 25.113,78 TL karar ve ilam harcının davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
2-Davalı-birleşen davacının istinaf başvurusu birleşen dava yönünden kısmen kabul edildiğinden birleşen dava yönünden yatırılan alınması gereken 59,30 TL maktu harçtan 3.299,38 TL harcın mahsubu ile 3.240,08 TL karar harcının talep halinde davalı-birleşen davacıya iadesine,
3-Davalı-birleşen davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapmış olduğu birleşen dava için 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 58,50 TL dosya gönderme giderinden ibaret toplam 220,60 TL yargılama giderinin davacı-birleşen davalıdan alınarak davalı-birleşen davacıya verilmesine,
4-Davalı-birleşen davacının asıl dava bakımından istinafı reddedildiğinden 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından ibaret yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.b.1 ve 361/1 maddeleri gereğince, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yolu açık olmak üzere 05/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸