Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/567 E. 2021/663 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/567
KARAR NO : 2021/663
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI : 2018/103 Esas – 2021/96 Karar

DAVACI : … – … – …
VEKİLLERİ : Av. … – [16607-06461-82153] UETS
Av. … – [16040-40489-03210] UETS
DAVALI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – [16647-46069-03176] UETS

Birleşen Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/489 Esas sayılı davada

DAVACI :… – … -…
VEKİLİ : Av. … – [16647-46069-03176] UETS
DAVALI : … – … – …
VEKİLLERİ : Av. … – [16607-06461-82153] UETS
Av. … – [16040-40489-03210] UETS
DAVA :Asıl dava; iş sahibi tarafından açılan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi, birleşen dava ise; yüklenici tarafından açılan bakiye iş bedelinin ve cezai şart alacağının tahsiline ilişkin itirazın iptali
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/09/2021

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı/karşı davacı vekili ve davacı/karşı davalı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalının, 14 Temmuz 2017 tarihli bir robotik otomasyon satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ile davalının, tarafların “1. Etap, 2. Etap, 3. Etap, 4. Etap” şeklinde adlandırdığı, dört otomasyonu müvekkile teslim etmeyi yüklendiğini, müvekkilinin sözleşme konusu otomasyonları sipariş etme sebebinin, dava dışı üçüncü bir şirkete bu otomasyonların da içinde bulunduğu bir sistem kurmayı yüklenmiş olduğunu, tarafların 14 Temmuz 2017 tarihli sözleşmede önce 3. Etap ve 4. Etap otomasyonların teslimini kararlaştırıldığını, davalının belirlenen sürede teslimi yapmadğını, bu durumun müvekkilinin kendi müşterisine verdiği teminde sıkıntı yaşamasına yol açtığını, bunun üzerine müvekkilinin, kendi müşterisine karşı yüklendiği işi tamamlayabilmek için, davalıdan 3. Etap ve 4. Etap otomasyonlar yerine 1. Etap ve 2. Etap otomasyonları teslim etmesini istediğini, tarafların Kasım ayı başında yaptığı mutabakatla 3. Etap ve 4. Etap otomasyonların sözleşmeden çıkarıldığını, sözleşme sadece 1. Etap ve 2. Etap otomasyonların teslimi şeklinde revize edildiğini, revize tarihine kadar müvekkili şirketin davalıya toplam 45.000 Euro ödeme yaptığını, davalının, 13 Kasım 2017 tarihli e-postada 1. ve 2. etap işlerin tamamlandığını, teslim için ödeme beklendiğini bildirdiğini, bu bildirim üzerine müvekkilinin, 15 Kasım 2017’de davalıya 40.860,00 TL ödeme yaptığını, ödemenin ardından teslime hazır olduğu bildirilen otomasyonların 16 Kasım 2017’de müvekkiline eksik şekilde teslim edildiğini, eksikliklerin davalıya bildirilerek teslimin tamamlanmasını istediğini, müvekkilinin davalının kötü niyetli olduğunu, dürüst davranmadığını ve siparişin asla tamamlanmayacağını anlayarak sözleşmeden dönme kararı aldığını, ihtarname ile davalıya bildirdiğini, aldığı malı teslime hazır olduğunu belirterek ödenen paranın iadesini istediğini, davalının cevabi ihtarla bedelin ödenmeyeceğini ifade ettiğini, bu nedenlerden dolayı davanın kabulü ile ödenen satış bedelinin (şimdilik 10.000,00 TL) 18.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte iadesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada istenen bedel belirgin olduğunu, bedeli belirli olan davanın belirsiz olarak açılması mümkün olmadığını, müvekkili şirketin 14.07.2017 tarihinde toplamda 135.000,00 €(Euro)+KDV tutarında olan, dört ayrı etaba bölünmüş robotik otomasyon projesinin yapılması hususunda davacı tarafla bir ticari alım satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede belirlenen hususları tam olarak yerine getiren müvekkili şirkete karşı kararlaştırılan sürelerde ödeme yapılmaması üzerine teslim sürecinin uzadığını, davacı tarafın belirlenen etapların sadece ikisini teslim aldğını, müvekkili şirket tarafından tamamlanan tüm etapları teslim almadığını, haksız bir şekilde sözleşmenin feshine yöneldiğini, işlenmiş ürünlerin müvekkili tarafından bilirkişilere gösterilmeye hazır olduğunu, etapların tamamlanmadığı, eksik olduğu hususları gerçek dışı iddialar olduğunu, davacı tarafın kötü niyetle hareket ederek mühendislik bilgisini/know how teslim aldığı etaplardan öğrendiğini, tersine mühendislikle kalan etapları tamamlama yoluna gittiğini, sözleşme öncesinde müvekkili şirketin simülasyonlar gösterdiğini, ürünün niteliğini tam olarak belirlediğini. simülasyonda gösterilen hususlar davacı taraf istekleri doğrultusunda değiştirildiğini, etapların bir nevi yarı mamul niteliğinde olduğunu, bu nedenle eksiklik iddialarının son derece anlamsız kaldığını, davacı tarafın asıl iradesinın işin nasıl yapılacağını öğrenmek olduğunu, müvekkili şirketin eksik hususu derhal giderebileceğini bildirmesine rağmen davacı tarafın haksız bir şekilde sözleşmenin feshine yöneldiğini, müvekkili tarafından teslim edilen iki etabın sözleşmede kararlaştırılan ücreti 63.000,00 € + KDV : 74.340,00 €’nun sadece tam olarak ödenmemiş, taraflarına bugüne kadar 19.07.2017 tarihinde 25.000,00 € (peşinat), 23.08.2017 tarihinde 20.000,00 €, 15.11.2017 tarihinde 9.000,00 € karşılığı (kur 4,54) 40.860,00 TL olmak üzere toplam 54.000,00 € ödendiğini, bu sözleşmenin tamamı için proje bedelinin 159.300,00 € olduğunu, müvekkili şirket tarafından bitirilen ancak davacı taraf nedeni ile teslim edilemeyen diğer iki etabı oluşturan robotik otomasyonların müvekkilinin zarar hanesine yazıldığını, davacı tarafın sözleşmenin feshine gitmesi ve yapılan teslime rağmen teslim edilen etapların kalan bedelini ödememesi, taraflarına yönelik bir ayıp ihbarının yapılmaması, somut olarak teslim edilen ürünlerde herhangi bir ayıbın bulunmaması nedenleri gözetildiğinde davacı tarafın haksız davasının reddine karar verilmesini, dava masrafları ve avukatlık ücretinin davacı tarafa ödettirilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2019/489 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile 15/07/2017 tarihli satış sözleşmesi, içeriğinde hem ürün satışını hem de bir işin yapılmasını içeren mühendislik işleri ile eser sözleşmesi unsurları taşıyan karma bir sözleşme olduğunu, sözleşme madde 9’a göre proje satış fiyatı KDV hariç 135.000 Euro, KDV dahil 159.300,00 Euro olduğunu, Madde 10’da yer alan ödeme planına göre sözleşme imzalandıktan sonra (imza tarihi 15/07/2017) %20’sinin peşin ödeneceğini, bu bedelin 31.860 € olduğunu, %10’unun 15.930,00 € simülasyonların teslimi sonrasında ödenmediğini, simülasyonların e-posta ile 01/08/2017 ve revizyon edilmiş halinin ise 09/08/2017 tarihinde teslim edildiğini, davalı tarafın 19/07/2017 tarihinde 25.000,00 € (peşinat), 23/08/2017 tarihinde 20.000,00 €, 15/11/2017 tarihinde 9.000,00 € karşılığı (kur 4,54) 40.860,00 TL olmak üzere toplam 54.000,00 € ödendiğini, 15/11/2017 tarihinde teslim edilen iki etabın satış bedelinin 72.000,00 € + KDV=84.960 € olduğunu, bu teslim edilen etapların karşığı olarak 84.960 €- 54.000 €=30.960,00€ davalı tarafından ödendiğini, müvekkil şirketin 3. Ve 4. Etaba konu “Robotik Çıta Kağıt Yapıştırma Otomasyonu ve Robotik Bocuk Yapıştırma Otomasyonunu” 16/11/2017 tarihli seri A No: 031985 numaralı Sevk İrsaliyesi ile davalı şirket adresi olan sevk adresi olarak talep ettiği “Yaylacılık Mah. Halilağa Sok. No:31/B Başiskele/KOCAELİ” adresinde davalı şirketin çalışanı Hakan BİÇİL’in eksiksiz teslim alan kişi imzası ile teslim edildiğini, müvekkil şirketin davalı şirket tarafından iptal bildirimi ya da cayma bildirimi yapılmadığı için 1. Ve 2. Etaba ilişkin robotları üreticiden teslim aldığını, müvekkilinin aynı zamanda davalı şirkete sarf malzemesi satışında bulunduğunu, malların parasının da tam olarak ödenmediğini, müvekkil şirket tarafından cevabi ihtarname gönderildiğini, (Kartal 9. Noterliğinin 18/12/2017 tarih 28860 yevmiye numaralı ihtarname) herhangi bir ödemenin halen yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması ile duran icra takibinde ki itirazın iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2019/489 Esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Cayma parasından söz edilebilmesi için bir miktar paranın cayma yaptırımı olarak peşinen karşı tarafa verilmesi gerektiği halde somut olayda müvekkil tarafından davalı/karşı davacıya “cayma parası” olarak ödenmiş herhangi bir bedel olmadığını, Bu sebeple davalı/karşı davacının cayma parası isteminin hukuki dayanaktan yoksun olup istemin reddi gerektiğini, müvekkili şirketin 1. ve 2. etap işlerin eksik, ayıplı ve geç teslim olması nedeniyle sözleşmeden dönme zorunluluğu doğduğunu bildirdiğini, 3. ve 4. etap işleri tek taraflı olarak iptal ettiğine dair hiçbir beyan olmadığını, müvekkil 3. ve 4. etap işler için iptal bildiriminde bulunmadığını, bu hususun davacının da kabulünde olduğunu, davacının sözleşmenin revize olduğunu inkar etmekteyse önce bu etapların teslimini yapması gerektiğini, ondan sonra alacak iddiasında bulunması gerektiğini, her durumda müvekkilin teslimde gecikmeye bağlı cezai şart alacağı hakkının saklı tutulduğunu, eldeki davada müvekkilinin sözleşmeden dönme iradesi, ayıplı ifaya dayalı olduğunu, bu iradenin açığa çıkması için işin ifa edilmiş olması gerektiğini, projenin iptali ise ancak teslimden önce gerçekleşebileceğini, hal böyleyken müvekkilinin dönme iradesinin projenin iptali olarak değerlendirilmesiin olanaksız olduğunu, dava konusu icra takibindeki alacak iddiası edilen malzemelerin müvekkile teslim edilmediğini, karşı dava dilekçesinde, müvekkilirir ödeme yapmadığı için teslimin yapılmadığını açıklandığını, karşı davanın reddi ile, haksız ve kötüniyetle açılan davada kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı/karşı davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile, davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2019/119054 sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 1.000,00-TL üzerinden devamına, hüküm altına alınan 1.000,00-TL’nin %20 icra inkar tazminatının birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı/karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinaf incelemesine konu edilen Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/489 Esas üzerinden açılan ve yukarıdaki esas ile birleşen davaya yönelik şu şekilde karar verildiğini, “…birlesen dosya davalısının bakiye alacağını talep edebileceği kabul edilmiş, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde cari hesap ekstresine göre birlesen dosya davalısının 134.044,45 TL borcunun bulunduğu belirtilmiş̧, birlesen dosya davacısının aynı zamanda davalının sözleşmenin haksız feshi nedeni ile sözleşmenin 11. Maddesinde yer alan tazminatı talep ettiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. maddesinde kararlaştırılan ve dava konusu edilen 21.240,Euro’nun 6098 sayılı TBK’nın 179/son maddesi gereğince bir cayma cezası olduğu, sözleşmeyi tek taraflı olarak fesheden iş sahibi davalının bu cezadan sorumlu tutulamaması için fesihte haklı olması gerektiği (Yargıtay 15.H.D nin E:2014/6685 K:2015/335 sayılı ilamı) alınan raporlar göz önüne alındığında davalının sözleşmenin feshinde haksız olduğu, davacının itirazın iptali davasının kısmi dava olarak açtığı anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereği takibin 1.000,00-TL üzerinden devamına karar verilmiş̧, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmemiş̧ ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/489 Esas sayılı dava dilekçelerin de davanın harca esas değeri 42.394,74 Euro ve 12.007,67 TL kur 1 €: 4,8082TL toplam 215.853,72 TL üzerinden harcandırılacağını, yerel mahkemeye defalarca dosyaya dava konusunu ve değerini ifade etmemize rağmen harç eksikliği hususunu ifade etmemiş, harcın tamamlanması konusunda taraflarına süre vermeden, yargılama sürecinde sessiz kalmış, davanın kısmi dava olduğundan bahisle davayı bu şekilde karara bağladığını, dava itirazın iptali davası olduğunu, davaya harca ilişkin beyanları dikkate alındığında davanın 1.000,00 TL’lik bir dava olmadığının aşikar olduğunu, birleşen bir önceki dava usulden reddedilmiş, bu dava harcı dosyada kaldığını, bu nedenle dava açıldığında dava harcı sehven yatırılmadığını, mahkemenin harç eksikliğini dava bitmeden bildirmesi ve tamamlanmasını istemesi kanuni bir gereklilik olduğunu, usulen reddedilen daha sonra kesinleşen karşı dava harcının taraflarına ödendiğini, ödenen bu harç ise gerekçeli karardan sonra 12.03.2021 tarihinde 3.686,25 TL olarak “Karşı Dava Harcı” adında dosyaya yatırılmış ve harç eksikliği tamamlandığını, yerel mahkeme gerekçeli kararının içinde bütünlük kurmadığını, bu nedenle usul kurallarına ve Harçlar Kanununa aykırı yürütülen davanın yeniden incelenmesi, kararın dosyaya yatırılan harcın varlığı gözetilerek, hukuka uygun şekilde karara bağlanması gerekli olduğunu, gerekçeli karara göre yerel mahkeme cayma cezasından karşı tarafın sorumlu olabilmesi için fesihte haklı olma koşulunu ileri sürmüş, davasında haksız çıkan, kötü niyeti dava sürecinde ortaya çıkmış karşı tarafa yönelik feshimiz ücret ödenmemesine ilişkin olmasına rağmen gerekçede reddedildiğini, taraflarınca bu hususta kabul edilemediğini ve istinaf incelemesi konu edildiğini, gerekçeli kararda kötü niyet tazminatının reddedildiğini ancak alt satırlarda kötü niyet tazminatının kabul edildiğini, harca tabi davalarda, başvurma harcı ile nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alındığını, (Harçlar Kanunu 27-28 mad). ayrıca icra dosyasına yatırılan harçlar dava açılırken bu harçlardan mahsup edilebileceğini, dava açılırken harcın eksik alınmış olması halinde, mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanun`unun 30 ve 33. maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidileceğini ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verileceğini, şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılacağını ve HMK`nun 150. maddesi uyarınca süresinde harç tamamlanarak dava yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğini, kanunun emredici bu hükümleri karşısında yerel mahkeme tarafından davanın kısmi olarak kabulü ve harç eksikliğinin tamamlanmadan karara gidilmesi hataları nedeni ile verilen yerel mahkeme hükmünün kaldırılması, mümkünse düzeltmenin yapılarak, oluşacak zaman kaybının önlenmesi ve usul ekonomisi gereğince kararın yeniden düzenlenerek ihdasını talep ettiklerini, yerel mahkeme gerekçeli kararının içinde bütünlük kurmadığını, bu nedenle usul kurallarına ve Harçlar Kanununa aykırı yürütülen davanın yeniden incelenmesi, kararın dosyaya yatırılan harcın varlığı gözetilerek, hukuka uygun şekilde karara bağlanması gerektiğini, dava açılırken harcın eksik alınmış olması halinde, mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanun`unun 30 ve 33. maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve taraflarına eksik harcı yatırması için süre verilmesi gerekir iken davamızın itirazın iptali olması, dava dilekçesinde harca esas değerin bildirilmesi karşısında davanın kısmi dava olarak ele alınarak, harç ikmali için taraflarına süre verilmemesi nedeni ile yapılacak istinaf incelemesi sonrasında Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/103 Esas, 2021/96 Karar sayılı kararın kaldırılmasına, mümkünse düzeltmenin yapılması ile usul ekonomisi gözetilerek dosya üzerinden veya duruşma açılarak davanın kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl dava yönünden; mahkemenin yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm vermesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporu somut olayı aydınlatmaya elverişli olmamasına karşın mahkeme bu yöndeki itirazlarımızı dikkate almadığını, bilirkişi heyeti mahallinde yapılan keşifte dava konusu otomasyonları hiç çalıştırmamış, çalıştırmayı da denememiştir. böyle olduğu halde makineleri çalıştırmak olanaksızmış gibi rapor tuttuklarını, mahkeme itiraz üzerine bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi vererek ek rapor düzenlenmesini istediğini, ek raporda da yine talimata uyulmadan, yerinde inceleme yapılmadan olumsuz görüş bildirildiğini, mahkemenin heyet seçiminin hatalı olduğu ve bilirkişilerin somut olayı aydınlatacak bilgi ve beceriye sahip olmadığı açık olduğunu, ne var ki itirazlar dikkate alınmamış ve dosya için yeni bir heyet görevlendirilmediğini, işin geç teslim edildiği davalı karşı davacının da kabulünde olduğunu, mahkemece çekişmesiz kalan bu husus hakkında değerlendirme yapmadan ayıp iddiasının ispatlanamadığını söyleyerek hatalı bir karar verdiğini, asıl davadaki beyan ve deliller doğrultusunda dava konusu makinelerin süresinde teslim edilmediği, sonrasında da eksik ve kusurlu olarak tamamlandığı; bu itibarla müvekkillerin makinelerden hiç yararlanamadığı ve sözleşmeden dönmek zorunda kaldığı ortada olduğunu, gerçekten de müvekkilin makinenin bir kısım parçasını satma nedeni de bu olduğunu, bir kişinin sipariş ettiği ve kendisine eksiksiz çalışır halde teslim edilen makineyi kullanmak ya da makineden yararlanmak yerine kenarda tutup parçasını satması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sipariş eksiksiz teslim edilseydi müvekkil böyle bir tasarrufta bulunmaz, makineyi sipariş etme amacına uygun hareket edeceğini, kaldı ki eldeki davada işin geç teslim edildiği çekişmesiz olduğunu, teslimin geç yapıldığı, karşı dava dilekçesi itibariyle davalı karşı davacının da kabulünde olduğunu, karşı taraf sadece, geç teslime ödeme düzensizliğinin yol açtığı yönünde bir mazeret öne sürdüğünü, ne var ki taraflar arasındaki sözleşme uyarınca işin teslimi ile müvekkilce yapılacak ödemelerin düzenli olması arasında hiçbir ilişki olmadığını, benzer bir olayda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, iş sahibinin sözleşmeden dönmekte haklı olduğuna hükmettiğini, somut olayda müvekkil sözleşmeden dönme beyanının içeren ihtarda işin geç teslimini de gerekçe gösterdiğini, malın süresinde teslim edilmemesi de ayıplı ifa hallerinden olduğunu, kaldı ki davalı karşı davacı makinelerin eksiksiz teslim edildiği savunmasını da ispatlayamadığını, mahkemenin bu gerçeği gözetmeden müvekkil aleyhine karar vermesi isabetsiz olduğunu, karşı dava yönünden; usule dair nedenler: ilk derece mahkemesi her ne kadar istinaf kanun yolu açısından birleşen davayı ayrı tutmamışsa da mahkemenin kabulüne göre birleşen dava için verilen karar miktar itibariyle kesin olduğunu, bununla beraber bölge adliye mahkemesi’nin aksi kanaatte olması ihtimali gözetilerek esasa ilişkin itirazları da bildirdiklerini, birleşen davaya konu takipte 21.240 Euro cezai şart ile toplam 20.874,36 Euro ve 12.007,67 TL sarf malzeme alacağı talep edilmiştir. mahkemenin karar gerekçesinden, davacının 21.240,00 Euro cezai şart talebi ile alacak iddiasından yalnızca 134.044,45 TL’nin haklı bulunduğu anlaşıldığını, buna göre davacının fazlaya dair alacak iddiası mahkemenin kabulünde olmadığını, bu husus dikkate alınarak hükmün davanın kısmen kabul kısmen reddine şeklinde kurulması gerekirken kabul şeklinde kurulmasının hatalı olduğunu, az yukarıda değinildiği gibi karşı davacının fazlaya dair istemi reddedildiği halde lehe vekalet ücretine hükmedilmemesinin de isabetsiz olduğunu, mahkeme her ne kadar karşı dava için kısmi dava değerlendirmesi yapmışsa da karşı dava dilekçesinin sonuç kısmındaki istem belirsiz alacak davasına ilişkin olduğunu, hatta karşı davacı hmk’nin belirsiz alacak davasına dair düzenlemesine aynen yazdığını, itirazın iptali davasının belirsiz alacak davası şeklinde açılmasına imkan bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken bu hususun gözetilmemesi de hatalı olduğunu, esasa dair nedenler: karşı davacının cayma tazminatı istemi hukuki ve somut dayanaktan yoksun olduğu halde mahkemenin eksik incelemeyle bu hususta karşı davacı lehine karar vermesinin hatalı olduğunu, somut olayda sözleşmenin 11. Maddesindeki düzenleme TBK m. 179’da sıralanan ceza koşullarından hiçbirine uymadığını, bir an için maddenin 3. fıkrasında düzenlenen “dönme cezası” yakın seçenek gibi görünse de “proje iptali” ile “sözleşmeden dönme” veya “sözleşmeyi fesih” birbirine denk olmadığını, proje iptalinde sözleşme ayakta iken dönme veya fesihte sözleşme ortadan kalktığını, kaldı ki eser sözleşmesinde iş sahibi aleyhine dönme cezası düzenlenmesi hukuka uygun düşmeyeceğini, zira dönme cezası, borçluya bedelini ödeyerek sözleşmeden kurtulma imkanı verdiğini, bu yönüyle her ne kadar “ceza” denmekteyse de bir yaptırımdan çok bir imkan düzenlemesi olduğunu, eser sözleşmelerinde bu imkanın iş sahibine değil de yükleniciye tanınması beklenir çünkü bir eser meydana getirmeyi yüklendiğinden, bedelini ödeyerek bu borcundan kurtulma imkanı gerçekte yüklenicinin işine yarayacağını, karşı davacı, 3. ve 4. etap işler için cayma parası isteminde bulunduğunu, müvekkil sözleşmeden dönme iradesini açıkladığı ihtarnamede, 3. ve 4. etap işlerin ortak mutabakatla projeden çıkarıldığını, sözleşmenin sadece 1. ve 2. etabın teslimi şeklinde revize edildiğini, 1. ve 2. etap işlerin ise eksik, ayıplı ve geç teslim olduğunu, bu nedenle sözleşmeden dönme zorunluluğu doğduğunu bildirdiğini, başka bir anlatımla müvekkilin 3. ve 4. etap işleri tek taraflı olarak iptal ettiğine dair hiçbir beyanı olmadığını, bu husus davalı/karşı davacının da kabulündedir. karşı dava dilekçesindeki açıklamalarda yer alan 6 numaralı madde şu cümle ile başladığını: “müvekkil şirket, davalı şirket tarafından iptal bildirimi ya da cayma bildirimi yapılmadığı için 1. ve 2. etaba ilişkin robotları üreticilerden teslim almıştır.” (burada sehven 1. ve 2. etap yazılmış, doğrusu 3. ve 4. etap olmalıdır.) müvekkil, davalı/karşı davacının cayma parası talep ettiği 3. ve 4. etap işler için iptal bildiriminde bulunmadığından sözleşmenin 11. maddesinin işletilmesi ve bu maddeden bahisle hak ve alacak talep edilmesi mümkün olmadığını, mahkemenin bu gerçeği gözetmeden karşı davacı lehine karar vermesi hatalı olduğunu, faturalara konu malların müvekkile teslim edildiği ispatlanamadığını, karşı davacı bu hususta alınan bilirkişi raporunda lehine görüş bildirilmediği halde rapora itiraz etmediği gibi rapora göre karar verilmesini istediğini, bu durumun müvekkil lehine usuli kazanılmış hak doğurduğu mahkemece gözetilmediğini, karşı davacının alacak iddiası likit olmadığı halde müvekkil aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de hatalı olduğunu, karşı davacının istinaf başvurusuna karşı cevaplar yönünden; davalı karşı davacı hükümden sonra dosyaya tamamlama harcı yatırmış, istinaf başvurusunda da buna göre karar verilmesini istediğini, az yukarıda da belirtildiği gibi -esasa yönelik itirazlarımızı yinelemekle beraber- mahkemenin birleşen davaya ilişkin kararı miktar itibarıyla kesin olduğunu, eksik harcın hükümden sonra tamamlanması ayrıca HMK’de yeri olmayan, usulüne aykırı bir işlem olduğunu, hükümden sonra tamamlanan harç, miktar itibarıyla kesin olan kararı istinafa açık hale getiremeyeceğini, öte yandan mahkemenin 5.02.2021 günlü celsede karşı davacıya harç eksikliği hakkında açıklamasını sorduğu ve karşı davacının da harcı yatırmış olduğunu beyan ettiği duruşma tutanağı ile sabit olduğunu, mahkemenin eksik harcın tamamlanmasına dair süre vermemesi, karşı davacının bu yöndeki açıklamasının sonucu olduğunu, bu nedenle hakimin eksik harcın tamamlanması hususunda HMK’nin kendisine yüklediği ödevi yerine getirmediği söylenemeyeceğini, bu itibarla karşı davacının istinaf istemi yerinde olmadığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla: istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve asıl davanın kabullünü birleşen davanın ise reddini; yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava; iş sahibi tarafından açılan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi, birleşen dava ise; yüklenici tarafından açılan bakiye iş bedelinin ve cezai şart alacağının tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davalı birleşen dosya davacısı tarafça açılan birleşen davada harca esas değer 215.853,72 TL olarak gösterilmiş ve davalının itirazının iptali istenmiş ancak harçlandırma bilgilerinde 1.000 TL üzerinden harç yatırılmış, mahkemece itirazın iptali istemi yönünden (215.853,72 TL üzerinden) nispi harç alınmamıştır. Bu tür davalar, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca nispi harca tabidir. Bu durumda, mahkemece, birleşen dosya davacısının gösterdiği harca esas miktar üzerinden hesaplanacak harcın ikmal ettirilmesi zorunludur. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemler yapılamaz.
Bu durumda mahkemece, dava konusu edildiği halde harcı yatırılmayan harca esas değerle ilgili harcı tamamlamak üzere birleşen dosya davacı vekiline Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca süre verilmesi, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde birleşen dava dosyası ile ilgili dosyanın işlemden kaldırılması, yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan; karar gerekçesinde ‘’…icra inkar tazminatına hükmedilmemiş…’’ denilmesine rağmen hüküm fıkrasında %20 icra inkar tazminatına hükmedilmekle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluştuğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; birleşen dava dosyasında harç eksikliği yönünde işlem yapılarak ve gerekçe ile hüküm fıkrasında çelişki yaratmayacak şekilde HMK.297. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak bir karar verilmesi gerekeceğinden mahkemece açıklanan yönler gözetilmeksizin uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince sair istinaf nedenleri incelenmeksizin hükmün kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
Davacı ve birleşen dosya davacı vekillerinin istinaf başvurusunun, diğer istinaf nedenleri değerlendirilmeksizin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4.maddesi gereği KABULÜNE,
KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 05/02/2021 tarih 2018/103 Esas – 2021/96 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf kanun yoluna başvuranların yaptığı istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
Kararın 6100 sayılı HMK’nun 359/3.maddesi uyarınca Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4.maddesi uyarınca kesin olmak üzere 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip …
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸