Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1068 E. 2021/1271 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1068 – 2021/1271
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1068
KARAR NO : 2021/1271
KARAR TARİHİ : 24/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 23/06/2021
NUMARASI : 2019/8 Esas – 2021/533 Karar

DAVACI : İLETİŞİM BİLGİSAYAR YAZILIM SİSTEMLERİ İHRACAT İTHALAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av…
DAVALI : TORUN BAKIR ALAŞIMLARI METAL SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ -.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve kar kaybının tazmini talebi

KARARIN YAZIL. TARİH : 24/12/2021

Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/8 E – 2021/533 K sayılı dosyasından verilen 23/06/2021 tarihli karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında “CoralReef Üretim Yönetim Sistemi ve ManageMind Strateji Kalite Yönetim Sistemi” yazılım paket programının satışı ve programın davalı şirkete entegre edilmesi konularında anlaşma yapıldığını, mal ve hizmet bedelinin ödeme planına bağlandığını, sözleşme gereğince taraflarca kararlaştırılan mal ve hizmetlerin toplam bedelinin 232.250.-TL+KDV olduğunu, bu kararlaştırılan bedelin 160.000.-TL’sinin lisans bedeli, 72.250.-TL’sinin ise hizmet bedeli olduğunu, davalının işin başında lisans bedelinin peşinatı olan 32.000.-TL’yi ödediğini ve çalışmaların başladığını, kavramsal model analizi aşamasında %30’u olan 48.000.-TL’yi, 2 ay sonra ödemesi kararlaştırılan 48.000.-TL’yi, proje tesliminde ödenmesi kararlaştırılan lisans bedelinin kalan tutarı olan 32.000.-TL’yi ise henüz ödemediğini, davalı şirketin hizmet bedeli olarak da 18.681.-TL ödediğini, davacı şirket tarafından yapılması kararlaştırılan tüm vecibelerin eksiksiz yerine getirildiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak lisans bedelinin büyük bir kısmını ödemediğini, kararlaştırılan lisans bedelinden kalan bakiye borç ve KDV tutarı olan 188.800,00.-TL borcun ödenmesi için 24.02.2017 tarihli faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin Gebze 1. Noterliği’nin 01.03.2017 tarih, 02423 yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturayı iade ettiğini, borcu ödemekten imtina ettiğini, oysa taraflar arasında imzalanmış sözleşme gereğince bilgisayar programının davalı şirkette yüklendiğini, verilen eğitimlerin tamamlandığını gösteren davalı şirket yetkililerinin imzalarını ya da talimatlarını içeren tüm dökümanların ekte sunulduğunu, borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin munzam zararları doğduğunu, müvekkili şirketin bu işin hizmet kısmındaki taahhütleri nedeniyle bir kısım nitelikli çalışanını bu işe tahsis ettiğini ve başka iş alması mümkün olmasına karşın dürüst davranış göstererek bu işleri almayarak kazanç ve kar kaybı yaşadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte şimdilik 1.000 TL alacağın ve 1.000 TL yoksun kalınan karın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Gebze OSB sınırları içerisinde üretim yaptığını, üretimin takibi açısından program satın almak istediğini, bu amaçla ihtiyaçların belirlendiğini ve satın alma bölümünün bu işi yapan firmalardan teklif aldığını, müvekkili şirketin ihtiyacına ilişkin sistemi kurmak üzere davacı firma tarafından 2015 yılı Aralık ayında “CoralReef Üretim Yönetim Sistemi” ve “ManageMind Strateji ve Kalite Yönetim Sistemi” teklifi verdiğini, bunun bir program teklifi ve bütün bir programın uygulamasına yönelik olduğunu, bu tür sözleşmelerde sadece program satın alınmamakta, programın şirketin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi, uygun hale getirilen sistemin uygunluğuna onay verilmesi ve uygulamaya konulması gerektiğini, söz konusu sistemin 6 aşama olduğunu, 6.aşamanın Proje Kapanış Aşamasının programdaki tüm sorunların çözümü üzerine projenin başarıya ulaşması sebebi ile işin bitim aşaması olduğunu, davacı ile bu aşamaya geçilmesine gerek kalmadığını, müvekkili şirketin davacının programında yaptığı kavramsal tasarıma onay alamadığı için program kurulmadığını, müvekkili şirketin herkes tarafından kullanılacak bir program satın almadığını, kendi ihtiyaçlarına göre kavramsal tasarımı yapılacak bir program satın almak istediğini, davacının bunu sağlayamadığı için kendisi ile bir sonraki aşamalara geçilmediğini, müvekkili şirketin aynı zamanda başka bir firmadan başka bir program (ESP) aldığını, lisans bedeli ödeme takviminin şöyle kararlaştırıldığını,*%20 Sipariş(32.000,00 TL)—-Yukarıdaki 1. ve 2.aşama—Teklif Aşaması-Kavramsal Tasarımın Hazırlanması Aşaması, *%30 Kavramsal Tasarım Onayı(48.000,00 TL)—Yukarıdaki 3.Aşama Kavramsal Tasarım Onayı verilmediğinden ödeme yapılmadığını, *%30 Kavramsal Tasarım Onayı+ 2 ay (48.000,00 TL–Yukarıdaki 4. Ve 5.Aşama Kavramsal tasarım onayı verilmediğinden ödeme yapılmadığını, *%20 Proje Kapanışı(32.000,00 TL)–Yukarıdaki 6.aşama proje bitirilmediğinden ödeme yapılmadığını, taraflar arasındaki teklif metninde “CoralReef” lisans bedelinin 160.000,00 TL ve hizmet bedelinin 72.250 TL olarak kararlaştırıldığını, ancak davacının bu bedeli talep edebilmesi için yukarıdaki tüm aşamaları gerçekleştirmiş olması gerektiğini, oysa davacı tarafın kavramsal tasarımı yapmadığını ve bu kavramsal tasarım onayı almadığını, bu nedenle müvekkili şirket tarafından davacıya ait hiçbir program kullanılmadığını, davacı tarafın kavramsal tasarımı yapmadığı ve onayını almadığı bir program için bedel talep ettiğini, böyle bir talebi hukukun korumayacağını, davacının müvekkili şirket cari hesabına göre borçlu olduğunu (davacının vermediği bir program için aldığı avansı iade etmesi gerektiğini, zira ödeme planına ilişkin düzenlemede siparişte verilen 32.000 TL’sının avans olduğunu), müvekkili şirketin kavramsal tasarım onayı alınmamış bir program için davacı tarafa fazla ödeme yaptığı açık bir şekilde ortada iken (bunu dava ve talep etme haklarını saklı tuttuklarını) ifa edilmeyen bir sözleşme için sözleşme bedelini talep etmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı tarafça 24.02.2017 tarihinde 240199 numaralı fatura ile lisans bedeli adı altında KDV hariç 160.000,00 TL bedelli fatura düzenlenerek müvekkili şirkete gönderilmiş ise de fatura konusu alacak doğru olmadığından söz konusu faturanın Gebze 1.Noterliği’nin 01.03.2017 tarih ve 2423 yevmiyeli ihtarname ekinde iade edildiğini, bu tarihten sonra davacı taraf ile bir görüşme olmadığını, aradan yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra davacı tarafın huzurdaki haksız talepli davasını açtığını, dava dilekçesi eklerinin okunaklı örneklerinin taraflarına tebliğ edilmesi gerektiğini, belirsiz alacak davası veya kısmi dava koşulları oluşmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde taraflarca kararlaştırılan mal ve hizmetlerin toplam bedelden ödenenler düşüldükten sonra kalan miktarın 188.800,00 TL olduğunu belirtmesine rağmen fazlaya ilişkin haklarını saklı tuturak 1.000,00 TL sözleşme bedeli ve 1.000,00 TL yoksun kalınan kar açıklaması ile toplam 2.000,00 TL talepte bulunduğunu, davacının bu talebinin HMK 107.maddede düzenlenen “belirsiz alacak” davası olduğunun açık olduğunu, davacı tarafın sözleşmeyi ifa ettiği konusunda gerçekten samimi ise kaldığını iddia ettiği alacağı olan 188.800,00 TL miktar üzerinden davasını açması gerektiğini, ayrıca yoksun kaldığı kar için de gerekli hesaplamayı yapmasının (işin hizmet kısmındaki taahhütlerini bilmekte, nitelikli çalışanlara bu iş için ödediği belirleyecek durumda, bu kişileri sadece bu işe tahsis ettiğini ve başkaca iş vermediğini belirleyebilecek durumda olduğunu) mümkün olduğunu, diğer yandan, davacının belirli bir alacak talebini parça parça bölerek, asgari tutarlar üzerinden adeta pilot davalar şeklinde kısmi dava açmasında da korunmaya değer hiçbir hukuki yararı bulunmadığını, dava dilekçesinin HMK 119.maddesi (f) ve (g) maddesine aykırı olarak düzenlenmiş olması sebebi ile HMK119/2 maddesi uyarınca dava dilekçesindeki eksikliğin giderilmesi için süre verilmesi, bu süre içerisinde eksiklik giderilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın yargılama usulünün yazılı olması gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılmış bulunan bir faiz anlaşması olmadığını, bu nedenle davacının ancak dava tarihinden geçerli olmak üzere yasal faiz talep edebileceğini, taraflar arasındaki anlaşmanın karşı tarafın teklif metninin taraflarca kabul edilmesi ve teklif metnindeki bazı hususların üzerinin çizilmesi, bazı hususların da teklif metnine yazılması suretiyle oluşturulduğunu, bu anlaşmada davacının da dava dilekçesinde belirttiği gibi programın satışı ve “programın davalı şirkete entegre edilmesi” konusunda tarafların anlaştığını, burada bahsedilen “programın entegre edilmesi” tanımının teknik karşılığının “kavramsal tasarımının yapılması” olduğunu, mal ve hizmet bedeli ile ödeme planı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, ancak ödemelerin “kavramsal tasarımın” tamamlanması ve onaylanmasına bağlandığını, ortada tamamlanmış ve onaylanmış bir kavramsal tasarım bulunmadığını, ancak davacının sözleşme bedeli olarak talep ettiği 48.000,00 TL+48.000,00 TL.sını kavramsal tasarımın yapılmamaması ve onayının alınmaması sebebi ile, 32.000,00 TL’sini ise proje tamamlanmadığı için ödemediğini, zaten bu işlemler yapılmadığından müvekkilinin bunları ödemesinin beklenemeyeceğini, ortada bir lisans bedelinden bahsedebilmek için davacının kavramsal tasarımı yapması ve kavramsal tasarım onayını alması gerektiğini, bu işlem yapılmadığından davacının lisans bedeli talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, aksine siparişte aldığı 32.000,00 TL avansı iade etmesi gerektiğini, bilgisayar programının müvekkili şirkete yüklenmesi ve bazı eğitimlerin verilmesinin davacının sözleşme konusu edimini sözleşmede kararlaştırıldığı gibi ifa ettiği anlamına gelmediğini, zira burada önemli olanın bir program değil müvekkili şirkete özgülenmiş bir program yani kavramsal tasarımı yapılmış bir program olması gerektiğini, yani sözleşmenin ancak kavramsal tasarım yapılmış ve onaylanmış ise ifa edilmiş sayılabileceğini, davacının kendi taahhütlerini ortadan kaldıracak şekilde sözleşmeyi tek taraflı olarak değiştirmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafa toplam 50.681,14 TL ödeme yaptığını, bunun 32.000,00 TL’si sipariş avansı kalanı ise verilen adam/gün hizmetlerinin ve harcamalarının karşılığında olduğunu, ancak davacının sözleşme konusu edimini ifa etmediğinden ödenen 32.000,00 TL sipariş avansının davacı tarafça faturası düzenlenen “adam/gün hizmeti ve harcamalarının” karşılığına mahsup edildiğini, bu nedenle toplam 50.681,14 TL bedelin iadesi için dava açma ve talepte bulunma haklarını saklı tuttuklarını, tüm bu nedenlerle; öncelikle usule ilişkin itirazlarının incelenmesini; usule ilişkin itirazları kabul edilmediği takdirde davanın esasına ilişkin itirazları dikkate alınarak davacının davasının reddine; yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı, delillerin dosya arasına alındığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2021 tarihli 2019/8E.-2021/533K. Sayılı kararı usule, hukuka ve yasaya aykırı olup istinaf ettiklerini, müvekkili şirket ile davalı şirketin aralarında akdettikleri sözleşmeler gereğince “CoralReef Üretim Yönetim Sistemi ve ManageMind Strateji Kalite Yönetim Sistemi” yazılım paket programının satışı ve programın davalı Şirkete entegre edilmesi konularında anlaşmaya varmış olup, mal ve hizmet bedeli ödeme planına bağlanarak, taraflarca imza altına alındığını, taraflar arasında imzalanan bu sözleşmenin bedeli 160.000 TL + KDV si lisans bedeli ve 72.250 TL + KDV si hizmet bedeli olmak üzere toplam 232.250 TL + KDV olduğunu, davalının işin başında lisans bedelinin peşinatı olan 32.000.-TL yi ödediğini ve çalışmaların başladığını, sözleşmede ödeme planında belirtildiği şekliyle kavramsal model analizi aşamasında % 30 u olan 48.000.-TL yi, kavramsal model analizinin teslimini takip eden 2 ay sonra ödemesi kararlaştırılan 48.000.-TL yi ve yine proje tesliminde ödemesi kararlaştırılan lisans bedelinin kalan tutarı olan 32.000.-TL yi henüz ödemediğini, ayrıca davalı şirketin hizmet bedeli olarak da sadece 18.681.-TL ödediğini, davacı şirket tarafından yapılması kararlaştırılan tüm vecibelerin eksiksiz yerine getirildiğini, ancak davalıırı sözleşmeye aykırı davranarak lisans bedelinin büyük bir kısmını ödemediğini, kararlaştırılan lisans bedelinden bakiye borç ve KDV tutarı olan 188.800,00.-TL borcun ödenmesi için 24. 02.2017 tarihli ve B-240199 numaralı faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalı Torun Bakır Alaşımları Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin Gebze 1.Noterliği’nce, 01.Mart.2017 tarihli ve 02423 yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturayı iade ettiğini, davalı şirketin ihtarnamesinde, başka herhangi bir gerekçe belirtmeden, “Müvekkil Firma, Sayın Muhataptan bu tarihte böyle bir hizmet veya mal almamıştır. Bu nedenle söz konusu fatura içeriğine, verildiği iddia olunan hizmet ve mala itiraz etmekteyiz. Bizim böyle bir borcumuz yoktur.” diyerek borcu ödemekten imtina ettiğini, yerel mahkemenin kararında davalının kavramsal tasarım onayı vermemesinin atfı kabil kusuru bulunmadığı şeklinde gerekçelendirilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, zira dosya kapsamında bulunan belgelerden davacının hiç bir kusuru olmadan sözleşmeye uygun olarak işi yaptığı, davalının gerekli eğitimleri aldığının anlaşıldığını, davalının haksız olarak kavramsal tasarım onayı vermemesinin hukuki himaye görmemesi gerektiğini, davacının bu nedenle de sözleşme bedeline hak kazanması gerektiğini, oysa, taraflar arasında imzalanmış sözleşme gereğince, bilgisayar programının davalı şirketteki bilgisayarlara yüklendiğini, ayrıntılı bir çalışma planı yapıldığını, bu çalışma planı çerçevesinde hizmetlerin verildiğini, öncelikle kavramsal tasarım çalışması yapıldığını ve bunun sonucunda oluşturulan kavramsal tasarım dokümanının teslim edildiğini gösteren davalı şirket yetkilerinin imzalarını ya da talimatlarını içeren tüm dokuman ve maillerin dosya kapsamında bulunduğunu, görüldüğü üzere davacı şirketin sözleşmeden doğan bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve ayrıntılı proje planına göre çalışmalarını yaptığı halde davalı şirketin hiç bir haklı gerekçe göstermeksizin borcunu ifa etmediğini, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme gereğince davacı her türlü yükümlülüğü yerine getirmiş olup, dosya kapsamında bulunan delilleri kapsamında sunulan hizmet formlarından da davacı tarafından sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğinin sabit olduğunu, müvekkili şirketin bu işin hizmet kısmındaki taahhütleri nedeniyle, bir kısım nitelikli çalışanını bu işe tahsis ettiğini ve başka iş alması mümkün olmasına karşın dürüst davranış göstererek bu işleri almayarak, kazanç ve kar kaybı yaşadığını, bu hususun dosya kapsamında tüm tanık beyanlarıyla da kanıtlandığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında davalı tarafından, davacıya yapılan ödemenin yapılan işin karşılığı olduğunu belirtmiş ise de bu husus ile ilgili gerekli teknik ve mali araştırma yapmaksızın hüküm kurulduğunu, davacı tarafından yapılan işin bedeli sözleşme bedeli olup davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; açıklanan nedenlerle, istinaf başvurularının kabulü ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2021 tarihli 2019/8E.-2021/533K. Sayılı kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle mahrum bırakıldığı kâr kaybı zararını istemekte olup, yerel mahkemenin kararında da belirtildiği üzere davacının zararının karşılanabilmesi için müvekkili şirketin fesihte kusurlu bulunduğunun kabulü gerektiğini, zira tazminat borcunun doğması için temel koşul kusur olduğundan, tazminat isteyen tarafın kusursuz olmasının kural olduğunu, yüklenicinin sözleşmenin feshi nedeniyle müspet zarar olan kâr kaybı alacağı ve menfi zarar talebinde bulunabilmesi için fesihte tamamen kusursuz olması gerektiğini, yargılama aşamalarında ve iş bu dilekçelerinde detaylıca açıklanan sebeplerle davacı taraf sözleşmesel yükümlülüklerine aykırı davranıp edimini yerine getirmediğinden ve müvekkili şirketin ihtiyacına özgülenmemiş bir programa kavramsal tasarım onayı vermemesinde hiçbir kusuru bulunmadığından davacının müvekkili şirketten sözde yoksun kaldığı karı talep etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacının bu talebinin de reddine yönelik mahkeme kararı hukuka uygun olup davacının haksız itirazlarının reddi gerektiğini, davacı taraf müvekkili şirketçe yapılan ödemenin yapılan işin karşılığı olduğunu iddia etmişse de, davacının müvekkili şirket cari hesabına göre borçlu olduğu (Davacının vermediği bir program için aldığı avansı iade etmesi gereklidir. Zira ödeme planına ilişkin düzenlemede siparişte verilen 32.000 TL’sının avans olduğu açıktır), müvekkil şirketin kavramsal tasarım onayı alınmamış bir program için davacı tarafa fazla ödeme yaptığı açık bir şekilde ortada iken (bunu dava ve talep etme hakkımızı saklı tutmaktayız) ifa edilmeyen bir sözleşme için sözleşmede bedelini talep etmesinin kabul edilemeyeceğini, ileri sürerek; davacının yapmış olduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
Tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve kar kaybının tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
TBK’nın 470. maddesi uyarınca; eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği bir sözleşmedir. Taraflar arasında imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde öngörülen “eser sözleşmesi” ilişkisi kurulmuş olup, yüklenicinin edimi eseri iş sahibinin amacına uygun fen ve tekniğine uygun olarak teslim etmek, iş sahibinin edimi ise iş bedelini ödemektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 473. maddesi hükmüne göre yüklenici işe zamanında başlamaz veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirir veya iş sahibinin kusuru olmaksızın gecikme, iş süresinde işin bitirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılıyor ise iş sahibi sürenin sona ermesini beklemeden akdi feshedebilir. Davacı/yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için öncelikle davalının eserden beklediği amaca uygun olarak eseri üretip teslim ettiğini ispatlaması gerekir.
Taraflar arasındaki eser sözleşmesinin kapsamı, 2015/Aralık tarihli davacı yüklenici tarafından sunulan teklif metninin üzerinde bir takım değiştirmeler yapılmak suretiyle imzalanmış olan CoralReef Üretim Yönetim Sistemi ve ManageMind Strateji ve Kalite Yönetim Sistemi adlı yazılım programlarının davalı işsahibine ait fabrikadaki bilgisayarlara entegre edilerek kurulumudur. Aynı teklif metninin “ödeme planı” başlıklı maddesi uyarınca eserin yapımı için %20 (32.000TL) sipariş aşamasında, %30 (48.000TL) kavramsal tasarım onayı aşamasında, %30 (48.000 TL) kavramsal tasarım onayı + 2 ay aşamasında, %20 ( 32.000TL) proje kapanışı aşamasında ödeneceğinin kararlaştırıldığı yazılı eser sözleşmesi ile anlaşılmakta ve tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık ise, davacı yüklenicinin dava konusu işi tam ve eksiksiz üretip davalıya teslim edip, sözleşme bedelinin tamamına hak kazanıp kazanmadığı ile eser sözleşmesinin haklı feshedilip edilmediği ve davacı/yüklenicinin fesih nedeniyle müspet zararının olup olmadığı, zararı var ise miktarı ile kusur durumu itibariyle tahsilinin mümkün olup olmadığı noktalarındadır.
Mahkemece, davalı şirkete ait bilgisayarlar üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak alınan bilgisayar mühendisi bilirkişiden ve mali müşavir bilirkişilerden alınan raporlara göre davacı tarafın hazırladığı programların davalı fabrikada kurulu ve kullanır vaziyette olmadığı ve bu programların test sürecinde kullanılmasından sonra davalı tarafından verilmiş bir kavramsal tasarım onayının bulunmadığı, programlara kavramsal tasarım onayının verilmediği dosya kapsamı ile sabittir. Bununla birlikte Mahkemenin müspet zarara ilişkin kusur değerlendirmesi eksik araştırmaya dayalıdır.
Yüklenici tarafından yapılan imalatın, sözleşme kapmasına uygun olup olmadığı, yapılan ve teslim edilen işin iş sahibinin yararına olup, davalı yararına kullanılabilecek olup olmadığı, teslim edilen işi kabul etmemede, geçerli sebebi olup olmadığı yani işin ayıplı olup olmadığının tespiti ile davalının sözleşmeyi feshetmesinde davacının kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, buna göre de davacı kusursuz kabul edilmesi halinde yöntemince kar kaybı hesabı yaptırılarak dava yönünden hüküm kurulması gerekir.
Kar kaybı ise, müspet zarar olup, kâr elde edememek nedeniyle malvarlığındaki gerçek eksilme esas alınarak belirlenmelidir. Gerçek eksilmenin belirlenmesi konusunda hizmet sözleşmeleriyle ilgili olarak TBK’da düzenlenen 408 ve 438. maddelerdeki kesinti yöntemi esas alınmalıdır. 408. maddede iş sahibinin temerrüdü nedeniyle istenebilecek ücret hesabı, 438. maddede ise iş sahibinin sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle istenebilecek zarar hesabı düzenlenmiştir. 408. madde işverenin engellemesi sebebiyle yapmaktan kurtulunulan giderler ile başka bir iş yaparak kazanılan veya kazanmaktan bilerek kaçınılan yararların indirilmesini, 438. madde ise sözleşmenin sona ermesi yüzünden tasarruf edilen miktar ile başka bir işten elde edilen veya bilerek elde etmekten kaçınılan gelirin indirileceğini düzenlemiştir. Her ikisi de indirim unsurları olarak benzer düzenleme içermekte olup öğreti ve uygulamada bu hesaplama, kesinti yöntemi olarak adlandırılmaktadır. TBK’daki kesinti yöntemi hizmet sözleşmelerine ilişkin olmasına rağmen diğer sözleşmelerin haksız feshi halinde de kıyasen uygulanması gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.2010 tarih, 2010/14-244 Esas, 2010/260 Karar sayılı kararında da iki taraflı sözleşmelerin karşı tarafça haksız feshedildiği hallerde kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen Borçlar Kanunu’ndaki kesinti yönteminin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Kesinti yöntemine göre; yüklenicinin işi tamamlayamaması nedeniyle yapmaktan kurtulduğu giderler (malzeme ve işçilik giderlerinden yaptığı tasarruf) ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar, sözleşme bedelinden düşülmek suretiyle yüklenicinin olumlu zarar kapsamındaki kâr kaybı bulunmalıdır. Buna göre mahkemece yapılması gereken yukarıda belirtilen kesinti yöntemine göre davacının müspet zararının (yoksun kaldığı iddia edilen kâr) hesaplanması sonucuna göre karar verilmesidir.
Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.3-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1- GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 23/06/2021 tarih, 2019/8 E – 2021/533 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf maktu karar harcının (59,30 TL) istek halinde iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6, maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

*

Başkan …
¸e-imzalı

Üye…
¸e-imzalı

Üye …
¸e-imzalı

Katip…
¸e-imzalı

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır.¸