Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1215
KARAR NO : 2022/147
KARAR TARİHİ : 04/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 01/04/2016
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2016/472 Esas -2020/313 Karar
DAVACI-KARŞI DAVALI :… – …-
VEKİLİ : Av. …
DAVALI-KARŞI DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :Av. … –
DAVA İHBAR OLUNAN :1- … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA İHBAR OLUNAN : … –
VEKİLİ :Av. … –
DAVA İHBAR OLUNAN : 3-… –
DAVA : Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye bedelin tahsili, karşı dava ise eser sözleşmesinden kaynaklı yanlış ve ayıplı ifa sebebiyle uğranılan müspet ve menfi zararın tahsili talepleri
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2022
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/472 E. 2020/313 K. sayılı dosyasından verilen 23/09/2020 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesinin 15/01/2021 tarih, 2020/373 Esas, 2021/80 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderildiği, taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik, davalı – karşı davacı vekilleri ve davacı- karşı davalı vekili süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı şirketin 2014 ve 2015 yıllarında müvekkil şirketten hazır beton satın aldığını, hazır beton nedeniyle faturalar düzenlendiğini, bu faturaların davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirketin davalı şirketten dava tarihi itibariyle 397.140,54-TL alacaklı olduğunu, müvekkili şirketin alacağını defalarca istemesine karşın alacağını tahsil edemediğini, davalı şirketin müvekkiline borcuna TTK 1530 maddesi uyarınca her bir fatura tarihinden 30 gün sonrasından ticari temerrüt avans faizi yürütülmesi gerektiğini beyan ederek müvekkilinin davalıdan olan 397.140,54-TL alacağının tahsiline, 397.140,54-TL asıl alacağa, TTK 1530 maddesi uyarınca her bir faturaya fatura tarihinden 30 gün sonrasından ticari temerrüt avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu ihale sonucunda Başiskele Bediyesi Hizmet Binası ve Kent Meydanı projesini anahtar teslim götürü bedel sözleşmesi yapmaya hak kazandığını, ilgili proje kapsamında kullanılmak üzere müvekkili şirketin davacı şirketten C-30 beton sınıfı hazır beton sipariş ettiğini, ancak daha sonra yapılan inceleme sonunda davacı şirketin müvekkili şirkete sattığı betonun C-30 sınıfı beton olmadığı, getirilen betonların kalitesinin yer yer C-20’ye kadar düştüğünün görüldüğünü, davacı şirketin sattığı beton istenilen beton kalitesinde olmadığından müvekkili şirketinin müspet ve menfi büyük zararlara uğradığını, davacı tarafın alacaklı olduğunu beyan ettiği bedelin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, dava konusu olaya bakıldığında ortada yazılı sözleşme yokken davacı şirketin TTK 1530 maddesinin uygulanmasını istemesi hakkın kötüye kullanılmasını talep etmekten ve hukuksuz bir iddiadan başka bir şey olamayacağını, müvekkili şirketin idare ile yaptığı sözleşme, ihale ve teknik şartnamesindeki bilgiler doğrultusunda davacı şirket ile C-30 ile C-37 sınıfı arasında beton kullanılması konusunda anlaşmaya vardıklarını, ilgili şartname ve sözleşme davacı şirket yetkilisine verilerek bu sınıflara uygun beton hazırlanması ve şantiye alınanı getirmesi konusunda talimat verildiğini, davacı şirket tarafından getirilip kısım kısım dökümü yapılan hazır betonların günlük numuneleri ile 28 günlük karot kısım sonuçlarının alınmasından sonra istenilen değere sahip olması gereken hazır betonların, kısım kısım C-25 ve C-20 değerlere kadar düştüğünün laboratuvar sonuçlarında görüldüğünü, bu durumun davacı şirkete bildirilmesinden sonra alınan cevaba göre kullanılan betonların sertleşip kendi tavını bulduğu zaman C-30 sınıfını bile geçeceğinin bildirildiğini, davacı şirketin getirip dökümünü yaptığı betonun kalitesinin ve basınç değerinin ihale ve teknik şartnamesi ile davalı müvekkili şirketin idare ile yaptığı sözleşmede gösterilen beton kalitesi ile uyuşmadığını, yer yer C-20 seviyelerine kadar gerileyen beton kullanıldığının görüldüğünü, bu durum sonrasında idare şantiye çalışmalarını durdurup, kullanılan betonun projeye uygun olduğunun ispat edilmesini ve ispat edilmemezse yapılan yapının yıkılıp yeniden projeye uygun yapılmasını talep ettiğini, bu ara durmada müvekkili şirketin işçilerine, çalışanlarına, genel giderlere katlanmaya devam ettiğini, İstanbul Teknik Üniversitesinin hazırladığı raporda projeye ek güçlendirme projesi uygulanarak yapının standartlara uygun olacağını, üniversitenin raporu idareye sunulduğunu, idare yeniden beton dökümü yapılması ve şantiye işine kalındığı yerden devam edilmesi konusunda müvekkili şirkete talimat vererek işe başlandığını, davacı şirket yüzünden müvekkili şirket 29/04/2015 tarihine kadar yapımı süren binanın %75’i tamamlanması gerekirken %25’inin tamamlanabildiğini, şantiyenin aylık genel gideri fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve hiçbir zaman kabul anlamına gelmemek üzere 25.000,00-TL civarında olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketin işlemlerinden dolayı şantiyenin genel gideri 8 aylık toplam 200.000,00-TL masrafa katlanmak zorunda kaldığını, davacı şirketin getirdiği ve dökümünü yaptığı betonun kalitesinin C-30 ile C-37 sınıfı beton kalitesinde olsaydı müvekkili şirketin hiçbir zarar ve ziyanın ortaya çıkmayacağını, betonların kalitesinin düşük olmasının müvekkili şirkete bildirilmediğini, davacı şirketten teknik şartname, sözleşme ve projeye uygun sınıf ve kalitede beton istenmesine ve irsaliyelerde de bu durum belli edilmesine rağmen, davacı şirket riski alacak kalitesiz bir beton kullandığını, kullanılan beton nedeniyle inşaat analiz sonuçları değişmiş, statik raporlar değişmiş ve inşaat projeye uygun değilde betona uygun olarak değiştirilmek zorunda kalındığını, bu durumun tek ve kati sorumlusunun davacı şirket olduğunu, davalı müvekkili şirketin zararının 1.253.462,36-TL olduğunu beyan ederek davacı şirketin açtığının alacak davasının reddine, davacı şirketin yanlış ifa veya ayıplı ifa nedeniyle müvekkili şirketin müspet ve menfi büyük zarara uğratıldığından fazlaya ilişkin talep, ıslah, arttırma vb. gibi usul esas olmak üzere tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont-avans faizi ile birlikte davacı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesine, HMK 132 maddesi gereğince davacı şirketin yapılan yargılama sonunda müvekkili şirketten alacağı olması durumunda, karşı dava nedeniyle davalı müvekkili şirketin de yargılama sonucunda davacı şirketten bir alacağı olması durumunda TBK’nın 139 vd. maddeleri gereğince Takas ile TBK’nın 100 vd maddeleri gereğince mahsubuna, karşı dava nedeniyle takas ve mahsup işleminden sonra arta kalan müspet ve menfi zararların davacı şirketten alınarak, davalı müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-ANA DAVA BAKIMINDAN; davanın kısmen kabul ile kısmen reddine, 386.148,70-TL alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-KARŞI DAVA BAKIMINDAN; davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı – karşı davacı vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyanın başından beri bilirkişilerin maddi gerçeklik ile örtüşmeyen bir rapor yazacakları taraflarınca öngörülmesine rağmen, ilgili raporun sabırla taraflarından beklendiğini, çünkü bilirkişilerin dava konusu olay hakkında uzman görüşü yazmaya çalışırken bile vakıadan ne kadar uzak olduklarını açıkça ortaya koyduklarını, bu uzman görüşünün hukuka ve mantığa uygun bir görüş olmadığını, davalı karşı davacı müvekkilin; kamu ihalesi ile Kocaeli Başiskele Belediye Hizmet Binası yapım işini üstlendiğini, idare ile yapılan sözleşme sonrasında işe başladığını ve binanın ihtiyacı olan betonları da, davacı karşı davalı şirketten aldığını, davalı karşı davacı müvekkil ile davacı karşı davalı şirket arasında yapılan 06.05.2014 tarihli sipariş formunda belirtildiği şekilde ve sınıfta davacı şirketten betonların sipariş edildiğini, davalı müvekkilin; şirketin sipariş verdiğini ve temel ile temel kolon kirişlerinde kullanılacak taşıyıcı kısımlarına dökülen betonlardan alınan numunelerin 28. gün kırımlarında istenilen seviye olan C30-35 basınç sınıfına ulaşamadığı gözlemlendiğini, ilgili numunelerin dökülen betondan uygun ortamda alındığını ve rutubetsiz bir ortamda bekletilerek, 28.gün sonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onaylı ABM Müh tarafından kırıldığını, kırım sonuçları C30 seviyesine ulaşamadığını, inşaatın temel ve perde betonları dökülmeye devam ederken, 21.09.2014 tarihinde tekrar ABM Mühendislik tarafından numunelerinin alındığını ve numunelerin kırım sonucu yine betonun istenilen kalite olmadığını, C30-35 seviyesini yakalayamadığının tespit edildiğini, dava konusu numune betonlarının kırımında (basınç ölçümünde deney gözlemcileri olarak İdarenin Kontrolörü …, Müteahhit Firma Yetkilisi …ve davacı- karşı davalı şirketin yetkilisinin … BİZZAT bulunmuş ve deney gözlem heyeti olarak tutanağa imza atmışlardır.*Bu test sonuçlarından sonra Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 22.09.2014 tarihli yazılı talimatı ile beton dayanımının, projede ön görülen beton sınıfına ait olup olmadığının belirlenmesi için gerekli tüm testlerin yapılmasının, söz konusu test sonuçlarının alınıncaya kadar şantiyede beton dökümü imalatının durdurulması aksi takdirde, beton dayanım düşüklüğü nedeniyle ortaya çıkacak olan doğrudan veya dolayı tüm kusurun, olumsuzluk ve masraflardan davalı karşı davacı şirketin sorumlu olacağını, imalatlara devam edilmesi durumunda hak ediş ödemesinin de yapılmayacağı emrini verdiğini, sonra inşaat durduğunu ve davalı karşı davacı müvekkilin betonun sınıfı ile uğraşmaya başladığını, inşaatın ve yapılan yapının yıkılmaması için elinden geleni yapmaya çalıştığını ve büyük zararlara uğradığını ve itibarını kaybettiğini, bu olumsuzlukların yaşandığı zamanlarda, davacı karşı davalı şirketin yetkilileri de bizzat olayın içinde olup; bilirkişilerin dediği gibi kendilerine savunma zamanı ve hakkı verilmediğinin söz konusu bile olmayacağını, bilirkişilerin yanlı rapor yazdıklarını, delilleri iyi değerlendirmedikleri buradan bile apaçık ortaya çıkmakta olduğunu, bu durum karşısında davacı karşı davalı beton firmasının, ABM Mühendisliğin kırım sonuçlarından ayrı olarak betonun prizini alması gerektiğini belirterek beton döküm tarihinden 60 günün üzerinde bir süre geçmesinden sonra, kendi anlaştığı Bursa İli menşeli Yapı Test Araştırma Laboratuvarından dökülen betonun sınıf testini yapmasını istediğini ve yapılan testlerde yine betonun istenilen seviyede olmadığının tekrar tekrar ortaya çıktığını, bu kırım sonucundan sonra idarede kendi bünyesinde bulunan laboratuvarında beton kırım testi yaptığını ve yine dökülen betonun C30-35 proje beton sınıfı olmadığı sonucunun ortaya çıktığını, ilgili sonuçların hepsinin 29.09.2014 tarihinde davalı karşı davacı müvekkil tarafından idareye sunulduğunu ve idarenin değerlendirme yapmasının beklendiğini, Davalı müvekkil, davacı şirket ile birlikte Eksen Mühendislik Firmasına başvurarak inşaası devam eden binanın C25 seviyesinde beton kullanılarak yapılması sonrasında gerekli olan raporlamaları talep etmiştir. Eksen Mühendisliğin dosyaya sunduğumuz raporlaması ile İstanbul Teknik Üniversitesinden gelen performans değerlendirmesi sonuçlarına göre kendileri tarafından hazırlanan detay ve önerilerin uygulanması ile inşaata C25 beton seviyesinde devam edilebileceği belirttiğini, davalı müvekkilin, ilgili raporlarla birlikte 21.10.2014 tarihli yazıya istinaden idareye başvurarak inşaata devam etmek istediğini, C25sınıfı betonun dökülmesi sonrasında bile binanın güvenli tarafta kaldığına ilişkin raporlar olduğunu belirttiğini, ilgili inşaatın devamına ilişkin davalı yazısına 12.12.2014 tarihli yazı ile idarenin cevap verdiğini ve cevabında proje müellifine yaptırılan statik inceleme raporunda farklılıklar çıktığını, binanın güvenli olmadığını, beton sınıfı farklılığından kaynaklanan olumsuzlukların çözümü için üniversite gibi yetkin bir kurumdan çözüm yöntemi ve uygulama projesi talep edildiğini ve şantiyedeki beton döküm durumunun devam ettiğini, olumsuzlukların giderilene kadar şantiyede inşaata devam edilmemesini kati suretle belirttiğini, ilgili durumun davacı karşı davalı beton firmasına aktarıldığını ve davacı beton firmasının İTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi ile iletişime geçerek C30 beton sınıfına göre projelendirilmiş binanın C25 sınıfı beton kullanılması sebebiyle revize proje ve statik hesaplama raporlarının kolon, kiriş ve perde betonlarına ilave donatıların yapılıp yapılmayacağına ilişkin raporu ve fiyat teklifi talep ettiğini, bu işlemlerin davacı karşı davalı beton firması tarafından yapıldığını ve beton firması yetkilisinin serap dinç, ilgili mailleri davalı müvekkil şirket yetkilisi gönderdiğini, itü inşaat fakültesinin ilgili raporların hazırlanması için istediği 12.500.000+KDV bedeli de yine davacı karşı davalı şirket tarafından ödendiğini, bilirkişilerin davacı şirkete kendini savunması için süre ve savunma hakkı verilmediğini belirtmeleri, olayların akışı ile ne kadar çeliştiğinin açıkça ortada olduğunu, İTÜ İnşaat Fakültesi 22.01.2015 tarihli yazı ile davacı karşı davalı şirketten C25 sınıfı beton kullanılması sebebiyle inşaatın taşıyıcı sisteminin sonlu elemanlar yöntemi ile modellenmesi, statik, dinamik yapısal çözümlerin ve kritik elemanlar için tahkikler yapılması, bu nedenle 32.000,00TL+KDV bedelinin de üniversite döner sermayesine yatırılması gerektiğinin belirtildiğini, ilgili fiyat teklifi yine davacı karşı davalı beton firması yetkilisi Serap Dinç tarafından davalı karşı davacı müvekkil şirkete bildirildiğini ve ödemenin davacı karşı davalı beton firması tarafından yapılarak, itü inşaat fakültesinden rapor beklendiğini, 16.03.2015 tarihli İTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi Statik ve Betonarme Hesap Tahkikleri Raporunda, davacı karşı davalı KİBSAŞ ….A.Ş. tarafından fakülteye başvurulduğunu, dava konusu Başiskele Belediyesi Hizmet binası projesi kapsamında betonarme hesaplarında C30 olarak öngörülmüş beton sınıfının sahada C25 beton sınıfı kullanıldığı kabul edilerek, binanın taşıyıcı sistemlerinde statik inceleme ve ek donatı gerekip gerekmediğine ilişkin raporunu sunduğunu ve binanın ek donatılar yapılmasına ihtiyaç olduğunun kabul edildiğini, bu raporu bizzat kendi para vererek davacı karşı davalı firmanın aldırdığını, 23.03.2015 tarihli yazı ile davalı-karşı davacı müvekkil şirketin, idareye başvurarak İTÜ İnşat Mühendisleri Fakültesinin Statik Raporu ve Eksen Mühendisliğin revize hesap raporu gereği yeni donatıların ve ilave tedbirlerinin de alınarak inşaata devam edilmesinin talep edildiğini, 06.04.2015 tarihli yazı ile idare yeni sunulan uygulama projesine en yüksek hassasiyet gösterilerek inşaata devam edilmesi talimatını verdiğini, yani inşaatın 22.09.2014 tarihinden 06.04.2015 tarihine kadar yapımının durdurulduğunu ve yarım kalan inşaatın devamına 6 aydan fazla gecikmeli olarak tekrar başlanıldığını, bu 6 aydan fazla inşaatın durmasının sebebinin, davacı-karşı davalı şirketin istenilen C30 sınıfı beton yerine, C25 sınıfı beton kullanmasından kaynaklanmakta olduğunu, bu gerçeğin bilirlkişiler tarafından bir türlü deklare edilemediğini ve davalı müvekkil şirketin zararlarının hiçe sayıldığını, inşaatın 22.09.2014 tarihinde tatil edildiği lakin davalı müvekkil şirketin aralık ayı 2014 yılına(sehven 24.11.2015 yazıldığı kanaatindeyiz) kadar beton almaya devam ettiğini belirttiğini, dosyada bulunan idare yazışmaları kesin delil mahiyetini oluşturduğunu, idare 22.09.2014 tarihinde binanın yapım işini tatil ettiğini ve 06.04.2015 tarihinde yine yazı ile devam ettirdiğini, davalı müvekkil şirketin çevre düzenleme için aldığı 6m3’lük sınıfı bile önemli olmayan beton alımlarını inşaatın devam ettiğine karine oluşturmasının anlaşılır bir durum olmadığını, idarenin yazılarına rağmen inşaatın devam ettiğini belirten bilirkişi heyetinin bilimsel raporuna da güvenimiz açıkça kırıldığını, alınan betonların inşaatın çevre düzenlemesi için alınan ve 6M3 geçmeyen , sınıfı bile belli olmayan önemsiz alımlar olduğunu, binanın kendisinin yapımının durdurulduğunu ve bu durdurma sonunda inşaat geç bitirildiği için davalı müvekkile son üç hakedişinde gecikme cezasının kesildiğini, bu husus ile ilgili evrakların dava dosyasında mevcut olduğunu, istinaf kanun yolu taleplerinin kabulünü, yerel mahkeme kararının asıl dava ve karşı dava bakımından davalı- karşı davacı şirket lehine ve davacı- karşı davalı şirket aleyhine kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı- karşı davalı vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin, müvekkil şirketin hazır beton satışından kaynaklı alacağının tahsili için açtığı davada, tahkikat aşamasında ilk önce mali müşavir bilirkişi atayarak tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırdığını, mahkemeye sunulan 26.01.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, müvekkil şirketin 397.140,54-TL. alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalı-karşı davacının, satışı yapılan betonun kalitesine yönelik itirazı doğrultusunda mahkemenin, 08.02.2017 tarihli celsede Kocaeli Üniversitesine müzekkere yazarak beton ve statik konusunda uzman öğretim görevlisi teknik bilirkişi isim listesini istediğini, Kocaeli Üniversitesinden isim listesi olarak, beton ve statik konusunda uzmanı bilirkişiler …, … ve muhasebe finans uzmanı … gönderildiğini, teknik Bilirkişilerin keşif sırasında karot alınması gerektiğini beyan ettiklerini ve keşiften sonra da mahkemeye verdikleri 17.11.2017 tarihli dilekçe ile ihtilaf konusu yapı elamanlarından tekrar karot alınması gerektiği kanaatini bildirir dilekçe sunduklarını, mahkemenin, 21.03.2018 tarihli duruşmada , atanan teknik bilirkişilerin karot alımı konusunda görüş beyan ettiğini, karot alımının ise ayrı bir teknik ve uzmanlık alanı olduğunun belirtildiğini, bu nedenle de İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Gebze Teknik Üniversitesine müzekkere yazılarak karot numunesi alımı konusunda uzmanlık alanı ve karot alımı yapabilecek teknik ekipman ve bilirkişi isimlerinin bildirilmesini ve alınan karot numunelerinin basınç dayanımının yapılabileceği laboratuvarlarının bulunup bulunmadığı hususlarında görüşlerinin de beyan edilerek karot numunesi ekipmanları ile birlikte bilirkişilik yapabilecek kişilerin ve karot alım raporlama ücretlerinin bildirilmesini ilgili üniversitelerden istediğini, “Bu sonuçlara göre yapılan değerlendirmelerde beton basınç dayanımının TS EN 13791 standardında C30 için verilen değerleri sağladığı “kanaatinin bildirildiğini, 18.10.2018 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre, müvekkil şirketin davalı-karşı davacıya satışını yaptığı hazır betonun dayanım sınıfının, İTÜ laboratuvarında yapılan testler sonucunda C30 değerini fazlasıyla karşıladığınını sabit olduğunu, Kocaeli Üniversitesi öğretim üyelerinin düzenlediği 10.02.2020 tarihli teknik bilirkişi raporunun; müvekkil şirketin dökmüş olduğu betonun C30 dayanım sınıfını sağladığını, kusurunun olmadığını, gönderdiği beton ücretlerinin ödenmesi gerektiği kanaati yönünde olduğunu, müvekkil şirketin davalıya döktüğü beton C30 sınıfında olduğu 18.10.2018 tarihli İTÜ öğretim üyeleri teknik bilirkişi raporunun ve 10.02.2020 tarihli Kocaeli Üniversitesi öğretim üyeleri teknik bilirkişi raporu ile sabit olmasına karşın, müvekkil şirketin taraf ticari defterlerinde sabit 397.140,54-TL alacağından, 9.000,00-TL. C30-C25 fiyat farkı ve 1.991,84-TL. laboratuvar masrafı düşülmesinin hukuken mümkün olmadığı kanaatinde olduklarını, işbu nedenle de yerel mahkeme kararını 10.991,84-TL. tutar yönünden, kararı istinaf ettiklerini, 10.991,84-TL. alacaklarının da istinaf incelemesi neticesinde hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkil şirketin; davalı-karşı davacıya C30 ve C30 dışında siparişine göre C25, C20 ve C16 sınıfında hazır beton sattığını, davalı-karşı davacı Başiskele Belediye Binası ve Kent Meydanı işi nedeniyle müvekkil şirketten beton aldığını, davalı-karşı davacı Başiskele Belediye Binası işinde 10.07.2014, 18.07.2014 ve 22.07.2014 tarihinde yapılan dökümlerle ilgili olarak mahkemeye ihtilaf ileri sürdüğünü, müvekkil şirketin belirtilen tarihlerde ve davalı-karşı davacının ileriki tarihlerdeki beton siparişlerini standarda uygun ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, hizmete giren binada standarda aykırı beton kullanımı iddiası ile beton kırımı ve uzaklaştırmasının olmadığını, davalı-karşı davacı müvekkilden temin ettiği hazır beton ile projeyi tamamladığını ve beton dökülen binanın hizmete girdiğini, mahkeme tarafından; 25.05.2017 ve 18.09.2018 tarihinde yapılan keşiflerin ve karot alımının tamamlandığını ve hizmete girmiş binada gerçekleştirildiğini, davalı-karşı davacının dosyaya sunduğu delillerin ve açıklanan teknik bilirkişi raporları incelendiğinde; davalı-karşı davacı yetersiz laboratuvarlara test yaptırmasındaki ve yetersiz proje müellifinin hazırladığı statik projesindeki hatalarını müvekkilden satın aldığı betona yükleyerek borcundan ve sorumluluklarından kurtulmaya çalıştığını, davalı-karşı davacının ihtilaf konusu ettiği betonun testlerini yapan ABM Müh. Müş.Ltd.Şti. gerçeğe aykırı rapor düzenlemekten bakanlık tarafından kapatıldığını, bu durumun mahkemeye sundukları 19.11.2018 tarihli dilekçeleri ile de belirttiklerini, davalı-karşı davacının yaptığı projede, proje müellifinin statik hesap hatası yaparak eksik donatılı proje hazırladığının ortaya çıktığını ve yeni proje müellif Eksen Mühendislik …’nın yaptığı yeni statik hesap doğrultusunda projeyi tamamladığını, davalı-karşı davacı, yeni proje müellifinin hazırladığı yeni statik hesaplama sonrasında da hazır betonu yine müvekkil şirketten ihtirazı kayıtsız olarak almaya devam ettiğini ve projesini tamamladığını, projenin tamamlanmasından sonra, davalı-karşı davacı müvekkilden aldığını ve almaya devam ettiği betonun parasının, teknik bilirkişi raporları C30 sınıfında olduğu ispatlanan, 2014 yılında kendisinden kaynaklı sorunu ileri sürerek ödemediğini ve taraflarınca mahkeme huzurundaki dava açılmak zorunda kaldıklarını, davalı-karşı davacının uzman görüşü adı altında sunduğu metinin, kendi proje mühendisi ve taşeronu olan Eksen Mühendislik …’ya hazırlattığı metin olduğunu, bahsi geçen metnin uzman görüşü olarak değerlendirilmesinin hukuken mümkün olmadığını, uzman görüşü adı altında belgeyi hazırlayan Eksen Mühendislik …’nın davalı-karşı davacıya aynı projede mühendislik hizmet bedeli adı altında hizmet verdiğine dair bizzat davalının dosyaya sunduğu faturalarının bulunduğunu, davalı ile uzman görüşü adı altındaki metni düzenleyen kişi arasında menfaat birliğinin olduğunu, öte yandan davalı-karşı davacı davada uzman görüşü deliline de dayanmadığını, üniversitelerin, keşif neticesinden yerinde inceleme ve yerinden karot alarak rapor düzenledikleri teknik bilirkişi raporları karşısında, davalının uzman görüşü adı altında sunduğu soyut metne değer verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenlerle; yerel mahkeme kararına esas aldığını, 18.10.2018 tarihli İstanbul Teknik Üniversitesi teknik bilirkişi raporu ve 10.02.2020 tarihli Kocaeli Üniversitesi teknik bilirkişi raporunun davalı-karşı davacının, istinaf yoluyla ileri sürdüğü iddialarının hukuken mesnedinin olmadığını açıkça ortaya çıktığını, Bu nedenle davalı-karşı davacının asıl ve karşı davası yönünden istinaf talebinin reddi gerektiğini, yerel mahkeme kararıyla kısmen reddedilen 10.991,84-TL.lik kısmına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile, 10.991,84-TL.lık kısmın da davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini, davalı-karşı davacının asıl ve karşı davası yönünden hukuken mesnetsiz istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye bedelin tahsili, karşı dava ise eser sözleşmesinden kaynaklı yanlış ve ayıplı ifa sebebiyle uğranılan müspet ve menfi zararın tahsili taleplerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince, asıl davanın kısmen kabul – kısmen reddi ile 386.148,70-TL alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
Asıl davada davacı, davalı şirketin 2014 ve 2015 yıllarında şirketten hazır beton satın aldığını, hazır beton nedeniyle faturalar düzenlendiğini, bu faturaların davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketten dava tarihi itibari ile 397.140,54 TL alacaklı olduğunu, bu sebeplerle davacı şirketin davalıdan olan 397.140,54-TL alacağının tahsiline, 397.140,54-TL asıl alacağa, TTK 1530 maddesi uyarınca her bir faturaya fatura tarihinden 30 gün sonrasından ticari temerrüt avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı davada davacı, davalı-karşı davacı şirketin dava dışı Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu ihale sonucunda Başiskele Bediyesi Hizmet Binası ve Kent Meydanı projesini anahtar teslim götürü bedel sözleşmesi yapmaya hak kazandığını, ilgili proje kapsamında kullanılmak üzere davacı şirketin davacı şirketten C-30 beton sınıfı hazır beton sipariş ettiğini, ancak daha sonra yapılan inceleme sonunda davacı şirketin müvekkili şirkete sattığı betonun C-30 sınıfı beton olmadığı, davacı şirketin sattığı beton istenilen beton kalitesinde olmadığından davalı-karşı davacı şirketinin müspet ve menfi büyük zararlara uğradığını, davalı-karşı davacı şirketin zararının 1.253.462,36-TL olduğunu beyan ederek davacı şirketin yanlış ifa veya ayıplı ifa nedeniyle şimdilik 50.000,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont-avans faizi ile birlikte davacı şirketten alınarak şirkete verilmesine, HMK 132 maddesi gereğince davacı şirketin yapılan yargılama sonunda davalı-karşı davacı şirketten alacağı olması durumunda, karşı dava nedeniyle davalı-karşı davacı şirketin de yargılama sonucunda davacı şirketten bir alacağı olması durumunda TBK’nın 139 vd. maddeleri gereğince takas ile TBK’nın 100 vd maddeleri gereğince mahsubuna, karşı dava nedeniyle takas ve mahsup işleminden sonra arta kalan müspet ve menfi zararların davacı şirketten alınarak davalı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Somut olayda, davalı-karşı davacı şirketin, Kocaeli Büyükşehır Belediyesinin yapmış olduğu ihale sonucunda Başiskele Belediyesi Hizmet Binası ve Kent Meydanı projesini 14/03/2014 tarihli anahtar teslim götürü bedel sözleşmesi ile üstlendiği, taraflar arasında sipariş formu ve teklif fiyatlar ile C30 beton alım-satım konusunda anlaştıkları, davalını üstlenilen iş kapsamında davacıdan hazır beton alımı yaptığı anlaşılmaktadır.
Asıl dava bakımından ödeme iddiasının ve alacak talebinin tespiti için SMMM bilirkişiden aldırılan 26/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda Davacı ve davalının kayıtları ve dosyaya sunulan belgelerin incelenmesine göre; Davacının davalıdan her iki tarafın kayıtlarına göre 397.140,54-TL alacaklı olduğu, davalının zararının tespit edilemediği, davacı ve davalının defterlerinin lehlerine delil olabileceği, davacının alacağını ispatladığı ve 6102/1530 faiz talebini kabul yönünde hüküm kurması halinde ana para 397.140,54-TL + faiz = 437.772,59-TL davalıdan alacaklı olduğu mütalaa edilmiştir.
İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri …ve … teknik bilirkişiler tarafından refakatinde 18.09.2018 tarihinde keşif yapılarak dava konusu yapının beton yapı elemanlarından 9 adet karot numuneleri alınarak İstanbul Teknik Üniversitesi Yapı Malzemeleri Laboratuvarında yapılan karot testi sonucu hazırlanan 18.10.2018 tarihli teknik bilirkişi raporunda beton basınç dayanımının TS EN 13791 standardında C30 için verilen değerleri sağladığı belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaların değerlendirilmesi için 10.01.2020 tarihli İnşaat Mühedisi Yalçın Kayalı, İnşaat Yüksek Mühendisi …, Muhasebe-Finans Uzmanı …’ın hazırlamış olduğu 10.01.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. …ve Doç. Dr. … tarafından tanrım edilen 25.10.2018 havale tarihli “Bilirkişi Raporu” gözönünde tutularak, davacı-karşı davalı beton firmasının gönderdiği betonların C30 beton sınıfında olduğu, davacı-karşı davalı beton firmasının gönderdiği betonların ücretinin ödenmesi gerektiği, betonların öngörülen beton sınıfından olması dolayısıyla diğer süreçlerde davacı-karşı davalı beton firmasının kusurlu olmadığı, davacı-karşı davalı beton firması tarafından verilen beton C30 sınıfında olduğundan, beton firmasının olacağının 397.140,54 TL – (9.000,00 TL + 1.991,84 TL) = 386.148,70 TL olduğu, davacı-karşı davalı beton firmasının kusurlu görülmesi ihtimaliyle, tespit edilebilen davalı-karşı davacı müteahhidin uğradığı zarar 83.163,84 TL olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi hükmünde bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmazsa faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Eldeki davada, dava ve takibe konu faturanın davalının defter ve kayıtlarına işlendiği dosyada yer alan bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
Davalı iş sahibi, davacı yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği edimi eksiksiz teslim aldığını kabul ettiği ve sözleşme konusu faturalara tebliğlerinden itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmediğinden fatura içerikleri kesinleştiğinden ve ayıp iddiaları yönünden de dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeye göre davacı-karşı davalı beton firmasının gönderdiği betonların C30 beton sınıfında olduğu, betonların öngörülen beton sınıfından olması dolayısıyla diğer süreçlerde davacı-karşı davalı beton firmasının kusurlu olmadığı ve davalı-karşı davacının meydana gelen müspet ya da menfi zararın davaya konu olan betondan kaynaklanmadığı, oluşan zarar arasında illiyet bağının kurulmadığı, davacı beton şirketine izafe edecek kusur bulunmadığı yönündeki değerlendirmesi yerinde olduğundan görülmekle mahkemenin asıl ve karşı dava yönünden ulaştığı sonucun dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmekle davalı-karşı davalının asıl ve karşı davaya ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davaya konu faturaların davalının defter ve kayıtlarına işlendiği, anılan faturaya davalı tarafça 8 gün içerisinde itiraz edildiği ileri sürülüp ispat edilmediğinden içerikleri kesinleştiğinden davalının işi eksiksiz teslim aldığı kabulünün gerektiği, davacının davalıdan her iki tarafın kayıtlarına göre 397.140,54-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla mahkemece bilirkişi raporunda beton fiyat farkı olarak belirlenen 9.000,00 TL ve 1.991,84 TL’nin toplamı olan 10.991,84 TL’ nin toplam alacaktan düşülerek karar verilmesi doğru bulunmamış olup, davacı-karşı davalının istinafı yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarih, 2016/472 Esas – 2020/313 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile; 397.140,54-TL alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 27.128,67-TL harçtan, peşin alınan 6.782,17-TL harcın mahsubu ile bakiye 20.346,50-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 13.863,97-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 36.249,84-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-KARŞI DAVA BAKIMINDAN;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 54,40-TL harcın peşin alınan 853,90-TL harçtan mahsubu ile 799,50-TL harcın talep halinde davalı – karşı davacıya iadesine,
3-Davalı – karşı davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf incelemesi bakımından,
1-Asıl dava davacısının istinaf başvurusu kabul edildiğinden yatırmış olduğu 54,40 TL istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,
2-Asıl dava bakımından davalıdan alınması gerekli 27.128,67-TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 20.534,21 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, Birleşen dava bakımından davalıdan alınması gereken 21,40 TL Bakiye İstinaf Karar İlam Harcının telkin sınırı altında olduğundan alınmasına yer olmadığına,
3-Asıl dava davacısının istinaf başvurusu nedeniyle yapmış olduğu 139,80 istinaf gideri, 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcından oluşan toplam 288,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karşı dava davacısının istinaf başvurusu nedeniyle yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve diğer işlemlerin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.b.1 ve 361/1 maddeleri gereğince, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yolu açık olmak üzere 04/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
*
…
Başkan …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Üye …
¸e-imzalı
…
Katip …
¸e-imzalı