Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/616 E. 2021/819 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/616
KARAR NO : 2021/819
KARAR TARİHİ : 07/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 16/12/2019
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI : 2020/550 Esas – 2021/263 Karar

DAVACI : … – … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :SAKARYA ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. –
VEKİLİ : Av. …
DAVA :Elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklı murazaanın giderilmesi
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2021

Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/550 Esas – 2021/263 Karar sayılı dosyasından verilen 30/03/2021 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesinin 03/06/2021 tarih, 2021/1041 Esas, 2021/1041 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ömerağa Mah. Alemdar Cad. No.26 İzmit/Kocaeli adresinde bulunan taşınmazı, taşınmazın malikinden 15/10/2019 tarihinde işyeri olarak kullanmak üzere kiraladığını, davalının 13/12/2019 tarihinde 100102826527 sözleşme numarası ile abonelik sözleşmesi tesis edildiğini ancak 13/12/2019 tarihinde davalı tarafça eski aboneye ait olan kayıp/ kaçak elektrik kullanım bedeli ile fatura borcu sebebiyle müvekkiline ait işyerinde elektrik kesintisinin gerçekleştirildiğini, müvekkilinin elektrik bağlanması yönündeki taleplerinin de red edildiğini, hatta davalı tarafın müvekkiline ait işyerine bağlanan elektrik hattını da kestiğini belirterek kesin elektriğin iş yerine bağlanan elektrik olması sebebiyle davacı iş yerini işletemediğinden kesilen eletriğin açılması yönünde teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunadığının tespit edilerek davalının elektrik kesme ve bağlamama suretiyle yarattığı muarazanın giderilmesi ile elektriğin açılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 30/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında herhangi bir abonelik sözleşmesinin mevcut olmadığını, elektrik satışı ve abonelik sözleşmesi yapılmasının da müvekkilinin faaliyet alanında olmadığı gibi taraflar arasında abonelik ilişkisinin bulunduğu varsayımının bile görevli mahkemeyi değiştirmeyeceğinin, uyuşmazlığın abonelik sözleşmesinden kaynaklanmadığını, görevin kamu düzenine ilişkin olduğunu, görevsiz mahkemede açılan davanın görevsizlik nedeniyle reddi gerektiği belirtilerek davanın esasa girilmeden öncelikle görevsizlik ,dava şartı yokluğu nedenleriyle usulden reddine, davanın esasına girildiği takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davanın kabulü ile, davalının, davacının faaliyette bulunduğu Ömerağa Mah. Alemdar Cad. No:26 İzmit Kocaeli adresinde elektrik enerjisinin kesilmesi sureti ile oluşturduğu muarazanın men’ine, tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; esas yönünden başvuru sebepleri; öncelikle dava dışı Gustocook Yemek Hizmetleri Limited Şirketi ile arasında hiç bir bağ olmadığını ve borçlu işyerini devralmadığını iddia eden davacı; dava dışı,tutanak borçlusu Gustocook Yemek Hizmetleri Limited Şirketinin faaliyetini yürüttüğü enerji kullanım yerinde faaliyetine devam ettiğini, dava dışı,tutanak borçlusu Gustocook Yemek Hizmetleri Limited Şirketi ile aynı iş kolunda faaliyetine devam ettiğini, dava dışı,tutanak borçlusu Gustocook Yemek Hizmetleri Limited Şirketi ile aynı ticaret unvanı altında faaliyetine devam ettiğini, aynı kullanım yerindeki mevcut demirbaş ile faaliyetine devam ettiğini, (davacı tarafından şifahen beyan edilmiştir)
aynı kullanım yeri ile ilgili olarak, dava dışı Gustocook firmasına ait ödenmeyen otomatik dönem elektrik tahakkuk faturalarını üstlenerek SEPAŞ’a ödediğini, (celbi talep edilmiş ancak mahkemece celp edilmemiştir)
aynı kullanım yeri ile ilgili olarak, dava dışı gustocook firmasının müvekkile olan icra takibindeki borçlarının bir kısmını üstlenerek ödediğini, dava dışı firma sahibi… ile tanıştığını, durumunu bildiğini ve aynı kullanım yeri ile ilgili olarak, iş yerinin kendi kullanımından önceki döneme ait birikmiş kira parasını üstlenerek ödemiş olduğunu şifahen bize iletmiştir.
dava dışı Gustocook ticareti terk ettiğini,
ticari işletmede hiç bir şey değişmemiş sadece işleten kişi değişmiş olup,İİK 280. maddesi uyarınca işyerini sonradan işgal eden şahıs konumunda olduğunu, … ‘e ait dava dışı Gustocook Yemek Hizmetleri Limited Şirketi, tutanak adresinde Mobilce- Nanotek İletişim Ticaret Limited Şirketi Nanotech tabelası altında telefon ve telefon aksesuarı satış faaliyeti yapmış ve tutanak konusu kaçak elektrik kullanım yeri de davacının hali hazırda faaliyetini sürdürmeye devam ettiği bu telefon aksesuarı dükkanı olduğunu, davacı ile dava dışı borçlu gustocook firması dava konusu kullanım yerinde aynı sektörde çalıştığını,
söz konusu dükkan dava dışı borçlu firma tarafından işletilmekte olduğu dönemdeki mevcut haliyle, dava dışı şirketin kullandığı Mobilce- Nanotek İletişim Ticaret Limited Şirketi Nanotech ünvanı altında hali hazırda davacı tarafından işletilmeye devam edildiğini, kaldı ki mobilce ünvanı Gustocook Yemek Hizmetleri Limited Şirketi sahibi… isimli şahısla özdeşleşmiş olup (Resim-2 web tarama sonuçları ekran görüntüsü–dava dosyasına sunulmuştur), davacının kullanım adresindeki faaliyetini, kendi iünvanı olan arkadaş bilgisayar adı altında değil de mobilce ünvanı ile yürütmesinin işletme devri dışında hiç bir mantıklı sebebi bulunmadığını, davacının devraldığı işletme değeri ve unvanın işletme devrinin unsurlarından olduğu izahtan vareste olduğunu, TTK 11.maddesi, 49.maddesi, 53. Maddesi, 48. maddesindeki hükümler göz önüne alındığında kullanım yerindeki davacı tarafından işletilen işletmenin, davacının asıl işletmesinin şubesi olduğunun söylenebilmesi mümkün olmadığını, çünkü davacı, kullanım yerinde kendi işletme adı/ünvanı ile değil ,dava dışı Gustocook firmasının,dava dışı… ile özdeşleşen işletme adı/ünvanı ile aynı faaliyeti sürdürmeye devam ettiğini,

öte yandan bir ticari işletme, Türk Ticaret Kanunu m.11/3 uyarınca, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebildiğini, davacının, kullanım yerinde dava dışı Gustocook firmasının sahip olduğu işletmenin demirbaşı, kiracılık hakkını, ticaret ünvanını ve tüm bunların yanında kullanma hakkını da devraldığı mobilce ünvanın mevcut müşteri portföyünü de kullanarak faaliyetini sürdürdüğü yani işletme değerini de kullandığını düşünüldüğünde dava dışı firma ile davacı arasında işletme devri yapıldığı, işletmenin mevcut haliyle işletilmeye devam ettiği sadece işletmecisinin değiştiği son derece açık olduğunu, her ne kadar mahkemede, önceki kiracı abone dava dışı gustocook firması ile davacı, arasında akrabalık yada ticaret ortaklığı gibi herhangi bir bağ olmadığı kanaati oluşmuş ise de bir kimsenin, hiç bir bağı yahut beklentisi olmayan bir kişi adına, üstelik icra takibi borçlusu kendisi olmadığı ve kendisinden talep edilmediği halde, kendisi ile hiç bir bağı ve ilişkisi olmayan birinin 8.000,00 TL gibi cüzi sayılamayacak tutarda borcunu ödemesi, toplumumuzun içinde bulunduğu ekonomik koşullar düşünüldüğünde hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, usul yönünden başvuru sebepleri; İİK 280. maddesinde, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya önemli bir bölümünü devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastı ile hareket ettiğinin kabulü karine olarak düzenlenmiş olup bu karine açıkça alacaklıyı ispat külfetinden kurtardığını, ancak sayın mahkemece bu düzenleme hilafına ispat yükünün yeri değiştirilerek, tüm emareler ortada iken ortada bir işletme devrinin olduğunu ispat yükü tamamıyla alacaklı/davalı tarafımıza yüklenmiştir.mahkemece delillerimiz ve iddialarımız yeterince incelenmeden karar verilmiş hatta uyap avukat portal üzerinden dilekçelerimiz ekinde delil vasfında göndermiş olduğumuz belgelerin uyap’taki sistemsel hatadan dolayı açılmadığı dolayısıyla, sunmuş olduğumuz delillerin mahkemece o zamana kadar görülemediği tarafımıza karar oturumundan önceki celse bildirildiğini,
müvekkil şirket regülasyona tabi bir şirket olup, Elektrik Piyasası Kanunu ile EPDK tarafından çıkartılan yönetmelik, tebliğ, kurul kararları doğrultusunda hareket etmekle mükellef olduğunu, kullanım yerinde enerji kesimi yapıldığı zaman dahi kullanım yerinin enerjili olduğu bizzat şirket saha ekiplerince görülmüş olup, işletmesini çalıştıramadığı , itibar kaybı yaşadığı yönündeki beyanları tamamen gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle borçlu ticari işletmeyi, işletmede hiç bir değişiklik yapmadan ,mevcut emtia, işletme adı/ünvanı, işletme değeri (müşteri kitlesi vb) işletmeye devam eden davacının, işletmeyi borçludan olduğu gibi devraldığı emareden de öte açıkça ortada olduğu halde, İİK 280 maddesi hilafına ispat yükü yer değiştirilerek, savunmamızı desteklemek adına sunmuş oldukları deliller incelenmeden ve bazı deliller de celp edilmeden davacının davasının kabulüne ve tedbirin devamına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yukarıda izah edilenler doğrultusunda ;

müvekkile borçlu işletmeyi mevcut hali ile ,olduğu gibi işletmeye devam eden davacının, alacaklı müvekkili ızrar kastıyla hareket ettiği, borçlu işletmenin sadece işletmecisinin değiştiği, dava dışı borçlu ile davacı arasında işletme devrine ilişkin tüm emare ve kanıtlar ortada olmasına rağmen; MK 3. maddesi, İİK,BK ve TTK hükümlerine aykırı bir şekilde davacının davasının kabulüne ilişkin Kocaeli 2 Asliye Ticaret Mahkemesi kararının ve elektriğin kesilmemesi yönündeki tedbir kararının ortadan kaldırılmasını, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklı murazaanın giderilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı; dava konusu adreste önceki abone ile aralarında bir bağ bulunmadığını, yeni abone olduğunu beyanla davalının mevcut aboneliğe ilişkin enerji kesilmesi suretiyle oluşturduğu murazaanın giderilmesini talep etmiş,
Davalı ise, önceki abone ile davacının esasen aynı abone oldukları, davacının önceki abonenin borcunun tahsilini engellemek üzere muvazaalı olarak kira sözleşmesi düzenleyerek önceki abonenin faaliyetine devam ettiğini beyanla davanın reddini savunmuş
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Muvazaa, mülga 818 sayılı BK’nun 18. maddesinde ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı yasanın 19. maddesinde düzenlenmiş olup, yasa metninde “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı” belirtilmiştir. Buna göre; muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecektirler.
Yukarıda yazılı yasal hüküm uyarınca; davalı, dava konusu abonelik üzerinden yararlandırılan elektrik hizmet bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle alacağının bulunduğunu ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapıldığını, kendisinin zararlandırılmak istendiğini savunabilecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nca benimsenen ilke gereği, kural olarak sonraki abonelik, önceki abonenin borcunun ödenmesine bağlı kılınamaz ise de; mahkemece,dosyadaki bilgi, belge, ve kayıtlara göre davacı/davalı ile borçlu arasında fiili, hukuki bir bağ olup olmamasının belirlenmesi ve davacının/davalının muvazaa iddiasının ispatlanması gerekir.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; muvazaa iddiası nedeniyle aralarında bağ bulunduğu ifade edilen davacı ile önceki abone ve kaçak kullanımda bulunan dava dışı Gustocook Yemek Ltd şti, Nanotek İletişim Ltd şti ve bunların yetkilisi… aralarında dosyaya gelen bilgi ve belgelere göre yakınlık, iş ilişkisi veya organik bağ bulunduğunun tespit edilemediği, davacının önceki kiracı olan adı geçen dava dışı kişilerin işletmesini devraldığının kanıtlanamadığı, salt önceki kiracı ile davacının aynı faaliyette bulunmalarının iddianın ispatına yeter olamayacağı, her ne kadar davacının önceki abonenin icra takibine konu borcunun bir kısmını ödediği gerek davacı beyanı gerekse istinaf dilekçesine ekli davalı evraklarından anlaşılmakta ise de, vaki ödemenin davalı kurumca elektriğin kesilmesini önleme amacıyla yapılan ödeme olarak değerlendirilmesinin hayatın olağan akışına uygun olacağı, dolayısıyla, davalının muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; mahkemenin davanın kabulü kararı yerinde olduğundan, İlk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcından alınması gereken harcın mahsubu ile bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına,
4- Duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 07/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸